Bazen tam bir BUNALIMIN ortasına düşeriz. Tüm dünyanın yükünü taşır gibi hissederiz kendimizi yada dünyadaki tüm dertlerin sahibi bizmişiz gibi…
Ardından Ağlama nöbetleri gelir,kaderine küsmüşlük Tanrı’yı suçlama liste böyle uzar gider.. Başınıza gelenleri hak edecek ne yapmıştınız da???? Tüm bunlar sizin başınıza gelmişti ..
Yaşadığınız hayat çekilmezdir bu anlarda.. Sırtınızda ki yük ağırdır .Hatta öyle olaylar yaşamışsınızdır ki bu dünyada sadece sizin başınıza gelmiştir sanırsınız ama yanılırsınız YALNIZ DEĞİLSİNİZ…
Bu dünyada yaşayıp’’ Neden Ben ’’diye bir soru aklına gelmemiş olan kişi herhalde yoktur. Aslında sorunun cevabı basittir. Neden SİZ olmayasınız ? Yada SİZ DEĞİLSENİZ PEKİ KİM?? Kimin başına gelseydi?? Yada kimsenin başına hiçbir şey gelmeseydi hayat nasıl olurdu??Tüm hayatın DÜMDÜZ bir yol olduğunu düşünsenize, hiç acı yok,mutsuzluk yok,sıkıntı da yok hep dümdüz hiç tökezleyip düşmek yok…
Bu yüzden her şey tersiyle var edilmiş acı olmasaydı mutlulukta olmayacaktı sıcak dolayısıyla güneş olmasaydı hep soğukta yaşayacaktık.. Bu yüzden deneyim yolunuzda hem acı var hem de mutluluk ve tabiî ki DOĞAL BİR DENGEDE…
Sizi siz yapanda bu değil mi, hayat kendinizi keşfetme yolu değil mi zaten? Bu keşifte yaşadığınız her şeyde deneyimleriniz özünüze( dolayısıyla kendinize ) giden yolda size yardımcıdır aslında...Hayat bunu gerektirir çünkü.. Yaşamak aslında budur.. Çünkü hayat düşmek kalkmak, yaralanmak, göğüs göğse çarpışmak gerektirir. Sonunda kimse kaybetmez aslında hayatta bizde..
Evren hepimiz için bir yaratıcılık ve oyun alanıdır. Bizler bu oyun alanında oynadığımız oyunun kurallarını seçemiyoruz ama oyunu nasıl oynayacağımıza karar verebiliyoruz.
Sizin oyununuzun içinde sadece kasvet, kötü gidişat var ise bunda sizinde bir etkiniz yok mudur bunu bir düşünmek lazım??
Yani hayat sadece rüzgarın estiği yerden savrulan bir yaprak mıdır..??
Biz yaşadığımız hayatı rüzgara emanet edersek evet öyledir!!
Yaşadığınız her olay sizi oradan oraya savurur ve siz de işte ’’yine ben ’’diye hayıflanıp durursunuz.. O kadar çok şikayet eder duruma gelirsiniz ki bazen kendinizden bile sıkılabilirsiniz.. Böyle durumlarda kişi derin üzüntülere boğulup acı gerçek dışında olanları yada olabilecek olanları göremez!!!!!!!
Karamsarlık öyle bir kanına işler ki hayat kapkara hatta sadece ona karanlık görünür.Kara olan hayat değildir yaşadığı olaydır aslında ,insanın hayatı da olayları nasıl algıladığı ile şekillenir.. Yani yaşadıklarınıza bakış açınızda sizi neden ben sorusuna götürür... Belki de kişi bakış açısını değiştirse yaşadığı olayın içinde bir kurtuluş olduğunu görür ama bunu çok sonraları görecektir.. ( genelde hep öyle olurJ)
İşin özü; Hayatınız sizden bağımsız değildir. Yaşadığınız her olay sonunda dünyayı ,etraftaki insanları,kendinizi suçlarken size batan dikenleri sahiplenmek yerine; kendinize dönmeli, ayağa kalkıp üstünüzü başınızı silkelemeli.. Yolunuza devam etmelisiniz.. Siz yola devam ettikçe kendinize daha çok yaklaşacak! Sahip olduğunuz değerleri keşfedecek, sahip olabileceğiniz mutlulukları da sırf başınıza gelen kötü olaylar yüzünden elinizin tersiyle itmeyeceksiniz..
Belki öyle kötü olaylar olacak ki tekrar, her şeyden vazgeçeceksiniz ama KENDİNİZDEN ASLA VAZGEÇMEYECEKSİNİZ.. Çünkü siz sadece SİZ olduğunuz için çok değerlisiniz.Sahip olduğunuz kuvvet tahmin ettiğinizden çok daha fazla..
Bu kuvveti uzaklarda aramayın sadece KENDİNİZE BAKINNNN!!!!!!!
Sevgi ve Işıkla
KAYNAK: UZMAN PSK.DAN. YEŞİM CANLI SAK
Ardından Ağlama nöbetleri gelir,kaderine küsmüşlük Tanrı’yı suçlama liste böyle uzar gider.. Başınıza gelenleri hak edecek ne yapmıştınız da???? Tüm bunlar sizin başınıza gelmişti ..
Yaşadığınız hayat çekilmezdir bu anlarda.. Sırtınızda ki yük ağırdır .Hatta öyle olaylar yaşamışsınızdır ki bu dünyada sadece sizin başınıza gelmiştir sanırsınız ama yanılırsınız YALNIZ DEĞİLSİNİZ…
Bu dünyada yaşayıp’’ Neden Ben ’’diye bir soru aklına gelmemiş olan kişi herhalde yoktur. Aslında sorunun cevabı basittir. Neden SİZ olmayasınız ? Yada SİZ DEĞİLSENİZ PEKİ KİM?? Kimin başına gelseydi?? Yada kimsenin başına hiçbir şey gelmeseydi hayat nasıl olurdu??Tüm hayatın DÜMDÜZ bir yol olduğunu düşünsenize, hiç acı yok,mutsuzluk yok,sıkıntı da yok hep dümdüz hiç tökezleyip düşmek yok…
Bu yüzden her şey tersiyle var edilmiş acı olmasaydı mutlulukta olmayacaktı sıcak dolayısıyla güneş olmasaydı hep soğukta yaşayacaktık.. Bu yüzden deneyim yolunuzda hem acı var hem de mutluluk ve tabiî ki DOĞAL BİR DENGEDE…
Sizi siz yapanda bu değil mi, hayat kendinizi keşfetme yolu değil mi zaten? Bu keşifte yaşadığınız her şeyde deneyimleriniz özünüze( dolayısıyla kendinize ) giden yolda size yardımcıdır aslında...Hayat bunu gerektirir çünkü.. Yaşamak aslında budur.. Çünkü hayat düşmek kalkmak, yaralanmak, göğüs göğse çarpışmak gerektirir. Sonunda kimse kaybetmez aslında hayatta bizde..
Evren hepimiz için bir yaratıcılık ve oyun alanıdır. Bizler bu oyun alanında oynadığımız oyunun kurallarını seçemiyoruz ama oyunu nasıl oynayacağımıza karar verebiliyoruz.
Sizin oyununuzun içinde sadece kasvet, kötü gidişat var ise bunda sizinde bir etkiniz yok mudur bunu bir düşünmek lazım??
Yani hayat sadece rüzgarın estiği yerden savrulan bir yaprak mıdır..??
Biz yaşadığımız hayatı rüzgara emanet edersek evet öyledir!!
Yaşadığınız her olay sizi oradan oraya savurur ve siz de işte ’’yine ben ’’diye hayıflanıp durursunuz.. O kadar çok şikayet eder duruma gelirsiniz ki bazen kendinizden bile sıkılabilirsiniz.. Böyle durumlarda kişi derin üzüntülere boğulup acı gerçek dışında olanları yada olabilecek olanları göremez!!!!!!!
Karamsarlık öyle bir kanına işler ki hayat kapkara hatta sadece ona karanlık görünür.Kara olan hayat değildir yaşadığı olaydır aslında ,insanın hayatı da olayları nasıl algıladığı ile şekillenir.. Yani yaşadıklarınıza bakış açınızda sizi neden ben sorusuna götürür... Belki de kişi bakış açısını değiştirse yaşadığı olayın içinde bir kurtuluş olduğunu görür ama bunu çok sonraları görecektir.. ( genelde hep öyle olurJ)
İşin özü; Hayatınız sizden bağımsız değildir. Yaşadığınız her olay sonunda dünyayı ,etraftaki insanları,kendinizi suçlarken size batan dikenleri sahiplenmek yerine; kendinize dönmeli, ayağa kalkıp üstünüzü başınızı silkelemeli.. Yolunuza devam etmelisiniz.. Siz yola devam ettikçe kendinize daha çok yaklaşacak! Sahip olduğunuz değerleri keşfedecek, sahip olabileceğiniz mutlulukları da sırf başınıza gelen kötü olaylar yüzünden elinizin tersiyle itmeyeceksiniz..
Belki öyle kötü olaylar olacak ki tekrar, her şeyden vazgeçeceksiniz ama KENDİNİZDEN ASLA VAZGEÇMEYECEKSİNİZ.. Çünkü siz sadece SİZ olduğunuz için çok değerlisiniz.Sahip olduğunuz kuvvet tahmin ettiğinizden çok daha fazla..
Bu kuvveti uzaklarda aramayın sadece KENDİNİZE BAKINNNN!!!!!!!
Sevgi ve Işıkla
KAYNAK: UZMAN PSK.DAN. YEŞİM CANLI SAK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder