28 Ağustos 2014 Perşembe

Sabah mı Spor Yapmak Daha Yararlı,Yoksa Akşam Mı?

IMG Ust

Sabah mı Spor Yapmak Daha Yararlı,Yoksa Akşam Mı?

Egzersiz sabah mı akşam mı? Sabah yapılan spor mu faydalı akşam mı? Yatmadan önce spor yapılırmı? Akşam sporu işe yarar mı?  Yoğun yaşantısında egzersiz ve spora zaman ayırmaya çalışan herkesin aklına gelen sorular bunlar…

Spor yapacağınız zamana karar verirken, dikkate almanız gereken şeyler olduğunu unutmayın. Akşam sporu mu yoksa sabah sporu mu daha yararlı diye merak ediyorsanız, her ikisinin de kendisine göre avantajları var. En önemlisi bu avantajlardan hangisinin sizin işinize geldiğine karar vermeniz.

Sabah Sporunun Faydaları

Sabah spor yapmanın en önemli yararı; sizi gün boyunca zinde ve dinç tutmasında yatar. Bu zindeliği 15 ile 30 dakikalık egzersizlerde bile yakalamanız mümkün. Sabah spor yaparken vücudunuzun daha fazla oksijen alması ve kan dolaşımının düzenli olmasından dolayı fiziksel ve psikolojik olarak kazandığınız enerji, yoğun bir günün karmaşasının üstesinden gelmenizi sağlıyacaktır.

Sabah sporu beyninizin daha uyanık olmasına ve daha hızlı calışmasına yardımcı olduğu gibi, sizin gün boyunca işlerinizi daha planlı yapmanızı, daha düzenli düşünmenizi ve daha rahat hatırlamanızı sağlayacaktır. Bunların yanında sabah spor yaptığınızda içinize dolan huzur ve dinginlik, sizdeki stresin azalmasına yardımcı olur.

Sabah sporunun diğer bir yararı ise metabolizmanızın hızlı çalışarak daha fazla kalori yakmanıza yardımcı olmasıdır. Bunun yanında hergün sabahları aynı saatte spor yapmak ‘Sirkadiyen Ritim’ denilen ve vücudumuzun 24 saatlik bütün biyolojik fonksiyonlarını düzenleyen sistemin düzenli bir şekilde gelişmesini sağlar. Bir kere bu ritmi elde ettiğinizde artık vücudunuz hergün kendiliğinden aynı saatte uyanarak sizi günlük sporunuzu yapmaya iter. Bunlara ek olarak sabah spor yaptığınızda iş ve gündelik programınızı daha rahat uyguladığınızı göreceksiniz. Şöyle ki, sabah spor yaptığınızda daha çok öğleden sonraları ve aksamları yaptığınız ev işlerinize ve sosyal etkinliklerinize daha fazla zaman ayırma olanağı bulacağınız kesin.

Akşam Sporunun Faydaları

Akşam spor yapmanın en öncelikli yararı; akşamları iş telaşı olmadığından, acele etmenize ve bir an önce sporu bitirme derdinden uzak, kendinizi spora daha fazla verme şansınız olmasıdır. Bunun yanında yorucu bir günün ardında yorgunluğunuzu gideren ve dinlenmenize yardımcı olan sporu daha istekli ve azimli yapacağınızı unutmayın. Hatta akşam yemeklerinden sonra spor yapmak çok iyi bir fikir çünkü yemekle elde ettiğiniz enerjiyi dışarıya vermeniz gerekir. Ancak yemek ile egzersiz arasında en az iki saat olmasına dikkat edin.

Aksam sporun yararı sizi yatmadan önce bir şeyler yeme isteğinden alıkoymasından ortaya çıkıyor.  Bununla birlikte akşam sporunun yatmadan önce kazandırdığı huzur ve dinginlik, sizin daha rahat bir uyku uyumanıza büyük bir katkı sağlar. Ancak gece geç saatlerde yaptığınız sporun uykunuz üzerine olumsuz bir etkisi olabileceğini de unutmayın.

Sonuç

Spor yapacağınız zamanı, kendi yaşam biçiminize, günlük iş programınıza ve önceliklerinize göre belirlemelisiniz. Örneğin; gece geç saatlere kadar çalışan ve sosyal aktivitelerini de akşamları yapan biri iseniz, sabah spor yapmanız daha uygun olacaktır.

FAYDA SAĞLAYAN SAĞLIKLI ATIŞTIRMALIKLAR

IMG Ust

FAYDA SAĞLAYAN SAĞLIKLI ATIŞTIRMALIKLAR

Gün boyunca üç öğün yemek yenilmesi ya da küçük öğünler ile sık sık atıştırmalıklar yenilmesi gerektiği konusunda pek çok tartışma var.

Herkesin yapısı farklı, bu sebeple bu sorunun kesin bir cevabı olmayabilir. Eğer yediğiniz öğünler atıştırma yapmaya ihtiyaç duymayacağınız kadar sizi tok tutuyorsa, bu durum için oldukça sağlıklı ve iyi denilebilir. Özellikle egzersiz yaptıktan sonra veya gün boyunca atıştırma yapmanız gerekiyorsa, vücudunuzun sesini dinleyip ihtiyacı olanı vermeniz gerekir.

Nerede olursanız olun, atıştırırken dikkat etmeniz gereken en önemli şey;  tükettiğiniz atıştırmalıkların sağlıklı, doğal ve bütün yiyecekler olmasıdır. Yani patates cipsi ya da şekerli atıştırmalıkları tüketmemeniz gerekiyor. Sağlıklı atıştırmalıklar minimal işlenmiş, sağlıklı yağ ya da protein, ideal bir meyve ya da sebze içermelidir.

Evde veya iş yerinde rahatlıkla tüketebileceğiniz, uzun süre boyunca enerjik hissetmenizi sağlayacak bu sağlıklı atıştırmalara göz atmanızda fayda var.

Fındıklı veya Meyveli Yoğurt

Aromalı yoğurtlar genellikle normalden daha fazla ilave şeker içerir. Yoğurda meyve eklemek sizin için yeterince tatlı gelmiyorsa, ek olarak küçük bir miktarda bal, akçaağaç şurubu ya da pekmez ekleyebilirsiniz. Üzerine fındık veya ceviz parçacıkları eklemek ise oldukça sağlıklı bir seçim olacaktır.

Sebzelerin Yanında Sos Hazırlayın

Havuç, kereviz, domates, salatalık gibi sebzeleri atıştırırken bir yandan humus veya bezelye ile hazırlanmış sosları ekleyerek farklı bir lezzet oluşturabilirsiniz.

Lahana Cipsi

Besin değerleri açısından oldukça zengin olan bu lezzetli besin, atıştırmalık olarak da güzel bir seçimdir. Cips kıvamında bir atıştırma için, pişirmeden önce sevdiğiniz baharat ve sağlıklı ekler ile harmanlayabilirsiniz.


Badem Yağlı Elma

E vitamini açısından zengin ve oldukça lezzetli bir atıştırmaya kim hayır diyebilir ki? Oldukça lezzetli olan badem ezmesi, elmayla birlikte doyurucu bir aperatif olacaktır.

%90 Kakaolu Bitter Çikolata

Diyet yapan birçok kişinin en çok canını çektiği yiyeceklerden biri çikolatadır. Canınız çok çektiğinde yüksek kakao içeriğine sahip çikolata ürünleri tercih edilebilir. Genel olarak şeker içeriği düşük, kakao içeriği yüksek çikolatalar sağlığınıza faydalı olarak etki eder. %90 kakao içeriği olan bir çikolatada ortalama sadece 3 gram şeker vardır.

Haşlanmış Yumurta

Besin değerleri açısından haksız şekilde kötü bir üne sahiptir haşlanmış yumurta. Oysaki oldukça doyurucu bir atıştırmalık olan haşlanmış yumurta, hem çok çabuk pişirilir hem de protein açısından zengindir.

Muzlu Dondurma

Eğer gerçekten şekerli bir şeyler yeme isteğinize karşı koyamıyorsanız, sadece muzun kendi şekerini içeren doğal dondurma tüketmeyi deneyin.

Tatlı Patates Cipsi

İnce dilimlenmiş tatlı patates dilimlerini, üzerilerine küçük bir miktarda Hindistan cevizi yağı ekleyin ve gevrek olana dek fırında pişirin. Tatlı patates ve Hindistan cevizi, A vitamini, potasyum ve C vitamini dolu lezzetli bir atıştırmalık olacaktır.

Akıllı Telefonlar Miyop Hastalığını Tetikliyor

IMG Ust

Akıllı Telefonlar Miyop Hastalığını Tetikliyor

Akıllı telefonlar standart okuma mesafesi olan 40-50 santimetreden yakında tutuluyor ve miyopinin ortaya çıkmasında ve ilerlemesinde risk faktörü olabiliyor.

Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Uğur Emrah Altıparmak, halk arasında uzağı görememe olarak bilinen "miyop"un toplumda en sık görülen kırma kusurlarından biri olduğunu söyledi. Anne veya babası miyop olan çocuk ve gençlerde daha yüksek miyopi numaraları ile sık karşılaşıldığına dikkati çeken Altıparmak, ailesel yatkınlığın yanı sıra çevresel faktörlerin de göz hastalıklarına neden olduğunu vurguladı.

Altıparmak, "Günümüzde, çocuklarımız zaten yoğun biçimde okul, ders ve proje gibi aktiviteler nedeniyle bilgisayar kullanıyor, okuyorlar. Buna son yıllarda akıllı telefonlar da eklendi. Özellikle akıllı telefonlar, çocuğun gözlerini bozabiliyor, miyopiyi hızlandırabiliyor. Bu nedenle ailelerin akıllı telefon kullanan çocuklarına kullanım süresiyle ilgili sınırlamalar getirmesi gerekiyor" uyarısında bulundu.

"Akıllı Telefonlar Uzağı Görme Yeteneğini Bozabiliyor"

Bazı çalışmalarda "bir kuşaktan sonrakine daha sık miyoplaşma görüldüğü, hatta ülkedeki eğitim düzeyinin artması, sanayileşme ve teknolojik ilerlemenin yaygınlaşmasına bağlı olarak da miyopinin daha sık ortaya çıktığının gösterildiğini" anlatan Altıparmak, şunları kaydetti: "Bu da miyopinin gelişmesi ile artan eğitim düzeyinin, uzayan yakın çalışma (okuma, bilgisayar) saatlerinin artmasının etkisi olabileceğini düşündürüyor.


Son yıllarda giderek daha yaygın kullanılan, hatta herkesin günlük hayatının parçası haline gelen akıllı telefonların da miyopinin tetiklenmesinde ve artmasında etken olabilir. Günlük yaşamdaki mevcut yakın çalışma yüküne ek olarak, gözlerimizi daha da yakın bir faaliyete zorlayan bu cihazlar, genellikle standart okuma mesafesi olan 40-50 santimetreden daha yakında tutuluyor, sıklıkla da daha küçük cisimleri görmek için bizleri zorluyor. Bu da miyopinin ortaya çıkmasında ve ilerlemesinde yepyeni bir risk faktörü olabiliyor. Akıllı telefon kullanıcıları sürekli cihazlarının ekranına bakınca uzağı görme yetenekleri bozulabiliyor."


"Çocuklara Sınırlama Getirin"

Altıparmak, özellikle göz numarasının aktif olarak değiştiği ve gözde "emetropizasyon" adı verilen numaranın, doğal gelişim süresi içinde düzene girdiği ilk 9-18 aylık sürede bebekleri, bu tür cihazlardan uzak tutmanın yararlı olacağının altını çizerek, şöyle devam etti:"Emetropizasyonun azalarak da olsa sürdüğü ilk 8-10 yaş ve hatta sonrası döneminde de çocuklarımızı bu tür cihazlardan mümkün olduğunca belli kurallar koyarak ve süre sınırları getirerek faydalandırmak önemli olabilir. Miyop olmayan çocuğun miyoplaşma riskini bu şekilde azaltabilir, miyop olan çocuğun da numara artış hızını bu şekilde yavaşlatabiliriz."

27 Ağustos 2014 Çarşamba

Olimpos’ta Yapılacak Şeyler - Görülecek Yerler

IMG Ust

Olimpos’ta Yapılacak Şeyler - Görülecek Yerler

Akdeniz'in kıyısında, bakir bir doğa ve binlerce yıllık bir tarih ile çevrili Olimpos'ta tatil yapacakları birbirinden keyifli aktiviteler bekliyor.

Binlerce yıllık bir tarihe sahip olan ve eski bir Likya kenti olan Olimpos, Antalya'da, Kemer ile Adrasan arasında yer alıyor. Muhteşem bir doğa ile iç içe olan Olimpos'u her yıl yerli yabancı binlerce turist ziyaret ediyor.

Olimpos'ta tatil yapmayı planlıyorsanız sizi birbirinden keyifli aktiviteler bekliyor. İşte bunlardan bazıları;

Bölgenin en önemli antik kentlerinden biri olan Olimpos Antik Kenti'ni gezmek, Olimpos'ta yapmanızı önerdiğimiz ilk şeylerden biri. Helenistik döneme ait kalıntıların yer aldığı antik kentte gezerken kendinizi zaman yolculuğuna çıkmış gibi hissedeceksiniz.

Olimpos'ta yapmanızı önerdiğimiz diğer bir şey ise Çıralı'da bulunan Yanartaş'ı görmek. Mitolojiye konu olan Yanartaş, hiç sönmeden devamlı yanan bir gaz kaynağıdır.

Antalya Olimpos'ta bakir doğayı keşfetmek, yürüyüşler yapmak en güzel aktivitelerden biridir. Ayrıca masmavi bir denizle buluşan Olimpos sahilinde güneşin tadını çıkarabilir, gün boyu denizde yüzebilirsiniz.

Olimpos sahili koruma alanı olduğundan burada restoran veya kafe gibi mekanlar bulma şansınız yok. Bu nedenle sahile inerken yanınıza içecek ve yiyecek gibi şeyler  almayı unutmayın.

Bungalow otel ve pansiyonların bulunduğu bölgede akşamları keyifle içkinizi içip müzik dinleyebileceğiniz, dans edebileceğiniz mekanlar bulunuyor. Bu mekanları keşfedebilir, doyasıya eğlenebilirsiniz.

Olimpos'a yakın konumda bulunan Çıralı, Adrasan ve Kemer gibi tatil beldelerini de gezmek yapabileceğiniz şeyler arasında.

22 Ağustos 2014 Cuma

Koşmak Şart Mı?

IMG Ust

Koşmak Şart Mı?

Fiziksel kapasitesi yeterli olanlar, yürüyüş yaparken zaman zaman koşmayı da tercih edebilirler ama doğrusunu isterseniz koşmak eskisi kadar kabul görmüyor. Eğer illa da koşmak istiyorsanız, “kaotik egzersiz” ya da “interval çalışmalar” tavsiye ediliyor.

Kaotik egzersiz ya da interval çalışmalar, aerobik egzersizlerden daha çok yağ yakmayı sağlıyor. Bu çalışmalarda, hızlı yürüyüşü takiben 5-10 dakikalık hafif tempolu koşmalar devreye giriyor.
 Milyonlarca yıl önce “kaçma-kovalama-avlanma” ile yaşamlarını sürdüren insanların genetik hafızaları bu yönde planlanmış. İnterval egzersizlerin, “genetik hafızayı tazelediği” ve dolayısıyla yağ kaybını hızlandırdığı düşünülüyor.


BİR PLAN YAPIN

Her gün ortalama 250 kalori civarında bir enerji kaybı sağlamayı öngören bir plan yapın. Eğer herhangi bir kalp hastalığınız, ağır bir tansiyon probleminiz, insülin kullanmayı gerektirecek düzeyde bir şeker hastalığınız, diz ve bel eklemlerinizde ciddi bir rahatsızlığınız yoksa bu planı kolayca uygulayabilirsiniz. Plan, esas olarak yürümeye odaklandığı için herhangi bir egzersiz salonu veya  özel bir cihaz da gerektirmez, bir çift spor ayakkabı ve rahat giysiler yeterlidir. Önerilen, her zaman olduğu gibi aerobik egzersizlerdir. Bunun için özellikle bacak ve kol kaslarınızı çalıştırmanız mükemmel sonuç verecektir. Vücudumuzdaki toplam kas kitlesinin yüzde 80’inin, göbek çizgisinin altında olduğunu düşünürseniz kalça, bacak ve uyluk kaslarımızı harekete geçiren ritmik ve güçlü bir yürüyüşün en etkili aerobik egzersiz olacağı kolayca anlaşılır. Eğer eklemlerinizde, özellikle dizleriniz ve belinizde sorun varsa yüzmeyi, havuzda ya da denizde su içinde yürümeyi deneyebilirsiniz. Tavsiye edilen, bir haftalık sürede her gün en az 45 dakika yürümeniz veya yüzmenizdir. Hangisini yaparsanız yapın, her ikisini de tempolu yapmaya gayret edin. Yürüyüş için en doğru rakamlar, dakikada 100 adımın üzerinde bir hızla, kolları da hareket ettirerek yapılanıdır. Kapasiteniz geliştikçe dakikadaki adım sayınızı 110-130 arasına çıkarabilirsiniz. Şimdiye kadar hiç egzersiz yapmadıysanız, 90 kilonun üzerindeyseniz, kalp, tansiyon ve şeker hastalığı gibi bir probleminiz varsa adım sayınızı dakikada 90 civarında tutmanızı öneririz. Daha yavaş yürümeniz de mümkündür, bu durumda 45 dakikalık yürüyüş süresini 60 dakikaya uzatın.
Yalnızca kalori harcamanın mutluluğunu ya da yağ yakmanın coşkusunu değil vücudunuzun fiziksel aktivite sırasında salgıladığı “keyif verici maddeler” sayesinde (endorfin gibi…) gevşeyip rahatlayın.

19 Ağustos 2014 Salı

Panik Atağın Belirtileri

IMG Ust

Panik Atağın Belirtileri

Gittikçe güçleşen hayat koşulları, yaşanan yoğun stres ve buna benzer birçok olumsuzluk ile ortaya çıkabilen panik atak; günümüzde sıkça duymaya başladığımız bir hastalık haline geliyor. Panik atak hastalığı de ilgili Acıbadem Kayseri Hastanesi Psikoloğu Sevim Buzkan Ertuğrul merak edilen soruları yanıtladı.

Panik Bozukluk nedir?

Panik bozuklukta ani ve açıklanamayan belirtiler nöbeti vardır. Bunlara panik atak denir. Panik atak; durumsal tetikteyicilerle ortaya çıkabilmekle beraber, gevşeme anı ve uyku gibi tehlikesiz durumlarda da kendisini gösterebilmektedir. Genellikle hastalar; kalp krizi geçiriyorum gibi ifadeler ve ölüm korkusuyla birlikte hastaneye başvururlar. Panik bozukluk, kadınlarda erkeklere göre daha fazla görülmektedir. Erken yetişkinlik döneminde başlamakta ve stresli bir yaşam olayından sonra ortaya çıkmaktadır. Panik atak bir kaygı bozukluğu türüdür. Başka bir kaygı bozukluğu tanısı almış olan hastaların %80’inden fazlası panik nöbetler geçirebilir; ancak sıklığı fazla değildir.

Panik Bozukluk Belirtileri Nedir?

Bunlar nefes almada güçlük, kalp çarpıntısı, göğüs ağrısı, boğulma hissi, mide bulantısı, baş dönmesi, bayılma hissi, terleme, titreme, aşırı kaygı, korku ve korkunç bir şey olacakmış hissidir. Kontrolünü kaybetme, delirme ve bazen ölme korkusu hastayı çaresiz kılar.


Ataklar Ne Sıklıkla Ortaya Çıkar?

Panik nöbetler çok sık ortaya çıkabilir, bazen haftada 1, bazen her gün ya da daha sık olur. Genellikle dakikalarca bazen de saatlerce sürer.

Panik Atak Hangi Nedenlerden Dolayı  Ortaya Çıkar?

Başlıca etkenler olarak genetik, biyolojik ve çevresel faktörler panik atak oluşmasında önemi rol oynamaktadır.

1.            Genetik yatkınlıkla beraber panik bozukluk ortaya çıkabilir.

2.            Beyin yapısı ve beyin işlevlerindeki  bir dizi biyolojik anormalliklerden dolayı oluşabilir.

3.            Zayıf beslenme alışkanlıkları ve katı diyetler sonucunda ortaya çıkabilecek kan şekeri düzeyi atakları tetikleyebilir.

4.            Düzensiz yaşam ve düzensiz uyku.

5.            Sindirim sorunları.

6.            Antidepresan ilaçların ilk kulanım günlerinde.

7.            Sakinleştirici etkisi olan ilaçların bir anda kesilmesi.

8.            Bedensel ağrılar.

9.            Yaşanılan travmatik olaylar.

10.          Yoğun stres.

Atak Sırasında Hasta Neler Yapabilir?

Kişi bulunduğu pozisyonu değiştirerek, bu durumun geçici bir durum olduğunu ve kısa süre içerisinde ortadan kaybolacağını düşünmelidir. Bu esnada gevşeme ve nefes egzersizleriyle baş etme sağlanabilir. Ancak bu durum geçici değildir. Tedavi için mutlaka bir uzmandan yardım almak gereklidir. Psikofarmakolojik tedavi ve psikoterapi oldukça işe yarayan yöntemlerdir.

Yağ Yaktıran Yiyecekler

IMG Ust

Yağ Yaktıran Yiyecekler

Bazı gıdaların yağ yakıcı etkisi vardır, bazıları da metabolizmanızı hızlandıran besin maddeleri içerir. Siz daha yemeğinizi çiğnerken, kalorilerin hızla yanmasını sağlayacak bu yiyeceklere yakından bakalım:

Protein, yağ yakıcı etkisi yüksek bir gıdadır. Vücut proteini sindirirken, karbonhidratlara göre çok daha fazla kalori harcar.  Sindirim sırasında protein içeren yiyecekleri yakmak için yemeğin %30’u kadar kalori harcarsınız. Örneğin; vücudunuz 300 gr tavuğu sindirirken 90 kalorisi yanar gider. Protein aynı zamanda midede uzun sürede kaldığından tok tutar. Bu özellikten en iyi derecede faydalanmak için tüketebileceğiniz hayvansal ürünler; yağsız kırmızı et ve tavuk eti, balık, yağsız yoğurt, süt ve yumurtadır.

Balık, içerdiği protein çeşitlerinden dolayı, tavuk ve kırmızı ete göre daha doyurucudur. Ayrıca Omega-3 içeriği ile kilo vermenize yardımcı olurken bağışıklık sisteminizi ve kalp sağlığınızı da korur.

Yumurta, çok az kalori içerir ama protein açısından zengindir. Karbonhidrat ağırlıklı bir kahvaltıyla kıyaslarsak çok daha uzun süre tok tutar ve yumurtayı sindirmek için daha fazla kalori harcarsınız. Yüksek kolestrol riskiniz varsa, bir yumurta günlük almanız gereken kolestrolün tamamına yakındır bu yüzden sadece beyazını tüketmenizi öneririz.

Bir bardak mercimek, günlük demir ihtiyacımızın %35’ini karşılar. İnsanların %20’si demir eksikliği çekmektedir. Vücut bir maddenin eksikliğini çekiyorsa metabolizma yavaşlar, çünkü verimli çalışmak için ihtiyacı olan herşeyi alamıyordur.

Fasulye çeşitleri ve yeşil sebzeler  de kas yapımına yardımcı olur, yağ yakmayı sağlar ve sindirimi düzene sokar. Çiğ sebzeler, atıştırmalık olarak da çok iyi bir seçimdir. Çok az kalori içerirler ve su miktarları yüksektir.

Acı bibere acılığını veren capsaicin maddesi, iştahı kapattığı gibi kısa bir süreliğine vücut ısısını arttırır ve ekstra kalori yakılmasına neden olur. Çiğ, pişmiş, kurutulmuş veya toz acı biberden de aynı sonucu alabilirsiniz bu nedenle yemeklerinize eklemeyi ihmal etmeyin. Ayrıca bol baharatlı yemekler tüketenler, genellikle daha az yemeye eğilimlidirler. Yemeklerimize tat verirken metabolizmamızı ve yağ yakımını hızlandıran, sindirim sistemimizi düzenleyen diğer baharatlar ise  zencefil, maydanoz, kekik,  biberiye ve teredir.

Su miktarı yüksek olan gıdalar, midede daha çok yer tutar. Bu da vücuda, yeterince yediği ve diğer gıdalar için daha az yer kaldığı sinyalini verir. Karpuz gibi pek çok çiğ sebze ve meyvenin su miktarı ve  besin değeri yüksek ama kalorisi çok düşüktür. Karpuz, ananas ve kivi yağ yakıcı özelliği yüksek meyvelerdendir.

Armut ve elma da karpuz gibi su içeriği yüksek meyvelerdir. Kabuklarıyla yemek; ekstra lif alımına yolaçtığından daha uzun süre tok kalmanıza yardımcı olur.

Greyfurt, yüksek miktarda lif içerdiğinden çok daha az kaloriyle çok daha uzun süre tok kalmanızı sağlar. Yemekten önce yarım greyfurt yemek veya bir bardak greyfurt suyu içmek daha az yemek yemenize yardımcı olur. Greyfurt içeriğinde bolca bulunan C vitamini, yağ kütlesinin etkisini hatırı sayılır ölçüde azaltır. Limon da içerdiği C vitamini sayesinde yağların kolay yakılmasını sağlar.

Yağsız ve tuzsuz patlamış mısır da çok az kalori içerir. Bir kase patlamış mısır, görsel olarak doyurucu olduğu gibi yemesi de zaman alacaktır.

Sadece günde dört bardak yeşil çay içmenin 8 haftada yaklaşık 3 kilo vermeyi sağladığı araştırmalarda görülmüştür. İçeriğindeki bir madde içildikten hemen sonra geçici olarak metabolizmayı hızlandırmaktadır. Yeşil çayın içindeki katesin, metabolizmayı ve karaciğerin yaktığı yağ oranını hızlandırıyor.

ADANA

IMG Ust

ADANA

Adana’nın geleneksel açıdan çok turistik bir şehir olduğunu söylemek yanlış olur. Tarım, iş ve sanayi kenti olan Adana’nın yabancı misafirleri genelde ticari amaçlarla gelen iş insanları ya da transfer yolcularıdır. Ancak ciddi bir gastronomi turizmi de özellikle ülkemizde uçuşların kolaylaşması ve büyük şehirlerdeki lezzetlerin kaybolması ile gelişmektedir. Ayrıca Adana, sağlık turizmi açısından da bölgesinde lider olmakla birlikte ülkemizin yüz akıdır. Özellikle belirtelim ki Adana’nın tarihi yapısı tam bir ‘gerçeklik’ barındırır, neredeyse Ege illeri kadar çok sayıda antik kente toprak sahipliği yapan bu Çukurova kenti, yılların tarihi birikimi ve zengin toprakları ile görülecek tarihi ve kültürel birçok eseri barındırıyor.

Adana Şehir İçinde Gezilecek Yerler

Adana Taş Köprü: Adana’nın sembol yapısı Taş Köprü; Roma döneminde yapılmış ve  günümüzde Seyhan ve Yüreğir merkez ilçelerini birbirine bağlayan tarihi bir yapıdır. Birkaç sene öncesine kadar araç trafiğine de açık olan yapı, bu özelliğiyle Dünya’nın araç trafiğine açık en eski köprüsüdür. 21 gözlü inşa edilen köprünün kara kısmı dolgularla küçülerek bugün 14 gözlü ayaklı tarih olarak şehrin tam ortasında tüm heybetiyle dikilmektedir.

Adana Ulu Cami: Mimarisi Selçuk ve Memluk tarzını taşır. Merkez Camii’den önce Adana’nın en büyük camisidir.

Büyük Saat: 32 metre uzunluğu ile Türkiye’nin en büyük saat kulesidir. 1881′de inşasına başlanıp 1 yılda hizmete açılmıştır. Malum o dönem saat kuleleri modernleşmenin sembolüdür. Kendisinden 5 sene sonra inşa edilen ülkemizin en büyük ikinci saat kulesi Dolmabahçe Saat Kulesi’nden (27 metre) 5 metre daha uzundur. Şehrin çarşı bölümünde yer alır. Belediyenin armasında yer alan kule budur.

Tarihi Kazancılar Çarşısı: Büyük Saat’in yanında yer alan tarihi çarşı, geleneksel Anadolu kapalı çarşı örneklerinin eskilerinden biridir. Bakırcıların ve kazancıların çarşısı olsa da günümüzde gündelik ihtiyaçlara yönelik her türlü dükkan bulunur.

Adana Çarşı Hamamı: Büyük saatin karşısındaki hamamın önü dükkanlarla kapatılmıştır. Yine Ramazanoğulları döneminden kalan hamam 1529′dan beri açıktır. Şu anda da yarım gün kadınlara, yarım gün erkeklere hizmet veren özel işletmedir.

MODEL HELİKOPTER UÇURMAK

IMG Ust

MODEL HELİKOPTER UÇURMAK

Helikopter uçurmak diğer uçak yada araba modellerini kullanmaktan çok daha zordur ve helikopter uçurmak, modelciliğinin son noktası olarak bilinir. Ama zor olan imkansız demek değildir....

 Modelcilikte üç altın kural vardır :

1. Emniyet

2. Sabır

3. Bilgi birikimi ve tecrübe

Helikopterin ana ve kuyruk kısmı, çok hızlı devirler altında çalışmaktadır. Ayrıca helikopteri yerden kaldırdığınız anda helikopter devamlı bir yöne doğru gitme eğilimi içinde bulunur. Sizde kumandanızda vereceğiniz komutlar ile helikopteri sabit tutmaya çalışırsınız. En ufak bir hatanın kendinize yada etrafınıza zarar verme ihtimali vardır. Bu yüzden helikopteri açık alanlarda, yerleşim yerlerinden uzak, diğer pilotların ve izleyici insan grubunun emniyeti sağlanmış yerlerde uçurmak gerekir.

Öğrenmesi kişiden kişiye göre değişen bir süreçtir. Ayrıca merdivenleri birinci basamaktan başlayarak, teker teker çıkmak gerekir. Kısaca bir helikopter nasıl uçar, mantığı nasıldır, üzerindeki parçalar nelerdir, ne işe yarar, elektrikli bir motor ya da patlar motor nasıl çalışır gibi elektronik ve mekanik bilgiye sahip olmak gerekir. Bunların özellikle bilinmesi gerekmektedir. Çünkü bu hobide kırım kaçınılmazdır. En profesyonel model helikopter pilotları bile kırım yaşayabilmektedirler. Tamiri için ise bir takım bilgiler gerekmektedir.

Helikopter uçurmak isteyenler için ilk heyecanla olsa gerek başta çok yanlışlıklar yapılmaktadır. Bunlar neler mi ?

1. Bu işte profesyonel kişilere danışmadan, internetten görüntü olarak hoşuna giden modeli direk almaları ve

2. Hiçbir bilgi ve tecrübe sahibi olmadan aldıkları modeli hemen uçurmaya kalkmaları bir hatadır.

Bu hobiye ilgilenen ve helikopter uçurmak isteyen bir kişinin öncelikle bilgisayar destekli simülasyon eğitimi alması gerekmektedir. Profesyonel model helikopter pilotları dahi simülasyon kullanımına, uçuş yeteneklerini geliştirmeleri için sürekli olarak devam etmektedirler.

15 Ağustos 2014 Cuma

Bunamaya Karşı Kitap Okuyun, Bulmaca Çözün

IMG Ust

Bunamaya Karşı Kitap Okuyun, Bulmaca Çözün

Unutkanlığın, yaşlılığın doğal süreci olarak kabul edilmesi, alzheimer hastalığının geç teşhis edilmesine neden oluyor.

Uzmanlar, bu hastalığın birçok sebebi olduğunu ve engellenmesi adına da birçok aktivite yapılabileceğine işarete ediyor. Bunamayı engelleme yada alzheimer hastalığına yakalanmamak için zihninizi devamlı aktif tutacak bulmaca çözme, kitap okuma, anılarınızı yazma, gazeteleri takip ederek okumanın faydalı olacağı belirtiliyor.

Alzheimer hastalığı ile ilgili açıklama yapan Acıbadem Kayseri Hastanesi Nöroloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Selda Korkmaz, gelişen toplumların en büyük sağlık sorunlarından birisinin demans yani bunama olduğunu ifade ediyor. Bunamanın bilinen en sık nedeni ise alzheimer hastalığı olduğuna dikkat çeken Korkmaz, "Alzheimer için en büyük risk faktörü ileri yaştır. Sağlık hizmetlerinin kalitesinin artması ve hastalıkların tedavi başarılarındaki artış, insanların daha uzun ömürlü olmasını sağlamıştır. Bu süreç ise alzheimer görülme sıklığında artmaya neden olmaktadır. İleri yaş dışında, genetik, düşük eğitim seviyesi, hipertansiyon, kafa travmasının varlığı, depresyon öyküsü gibi nedenlerin alzheimer hastalığı riskini artırdığı düşünülmektedir." dedi.

Yrd. Doç. Dr. Selda Korkmaz, alzheimer hastalığının belleğin ve entelektüel fonksiyonların kaybı ile seyreden bir hastalık olduğunun altını çizerek, "Bu kayıp giderek ilerleyici olmaktadır. Genellikle ilk hastalık belirtisi olan unutkanlık ileri yaşta ortaya çıkarken, bazen genç yaşta başlangıç gösterebilir. Hastalığın erken döneminde yalnızca hafif bir unutkanlık vardır. Ancak zamanla unutkanlık ilerler ve günlük yaşamı etkiler hale gelir." uyarısında bulundu.

Hastalık tanısı için kullanılabilecek farklı laboratuvar testleri olmakla birlikte bu testler rutin olarak kullanımda olmadığını dile getiren Korkmaz, şunları söyledi; "Temel olarak tanı, klinik özellikler ve hastalık semptomlarını daha iyi açıklayabilen diğer hastalıkların olmaması ile konmaktadır. Hastalığın kesin tedavisi günümüzde olası değildir. Mevcut tedavi seçenekleri ancak hastalık seyrini yavaşlatıcı özellik göstermektedir."

Yrd. Doç. Dr. Selda Korkmaz, sıkça karşılaştıkları bir sorunun da "Ailemde alzheimer hastası var bende de olur mu?" şeklinde olduğunu belirterek, "Genetik, alzheimer hastalığı için önemlidir, ancak tüm hastaların yaklaşık yüzde 10 kadarını açıklayabilmektedir. Yani hastalık büyük oranda aile öyküsü olmadan kendiliğinden ortaya çıkmaktadır." diye konuştu.

Alzheimer hastası olup olmayacağımızı önceden öğrenmenin de mümkün olmadığını aktaran Yrd. Doç. Dr. Korkmaz, alzheimer hastalığının gelişimini engelleyebilmek içinde yapılması gerekenleri şöyle sıraladı; "Alzheimer önlenebilir ve tedavi edilebilir risk faktörlerinin (hipertansiyon, eğitim seviyesi, depresyon ve kafa travması gibi) en aza indirilmesi bu konuda yardımcı olabilir. Gelecek için beklentimiz, alzheimer hastalığının kesin tanı ve tedavisinin ortaya konması ve hatta önleyici tedavi seçeneklerinin gündeme gelmesidir. Hastalık tanısı konan kişiler için ise daha iyi sağlık hizmetinin verilmesidir. İnsanlarımızın zihnini sürekli aktif tutacak faaliyetlerde bulunması yararlı olabilir. Bunun için birçok aktivite yapılabileceği gibi kitap okuma, bulmaca çözme, gazete takip etme ve benzeri faaliyetler de engelleyici unsurlar arasındadır."

13 Ağustos 2014 Çarşamba

KABLOLU SU KAYAĞI NEDİR?

IMG Ust

KABLOLU SU KAYAĞI NEDİR?

Kablolu su kayağı, her yaştaki insanın yapabileceği, kayarken çok heyecan veren, vücudun bütün kaslarını çalıştıran ve son zamanlarda aktif bir şekilde yayılmaya başlayan su sporları dalıdır. Extreme spor dalına girmesine rağmen, ilgili spor dallarından en emniyetli olanlarından biridir.


Kablolu su kayağının kullanım prensipleri motorlu teknenin arkasında yapılan su kayağının prensipleri ile hemen hemen aynıdır. Farklılık ise, sadece sporcunun suyun üstünde gidebilmek için kullandığı araçtır (kablo veya motorlu tekne). Yani motorlu teknenin arkasında kayılarak yapılan bütün akrobasiler ve engeller kablolu su kayağında hemen hemen aynıdır. Sadece sporcu, motorlu teknenin yerine kabloyu çeken direk ve makara sistemini kullanır.

Bu yüzden de bu spor dalının ismi “Kablolu Su Kayağı” olmuştur.

Kablolu su kayağı, yarattığı hareket mekanizması sayesinde motorlu tekne ile yapılan su kayağına göre birçok avantaja sahiptir.

Birincisi, hız sabit olduğundan yeni başlayanlar su kayağına daha çabuk adapte olurlar.


Ayrıca kablolu su kayağı sisteminde 5-6 kişi birden kayabilir, motorlu tekne ile yapılan su kayağında ise teknenin arkasında maksimum iki kişi kayabilir.


Önemli avantajlardan biri de ücret! Motorlu tekne ile yapılan su kayağı, yapabilmek için özel bir motorlu tekne gerektirir ki bu çok maliyetlidir. Kablolu su kayağının maliyeti ise çok daha düşüktür ve bu yüzden de kayanlara yansıyan ücret daha azdır. Bu olgu kablolu su kayağının popülarite kazanmasında önemli etken olmuştur!


Avantajlardan diğeri de kablolu su kayağının tamamen ekolojik olmasıdır. Kablolu sistem sadece ve sadece elektrik tüketerek çalışmaktadır ve çevreyi kirletmez. Bundan ötesi kablolu su kayağı yapılan göletlerde doğal yolla, yılda ortalama olarak 9 tona kadar oksijen karıştırılmaktadır! Dolaysıyla kablolu su kayağının ekolojiye destek olduğunu da söyleyebiliriz.


Yukarıda bahsedildiği gibi kablolu su kayağı öğrenilmesi kolay bir spor dalıdır. İlk defa deneyenler 1-2 saat sonra çok emin bir şekilde kayabilmektedirler.


Ayrıca 7 yaşından 80 yaşına kadar olan herkes kablolu su kayağını kolayca öğrenebilir ve yapabilmektedir.


Kablolu su kayağını yaparken yaralanma riskiniz motorlu tekne ile yapılandan daha düşüktür. Riskin azalması ile kayanlar hiçbir şey kaybetmez, hatta daha fazla akrobasi yapabilmetedir.

Kablolu su kayağı uluslararası spor dalı olarak da kabul görmüş ve 2001 yılından itibaren uluslararası kablolu su kayağı şampiyonaları da yapılmaktadır.

11 Ağustos 2014 Pazartesi

Çocuğunuzla Yapabileceğiniz 7 Eğlenceli Aktivite

IMG Ust

Çocuğunuzla Yapabileceğiniz 7 Eğlenceli Aktivite

Bir yandan işe gitmek ve diğer yetişkin sorumlulukları sizi meşgul eder. Malesef, çocuklarımız sadece kısa bir süre boyunca çocuk olarak kalırlar.

Kısa bir süre sonra size tapan küçük kızınız, sizi sıkıcı ve eski moda bulmaya başlar. Bu süreç gelmeden işinizi biraz önceliğinizden çıkarıp, çocuğunuzla vakit geçirmenin tadına varmalısınız.

1. Boyama

Yaratıcı olun ve sıkıcı boyama kitaplarını bir kenara bırakın! Neden kocaman bir kağıt alıp kendi boyamanızı  yapmıyorsunuz?

2. Dans etmek

Salonunuzu bir gece klübüne çevirin ve parti verin! Işıkları kapatın, karanlıkta parlayan oyuncakları elinize alın, eğlenceli bir müzik açın ve kendinizi ritme kaptırın.

3. Kitap okumak

Neşeli çocuk kitaplarını, değişik sesler çıkararak, tiyatral bir şekilde çocuğunuza okuyabilirsiniz.

4. Bisiklete binmek

Bisiklete binmek herkes için çok eğlencelidir. Hava güzelse, kendinize bir sepet hazırlayıp, pikniğe bile gidebilirsiniz.

5. Fenerlerle saklambaç

Karanlık ve güzel bir havada fenerlerinizi alarak bahçenize geçip, saklambaç oynayabilirsiniz.


6. Çocuğunuzun seçimi

Çocuğunuzun sizinle yapmayı çok sevdiği favori bir aktivitesi mutlaka vardır. Ne yapmak istediğini ona sorun ve bunu tamamen kendisinin seçeceğini söyleyin. Ne kadar heyecanlanıp sevineceğine ve yaratıcı fikirlerle geleceğine şaşıracaksınız.


Umarız bu aktiviteleri çocuğunuzla yaparken siz de keyif alırsınız. Bazıları oldukça basit fikirler olsalar da çocuğunuzu mutlu edecektir. Çoğu zaman çocukları mutlu etmek çok kolaydır.

Buzdolabınızda Sürekli Bulunması Gereken 4 Yiyecek

IMG Ust

Buzdolabınızda Sürekli Bulunması Gereken 4 Yiyecek

Buzdolabınızda sağlıklı yiyecekleri bulundurmak, kilo kaybetmeniz için gerekli olan başarı adımlarından biridir.

Evinizde dışarıdan yemek söylemediğiniz sürece yiyecekleri tükettiğiniz tek yer buzdolabınız. Buzdolabınızın içerisindeki yiyecekler ne kadar sağlıklı olursa, tükettiğiniz yiyecekler de bir o kadar fayda sağlar. Bu sebeple aşağıdaki besleyici aperatifleri sürekli buzdolabınızda bulundurmanız sağlığınız için oldukça yararlı olacaktır:

1) Yunan Yoğurdu

Yunan yoğurdu normal yoğurtlara göre iki kat daha fazla proteine sahip olma eğilimindedir ve çok yönlü bir yiyecektir. Yunan yoğurdunu tercih ederken şekersiz olmasına özen gösterin. Yoğurdun meyve aromalı çeşitleri aşırı şekerli olabilir. Eğer sade yoğurt yerine meyveli tercih etmek istiyorsanız sade yoğurdun üzerine en sevdiğiniz meyvelerden ekleyebilirsiniz.

2) Haşlanmış Yumurta

Bir adet yumurta 80 kalori içerir, oldukça doyurucu bir proteindir. Yumurtanın içerisindeki antioksidanlar göz sağlığınız için faydalıdır ve birçok sağlıklı besin takviyesi sunmaktadır. Yumurta gibi protein bakımından zengin, iyi karbonhidrat içeren gıdalar genellikle sindirim sorunlarına yol açmaz. Bu sebeple yumurta, her zaman buzdolabınızda bulundurmanız gereken sağlıklı bir yiyecektir.

3) Fıstık Ezmesi

Tekli doymamış yağlar ve folik asit açısından oldukça zengin olan fıstık ezmesi, muz, kereviz ya da lif açısından zengin krakerle birlikte tercih edilebilen lezzetli bir yiyecektir.

Not: Doğal olmayan fıstık ezmeleri buzdolabında saklanmadığı sürece çok çabuk bozulacaktır.

Fıstık ezmesinden sıkıldınız mı? Bunun yerine badem ezmesi veya susamla yapılmış tahin tüketebilirsiniz.

4) Yeşil Salata

Tüm sebzeler sizin için faydalıdır. Sebzeler genellikle vitamin, bitkisel besin, antioksidan ve lif bakımından oldukça yüksek, yağ ve kalori bakımından ise oldukça düşüktür. Konu incelme ve zayıflamaya geldiğinde ise, yeşil yapraklı sebzeler (lahana, pazı, ıspanak), biber, patlıcan ve anti-inflamatuar ve magnezyum bakımından zengin diğer minerallerin tercih edilmesi doğru seçim olacaktır.

Ispanak veya marul ile yapılan, domates ve biberlerle tatlandırılmış salatayı hava almasını engelleyecek şekilde buzdolabınızda saklayabilirsiniz. Bu sebzeleri ise öğle veya akşam yemeği ile eşleştirmek oldukça kolaydır. Proteinin (ızgara tavuk, pişmiş karides, yağsız biftek, fasulye veya fındık) küçük bir bölümünü salataya ekleyerek lezzetli ve sağlıklı bir yemek elde edebilirsiniz.

BÜYÜKADA

IMG Ust

BÜYÜKADA

İstanbul dolaylarında, Prens Adaları olarak da bilinen adaların en büyüğüdür Büyükada. Eski adı olan Prinkipos, Yunanca’da prens anlamına gelmektedir. Yaklaşık  8000 olan nüfusu yaz aylarında oldukça artış göstermektedir.

Büyükada evlerinin çoğu yazlık ev özelliğindedir. Büyükada, adanın en tepesinde bulunan manastır ve kiliseleri ile ünlüdür.

İstanbul’un ilk çağdaş kent müzesi kabul edilen Adalar Müzesi, adanın oluşumundan günümüze kadar gelen pek çok farklı nesneyi gözler önüne sermektedir. Sahip olduğu güzellikler ile Büyükada özellikle yaz aylarında gerek günü birlik gelen, gerekse birkaç günlük kaçamak yapan pek çok yerli ve yabancı turisti ağırlamaktadır. Büyükada’da bulunan butik otel ve pansiyonların çoğu adanın merkezinde bulunmakla birlikte, adanın arka taraflarında merkeze biraz daha uzak olan oteller de bulabilirsiniz.

Büyükada otellerinin birçoğu eski evlerin restore edilmesi ile otele dönüştürülen konaklardan oluşuyor. Büyükada butik otellerinin tamamı güler yüzlü ve kaliteli hizmeti ile ön plandadır. Otelde konaklarken size sundukları hizmetlerle işlerinizden de geri kalmayacaksınız. Üstelik Büyükada’da konakladığınız otelden bisiklet kiralayarak, bisiklet turuna da çıkabilirsiniz.

10 Ağustos 2014 Pazar

3 Boyutlu Görüntüleme İle Dental İmplant Tedavisi

IMG Ust

3 Boyutlu Görüntüleme İle Dental İmplant Tedavisi Daha Kolay

Çoğumuz hayatımızın bir döneminde doğal dişlerimizden birini veya birkaçını kaybederiz. Kaybedilen dişlerin yerlerine doğal olana en yıkın olan implant destekli sabit protezler çoğu hastanın tercihi olur. Günümüzde dental implant tedavi yöntemleri, teknolojinin önderliği hızla gelişmektedir.

Yeni teknikler sayesinde dental implant tedavisinin başarısı ve elde edilen estetik çok daha yüz güldürücü olmaktadır. Dental implant cerrahisi öncesinde alınan görüntüleme yöntemleri gelişen teknolojilerde başı çekmektedir ve günümüzde sıklıkla kullanılmaktadır.

Gelişen görüntüleme teknikleri arasında volumetrik bilgisayarlı tomografi gelmektedir. Çene ve yüz kemiklerinin 3 boyutlu görüntülenmesini sağlayan cihaz, implant tedavisinde büyük kolaylık sağlamaktadır. Dijital panoramik ve CT röntgen cihazı Orthophos XG3D, diş hekimleri tarafından özellikle implant tedavisi sırasında kullanılmaktadır.

Orthophos XG3D görüntüleme tekniği kullanılarak hastanın implant yerleştirilecek çene kemiği çok detaylı ve hatasız olarak incelenebilmektedir. Bu sayede implant cerrahisi öncesi planlama, analiz ve cerrahi kılavuz hazırlanabilmektedir. Önceden hazırlanan cerrahi kılavuz bize dikişsiz implant yapma imkanı sağlamaktadır. Bu da cerrahi sonrası ağrı, şişlik, kanama gibi rutin olarak görülen komplikasyonların oluşmamasını ya da en aza indirgenmesini sağlamaktadır.

Bu yöntem özellikle çoklu diş eksikliği olan hastalarda, implantların dolayısıyla yapılacak diş protezlerinin mükemmel bir estetiğe sahip olmasını sağlar. Hekimin hata yapma olasılığını minimale indirir. Tüm cerrahi girişimlerde olduğu gibi implant cerrahisinde de hekimin tecrübesi, son gelişen teknolojinin kullanılması başarıya ulaşmak için olmazsa olmazlardandır.

8 Ağustos 2014 Cuma

Fazla Yormayan 19 Sağlıklı Spor

IMG Ust

Fazla Yormayan 19 Sağlıklı Spor

Spor yapmak vücudu fazla yormak demek değildir. Spor yapmanın amacı günlük hayatın stresini azaltmak, sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürmemizi sağlamaktır. Öyleyse spor yapmayı bir zorunluluk veya görev gibi algılamaktan vazgeçip keyifli bir alışkanlık haline getirin. Aşağıda belirttiğimiz yorucu olmayan sporlar, özellikle yaralanma ve sakatlanma riskini azaltırken kalp sağlığınızı da korumaya yardımcı olacaktır.

1.Kayak Yapmak

Kayak merkezlerine gitme imkanınız varsa veya kış tatili için bu tür yerlere sıklıkla gidiyorsanız sizlere koşmak kadar iddialı başka bir kardiyo egzersizi olan karda kayak sporu yapmanızı tavsiye ederiz.

Kayak yapan kişiler de 70 kiloluk birisi için örnek verirsek, 350 kaloriyi 30 dakikada yakarlar. Ayrıca koşmaya göre daha zevkli bir spordur. Sizi fark ettirmeden yorar. İnanılmaz bir kardiyo egzersizi olan kayak sporunu maalesef acemilere tavsiye edemiyoruz. Kaymayı bilmeyen kişilerin bir kayak hocasından ders alması gerecektir.

2. Bisiklet binmek

Gerek outdoor diye tabir edilen kırda ve dağda bisiklete binmek olsun gerekse indoor bisiklet sporu olarak tanımlanan şehir bisikletçiliği olsun bisiklet binmenin her bir türü müthiş bir kardiyo egzersizi olarak değerlendirilir. Kolları, bacakları, kalça kasları, basen kasları, karın kasları, baldır kasları, kısacası vücudun tüm önemli kas kitleleri bisiklet sürerken çalıştırılır. 30 dakikalık hafif bir bisiklet seyahati bile 350 kalori yağ yakar.


3.Eliptik bisiklet egzersizleri

Eliptik kondisyon bisikletleri olarak da bilinen eliptik bisiklet; dayanıklılık ve kondisyonu artıran ve kesinlikle her evde olması gereken bir alettir. Eliptik bisiklet ile egzersizin zorluk derecesini kendiniz ayarladığınız için siz asla sınırlarınıza kadar zorlamaz.

Eliptik kondisyon bisikleti hareketleri tam anlamıyla kardiyo egzersizi olarak tanımlanabilir. Eliptik bisiklette kollarınızı aktif olarak kullanırsanız aynı kayak sporunda olduğu gibi kol zayıflaması ve sarkmaları önleme şansını yakalarsınız. 1 saat eliptik bisiklet ile yapılan kardiyo egzersizinin 650 kalori yağ yakmanıza yarayacağını da söylemek isteriz.

Eliptik bisiklet fiyatları açısından da oldukça uygun seviyede olan bir zayıflama aletidir. Yürümekten sıkılanlar için iyi bir alternatif sunan eliptik bisikletin faydaları çok yönlüdür. Piyasada birçok eliptik bisiklet markasına rastlayabilirsiniz.

4.Yüzme Sporu Egzersizleri

Yüzme ve zayıflama arasındaki ilişki hep merak konusu olmaktadır. “Yüzmek zayıflatır mı?” sorusunu birçok kişi kendisine en az bir kez olsun sormuştur. Bunun cevabı ise evettir. Yüzme faydaları açısından bölgesel ve kitlesel zayıflamada inanılmaz bir olumlu etki yapmaktadır.

Serbest stil yüzme egzersizleri, vücuttaki hemen hemen tüm kas gruplarını aynı anda çalıştırdığı için çok hızlı bir zayıflama ve yüksek bir kalori yakma fırsatı yaratmaktadır. 2 saatlik yüzme egzersizi hareketleri ile 800 kalori harcanır. Yüzme antrenmanları, kalbi yormayan ve vücutta kalıcı yorgunluk hissi oluşturmayan bir egzersiz yöntemidir. Ayrıca koşma, yürüme ve kayak gibi sporlarda görülen eklem rahatsızlıkları ve sakatlanma riski, yüzme egzersizlerinde yoktur.

5. Step ve Aerobik Egzersizleri

Step ve aerobik hareketleri de özellikle kol ve bacak kısmından zayıflamak isteyen kişilerin kesinlikle yapması gereken önemli bir kardiyo egzersizi türüdür. 30 dakikalık step aerobik hareketleri ile yaklaşık olarak 400 kalori harcanabilmektedir. Her ne kadar step aerobik hareketleri biraz karışık gibi görünse de bir step salonuna giderek veya step aerobik videoları izleyerek kendi kendine bile öğrenebilirsiniz.

6. Kürek Çekmek

Genelde kürek çekme aleti kullanılarak salon ortamında yapılan kürek çekme egzersizleri, makine aksamı bakımından kolay olmayan bir mekanizmaya sahiptir. Ancak bir kez kürek çekme egzersizlerini anladıysanız artık kol bacak ve karın kaslarınızın inanılmaz bir hızla geliştiğine ve yağ yakmaya başladığınıza şahit olacaksınız. 30 dakikalık bir kürek sporu egzersizi ile yaklaşık olarak 300 kalori harcanır. Kürek egzersizleri kardiyo hareketleri olarak oturduğunuz yerden yapabileceğiniz sıra dışı faydaları olan bir egzersiz türüdür.

7. Dağcılık ve Tırmanma Sporları

Özellikle dağcılık sporuna merakı olan kişilerin, engebeli arazilerde tırmanma egzersizleri yapması gerçekten inanılmaz bir kardiyo hareketi özelliği taşır. Her ne kadar yorucu gibi görünse de dağcılık ve tırmanma sporları asla kalbe yük bindirmez. Kondisyonu, kıvraklığı ve dayanıklılığı artıran tırmanma sporu, özellikle kol, bacak, kalça, göbek, göğüs, omuz ve basen yağlarını eritir ve çevik bir vücuda sahip olmanızı sağlar. 30 dakikalık bir tırmanma egzersizi  400 kalori harcatmaktadır.

Tehlikeli bir spor sanılan tırmanış sporu, özel ekipmanlar kullanılarak hocalarından öğrenildiğinde en güvenli spor türlerinden birisi olmaktadır. Zihinsel manada dinçlik kazandırması da tırmanma kardiyo egzersizlerinin diğer bir avantajıdır.


8. Yürüyüş Yapmak ve Yürümek

Yürüyüş yapmanın faydaları konusunda birçok bilimsel çalışma vardır. Genç yaşlı demeden herkesin günlük en az 40 dakika yürümesi, sağlıklı yaşam için vazgeçilmez bir kardiyo egzersizi olarak daima akılda tutulmalıdır. 30 dakikalık bir yürüme egzersizi ile ortalama 180 kalorilik yağ yakma potansiyeli ortaya çıkar. Bu nedenle iş yerinden veya okuldan çıkıp şöyle birkaç kilometre yürümek, bizlerin hem sağlığını korur hem de diyet ile birlikte desteklendiğinde müthiş bir zayıflama ve incelme süreci yaşatır. Yürüyüş yapmak ve yürümek her ne kadar bacak kaslarını çalıştırıyor gibi düşünülse de aslında tüm vücut kaslarına egzersiz yaptırmaktadır.

9.Yoga

Yoga solunum sistemini iyileştirir; göğüs kafesini çevreleyen kaslar güçlenir ve esner, akciğerlerin nefes kapasitesi artar. Farklı poz ve geçişlerin etkisiyle kalp ve kan dolaşımı desteklenir, hormonlar dengelenir ve bedenden yoğun bir toksin atımı gerçekleşir. Yoga, iç salgı bezleri ve organlara derinlemesine masaj yapar, bu dokular uyarılır ve dengelenir. Yogada dikkat, odaklanma, denge pozisyonu ve bedensel kontrol zamanla artar.

Yoga yaparken stres hormonu olan kortizol ve adrenal bezlerdeki strese yanıt veren hormonlar azalır, parasempatik sinir sistemi devreye girer ve bedende dinlenme hissi uyanır. Düzenli yoga uygulaması stresi azaltır, zihne bir dinginlik ve açıklık getirir. Kişi yaşamda zorlandığı durumları daha kolay idare etmeye başlar, düşünce, tepki ve hislerinin daha çok farkına varır. Uyku problemleri ve stres bağlantılı sıkıntılar azalabilir.

10.Pilates

Eğer uzun ve yağsız bir görünüme ve güçlü bir gövdeye sahip olmak istiyor ve bu sırada kaslarınızın fazla şişmesini de istemiyorsanız, pilates tam aradığınız egzersiz demektir. Profesyonel dansçıların ve jimnastikçilerin bu sporu tercih etmesinin bir sebebi olmalı.

Standart bir egzersiz programıyla çalışmayan ama güçlendirilmesi son derece önemli olan dengeleyici kaslar, bu egzersiz şekliyle çalıştırılabilir ve güçlendirilebilirler. Ayrıca pilates, vücudunuz hakkındaki farkındalığınızı ve kişinin her pozisyondaki dengesini arttırır.

Pilates, zihninize de faydalıdır, sadece vücut için olan bir egzersiz değildir. Ayrıca pilates stresi, gerginliği atmanıza ve depresyonu yenmenize yardımcı olur.

6 Ağustos 2014 Çarşamba

Yaz Tatili Kabus Olmasın!

IMG Ust

Yaz Tatili Kabus Olmasın!


Okullar kapandı ve  karneler alındı. Çocuklar için yılın en keyifli vakti geldi, çocuklu aileler tatil beldelerine ve yazlıklara göç etmeye başladı. Yaz aylarında sayıları artan güneş yanığı, güneş çarpması, boğulma ve böcek ısırması gibi durumlar için önlem alınması gerekli.

Özellikle yaz aylarında çocuk boğulma kazası oranları artış gösteriyor. Çocukların sahil güvenlikli alanlarda ebeveynlerin gözetimi altında denize girmeleri, artan sıcaklarda güneş çarpması ve güneş yanıklarına karşı özenli olunması gerekiyor. Güneşin yakıcı olduğu 11.00 ile 15.00 saatleri arasında çocukların güneş altında olmaması ve günün her saati güneşe çıkmadan en az 5 dakika önce 30'un üzerinde koruma faktörü olan güneş kremi sürülmesi gerekiyor. Koruma faktörlerinin üzerindeki rakamlar aynı zamanda güneşin zararlı etkilerinden korunma süresini dakika olarak belirtiyor.

Ateş yükselmesi, halsizlik, baygınlık ve kusma gibi belirtileri olan güneş çarpmasına karşı güneşten korunma yolları:

- Sıcak havalarda özellikle su tüketiminin artması gerekmektedir.

- Ayrıca güneş çarpması etkisini azaltmak için kafanın ıslatılmasından vazgeçilmelidir. Su, güneş ışınlarını kırdığı için güneşin zararlı etkilerini arttırmaktadır.

- Mümkün olduğunca açık renk ve pamuklu kumaşlar giymek gerekmektedir. Sentetik her türlü giysiden uzak durulmalıdır.

- Ayrıca aşırı yağlı ve ağır yemekleri de tüketmemeye özen göstermelidir.

Sıcaklardan dolayı sıklıkla karşılaşılabilecek ishal ve sıvı kaybına dayalı hastalıklara da dikkat etmek gerekiyor. Sıcak havalarda besin zehirlenmesi görülme olasılığı daha yüksektir. Bu durum yiyeceklerin uygun şartlarda saklanmaması sonucu gerçekleşmektedir. Güvenilen ve sürekli gidilen yerlerin tercih edilmesinde faydalıdır. Et, tavuk ve türevi yiyeceklerin kokusuna ve rengine dikkat ederek tüketilmesi gerekmektedir. Süt ve süt ürünleri de sıklıkla ishal ile sonuçlanan besin zehirlenmelerine neden olmaktadır. Ayrıca içmek için kapalı satışı yapılan suların seçilmesi doğru olacaktır.

Sebze-meyve türevi yiyeceklerin bol suyla yıkanmasına özen gösterilmelidir. Sebze ve meyveleri yıkadıktan sonra kısa süre de olsa sirkeli suda bekletmek, suyun önleyemediği bazı mikroplardan arınmasını sağlamaktadır. Eğer bunlara dikkat etmemize rağmen besin zehirlenmesi gerçekleşmiş ise kusma ve ishali ilk 24 saat önlemek mikrobun ve sizi zehirleyen besinlerin vücuttan atılmasını engelleyerek daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Bu süreçte bol su tüketimi ile kaybedilen sıvının yerine konması gerekmektedir. Besin tüketildikten 24 saat sonra ishal/kusma devam ediyorsa mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Aşırı halsizlik ve göz kararması gibi şikayetleriniz var ise bu rahatsızlıkları hissettiğiniz anda sağlık kuruluşuna başvurmak gerekmektedir. Bu durumu önlemek için tüketilen ürünlere dikkat edilmeli ve güvenilmeyen yerlerde bir şey yenmemelidir.

Yaz aylarında özen gösterilmesi gereken bir başka konu ise çocukların havuzlarda oluşabilecek mikrop ve bakterilerden etkilenmesi. Hijyen kurallarına uyulmayan havuzlar enfeksiyonların oluşumuna neden olurken, fazla klorlanmış havuzlar ise çocuklarda alerjik hastalıklara neden olabiliyor. Toplu ve denetimsiz kullanılan havuzların hijyen açısından tercih edilmemesi gerekmektedir. Hijyen kurallarına uygun olarak bakımı yapılan havuzlara girilmeli ve havuza girmeden önce ve sonra mutlaka duş alınmalıdır. Bu hem havuzun temizliğini korumak hem de havuzdan sonra var olan klor-bakteri gibi zararlı maddeleri uzaklaştırmak için önemlidir. Havuzdan kaynaklanan enfeksiyonların yanı sıra ıslak kıyafetlerle uzun süre oturmak da aynı oranda enfeksiyona yol acmakta olup özellikle kız çocuklarda idrar yolu mantar enfeksiyonlarına neden olmaktadır. Havuzlarda hijyen sağlamak için kullanılan bazı kimyasallar ise alerjik etki yaratabilmektedir. Alerjik bünyesi olan kişilerin klor kokusu aldıkları havuzlara daha temkinli girmesi önerilmektedir.

Arı ve böcek sokmaları da tatilde yaşanan sıkıntılar arasında yer alıyor. Arı sokması durumunda ebeveynlerin panikle iğneyi çıkarmaya çalışmaması ve acil olarak doktora başvurması önem taşıyor. Böcek sokması gibi durumlarda, bölgenin kaşınması ya da değişik kulaktan dolma uygulamaların yapılması sıradan bir sağlık sorununu ciddi boyuta taşımaktadır. Böcek sokması olan bölgeye, soğuk uygulama yaparak kan dolaşımının yavaşlatılması sağlanabilir. Böylece vücuda giren zehirli maddenin genel dolaşıma geçmesi engellenmektedir. Bu süre zarfında muhakkak en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak gerekmektedir. Alerjik yapısı olan kişilerin böceklerden korunma yollarını hekimine danışarak öğrenmesi ve önlemini alması hayat kurtarıcıdır. Arı sokmalarındaki en tehlikeli durum, solunum yollarında şişme meydana gelmesi ve  nefes alınmasını zorlaştırmasıdır. Bu durumda acil olarak ambulans çağrılması ya da en yakın hastaneye gidilmesi gerekmektedir.

Erkeği Yakan 10 Hata

IMG Ust

Erkeği Yakan 10 Hata

Erkeklerin ömrünü kısaltan, sadece kısaltmakla kalmayıp tadını tuzunu da kaçıran 10 hata şunlar olabilir…

ERKEK SÜNGER, KADIN TEFLON

1. Erkekler daha fazla alkol tüketirler. Gerçi son yıllarda kadınlarda da alkol tüketiminde bir artış var ama erkekler bu konuda hala birinciler. Alkolün bilinen en güçlü ömür kısaltıcıları olduklarını söylemeye bilmem gerek var mı?


2. Erkeklerin sağlıkları konusunda kadınlar kadar dikkatli olduklarını söylemek zor. Vücutlarından gelen sinyalleri ciddiye almak, düzenli sağlık kontrolleri yaptırmak gibi bir alışkanlıkları maalesef hala yok ve çoğu erkeği yıllık sağlık değerlendirmelerine, hatta prostat muayenelerine  bile hep kadınlar götürüyor!


3. İş stresi erkekleri kadınlardan daha fazla etkiliyor. Aslında bir bütün olarak ‘stres sorunu’ erkekten çok kadını etkiliyor. Erkek cinsi stres yönetimi konusunda çok beceriksiz. Dahası strese karşı adeta ‘sünger tipi’ bir yaklaşım içinde. Kadınlarsa genelde başarılı birer ‘teflon davranışı’ sergiliyorlar ve stresli konuları bedenlerine kolay kolay yapıştırmıyorlar. Yani ‘erkekler sünger, kadınlar teflon!’ durumu var biraz.


4. Erkekler kaza yapmaya daha müsaitler. Bu biraz ‘kontrolsüz cesaret’ durumu, biraz da ‘dikkatsizlikle’ ilişkili. İş kazaları ya da trafik kazaları fark etmiyor, erkekler daha çok kaza yapıyor. Hatta ev kazalarının bile çoğunu erkeklerin yaptıklarını ileri sürenler var.


5. ‘Korunma-tedbir’ konusunda da erkekler kadınlar kadar duyarlı değiller. Motorsiklet-bisiklet sürerken kask takmak, otomobil kullanırken sürücü kemeri kullanmak, korunmasız cinsel ilişkide vurdumduymaz davranmak kadınlar değil, erkekler arasında daha yaygın görünen hatalar.


6. ‘Hasta olduklarında hastalıklarını gizlemek, doktorlar tarafından verilen önerileri ciddiye almamak, sağlık çözümlerini ertelemek, yazılan ilaçları bir iki gün sonra çöp kutusuna göndermek ve hele hele yeme içme konusundaki yasakları mümkün olan en kısa zamanda delmek’ de kadınlara değil, erkeklere özgü davranışlar.


‘CAN BOĞAZDAN GİDER!’

7. Erkeklerin beslenme hatalarının kadınlardan daha sık olduğunu belirtmeye bilmem gerek var mı? Ne yiyip içtiklerine kadınlar kadar dikkat etmiyorlar. Zaten bu nedenle de yeme içmeyle ilgili hastalıklar erkeklerde hem çok yaygın, hem daha zor tedavi edilebilen sorunlar. Mesela bir erkekte tansiyon yüksekliği, mesela diyabet-şeker hastalığı, mesela kolesterol sorunu söz konusu oldu mu doktorların eli ayağı karışıyor, çünkü erkekler ne verilen ilaçları yutuyor, ne önerilen diyet tedbirlerine uyuyor. Yani erkekler için ‘can boğazdan gelmiyor, gidiyor!’ durumu var.


8. Kilo sorunu özellikle göbek bölgesinden kilo alma erkeklerde kadınlardan daha yaygın. Bu da kilo fazlalığının metabolik sorunlarıyla onlar daha sık baş başa bırakıyor. Daha da önemlisi kilo problemine bağlı kronik iltihabi süreçler –ki en önemli ve etkili yaşlanma hızlandırıcıları, ömür kısaltıcılarıdır- daha sık görülüyor.


9. Erkeklerin öfke eğilimleri daha fazla ve öfke kontrolleri daha zayıf. Bu hem beden ruh ilişkisi açısından olumsuz ve tehlikeli bir özellik, hem de kalp damar hastalıkları bakımından zannedildiğinden çok daha önemli bir dezavantaj.


10. Erkeklerin sosyal ilişkileri de kadınlara oranla daha zayıf. Daha dar bir çevrede hapsolup kalmak, pek çok sağlık sorununa ama özellikle de psikosomatik problemlere davetiye çıkarıyor.

5 Ağustos 2014 Salı

ASSOS

IMG Ust

ASSOS

Antik Çağ'ın en önemli yerleşim merkezlerinden olan Assos'ta dünyaca ünlü antik kentleri ve muhteşem doğa güzelliklerini görmeden eve dönmeyin...

Assos, Edremit Körfezi ile Midilli Adası karşısında, bir volkanın eteğinde, Andezit Kayalıkları üzerinde kurulmuş, Antik çağların önemli yerleşim merkezlerindendir. Dolayısıyla da Assos'ta gezilecek antik kentler, ören yerleri, Yunan mitolojisine konu olmuş efsane yerler ve eşsiz doğal güzellikler var. Bunlar nereler diye merak ediyorsanız sizin için hazırlamış olduğumuz yazıya göz atmanızı öneriyoruz.

Assos Athena Tapınağı: Assos'un simgesi haline gelmiş olan Assos Athena Tapınağı, Assos kalıntılarının en önemli parçasıdır. Yapının tarihi M.Ö. 530 olarak bilinmektedir.

Assos Antik Kenti: Athena Tapınağı'nı da içine alan ve Assos kalıntıları olarak bilinen Assos Antik Kenti koya hakim bir tepede kuruludur ve 4 km uzunluğundaki surlarla çevrilidir. Antik kentin içinde görülebilecek diğer yapılar agora, meclis, nekropol, stoa, gymnasium ve tiyatrodur.

Hüdavendigar Camii: 1. Murat döneminde inşa edilen ve antik kentin tepesine kurulan Hüdavendigar Camii, klasik Osmanlı mimarisinden farklı bir bir yapıdır. Caminin içinde yer alan kadırga resimleri görülmeye değerdir.

Behramkale Köprüsü: Tuzla Çayı üzerinde kurulu olan Behramkale Köprüsü Assos'ta gezebileceğiniz tarihi yerler arasında. Yerel taşlardan yapılan köprünün yapım tarihi 14. yy'a dayanıyor.


Behramkale: Tarih ile doğanın muhteşem birlikteliğine şahit olacağınız Behramkale, küçük bir tarihi köy ve her yıl binlerce turisti ağırlıyor. Assos'la özdeşleşen Behramkale'de limanı, sevimli mekanları, plajı gezebilirsiniz.


Kadırga Koyu: Assos'un doğal güzelliklerini keşfetmek isteyenlerin vazgeçilmez duraklarından biri olan Kadırga Koyu, Assos'ta mutlaka görmenizi önerdiğimiz yerler arasında. Her daim esen imbat rüzgarı ve muhteşem Midilli Adası manzarasıyla Kadırga Koyu'na hayran kalacaksınız.

YAMAÇ PARAŞÜTÜ

IMG Ust

YAMAÇ PARAŞÜTÜ

Yamaç paraşütü, birkaç yenilikçi havacı tarafından 1980'li yılların başlarında serbest paraşütlerle yamaçlardan koşarak kalkmalarıyla başlamış oldu. Zamanla paraşütlerin aerodinamik yapılarının gelişmesiyle birlikte performansları da arttı ve serbest paraşütlerden ayrılarak, planör, yelken kanat gibi amacı uçuş olan bir alet haline geldi.


Günümüzde pilotların da tecrübesine bağlı olarak, yamaç paraşütü ile küçük tepelerden kalkılıp, yüzlerce metre yukarılara çıkılabilmekte ve saatlerce havada kalıp kilometrelerce uzaklara uçulabilmektedir.


Katlandığında bir sırt çantasına sığacak kadar küçülebilmesi ve ağırlığının da çok az olması bazı dağcıların ilgisini çekmiştir ve dağların zirvelerinden yamaç paraşütüyle uçarak inenler vardır.


Türkiye'de yamaç paraşütçülüğü hızla gelişmektedir ve ülkemiz uçuşa çok elverişli noktalara sahiptir. Hemen her şehrimiz civarında uçuşa uygun bölgeler bulunabilir. Burada özellikle, Türkiye’nin ve dünyanın en iyi uçuş noktası sayılabilecek Ölüdeniz’e sahip olduğumuzu belirtmek lazım. Ayrıca Antalya-Kaş, Denizli, Isparta, Erzincan, Eskişehir, Erzurum, İzmir, Bolu, Akşehir uçuşa
elverişli diğer şehirlerimizden bazılarıdır.

Yamaç paraşütünü diğer hava araçlarıyla kıyaslarsak öğrenmesi en kolay olanıdır. Belli sağlık koşulları içerisinde hemen herkes yapabilir. Bunun için ülkemizde başvurabileceğiniz birçok kulüp, dernek, kurs, şahıs, şirket, vs. vardır. Ülkemizde bu sporun eğitimini veren ve yapan yaklaşık 40 civarı üniversite kulübü vardır. Tabi üniversite kulüplerinin bir çoğunun kendi üniversite öğrencisi haricinde öğrenci kabul etmediği bilinmektedir. Yamaç paraşütünün pahalı bir spor olduğu bilinen bir gerçektir. Kullanılan malzemeler Türkiye de üretilmemektedir ve maliyeti oldukça fazladır. Bu yüzden üniversite kulüplerinde eğitim alan öğrencilerin maddi açıdan büyük avantajları vardır. Fakat bu noktada seçim yapmadan önce oldukça hassas davranmak gerekir. Pilotaj hatalarında ve bunun doğurduğu sonuçlarda alınan eğitimin büyük paya sahip olduğu asla unutulmamalıdır. Eğitimin güvenilir eğitmenler tarafından ve güvenli malzemelerle yapılması gerektiği unutulmamalıdır. Yamaç paraşütü medya tarafından ne kadar da tehlikeli olarak gösterilse bile aslında kurallarına uyulduğu ve ciddi bir eğitim alındığında sanıldığı gibi tehlikeli olmadığı görülmektedir.