tag:blogger.com,1999:blog-14330002018446105912024-03-14T11:01:20.977+03:00AHİLER DİYARINA HOŞ GELDİNİZ ahilerdiyari.com ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.comBlogger3467125tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-46147768420483605152019-04-26T10:06:00.001+03:002019-04-26T10:06:56.973+03:00Baharda Gidilecek En Güzel Yerler<br />
<br />
<br />
<strong>Baharda Gidilecek En Güzel Yerler</strong><br />
<h3>
<strong>1. Şirince, İzmir</strong></h3>
<img alt="Baharda gidilecek yerler" class="aligncenter size-full wp-image-156155" height="500" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" src="https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gidilecek-Yerler.jpg" srcset="https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gidilecek-Yerler.jpg 800w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gidilecek-Yerler-320x200.jpg 320w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gidilecek-Yerler-672x420.jpg 672w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gidilecek-Yerler-640x400.jpg 640w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gidilecek-Yerler-681x426.jpg 681w" width="800" /><br />
Türkiye’nin çağdaş kentlerinden <a href="https://gezievreni.com/turkiye/ege/izmir/" rel="noopener noreferrer" target="_blank"><strong><span style="color: #1e73be;">İzmir</span></strong></a>, 8 bin 500 yıllık tarihi ile yalnızca Anadolu’nun değil Akdeniz Havzası’nın da belleği için önem taşıyan bir şehir. Ege Denizi boyunca uzanan şehrin 620 km’yi aşan kıyı şeridi birbirinden güzel antik kentler, plaj ve sahiller ile doğal güzelliklere sahip.<br />
<strong>Şirince</strong>, İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı bir mahalle. Kent merkezine 80 km uzaklıkta bulunan Şirince, eski bir Rum kasabası. Zeytin ve asma bağları arasında kendine has köy dokusunu hissettiren Şirince, kendine has mimarisi ve ahşap konakları ile daha ilk adımda güzelliğini hissettiryor. Şirince’de şarap tadımı yapmak, kahvaltı, öğle ya da akşam yemeği için hoş mekanlardan birinde zaman geçirmek eşsiz bir deneyim. Dünyaca ünlü <strong><a href="https://gezievreni.com/efes-antik-kenti-selcuk-izmir/" rel="noopener noreferrer" target="_blank"><span style="color: #1e73be;">Efes Antik Kenti</span></a></strong>, Şirince’ye oldukça yakın. AnadoluJet uçuşları ve kampanyaları ile ilgili ayrıntılı 444 2 538 numaralı çağrı merkezinden ulaşılabilir.<br />
<h3>
<strong>2. Safranbolu, Karabük</strong></h3>
<img alt="Baharda Gidilecek Yerler" class="aligncenter size-full wp-image-156156" height="500" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" src="https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gidilecek-Yerler-Safranbolu.jpg" srcset="https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gidilecek-Yerler-Safranbolu.jpg 800w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gidilecek-Yerler-Safranbolu-320x200.jpg 320w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gidilecek-Yerler-Safranbolu-672x420.jpg 672w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gidilecek-Yerler-Safranbolu-640x400.jpg 640w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gidilecek-Yerler-Safranbolu-681x426.jpg 681w" width="800" /><br />
<div class="code-block code-block-2" style="clear: both; display: block; margin: 8px auto; text-align: center;">
<!-- GE Article Inline AD 1 --> <ins class="adsbygoogle" data-ad-client="ca-pub-7268886861242078" data-ad-format="auto" data-ad-slot="9463005756" data-adsbygoogle-status="done" data-full-width-responsive="true" style="display: block; height: 0px;"><ins id="aswift_2_expand" style="background-color: transparent; border-image: none; border: currentColor; display: inline-table; height: 0px; margin: 0px; padding: 0px; position: relative; visibility: visible; width: 640px;"><ins id="aswift_2_anchor" style="background-color: transparent; border-image: none; border: currentColor; display: block; height: 0px; margin: 0px; opacity: 0; overflow: hidden; padding: 0px; position: relative; visibility: visible; width: 640px;"><iframe allowfullscreen="true" allowtransparency="true" frameborder="0" height="60" hspace="0" id="aswift_2" marginheight="0" marginwidth="0" name="aswift_2" scrolling="no" style="border-image: none; border: 0px currentColor; height: 60px; left: 0px; position: absolute; top: 0px; width: 640px;" vspace="0" width="640"></iframe></ins></ins></ins>
</div>
Karabük’ün ilçesi <strong>Safranbolu</strong>, ülkemizi UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde temsil eden sembol yerleşim yerlerinden. Adını bölgede yetiştirilen safran bitkisinden alan ilçe, İpek Yolu’nun üzerinde konumlanması nedeniyle farklı medeniyetlerin izlerine sahip. Osmanlı Dönemi’nden kalan tarihi evleri, özgün mimariye sahio han ve hamamları, renkli çarşısıyla ziyaretçilerini karşılayan Safranbolu’da 2 binden fazla geleneksel yapı bulunuyor. Bu yapıların birçoğu butik otel ve restoran olarak ziyaretçilere hizmet veriyor.<br />
Safranbolu, turizm açısından ülkemizin gözde kentlerinden birisi. Safranbolu Yemeniciler Çarşısı Arastasını, Bakırcılar Çarşısını, Safranbolu’ya özgü hediyelik eşyaların satıldığı küçük dükkanları gezin. Safranbolu Tokatlı Kanyonu, Kristal Teras, İncekaya Su Kemeri, Bulak Mencilis Mağarası, Kaymakamlar Gezi Evi, Cinci Hanı ve Hamamı, Safranbolu Yörük Köyü görülmesi gerekn yerlerden bazıları.<br />
<h3>
<strong>3. Adatepe, Kaz Dağları</strong></h3>
<img alt="Guzel-Bahar-Rotalari" class="size-full wp-image-156136" height="500" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" src="https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Guzel-Bahar-Rotalari.jpg" srcset="https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Guzel-Bahar-Rotalari.jpg 800w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Guzel-Bahar-Rotalari-320x200.jpg 320w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Guzel-Bahar-Rotalari-672x420.jpg 672w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Guzel-Bahar-Rotalari-640x400.jpg 640w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Guzel-Bahar-Rotalari-681x426.jpg 681w" width="800" /><br />
Kuzey Ege’nin en etkileyici köylerinden <strong>Adatepe</strong>, Çanakkale’nin Küçükkuyu beldesine bağlı. Edremit Körfezi’ne bakan bir tepede kurulu olan köy, İsviçre Alpleriyle birlikte dünyada oksijen oranı en yüksek yerler arasında.<br />
Doğal sit alanının koruması altındaki köyde tarihi taş evler, Arnavut kaldırımlı daracık sokaklar, Körfez manzarasına sahip yemyeşil tepeler şehrin stresinden uzaklaşmak ve baharın tadını çıkarmak için ideal. Köye kadar gelmişken Edremit Körfezi’ne kuş bakışı manzarasıyla Zeus Altarı ve bölge ticaretinde önemli bir yeri olan zeytinyağının öyküsünü dinlemek için Adatepe Zeytinyağı Müzesi’ne uğramayı unutmayın.<br />
<h3>
<strong>4. Trilye, Bursa</strong></h3>
<img alt="Gezilecek bahar rotaları" class="aligncenter size-full wp-image-156157" height="500" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" src="https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Gezilecek-Bahar-Rotalari.jpg" srcset="https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Gezilecek-Bahar-Rotalari.jpg 800w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Gezilecek-Bahar-Rotalari-320x200.jpg 320w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Gezilecek-Bahar-Rotalari-672x420.jpg 672w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Gezilecek-Bahar-Rotalari-640x400.jpg 640w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Gezilecek-Bahar-Rotalari-681x426.jpg 681w" width="800" /><br />
<div class="code-block code-block-3" style="clear: both; display: block; margin: 8px auto; text-align: center;">
<!-- GE Article Inline AD 2 --> <ins class="adsbygoogle" data-ad-client="ca-pub-7268886861242078" data-ad-format="auto" data-ad-slot="1551482875" data-adsbygoogle-status="done" data-full-width-responsive="true" style="display: block; height: 0px;"><ins id="aswift_3_expand" style="background-color: transparent; border-image: none; border: currentColor; display: inline-table; height: 0px; margin: 0px; padding: 0px; position: relative; visibility: visible; width: 640px;"><ins id="aswift_3_anchor" style="background-color: transparent; border-image: none; border: currentColor; display: block; height: 0px; margin: 0px; opacity: 0; overflow: hidden; padding: 0px; position: relative; visibility: visible; width: 640px;"><iframe allowfullscreen="true" allowtransparency="true" frameborder="0" height="60" hspace="0" id="aswift_3" marginheight="0" marginwidth="0" name="aswift_3" scrolling="no" style="border-image: none; border: 0px currentColor; height: 60px; left: 0px; position: absolute; top: 0px; width: 640px;" vspace="0" width="640"></iframe></ins></ins></ins>
</div>
Bursa’nın Mıudanya ilçesine bağlı <a href="https://gezievreni.com/trilye-gezilecek-yerler/" rel="noopener noreferrer" target="_blank"><strong><span style="color: #1e73be;">Trilye</span></strong></a>, eski bir Rum köyü olarak tanınıyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar Türk ve Rumların birlikte yaşadığı köy, o yılların dokusu korunarak günümüze ulaşmış durumda. Doğal sit alanı olarak özelliğini kaybetmeyen köye fotoğraf turları ve seyahat severlerin yoğun ilgisi var.<br />
İsmi Rumca ‘üç papaz’ anlamına gelen ‘Tri İlya’ kelimelerinden geldiği düşünülen Trilye, etkileyici kiliseleri, tarihi yapıları ve sahil şeridi ile Türkiye’nin dört bir yanından gelen ziyaretçileri ağırlıyor. AnadoluJet’in çapraz uçuş ağı ile Bursa Yenişehir Havalimanı ile Trabzon arasında direkt uçak seferleri bulunuyor. Uçak bileti seçeneklerine göz atarak Trilye’yi keşfetmek için ilk adımı atabilirsiniz.<br />
<h3>
<strong>5. Datça, Muğla</strong></h3>
<img alt="Turkiye-Bahar-Rotalari" class="size-full wp-image-156137" height="500" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" src="https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Turkiye-Bahar-Rotalari.jpg" srcset="https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Turkiye-Bahar-Rotalari.jpg 800w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Turkiye-Bahar-Rotalari-320x200.jpg 320w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Turkiye-Bahar-Rotalari-672x420.jpg 672w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Turkiye-Bahar-Rotalari-640x400.jpg 640w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Turkiye-Bahar-Rotalari-681x426.jpg 681w" width="800" />Ülkemizin en sessiz, sakin ve huzurlu rotalarından <strong>Datça</strong>, baharda gidilebilecek en güzel alternatiflerden. Marmaris Yarımadası’nın en uç noktasında konumlanan bu güzel ilçe, rengarenk evleri, balıkçı lokantaları, ören yerleri ve bozulmamış doğasıyla ziyaretçilerine en güzel manzaraları sunuyor.<br />
Etrafında tam 52 koyun bulunduğu ilçede deniz muhteşem bir güzelliğe sahip. Datça Limanı’ndan her sabah kalkan teknelerle bu koylara gidilebiliyor. Kargı Koyu, Domuz Bükü, Kızıl ve Hayıt Bükleri masmavi ve berrak yapısıyla dikkat çekiyor. Bahar aylarında rotanızı Datça’ya çevirirseniz biribirinden güzel koylarında denizin ve kumun tadını çıkarabilir, Datça Yarımadası’nın en ucunda bulunan Knidos Antik Kenti’nin büyüsüne kapılabilirsiniz. En hesaplı ve ucuz uçak bileti fırsatları için AnadoluJet.com adresine göz atın.<br />
<h3>
<strong>6. Göynük, Bolu</strong></h3>
<img alt="Bahar rotaları" class="aligncenter size-full wp-image-156158" height="500" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" src="https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Bahar-Rotalari-1.jpg" srcset="https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Bahar-Rotalari-1.jpg 800w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Bahar-Rotalari-1-320x200.jpg 320w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Bahar-Rotalari-1-672x420.jpg 672w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Bahar-Rotalari-1-640x400.jpg 640w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Bahar-Rotalari-1-681x426.jpg 681w" width="800" /><br />
<div class="code-block code-block-4" style="clear: both; display: block; margin: 8px auto; text-align: center;">
<!-- GE Article Inline AD 3 --> <ins class="adsbygoogle" data-ad-client="ca-pub-7268886861242078" data-ad-format="auto" data-ad-slot="8226370730" data-adsbygoogle-status="done" data-full-width-responsive="true" style="display: block; height: 0px;"><ins id="aswift_4_expand" style="background-color: transparent; border-image: none; border: currentColor; display: inline-table; height: 0px; margin: 0px; padding: 0px; position: relative; visibility: visible; width: 640px;"><ins id="aswift_4_anchor" style="background-color: transparent; border-image: none; border: currentColor; display: block; height: 0px; margin: 0px; opacity: 0; overflow: hidden; padding: 0px; position: relative; visibility: visible; width: 640px;"><iframe allowfullscreen="true" allowtransparency="true" frameborder="0" height="60" hspace="0" id="aswift_4" marginheight="0" marginwidth="0" name="aswift_4" scrolling="no" style="border-image: none; border: 0px currentColor; height: 60px; left: 0px; position: absolute; top: 0px; width: 640px;" vspace="0" width="640"></iframe></ins></ins></ins>
</div>
Bolu’nun kültürü ve zengin tarihi geçmişini hissettiren <strong>Göynük</strong>, tarihi dokusu ve tescilli mimari yapılarıyla keyifli bir durak. İlk yerleşimin MÖ 8. yüzyıla kadar uzandığı ilçe tarih boyunca Bizans, Roma ve Osmanlı gibi farklı medeniyetlerine ev sahipliği yaptı. 20. yüzyıldan günümüze kadar gelebilmiş Osmanlı evleriyle tanınan Göynük, sit alanı olarak koruma altında bulunuyor.<br />
İstanbul, Ankara ve Bursa gibi büyük şehirlere yakın ulaşım güzergahında yer alan Göynük, tescilli mimari eserlerinin yanı sıra muhteşem manzaraya sahip Çubuk ve Sünnet gölleriyle de ülkemizin görülmesi gereken yerlerinden biri.<br />
<h3>
<strong>7. Kaş ve Likya Yolu</strong></h3>
<img alt="Baharda Gidilebilecek Yerler" class="aligncenter size-full wp-image-156159" height="500" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" src="https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gidilebilecek-Yerler.jpg" srcset="https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gidilebilecek-Yerler.jpg 800w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gidilebilecek-Yerler-320x200.jpg 320w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gidilebilecek-Yerler-672x420.jpg 672w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gidilebilecek-Yerler-640x400.jpg 640w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gidilebilecek-Yerler-681x426.jpg 681w" width="800" /><br />
Ege ile Akdeniz’in kesiştiği bir coğrafyada bulunan <strong>Kaş</strong>, Antalya’nın en popüler ve doğallığı bozulmamış turizm merkezlerinden. Etrafında Istlada, Apollonia, İsinda, Kyaenai gibi antik yerleşimlerin yer aldığı Kaş, Akdeniz’in hatta dünyanın en güzel plajlarından biri olan <a href="https://gezievreni.com/kaputas-plaji/" rel="noopener noreferrer" target="_blank"><strong><span style="color: #1e73be;">Kaputaş Plajı </span></strong></a>ile ünlü.<br />
<div class="code-block code-block-5" style="clear: both; margin: 8px 0px;">
<!-- GE Article Inline AD 4 --> <ins class="adsbygoogle" data-ad-client="ca-pub-7268886861242078" data-ad-format="auto" data-ad-slot="2027686096" data-adsbygoogle-status="done" data-full-width-responsive="true" style="display: block; height: 0px;"><ins id="aswift_5_expand" style="background-color: transparent; border-image: none; border: currentColor; display: inline-table; height: 0px; margin: 0px; padding: 0px; position: relative; visibility: visible; width: 640px;"><ins id="aswift_5_anchor" style="background-color: transparent; border-image: none; border: currentColor; display: block; height: 0px; margin: 0px; opacity: 0; overflow: hidden; padding: 0px; position: relative; visibility: visible; width: 640px;"><iframe allowfullscreen="true" allowtransparency="true" frameborder="0" height="60" hspace="0" id="aswift_5" marginheight="0" marginwidth="0" name="aswift_5" scrolling="no" style="border-image: none; border: 0px currentColor; height: 60px; left: 0px; position: absolute; top: 0px; width: 640px;" vspace="0" width="640"></iframe></ins></ins></ins>
</div>
Türkiye’nin en iyi dalış rotaları arasında gösterilen ve ülkemizin tek batık kentine ev sahipliği yapan Kekova da Kaş’ta. Baharda Kaş’ın muhteşem plajlarında yüzmek, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Ksanthos’taki kaya mezarlarını ziyaret etmek ve Likya Yolu’nun bir bölümünü yürümek size iyi gelecek.<br />
<h3>
<strong>8. Fethiye</strong></h3>
<img alt="Bahar-Rotalari" class="size-full wp-image-156138" height="500" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" src="https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Bahar-Rotalari.jpg" srcset="https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Bahar-Rotalari.jpg 800w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Bahar-Rotalari-320x200.jpg 320w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Bahar-Rotalari-672x420.jpg 672w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Bahar-Rotalari-640x400.jpg 640w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Bahar-Rotalari-681x426.jpg 681w" width="800" />Muğla’nın en büyük ilçelerinden <strong>Fethiye</strong>, Türk turizminde ilk akla gelen Ölüdeniz, Kelebekler Vadisi ve Kabak Koyu gibi doğallığı bozulmamış güzelliklerle tanınıyor. En güzel aylarını henüz kalabalıklaşmadan bahar aylarında yaşayan ilçe, antik kentleriyle zamanda yolculuğa çıkarıyor.<br />
Eşsiz doğasıyla hem su sporları hem doğa sporları için uygun ortamı sağlayan Fethiye masmavi denizine hayran kalacağınız, el değmemiş koyların tadını çıkarabileceğiniz, aktiviteleriyle eğlenceye doyacağınız Akdeniz’in en gözde tatil merkezlerinden biri. Kelebekler Vadisi, tarihi köy Kayaköy, Günlüklü Koyu, Saklıkent Kanyonu, Belceğiz Plajı ve Çalış Plajı gezilip görülecek yerler. Yine çevrede Tlos Antik Kenti, Letoon Antik Kenti ve Telmessos Antik Kenti bahar rotasına girmeye aday.<br />
<h3>
<strong>9. Anamur, Mersin</strong></h3>
<img alt="Baharda Gezilecek Yerler" class="aligncenter size-full wp-image-156160" height="500" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" src="https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gezilecek-Yerler.jpg" srcset="https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gezilecek-Yerler.jpg 800w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gezilecek-Yerler-320x200.jpg 320w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gezilecek-Yerler-672x420.jpg 672w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gezilecek-Yerler-640x400.jpg 640w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Baharda-Gezilecek-Yerler-681x426.jpg 681w" width="800" /><br />
<a href="https://gezievreni.com/turkiye/akdeniz/mersin/" rel="noopener noreferrer" target="_blank"><span style="color: #1e73be;">Mersin</span></a>‘in ilçesi <strong>Anamur</strong>, Türkiye’de yerli muz üretiminin yapıldığı tek yer. Antik kaynaklarda rüzgarlı burun olarak tanınan Anamur, tarih boyunca Kizuvatlalılar, Hititler, Asurlular ve Bizanslılar gibi farklı devletlerin egemenliği altında kalmış. Tropikal iklimin görüldüğü ilçe kıyıları deniz kaplumbağalarına ve Akdeniz foklarına ev sahipliği yapıyor.<br />
Yaz aylarında yükselen hava sıcaklıkları nedeniyle yerli halk yaylalara çıkıyor. Anamur’un doğal ve tarihi güzelliklerini keşfetmek için en uygun zaman bahar ayları. Ören Plajı, Köşekbükü Mağarası, Mamure Kalesi gibi yerleriyle Anamur <a href="https://gezievreni.com/turkiye/" rel="noopener noreferrer" target="_blank"><strong><span style="color: #1e73be;">Türkiye</span></strong></a>’nin görülmeye değer ilçelerinden.<br />
<h3>
<strong>10. Ürgüp, Kapadokya</strong></h3>
<img alt="Bahar Tatil Yerleri" class="aligncenter size-full wp-image-156161" height="501" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" src="https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Bahar-Tatil-Yerleri.jpg" srcset="https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Bahar-Tatil-Yerleri.jpg 800w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Bahar-Tatil-Yerleri-320x200.jpg 320w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Bahar-Tatil-Yerleri-671x420.jpg 671w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Bahar-Tatil-Yerleri-640x401.jpg 640w, https://gezievreni.com/wp-content/uploads/2017/05/Bahar-Tatil-Yerleri-681x426.jpg 681w" width="800" /><br />
<a href="https://gezievreni.com/urgup-gezi-rehberi/" rel="noopener noreferrer" target="_blank"><strong><span style="color: #1e73be;">Ürgüp</span></strong></a>, Kapadokya’nın kalbi. Peri bacaları, yeraltı şehirleri, mağaraları, kaya butik otelleri, rengarenk balon turları ve leziz şarapları ile Ürgüp ,Türkiye turizminin en önemli merkezlerinden.<br />
Nevşehir’e bağlı bir ilçe olan Ürgüp’ü gezmek için en ideal dönem havaların yeni ısınmaya başladığı bahar ayları. ATV ya da bisikletle tadını çıkarabileceğiniz Kapadokya coğrafyasında doğanın binlerce yıllık dönüşümüne tanık olmanın heyecanını yaşayın.<br />
Ucuz uçak bileti bulmanın kolaylaşmasıyla tatil maliyetleri de düştü. Türkiye’de birçok yere artık uçakla ulaşmak daha da kolay ve ekonomik. Köklü tarihi, muhteşem doğal güzellikleri ve etkileyici hikayeleriyle ünlü rotalar bahar aylarında keşfedilmeyi bekliyor.<br />
<br />
Kaynak : gezi rehberi.comahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-19668373414292322362018-09-14T13:57:00.000+03:002018-09-14T13:57:34.760+03:00Büyürken unuttuklarımız<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/Jc4jIv5JLHs/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/Jc4jIv5JLHs?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<br />ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-47000999455417221302016-12-26T13:23:00.000+03:002016-12-26T13:23:17.668+03:00Zamanın tek yönde akmasını sağlayan karanlık enerji mi? <span><span style="color: #427fed;">Zamanın tek yönde akmasını sağlayan karanlık enerji mi?</span></span><span style="color: #427fed;"> </span><br />
<img alt="Zamanın tek yönde akmasını sağlayan karanlık enerji mi?" height="408" src="http://www.kuzeypostasi.com/images/haberler/1481911207-1700387861.jpg" width="640" /><br />
Yeni bir araştırma, karanlık enerji ile Termodinamiğin İkinci Kanunu arasında bir bağlantı buldu. Evrenin ivmelenerek genişlemesinin zamana yön verebileceğini düşünüyorlar.<br />
Uzun yıllardır, fizikçiler evrenin genişlemesini sağlayan karanlık enerjiyi açıklamaya çalışıyorlar. Evrendeki toplam karanlık enerji miktarı hem sıradan madde miktarından hem de karanlık madde miktarından çok daha fazladır. Gözlemlenebilen evren, yaklaşık olarak yüzde 68.3 karanlık enerji, yüzde 26.8 karanlık madde, yüzde 4,9 sıradan madde içerir. Yerçekimi kütleleri bir arada tutarken, karanlık enerji uzayı ileriye doğru itici gizemli bir güce sahiptir. Gözlemlenen evrenin şeklinin düz olması da karanlık enerjinin varlığına işaret eder .Bu yerçekimi kuvvetinin tersine doğru olan kuvvetin yada negatif basıncın nedenini bulmak Kozmoloji (Evren Bilimi) üzerine çalışan fizikçilerin yıllardır temel uğraşı olmuştur.<br />
Evrenin genişlediği fikrini Lemaitre ve Hubble ilk kez 1920'lerde ortaya attıklarından bu yana, bilim adamları ve astronomlar Evrenin genişlediğinin farkındaydılar. Ve bu gözlemlerden, Büyük Patlama Teorisi ve “Zamanın Oku” gibi kozmoloji teorileri ortaya çıktı. Eski evrenimizin kökenlerini ve evrimini ele alırken, zamanın bir yönde aktığını ve uzayın genişlemesiyle bağlantılı olduğunu iddia eder.<br />
Bilim insanları uzun yıllardır bunun nedenini araştırmaya çalışıyorlar. Neden zaman ileriye doğru ilerliyor, ve geriye doğru değil? Ermenistan’daki Erivan Fizik Enstitüsü ve Erivan Devlet Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi tarafından üretilen yeni bir araştırmaya göre, karanlık enerjinin etkisi, tek yönlü zamanı kalıcı bir özellik haline getirebilecek ve zamanın ileriye doğru akışın nedeni olabilir.<br />
<img src="https://cdn-images-1.medium.com/max/800/1*nJevBMdl60JzNM0bw6hxDQ.jpeg" xss="removed" /><br />
Roen Kelly/DISCOVER<br />
Bir topu havaya fırlattığınızda, ilk başta yukarıya doğru hızlanmaya başlar, ancak daha sonra Dünya’nın yer çekimi onu aşağıya doğru çekerken yavaşlar. Yeterince hızlı (saniyede yaklaşık 11 km, denemesi bedava) atarsanız, size geri dönmeyecektir ve uzaya çıkacaktır, ancak Dünya’nın yerçekimi yüzünden hareket ettikçe yine de daha yavaş ilerleyecektir.<br />
1990'lı yıllarda fizikçiler ve gökbilimciler, büyük patlamanın ardından benzer bir şeylerin oluşmasını bekliyorlardı — bu olay her yöne doğru her yönden atıldı. Tıpkı Dünya’nın topu yavaşlattığı gibi, Evrendeki maddelerin toplamının da neden olacağı yerçekimi hepsini yavaşlatmış olmalıydı. Ama buldukları bu değildi.<br />
Bunun yerine, her şey hızlanmış gibi görünüyor. Evrende dolaşan birşey var, yerçekimi herşeyi bir araya tutmaya çalışırken, fiziksel olarak bundan daha da hızlı dağılmış bir şey bu. Etkisi küçük, sadece uzaktaki galaksilere baktığınızda göze çarpıyor — ama orada. Buna Karanlık enerji dediler çünkü kimse ne olduğunu bilmiyor.<br />
Bilim, açıklanamayacak gizemli şeyleri arayan insanların uğraştığı bir alandır; bu yüzden, Evren bu gizemli olayla fizikçileri şaşırtmadı. Yüzyıllardır böyle gizemli birçok soruya fizik cevap aramıştır. Örneğin zaman neden sadece geçmişten geleceğe doğru işaret eden bir oktur? Geriye doğru neden akmıyor?<br />
Aptalca bir soru gibi görünebilir — yani zaman ilerlemezse, etkiler nedenlerden önce gelirdi ve bu imkansız gibi görünüyor— ama bu düşünebileceğimizden daha az bir etki. Evren, bildiğimiz kadarıyla yalnızca fizik yasalarına göre çalışır. Ve bildiğimiz fizik kanunlarının hemen hepsi tamamen zamanla geri döndürülebilir, yani zaman ilerledikçe ya da zaman geriye giderse, neden oldukları şeylerin aynı görünmesi anlamına gelir. Bir örnek, bir yıldızın yerçekimi etkisinden dolayı çevresinde dolaşan bir gezegenin yolu. Zaman ileriye veya geriye doğru ilerlese de, gezegen yörüngeleri tam olarak aynı yolları takip eder. Tek fark yörünge yönüdür.<br />
Fakat fizikte önemli bir kavram zamanla geri döndürülebilir değildir ve bu termodinamiğin ikinci yasasıdır. Zaman ilerledikçe Evrendeki bozukluk miktarı daima artacaktır. Tıpkı karanlık enerji gibi, evren hakkında fark ettiğimiz bir şey ve hala tamamen anlamadığımız bir şey — kuşkusuz karanlık enerjiden çok daha iyi bir fikrimizin olduğu birşey var “Entropi”.<br />
Kahve soğuyor, binalar dökülüyor, yumurtalar kırılıyor ve yıldızlar, termal denge olarak bilinen tekdüze sönüklük haline düşmeye mahkum gibi görünen bir evrende harekete geçer. 1927'de astronom-filozof Sir Arthur Eddington, kademeli olarak enerji dağılımını geri döndürülemez “zaman oku” nun bir kanıtı olarak gösterdi.<br />
Bu nedenle, fizikçiler ikinci yasayı zamanın okunun kaynağı olarak gönülsüz bir şekilde yerleştireceklerdir: Bir şeyin ortaya çıkmasından sonra, zamanın yalnızca bir yönde hareket etmesini gerektirecek bir şekilde, bozukluk her zaman artmalıdır.<br />
Erivan Fizik Enstitüsü’nden A. E. Allahverdyan ve Yerevan Devlet Üniversitesi’nden V. G. Gurzadyan, Ermenistan’da fizikçiler, — en azından sınırlı bir durumda — karanlık enerji ile ikinci yasanın ilişkili olup olmayacağını görmek için bir çalışma yaptılar. Bunu test etmek için, değişen bir kütleli bir yıldızın etrafında dönen bir gezegen gibi basit bir olaya baktılar.<br />
Karanlık enerji yokken, gezegen ilginç bir olay olmadan yıldızın etrafında döner buldular. Zamanda geriye doğru ilerleyen bir yörüngeyi, zamanında ileriye doğru ilerletmenin hiçbir yolu yoktur.<br />
Ancak karanlık enerji evrende olduğu gibi uzayı birbirinden uzaklaştırırsa, gezegen nihayetinde dönüşü olmayan bir yolda yıldızdan atılır. Bu, geçmiş ile gelecek arasında bir ayrım yapıyor: tek yönlü gibi işliyor, gezegen dışarı fırlıyor, ters yöne çevriliyor ve gezegen içeri çekilip yıldız tarafından yakalanıyor.<br />
<strong>Karanlık enerji doğal olarak zamanın okuna etki eder.</strong><br />
Yazarlar, bunun gerçekten sınırlı bir durum olduğunu vurguluyorlar ve kesinlikle karanlık enerjiyi zamanın ilerlemesindeki tek neden olarak iddia etmiyorlar. Araştırmalarını Amerikanın en saygın dergilerinden olan Physical Review E de yayınladılar. Bu çalışmayla termodinamik ve karanlık enerji arasında olası olan bir bağlantıyı daha iyi anlamamıza yardımcı oldular.<br />
<strong>Haber Kaynağı: </strong> Kıbrıs Gazetesiahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-69034806758473539092016-10-06T14:04:00.000+03:002016-10-06T14:04:01.067+03:00Neşet ertaş'tan zahidem<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/ELbymBBGANU/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/ELbymBBGANU?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-43973526716656917082016-05-28T12:04:00.000+03:002016-05-28T12:04:00.334+03:00Kırşehirde ahilik kutlaması [esnaf bayramı]<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/D8KpgFtdL0I/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/D8KpgFtdL0I?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<br />ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-75224726044125630552016-04-10T11:57:00.002+03:002016-04-10T11:57:47.190+03:00Tarihte Bilim İçin Hayatını Feda Etmiş 10 Bilim İnsanı<h4 style="font-size: 26px; font-weight: 700; margin-bottom: 10px;">
Tarihte Bilim İçin Hayatını Feda Etmiş 10 Bilim İnsanı</h4>
<div class="row">
<div class="large-12 small-12 columns">
<div class="row collapse">
<div class="medium-8 small-8 columns" style="padding: 0px 0px 0px 5px;">
<!-- Buttons start here. Copy this ul to your document. --> </div>
<div class="medium-8 small-8 columns" style="padding: 0px 0px 0px 5px;">
</div>
<!-- Buttons end here --> </div>
</div>
</div>
<div class="row collapse">
<div class="medium-12 small-12 columns cContent" style="margin-bottom: 10px;">
<img alt="" class="article" src="http://www.tarihiolaylar.com/img/galeri/galeri_madame-curie-jpg_105178161_1429861527.jpg" /> </div>
<div class="medium-12 small-12 columns">
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: lucida sans unicode,lucida grande,sans-serif;">Tarihte bazı bilim İnsanları vardır ki insanlığı daha ileri noktaya götürme amacıyla kendilerini bilime feda etmişlerdir. Zehirlenen kimyagerler, zararlı ışınlardan kanser olanlar, kör olanlar... Hepsini saygıyla anıyoruz. </span></span><br />
<span style="font-size: 16px;"><span style="font-family: lucida sans unicode,lucida grande,sans-serif;">İşte bilim için hayatını feda etmiş 10 bilim insanı.</span></span></div>
</div>
<!--#Blog--> <!--Fotoğraf Albümü--> <br />
<div class="fotograf-albumu icerik-1">
<div class="row">
<div class="medium-12 small-12 columns">
<h4 style="font-weight: 700;">
1- Marie Curie</h4>
</div>
<div class="medium-12 small-12 columns cContent">
<img alt="" class="article" src="http://www.tarihiolaylar.com/img/galeri/galeri_marie-curie-jpg_235046010_1429861950.jpg" /> </div>
<div class="medium-12 small-12 columns galeriAciklama" style="margin: 20px 0px;">
Radyasyon tedavisi üzerine çalışırken radyasyondan dolayı kendinde lösemi gelişmiş, bu yüzden hayatını kaybetmiştir. Marie Curie, nobel kimya ve fizik ödülü almış bir bilim kadınıdır. </div>
<div class="medium-12 small-12 columns">
<h4 style="font-weight: 700;">
2- Carl Scheele</h4>
</div>
<div class="medium-12 small-12 columns cContent">
<img alt="" class="article" src="http://www.tarihiolaylar.com/img/galeri/galeri_carl-scheele-jpg_487729001_1429861951.jpg" /> </div>
<div class="medium-12 small-12 columns galeriAciklama" style="margin: 20px 0px;">
Carl Scheele bir farmaolog aynı zamanda da birçok kimyasal elementin bulucusudur. Kimyager Joseph Priestley, Carl Scheele’nin buluşlarının çoğunu çalıp makaleler halinde kendisinin buluşlarıymış gibi yayınlasa da daha sonradan gerçek anlaşılmış ve buluşların hakkı Carl Scheele’ye tekrardan verilmiştir. Scheele’nin keşfettiği elementler arasında oksijen, molibden, tungsten, manganez ve klorin gibi elementler bulunmaktadır. Scheele'nin en ilginç özelliği ise çalıştığı kimyasalların tadına bakmaktır. Ölüm sebebi hidrojen siyanürü tatmak olarak tarihe geçmiştir. </div>
<div class="large-12 text-center columns">
</div>
<div class="medium-12 small-12 columns">
<h4 style="font-weight: 700;">
3- Sir David Brewster</h4>
</div>
<div class="medium-12 small-12 columns cContent">
<img alt="" class="article" src="http://www.tarihiolaylar.com/img/galeri/galeri_david-brewster-jpg_498998027_1429861951.jpg" style="height: 600px;" /> </div>
<div class="medium-12 small-12 columns galeriAciklama" style="margin: 20px 0px;">
Sir David Brewster, optik ve ışık polarizasyonu üzerine çalışmış ve kaleidoskopu keşfetmiştir. Mikroskoplardaki mercekler sistemini geliştiren İskoçyalı bilim adamı Brewster, bir ışık çalışmasında görme yeteneğinin dörtte üçünü kaybetmiştir. Ve belirli bir süre sonra da kör kalmıştır. Sir David Brewster bilim için ölmese de bilim için gözlerini feda etmiştir. </div>
<div class="medium-12 small-12 columns">
<h4 style="font-weight: 700;">
4- Elizabeth Ascheim</h4>
</div>
<div class="medium-12 small-12 columns cContent">
<img alt="" class="article" src="http://www.tarihiolaylar.com/img/galeri/galeri_elizabeth-ascheim-jpg_570485325_1429861953.jpg" style="height: 600px;" /> </div>
<div class="medium-12 small-12 columns galeriAciklama" style="margin: 20px 0px;">
Elizbeth Ascheim röntgen ışıkları üzerine çalışmalar yapmış ve X ışınlarını daha iyi kullanmak için kendisini denek olarak kullanmıştır. Maruz kaldığı fazla röntgen ışınından dolayı vücudunun her organında kanserli hücreler oluşmuş ve hayatını kaybetmiştir. </div>
<div class="medium-12 small-12 columns">
<h4 style="font-weight: 700;">
5- Robert Bunsen</h4>
</div>
<div class="medium-12 small-12 columns cContent">
<img alt="" class="article" src="http://www.tarihiolaylar.com/img/galeri/galeri_robert_bunsen-jpg_740311964_1429861954.jpg" style="height: 600px;" /> </div>
<div class="medium-12 small-12 columns galeriAciklama" style="margin: 20px 0px;">
"Bunsen burner" olarak bilinen Robert Bunsen, laboratuvarlarda kullanılan ısıtıcı "bek"lerin mucitidir. Kimyager Bunsen, bulduğu beki test ederken kör olmuştur. </div>
<div class="large-12 text-center columns">
</div>
<div class="medium-12 small-12 columns">
<h4 style="font-weight: 700;">
6- William Bullock</h4>
</div>
<div class="medium-12 small-12 columns cContent">
<img alt="" class="article" src="http://www.tarihiolaylar.com/img/galeri/galeri_william_bullock_inventor_portrait-jpg_888933174_1429861956.jpg" style="height: 600px;" /> </div>
<div class="medium-12 small-12 columns galeriAciklama" style="margin: 20px 0px;">
Döner silindirli matbaa makinesini icat eden William Bullock bu icadıyla matbaa sanayisinde devrim yaratmıştır. Döner silindirler sayesinde daha hızlı ve daha kaliteli baskı yapılabilmiştir. William Bullock, icat ettiği bu makineyi tamir etmeye çalışırken, ayağına düşürmüş ve kangrenden hayatını kaybetmiştir. </div>
<div class="medium-12 small-12 columns">
<h4 style="font-weight: 700;">
7- Jean-Francois de Rozier</h4>
</div>
<div class="medium-12 small-12 columns cContent">
<img alt="" class="article" src="http://www.tarihiolaylar.com/img/galeri/galeri_pilatre_de_rozier-jpg_972908024_1429861957.jpg" style="height: 600px;" /> </div>
<div class="medium-12 small-12 columns galeriAciklama" style="margin: 20px 0px;">
Fizik ve kimya öğretmeni olan Rozier balonla ilk uçuş yapan, ve bu buluşu ilk defa test eden kişidir. Bu uçuş sırasında patlayan balonla hayatını kaybetmiş ve hayatını hava yolunda kaybeden ilk insan olarak adını tarihe yazdırmıştır. </div>
<div class="medium-12 small-12 columns">
<h4 style="font-weight: 700;">
8- Thomas Midgley Jr.</h4>
</div>
<div class="medium-12 small-12 columns cContent">
<img alt="" class="article" src="http://www.tarihiolaylar.com/img/galeri/galeri_thomas-midgley-jr-jpg_776305001_1429861958.jpg" style="height: 600px;" /> </div>
<div class="medium-12 small-12 columns galeriAciklama" style="margin: 20px 0px;">
Kurşunlu benzini keşfederek insanlığın hem sanayide hem ulaşımda ciddi yollar kat etmesini sağlayan Amerikalı ünlü mühendis ve kimyager Thomas Midgley Jr. kurşun zehirlenmesinden hayatını kaybetmiştir. </div>
<div class="medium-12 small-12 columns">
<h4 style="font-weight: 700;">
9- Sir Humphry Davy</h4>
</div>
<div class="medium-12 small-12 columns cContent">
<img alt="" class="article" src="http://www.tarihiolaylar.com/img/galeri/galeri_sir-davy-jpg_501236292_1429862194.jpg" style="height: 600px;" /> </div>
<div class="medium-12 small-12 columns galeriAciklama" style="margin: 20px 0px;">
Üstün zekâsıyla bilinen İngiliz kimyager Sir Humphry Davy, bulduğu gazların yanıcılık özelliğini test ederken yanarak ölmüştür. </div>
<div class="medium-12 small-12 columns">
<h4 style="font-weight: 700;">
10- Alexander Bogdanov</h4>
</div>
<div class="medium-12 small-12 columns cContent">
<img alt="" class="article" src="http://www.tarihiolaylar.com/img/galeri/galeri_bogdanov-jpg_301125050_1429861959.jpg" style="height: 600px;" /> </div>
<div class="medium-12 small-12 columns galeriAciklama" style="margin: 20px 0px;">
"Genç insan kanının, yaşlı bir bedene transfer edilmesiyle yaşlı insan gençleşebilir mi?" sorusuna yanıt arayan Rus bilim adamı, hastalık testi yapmadan kendisine transfer ettiği sıtma hastası olan bir hastanın kanıyla hayatını kaybetmiştir</div>
<div class="medium-12 small-12 columns galeriAciklama" style="margin: 20px 0px;">
http://www.tarihiolaylar.com/galeriler/tarihte-bilim-icin-hayatini-feda-etmis-10-bilim-insani-145</div>
<div class="medium-12 small-12 columns galeriAciklama" style="margin: 20px 0px;">
</div>
</div>
</div>
ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-85062998981556707482016-04-09T12:12:00.000+03:002016-04-09T12:12:56.845+03:002 Abdülhamid dönemi<h2>
Ulu Hakan mı, Kızıl Sultan mı?</h2>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: x-small;"><strong> </strong></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: x-small;"><img alt=" " height="256" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/2.abdulhamid._yazi_1_resim_1.jpg" style="display: block; margin-left: auto; margin-right: auto;" width="197" /><strong><br /></strong></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span data-mce-mark="1" style="font-size: x-small;"><strong>''Tarih değil, hatalar tekerrür eder!''</strong> 2. Abdulhamid</span></div>
<br />
2 Abdülhamid; üst başlığımızın ilk konusu olacaktır. Çünkü şu an hem güncel politika ve politikacılarımızı anlamak için, hem de siyaset-adalet ilişkisini irdeleyebilmemiz için, işin kök noktalarından birisidir. Kimilerine göre son Osmanlı padişahı olan bu zat; Cumhuriyet, Cemaat, Meşrutiyet ve batılaşma ikilemleri içindeki dönüm noktalarından birisidir.<br />
Onun hayatının aydınlatılması; günümüz için önemli bir mottonun zehiride olabilir, panzehiri de. Muhafazakar kesim bile ikilemler yaşar bu konuda. Çünkü misal Necip Fazıl’a göre ‘Ulu Hakan’ olan 2. Abdulhamid, yine bir dönem Said Nursi’ye göre ‘zorba’dir.<br />
<br />
<br />
<img alt=" " height="172" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/1900_turkler.jpg" style="display: block; margin-left: auto; margin-right: auto;" width="380" /><br />
…………………………………………………………..<br />
<br />
Evvela şunu söylemek gerekir. Bu yazıyı en sağlıklı şekilde yorumlayabilmek için 2. Abdulhamid’in hangi devirde yaşadığı ve ondan önce Osmanlı’nın nasıl bir durumda olduğu iyi bilinmelidir. Çünkü Osmanlı’nın tüm padişahlarından, zaman ve koşul ayırmaksızın aynı oranda şeyler beklemek; misal Osmanlı’nın kurucusu Osman Bey’e ‘Niye İstanbul’u fethedemedin’ demek gibi bir şeydir. Dönem, zaman, durum; bahsi geçen şahsı objektif değerlendirebilmek için önemli kriterlerdir.<br />
<br />
<img alt=" " height="278" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/osmanli_harita.png" style="display: block; margin-left: auto; margin-right: auto;" width="510" /><br />
Otto von Bismarck ,19. yüzyılda gevşek bir konfederasyon olan Almanya’nın güçlü bir imparatorluğa dönüşmesinde en önemli rolü oynayan ve ilk şansölyesi (başbakan) olan, Alman devlet adamıdır. Alman Milli Birliği'nin kurucusudur. Bismarck’ı hatırlatmamın sebebi; 2. Abdulhamid hakkındaki şu cümlesidir:<br />
-<i>Dünyâda 100 gram akıl varsa, bunun 90 gramı Abdülhamîd Han'da, 5 gramı bende, kalan 5 gramı da diğer dünyâ siyâsîlerindedir.<br /><br /><img alt=" " height="253" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/anadolu_hareketi_-_2._abdulhamid-_otto_von_bismarc.jpg" width="199" /><br /><br /></i><br />
Bir başbakanın, diğer ülke lideri hakkında bu derece övgü içeren bir cümle kurması pek rastlanır şey değildir. İyi ama nedir bu cümleyi kurduran şey, irdeleyelim.<br />
<br />
<b>Tahta çıkışı</b><br />
Amcası Abdülaziz'in 1876'da tahttan indirilmesi ve şüpheli koşullarda ölümü, ağabeyi V. Murat'ın tahta geçirildikten üç ay sonra ruhsal çöküntü geçirdiği iddiasıyla tahttan indirilerek Çırağan Sarayı'na hapsedilmesi olaylarına tanık oldu. 31 Ağustos 1876'da padişah ilan edildi.<br />
<br />
Abdülhamid tahta çıktığında Osmanlı İmparatorluğu büyük bir bunalım içindeydi. 1871'de Âli Paşa'nın ölümünden sonra saray ile Bâb-ı Âli arasındaki çekişme alevlenmiş; 1875'te devlet borçlarını ödeyemez hale düşerek 'Muharrem Kararnamesi' ile moratoryum ilan etmiş; Rusya'nın başını çektiği Panslavizm akımının etkisiyle Balkanlar'da ulusal ayaklanmalar baş göstermişti. <br /><br />Yurt içinde meşrutiyet yanlısı görüşler güçleniyor, hatta padişahlığın tasfiyesiyle cumhuriyet ilânı fikri tartışmaya açılıyordu.<br />
Abdülhamid, tahta geçmeden Mithat Paşa'ya verdiği taahhüt uyarınca 23 Aralık 1876'da, ilk Osmanlı anayasası olan Kanun-ı Esasî'yi ilan etti. Meclis-i Mebusan ve Ayan Meclisi üyelerinden oluşan ilk meclis 19 Mart 1877'de açıldı. Böylece I. Meşrutiyet dönemi başladı. Padişah ile meclisin ülkeyi birlikte yönetmesi ilkesine dayanan anayasayla yargı bağımsızlığı ve temel haklar güvence altına alınmasına rağmen egemenliğin esas kaynağı yine padişahtı. Abdülhamid, Kanun-ı Esasî'nin 113. maddesiyle kendisine tanınan "idari sürgün yetkisi"ni kullanarak, 1881 yılında Mithat Paşa'yı sürgüne yolladı.<br />
Bu Mithat Paşa, İttihat Terakki ve dolayısıyla Said Nursi efendi konusuna girmeden evvel, 2. Abdulhamid’in padişahlığı dönemindeki icraatlarına bir göz atalım:<br />
<i>Mülkiye (Siyasal Bilgiler), Fakülte düzeyine getirilerek açıldı</i><br />
<i>Memurlara sicil tutulmaya başlandı</i><br />
<i>Eski Eserler Müzesi açıldı</i><br />
<i>Hukuk Fakültesi açıldı</i><br />
<i>Muhasebat Divanı (Sayıştay) kuruldu</i><br />
<i>Güzel Sanatlar Fakültesi açıldı</i><br />
<i>Ticaret Fakültesi açıldı</i><br />
<i>Yüksek Mühendislik Fakültesi açıldı</i><br />
<i>Dârülmuallimât (Kız Öğretmen Okulu) açıldı</i><br />
<i>Terkos Suyu hizmete girdi</i><br />
<i>Bütün yurtta İdadiler (Lise) açılmaya başlandı</i><br />
<i>Ziraat Bankası kuruldu</i><br />
<i><img alt=" " height="356" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/ziraat_bankasi.jpg" style="display: block; margin-left: auto; margin-right: auto;" width="480" /><br />Bursa'da İpekhane açıldı</i><br />
<i>Emekli Sandığı kuruldu</i><br />
<i>Halkalı Ziraat ve Veterinerlik Fakülteleri açıldı</i><br />
<i>Bursa Demiryolu hizmete girdi</i><br />
<i><img alt=" " height="287" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/demiryolu.jpg" width="400" /></i><br />
<i>Aşiret Okulu açıldı</i><br />
<i>Bütün yurtta Rüşdiyeler (Ortaokul) açılmaya başlandı</i><br />
<i>Kudüs Demiryolu hizmete girdi</i><br />
<i>Ankara Demiryolu hizmete girdi</i><br />
<i>Kağıt Fabrikası kuruldu</i><br />
<i>Kadıköy Gazhanesi kuruldu</i><br />
<i>Beyrut'ta liman ve rıhtım inşaa edildi</i><br />
<i>Osmanlı Sigorta Şirketi kuruldu</i><br />
<i>Kadıköy Su Tesisatı hizmete girdi</i><br />
<i>Selanik-Manastır Demiryolu hizmete girdi</i><br />
<i><img alt=" " height="255" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/sam_tren_gari.jpg" width="400" /></i><br />
<i>Şam Demiryolu hizmete girdi</i><i><br /></i><br />
<i>Eskişehir-Kütahya Demiryolu hizmete girdi</i><br />
<i>Galata Rıhtımı inşa edildi</i><br />
<i>Beyrut Demiryolu hizmete girdi</i><br />
<i>Darülaceze (Kimsesizler yurdu) hizmete girdi</i><br />
<i> </i><br />
<i><img alt=" " height="242" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/darulaceze.jpg" width="510" /></i><br />
<i> </i><br />
<br />Mum Fabrikası kuruldu<br />
<br />Afyon-Konya Demiryolu hizmete girdi<br />
Sakız Adası'nda Liman ve Rıhtım inşaa edildi<br />
İstanbul-Selanik Demiryolu hizmete girdi<br />
Tuna Nehri'nde Demirkapı Kanalı açıldı<br />
Şam-Halep Demiryolu hizmete girdi<br />
Şişli Etfal Hastanesi hizmete girdi<br />
<br />
<img alt=" " height="360" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/sisli_etfal.gif" width="510" /><br />
<br />Hicaz Telgraf hattı kuruldu<br />
<br />Hama Demiryolu hizmete girdi<br />
<br />Basra-Hindistan Telgraf hattı Beyoğlu'na bağlandı<br />
Hamidiye Suyu hizmete girdi<br />
Dünyanın ilk dişçilik okulunu kurdu. <br /><br />Paris'te İslam Külliyesi kurdu. <br /><br /><br />Selanik'te Liman ve Rıhtım inşaa edildi<br />
<br />Haydarpaşa Liman ve Rıhtımı inşaa edildi<br />
Sirkeci Garı<br />
<i><img alt=" " height="267" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/gar.jpg" width="189" /></i><br />
<i></i>Haydarpaşa Garı<br />
<br />Maden Fakültesi açıldı<br />
<br />Şam Tıp Fakültesi açıldı<br />
Haydarpaşa Askeri Tıp Fakültesi açıldı<br />
<br />Trablus-Bingazi Telgraf hattı kuruldu<br />
<br />Konya Ereğlisi'nde demiryolu hizmete girdi<br />
<br />
<br />Trablus Telsiz İstasyonu kuruldu<br />
<br />Bütün yurtta Telsiz İstasyonları kuruldu<br />
<br />Medine Telgraf Hattı kuruldu<br />
<br />Şam'da Elektrikli tramvay hizmete girdi<br />
<br />Hicaz Demiryolu hizmete girdi. 27 Ağustos'ta İstanbuldan kalkan tren, 3 gün sonra Medine'ye ulaştı<br />
Pekin'de Üniversite kurdurdu. (Dar'ul Ulum'il Hamidiye = Hamidiye Üniversitesi) <br /><br />Toplu sünnet merasimleri yaptırıp her bir çocuğa çeyrek altın gönderdi ve bu yüzden yaz aylarında toplu sünnetlerin yaygınlaşmasını sağladı.<br />
<br />Kendi el emeği ile kazandığı ve biriktirdiği parasından bir kısmını her sene borç yüzünden hapse düşenleri kurtarmaya tahsis etti.<br />
<br />Her yıl 30 bin saksı satın alıp çiçek ektirdi.<br />
<br />
<img alt=" " height="173" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/dem.jpg" width="240" /><br />
Döneminde yaptırılan Demiryolları<br />
<b><i> </i></b><br />
<b>Mithat Paşa ve Kanun-i Esasi</b><br />
Mithat Paşa, İttihat ve Terakki gönüllülerinin gözünde Cumhuriyet’in ilk mimarı sayılabilir. Daha sonra Enver Paşa ve Said Nursi’nin de aralarında bulunduğu İttihat ve Terakki hareketinin savunduğu değerler; Mithat Paşa ve onun Kanuni Esasi’sidir. Kimi yazarlara göre Osmanlı’nın yetiştirdiği ender aydınlardandır. Hayatı ve hakkındaki görüşler için <a href="http://www.anadoluhareketi.com/forum/index.php?Id=28492&alt_id=44361">(T.K.) </a><br />
<img alt=" " height="258" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/mithat_pasa.jpg" style="display: block; margin-left: auto; margin-right: auto;" width="195" /><br />
<br />
Mithat Paşa denildiğinde tabiki akla Kanuni Esasi gelir. Kanuni Esasi detayları için <a href="http://www.anadoluhareketi.com/forum/index.php?Id=28496&alt_id=44360">(T.K.)</a><br />
Zaten 2. Abdulhamid’in sonunu getiren 1908 darbesi, bu Kanunların tekrar yürürlüğe konulması için yapılmıştır. Aslında Kanuni Esasi resmi olarak yürürlükten hiç kaldırılmamış ama kendi özüne aykırı olarak Padişah tarafından uygulanmaya çalışılmıştır. Şimdi 2. Abdulhamid dönemine genel bir bakış:<br />
<br />
………………………………………………………………………………………………………………………..<br />
<b>2. Abdulhamit Dönemi:</b><br />
<b> </b><br />
<b> <img alt=" " height="192" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/2222.jpg" style="display: block; margin-left: auto; margin-right: auto;" width="256" /></b><br />
<b> </b><br />
Rusya'nın Balkanlar'da ıslahat için verdiği tekliflerin 12 Nisan 1877'de İbrahim Ethem Paşa hükümeti tarafından reddedilmesi üzerine 93 Harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus Savaşı patlak verdi. Abdülhamid'in karşı olmasına rağmen Mithat Paşa, Damad Mahmud Paşa ve Redif Paşa gibi devlet adamlarının ısrarlarıyla girilen savaşta Rus orduları Balkan ve Kafkas cephelerinde Osmanlı kuvvetlerini bir dizi yenilgiye uğratarak doğuda Erzurum'u, batıda ise Bulgaristan'ın tamamı ile Trakya'nın İstanbul surlarına kadarki kısmını işgal ettiler. Meclis-i Mebusan'da hükümetin savaş politikalarına yöneltilen ağır eleştiriler üzerine Abdülhamit, meclisi 18 Şubat 1878'de tatil etti. Takip eden 30 yıl boyunca meclisi bir daha toplantıya çağırmadı ve bu süre zarfında meşrutiyet anayasası olan Kanun-ı Esasi'yi kağıt üzerinde de olsa muhafaza ederek, aldığı kararları yine bu anayasaya göre yürürlüğe koydu.<b> </b><br />
93 Harbi, 3 Mart 1878'de İstanbul surları dışındaki Ayastefanos'ta karargâh kuran Rus kuvvetlerinin dikte ettiği Ayastefanos Antlaşması ile sona erdi. Anlaşmaya göre; Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı, sınırları Tuna'dan Ege'ye, Trakya'dan Arnavutluk'a uzanacak bağımsız bir Bulgaristan Prensliği kurulacak, Bosna-Hersek'e iç işlerinde bağımsızlık verilecek, Sırbistan, Karadağ ve Romanya tam bağımsızlık kazanacak ve sınırları genişletilecek, Kars, Ardahan, Batum ve Doğubeyazıt Rusya'ya verilecek, Teselya Yunanistan'a bırakılacak, Girit ve Ermenistan'da ıslahat yapılacak, Osmanlı İmparatorluğu Rusya'ya 30 bin ruble savaş tazminatı ödeyecekti. Oldukça ağır şartlar içeren bu antlaşmaya, Rusya'nın aşırı derecede güçlenmesinden kaygı duyan diğer Avrupa devletleri karşı çıktılar. 13 Temmuz 1878'de Ayastefanos Antlaşması'nın yerine geçen Berlin Antlaşması imzalandı. Yeni antlaşmayla Rusya'nın toprak kazanımları geri alındıysa da, Romanya ve Karadağ'a bağımsızlık verilirken, Bulgaristan'da Almanya ve Avusturya himayesinde özerk bir prenslik oluşturuldu.<br />
Şimdi Abdulhamid tarafından bakarsak bu bir başarı mıdır, başarısızlık mı? Avrupa Devletleri ile yine bir Avrupa Devletine karşı ittifak siyaseti sonucu antlaşmayı yeniletmek başarı mıdır?<br />
İşte misal bu sorunun sağlıklı cevabı için bile bir önceki dönem ile ilgili yazıyı okumak lazım. Ve burada kritik nokta; 2. Adulhamid savaşa girmeme taraftarı idi ise ve buna rağmen Mithat Paşa hükümeti yeni anayasa uyarınca aldığı yetki ile bu savaşa karar vermişse, burada yenilginin sorumluluğu iyi tahlil edilmelidir. <a href="http://www.anadoluhareketi.com/forum/index.php?Id=28492&alt_id=44356">(T.K.)</a><br />
Bu netlik, Abdulhamid’in Meclisi dağıtma sebebine de anlam kazandırabilir.<br />
<br />
<b>Toprakları elde tutma dönemi </b><br />
Berlin Antlaşması, Doğu Anadolu'daki Ermenilerin Rus himayesine yönelmelerine engel olmak amacıyla, Osmanlı İmparatorluğu'ndan bu bölgedeki Ermenilerin durumunu düzeltmeye yönelik bir dizi reform yapmasını talep etti. Abdülhamid yönetiminin bu reformları ertelemesi ve bölgedeki Kürt aşiretlerini muhtemel bir Ermeni isyanına karşı silahlandırma yoluna gitmesi üzerine Ermeniler arasında devrimci ve milliyetçi örgütler güç kazandı. 1887'de Maraş'a bağlı Zeytun'da, 1891'de ise Siirt'e yakın Sason'da Ermeni devrimci örgütlerince desteklenen direniş hareketleri başlatıldı. 1895'te bu olayların ülke çapında bir ihtilale dönüşmesi olasılığının doğması ve İstanbul'da Ermeni örgütlerinin Kumkapı'da Batı kamuoyunu etkilemeye yönelik bir ayaklanma düzenlemesi üzerine Kâmil Paşa hükümeti tarafından Anadolu'da Ermeni topluluklarına yönelik sert bastırma tedbirleri alındı. IV. Ordu Komutanı Müşir Zeki Paşa, Ermeni isyanını bastırmakla görevlendirildi. Doğuda Kürt aşiret reisleri Hamidiye Alayları adı altında düzensiz milis birliklerinde örgütlendi. 1895 yazında tüm Anadolu taşrasında gerçekleşen kanlı olaylar Batı kamuoyunda genellikle Hamidiye katliamları olarak adlandırıldı ve liberal Avrupa basınında Abdülhamid aleyhine şiddetli bir kampanya başlatılmasına sebep oldu.<br />
<img alt=" " height="277" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/karikatur.jpg" style="display: block; margin-left: auto; margin-right: auto;" width="180" /><br />
<br />
<br />
1897 yılında, Girit'in Yunanistan'a ilhakını isteyen Yunan hükümetinin Tesalya sınırında ihlallere girişmesi üzerine "barut kokusu" artık duyulmaya başlamıştı. Bunun üzerine vükela meclisi Mâbeyne çağrıldı. Padişah tarafından, durumun müzakere ve bir neticeye bağlanması için emredildi. Meclis ara vermeden 56 saat durumu konuştu. Herkes Yunanlılara harp açılmaması yolunda fikirler ileri sürdü. Bunu söyleyenler, ülkenin durumunun iyi olmadığını izah ederek: -Harbe girmek hata olur, diye rey veriyorlardı. Bu fikrin baş müdafii İzzet Paşa idi. Zaman zaman dışarı çıkarak padişahın yanına gidiyor, müzakereler hakkında bilgi veriyordu. Fakat Rıza Paşa ve birkaç devlet adamı, eğer Yunanistan'a karşı korkak bir tavır içine girilirse, bütün Rumeli’nin parçalanacağını ve belki de İstanbul’un tehlikeye düşeceğini savundular ve Sultan II. Abdülhamid ile gizlice görüşerek bu fikirlerini ona bildirdiler. Savaş taraftarı olan padişah hemen hazırlıkların yapılmasını istiyordu. İşte tam bu sırada harekete geçen Yunan ordusu Alasonya'ya saldırdı. Hazırlıksız bulunan Yanya'daki Osmanlı tümeni, Yunan birlikleri önünden ric'at etmek zorunda kaldı. Bunun üzerine İstanbul'daki I. Ordu, Umum Kumandanı Ethem Paşa kumadasında Yunanistan üzerine harekete geçti. Birkaç gün içinde Yenişehir'i (Tesalya) ele geçirdi. Daha sonra Atina yolu üzerindeki Milona geçitlerine geldi ve burasını savunan Yunan ordusunu, 23 Nisan 1897 günü büyük bir mağlubiyete uğrattı. Milona Meydan Savaşı ile, Avrupalıların, geçilemez de dikleri bu geçitleri aşan ordu, güneye çekilen Yunan ordusu ile, Atina ile Tesalya arasındaki Dömeke’de yeniden karşılaştı. Yunanlıların son müdafaa hatları olan Dömeke’de, 25 bin kişilik Yunan ordusu perişan edildi ve bir daha toparlanamadan darmadağın edildi. Bu muharebede Abdülezel Paşa şehid düştü. Ordu hızla ilerleyerek birkaç saat içinde Atina'ya girdi.<br />
15-17 Mayıs tarihinde Dömeke'de yapılan muharebede Yunan ordusu kesin bir yenilgiye uğradı. Avrupa devletlerinin müdahalesi ile mütareke yapıldı. Osmanlı lehine Tesalya sınırındaki bazı küçük değişiklikler dışında savaştan önceki sınırlara dönüldü. Yunanistan Osmanlı Devleti'ne 4 milyon lira savaş tazminatı ödemeyi kabul etse de bu tazminat tahsil edilemedi. Oysa buna karşılık Girit'e özerklik verilmişti.<br />
<strong>Çeşitli Kaynaklardan Özellikleri ve İcraatları:</strong><br />
-2. Abdulhamid'in İngiltere'ye karşı İRA'yı kurdurduğu söylenmektedir.<br />
-Voltaire'nin, Hz.Muhammed (s.a.s) hakkinda yazdigi assagilayici bir oyunun Fransa'da sahnelenme planlarini duyunca, Fransa kralina bir mektup yollayip, "Ben su anda sizi bertaraf edecek durumda degilim, ama sunu bilin ki eger bu oyun oynanirsa, yarindan tezi yok tum Arap ve İslam ulkelerine haber saliyorum sizinle olan tum iliskilerini kopariyorlar" demistir. Bunu goze alamayan Fransa o yazarin oyunu oynamasini engellemistir.<br />
-Ayrica 21 temmuz 1905 cuma gunu Ermeni komitacilar Abdulhamit'e basarisiz bir suikast girisiminde bulunurlar. Viyana'dan getirdikleri saatli bombayi, padisahin saraydan cikip camiye inisini dakika dakika hesaplayip Yildiz'in ordaki saat kulesinin dibindeki bir faytona yerlestirirler. Fakat Abdulhamid kapidan cikarken 1-2 dk birileriyle sohbete dalinca bomba patlar ama 2. Abdulhamid'e birsey olmaz. Necdet sakaoglu'nun bu mulkun sultanlari'nda Abdulhamid'in patlama olur olmaz cok sakin bir tavir aldigi ve etrafina, "Korkmayin, korkmayin" dedigi sonra da faytonuna dondugu yazilir.<br />
-Önce, bir sene beş ay devlet idâresine karıştırılmadı. Memleketi Sadrazam Mithat Paşa ve arkadaşları idâre etti. Bunlar, 24 nisan 1877 günü Rus harbine sebep oldular. Mâlî 1293 senesine rastladığı için (93 harbi) denilmektedir. 93 harbi Edirne mütârekesine kadar dokuz ay sürdü. Müşir [mareşal] yaptıkları Süleyman Paşa, şıpka geçidinde büyük gaflet yaparak, en seçkin Türk birliklerinin harcanmasına sebep oldu. Bu hezîmete kahramanlık denilerek, başkumandan yapıldı. Fakat, Filibe'ye ve oradan Edirne'ye kaçtı. Edirne'de de tutunamayıp mütâreke istedi. Mütâreke Abdülhamîd'in, Kraliçe Viktorya'ya çektiği telgraf üzerine mümkün olabildi. Ruslar ve Bulgarlar, onbinlerce Türk kadın ve çocuğunu kestiler. Bir milyondan fazla Türk, Bulgaristan'dan, İstanbul'a göç etti. O zaman Rusya'nın nüfûsu doksan, Osmanlıların ise altmışdört milyondu. Abdülhamid, fâciâları görünce, Edirne mütârekesinden onüç gün sonra, 13 şubat 1878'de Meclis-i Mebûsân'ı kapattı. Devlet idâresini eline aldı. Mebusların ancak yüzde kırkı Türktü. Bu parlamento devâm etseydi, Osmanlı dahâ o zaman parçalanacaktı. İkinci Abdülhamid'in ilk ve büyük başarısı, bu felâketi görmesi ve önlemesi oldu.<br /><br />-Theodore Herzl'in "Kudüs'ü verin tum dış borçlarinizi Dunya Museviler Cemiyeti olarak odeyelim" onerisini reddetmiştir.<br />
<br />
<br />
İttihatçılar tarafından Abdülhamid dönemine "Devr-i İstibdâd" (İstibdat Dönemi) adı verilir. Ancak Mehmet Akif Ersoy’dan Said Nursi’ye kadar birçok insan, 2. Abdulhamid’e aleyhtar olmuşken, sonradan pişmanlıklarını dile getirmişlerdir. Bu konu ilginçtir.<br />
<br />
<b>2. Abdulhamid devrini önce yeren, sonra övenler</b><br />
<br />
Yazılarımızın sonunda 2. Abdulhamid Han'ın yaptıklarını takdir eder, ve yapacaklarının engellediğini düşünürsek, aşağıda ismi geçen insanlar iyi veya kötü, bu Sultan'ın tahttan indirilmesine vesile olmuştur. Eğer onun indirilmesi iyi olmamış ise (ki; bu şahısların kendileri de pişmanlık ifadeleri kullanmışlardır) bu kişilerin Devlet'in zayıflamasında rolleri olmuştur demek, elbetteki çok zor değildir. Dönem elbetteki İmparatorlukların sonu idi, ama eleştirinin dozajını kaçırmak Osmanlı'yı zayıflatmak demekti. Gelelim önce isyan, sonra pişmanlık dönemi geçirenlere:<br />
<b> </b><br />
<b>Said Nursi Efendi</b><br />
Şu an birçok mensubu ve kolu bulunan bir cemaatin lideri konumundaki Said Nursi Efendi; hayatını eski Said, yeni Said ve 3. Said olarak 3 döneme ayırmıştır. 2. Abdulhamid’e karşı olduğu döneme, sonradan Eski Said dönemi denmiştir.<br />
Said Nursi Efendi 2. Abdulhamid Han döneminde hala tartışılan bir sebep ile bir müddet akıl hastanesine kapatıldı. <a href="http://www.anadoluhareketi.com/forum/index.php?Id=28494&alt_id=44359">(T.K.)</a><br />
1907'de serbest kaldıktan sonra keskin bir Abdülhamit muhalifi olarak İttihat ve Terakki Cemiyetiyle irtibata geçmek için Selanik'e gitti. Selanik'te cemiyetin önde gelen isimlerinden daha sonra Selanik Mebusu olacak olan Emanuel Karasso ile ve cemiyetin diğer önderleri ile görüştü. Selanik'de Meşrutiyetin İlanı'ndaki kutlamalarda II. Abdülhamit idaresine karşı hürriyet nutukları söyledi. Nutuklarında hürriyetin gelmesinden önce ‘Gebermiş İstibdadı muhafaza için şeriat meselesinden geri adım atılmış’ olduğunu söylemişti.<br />
<img alt=" " height="176" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/said_nursi.jpg" style="display: block; margin-left: auto; margin-right: auto;" width="160" /><br />
Keza ‘Yaşasın zalimler için Cehennem’ sözünü, bu devir için söylediği kabul edilmektedir. Lakin burada bir tespite değinmek lazımdır.: Said Nursi efendinin, çok sonradan ve ölümünden kısa süre evvel, 2. Abdulhamid Han’ın varislerinden helallik aldığı da genel bir kabuldür. (Nur cemaati internet sitelerinde de bu özrü görebilirsiniz.)<br />
<br />
Said Nursi Efendi konusuna, 2. Abdulhamid’den Atatürk devrine kadar, yazılarımız boyunca değinilecek ve daha sonra ayrı bir yazı konusu olacaktır.<br />
<br />
<b>Mehmet Akif Ersoy</b><br />
<b> <img alt=" " height="163" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/mehmet_akif.jpg" width="217" /></b><br />
2. Abdulhamid’e karşı yazılan şiirlerinden bazıları:<br />
<br />
‘’Ortalık şöyle fena, böyle müzebzep işler,<br />
Ah o Yıldız’daki baykuş ölmezse eğer.’’<br />
<br />
‘’Çoktan beridir vardı benim bir derdim,<br />
Gideyim zalimi ikaz edeyim isterdim,<br />
Kafes ardında hanımlar gibi Saikliydi Hamid,<br />
Al-i Osman’dan bu korkaklık edilmezdi ümid.’’<br />
<br />
Peki 2. Abdulhamid tahttan indirildikten sonra ne yazdı Mehmet Akif:<br />
‘’Giden semerciyi, derler, bulur muyuz şimdi?<br />Ya böyle kalfa değil, basbayağı muallimdi.<br />
Nasıl da kadrini vaktiyle bilemedik, tuhaf iş;<br />Semer değilmiş o rahmetlininki devletmiş!’’<br />
Ayrıca Akif’in Mısır’dayken, saygı duyduğu yakın dostlarından Yozgatlı Mehmet Efendi’ye söylediği şu sözler hastalandığı yıllarda II. Abdülhamid hakkındaki görüşünü değiştirmiş olduğuna bir delil olarak kabul edilebilir. “Ölmez de iyileşebilirsem hatıralarını yazmak istiyorum. Hatıralarımda Sultan II. Abdülhamid’e karşı özür ve itiraflarım olacak.” (Aktaran: Şemsettin Şeker)<br />
Akif’in Sultan Abdülhamid ile ilgili düşüncelerinin değiştiğine dair verilebilecek en güzel misallerden biri de, kendi ağzından aktarılan şu ibret dolu anekdottur:<br />
Mehmet Akif’in, İstanbul’daki bir camide, Abdülhamid Han döneminde orduda önemli bir görev sahip olan bir subayın ağzından dinlediği şu hatıra, Abdülhamid Han’ın “veli padişahlardan” olduğunu ispatlayan en çarpıcı misallerdendir:<br />
Mehmet Akif, sabah namazlarını Sultanahmet Camii’nde kılmayı adet haline getirmişti. Bir zaman, her sabah camiye erkenden gelip, mihrabın bir köşesinde sürekli gözyaşı dökmekte ve inlemekte olan, saçı sakalı bembeyaz olmuş ihtiyar bir zât dikkatini çeker. Durmadan ağlayan bu adamın uzun süre büyük bir hayret ve merakla takip eder.<br />
Nihayet bir gün yanına yaklaşarak, derdinin ne olduğunu, nende kendini bu kadar derbeder ettiğini sorar: “Muhterem, Allah’ın rahmetinden bu kadar ümitsizlik olur mu? Niye bu kadar ağlıyorsun?”<br />
O zât, “Beni konuşturma, kalbim duracak” diyerek önce konuşmak istemez. Ancak, çok ısrar edince, bu halinin sebebinin ne olduğunu Akif’e gözyaşları içerisinde şöyle izah eder:<br />
<br />
“Ben, Abdülhamid devrinde binbaşı idim. Anam- Babam vefat edince sadarete (Sadrazamlığa) bir dilekçe gönderdim. Dedim ki: “Mallarımız, gayrimenkullerimiz var. Bunların bir nezarete (bakıcıya) ihtiyacı vardır. Kabul buyurulursa istifa etmek istiyorum.”<br />
Sadaret benim dilekçemi padişaha göndermiş. Bana doğrudan doğruya Hünkârdan bir yazı geldi: “İstifa kabul edilmedi” deniyordu.<br />
Ben bir daha gönderdim. Yine aynı cevap geldi. Bizzat huzura çıkıp şifahi (yüzyüze) görüşmek istedim. Ben o cehalet ile padişahın huzuruna çıktım:<br />
Sultanım, istifamın kabülünü istirham edeceğim. Durumumuz budur, dedim.<br />
Derin derin düşündü istifa etmemi istemiyordu. Yüzünden belli idi. Israrıma dayanamadı. Öfkeli bir edayla, elinin tersi ile:<br />
-Haydi, istifa ettirdik seni, dedi.<br />
Ben dönüp işimin başına geldim. Gece manâ aleminde orduların teftiş edildiğini gördüm. Rasulullah Efendimiz (a.s.m.) Yıldız Sarayı’nın önünde duruyordu. Bütün Türk ordusunu teftiş ediyordu. Osmanlı padişahlarının ileri gelenleri de orada idi. Abdülhamid, edeple Fahri Kâinat Efendimiz’in arkasında duruyordu.<br />
Derken, benim birliğim geldi. Başında kumandan olmadığı için darmadağınıktı.<br />
Efendimiz: “Nerede bunun kumandanı?” diye sordular.<br />
Abdülhamid de: “Ya Rasulullah çok ısrar etti. İstifa ettirdik.” dedi.<br />
Efendimiz: “Senin istifa ettirdiğini bizde istifa ettirdik!”. Buyurdular.<br />
İşte ben o gün bugündür bunun hicranı ve pişmanlığı ile gözyaşı döküyor, kederleniyorum. Ben ağlamayayım da söyle kim ağlasın?<br />
<br />
<b>Meşhur Dr. Rıza Nur Sultan Abdülhamid’e karşı çıkanlardan; hatta hatıralarında Sultan Abdülhamid aleyhine yer yer ağır ifadeler var. Buna rağmen Cumhuriyet dönemini anlatırken şunları yazmaktan kendini alamamış:</b><br />
“Hürriyet imha edildi. Yeni bir zulüm ve istibdad dönemi başladı. Bu zulüm ve istibdad Abdülhamid’inkinden de İttihadçılarınkinden de dehşetli oldu. Zavallı Hamid kaç kişiyi asmıştı? Hiç… Hele hiç hırsızlık etmedi, hiç fuhuş yapmadı, hiç israfta bulunmadı. Bilakis memlekette bunların önüne geçmeye çalışmıştı. Bu devre bakınca insan Abdülhamid aleyhine kıyam ettiğine utanıyor.”<br />
<img alt=" " height="190" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/riza_nur.png" style="display: block; margin-left: auto; margin-right: auto;" width="144" /><br />
“İttihadçıların halini görünce Abdülhamid aleyhine çalıştığıma utanmış, ne büyük günah işlemişim demiştim. Bunu görünce Abdülhamid’e de İttihadçılara da rahmet okuyor, aleyhlerine çalışmakla ettiğim günahların affını Allah’dan diliyorum.”<br />
<br />
