26 Ocak 2013 Cumartesi

Dünya Kendi Etrafında Neden Döner

Dünya Kendi Etrafında Neden Döner
Dünya Kendi Etrafında Neden Döner

Aslında sadece dünyamız dönmez kendi etrafında. Ay da dahil olmak üzere tüm gezegenler ve yıldızlar kendi etraflarında dönerler.

Daha doğrusu dönmek zorundadırlar. Bu dönmenin nedenini verebilmek için yıldızların ve gezegenlerin oluşumlarından bahsetmemiz gerekiyor, eh öyleyse bahsediyoruz:

Yıldızlar veya gezegenler Bing Bang’dan sonra oluşan çok sıcak plazma bulutları idi başlangıçta… Bu gazlar soğurkan açığa çıkardıkları enerjiyi en iyi etraflarında dönerek harcayabilirlerdi. İşte bu yüzden soğurken hem katı ve yuvarlak birşekil aldılar hem de dönmeye başladılar…

İşte bir cisim dönmeye başladıktan sonra (aslında herhangi bir harekete başladıktan sonra) sürtünme yoksa dışarıdan bir etki olmadıkça dönmesine devam etmek zorundadır. Buna açısal momentumun korunumu denir. Tabii başlangıçta gezegenleri oluşturan gaz bulutsusunun hızı çok yavaştı ama soğudukça ve küçüldükçe (biliyorsunuz ki gazlar dondurulduklarında hacimleri müthiş oranda küçülür.) daha da hızlı dönmeye başladılar Mevleviler gibi.

Mevleviler dedim de, onlar da aslında açısal momentumun korunumun kullanırlar dönerken.. Başlangıçta elleri açıktır; daha sonra ellerini kapattıklarında hızları daha fazla artar bu konundan dolayı. Aynı şey buz patencileri için de geçerlidir.

İşte bu gezegenlerin ve yıldızların oluşumlarındaki spin hareketlerinden dolayı hala dönmeye devam etmekteler… Kainatın (veya kendilerinin sonuna kadar da dönmeye devam edeceklerdir.. Hatta yıldızlar en son halleri kara delik olduktan sonra da dönmeye devam ederler ki kara deliklerin dönme hızları normal bir yıldızın milyonlar katı daha fazla olacaktır… Yine yukarıda belirttiğimiz buz patencinin ellerini kapatma meselesindeki gibi kara deliklerin müthiş madde yoğunluğundan dolayı dönüş hızları inanılmaz derecede artar.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Gezegenler ve yıldızlar Mevlevilere daha çoook ilham kaynağı olacaklar gibi…
Dünya’nın uydusu Ay’ın, Dünya ile Mars büyüklüğündeki bir asteroitin çarpışması sonucu oluştuğu ileri sürüldü. Colorado’daki Southwest Araştırma Enstitüsü’nden araştırmacı Robin Canup, ‘’ilerlemiş bilgisayar teknolojisinden faydanılarak yapılan yeni canlandırmaların ve yeniden gözden geçirilen önceki canlandırmaların, Dünya’ya çarpan Mars kütlesindeki bir nesnenin, her ikisini şimdiki konumuna sokmak için yeterli olduğunu gösterdiğini’’ söyledi.
Bilim adamları ayrıca, aralarında Dünya’daki yerçekiminin Ay’ı yakaladığı ya da Dünya ve Ay’ın eş zamanda oluştuğunun bulunduğu diğer teorileri geçersiz sayıyorlar.

Öte yandan, Mars büyüklüğündeki asteroit teorisini ilk ortaya atan Harvardlı araştırmacı Al Cameron, Canup’un canlandırmasının tam oluşumu değil, ilk çarpışmayı kapsadığını ve çarpışmadan çıkan materyali taş yığını değil sert bir kaya varsaydığını bildirdi. Cameron, Ay’ı oluşturacak çarpışma zamanında Dünya’nın, Canup’un bildiği gibi tamamen değil, yalnızca 3/2’sinin oluştuğunu kaydetti
alıntı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder