31 Ocak 2013 Perşembe

Eski Uygarlıklarda Tufan Efsaneleri

Eski Uygarlıklarda Tufan Efsaneleri


http://ldolphin.org/floodpanorama.jpg
Bugünkü Altay ve Saha Türklerinin inancında “Tufan Efsanesi”nin çeşitli varyantları mevcuttur. Altay Türklerine ait Tufan efsanesini ilk defa rahip Verbitskiy tespit etmiştir. Bu rivayetlere göre Tufan’dan önce yeryüzünün hakimi Tengiz Han idi. Bu zamanda Nama adlı meşhur bir adam vardı. Tengri Ülgen buna Tufan olacağını, insanları ve hayvanları kurtarmak için bir gemi yapmasını söyledi. Nama’nın üç tane oğlu bulunuyordu. Oğullarına gemiyi inşa etmelerini söyledi ve Ülgen’in öğrettiği biçimde bir gemi yapıldı. İnsanlar ve hayvanlar gemiye alındı. Gökyüzünü sis kaplayıp, yerin altından sular fışkırmaya başladı. Gökyüzünden de yağmur yağıyordu. Bir müddet sonra sular çekilip, kara parçaları su yüzüne çıktı. Nihayet gemi bir dağın tepesinde karaya oturdu. Suyun derinliğini öğrenmek için Nama kuzgun, karga ve saksağanı gönderdi, fakat bunlar dönmedi. Bunun üzerine güvercini yolladı ve güvercin gagasında bir dal ile geri döndü. Nama daha önce gönderdiklerini görüp görmediğini güvercine sordu. Güvercin üçünün de bir leşe konup gagaladığını söyledi. Nama onlara kıyamete kadar leş ile beslensinler diye bedduada bulundu. Prof. Dr. Saadettin Gömeç

http://insanveevren.files.wordpress.com/2011/06/nuhtufan25c425b1.jpg?w=300
Eski Yunan efsanelerinde Deukalion, eşi Pyrrha, çocukları ve çeşitli hayvanlarla birlikte büyük bir sandığa benzer bir tekneyle 9 gün 9 gece süren felaketi atlatıp Parnasos Dağı na geldiler. Babbyce de açılan bir yarıktan sular süzülmüştü ve Deukalion ile Pyrrha yakınlardaki bir tarlaya taşlar attılar. Atılan taşlar kadın ve erkek haline geldi. Böylece yeni bir nesil ortaya çıktı.
Balık gemiyi taşıdı
Hindistan’ın Satapatha, Brahmana ve Mahabharata destanlarında Manu, Rishiz ile birlikte tufandan kurtulmuştur. Efsaneye göre Manu’nun yakalayıp yaşamını bağışladığı bir balık birdenbire büyüyüp, bir gemi inşa edip boynuzlarına bağlamasını söylemiştir. Bu balık Tanrı Vishnu’nun bir görünüşü olarak da kabul edilir. Balık gemiyi dev dalgaların üzerinden aşırıp, kuzeye, Himavat Dağı’na çıkarmıştır.
Britanya’nın Galler yöresinde anlatılan bazı efsanelere göre, Dwyfan ve Dwyfach büyük felaketten bir gemiyle kurtulmuşlardır. Dalgalar Gölü adı verilen Llynllion’un patlaması sonucu oluşan korkunç seller durulunca, Dwyfan ve Dwyfach yeniden Britanya halkını oluşturmaya başladılar.
Topraklar sulara gömüldü
İskandinav Edda efsaneleri Bergalmer ile eşinin büyük bir tekneyle tufandan kurtulduğunu anlatır: “Sular yükseldi, dünya karardı ve okyanus canavarları su yüzüne çaktı. Kayalık dağlar birbirine çarptı ve topraklar sulara gömüldü. Gökten parlak yıldızlar düştü ve alevler cennete kadar yükseldi.” Efsaneye göre sular durulduktan sonra Bergalmer ile eşinin insanları yeniden çoğalttıkları söylenir.
Litvanya efsanelerinde ise birkaç çift insanın ve hayvanın yüksek bir dağın tepesinde bir kabuğun içinde barınarak kurtuldukları anlatılır. 12 gün 12 gece süren rüzgarlar ve seller en yüksek dağa erişip oradakileri de yutacağı zaman. Yaratıcı onlara dev bir ceviz kabuğu attı. Dağdakiler ceviz kabuğu ile yolculuk yaparak felaketten kurtuldular.
Cennetin Sütunları kırıldı
Çin kaynaklı öyküler Yao adında birisinin 7 kişiyle birlikte ya da Fa Li, eşi ve çocuklarıyla birlikte bir yelkenliyle sel ve depremlerden kurtulduğunu anlatır: “Cennetin sütunları kırılmıştı. Dünya paramparça oldu. Sular fışkırıp her tarafı kapladı. Evrenin tüm sistemleri altüst olmuştu.” Sonunda sular çekildi. Bir diğer anlatıma göre ise bir tanrıça, Cennet Ağacı’nın çatlayan gövdesini onardı.
Güney Amerika’nın Aztek-Toltec kayıtları Coxcox, Tezpi ya da Teocipactli’nin eşi, çocukları ve hayvanlarıyla birlikte servi ağacından yapılmış büyük bir salla tufandan kurtulduklarını anlatır. Dünyayı kaplayan ve 52 yıl süren tufan sona erince, Coxcox un karayı aramak için saldan kuşlar uçurduğu söylenir. Yırtıcı kuşlar yiyebilecekleri cesetler bulunca geri dönmedi fakat bir kuş ağzında bir dalla birlikte geri dönünce Coxcox, Colhuacan Dağı’nda karaya çıktı.
Yine Aztek ve Tolteclerin Chichimec adını verdikleri kayıtları, Su ya da Güneş Devri adı verilen dünyanın dördüncü felaketinden Coxcox ile eşi Xochiquetzal’ın içi boş bir ağaç gövdesiyle kurtulduklarını belirtir. Sular dünyayı 52 yıl boyunca kaplamıştı ve “Dağlar sulara gömülmüş, tüm insanlar ölmüş ya da balık şekline girmişti.” Tanrısal bir kuşun yol göstermesiyle tekne bir tepeye oturdu.
Mayalarda tufan olayı
Maya efsanelerinde de birkaç kişinin derin mağaralar saklanarak tufandan kurtuldukları anlatılır. Sel, yangın ve depremlerle başlayan felaket, “Göklerden büyük gürültüler geldi ve ardı arkası kesilmeyen yağmurlar gece gündüz yağdı. İnsanlar evlerin damlarına tırmanmaya çalıştılar ama evler suların altında kaldı. Gökler yere iniyordu sanki, karalar çöktü ve bir anda her şey sona erdi” şeklinde tanımlanır. Sonunda kurtulanlar mağaralardan çıkıp yaşamlarını sürdürdüler.
Yine Güney Amerika’daki Chibcha kabilesinin efsaneleri Bochica ile eşinin bir devenin üzerinde yüksek dağlara tırmanarak tufandan kurtulduklarını anlatır. Sular durulunca Bochica suların akıp süzülmesi için Tequendama’da bir delik açmıştır.
Kuzey Amerika’daki Huron Kızılderilileri, kabilelerinin “Büyükbabası”nın eşi, ailesi ve hayvanlarıyla birlikte, büyük bir salla, aylarca süren ve tüm dünyayı kaplayan tufandan kurtulduklarını anlatırlar. Efsaneye göre, sal üzerinde geçen uzun süre içinde hayvanlar huzursuzlanmışlar, şikayet etmişlerdi. Sal karaya varınca, toprağa inen hayvanların konuşma yetenekleri ellerinden alınarak cezalandırılmışlardı.
Doğudan gelen adam
Yine Kuzey Amerika da yaşayan Mandal kabilesinde ise, Numochmochbah adında bir beyaz adamın kapalı bir kanoyla da doğudaki ülkesini kaplayan sellerden kurtulup, sular çekilince batıda ortaya çıkan yeni karalara ulaştığı anlatılır. Numochmochbah buraya gelince derin tünellere saklanmış ve suların çekilip çekilmediğini öğrenmek için yeryüzüne bir fare gönderen insanları bulmuştur.
Hopi Kızılderililerinin efsanelerinde, bundan önceki üçüncü dünyanın yıkılışı anlatılır. Efsaneye göre Hopiler kendilerini çok yüksek ağaçların boş gövdelerine bağlayıp tufandan kurtulmuşlardır. “Sular başıboş kalmıştı, sanki dünya yüzünde. Dağlardan daha yüksek dalgalar karalara vurdu. Kıtalar parçalandı ve dalgalara gömüldü.” Efsanenin devamında her şey durulunca sağ kalanların kendilerini en yüksek dağlardan birinin tepesinde buldukları anlatılır. Her taraf sular altında kalmıştı. Denizlerin dibinde kentler, patuwvotalar (hava gemileri) ve kötülüğe karışmış hazineler yatıyordu. Yeni bir dünya yaratılmış ve Yaratıcının elçisi tarafından öğütlere sadık kalınması söylenmişti. Yoksa dördüncü dünya da öncekiler gibi yıkılacaktı.
Hurma ağacıyla kurtuldular
Güney Amerika’nın Guarani kabilelerinde, Tamandere ile eşinin büyük bir hurma ağacının yardımıyla kurtuldukları anlatılır: “Hurma ağacı yerinden koptu ve suların üzerinde yüzmeye başladı. Vadilerde yaşayanların hepsi boğulup öldü. Sular göklere ulaşıncaya değin tufan sürdü.” Daha sonra Tamandere ilahi bir kuşun kanat seslerini duydu ve bir süre sonra da sular çekilmeye başladı.
Bir lama sahibini uyardı
İnka efsanelerinde de bir ya da birkaç kişinin And Dağları’nın en yüksek tepelerine tırmanarak 60 gün 60 gece süren tufandan kurtulmuş oldukları anlatılır. Üzgün gözlerle göğe bakan bir lama, sahibine, denizlerin karaya çıkacağını söylemiş ve onu başka insanların, kuşların ve hayvanların toplandığı Villcacoto Dağı’nın tepesine çıkarmıştır. Sular durulunca And Dağları’nın tepesindeki insanlar, lamalar ve vahşi hayvanlar aşağıya inip yeni yaşamlarına başlamışlardı.
Alaska’dan benzer bir efsane
Alaska da yaşayan Tlingit kabilesi, atalarının büyük kanolarla tufandan kurtulduklarını anlatırlar. Efsaneye göre, kabile halkı büyük kanolara binip yüksek bir tepeye sürüklenmişler. Aşağıya bakınca ağaçların, hayvanların ve insanların akıntıya kapılarak hızla uzaklaştıklarını görmüşler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder