30 Ocak 2013 Çarşamba

Kral ve Dilenci

Kral ve Dilenci
Bir kral sabah gezintisi sirasinda bir dilenciye rastlar. "Dile benden ne dilersen" der.

Dilenci güler ve "Sanki dilegimi gerçeklestirebilecekmis gibi soruyorsunuz." diye yanitlar.

Kral alinir ve söylesi koyulasir.
- Pek tabii her dedigini yerine getirebilirim. Sen söyle hele, ne istiyorsun?
- Söz vermeden önce iki kez düsünün kralim.

Dilenci siradan bir dilenci degildir. Kralin ilk yasantisinda ögretmeni olmustur. Ve ona su sözü vermistir: "Bundan sonraki yasantinda tekrar karsina çıkıp seni uyaracagim."

Kral olayi unutmustur. Zaten geçmisi hangimiz noktasina virgülüne kadar animsayabiliriz ki? Birlikte yaslanan kisilerin bile anilari farklidir. Bu nedenle kral bastirir:
-Ne istersen verebilirim. Ben güçlü bir Kralim. Yerine getiremeyecegim hiçbir dilegin olamaz.

Bunun üzerine dilenci, çanagini uzatir:
- Su çanagi herhangi bir seyle doldurabilir misiniz? diye sorar. Kral kahkaha atar ve vezirine çanagi altinla doldurmasini emreder.

Çanak dolup tasmakta ama aninda bosalmaktadir. Paralar buhar olup uçmaktadir sanki. Kralin onuru kirilir. Bir dilenci çanagini dolduramadigi kulaktan kulaga yayilir. Giderek pirlantalar, elmaslar, yakutlar akitilir çanaga. Ne var ki çanagin dibi yoktur sanki. Yer yutar ama bos kalir.

Kral yenik düsmüstür. Dilenciye yakarir:
- Tamam, sen kazandin. Dilegini yerine getiremedim ama ne olur bana çanagin neden yapilmis oldugunu itiraf et.
- Çok basit, diye yanitlar dilenci. İnsan dimagindan yapilmistir. Yani insanin arzu ve isteklerinden. Doymak bilmez olusu bundandir. Bu gerçegi bir kez kavrarsan yasantin degisir.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder