Geleceği Öngörmek
Bu bağlamda yüce Yaratıcı’nın uzak geleceği olmasa dahi yakın geleceği kestirmemizi sağlayacak yetiler vermesi bu yüzden saçma gelmemelidir. Parapsikolojinin “duyular dışı algılar” terimi, bu sezgiler için geçerlidir. Mutlaka hepimizin başına rüyada geleceği görme durumu meydana gelmiştir ya da herkes, hayatında en azından bir kere, büyük bir felaketi, kazayı hissetmiştir. O zaman görüyoruz ki, hepimizde olan bir yetidir bu. Ve daha da ileri götürülebilir.
Geleceği kestirmek, bu yetenekle mümkün olsa dahi zorlukları vardır. Büyük olaylar dışında, geleceğe dair kestirebildiğimiz şeyler ancak daha küçük ve olası durumlardır. Yani kişi, ne kadar uzak geleceği kestirmeye çalışırsa, o kadar yanılma olasılığı da artar. Bunun nedeni, bizlerin mutlak geleceği değil, olası geleceği kestirmesinden dolayıdır. Bu yüzden yakın zamanda sezilen şeylerin gerçekleşme olasılığı çok yüksekken, daha ilerilerini kestirmek veya görmek zorlaşır. Bu görülerin doğruluğu kişinin sezgilerine ne kadar güvendiğiyle ve kalbinin saflığıyla doğru orantılıdır.
Bu sebeplerden dolayı kimse mutlak geleceği bildiğini iddia edemez. Mutlak geleceği ancak “O” bilebilir. Bizler ise olası gelecekleri bilebiliriz ve olası gelecekler değişebilir. Bu yüzden ölüm, büyük felaketler, kazalar gibi daha büyük olaylar daha rahat önceden hissedilebiliyorken, kişisel meseleler daha zor hissedilmektedir. Hissedilse de yanlış çıkma olasılıkları vardır.
Falların İç Yüzü
Biraz araştırıldığında yüzlerce fal çeşidi olduğu görülmektedir. Kahve falı, bakla falı, taş falı, kaburga falı, rune falı, yıldız falı, bulut falı, el falı, parlak yüzey falı vb… gibi. Çok çeşitli fallar vardır ve bunların çoğu sezgilerle bağlantılıdır. Bazıları ise daha farklı felsefeler üzerine oturtulmuştur. Mesela geçmiş yüzyıllar da Fransa’da bakılan buğday falı daha ilginç bir şekilde bakılırdı. Bu falda on iki buğday seçilirdi. Her bir buğdaya bir ay ismi verilirdi. Daha sonra bunlar temiz ve sıcak bir ocağa konulurdu. İnanca göre yanan buğday taneleri hangi aylarda buğday fiyatlarının yükseleceğini gösterirdi. Bu tür daha farklı fal kültürler de mevcuttur.Tabi ki bazı geri seviyeli bedensiz varlıkların yardımlarıyla geleceği görmeye çalışan insanlar da vardır. Onları bu söylediklerimden tamamen ayırıyorum. O tür yöntemlere meyil edenler, kendi iç güçlerinin farkına varamayıp, gücü dışarıda arayan insanlardır. Bu da tekâmül seviyesinin pekte yüksek olmadığını gösterir.
Falların Tehlikeli Tarafı
İnsanoğlu, O’nun bir parçasına sahip olduğu için muhteşem bir ol’durma gücüne sahiptir. Yüksek bir inanç ve odaklanma ile yapamayacağı şey yoktur. Hepimizin medyadan bildiği “the secret” olayı ve benim de geçmiş sayılarda yazmış olduğum “varoluşu sürekli kılan evrensel yasalar” yazım da belirttiğim gibi, yüksek odaklanma ile bazı şeyleri oluşturabiliriz. Bu yüksek oluşturma gücünün koşulları, ilk olarak irade yasasıdır. Yani kişinin iradesiyle istemesi ve niyet etmesidir. Ardından bir şeyleri ol’durmak için kişinin benzeşim yasası açısından o duygu ve düşüncelere kendini kaptırması ardından da çekim yasasının devreye girmesi gerekir. Bu üç yasa ile kişi hayatına olumlu ve olumsuz enerjileri, olayları çekebilir.Fal denen olguda kişi kendini fazla kaptırırsa, o şey olmayacaksa bile kişi oldurur. Mesela biri size, kaza yapacağınızı söyledi. Siz kaza yapacağınıza inanır ve korku ile bir beklentiye girerseniz irade yasası çalışmaya başlar. Korkular ve o şeyin olacağına inanmak, o olayın gerçekleşmesine izin vermek demektir. Çünkü kişi korkuları ile o olaya yoğunlaşır ve enerji o olayın gerçekleşmesi için akmaya başlar. Ardından o olayın hayallerini de kişi kurarsa, olmayacaksa bile o kaza meydana gelir. Bu yüzden falda söylenen bir şeye fazla kafayı takmak yasalar gereği o şeyi meydana getirmeye yeterlidir.
Bu açıdan oldukça tehlikeli bir durumdur. Hem psikolojik olarak hem de ruhsal olarak kişiyi etkiler ve olmayacak şeyleri oldurabilir. Bunlara ek olarak da kişinin, falı bakan yüzünden çektiği bu ruhsal acıların vebali (yükü, karması) fal bakan kişiye geçmektedir. Bu da fal bakan kişinin tekâmülünü yavaşlatan ya da gerileten bir boyuta ulaşabilir. Bu açıdan da falda kötü olayların söylenmemesi veya görülen şeylerin gerçekmiş gibi lanse edilmemesi gerekir. “Evle ilgili bir taşınma yaşayacaksın.” cümlesi ile “Evle ilgili bir taşınma yaşayabilirsin.” cümlesi arasında dünyalar kadar fark vardır. Birinci cümle kesinlik içerir ve evrendeki yaratım yasalarını devreye sokar, ikinci cümle ise olasılığı bahseder ve karşıdaki kişiye seçim şansı tanır. Bakarken bu cümlelerin kurulmalarına da çok dikkat edilmesi gerekir.
Bu tehlikelerin dışında, kişinin nefsine kendini kaptırması da söz konusu olabilir. Görüsü arttıkça daha da ileri gidip, nefsini azdırabilir. Bu da kişinin tekâmülünü gerileten bir olgudur.
Bu sebeplerden dolayı fallar yasaklanmış, tehlikeli olarak gösterilmiştir. Gerçekten de kontrolsüz ve aşırı fal merakı kişinin hayatını zehir etmekte hatta kimisinde bağımlılık yapmaktadır. Aşırı hırs ile daha ötesini bilme isteğini dizginleyememekte ve bu yoğun hırs ve neftsen dolayı kişi yitip gidebilmektedir. Bunlar sezgilerin kontrollü kullanılması ve gereksiz kullanılmaması gerektiğinin en iyi göstergeleridir.
Kehanet Sanatı
Astroloji
Kehanet sanatı birçok yönden kullanılabilir. Bu kullanımlardan belki de en çok kullanılanı eski kadimlerin parmak gösterdiği çark-ı felek denen kader çarklarını tespit etmektir. Yani Zodyak, Maya, Hint, Türk, Çin takvim sistemlerine göre burçları tayin edip, gezegensel yörüngelerine göre olacak olayları önceden ifşa etmektir. Bu ilime kısaca astroloji diyebiliriz.Astrolojiye göre, her bir gezegen kendine ait enerjisel sembollere sahiptir. Güneş ve ay gezegen olmamasına rağmen astrolojide ikisi de gezegenler içerisinde yer alır. Ayrıca bazı kaynaklarda hepsine birden “yıldız” denir. Özellikle havasta ve kabalada geçen yıldız saatleri terimi, gezegenlerin saatlerine göre enerjisel durumları tahmine dayanır. Venüs gezegeni aşk, sevgi, güzellik, sanat anlamlarına gelirken, mars gezegeni savaş, zafer, mücadele, hırs gibi unsurları taşır. Bu iki gezegen dışında;
Güneş: yaratıcılık, cömertlik, yumuşak kalplilik, kibir, gurur, mertlik, kendini beğenme, soyluluk, çevreyi etkileme isteği
Ay: derin duygular, sezgiler, yuva sevgisi, kararsızlık, gizli düşünce ve duygular, manevi yön
Merkür: zeka, kıvraklık, şirinlik, merak, kaypaklık, mantık
Jüpiter: talih, zenginlik, genişleme, yükselme arzusu, geniş fikirlilik, iyimserlik, olgunluk
Satürn: sabır, sebat, güven, disiplin, sorumluluk, cimrilik
Uranüs: bağımsızlık, özgürlük, yaratılıcılık, çekicilik, yenilik, akıl, deha
Neptün: sezme gücü, hayaller ve düşler, ispiritizma, kandırma, aldatma
Pluto: yok etme, yeniden yaratma, mükemmelleştirme, bilinmeyen istekler gibi anlamlara gelmektedir.
Astrolojide, gezegenlerin anlamları dışında bulundukları on iki ev, aralarında ki açılar gibi detaylar da dikkate alınmaktadır. Yorumlar bu titizlilikle yapılır ve konumlarına göre olası yorumlar meydana getirilir. Çok geniş bir konuyu içeren astroloji, başlı başına bir yazı serisi oluşturabilir.
Yıldız (Gezegen) Saatleri
Birçok kültüre göre her gün bir gezegenin etkisi altındadır. Ve o gün içindeki bazı saatler farklı gezegenlerin etkisi altına girer. Bu şekilde bazı matematiksel hesaplar ile hangi saatlerin hangi gezegenlerin etkisi altına girdiği bulunabilir.Yukarıdaki örnekten de anlaşılabileceği gibi eskiden çoğu savaş, anlaşma ya da buluşma bu saatlere göre ayarlanırdı. Aylık ya da haftalık saat şeması çıkarılırdı ve ona göre hareket edilirdi.
Yıldız saatlerini çıkarmak, lise matematiği bilen herkes için kolay bir işlemdir. İlk olarak bilinmesi gereken; her gün o güne ait gezegenin saati ile başlar. Mesela pazartesi, ay’ın günüdür. Bu yüzden pazartesinin ilk saati (güneş doğduktan sonra) ay gezegeninin enerjisi altındadır. -Burada günlerin İngilizce isimlerini dikkat çekmek istiyorum. Monday; moon day (ay günü), Saturday; Saturn day (Satürn günü), Sunday; Sun day (güneş günü). Yani İngilizceye geçen bu gün isimleri, bu ilimden dolayı geçmiştir. Bu gezegenlerin enerjisel konumları hemen hemen her kültürde ortaktır. Yıldız saatleri hesaplaması özellikle İslam âlimlerinin bazı kitaplarında yer almaktır ve detaylıca anlatılmaktadır – Ama bunun için öncelikle gezegenlerin bu açıdan anlamlarına tekrardan göz atmak gerekir;
Güneş: Günü pazardır. Bu yüzden pazarın ilk saati güneş ile başlar. Enerjisel anlamı; para, ümit, yöneticiler, başkanlar, arkadaşlık, düşmanlığa karşı koymak, sportif başarılar, fiziksel sağlamlık, genelin hayranlığını kazanmak.
Merkür: Günü çarşambadır. Anlamı; konuşma gücü, iş, sanat, bilim, kehanet, hırsızlığı keşfetmek, hile gerektiren işler.
Venüs: Günü cumadır. Anlamı; aşk, arkadaşlık, seyahat, nezaket, eğlence, cinsel konular, baştan çıkarma.
Mars: Günü salıdır. Enerjisel anlamı; savaş, askeri başarılar, imha, katliam, ölüm ve acı olaylar, düşmanlıklar, düşmanlara karşı çalışmalar, erkeklere yönelik çalışmalar.
Jüpiter: Günü perşembedir. Anlamı; şeref, zenginlik, arkadaşlık, fiziksel sağlık, kalpteki arzular, para, bilgi kazanmak.
Satürn: Günü cumartesidir. Anlamı; iyi ve şerli çalışmalar, hadim davetleri, rüyalara girmek, telkin, mesleki şans veya bela, mülk, mal, bilgi kazanma, ölüm ve bela
Bunlar dışında bilinmesi gereken ise gezegenlerin etkisi hep aynı sıra ile tekerrür eder; Güneş, Venüs, Merkür, Ay, Satürn, Jüpiter, Mars. Mesela cumartesi gününü hesaplıyorsunuz. İlk saati Satürn demiştik. Ondan sonraki saati Jüpiter’dir ve sıralama şöyle devam eder; Satürn, Jüpiter, mars, güneş, Venüs, Merkür, ay ve yine Satürn. Yani bu zamansal dönüşüm hiç değişmez.
Hesaplamaya geçmeden önce mantığı çok basittir. Öncelikle sabah ve akşam hesaplanıp 12’ye bölünür. Böylelikle bir gün 12 saat dilimine bölünmüş olur. Ardından ilk saat o günün gezegeniyle başlanır ve yukarıdaki sıralama ile 12 saat tamamlanır. (Ayrıca saat hesaplaması yapıldığı için 1 saatin 60 dakika olduğu unutulmamalıdır. Mesela 13.30 a 60 dakika eklemek 14.30 yapar.)
Öncelikle bir maarif takvim alın. Maarif takvimde bizi ilgilendiren kısım Güneş ve Akşam bölmesidir. Güneş kısmındaki saate 12 dakika ekleyin. Akşam kısmındaki saatten de 12 dakika çıkarın. Çünkü güneşin gerçek doğuşu, maarif takvimlerde yazan güneş kısmındaki saatten 12 dakika sonradır ve güneşin batışı, yine akşam bölümünden 12 dakika öncedir. Bu işlemi yapmamızdaki amaç güneşin doğuşu ile batışını hesaplamaktır.
Güneşin doğuşu ile güneşin batışı arasındaki saat farkını bulun.
Bulduğunuz bu saat farkını dakikaya çevirin ve 12’ye bölün. Böylelikle bir günü 12 zaman dilimine ayırmış olduk.
Böldüğünüzde bulduğunuz dakikayı, güneşin doğuşuna ekleyin. Ardından ekleye ekleye 12 bölümlük süreci çıkartın.
Örnek Hesaplama;
22 Kasım 2009 Pazar gününün İzmir için yıldız saatlerini çıkarmak istiyorum. Öncelikle maarif takvimi alıyorum. İmsak, güneş, işrak, öğle, ikindi, akşam, yatsı diye gidiyor. Bizim için önemli olan güneş ve akşam kısmı. İzmir’in güneş ve akşam kısımlarına bakıyorum.
Güneş; 6.53
Akşam; 17.03
Öncelikle güneşe 12 dakika ekliyoruz, akşamdan 12 dakika çıkarıyoruz (Güneşin doğuşunu ve batışını hesaplamak için.
Güneşin doğuşu; 6.53+00.12 = 7.05
Güneşin batışı; 17.03–00.12= 16.51
7.05 ile 16.51 arasında 9 saat 46 dakika var.
1 saatin 60 dakika olduğunu biliyoruz.
Bunu dakikaya çeviriyorum; 9*60=540 (9 saat 540 dakika ediyor)
540+46=586 dakika. Yani güneşin doğuşu ile batışı arasında 586 dakikalık bir zaman varmış.
Şimdi bunu 12’ye böleceğiz. Böylelikle güneşe kaçar kaçar ekleyip, yatsıya ulaşacağımızı bulacağız; 586/12=48,833… Bu sayıyı yuvarlarsak 48 dakika alacağız.
Şimdi tek tek ekleyelim.
Bu sırada genel sıralamayı tekrar hatırlayalım; Güneş, Venüs, Merkür, Ay, Satürn, Jüpiter, Mars
Güneşin doğuşu 7.05 idi. Buna 48 dakika ekleyerek ilk zaman dilimimizi bulacağız . Pazar günü olduğu için ilk saat güneş olacak.
7.05+48=7.53 yani 7.05 ile 7.53 arasında ki 48 dakikalık zaman dilimi güneş saati oluyor. 7.53+48= 8.41 yani 7.53 ile 8.41 arasında ki 48 dakikalık zaman dilimi Venüs saati oluyor.
Ekleye ekleye devam edelim;
Pazar
1.saat; 7.05 güneş
2.saat;7.53 Venüs
3.saat; 8.41 Merkür
4.saat; 9.29 ay
5. saat; 10.17 Satürn
6. saat; 11.05 Jüpiter
7.saat; 11.53 mars
8.saat; 12.41 güneş
9.saat;13.29 Venüs
10.saat,14.17 Merkür
11.saat; 15.05 ay
12.saat 16.53 Satürn
Küsuratlardan dolayı tam son bulunmaz. Ama bu şekilde alınır. Bu saatler o gezegenin enerjisini içermektedir. Bu gündüz saati bulmadır. Gece saatini bulmak için ise aynı işlem basamağı uygulanır. Sadece alınan zamanlar farklıdır. Mesela 22 Kasım 2009’un gece saati alınacaksa; 22 Kasım 2009 akşam saati ile 23 Kasım 2009’un güneş saati hesaplanır. Böylelikle 22 Kasım’ın akşamından, 23 Kasım’ın sabahına kadar olan gezegen saatleri bulunmuş olur.
Tarot
Tarot, günümüzde yaygın bir şekilde kullanılan kehanet aracıdır. Tarot’un çıkış noktası ile ilgili çeşitli söylemler vardır. Bu söylemlerden bazıları Tarot’un kökenin eski mısır olduğunu rivayet eder. Söylencelere göre, Mısır’ın bilgeliklerle dolu Thot’un kitabının sembolizma haline getirilmiş halidir. Thoth’un kitabı, yaratılıştan birçok konuya kadar insanlığın gizemlerini içerdiği ve Eski mısır rahipleri, bu yoğun bilgiyi ve ezoterik sırları içeren kitabı yok edip, bunları hiyeroglif şekilleriyle gizleyerek kartlar içerisinde sembolize ettikleri söylenir. Bu ezoterik bilgilere göre tarot, hayatın sırrını içeren bir kitaptır. Bu konuda araştırmacı Giuliano Kremmerz şöyle demektedir;“Tarotları felsefi noktadan inceleme imkânı olanları bu işe davet ediyorum; Bu kartlar, kutsal bilimler tarafından formüle edilmiş tüm fikirleri içeren kutsal bir kitap oluşturmaktadır. Tarotların her bir düzenlenişi (açılışı), en gizli hakikatleri gözler önüne seren felsefi ve sayısal bire cevaptır.”
Tarot kelimesinin çıkışıyla ilgili ise bir sürü söylence vardır. Eski Mısır’da krallık anlamına gelen “Taroş”, Latince’de tekerlek anlamına gelen “rota”, İbranice’de “kanun” anlamına gelen “torah”, Sanskritçe iskambile verilen isim olan “taru” veya 15. Yy Avrupası’nda geçen “Tarocchi” den geldiği gibi iddialar bulunmaktadır. İsmi ya da menşesisi ne olursa olsun bilgelik dolu anlamlar içeren bir destedir.
Tarot iki bölümden oluştmaktadır. Arcana majör; büyük sırlar ve arcana minör; küçük sırlar. Arcana majör 22 karttan oluşmaktadır. Bunlar sırası ile deli (0), sihirbaz (1), baş rahibe (2), imparatoriçe (3), imparator (4), baş rahip (papa) (5), aşıklar (6), savaş arabası (7), adalet (8), ermiş (münzevi) (9), kader çarkı (10), kuvvet (güç)(11), asılmış adam (12), ölüm (13), denge (ölçülülük) (14), şeytan (15), yıkılan kule (16), yıldız (17), ay (18), güneş (19), melek (son hüküm)(20), dünya (21) Arcana majördeki kartlar asıl sırlar olarak geçer. Bu kartların anlamları sorulan sorulara derin cevaplar verirler. Her bir kart üzerindeki resimlerle betimlenmiş ve yoruma açıktır.
Tarot bakılırken çok özen gösterilmektedir. Sorular net olmalıdır. Tarot, geleceği vermekten çok nelere dikkat etmeniz gerektiğini söyler. Bu yolda ne gibi engellerin olduğunu, bunların nasıl aşılabileceği, ilerleyen zamanlarda ne tür durumların ortaya çıkabileceği gibi cevaplar verir. Enerjisel olarak hassaslık olması açısından tarot ancak onu kullanan kişi tarafından açılır ve saklanır. Aynı karttan birkaç kişinin bakması tarot geleneğine uygun değildir. İpek bez ile sarılıp tahta bir kutuda saklanması tavsiye edilir. Genelde ilk tarot alındığında, belli bir süre kişinin yanında taşıması tavsiye edilir. Nedeni ise, kişinin kartlarla uyumlu olabilmesidir. Tarotta kişi kartlara ısındıkça daha yüksek açılımlar yapmaya başlar. Bu yüzden sık sık deste değiştirmek uygun değildir.
Birçok tarot çeşidi vardır. Bunlardan en yaygın olarak kullanılanı rider-waiter destesidir. Bunun dışında birçok okültistin kendi oluşturdukları desteler mevcuttur. Onun dışında son zamanlarda İzmir’in Büyücüleri kitabının yazarı tarafından açığa çıkarılan “deste” tarotu da popüler tarotlar arasında yer almıştır.
Tarotların Açılışları
Birçok tarot açılış yöntemi vardır. Bunlardan en çok bilineni kelt açılımıdır. Kelt açılımı şöyledir:
Birinci kart, kişilik kartıdır. Kişinin iş ve özel hayatındaki kişiliğini temsil eder. İkinci kart, oluşabilecek olumsuzluklar ve ani etkileri anlatır. Üçüncü kart, amacını veya kaderini anlatır. Kişinin yakın zamanda günlük koşullar çerçevesinde gerçekleşebilecek istekleri verir. Dördüncü kart, uzak geçmişte olanlar ve hayatında temel ögeleri oluşturup şimdiyi etkileyen etmenleri anlatır. Beşinci kart, yakın geçmişte olan olayları verir. Altıncı kart, yakın geleceği etkileyebilecek olayları ve yakın gelecekte olabilecek şeyleri anlatır. Yedinci kart, tarot baktıran kişinin o konuyla ilgili şu anki pozisyonunu verir. Sekizinci kart, kişinin diğer insanlarla ilgili olan iletişimini, rekabetini anlatır. Dokuzuncu kart, kişinin en özel istek ve düşüncelerini anlatır. Bu düşünce ve duygular kişiyi geleceğe taşıyan etmenlerdir. Onuncu kart ise sonuç kartıdır. Kişinin hayatında ulaşacağı noktayı ve diğer kartlarla beraber genel yorumu verir.
Çok daha farklı açılımlar mevcuttur. Bu açılımlar dışında siz de kendi açılımınızı oluşturabilirsiniz. “+” şeklinde oluşturan açılımlar, haç biçiminde yapılan açılımlar, iki kişi arasındaki ilişkiyi veren açılımlar gibi açılım şekilleri de mevcuttur.
Bazı farklı tarotlar
Katina’nın aşk falı; Deste
İzmir Büyücüleri isimli eserin yazarı tarafından çıkarılan bu deste, eski İzmir büyücülerinin kullandığı tarot olduğunu iddia etmedir. Deste, 65 karttan oluşmaktadır. Bu kartlar kişiler ve semboller olarak iki gruba ayrılırlar. Kişiler kartları; erkekler, kadınlar, atlar ve ruhlar olmak üzere dört gruba ayrılır.
Lara Tarot
Lara tarot, M.Ata Nirun’un oluşturduğu bir tarot destesidir. 78 karttan oluşmaktadır. Diğer tarotlara göre çok daha soyuttur. Ata Nirun, bilerek anlamlarını detaylı olarak vermemiştir. Kişinin anlamalarını kendi bilincine göre oluşturması taraftarı olduğundan bahseder. Bu tarotta, ruhsal konularda bakıldığında çok daha iyi sonuçlar elde edilmektedir. Ayrıca tarotlarda bol miktarda kblan tragna ekolüne ait sembollerde yer almaktadır. Bu açıdan kartlar çok açık değildir. Yeni başlayanlar için uygun olmayan kartlardır.
“Klasik ve ritüalistik tarot kalıplarının dışında kalma amacındayım, çünkü tüm kalıpların insanı kısıtladığı ve koşullandırdığı düşüncesindeyim. Ruhum veya bilincim neyi çekiyorsa o yöne doğru gitmeliyim. Işık herkesi aynı şekilde aydınlatmaz, gölgeler daima farklıdır. Bizim ait olduğumuz bu kozmik boyutun derinliklerinde henüz daha açık bir bilinçle idrak edilmemiş yaşam biçimleri ve projeksiyonları bulunmaktadır.
Tarot kartlarında, tüm inançların ve düşünce biçimlerinin bir sentezini bulabilirsiniz. Her kart yüzlerce kartın kullanımı ve elden geçirilmesi sonucunda seçilmiştir. Özgünlüğü daha çok anlamlarda yaratmaktadır ve bu desteyi alan her kişi bu anlamları yeniden oluşturacaktır.”
Geleceği düşünmeyen insan yakın zamanda üzüntüyle karşılaşacaktır. ~Konfüçyüs~
Ne kadar kültür varsa, o kadar çok çeşit vardır. Temel olan insanın kendi içindeki güce inanması ve sezgilerini dinlemesidir. Çünkü yaptığımız hataların çoğu iç sesimizi dinlememiz ve sezgilerimizi kulak ardı etmemizden dolayıdır. Yeri geldiğinde akışa bırakmayı öğrenmek yeri geldiğinde de hislerimize kulak asarak önlemler almak, bu yolda ilerlerken gerekli olan olgulardır. Bob Goddard’ın dediği gibi “Şunu unutma ki, her şeyin yok olduğunu düşündüğün anda, gelecek hala yerindedir”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder