İnsanın Fizyobiyolojik Değişimi
İklim değişiyor; gezegenimiz değişiyor; DNA
yapılarımız değişiyor; biz değişiyoruz! Değişim; son birkaç senedir belki de en
çok işittiğimiz ve tartıştığımız kelime.
Her birey kendi içinde hissettiği gibi, "dışında"
gördüğü dünyada da değişimlerin farkında artık. Öyle ki, bilimsel açıklamalarla
desteklenen DNA değişimleri de bunun "somut" kanıtlarından biri olarak
görülüyor. Şu bir gerçek ki, "değişiyoruz!". En küçük yapı birimlerimiz
değişiyor; mikro makroya yansıyor ve bu değişimi tüm kainatta seyretmeye
hazırlanıyoruz!
DNA
yapılarımız, şimdiye kadar bilinen 2 sarmallı karbon bazlı yapıdan 1.024
sarmallı kristal yapıya dönüşmekte. Bu değişimin hissedilen ve tahmin edilen
nedeni ise, geçmekte olduğumuz boyuta ayak uydurmak diyebiliriz. Elbette ki bu
değişimi kucaklayanlar sadece biz insanlar değiliz; bizimle birlikte diğer tüm
canlılar; hayvanlar, bitkiler, gezegenimizin yapısı da değişmekte. "Kıyamet"
diye anılan sürecin başladığı buradan da anlaşılıyor sanıyorum;
değişim...
Bilinçli ya da değil, her birimiz bu sürece tanık
olmaktayız. Çoğunlukla doktor ya da benzeri şahıslara başvurulduğu taktirde
sorun ya da çözüm bulunamaz. DNA değişimleri, canlılar üzerinde farklı
şekillerde tepkimelere yol açmakta:
• Grip, soğuk algınlığı şeklinde tepkimeler (ateş,
kemik ağrıları, terleme vb. Ancak ilaçlara yanıt vermezler.)
• Migren
ağrıları;
• Nasal akıntılar;
• Baş dönmesi;
• Kulaklarda çınlama;
• Kalp çarpıntıları;
• Tüm bedenin titreşmesi-özellikle geceleri vücudun
dinlencesi sırasında;
• Yoğun kas spazmları-boyun ve bel
ağrıları;
• Kol, el, ayak ve bacaklarda sızlama ve
karıncalanma;
• Kas gücünde kayıp-dolaşım sistemindeki
değişiklikler nedeniyle ellerde;
• Sıklıkla nefes güçlüğü;
• Bağışıklık sisteminde
değişimler;
• Lenf sistemi değişimleri;
• Çok çabuk yorgun düşme, nedensiz
yorgunluk;
• Normalden daha fazla uyuma ihtiyacı-uykuda
düzensizlik; yoğun şekilde rüya görmek;
• Tırnak ve saçların daha hızlı
uzaması;
• Nedensiz yere depresif hal;
• Geçmişi ve kendini sorgulamaların
yoğunlaşması;
• Geniş çaplı arınma isteği duyma;
• Tansiyon, sinir ve yüksek stres hali-bu durum
çoğunlukla olmakta olan değişimi anlamlandıramamaktan dolayı
kaynaklanır.
• Sebepsiz şekilde ağlamak- bedenimizde oluşan
enerjisel değişimler, hormonal yapımızı değişime zorlar ve etkiler. Bunun
sonucunda tepkime ağlamak olarak kendisini gösterir. Böyle anlarda en
rahatlatıcı davranış kendini enerjinin akışına teslim etmek ve kainatla
birleşmektir.
Aslında bu
değişimlerin hepsi DNA ile birlikte Evrensel değişimi, yani "İçsel"
değişimlerimizi yansıtıyor. Dünyamızın elektromanyetik alanlarında oluşan
değişimler, bedenimizin kutup ve meridyenlerindeki farklılaşmalarla eş zamanlı
ve aynı. Farkında olduğumuz bu değişimleri farklı şekillerde okuyabiliyoruz.
Maya takvimine baktığımızda enerji atılımlarının kendisini yoğun bir şekilde
göstererek takvimin sonuna doğru yaklaştığını görürken, Foton Kuşağı
dalgalarının adeta birer atom bombası gücünde gezegenimizi salınımlara teslim
ettiğine tanık oluyoruz. Aslında değişen "BİZ"iz, ve tabii ki kainattaki her
şey!
DNA değişimleriyle ilgili bir röportaj yayınlanmıştı
geçtiğimiz sene. Dr. Berrenda Fox, kan testleriyle bazı insanların şu anda yeni
DNA iplikleri geliştirmiş olduklarını kanıtlamıştı. Kendisi Kaliforniya Shasta
Dağı'ndaki Avalon Tıp Kliniği'nde çalışan bir holistik (bütüncül) tıp
uygulayıcısı ve tıp doktoru. Fizyoloji ve Naturopati üzerine doktoraları var ve
Avrupa'daki eğitimi sırasında yayınladığı çalışmaları da var. Şu anda Fox
televizyonuyla dünya dışı zeki varlıkları ve insanlık üzerinde olan rollerinin
anlaşılması amaçlı yapımlarda çalışıyor. Bunlardan en bilineni tüm dünya
televizyonlarında gösterilen X-dosyaları adlı yapım.
Patrica Resch: Şu anda
gezegenimizde olan değişimler neler ve sizce vücutlarımız bundan nasıl
etkileniyor?
Dr. Berrenda Fox: Büyük çapta değişimler var,
daha önce hiç olmamış değişimler oluyor. Genetikçilere göre söz konusu
değişimler insanlığın sudan çıktığı tarihten bu yana ilk defa gerçekleşiyor.
Birkaç sene önce Mexico City şehrinde tüm dünyadan genetikçilerin katıldığı
DNA'daki değişimler konulu bir toplantı yapıldı. Şu anda insan bedenleri büyük
bir evrimsel değişim geçiriyor; fakat ne yazık ki henüz tam olarak neye
dönüştüğümüzü bilemiyoruz.
Patrica Resch: DNA'mız nasıl değişiyor?
Dr. Berrenda Fox: Herkesin bir çift helezonlu
(Kıvrımlı) DNA'sı vardır. Bizim şu andaki bulgularımıza göre ise oluşmaya
başlayan başka helezonlarda var. Çift helezonun içinde DNA'nın spiral şeklini
almış iki DNA kodonu var. Benim anlayabildiğim kadarıyla insan DNA'larında 12
helezon gelişiyor. Tahminen 5 ila 20 sene önce kadar başlamış görünen bu değişim
süreci içerisinde insanlık sürekli bir değişim içindeydi. Bu konunun bilimsel
açıklaması. Ve bu türümüzün henüz sonuçlarının ne olacağı bilinmeyen bir
değişimi. Değişimler henüz kamuoyu tarafından pek bilinmiyor çünkü bununla
ilgilenen bilim adamları söz konusu bulguların halkı korkutacağı endişesini
taşıyor. Yine de insanlar hücresel düzeyde değişiyorlar. Ben şu anda üç DNA
helezonu olan üç çocuk üzerinde araştırmalar yapıyorum. Bu değişimleri bilen ve
hisseden aslında birçok insan var dünyada. Birçok dinde ve kutsal kitaplarında
söz konusu değişimlerin değişik yollarla geleceğinden bundan asırlar önce zaten
bahsediliyordu. Ve söz konusu değişimler fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak
yanlış anlaşılabilir ve korkutucu gözükebilir ve hafif rahatsızlıklar verici
olabilir olsalar da aslında tamamen olumlu değişimler.
Patrica
Resch: Söz konusu üç DNA heliksine sahip çocuklar diğerlerine göre farklı
karakteristikler gösteriyorlar mı?
Dr. Berrenda Fox: Bu çocuklar yalnızca yoğun
olarak bir odanın içinde eşyaları dokunmadan hareket ettirebiliyorlar. Ve aşırı
telepatikler. Çocukları kendiniz görseydiniz bunların yarı melek yarı süper
insan olduklarını düşünürdünüz ama değiller. Fikrimce onlar insanlığın bundan
sonraki kuşaklarındaki bireylerin nasıl olacağının zamanımızdaki
örnekleri.
Patrica Resch : Sizce bu değişim
hepimizin başına gelecek mi?
Dr. Berrenda Fox: Savunma ve hormonal
sistemlerimiz bu değişimlerin gerçekleştiğine dair güçlü deliller sunuyorlar.
Benim Bağışıklık Bilimi testleri ve terapisinde çalışmam ve araştırmalar
yapmamın sebeplerinden biri de bu. Test ettiğim bazı yetişkinlerde DNA'larındaki
üçüncü kıvrım oluşmaya başlamış. Bazılarında ise tıpkı o çocuklar gibi üç
kıvrımlı DNA'ları oluşmuş ve mevcut. Bu insanlar fiziksel bedenlerinde ve
bilinçlerinde büyük değişikliklere maruz kalıyorlar çünkü bedenin her parçası
bir bütün. Fikrimce DNA değişimleri yoluyla dünya ve üzerinde yaşayan herkes
titreşimini yükseltiyor. Ve çocuklara oranla daha yaşlı bedenlere sahip
olanlarımızdan değişimi seçenler de birçok fiziksel değişiklik ve etkilerle
yüzleşmek zorundalar.
Patrica
Resch: Normal çift kodonlu DNA'larla doğmuş bedenlerdeki değişikliğe ne sebep
oluyor?
Dr. Berrenda Fox: DNA'yı değişime uğratmanın
en kolayı yolu bir virüsle etkileşimidir. Sonuç olarak virüsler her zaman
zararlı değiller. Virüsler yalnızca canlı dokularda yaşarlar. Epstein Barr ve
Herpes 6 gibi DNA virüsleri hücresel yapıda değişikliğe sebep oluyor. HIV retro
virüsü ise bir DNA virüsü değil. Bedeni değişime uğratmaktansa,onu deyim
yerindeyse yiyip bitiriyor. DNA'daki mutasyon sürecinden geçenler ilk önce yeni
bir düşünce sistemi oluşturuyorlar veya en azından yeni bir yaşam biçimine
geçiyorlar. Dönem dönem kendilerini gerçekten hasta, yorgun ve umutsuz
hissetseler de, bu aslında bir hediye. Kendilerine beden DNA'larının değişimi
yoluyla ve sonraki kuşaklara da aktarılacak daha hafif, daha sağlıklı bir beden
yapısı oluşturma şansı veriliyor. Ve söz konusu çocuklar gibi melekler de
insanlığın bedenen titreşimsel olarak yükseldiğini ve büyük bir değişimin içinde
olduğunun işaretleri. Ve anladığım kadarıyla, bu değişimi tamamlamak için 2012
yılına kadar bir süreç söz konusu.
Patrica Resch: Başka hangi
değişimler bekleniyor?
Dr. Berrenda Fox: Hastalıklar olmayacak,
ölmemize gerek kalmayacak. Yaşam derslerimizi acılar çekerek değil zevk ve sevgi
içinde öğrenebilmeye başlayacağız. Eski sistemin uzaklaşması gerekiyor, ve tabii
ki o da bunu büyük bir kavga vermeden yapmıyor, bırakıp gitmiyor. Bu yüzden tüm
bu savaşlar çıkıyor; tıpta kullanılan birçok ilaç ve tedavi tam anlamıyla işe
yaramıyor ve devletler de toplumları mutlu edebilecek düzeyde çalışamıyorlar.
Birçok eski paradigma (Ortak anlayışlar) daha uzun süre var olamayacak;
varlıklarını sürdürmek için mücadele etseler de, şüphe yok ki değişiyorlar ve
değişecekler. Bu zamanda yaşamayı seçmiş olan bizler yepyeni bir türün
müjdecileriyiz. Bu tür insan, ve aynı zamanda Dünya'daki cenneti ortaya
çıkaracak tür. Hepimiz ustalardan ve dünya dışı varlıklardan, meleklerden
farkında olsak da olmasak da olağanüstü yardımlar alıyoruz ve içeri doğru
ilerlemeyi öğreniyoruz. Daha fazla içeri yönelebildiğimiz ve o sessiz sesi
dinleyebildiğimiz oranda, bedenimizdeki DNA değişimlerini hızlandırıyoruz ve her
şeyi yeni baştan değiştiren bu oluşumla uyumlanıyoruz.
Patrica Resch: Bu değişimlerin bazı yan etkileri
neler?
Dr. Berrenda Fox: Hücresel bir değişimlerden
geçerken kendinizi bazı zamanlar aslında bulunduğunuz yerde değilmişsiniz gibi
hissedebilirsiniz.Yorgunluk hissedebilirsiniz, çünkü hücrelerimizi harfi harfine
değiştiriyoruz ve yeni varlıklara dönüşüyoruz. Yeni bir bebek gibi, çok daha
fazla dinlenme ve uykuya ihtiyaç duyabilirsiniz. Zihinsel karışıklıklar ve
sıradan işlere yoğunlaşmada güçlükler daha geniş bir şeye programlandığımızdan
dolayı oluşabilir. Vücudunuzda belli bir sebebi olmayan ağrı ve sızılar
sıklaşabilir. Bazı insanlar kendileri tüm bu değişimlerden geçerken çıldırmaya
başladıkları fikrine kapılıyorlar. Ve modern bulguları tıp kurumlarına giderek
Prozac gibi ilaçlarla söz konusu semptomları yok ettirilmeye çalışılıyorlar;
çünkü ortada görünen fiziksel bir sebep yok ve bu yüzden mental bir ruhsal
çöküntü ve problem olduğu teşhisine varılıyor. Oysa gerçek böyle değil. Klasik
tıpla uğraşan doktorlar için de bu durum zor çünkü insanın enerji bedeni
hakkında, tüm o sistem hakkında hiçbir bilgiye sahip değiller. Tek tanıdıkları
sistemin tek bir parçası olan fiziksel beden. Çakralar hormonal sistemimizle
bağlantılı oldukları için, kadınlar hormonal değişimlerden geçecekler. Bazı
anlar sebebini bilmeden ağlayacaklar çünkü ağlamak birçok yararlı hormonun
salgılanmasına yol açıyor. Birçok kadın menopoza daha erken yaşlarda giriyorlar
çünkü tür olarak gelişimimizde hızla değişiyoruz. Erkekler önceleri çok enerjik
ve canlı olmaya alışmışken karşılaştıkları bu yorgunluk ile
huzursuzlaşabilirler. Sezgisel taraf olan feminen, şefkat yönlerinin dışarı
çıktığını hissedebilirler. Son 20-30 yılda sayıları artan duygusal tedavi
yöntemleri yeni tedavi tekniklerinin geliştirilmesiyle daha büyük bir hızda
artabilirler. Çünkü şu anda tür olarak kısa bir dönem içerisinde büyük duygusal
değişimler gerçekleştiriyoruz. Normal koşullarda söz konusu işlerin yapılması
evrim düzeyinde belki binlerce yıl sürebilirdi.
Patrica
Resch: Siz bu tür değişimleri yoğun olarak yaşayan kişilere nasıl
davranıyorsunuz?
Dr. Berrenda Fox: Ben burada hastalıklarla
değil bireylerle ilgilenen yaklaşımı uyguluyorum. Doktor Latince de eğitimci
demektir. Gerçek bir şifacı olarak en etkili yapılabilecek şey gerekli araçlarla
bireylere kişisel güçlerini yeniden kazandırmaktan ve olanların gerçek olduğunu
onlara anlatmaktan geçiyor. Böylece iyileşebilir ve bu süreç içinde negatif
semptomlardan özgürleşme yoluyla kurtulabilirler. İlk olarak, geleneksel olarak
yapılmayan savunma sistemi(immünoloji) testi istiyorum. Bu uzman bir araştırma
laboratuarı tarafından yapılan bir kan testi. Bundan sonra hastayı kendim bizzat
bilgilendiriyorum. Bu hastaya kendi kendini iyileştirebilmesi için verilen bir
tür değişim haritası. Bu sebeple aslında şifayı veren burada ben değilim.
Yalnızca DNA değişimleri geçiren ve etkilerinden yakınan hastaların bireysel
şifa bulma işlemlerindeki aracım. Her insanın içinde kan testlerine bakıp kendi
vücutlarında olup bitenin haritasını görme ve bunu oluşturan sebepleri
bilinçaltı düzeyinde yok etme gücü var. Gerçek anahtar ise bu insanın kendini
iyileştirme sürecinin sorumluluğunu üzerine alıp alamayacağı. Kullandığım
yöntemler geleneksel tıpta henüz yoğun olarak kullanılmaya başlanmamış
olanlardan bazıları. Bunlardan ilki, hormonal sistemin DNA'daki değişimleri
kabul etmesi için kullandığım Avrupa'da öğrendiğim bir tür hormonal bez tedavisi
olan Organoterapi. Ayrıca, enerjetik bedenin üzerinde çalışmak için Homeopati,
vitamin, şifalı ot ve de soğuk lazer terapisi kullanıyorum. Terapiler tamamen
hastanın bireysel ihtiyaçlarına göre belirleniyor. Yaptıklarımın çoğuna
kendilerine eski kız ve erkek kardeşler denebilecek ruhsal atalarımızdan
öğrendim. Bunların çoğu diğer güneş sistemlerindeki gezegenlerden bu gezegene
şimdiki değişim sürecinde yardım etmek için enkarne olmuş
varlıklar.
Patrica Resch: Yaptığınız işteki gelişimsel süreci nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Dr. Berrenda Fox: İşime bir köprü veya bir
halden diğerine geçiş olarak bakıyorum. Hem bilimsel hem de artistik.
Şifalandırma bir sanat olduğu kadar bir bilimdir de. Tüm yaşamım boyunca
insanları iyileştirmek için çalışacağımı sanmıyorum çünkü inanıyorum ki
DNA'mızda değişimlerin tamamlanmasıyla hastalıklar ileride ortadan kalkacaklar.
Bizler bilinçli varlıklar olarak tüm hastalık ve acıları
önleyebileceğiz.
Evet, sanırım inkar edilebilecek hiç bir olgu yok
artık; zira biz reddettikçe gezegenimizdeki kaos ortamı sürmekte. Lakin her
şeyin olması gerektiği düzende ilerlemekte olduğunun bilincini taşıyarak, şu an
içerisinde bulunduğumuz bu "özel" dönemin enerjileri ile bütünleşerek
birlikteliğimizi doğuruyor olduğumuz "an"da VAR OLUYORUZ. Yapılması
gerekenlerden çok içsel seslerin dinleneceği bir süreç; zira her varlık kendi
yolunu kutsamakta ve keşfetmekte artık. DNA değişimlerimizi ve yarattığı
etkileri bedenimize kabul ederek kainatın birliğini doğurmak, şu an için toprak
ve göğü birleştirecek unsur olacaktır sanıyorum; yani bizi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder