31 Mayıs 2013 Cuma

NEŞET ERTAŞ BELGESELİ İZLETİSİ


Göz altı morlukları nasıl tedavi edilir?

Göz altı morlukları nasıl tedavi edilir?
Yorgunluğun ilk belirtleri göz torbalarında oluşan şişlikler ve morluklardır. Bazen hastalık sebebiylede oluşabilen bu morluklar, estetik açıdan gayet can sıkıcıdır. Bu makalemizde göz altı morluklarının nasıl tedavi edilebileceğiyle alakalı bilgiler alabilirsiniz…



aşın ilerlemesi gözaltı morlukları için ana faktördür. Yaşlandıkça deri kurur ve gözaltı morluk ve torbaları daha belirginleşir.
Stres bir diğer nedendir. Aşırı iş yükü, para sorunları ya da hayata dair pek çok durum stres artışına ve gözaltı lekelerine sebep olabilir.
Uykusuzluğun gözaltı sorunlarına başka bir nedendir. Yeteri kadar uyumayanların gözaltları koyulaşır ve torba oluşur.
Susuz kalmakta gözaltı morluklarına sebep verebilir. Ayrıca beslenmesinde eksiklikler olanlarda da bu problem görülmektedir.
Gözaltı morluk ve şişliğinden şikayetçi olanlar beslenmesine çok dikkat etmeli ve bol su içerek toksinlerin dışarı atılmasını sağlamalıdır. Beslenmede taze meyve ve sebzeler, tahıllar ve meyve sularına ağırlık verilmelidir. Kahvaltı atlanmamalı ve yeteri kadar uyumaya özen gösterilmelidir. Kafein, alkol ve sigara gibi zararlı alışkanlıkların gözaltı sorunlarında büyük önemi vardır. Bu tür şeylerin kullanımı kısıtlanmalıdır.
Gözaltı morluklarını önleyici ve giderici önlemler:
* İki günde bir birer dilim salatalık gözlere yerleştirerek 15-20 dakika bekletilmelidir.
* Badem yağı ve bal karıştırılarak yatmadan önce gözaltlarına sürülmeli ve gece kalmalı, sabah ılık su ile yıkanmalıdır. 2-3 hafta içinde sonuç alınmaya başlayacaktır.
* İşi bitmiş çay poşetleri soğuk halde günlük olarak gözlerede 10-15 dakika bekletilmelidir.
* Taze nane yaprakları iyice kıyılarak limon suyu eklenerek hamurumsu bir karışımelde edilir. Göz altlarına yayılarak 10-15 dakika bırakılmalı. Günlük olarak devam edilmelidir.
* Gülsuyu ile ıslatılmış pamuk toplarını gözde 5-6 dakika bekletilmelidir.

* Saf hinytağı ile masaj yapılabilmektedir.
* Çemen otu ya da unu kaymak ile karıştırılarak göz altlarına sürülür ve 10-15 dakika bekletilir.
* Eşit miktarlarda domates suyu, bal, limon suyu ve zerdeçal karıştırılarak yapılan sıvı gözlere sürülerek 15 dakika bekletilir. Soğuk su ile yıkandıktan sonra zeytinyağı ile dairesel hareketlerle masaj yapılır.
* Patates dilimleri ya da patates suyu ile ıslatılmış pamuklar gözde 15-20 dakika bekletilir.
* Göz altına sıvı K vitamini sürülür. Morlukları gidericidir.
* Gece yatmadan önce göz çevresine sıvı E vitamini ile masaj yapılır.
* Bir kumaş içine sarılan buz küpleri ile soğuk kompres yapılır. damarları açar ve dokuları beyazlatır.
* Zerdeçal ile ananas suyu ya da zerdeçal ile badem yağı karıştırılarak 2 saat bekletildikten sonra ılık suyla yıkanır.
* Göz kapaklarına sıcak su buharı uygulanır.
* Her sabah 1 servis kaşığı bal yenir.
* Yarım kilo havuç ve 50 gram kişniş karıştırılarak suyu çıkarılır ve 2 ay boyunca hergün içilir.
Göz altı sorunlarının oluşmaması için güneş gözlüğü kullanılmalı, dumandan, alerji yapan parfümler, polen vs. kaçınılmalı ve gözaltlarına düzenli olarak masaj yapılmalıdır

 http://www.izafet.com/makyaj-ve-cilt-bakimi/592638-goz-alti-morluklari-nasil-tedavi-edilirc.html

KIRŞEHİR KAMAN BAŞKÖY'DEN GÖRÜNTÜLER


KIRŞEHİR KAMAN'DAN GÖRÜNTÜLER


KIRŞEHİR KAMAN İMANCI KÖYÜ


KIRŞEHİR KAMAN KARGIN YENİCE'DEN GÖRÜNTÜLER


KIRŞEHİR YAĞMURLU KALE KÖYÜ


KIRŞEHİR ÖZBAĞ'DAN GÖRÜNTÜLER






KIRŞEHİR DOĞA RESİMLERİ





KIRŞEHİR YUKARI HOMURLU GÖRÜNTÜLERİ


KIRŞEHİR BOZTEPE'DEN GÖRÜNTÜLER



KIRŞEHİR'DEN KISA GÖRÜNTÜLER

 
 
 

30 Mayıs 2013 Perşembe

SEZEN AKSU'DAN MÜZİK DİNLETİSİ




 
 

Dünyadaki en güzel 14 çiçek

Dünyadaki en güzel 14 çiçek


Yurtdışı kaynaklı bir internet sitesi, çiçekleri güzellik yarışmasına sokmuş ve dünyadaki en güzel 14 çiçeği seçmiş. Listedekilerin bazıları zaten tahmin edilen çiçekler olsa da, bazıları biraz şaşırtıcı. İşte dünyadaki en güzel 14 çiçek:
Kana çiçeği / tespih çiçeği


Kana’nın sadece çiçek kısmı değil yaprakları da ciddi bir güzelliğe sahip. En göz alıcı özelliği de hem çiçeklerinin hem yapraklarının etkileyici renklerde olabilmesi. İngiltere’nin en popular bahçe çiçeklerinden olan Kanalar, Türkiye’de oldukça revaçta.
Kiraz çiçeği


Japonya’nın gayri resmi çiçeğidir kendisi. Kiraz çiçeğinin çiçek açma dönemi Japonya ve Amerika’da festivallerle kutlanır. Kiraz çiçeğinin en beğenilen renkleri ise beyaz ve pembedir. Bu çiçek ağaçta başka güzel, yere döküldüğünde başka. Bulunduğu mekanı kartpostal güzelliğine çevirebilen Kiraz çiçeği tabii ‘Dünyanın en güzel 14 çiçeği’ arasında.
Colorado Columbine


‘Amerika’nda Rocky Mountains (Rocky dağları)’da yetişen bu çiçek, Colorado’nun 4500 metre yüksekliğindeki dağına tırmanan dağcılarını ‘Hoş geldin’ ödülü’ diye bahsediliyor bu çiçekten. Doğalarından koparılan bu çiçeğin tanesinin fiyatı 50 dolara kadar çıkabiliyormuş.
Ortanca


Türklerin de en popular çiçeklerinden biridir ortancalar. Daha çok bahçeleri renklendirmek adına bahçe çiçeği olarak tercih edilir.
Müge çiçeği


Baharın kırılgan ve mis kokulu habercisidir müge çiçekleri. Minyon ama bir o kadar da şık ve elegandır. Bu sebeplerde dolayı ‘Dünyanın en güzel 14 çiçeği’ sıralamasındaki yerini alması zor olmamış olsa gerek.
Gala çiçeği


Gala çiçeğinin etkileyici güzelliğine kanmayın hemen! Bu çekici ve elegan çiçek aslında zehirli bir bitki olan Zantedeschia türüdür. Zehrini örten bir güzelliği vardır; fakat yine de hem yaprakları hem de çiçek kısmı yendiği takdirde hayvanları ve çocukları öldürebilecek kapasitede ciddi zehir taşır.
Black Eyed Susan


Black eyed susan çiçeği her bahçeyi güzelleştiren yıllık bir bitkidir. Parlak altın tengi taç yapraklarının yanında, orta kısmının koyu olması önünden geçenleri durdurup kendine baktırır. Kendisi de dünyanın en güzel 14 çiçeklerinden biridir.
Bleeding Heart


Bu çiçeğe verilen ismin Türkçesi ‘kanayan kalpler’. Çok acıklı değil mi? Bu narin ve güzel görünümlü çiçek Türkçede şebboy ismi ile anılsa da aslında tam şebboy değil, şebboyun bir türü. Çiçeklerin kalp şeklinde olması ve sahip oldukları renkler ile bu çiçek dünyanın en güzel 14 çiçeği arasında olmayı hak ediyor.
Çan çiçeği / Blue Bells


Baharda Avrupa bölgesinin birçok yeri bu çiçekle donanır. Bazı kaynaklara gore çan çiçeği, İngilizce ismi olan ‘Blue Bells’i 19 yy.’da yaşayan bir şair vermiş bu çiçeğe; yalnızlık ve pişmanlığı sembolize ediyormuş.
Ağaç minesi


Bu narin çiçek, Pembe ve sarıçiçekleri ile tam bir kelebek mıknatısı olarak biliniyor. Ağaç minesi büyüdükçe renk değiştiriyor ve bazı durumlarda kurtulması zor bir yabani ot haline de gelebiliyor. Yine de ‘dünyanın en güzel 14 çiçeği’ arasındaki yerini alıyor.
Gül


Ve tabii ki gül! Güller, dünya üzerindeki en romantik ve en güzel kokan çiçeklerdir. Bu, du götürmez bir gerçek. Her renginin de başka bir alamı vardır. Bu sıralamada güller olmasaydı, olmazdı zaten.
Doğu haşhaşı / Oriental Poppy


Doğu haşhaşı, narin görüntüsü ve çarpıcı renkleri ile sıralamadı yerini alıyor. Baharda çiçek açtıktan sonar yaprakları tamamen ölüyormuş doğu haşhaşının. Yeni yaprakları da sonbahar yağmurları ile çıkıyormuş. Kendisi aynı zamanda Oz Büyücüsünün çiçeği olarak da biliniyor.
Begonya


Begonyanın ilk ortaya çıkışı 1777 yılında İngiltere’de olmuş. Sonrada başta Amerika olmak üzere dünya geneline yayılmış. Begonyaların çiçekleri kadar yaprakları da ‘güzel’ olarak nitelendiriliyor. Bu çiçek hem dış alanlarda hem de iç mekanlarda yetiştirilebiliyor.


Ixora


Kırmızı renkli çiçeklere sahip olan Ixora Hindistan bölgesinden çıkmış olan bir çiçektir. Kendisine ‘Hint Yasemini’ de denir. Mayıs Eylül ayları arasında çiçeklerini açar. Hindistan’da Ixora, cinselliği ve tekrar alevlenen tutkuyu temsil ediyor.
Orkide


Ve tabii ki bu sıralama, orkide olmadan bitemezdi! Gelin gibi çiçek ne de olsa! Büyülü bir güzelliğe sahip orkideler bulundukları ortama şıklık kattıkları gibi narin yapılarıyla da ilgi odağı olurlar.

Dünya Miras Geçici Listesi

Dünya Miras Geçici Listesi
UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme kapsamında Taraf Devletler, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kaydedilmesi uygun olan varlıklara ilişkin envanterlerini (geçici liste) UNESCO Dünya Miras Merkezi’ne iletmekle yükümlüdürler. UNESCO Dünya Miras Merkezi’nce yayınlanan bu listede yer alan varlıklara ilişkin hazırlanan adaylık dosyaları Dünya Miras Komitesi’ne sunulmaktadır. Geçici Listeler hazırlanırken varlıkların Dünya Miras Komitesi’nce belirlenen kriterleri karşılama durumları ile mimari, tarihi, estetik ve kültürel, ekonomik, sosyal, sembolik ve felsefi özellikleri de dikkate alınmaktadır.

İlk kez 1994 yılında UNESCO Dünya Miras Merkezi’ne iletilen Geçici Listemiz 2000, 2009, 2011 ve 2012 yıllarında güncellenmiş olup bu listede 2 karma (kültürel/doğal) ve 35 kültürel olmak üzere toplam 37 adet varlık bulunmaktadır.

Amacımız; bu evrensel kültürel ve doğal değerlerimizin Dünyaya tanıtılması ve korunmaları için uluslararası kaynaklardan da yararlanılarak gelecek kuşaklara en iyi şekilde aktarılmasıdır.

UNESCO Dünya Miras Geçici Listemizde aşağıdaki varlıklarımız yer almakta olup; detaylı bilgilere UNESCO Dünya Miras Merkezi’nin resmi web sitesi olan http://whc.unesco.org/en/tentativelists/state=tr adresinden ulaşılabilmektedir.


http://www.kvmgm.gov.tr/TR,44395/dunya-miras-gecici-listesi.html

Özel Müzeler (Türkiye)

Özel Müzeler (Türkiye)
Kamu Kurum ve Kuruluşları, gerçek ve tüzel kişilerle vakıfların kendi hizmet konuları veya amaçlarını gerçekleştirmeleri için başvurmaları halinde özel müze açmalarına izin verilmektedir.
Özel Müze kurma isteklerini konu alan başvurular 2863 sayılı Kanun ve buna bağlı çıkarılan "Özel Müzeler ve Denetimleri Hakkında Yönetmelik" hükümleri doğrultusunda incelenmekte, müzenin yeterli nitelik ve nicelikte bulunması ve sürekli hizmet vermesi hususları dikkate alınarak değerlendirilmektedir.
Gerçek ve tüzel kişilerce kurulacak müzeler, Bakanlığımızın izin belgesinde belirlenen konu alanlarına ilişkin taşınır kültür varlığı bulundurabilir ve teşhir edebilirler. Bu müzelerde taşınır kültür varlıklarının korunması devlet müzeleri statüsündedir.
17.05.2013 tarihi itibari ile Genel Müdürlüğümüzün denetiminde 173 adet özel müze bulunmaktadır.
ÖZEL MÜZELER
SıraÖzel MüzeBulunduğu İlBağlı Olduğu Kurum/KişiDenetleyen Müze
1Ayşe ve Ercüment Kalmık Müzesi İstanbul Ayşe ve Ercüment Kalmık Vakfı İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü
2Osmanlı Bankası Müzesi İstanbul Galata Araş. Yay. Tan. Bil. Tek. Hiz. A.Ş. İstanbul Türk ve İslam E. M. Müdürlüğü
3Sait Faik Abasıyanık Müzesi İstanbul Darüşşafaka Cemiyeti İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü
4Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesi İstanbul Vakıflar Genel Müdürlüğü İstanbul Türk ve İslam E. M. Müdürlüğü
5Vakıflar Kilim ve Düz Dokuma Yaygılar Müzesi İstanbul Vakıflar Genel Müdürlüğü İstanbul Türk ve İslam E. M. Müdürlüğü
6500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi İstanbul Zülfaris Sinagogu 500. Yıl Vakfı İstanbul Yıldız Sarayı Müzesi Müdürlüğü
7Adalar Müzesi İstanbul Adalar Vakfı ve Adalar Belediyesiİstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü
8Aşiyan Müzesi (Tevfik Fikret'in Evi) İstanbul İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Hisarlar Müzesi Müdürlüğü
9Atatürk Müzesi İstanbul İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Galata Mev. Müz. Müd.
10Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Akaretler Mustafa Kemal Müzesi İstanbul Vakıflar Genel Müdürlüğü İstanbul Yıldız Sarayı Müzesi Müdürlüğü
11Basın Müzesi İstanbul Türkiye Gazeteciler Cemiyeti İstanbul Ayasofya Müzesi Müdürlüğü
12BJK Müzesi İstanbul BJK Vakfı İstanbul Yıldız Sarayı Müzesi Müdürlüğü
13Denizcilik ve Su Ürünleri Müzesi İstanbul Denizcilik ve Su Ürünleri Mes. Lis. İstanbul Hisarlar Müzesi Müdürlüğü
14Doğa ve Bilim Müzesi İstanbul Ahmet Hamza İstanbul Yıldız Sarayı Müzesi Müdürlüğü
15Haluk Perk Müzesi İstanbul Haluk Perk İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü
16İSKİ Su Medeniyetleri Müzesi İstanbul İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Türk ve İslam E. M. Müdürlüğü
17İstanbul Modern Sanat Müzesi İstanbul İstanbul Modern Sanat Vakfı İstanbul Yıldız Sarayı Müzesi Müdürlüğü
18İstanbul Oyuncak Müzesi İstanbul Sunay Akın Müzecilik ve Kül. Hiz. Ltd. Şti. İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü
19İstanbul PTT Müzesi İstanbul PTT Genel Müdürlüğü İstanbul Türk ve İslam E. M. Müdürlüğü
20İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa T. F. Deontoloji A.B.D. Bşk. Müzesi İstanbul İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü
21İstanbul Üniversitesi Jeoloji Müzesi İstanbul İstanbul Üniversitesi İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü
22Kazım Karabekir Paşa Müzesi İstanbul Kazım Karabekir Vakfı İstanbul Türk ve İslam E. M. Müdürlüğü
23Kont Szechenyi İtfaiye Müzesi İstanbul İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Ayasofya Müzesi Müdürlüğü
24Marmara Üniversitesi Cumhuriyet Müzesi ve Sanat Galerisi İstanbul Marmara Üniversitesi İstanbul Türk ve İslam E. M. Müdürlüğü
25Masumiyet Müzesi İstanbul Masumiyet Vakfı İstanbul Türk ve İslam E. M. Müdürlüğü
26Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim ve Heykel Müzesi İstanbul Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Galata Mev. Müz. Müd.
27Miniatürk Mini Türkiye Parkı İstanbul İstanbul Kültür Ve Sanat Ürünleri Tic. A.Ş. İstanbul Türk ve İslam E. M. Müdürlüğü
28Orhan Kemal Müzesi İstanbul Orhan Kemal Kültür Merkezi İstanbul Türk ve İslam E. M. Müdürlüğü
29Pera Müzesi İstanbul Suna-İnan Kıraç Vakfı İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü
30Rahmi M. Koç Sanayi Müzesi İstanbul Rahmi Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı İstanbul Türk ve İslam E. M. Müdürlüğü
31Sadberk Hanım Müzesi İstanbul Vehbi Koç Vakfı İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü
32Sakıp Sabancı Müzesi İstanbul Sabancı Üniversitesi İstanbul Türk ve İslam E. M. Müdürlüğü
33Santral İstanbul Enerji ve Çağdaş Sanatlar Müzesi İstanbul İstanbul Bilgi Üniversitesi İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü
34Şehir Müzesi (Depo ile birlikte) İstanbul İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Yıldız Sarayı Müzesi Müdürlüğü
35Sirkeci Garı T.C.D.D. Müzesi Sanat Galerisi İstanbul TCDD İşl. Genel müdürlüğü İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü
36Türkiye İş Bankası Müzesi İstanbul Türkiye İş Bankası İstanbul Hisarlar Müzesi Müdürlüğü
37Vakıflar Halı Müzesi İstanbul Vakıflar Genel Müdürlüğü İstanbul Türk ve İslam E. M. Müdürlüğü
38Yahya Kemal Beyatlı Kent Müzesi İstanbul İstanbul Fetih Cemiyeti-Yahya Kemal Enstitüsü İstanbul Türk ve İslam E. M. Müdürlüğü
39Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi İstanbul Yapı Kredi Bankası İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü
40Yerebatan Sarnıcı İstanbul İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Ayasofya Müzesi Müdürlüğü
41İstanbul Özel Okçular Tekkesi MüzesiİstanbulOkmeydanı Spor ve Eğitim Vakfıİstanbul Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü
42Rezzan Has Haliç Kültürleri Müzesi İstanbul Rezzan Has Haliç Kültürleri Vakfı İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü
43Antalya Oyuncak Müzesi Antalya Antalya Büyükşehir Belediyesi Antalya Müzesi Müdürlüğü
44Suna-İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi Antalya Vehbi Koç Vakfı Antalya Müzesi Müdürlüğü
45Sarsılmaz Harp ve Av Silahları Müzesi Düzce Sarsılmaz Silah Sanayi A.Ş. Düzce Konuralp Müzesi Müdürlüğü
46Adnan Menderes Üniv. Ziraat Fak. Tarım Müzesi Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Aydın Müzesi Müdürlüğü
47Adnan Menderes Üniv. Çine Arıcılık Müzesi Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Aydın Müzesi Müdürlüğü
48Fatma Suat Orhon Müze ve Sanat Evi Aydın Söke Belediyesi Aydın Milet Müzesi Müdürlüğü
49Nazilli Etnografya Müzesi Aydın Nazilli Belediye Başkanlığı Aydın Müzesi Müdürlüğü
50Özel Otantika Etnografya Müzesi Aydın CC Turizm Müzecilik İnşaat Proje Yapı Malzemeleri Mobilya Tarım İhracat İthalat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. Aydın Milet Müzesi Müdürlüğü
51Zeytin ve Zeytinyağı Tarihi Müzesi Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Aydın Müzesi Müdürlüğü
52Kuvayi Milliye Kültür Müzesi Balıkesir Burhaniye Belediye Başkanlığı Balıkesir Kuva-i Milliye Müzesi Müdürlüğü
53Özcan İlköğretim Okulu Tarih ve Kültür Müzesi Balıkesir Ertuna Özel Eğitim Turizm Hizmetleri Basım Yayım Reklam Nakliye ve Gıda Maddeleri Ticareti Anonim Şirketi Balıkesir Kuva-i Milliye Müzesi Müdürlüğü
54Kemal Samancıoğlu Etnografya Müzesi Bartın Bartın Belediye Başkanlığı Bartın Amasra Müzesi Müdürlüğü
55Baksı Müzesi Bayburt Hüsamettin Koçan-Bayburt Kül. San.Vakfı Erzurum Müzesi Müdürlüğü
56Sanayi ve Teknoloji Müzesi Ankara Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğü Ankara Etnografya Müzesi Müdürlüğü
5775.Yıl Cumhuriyet Eğitim Müzesi Ankara Milli Eğitim Bakanlığı Cumhuriyet Müzesi Müdürlüğü
58A.O.Ç Müze ve Sergi Salonu Ankara A.O.Ç ( Atatürk Orman Çiftliği) Ankara Etnografya Müzesi Müdürlüğü
59A.Ü. Eğitim Bilimleri Fak. Oyuncak Müzesi Ankara Ankara Üniversitesi Ankara Etnografya Müzesi Müdürlüğü
60Anadolu Mimarlık ve Mob. Kült. Mirası Müzesi Ankara Ali Rıza Bozkurt Ankara Etnografya Müzesi Müdürlüğü
61Ankara Çocuk Müzesi Ankara Trio Grup Medikal, Sağ., İnş.,Reklam, Gıda, Bilişim, Çocuk, Oyun ve Youncak, Yay.San.Tic.Limited Şirt. Ankara Etnografya Müzesi Müdürlüğü
62Beypazarı Kent Tarihi Müzesi Ankara Beypazarı Belediyesi Ankara Etnografya Müzesi Müdürlüğü
63Beypazarı Tarih ve Kültür Müzesi Ankara Ankara Valiliği Ankara Etnografya Müzesi Müdürlüğü
64Beypazarı Yaşayan Müze Ankara Zehra Sema Demir Ankara Etnografya Müzesi Müdürlüğü
65Çankaya Atatürk Köşkü Müzesi Ankara Cumhurbaşkanlığı Ankara Etnografya Müzesi Müdürlüğü
66Çengelhan Rahmi M. Koç Müzesi Ankara Çengelhan Otelcilik Turizm, İnş. ve Rest. A.Ş. Ankara Anadolu Med. Müzesi Müdürlüğü
67Gazi Ü. Mes. Eğ. Fak. Prof. Ülker Muncuk Müzesi Ankara Gazi Üniversitesi Ankara Etnografya Müzesi Müdürlüğü
68Kurtuluş Savaşında Atatürk Konutu ve Vagonu Ankara TCDD İşl. Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Müzesi Müdürlüğü
69Meteoroloji Müzesi Ankara Meteoroloji Genel Müdürlüğü Ankara Anadolu Med. Müzesi Müdürlüğü
70MTA Tabiat Tarihi Müzesi Ankara MTA Genel Müdürlüğü Ankara Anadolu Med. Müzesi Müdürlüğü
71Mustafa Ayaz Vakfı Plastik Sanatlar Müzesi Ankara Mustafa Ayza Vakfı Ankara Etnografya Müzesi Müdürlüğü
72ODTÜ Tabiat Tarihi Müzesi Ankara Orta Doğu Teknik Üniversitesi Ankara Anadolu Med. Müzesi Müdürlüğü
73Özel TED Ankara Koleji Vakfı Müzesi Ankara Özel TED Koleji Vakfı Cumhuriyet Müzesi Müdürlüğü
74PTT Müzesi Ankara PTT Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Müzesi Müdürlüğü
75Sebahattin Yıldız Müzesi Ankara Sebahattin Yıldız Ankara Etnografya Müzesi Müdürlüğü
76Şerife Uludağ Kız Olg. Enst. 100. Yıl Müzesi Ankara Milli Eğitim Bakanlığı Ankara Etnografya Müzesi Müdürlüğü
77TCDD Malıköy Müzesi Ankara TCDD İşl. Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Müzesi Müdürlüğü
78TCDD Müzesi ve Sanat Galerisi Ankara TCDD İşl. Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Müzesi Müdürlüğü
79Telekomünikasyon Müzesi Ankara Türk Telekom Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Müzesi Müdürlüğü
80Toprak Mahsulleri Ofisi Müzesi Ankara T.M.O. Ankara Etnografya Müzesi Müdürlüğü
81TRT Yayıncılık Tarihi Müzesi Ankara TRT Genel Müdürlüğü Ankara Etnografya Müzesi Müdürlüğü
82Türk Hamam Müzesi Ankara Zehra DEMİR Ankara Etnografya Müzesi Müdürlüğü
83Türk Hava Kurumu Müzesi Ankara Türk Hava Kurumu Genel Başkanlığı Cumhuriyet Müzesi Müdürlüğü
84Türkiye Barolar Birliği Hukuk Müzesi Ankara Ankara Barosu Ankara Etnografya Müzesi Müdürlüğü
85Türkiye Ormancılık Müzesi Ankara Orman Bakanlığı Cumhuriyet Müzesi Müdürlüğü
86Ulucanlar Cezaevi Müzesi Ankara Altındağ Belediyesi Ankara Etnografya Müzesi Müdürlüğü
87Vakıf Eserleri Müzesi Ankara Vakıflar Genel Müdürlüğü Ankara Etnografya Müzesi Müdürlüğü
88Ziraat Bankası Müzesi Ankara Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Müzesi Müdürlüğü
89Ziraat Fakültesi Müzesi Ankara Ankara Üniversitesi Ankara Etnografya Müzesi Müdürlüğü
90Bursa Basın Tarihi Müzesi Bursa Bursa Basın Cemiyeti Bursa Müzesi Müdürlüğü
91Bursa Kent Müzesi Bursa Bursa Büyükşehir Belediyesi Bursa Müzesi Müdürlüğü
92Bursa Ormancılık Müzesi Bursa Bursa Orman Bölge Müdürlüğü Bursa Müzesi Müdürlüğü
93İnegöl Kent Müzesi Bursa İnegöl Belediye Başkanlığı Bursa Müzesi Müdürlüğü
94Karagöz Müzesi Bursa Bursa Büyükşehir Belediyesi Bursa Müzesi Müdürlüğü
95TOFAŞ Bursa Anadolu Arabaları Müzesi Bursa TOFAŞ A.Ş. Bursa Müzesi Müdürlüğü
96Bursa Merinos Tekstil Sanayi Müzesi Bursa BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ Bursa Müzesi Müdürlüğü
97Bigalı (Çamyayla) Atatürk Evi Müzesi Çanakkale Milli Parklar Genel Müdürlüğü Çanakkale Müzesi Müdürlüğü
98Kabatepe Simülasyon Merkezi ve Müzesi Çanakkale Milli Parklar Genel Müdürlüğü Çanakkale Müzesi Müdürlüğü
99Yenice Belediyesi Türkevi Etnografya Müzesi Çanakkale Yenice Belediyesi Çanakkale Müzesi Müdürlüğü
100Adatepe Zeytinyağı Müzesi Çanakkale Ada Çiftlik Gıda Ür. San. Tic. A.İ. Çanakkale Müzesi Müdürlüğü
101Çanakkale Kent Müzesi ve Arşivi Çanakkale Çanakkale Belediye Başkanlığı Çanakkale Müzesi Müdürlüğü
102Trakya Üniversitesi Çağdaş Resim Heykel Müzesi Edirne Trakya Üniversitesi Edirne Müzesi Müdürlüğü
103Trakya Üniversitesi II. Beyazıd Sağlık Müzesi Edirne Trakya Üniversitesi Edirne Müzesi Müdürlüğü
104Trakya Üniversitesi Lozan Müzesi Edirne Trakya Üniversitesi Edirne Müzesi Müdürlüğü
105Vakıf Eserleri Müzesi Edirne Vakıflar Genel Müdürlüğü Edirne Müzesi Müdürlüğü
106E.Özgörkey Müzesi İzmir ÖZSER OTOMOTİV ÜR.TİC. Ve SER.HİZ.AŞ. İzmir Müzesi Müdürlüğü
107Ahmet Piriştina Kent Arşivi Ve Müzesi İzmir İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı İzmir Müzesi Müdürlüğü
108Ege Üniversitesi Etnografya Müzesi İzmir Ege Üniversitesi Rektörlüğü İzmir Müzesi Müdürlüğü
109İzmir Neşe ve Karikatür Müzesi İzmir Konak Belediyesi İzmir Müzesi Müdürlüğü
110Konak Bel. Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi İzmir Konak Belediyesi İzmir Müzesi Müdürlüğü
111Mask Müzesi İzmir Konak Belediyesi İzmir Müzesi Müdürlüğü
112Selçuk Çamlık Açık Hava Buharlı Lokomotif Müzesi İzmir İzmir TCDD 3. Bölge Müdürlüğü İzmir Müzesi Müdürlüğü
113Selçuk Yaşar Resim Müzesi ve Sanat Galerisi İzmir Yaşar Eğitim Ve Kültür Vakfı İzmir Müzesi Müdürlüğü
114TCDD Müze ve Sanat Galerisi İzmir İzmir TCDD 3.Bölge Müdürlüğü İzmir Müzesi Müdürlüğü
115Ticaret Odası Müzesi İzmir İzmir Ticaret Odası İzmir Müzesi Müdürlüğü
116Yıldız Kent Arşivi ve Müzesi İzmir ÖDEMİŞ BELEDİYE BAŞKANLIĞI İzmir Müzesi Müdürlüğü
117Ali Gürer Müzesi Erzincan Mustafa Gürer Erzincan Müzesi Müdürlüğü
11823 Temmuz Kongre Müzesi Erzurum Milli Eğitim Bakanlığı Erzurum Müzesi Müdürlüğü
119Eskişehir Kent Müzesi Eskişehir Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı Eskişehir Müzesi Müdürlüğü
120Anadolu Üniversitesi Çağdaş Sanatlar Müzesi Eskişehir Anadolu Üniversitesi Eskişehir Müzesi Müdürlüğü
121Anadolu Üniversitesi Cumhuriyet Tarihi Müzesi Eskişehir Anadolu Üniversitesi Eskişehir Müzesi Müdürlüğü
122Anadolu Üniversitesi Eğitim Karikatürleri Müzesi Eskişehir Anadolu Üniversitesi Eskişehir Müzesi Müdürlüğü
123Eskişehir T.C.D.D. Müzesi Eskişehir TCDD İşl. 1. Bölge Müdürlüğü Eskişehir Müzesi Müdürlüğü
124Mevlevi Kültürü ve Vakıf Eserleri Müzesi Gaziantep Vakıflar Genel Müdürlüğü Gaziantep Müzesi Müdürlüğü
125Özel Gorgo Medusa Cam Eserler Müzesi Gaziantep Gazi Truva Turizm Limited Şirketi Gaziantep Müzesi Müdürlüğü
126Bayaz Han Kent Müzesi Gaziantep Gaziantep Belediyesi Gaziantep Müzesi Müdürlüğü
127Emine Göğüş Gaziantep Mutfak Müzesi Gaziantep Gaziantep Belediyesi Gaziantep Müzesi Müdürlüğü
128Kent Müzesi (Kültür Tarihi Müzesi) Gaziantep Gaziantep Üniversitesi Gaziantep Müzesi Müdürlüğü
129Savaş Müzesi Gaziantep Şahinbey Belediyesi Gaziantep Müzesi Müdürlüğü
130Kilim Müzesi Hakkari Hakkari İl Özel İdaresi Diyarbakır Müzesi Müdürlüğü
131Mustafa Erim Kent Tarihi Müzesi İçel Mustafa Erim Mersin Müzesi Müdürlüğü
132Silifke Taşucu Amphora Müzesi İçel Taşucu Eğitim ve Doğal Hayatı Kor. Vakfı Mersin Silifke Müzesi Müdürlüğü
133Özel 75.Yıl Cumhuriyet Müzesi Kastamonu Kastamonu Valiliği Kastamonu Müzesi Müdürlüğü
134Şeyh Şaban-ı Veli Külliyesi Vakıf Eserleri Müzesi Kastamonu Vakıflar Genel Müdürlüğü Kastamonu Müzesi Müdürlüğü
135Selçuklu Müzesi Kayseri Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı Kayseri Müzesi Müdürlüğü
136Silahsan Silah Müzesi Kırıkkale Silahsan Hafif Silah San. Ve Tic. A.Ş. Gen. Müd. Cumhuriyet Müzesi Müdürlüğü
137Atatürk ve Redif Müzesi Kocaeli İl Özel İdaresi Kocaeli Müzesi Müdürlüğü
138Kocaeli Üniversitesi Prof. Dr. Baki Komsuoğlu Müzesi Kocaeli Kocaeli Üniversitesi Kocaeli Müzesi Müdürlüğü
139A. R. İzzet Koyunoğlu Şehir Müzesi Konya Konya Büyükşehir Belediyesi Konya Müzesi Müdürlüğü
140Ilgın Kent Müzesi Konya Ilgın Belediyesi Akşehir Nasreddin Hoca Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Müdürlüğü
141Sahip Ata Hanegahı Vakfı Müzesi Konya Vakıflar Genel Müdürlüğü Konya Müzesi Müdürlüğü
142Anadolu Kültür Sanat ve Arkeoloji Müzesi Kütahya Kütahya Kuvvetleri Komutanlığı Kütahya Müzesi Müdürlüğü
143Dumlupınar Kurtuluş Savaşı Müzesi Kütahya Orman Bakanlığı Kütahya Müzesi Müdürlüğü
144Dumlupınar Üniversitesi Müzesi Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörlüğü Kütahya Müzesi Müdürlüğü
145Kütahya Jeoloji Müzesi Kütahya Kütahya Belediyesi Kütahya Müzesi Müdürlüğü
146Kütahya Kent Tarihi Müzesi Kütahya Kütahya Belediyesi Kütahya Müzesi Müdürlüğü
147Tavşanlı Belediye Müzesi Kütahya Tavşanlı Belediye Başkanlığı Kütahya Müzesi Müdürlüğü
148İsmet İnönü Müzesi Malatya İnönü Üniversitesi Malatya Müzesi Müdürlüğü
149Somuncu Baba Darende Tan. Kül. Mekz. Malatya Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi Vakfı Malatya Müzesi Müdürlüğü
150Turgut Özal Müzesi Malatya İnönü Üniversitesi Malatya Müzesi Müdürlüğü
151Safranbolu Kent Tarihi Müzesi Karabük Safranbolu Kaymakamlığı Kastamonu Müzesi Müdürlüğü
152Sakıp Sabancı Kent Müzesi Mardin İl Özel İdaresi Mardin Müzesi Müdürlüğü
153Arıcılık Müzesi Muğla Muğla İli Arı Yetiştiricileri Birliği Muğla Müzesi Müdürlüğü
154Kopya Heykeltraşlık Eserleri Müzesi Muğla Muğla Üniversitesi Rektörlüğü Muğla Müzesi Müdürlüğü
155Marmaris Halıcı Ahmet Urkay Müzesi Muğla Ahmet Urkay Muğla Marmaris Müzesi Müdürlüğü
156Bolvadin Müzesi Afyon Bolvadin Belediyesi Afyonkarahisar Müzesi Müdürlüğü
157Zafer Müzesi Afyon Orman ve Su İşleri Bak. 5.Bölge Müdurlüğü Başkomutan Tarihi Milli Park Müdürlüğü. Afyonkarahisar Müzesi Müdürlüğü
158Kapadokya İsmail Akman Polis Müzesi Nevşehir Nevşehir Emniyet Müdürlüğü Nevşehir Müzesi Müdürlüğü
159Kapadokya Kültür Müzesi Nevşehir Berrin YıldızNevşehir Müzesi Müdürlüğü
160Kapadokya Sanat ve Tarih Müzesi Nevşehir Radiye Gül Nevşehir Müzesi Müdürlüğü
161Alifuatpaşa Kuvay-i Milliye Müzesi Sakarya Geyve Kaymakamlığı Sakarya Müzesi Müdürlüğü
162Özel Samsun Kent Müzesi Samsun Samsun Büyükşehir Belediyesi Samsun Müzesi Müdürlüğü
163Alaçam Mübadele Müzesi Samsun İl Özel İdaresi Samsun Müzesi Müdürlüğü
164Atatürk Evi (Mustafa Kemal Paşa'nın Karargâhı) Samsun Havza Kaymakamlığı Samsun Müzesi Müdürlüğü
165Mevlevi Kültürü ve Vakıf Eserleri Müzesi Tokat Vakıflar Genel Müdürlüğü Tokat Müzesi Müdürlüğü
166Atatürk Köşkü Müzesi Trabzon Trabzon Belediyesi Trabzon Müzesi Müdürlüğü
167Şanlıurfa Geleneksel El Sanatları Müzesi Şanlıurfa Şanlıurfa İli Kültür Eğitim sanat ve Araştırma Vakfı Şanlıurfa Müzesi Müdürlüğü
168Mahmut Nedim Konağı Özel Kurtuluş Savaşı Müzesi Şanlıurfa Şanlıurfa Valiliği Şanlıurfa Müzesi Müdürlüğü
169Özel İbrahim Müteferrika Kağıt Müzesi Yalova Yalova Belediyesi Bursa Müzesi Müdürlüğü
170Özel Yalova Kent Müzesi Yalova Yalova Belediyesi Bursa Müzesi Müdürlüğü
171Çanakçılar Seramik A.Ş. Müzesi Zonguldak Çanakçılar Seramik A.Ş. Zonguldak Ereğli Müzesi Müdürlüğü
172Alpaslan Belediye Müzesi Amasya Alpaslan Belediye Başkanlığı Amasya Müzesi Müdürlüğü
173Şehzadeler Müzesi Amasya İl Özel İdaresi Amasya Müzesi Müdürlüğü

http://www.kulturvarliklari.gov.tr/TR,43980/ozel-muzeler.html

Bakanlığa Bağlı Müzeler

Bakanlığa Bağlı Müzeler
Müzeler, uygarlık tarihine ait her türlü objenin, bilimsel kurallar altında sergilenerek, halkın beğeni ve kültürel birikimini zenginleştiren, araştırmacıların çalışmalarını kolaylaştırıcı ve geliştirici tarihi verilerin gelecek kuşaklara aktarıldığı mekanlardır. Zengin tarih ve kültür birikimine sahip olan ülkemizde zaman içinde inşa edilen yeni müze binalarının yanı sıra günümüze ulaşan taşınmaz kültür varlıkları da restore edilmekte ve pek çoğu "müze" olarak ziyarete açılmaktadır.
Ülkemizde Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı 189 müze ve 131 düzenlenmiş örenyeri olmak üzere, ziyaret edilebilir 320 ünite aynı zamanda birer eğitim ve bilim kurumu olarak hizmet vermektedir.





http://www.kulturvarliklari.gov.tr/TR,43253/bakanligimiza-bagli-muzeler.html

Türkiye'deki Antik Kentler

Antik Kentler
  • Adada
  • Aizanoi - Aezani (Çavdarhisar)
  • Alabanda (Araphisar)
  • Alacahöyük
  • Alinda (Kapruzlu)
  • Amyzon
  • Anavarza
  • Andriace (Çayağzı)
  • Antiocheia (Yalvaç)
  • Antiphellos (Kaş) Nisa (Meryemlik)
  • Aperlai (Sıçak İskelesi)
  • Apollonia (Kılınçlar)
  • Ariassos
  • Arycanda (Akif, Aykırçay)
  • Aspendos
  • Attaleia (Antalya)
  • Belkıs / Zeugma Antik Kenti Kurtarma Çalışmaları
  • Cadyanda - Kadyanda (Üzümlü)
  • Colossae
  • Coracesium (Alanya)
  • Cyaneae - Kyaneae (Yavi veya Yuva Köyü)
  • Çatal Höyük
  • Dağlık
  • Dolichiste (Kekova Island)
  • Ephesos (Efes, Selçuk)
  • Gerga
  • Hamaxia
  • Hattusaş (Boğazkale, Boğazköy)
  • Herakleia Salbake
  • Isında (Belenli)
  • Istlada (Kapaklı)
  • İotape
  • Kalamaki (Kalkan)
  • Kanesh (Kültepe)
  • Karatepe
  • Klaros
  • Klazomenai
  • Kolophon ve Notion (Değirmendere ve Ahmetbeyli)
  • Labranda (Labraunda)
  • Laertes
  • Laodikea (Laodiceia Ad Lycum) (Goncalı)
  • Letoon - Letoum (Bohsullu, Bozoluk)
  • Limyra (Zenzerler, Turunçova)
  • Magnesia Ad Meandrum (Menderes Magnesia'sı) (Ortaklar-Tekkeköy)
  • Miletus (Balat, Akköy)
  • Myra - Noel Baba Kilisesi
  • Myra (Demre, Kale)
  • Myus (Avşar Kalesi)
  • Nysa (Sultanhisar)
  • Olympos (Çıralı, Yanartaş, Deliktaş)
  • Orthosia
  • Patara (Gelemiş, Ovagelemiş, Kelemiş)
  • Perge (Aksu)
  • Phaselis (Tekirova)
  • Phellos (Pınarbaşı)
  • Phokaia
  • Pınara (Minareköy)
  • Piginda
  • Pisidia
  • Priene (Güllübahçe - Söke)
  • Sardis (Sart)
  • Selge
  • Selinus
  • Side
  • Sidyma (Dodurga Asarı)
  • Sillyon
  • Simena (Kale)
  • Sura
  • Syedra
  • Telmessos (Fethiye)
  • Termessos
  • Theimussa (Kale İskelesi - Üçağız)
  • Tlos (Kalesar)
  • Tralleis (Aydın)
  • Tripolis
  • Trysa
  • Xanthos (Kınık)
  • Yazılıkaya

    • http://www.kulturvarliklari.gov.tr/TR,44802/antik-kentler.html

      Dünya Miras Listesi

      Dünya Miras Listesi
      Bütün insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen evrensel değerlere sahip kültürel ve doğal varlıkları dünyaya tanıtmak, toplumda söz konusu evrensel mirasa sahip çıkacak bilinci oluşturmak ve çeşitli sebeplerle bozulan, yok olan kültürel ve doğal değerlerin yaşatılması için gerekli işbirliğini sağlamak amacıyla UNESCO’nun 17 Ekim – 21 Kasım 1972 tarihleri arasında Paris’te toplanan 17. Genel Konferansı kapsamında, 16 Kasım 1972 tarihinde “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme” kabul edilmiştir. 14.04.1982 tarih ve 2658 sayılı Kanunla katılmamız uygun bulunan bu Sözleşme, 23.05.1982 tarih ve 8/4788 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla onaylanarak, 14.02.1983 tarih ve 17959 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanmıştır.
      Uluslararası önem taşıyan ve bu nedenle takdire ve korunmaya değer doğal oluşumlara, anıtlara ve sitlere “Dünya Mirası” statüsü tanınmaktadır. Sözleşmeyi kabul eden üye devletlerin UNESCO’ya başvurusuyla başlayan ve Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) ve Uluslararası Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) uzmanlarının başvuruları değerlendirmesi sonunda tamamlanan bir işlem dizisinden sonra aday varlıklar Dünya Miras Komitesinin kararı doğrultusunda bu statüyü kazanmaktadır.
      2011 yılı sonu itibariyle Dünya genelinde UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kayıtlı 936 kültürel ve doğal varlık bulunmakta olup bunların 725 tanesi kültürel, 183 tanesi doğal, 28 tanesi ise karma (kültürel/doğal) varlıktır. Her yıl gerçekleşen Dünya Miras Komitesi toplantıları ile bu sayı artmaktadır. Detaylı bilgilere Dünya Miras Merkezi’nin resmi web sitesi olan http://whc.unesco.org/en/list adresinden ulaşılabilmektedir.
      Ülkemizin, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğu altında yürüttüğü çalışmalar neticesinde bugüne kadar UNESCO Dünya Miras Listesi’ne 11 adet varlığımızın alınması sağlanmıştır. Bu varlıklardan;

      http://www.kulturvarliklari.gov.tr/TR,44423/dunya-miras-listesi.html

      29 Mayıs 2013 Çarşamba

      NEŞET ERTAŞ'DAN MÜZİK DİNLETİSİ





      DEMİRÇAĞ'DA ANADOLU'DA ÖLÜ GÖMME GELENEKLERİ

      DEMİRÇAĞ'DA ANADOLU'DA ÖLÜ GÖMME GELENEKLERİ

      Anadolu'da Demir çağın başlangıcı m.ö 1190 yıllında gerçekleşen Deniz Kavimleri Olayı ile başlatılmaktadır. Bu dönemde (m.ö 1200-900) Anadolu'da karanlık bir dönem yaşanmaktadır. Artık bu dönem ile Anadolu'da bir Miken kültürü etkisinden söz edilebilir. Ancak Orta Anadolu'da bir kültür kopukluğu ve yerleşmelerin azalması söz konusudur

      Doğu Anadolu'da Erken Demir Çağ'da herhangi bir yazılı belge ele geçmemesine karşın burada Oda , Taş sandık ve Kuyu mezar türünde , ınhumasyon yada kremasyon türde gömülerin yapıldığı tespit edilmiştir. Bu dönemde Doğu Anadolu'da Extramural bir gömü tarzı yaygındır. Mezarların çoğunluğu toprak altına inşaa edilen oda , kuyu ,taş sandık türündedir. Basit toprak mezarlara bu dönemde Doğu Anadolu'da hiç rastlanmamıştır.
      Oda mezarlar: Çoğunlukla tek odalı olarak toprağın altına inşaa edilmişlerdir. kuyu şeklinde bir girişi olan dromoslu bir oda mezarlardır. Mezar odası tamamen taştan yapılmıştır. Oda mezarların ölçüleri 4 X 1.5 ile 1 X 2 m. arasında değişmektedir. Çatısı ise sözde kemer tekniği denilen taşların her seferinde birkez daha içeri çekilmesi sistemi ile mezarın üstü kapatılmıştır. Çok azda olsada bazı yerlerde çatının enlemesine veya uzunlamasına yerleştirilen sal taşları ile örtüldüğü mezarlarda görülmektedir. Genelde Dromoslar her zaman dar kenara yapılır. Dromoslar hiçbir zaman duvarın ortasına yapılmaz daima bir kenara daha yakın olarak yapılır.
      Kuyu mezarlar: Kuyu şeklinde oval olarak taştan inşaa edilmiş , yukarıdan girişi olan mezarlardır.

      Hititlerde Ölü Gömme

      Hititlerde Ölü Gömme



      [img alt=eski tunç çağı ölü gömme töreni]http://www.asdefinem.com/images/olu_gomme/olutoreni.jpg[/img]Hitit devrinde Anadolu halkı genelde ölülerini gömmekteydi. I. Hattuşili vasiyetinde şöyle yazmaktadır: "Cesedimi yıka, gerektiği gibi. Beni göğsüne bastır ve göğsünde tutarak beni toprağa göm…" Ancak imparatorluk döneminde Hitit kral ve kraliçelerinin öldüklerinde yakıldıklarına dair metinler de bulunmaktadır. Arkeolojik veriler Orta ve Güneydoğu Anadolu’da erken Tunç çağından başlayarak ölü gömme ve ölü yakmanın birlikte varolduğunu göstermektedir.

      Eldeki metinler Hititlerin ölüleri yakma törenleriyle Homeros’un aktardığı Troyalı Hektor'un cenaze töreni arasında büyük benzerlikler ortaya koymaktadır. O. R. Gurney’in saptadığı bu benzerlikler şöyle özetlenebilir:

      1) Cenaze yakılır,
      2) ateş içeceklerin dökülmesiyle söndürülür,
      3) kemikler yağa bandırılır ya da yağla kaplanır,
      4) kemikler keten bezi ya da iyi bir giysiyle kaplanır,
      5) küller taş bir odaya yerleştirilir,
      6) şölen yapılır. Törenlerin bu denli benzeşmesi Troyalılarla Hititler arasında varolmuş olan güçlü bir kültürel bağa işaret etmektedir.


      HİTİTLERDE ÖLÜLER KÜLTÜ

      İnsanların fiziksel beden ve ruhtan oluştuğu düşüncesi büyük olasılıkla Hititler’de de vardı ve ruhun ölümden sonra da varolduğu ve yeraltına gittiği düşünülmekteydi. Hatta burada ölüye annesinin yol gösterdiği de düşünülmekteydi. Muwatalli’den sonraki tabletlerde de ölüm gününün “anne günü” diye anılması bu ilişkiyi göstermektedir.

      Ruhlar insanlara ancak rüyalar vasıtası ile gözükmekteydi. Bunu dışında da ruhların ziyareti olasıydı. Özellikle kendilerine kurban sunulmayan ya da haksızlık sonucu öldüğü düşünülen kişilerin ruhları yaşayanları sık sık rahatsız etmekteydi.

      Tabletlerden ölülere kurban sunulduğu da anlaşılmaktadır. Ancak tabletler genelde krallardan sözettiği için bunun doğal olduğu düşünülebilir, çünkü kral öldükten sonra tanrı oluyordu ve tanrıya kurban sunmak gerekliydi. Bunun yanında halktan kişilerin de ölüye kurban sundukları bilinmektedir. Bu ölüleri yatıştırmak için olduğu gibi , Hitit ianaçlarına göre günahlar babadan oğula/kıza geçtiği için (aynı inanç Yunan mitolojisinde de vardır), günahlardan kurtulma amacıyla da olabiliyordu.

      Hititçe kelime haznesinde, şimdiye kadarki bilgimize göre ‘düşünmek’ fiilinin olmadığına da değinmek gerekecektir. Öyle anlaşılıyor kii hititlerde ‘düşünmek’ insanın bizzat kendi ruhuyla konuşması, onunla diyalog kurması şeklinde ifade edilmiştir. “

      Hititlerde ölü gömme adetleri zaman içinde farklılaşmıştır. Eski İmparatorluk çağında ölüler olduğu gibi gömülürken daha sonraları yakılma ve küplere ya da taş sandık mezarlara gömme adeti uygulanmıştır.

      En önemli cenaze karal ya da karaliçenin ölümü dolayısıyla yapılmaktadır.


      «Eğer Hattuşaş’ta büyük bir hadise olursa,yani kral ve kraliçe tanrı olursa» etiketini taşıyan ölü metinleri ele geçmiştir. Bu metinlere göre kral veya kraliçe tanrı olunca, büyükler onun için ağlamaya başlardı. Hemen bir sığır kurban edilir ve ruhu için de şarapla içki kurbanı takdim edilirdi. Aynı günü akşamında yine bir keçi kesilir ve mevta bir arabaya konularak hususi surette kurulan bir çadıra götürülürdü. Burada tekrar kanlı kurban ve içki kurbanı yapılırdı. Bundan sonra tablet kırılmıştır. Fakar başka bir metinde ertesi günü ihtiyar kadınlar kızgın bir ateşi şarapla söndürdüklerine göre, ölü geceleyin yakılmaktadır. İhtiyar kadınlar ateşten kemik bakiyelerini toplayarak bunları içleri yağla doldurulmuş çömleklerin içine koymakta ve balahere bu kapları mabedde, belki de Yazılıkaya’nın küçük galerisindeki hücrelerde muhafaza etmekte idiler. “

      Bu tür törenlere büyücü anlamındaki yaşlı kadının da eşlik ettiği olmaktaydı.
      Ölüye sunulan eşyalar da çok zengin eşyalar olmayıp bazı süs eşyalarıydı.

      Eski Türklerde Ölü Gömme

      Eski Türklerde Ölü Gömme




      Şamanist Türkler ölümün kötü ruhlardan kaynaklandığına inanırlar. Altay Türklerine göre, yeraltı dünyasının Tanrısı Erlik yeryüzüne gönderdiği görevlileri aracılığıyla insanların ruhlarını alarak hayatlarına son verirdi. Yakutlara göre ise ölüm, ruhun kötü ruhlar tarafından kapılıp yenmesidir. Bu ruhlar ise daha önce ölen atalarının serserice yeryüzünde dolaşan ruhlarıdır. Altaylılar üzüt, Yakutlar ise iör derler. Kazan Müslümanları ise buna ürek derler."
      "Eski Türkler can ve ruh mefhumunu genel olarak tın (yani nefes) kelimesiyle ifade etmişlerdir." Ancak genel olarak "insanın ölürken canının bir kuş gibi uçup gittiği varsayılır: Orhun Kitabeleri'nde ölmek; uçmak, uçup gitmek olarak anlatılmıştır. Herhangi birinin ölümünden söz ederken ölmek kelimesi yerine kuşu uçtu ifadesi kullanılırmış."
      Eski Türkler, ölen kişinin ruhunun, şaman tarafından özel bir merasimle yeraltı dünyasına götürülünceye kadar evde dolaştığına inanırlar; çünkü onlara göre ölü çevresinde olup bitenden haberdardır. Bu yüzden akrabalarına zarar verebileceği düşünülen ölü, merasimlerde etkisiz hale getirilmelidir.
      Türklerin ölülerini nasıl gömdüklerine gelince en sağlıklı ve eski bilgileri Çin kaynaklarından edinebilmekteyiz: "Çin kaynaklarına göre, Türk uluslarında aşağı yukarı aynı devirlerde çeşitli gömme adetleri görüyoruz: yakma, ağaca asma, toprağa gömme."
      Gök Türkler "ölüyü çadıra korlar. Oğulları, torunları, erkek-kadın başka akrabası, atlar ve koyunlar keserler ve çadırın önüne sererler. Ölü bulunan çadırın etrafında at üzerinde yedi defa dolaşırlar. Kapının önünde bıçakla yüzlerini kesip""kanlı gözyaşı dökerler" "Bu töreni yedi defa tekrar ederler."Sonra belli bir günde ölünün bindiği atı, kullandığı bütün eşyasını kendisiyle beraber ateşte yakarlar; külünü belli bir günde mezara gömerler. "İlkbaharda ölenleri sonbaharda, otların ve yaprakların sarardığı zaman gömerler. Kışın veya güzün ölenleri çiçeklerin açıldığı zaman (ilkbaharda) gömerler. Defin gününde ölünün akrabası, tıpkı öldüğü günde yaptıkları gibi, at üzerinde gezer ve yüzlerini keser, ağlarlar."
      Mezar üzerinde kurulan yapının duvarlarına ölünün resmini, hayatında yaptığı savaşların tasvirini yaparlar. Türklerde bulunan bu balbal geleneğine uygun olarak "ölü" ömründe bir adam öldürmüş ise mezar üzerine bir taş korlar" "İnanışa göre, bir adamın öldürdüğü kimse veya kimseler, cennette öldürenin hizmetçileri olacaklardır""Gömülme işi bittikten sonra, ölünün atları kesilerek yenirdi ki, bu da Türk kavimlerinde görülen yuğu aşı veya ölü aşı geleneği idi" Bu atların ve kurban edilen koyunların kafaları ise kazıklara asılırdı.
      [table][tr][td][table][tr][td]Oğuzların defin törenleri de Gök Türklerin defin törenlerinden farklı değildi. "IX. yüzyıl Oğuz boylarının defin töreni Gök Türklerin defin törenlerinden farksız olduğu İbn Fadlan'ın verdiği malumattan anlaşılmaktadır. Oğuzların defin törenlerini İbn Fadlan şöyle tasvir ediyor: Onlardan biri hastalanırsa köleler ve cariyeleri bakar; ev adamlarından hiç kimse hastaya yaklaşmaz. Haneden uzak bir çadır dikip hastayı oraya korlar; iyileşince yahut ölünceye kadar çadırda kalır. Yoksul ve köle hastalanırsa onu kırlara bırakıp giderler. Onlardan biri ölürse ev gibi büyük bir çukur hazırlarlar. Ölüye ceket giydirirler, kuşağını kuşandırır, yayını yanına korlar; eline nebiz dolu tahta kadeh tutturup önüne de nebiz dolu bir tahta kap korlar. Bütün mal ve eşyasını bu eve /çukura/ doldurup ölüyü buraya oturturlar. Sonra çukurun üzerine topraktan kubbe gibi döşeme yaparlar. Atlarından, servetine göre, yüz yahut iki yüz, yahut bir baş at keserler, etlerini yerler. Başını, derisini, ayaklarını ve kuyruğunu sırıklara asıp - bu onun atıdır. Bununla cennete gider derler. Bu ölü hayatında adam öldürmüş ve cesur bir kişi ise öldürdüğü adamlar sayısı kadar ağaçtan suret yontarlar; ve mezarın üzerine korlar. Derler ki - bunlar uşaklarıdır, cennette ona hizmet edecekler."
      Oğuzlar dini inanışlarının tesiri ile suya girmiyorlardı; çünkü "bütün Türklerdeki köklü bir inanışa göre, su kutludur ve arıdır. Yıkanmak kutlu ve arı olan suyu kirletmek ve böylece büyük günah işlemek demektir. Bu ise uğursuzluğa ve felakete sebep olur."Bu yüzden Oğuzlar ölülerini yıkamazlardı.
      Altaylı Türkler ise cenaze törenlerini şu şekilde yaparlardı: "Altaylı öldükten sonra dul kadın, ceset yurtta kaldığı müddetçe kocası için ağlamak mecburiyetindedir. Defin işi gizlice ve hiçbir merasim yapılmadan icra edilir. Altaylılar ölülerini umumiyetle dağ üzerindeki gizli yerlerde toprağa gömerler. Ölü tam giyinmiş vaziyette mezara konur ve yanına, yol için bir torba yiyecek de yerleştirilir. Zenginler birlikte binek atı da gömerlermiş. Ölünün dört değnek üzerine kurulmuş iskeleye yerleştirilmek suretiyle defni adeti Altay'da ancak bazı yerlerde tatbik edilirmiş, ben buna ancak Soyonlar arasında rastladım. Ancak ölü gömüldükten sonra akraba ve komşular yurtta toplanarak ziyafet tertip ederler. Geri kalanlar, ziyafetten sonra yurdu şamanlara temizlettirerek başka bir yere naklederler. Ağaç kabuğundan ve kütüklerden yapılmış olan yurtlar, aileden birinin ölümü üzerine terk edilerek olduğu yerde bırakılır ve aile kendisine başka bir yerde yeni bir yurt yapar."
      "Hakaslar ölülerini tarlalardan uzak olan tepelere gömerler. Çukuru derin kazmazlar. Kabirin kazılma işine defin gününün sabahı başlanır. Mezarın etrafına parmaklık veya duvar konulmaz, aksi halde ölünün ruhunun her yıl haraç ödemek zorunda kalacağına ve dua ve yemek almaya çıkamayacağına inanılır. Cenaze evden gün batıya döndüğünde çıkarılırdı. XIX. yüzyılın başında Hakaslar çadırlarda yaşadıklarından bunun için çadırın duvarı yıkılırdı. XIX. yüzyılın sonunda ise ker********* evlere geçildiğinden cenaze ayakları önde olacak şekilde evden çıkarılırdı. Cenaze evinin önünde huraylaası töreni yapılırdı. Bu törenle ölünün bir başkasının ruhunu da “özellikle çocukların” yanında götürmesine engel olunduğuna inanılırdı. Bu törende dul bir kadın siyah ineğin sütünü ağaç kaba döküp beyaz bezle örterek Huray! Huray! diyerek cesedin etrafında üç kez dolanırdı. Daha sonra ise süt, ölenin yakınlarına içirilirdi. Mezara toprak doldurulmaya başlandığında kadınlar evlerine dönerlerdi. Hakasların bazı boyları ise yalnızca kamlara uygulanmak üzere ayrı bir yöntem uygularlardı. Taysa bölgesinde yapılan bu adete göre ağaçların üzerine tastab denilen bir raf yapılır tabutun üstüne veya içine kayın ağacının kabuğuna sarılmış ceset konurdu. Buna yükseğe çıkma parhan derlerdi. Hakaslar ölülerinin arkasından yılda altı kez yemek verirlerdi ve kirek dedikleri duaları okurlardı. Ölenlerin ardından üçüncü, yedinci, yirminci, kırkıncı günleri ile yarı yıl ve birinci yılında yemek verir, dua okurlardı. Kirek günlerinin tespitinde Hakaslar kutsal saydıkları Flaman kuşunun eşi öldüğünde eşine bu günlerde geri geldiğine inanarak tespit etmişlerdir. Bir yıl dolduğunda kirek bitiyordu. Seneyi devriyesinden bir gün önce tüm akrabalar ölenin evinde toplanır ve ölen için yemek yaparlardı. Sabah ise hepsi mezara gidip ateş yakarak mezarın çevresinde büyülü dolanma -ibirig- yaparlardı. Dul kadın veya erkek yanan sopayla mezara vurur ve bu işlemden sonra ölünün bir daha yemek istemeyeceğine inanırlardı. Kirek günlerinde evdeki dua bittiğinde kara ruhu evden kovmak gerekirdi. Aksi halde kara ruh evde olanlara mutsuzluk getirirdi. Bunun için bir at kafatası, dört at bacağı, dokuz adet kuşburnu dalı, dokuz parça kuşüzümü ağacı dalı, dokuz siyah taş, üç akdiken dalı ve orak demiri hazırlanırdı. Akşam kapıya siyah at bağlanırdı. Hazırlanan karışım yakılır ve şaman kara ruhu aramaya başlardı. Kirek'e katılanlar ateşin etrafında yavaş yavaş dönmeye başlarlardı. Ateş onları haras'dan koruyordu. Şaman kara ruhu bulduğunda ölenin sesini çıkararak yalvarmaya başlardı. Şaman kara ruhu kara ata bindirerek köyden kovarlardı."
      Hunlular ölülerini tabut içine koyarak, bu tabutları altın ve gümüş işlemeli kumaş ve kürklerle örterlerdi. Gelecek hayatta da kendisine hizmet etmesi için yüzlerce kişi kurban edilerek ölüyle beraber gömülürdü.
      Eski zamanlarda Uygurlar ölüyü yakarak gömerlerdi: "O çağlarda cesedi gömerken yeni elbise giydirilip kazılan mezarın içine sedir yapılıp, sedir üzerine kamıştan yapılmış hasır serilip, üstüne ceset konurmuş. Cesedi gömmeden önce büyük törenler düzenlenirmiş. Mezarın yanına ölen kişinin öz geçmişini anlatan, oyularak yazılan abide taş dikilirmiş. Kağan ölürse eşiyle birlikte gömülürmüş. Cesedin konulduğu çadırın etrafında yedi defa dolaşılır, bıçak ile alınlarını çizip kan akıtarak ağlarlarmış."
      Yine Uygurların cenaze merasimleri hakkında en iyi bilgileri Çin kaynaklarından edinebiliyoruz. "Miladi 518 yılında Çinli gezgin Huy Sing ile Sun Yong, Luo Yang'dan yola çıkıp 519 yılında Odun'a (Hotan) gelmişler. Orada gördükleri hakkında yazmış oldukları Luo Yang ibadethane Hatıraları adlı kitabının beşinci bölümünde Odun (Hotan)'daki cenaze törenlerinden şöyle bahsetmektedirler: Ölen adamın cesedi ateşte yakılır, cesedin külü yere gömülür. Sık sık anmak için yanına put dikilir. Ağıt yakanlar saçlarını kesip, yüzünü boyarlar. Kağanın cesedi ateşe verilmez, tabuta konularak uzak ıssız yerlere gömülürdü. Sık sık anmak için mezarın yanına put hane yapılır."
      "Katanov tarafından toplanan malumata göre Beltir'ler ölüyü Müslümanlar gibi yıkarlar. Erkekleri erkek ihtiyarlar, kadınları kadınlar yıkarlar. Ölüyü ateşin yanına korlar. Erkek ölü kapının sol (güney) tarafına, kadın ölü sağ (kuzey) tarafına konularak yıkanır. Yıkandıktan sonra ölüye elbiselerini giydirirler ve beyaz keçe üzerine yatırıp bir köşeye korlar. 30-40 kişi toplanıp tabut yaparlar. Tabut hazır olduktan sonra bir tarafa atarak - Tanrı bundan sonra bu gibi işleri bize rast getirmesin derler. Ölü tabuta konduktan sonra evde bir gün kalır. Ölüyü çıkarırken ayakları önde bulunur. Ölüyü çıkarırken bir koca karı eline bir kap süt alır at üzerine konulmuş ölüyü üç defa dolaştıktan sonra - kutumuz gitmesin, kuruy! diyerek bağırır, ölüye karşı süt serper. Ölü mezara konulduktan sonra atın dizginini ölünün eline vererek - atını al! derler, atı o yerde öldürürler. Eğer takımları ile beraber gömerler. Ölünün elbisesinden düğmelerini söküp ailesine verirler. Buna kumarkı denir. Ölü ile gömülen eşyayı kırarlar. O dünya bu dünyanın aksine olurmuş. Kırılmazsa o dünyada ölüye kırık olarak verilecekmiş. Mezardan dönenler hep beraber ölünün çıktığı eve gelirler. İyice yıkandıktan sonra yemek yerler ve rakı içerler. En yakın dostlarından ve akrabalarından bazı kimseler bu evde üç gün misafir olurlar; geceleri kimse uyumaz. Her yemekten önce ateşe rakı ve yemek atarlar. Gömme töreninden yedi gün geçtikten sonra köy (yahut oba) halkının getirdiği rakıdan bir yudum ve yemeklerden bir parça toplayıp ateşe yakarlar."
      "Orta Asya'da, Hunlar'ın ve Kök Türkler'in egemenliği devirlerinde, daha iptidai basamaklarda bulunan boylardan bazıları ölülerini tabutlara koyup ağaçlara asarlardı. Bu uluslar arasında Moğollar'dan Hıtay (Kidan)'lar, Şveyler, Türkler'den Dubo (Tuba)'lar vardı. Bu adet Yakutlar'da XVIII. yüzyıla kadar devam etmiştir. Bazı haberlere göre Kırgızlar'da bu adet vardı. Müslümanlıktan sonra Kırgızlar bu adeti bırakmışlardır. Bununla beraber Kırgızlar'da bu adetin hatırası olarak defin törenine süyök kötürü derler ki, harfiyen kemik kaldırma demektir."
      Kao-Çe'ler ise "ölülerini kazılmış bir mezara götürerek, cesedi bunun ortasına yerleştirirler, hayatta olduğu gibi yayını eline, kılıcını beline, mızrağını kol mafsalına yerleştirdikten sonra mezara gömerler. Bir kimse yıldırımdan veya bulaşıcı bir hastalıktan ölürse, uğursuzluğu gidermek için dua ederler. İşler yolunda gittiği takdirde türlü cinsten birçok hayvan keserek kemiklerini yakar ve at üzerinde mezkûr yerin etrafında dönerler. Bu gibi toplantılarda erkek ve kadın hiçbir yaş farkı gözetilmeksizin hazır bulunur. Talihsizliğe uğramamış aileler şarkı söyler, raks eder ve muhtelif musiki aletleri çalarlar, fakat bedbaht aileler acı acı ağlarlar.
      Eski Türklerde "ölünün mezarına, et, süt gibi yiyecekler, silahı ile ölünün atı binilmeye hazır halde mezara gömülürmüş. Mezarın başında bir at kurban edilip eti yendikten sonra ise ölenin evi ve arabası tahrip edilirmiş."Bütün bunlar ölenin ruhunun gideceği dünyada; yoksul, silahsız, yalnız ve güçsüz kalmasını önleyerek geri dünyaya gelip yaşayanları rahatsız etmemesini sağlamaktır.
      Ruhun yaşamaya devam ettiğine inanan Türkler, destanlarında da bu konuyu işlemişlerdir. Ölüm töreniyle ilgili Manas Destanı'nda Manas'ın defin işlemi şöyle anlatılıyor:
      "Diyorlar ki Manas'ın sineğe benzer canı çıktı,
      Gerçek evine gitti.
      Diyorlar ki ak saray yapıp içine koydular.
      Gök saray yapıp içine koydular.
      Diyorlar ki dokuz gün yattı beklettiler.
      Doksan kısrak kestiler.
      Diyorlar ki altı gün yine beklettiler.
      Altmış kısrak kestiler.
      Diyorlar ki altın işlemeli giyimlerini
      Dokuz parçaya ayırıp halka üleştiler.
      Çam ağacından kalın tabut yaptırıp,
      Diyorlar ki, iç yüzünü gümüşle kapladılar.
      Dış yüzünü altınla kapladılar.
      Manas'ı böyle bir tabuta koydular.
      Diyorlar ki altından kan sızmasın diye
      Üstünden güneşin sıcağı geçmesin diye
      Tabutu saray içine yerleştirdiler."
      Eski Türklerde ayrıca mezarlara bayrak asma geleneği vardır. "Bu gelenek, Anadolu'da da görülmüştür. Özellikle evliyaların ve büyük kişilerin mezarlarında. Mezarlara bazı Türkler bayrak veya bez asmışlar; daha eski proto- Türk geleneklerini saklayan Türkler ise, at perçemli tuğlar asmışlardır. Bazıları da, yalnızca ölü veya yas evine asmışlar."
      Eski Türkler ölülerine "aş vermeyi" en önemli görev sayar ve yoğ töreni dedikleri törenler düzenlerlerdi. İlk çağlarda aş doğrudan doğruya ölüye verilir, yani mezarına konulur veya dökülürdü. İslamiyetin Türkler arasında yayılmasından sonra bu tören "sevabını ölü ruhuna bağışlamak üzere fakirlere yemek, helva vermek" şeklini almıştır. "Ölü aşı töreninin en ilkel şekli Tayga ormanlarında kalmış olan şamanist boylarda müşahade edilmiştir. Bunlar arasında öyle koca karılar vardı ki koyunlarına yahut çocuklarına bir hastalık geldiği zaman yemek ve içki alıp kocasının mezarına koyarlar ve -ye, iç! bize dokunma! hain seni! hâlâ doymadın! diye bağırırlar. Demek oluyor ki iptidai devirlerde aş-yemek doğrudan doğruya ölüye sunulmuş kurbanlardır ki bununla onların zararlarından kurtulmak istenirdi. Beltirler'de birinci ölü aşı defnin üçüncü günü verilir. Çadırın güney tarafına masa üzerine sofra kurulur. Bu aşa fazla kalabalık toplanmaz. Hazırlanan yemek ve içkilerin yarısını ölünün ruhu için ateş ruhuna kurban ederler (ateşte yakarlar). Definin yedinci günü bütün oba halkı, kadın ve erkek hepsi toplanıp mezarlığa gelirler. Mezarın sağ tarafına büyük bir ateş yakıp getirdikleri yemeklerden ve içkilerden ateşe atarlar. Sonra herkes mezarın üzerine kadehlerle rakı koyarak ve yemek atarak - bu rakıyı iç! bu yemeği ye! Bunlar sana yukarıdan tayin edilmiş yemek ve içkilerdir, derler. Bu töreni yaptıktan sonra kendileri içmeğe ve yemeğe başlarlar. Yeme içme tamam olduktan sonra, mezar üzerindeki rakı ve yemekleri ateşe atarlar. Tören böylece tamam olur. Yedigün kadar ölünün evinden hiçbir şey dışarı çıkarılmaz. Definin yirminci günü evde yine aş verilir. Ziyafetten sonra ateşe rakı dökülür ve yemek atılır. Kırkıncı günü mezarlığa gidip yedinci günü yaptıkları töreni tekrar yaparlar. Altı ay sonra yine böyle tören yapılır. En büyük aş töreni ölümünün yıldönümü münasebetiyle yapılır. Bütün akraba ve dostlar toplanıp mezara gelir, mezar üzerine yemek ve içkiler kor, kendileri de yiyip içerler. Ölünün kocası, yahut karısı mezarı üç defa, güneşin seyri yönüne göre, dolaşır ve -ben seni bırakıyorum der. Bundan sonra dul kadın veya erkek evlenebilir.
      "Anlaşılıyor ki aş törenini en eski devirlerden beri din ayrılıklarına bakmadan bütün Türk ulusları devam ettirmişlerdir. Bu törenin en iptidai şekli ormanlı bazı Altay oymaklarında görüldüğü gibi doğrudan doğruya ölünün kendisine aş-yemek vermek olmuştur. Sonraları ölünün ruhuna ateş tanrısı vasıtasıyla göndermek, kurban sunmak, daha sonraları ölünün ruhunun da iştirak ettiği tasavvur edilen ziyafetler tertip ederek kurbanlar kesmek şeklini almıştır. Bu ziyafetler ulusun ve boyların kültür seviyeleri ve servetleriyle mütenasip olarak gelişmiş, çok zengin boylarda muhteşem bayram şeklini almıştır. Göktürklerin hakan ve büyük kahramanlarının yoğ-aş törenine bütün imparatorluktaki ulusların iştirak ettiklerini Orhon yazıtlarından öğreniyoruz. Kuzey ülkelerinde Kıtay'lar, Tatabi'ler, güneyden Tibet'liler, batıdan Sogd'lılar, Fars'lar, Buhara’lılar, Türgiş'ler, doğudan Çin'liler, bu yog töreninde bulunmuşlardır. Aş-yog töreni umumiyetle ölünün birinci yıl dönümüne rastlayan yaz aylarında yapılır. Kül Tegin'in ve Bilge Hakan'ın aş törenleri de yaz aylarında yapılmıştır. İbn Fadlan'ın verdiği malumata göre, Oğuzlar ölü aşı için yüzden ikiyüz başa kadar at keserlerdi. Bundan da anlaşılıyor ki Oğuz aş törenine de çok kalabalık toplanmış olacaktır. Oğuzlar Anadolu'ya geldikten sonra dahi eski usul aş törenini unutmamışlardır. Oğuz kahramanları ölürken - ak boz atımı boğazlayıp aşım veriniz diye vasiyet ediyorlardı."
      Eski Türklerin yas tutup tutmadıklarına gelince "Eski Türklerin en başta Orta Asya uluslarının yas tutma adetlerine dair Çin kaynaklarında bazı kayıtlar bulunmaktadır. Bu kayıtlara göre, yas tutanlar bağıra çağıra ağlarlar, yüzlerini parçalarlar, keserlerdi." Bunlara "sağıtçılar (Ağlayıcılar)" denirdi.
      "Orhon yazıtlarında Kül Tegin ve Bilge Hakan'a yapılan matem törenlerinin tasvirlerinden anlaşıldığına göre, Gök Türkler yas tutarken saçlarını, kulaklarını... keserler, feryat ederek ağlarlardı. Kül Tegin için yapılan yastan bahsederken Bilge Hakan şöyle diyor: Çok yaşlandım. İki şad, küçük kardeşlerim, yeğenlerim, oğullarım, beylerim ve ulusumun gözleri, kaşları berbat olacak diye kaygılandım. Bilge Hakan'ın oğlu, babası için diktiği yazıtta şöyle diyor: ...bunca kavim saçlarını ve kulaklarını biçtiler. Eski Oğuzların yas adetleri Dede Korkut hikâyelerinde çok tafsilatlı tasvir edilmiştir. Beyrek'in babası kaba sarığını kaldırıp yere vurdu. Çekti, yakasını yırttı. Oğul, oğul diyerek ağladı, inledi. Ak perçemli anası ağladı, gözünün yaşını döktü, acı tırnaklarıyla ak yüzünü parçaladı, al yanağını çekti, yırttı; sim siyah saçını yoldu. Kızı, gelini kas kas gülmez oldu. Kızıl kına ak ellerine yakmaz oldu. Yedi kız kardeşi ak çıkardılar, kara elbiseler giydiler... Beyrek'in nişanlısı kara giydi, ak çıkardı. Bunu işitip Kayan Selçük oğlu Deli Dundar ak çıkardı, kara giydi, yar ve yoldaşları akı çıkarıp kara giydiler. Kalabalık Oğuz Beyleri Beyrek için büyük yas tuttular. Yaslı çadırın üzerine bayrak asmak Oğuzlarda adetti. Dede Korkut hikâyelerinden Beyböyrek hikâyesinde -karalu, göklü otağ zikredilmektedir. Her halde yaslı çadır üzerine kara ve gök bayrak asarlardı. Altay dağlarında yaşayan Kazakların yas alametleri geçmişte beyaz başörtüsü olduğu tespit edilmiştir. Umumiyetle Kırgız-Kazaklarda yas tutma töreni ve adetleri eski Gök Türk ve Oğuzlar'da olduğu gibidir. XIX. yüzyılın ortalarına kadar devam etmiştir. Kadınların yüzlerini tırnaklarıyla yırttıkları, saçlarını yola yola ağladıklarını, yakalarını param parça ettiklerini biz kendimiz müşahade ettik. Kazaklarda yas adetine yalnız ölü çıkan aile değil bütün soydaşlar (en az yüz aileden ibaret oymak efradı) riayet ederler. Yas bir yıl devam eder. Yas alameti olarak saç kesme adeti şamanist Sagaylarda tespit edilmiştir. Sagaylar defin törenini tamamlayıp ölenin evine döndükten sonra karısının saç örgüsünü yarısından keserler. Manas destanında bir hakan kadınlarını boşadıktan sonra saçlarını kestirerek dışarı atıyor, bu kadınlar muhafızlar tarafından yağma ediliyorlar. Herhalde saç kesme dul olma alameti sayılmış olsa gerektir."
      Türklerin yas geleneklerinden biri de elbiseleri ters giyinmedir. "Altay dağlarında yaşayan Kuznitsk şamanist Türk göçebelerinin kadınları yas tutarken elbiselerini yedi gün ters giyerler. Kırım sultanlarından meşhur Adil Sultan destanında anası Dana Bigim ağıt söylerken elbisesini ters giyip ağladığı söylenmektedir."
      [/t][/t] [/td][/tr][/table][/td][/tr][/table]