<b>Rıza Tevfik de Sultan Abdülhamid’e karşı çıkanlardan; hatta kendi ifadesiyle, 31 Mart komplosunu tertipleyenlerden biri. Seneler sonra Sultan Abdülhamid’den “özür dileyen” bir şiir yazmış. Necip Fazıl Kısakürek bu şiiri 1947′de Büyük Doğu’da yayınladığı için bir süre hapis yatmış. Rıza Tevfik’in hastane yatağında şunları söylediği naklediliyor:</b><br />
“Ben bu şiiri Türk milletine hakaret kasdıyla değil, tamamıyla aksi olarak, Türk milletini ölüme götüren bir zümreyi teşhir ve Abdülhamid Han’a edilen iftiraları tespit gayesiyle yazdım. 31 Mart vakasını tertiplediği isnadı altında tahtından alaşağı edilen büyük hükümdar, bu isnadla, sade iftiraların değil, tertiplerin de en hainine hedef tutulmuştur. 31 Mart’ı tertipleyen İttihatçılar ve bu işe memur edilenler arasında bizzat ben varım. 31 Mart’ı kışkırtma ve körükleme işini Selim Sırrı ile Rıza Tevfik idare etti. Hasta yatağımdan söylediğim bu sözlere tarih kulak kabartsın.”<br />
<img alt=" " height="275" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/riza_tevfik.png" style="display: block; margin-left: auto; margin-right: auto;" width="183" /><br />
Sultan İkinci Abdülhamid’in aleyhinde faaliyet gösterenlerin elebaşçılarından biri olan feylâsof Rıza Tevfik, devlet elden gidince korkunç pişmanlığını dile getiren, “Sultan Abdülhamid Han’ın Ruhâniyetinden İstimdat” adlı mersiyesinde şöyle feryad eder:<br />
Nerdesin şevketlim, Sultan Hamid Han?<br />Feryâdım varır mı bârigâhına?<br />Ölüm uykusundan bir lâhza uyan,<br />Şu nankör milletin bak günahına.<br />
Târihler ismini andığı zaman,<br />Sana hak verecek, ey koca Sultan;<br />Bizdik utanmadan iftira atan,<br />Asrın en siyâsî Padişâhına.<br />
“Pâdişah hem zâlim, hem deli” dedik,<br />İhtilâle kıyam etmeli dedik;<br />Şeytan ne dediyse, biz “beli” dedik;<br />Çalıştık fitnenin intibahına.<br />
Dîvâne sen değil, meğer bizmişiz,<br />Bir çürük ipliğe hülyâ dizmişiz.<br />Sade deli değil, edepsizmişiz.<br />Tükürdük atalar kıblegâhına.<br />
Sonra cinsi bozuk, ahlâkı fena,<br />Bir sürü türedi, girdi meydana.<br />Nerden çıktı bunca veled-i zinâ?<br />Yuh olsun bunların ham ervâhına!<br />
Bunlar halkı didik didik ettiler,<br />Katliâma kadar sürüp gittiler.<br />Saçak öpmeyenler secde ettiler.<br />Tükürün onların pis külâhına.<br />
Haddi yok, açlıkla derde girenin,<br />Sehpâ-yı kazâya boyun verenin.<br />Lanetle anılan cebâbirenin<br />Bu, rahmet okuttu en küstahına.<br />
Çok kişiye şimdi vatan mezardır,<br />Herkesin belâdan nasîbi vardır,<br />Selâmetle eren pek bahtiyardır,<br />Harab büldânın şen sabahına.<br />
Milliyet dâvâsı fıska büründü,<br />Ridâ-yı diyanet yerde süründü,<br />Türkün ruhu zorla âsi göründü,<br />Hem Peygamberine, hem Allâh’ına.<br />
Lâkin sen sultânım gavs-ı ekbersin<br />Âhiretten bile himmet eylersin,<br />Çok çekti şu millet murada ersin<br />Şefâat kıl şâhım mededhâhına.<br />
<br />
<br />
<b>Vaktiyle İttihat ve Terakki Fırkası’nın içinde Abdülhamid Han’a düşmanlık eden Süleyman Nazif de pişmanlığını aşağıdaki şiiri ile dile getirmiş:</b><br />
<b> </b><br />
<b><img alt=" " height="152" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/suleyman_nazif.png" style="display: block; margin-left: auto; margin-right: auto;" width="110" /></b><br />
Padişahım gelmemişken yâda biz,<br />İşte geldik senden istimdâda biz,<br />Öldürürler başlasak feryâda biz,<br />Hasret olduk eski istibdâda biz.<br />
Dem-bedem coşmakta fakr-u ihtiyaç,<br />Her ocak sönmüş ve susmuş, millet aç.<br />Memleket mâtemde, öksüz taht-u taç,<br />Hasret olduk eski istibdâda biz.<br />
<br />
<br />
<b>Ayrıca Sultan İkinci Abdülhamid Han 1905 yılının Temmuz ayında Ermeni komitacıların kendisine düzenlediği bir suikast girişiminden 1 dakika 42 saniyelik bir gecikmeyle kurtulmuştu. Şair Tevfik Fikret ise bunun üzerine Ermeni komitacılara olan sitemini ve Padişah’a olan kinini şu dörtlükle ifade etmişti:</b><br />
Ey şanlı avcı, damını bi Hüda kurmadın,<br />Attın, fakat yazık ki, yazıklar ki, vuramadın.<br />Dursaydı bir dakikacağız devr-i bi-sukun<br />Bir hayr olurdu, misli asırlara geçmemiş.<br />
<br />
<img alt=" " height="216" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/tevfik_fikret.jpg" style="display: block; margin-left: auto; margin-right: auto;" width="160" /><br />
Daha sonraları Tevfik Fikret, pişmanlığını İttihat ve Terakki düşmanlığı ile gösteriyor ve çok meşhur olan “Han-ı Yağma” isimli şiirini kaleme alıyordu:<br />
Bu sofracık, efendiler – ki iltikaama muntazır<br />Huzurunuzda titriyor – şu milletin hayatıdır<br />Şu milletin ki mustarip, şu milletin ki muhtazır<br />Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır…<br />
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin<br />Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin<br />
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir<br />Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir<br />Şu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir<br />Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir…<br />
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı zi-safa sizin<br />Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin<br />
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say<br />Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray<br />Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay<br />Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay…<br />
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin<br />Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin<br />
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar<br />Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var<br />Bu sofra iltifatınızdan işte ab ü tab umar<br />Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…<br />
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı can-feza sizin<br />Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin<br />
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malini<br />Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini<br />Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini<br />Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini…<br />
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin<br />Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin<br />
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak<br />Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak<br />Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak<br />Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…<br />
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı pür-neva sizin,<br />Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin.<br />
<br />
<b>2. Abdulhamid’in tahttan indirilmesi:</b><br />
Yıl 1908. Sonradan Osmanlı’nın 1 numaralı adamı olacak olan Enver Paşa, Niyazi Bey ve diğer İttihatçılar, Manastır ve Selanik’te dağlara çıkarak ilk isyanı başlattı. İsyanın boyutlarının genişlemesi tehlikesi karşısında, 2. Abdulhamid 2. Meşrutiyet’i ilan etti. İttihat ve Terakki dönemi bir sonraki yazımızın konusu olacağı için, burada kısaca özetler isek;<br />
<b><i>İkinci Meşrutiyet</i></b><br />
Abdülhamid’in örfi yönetimine karşı muhalefet de giderek güçlendi. 1889'da İttihat ve Terakki Cemiyeti kuruldu. 1908'de İttihat ve Terakki yanlısı bazı subaylar Manastır ve Selanik kentlerinde ayaklandılar. Bu baskıların üzerine, Abdülhamid 24 Temmuz 1908'de anayasayı yeniden yürürlüğe koymak zorunda kaldı ve II. Meşrutiyet ilan edildi. Yapılan seçimlerle oluşturulan yeni meclis 17 Aralık 1908'de açıldı.<br />
Artan huzursuzluklar ve İttihat ve Terakki karşıtlarının baskıları sonucunda, 13 Nisan 1909'da İstanbul’da ayaklanma çıktı. Rumi takvimle 31 Mart günü patlak verdiği için bu ayaklanma 31 Mart Olayı olarak bilinir. Selanik'te kurulan Hareket Ordusu 23-24 Nisan gecesi İstanbul'a girerek ayaklanmayı bastırdı.<br />
<br />
<b>31 Mart Ayaklanması ve Tahttan İndirilişi </b><br />
<b> </b><br />
<b><img alt=" " height="341" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/31_mart.jpg" style="display: block; margin-left: auto; margin-right: auto;" width="510" /></b><br />
12 Nisan'ı 13 Nisan'a bağlayan gece, Taksim Kışlası'ndaki Avcı Taburu'na bağlı askerler subaylarına karşı ayaklanarak kendilerine önderlik eden din adamlarının peşinde Heyet-i Mebusan'ın önünde toplandılar ve ülkenin şeriata göre yönetilmesini istediler. Hüseyin Hilmi Paşa hükümeti ayaklanmacılarla uzlaşma yolunu seçti ve hükümet üyeleri tek tek istifa etti.<b> </b><br />
Abdülhamid, olayların başlama sebebini hatıratında şu şekilde anlatır:<br />
<i>‘’Vekâyi'ın (olayların) ve acemi bir idârenin hergün bir sûretle izhâr ettiği mevâdd-ı müşte-ıle(tahrik edici hususlar) elbette infilâk edecekti. Hatta 31 Mart'a kadar te'hîri bile şâyân-ı hayrettir. Hiçbir kimseye hesap vermek mecburiyetinde bulunmadığım bir zamanda, ma'a'l-kasem(yemin ederek) te'mîn ederim ki ben bir fenalık olmamasına elimden geldiği kadar çalıştım. Tehlikenin te'ehur-i vuku'unda (gerçekleşmesinin gecikmesinde) bu mesâ'î-i hayır-hâhânenin dahli bulunduğunu zannederim.’’</i><br />
Ayaklanma Heyet-i Mebusan üzerinde de etkili oldu. O gün İttihat ve Terakki üyesi mebuslar, can güvenlikleri olmadığı için meclise gitmediler. Bazıları İstanbul'dan uzaklaşırken, bazıları da kent içinde gizlendi. Bu arada ayaklanmacılar İttihatçı subaylarla mebusları buldukları yerde öldürüyorlardı. Hükümetin ve meclisin etkisiz kalmasıyla, II. Abdülhamid yeniden duruma egemen oldu. Ayaklanmayı başlatan muhalefet ise, herhangi bir programdan yoksun olduğundan önderliği elde edemedi.<br />
İstanbul'da denetimi elinden kaçıran İttihat ve Terakki asıl güç merkezi olan Selanik'teki 3. Ordu'yu harekete geçirdi. Böylece ayaklanmayı bastırmak üzere Hareket Ordusu kuruldu. Ayaklanmacılar 23 Nisan'ı 24 Nisan'a bağlayan gece İstanbul'a girmeye başlayan Hareket Ordusu'na başarısız bir direniş çabasından sonra teslim oldular. Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Ayan da bir gece önce Yeşilköy'de toplanarak Hareket Ordusu'nun girişiminin meşruluğunu onaylamışlardı.<br />
Diğer bir iddiaya göre 31 Mart ayaklanmasını İttihat Terakki, İngiltere ve Abdulhamid'e Filistin nedeniyle husumet besleyen Mason teşkilatları tertip ederek Abdulhamid'i tahttan indirmeyi amaçlamışlardır. Nitekim Abdulhamid'in tahttan inmesiyle Yahudiler Filistin'de toprak satın alma izni almışlardır. İttihad Terakki ise hiçbir etkisi olmayan padişah Mehmet Reşad sayesinde yönetime tamamen hakim olmuştur.<br />
Ayaklanmanın bastırılmasından sonra sıkıyönetim ilan edildi ve ayaklanmacıların önderleri divanı harpte yargılanarak ölüm cezasına çarptırıldılar. Muhalefet hareketi önemli kayıplara uğradı. Ama en önemli gelişme, Meclis-i Umumi Milli adı altında birlikte toplanan Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Ayan'ın 27 Nisan'da II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesini, yerine V. Mehmed'in geçirilmesini kararlaştırmasıydı. Ayrıca II. Abdülhamid'in İstanbul'da kalması da sakıncalı bulunarak Selanik'te oturması uygun görüldü. Divanıharp II. Abdülhamid'i yargılamak istediyse de, yeni kurulan Hüseyin Hilmi Paşa hükümeti bunu kabul etmedi.<br />
Abdülhamid, Selanik'ten gelen Hareket ordusuna karşı herhangi bir direniş göstermedi. Kendi hatıratında bunu kardeş kanı dökülmesin diye yaptığını yazar. Oysa Osmanlı Paşaları bu toplama orduyu rahatlıkla geri püskürtebileceklerini padişaha arz etmişlerdi.<br />
İkinci Meşrutiyet dönemi ağırlıklı olarak İttihat ve Terakki hükümetlerinin yönetiminde geçti. Devlet yönetiminde İttihat önderleri Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa etkili oldular. Bir sonraki yazımızın konusu olan bu yeni dönemde Osmanlı Devleti; Trablusgarp, I. ve II. Balkan Savaşları ve I. Dünya savaşlarına girdi. I. Dünya Savaşı'nın hemen ardından VI. Mehmet, İtilaf Devletleri’nin baskısıyla 21 Aralık 1918'de parlamentoyu kapattı.<br />
<img alt=" " height="257" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/ghhhhhhhh.jpg" style="display: block; margin-left: auto; margin-right: auto;" width="176" /><br />
<br />
2. Abdulhamid 1912’de Selanik’ten Beylerbeyi Sarayı’na getirildi. 1918 yılında ölene kadar, bu Saray’da bir nevi kafes hayatı yaşadı.<br />
<br />
<b><i>Hakkındaki görüşler </i></b><br />
Özellikle Ermeni isyanını bastırırken kullandığı tedbirler nedeniyle batılı tarihçiler ve muhalifleri tarafından "kızıl sultan" diye anılmıştır. Öte yandan, taraftarları onu "ulu hakan" gibi yüceltici lakaplarla anarlar. Abdülhamid, baskıcı rejimi, azınlıklara karşı uyguladığı sert siyaset ve muhafazakârlığı nedeniyle, günümüzde hâlâ onu destekleyen genellikle sağ siyasi çevreler ile eleştiren sol çevreler arasında bir tartışma odağı olmaya devam etmektedir.<br />
İlber Ortaylı'ya göre Dünyanın son hükümdarı, son evrensel imparator II. Abdülhamid Han'dır.<br />
<strong><em>“</em></strong>… Bak çocuk, kişisel kanımı kısaca söyleyeyim: Tecrübe göstermiştir ki, toprakları üstünde yaşayan insanların çoğunun durumu kuşkulu ve sınırları düşmanlarla çevrili bir büyük devlette Abdülhamit’in yönetimi büyük hoşgörüdür. Hele bu yönetim, 19. yüzyılın sonlarında uygulanmış olursa…” M. Kemal Atatürk.<br />
Sanırım Atatürk'ün bu sözünde 2. Abdulhamid'in, şüpheli Mithat Paşa ölümü hariç, 33 yıllık iktidarı boyunca hiç idam kararı vermediği, ve devrinde hiç kimsenin asılmadığı ya da öldürülmediği gerçeği ektili olmuştur.<br />
"Abdülhamid'i anlamak 21. yüzyılı anlamaktır." Prof İlber Ortaylı<br />
‘’Dünyâda 100 gram akıl varsa, bunun 90 gramı Abdülhamîd Han'da, 5 gramı bende, kalan 5 gramı da diğer dünyâ siyâsîlerindedir.’’ ( Alman Milli Birliğinin kurulmasını gerçekleştiren meşhur Alman devlet adamı, Prens Bismarck )<br />
<img alt=" " height="275" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/bismarc.jpg" style="display: block; margin-left: auto; margin-right: auto;" width="183" /><br />
‘’Ayıp, ayıp. Bu adam 32 sene Hakan ve Halife idi. Sultan Hamid için şu söylenen, yazılan, çizilenlerin büyük kısmının yalan ve iftira olduğunu bildiğimiz halde, nasıl tahammül edip imkân veriyoruz? Bu iftira selinin yarınki muhatapları da bizler olacağız.’’<br />Ahmet Rıza Bey'den Talat Paşa ve Eyüp Sabri Bey'e<br />
Geçtiğimiz gün hayatını kaybeden merhum tarihçi Yılmaz Öztuna 23 Mayıs 2006 tarihli makalesinde şöyle yazmış:<br />
“31 Mart 1909 ayaklanması, BIS (British Intelligence Servis) tarafından tertiplenmiş, imparatorluk politikasında henüz çok toy olan İttihatçılara icra ettirilmiş, iğrenç bir eylemdir. Hedef, Sultan Abdülhamîd’i tahttan indirmekti. Maksat hâsıl oldu.”<br />
Kızıl Sultan iddası, Albert Vandal adlı bir Fransız yazar tarafından ortaya atılmıştı. Atılış sebebi de, Abdülhamid'in Ermeni isyanlarını bastırtmış olmasıdır. Başta İngiltere ve Fransa olmak üzere Avrupa kamuoyunda Abdülhamid'in kan dökücü bir padişah olduğu propagandası başlatıldı. İşte "Kızıl", yani kan döken Sultan lakabı bu sırada asıldı boynuna. Hadi Ermenilerin böyle demesini anladık; iyi ama bir tekini bile idam ettirmemiş olan Abdülhamid'e Jön Türkler neden "Kızıl Sultan" dediler? 1915'te yüzbinlerce Ermeni'yi tehcir ettirecek olanlar, 25 yıl önce Ermeni propaganda ordusunun neferleri olmakta sakınca görmemişlerdi.<br />
Sultan Abdülhamid oldukça dindar bir insandı. Kızı Ayşe Sultan babasının dindarlığını şöyle anlatmıştır:<br />
<div align="center">
<table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td valign="top" width="20"><i>“</i></td><td valign="top"><i>Babam doğru ve tam dinî itikada sahip bir Müslümandan başka biri değildir.Beş vakit namazını kılar, Kur'ân-ı Kerîm okurdu. Daima camilere devam ettiğini, Ramazanlarda Süleymaniye Camii'nde namaz kıldığını, o zamanlar camide açılan sergilerden alışveriş ettiğini hikâye tarzında anlatırdı. Babam herkesin namaz kılmasını, camilere devam edilmesini çok isterdi. Sarayın husus'i bahçesinde beş vakit Ezân-ı Muhammedi okunurdu. Babamın bir sözü vardı: "Din ve fen," derdi. "Bu ikisine de itikat etmek caiz" olduğunu söylerdi.’’</i></td><td valign="bottom" width="20">”</td></tr>
<tr><td colspan="3"></td></tr>
</tbody></table>
</div>
Sultan Abdülhamid çalışkan bir padişahtı. Günde muntazam 15-16 saat çalıştığı söylenmektedir. Çalışma saatleri dışında hobi olarak marangozlukla uğraştı.<br />
<br />
<strong>2. Abdulhamid'İn büyük projeleri:</strong><br />
<span class="postbody">İlk Boğaz Köprüsü Projesi 2. Abdülhamit zamanında yapılmıştır. Vakti olsa idi, tamamlayacağı düşünülen projenin taslakları şu an ilgili kurumlardadır.</span><br />
<span class="postbody"> </span><br />
<span class="postbody"><img alt=" " height="300" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/bogaz_projesi.jpg" width="222" /></span><br />
<span class="postbody"> </span><br />
<span class="postbody"> </span><br />
"Sultan İkinci Abdülhamid'in, İstanbul Boğazı'nın, Sarayburnu-Üsküdar ve Rumeli Hisarı-Kandilli arasını birbirine bağlayacak iki köprü projesinin resimleri ortaya çıkmıştır.<br /><br />Sultan İkinci Abdülhamid Han zamanında, İstanbul Boğazı'nın, Sarayburnu-Üsküdar ve Rumeli Hisarı-Kandilli arasında olmak üzere iki köprü ile bağlanması projesi yapılmıştı. Fransız inşaat mühendisi F. Arnodin'e 1900 yılında çizdirilen projede köprülerin, Eyfel Kulesi'nin yapıldığı çelik teknolojisiyle yapılması hedefleniyordu. <br /><br />Sarayburnu-Üsküdar arasındaki aktarma köprünün iki kara tarafından ayakları arasındaki mesâfe 1700 metre idi. Projede beş ayak üzerine kurulması planlanan köprünün orta ayağının 32 metre derinlikteki deniz tabanına oturtulması planlanmıştı. Denizden yüksekliği 50 metre olan köprünün altından asılacak teleferiklerle vagonların taşınması hedefleniyordu. Rumeli Hisarı-Kandilli arasında yapılması planlanan köprü ise ilgili vesîkasında “Cisr-i Hamîdî” (Hamîdiye Köprüsü) olarak isimlendirilmiş sâbit bir köprüydü. Projede istasyonların Bakırköy ve Bostancı'ya kurulması, böylece demiryolunun şehrin dışından geçmesi planlanıyordu. <br /><br />Boğaziçi'nde yapılacak olan bu köprü aynı zamanda Bağdad demiryolu hattına da bağlanacaktı. Cisr-i Hamîdi projesi büyük bir bina üzerine, minarelerle ve Kuzey Afrika mimârî tarzında kubbelerle süslü, som kârgîr destekler arasına kurulu, çelik halatlarla havada asılı demirden bir bina manzarasında idi. Bu kubbelerden her biri granitten yapılmış bir sütun üzerinde olup bunların üzerine toplar kurulmuş idi. Döner kulelerle askerî savunmaya da faydalı olacak olan köprü, aynı zamanda boğaz geçişini de kontrol altında tutacaktı. Köprünün geceleri çok güzel bir şekilde ışıklandırılması da, projenin mühim bir tarafını oluşturuyordu. <br /><br />Bu köprüde yani Cisr-i Hamîdî'de tren, araba ve yayaların geçmesine mahsûs yollar ve basamaklar bulunmaktaydı. Köprü bu şekilde Anadolu ve Rumeli yakalarını birbirine bağlıyordu. <br /><br />Minareleri ve kuleleri "Halîfe-i Müslimîn olan pâdişâh-ı âlî-câhın bütün kudret-i dîniye ve siyâsiyesini pîş-i enzârda tecellî etdirerek Osmanlıların şân ve azametini irâe" ediyordu. <br /><br />Bu köprü ile de îcâbında Medîne’den trene binildiğinde Viyana’da trenden inmek mümkün olacaktı."<br />
<br />
Yine Beykoz-Şişli Metro taslağı, 2. Abdulhamid'in planlarını açığa kavuşturmaktadır.<br />
<img alt=" " height="320" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/abdullah73_bayezidsisli_metrosu_taslagi.jpg" width="400" /><br />
<br />
<br />
Alfabe değişikliğinin fikir babalarından imiş kendisi;<br /><br />"Halkımızın büyük cehaletine sebep, okuma yazma öğrenimindeki güçlüktür. Belki bu işi kolaylaştırmak için latin alfabesini kabul etmek yerinde olur."<br /><br />(Sultan abdulhamid, siyasi hatıratım, çev. salih can, hareket yayınları, istanbul, 1974, s.177-178, aktaran: ilber ortaylı, batılılaşma yolunda, merkez kitaplar, istanbul, 2007, s.239)<br />
Yine onun döneminde çıkarılan Petrol Haritasının, bugün doğruluğu kanıtlanmış ve günlerce konuşulmuştur.<br />
<br />
<img alt=" " height="194" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/petrol_haritasi.jpg" width="260" /><br />
<br />
<img alt=" " height="156" src="http://www.anadoluhareketi.com/FileUpload/ds434711/File/d.jpg" width="323" /><br />
<br />
<br />
<br />
Yazımızın sonunda, ben 2. Abdulhamid Han hakkında aşağı yukarı bir fikir sahibi olduğumuza inanıyorum. Yazıya ilave edilecek bilgi ve görüşleri beklemekle birlikte, yeni bulgular bulduğumda yine bu yazıya ekleyerek, yazı sonunda bu güncellemeleri notlandıracağımı belirtmek isterim.<br />
Kısa bir özetle Abdulhamid Han'ın hataları yok muydu? Vardı ve bence meclisi kapatmak yerine seçimleri yeniletebilirdi mesela. Çünkü o çağın koşulları bir meclisi gerektiriyordu. İki başlılık her ne kadar Devlet yönetimi için doğru olmasa bile, Fransız devrimi ile başlayan bu çağın hareketlerine tamamen duyarsız kalmak 2. Abdulhamid için bile fazla riskliydi. Tüm dünyada İmparatorluklar yerini demokrasiye bırakırken, yel değirmeni ile daha dikkatli savaşılabilirdi mesela. Belki meclis yetkilerini kendine göre ayarlatabilir, ya da bir orta yol bulabilirdi. Bunlar tartışmaya açık hususlar ama 2. Abdulhamid'in kişiliği ve meziyetleri bizce aşikar.<br />
<br />http://www.anadoluhareketi.com/ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-86872792720064304102016-02-25T19:34:00.002+02:002016-02-25T19:34:43.363+02:00NEŞET ERTAŞ'IN ON SEKİZ YAŞINDA SÖYLEDİĞİ PARÇA<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/pVPSWTvK5o0/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/pVPSWTvK5o0?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-38473316587321003932016-01-16T09:11:00.000+02:002016-01-16T09:11:02.814+02:00ARTVİN'de GEZİLECEK YERLER<img alt="IMG Ust" class="PageContentTopImage" height="150" src="http://www.jtibenimbayim.com/Upload/a281d9a3-fe07-44d1-a36a-d129a97cb8fa.jpg" width="585" /><br />
<h2 class="PageContentTitle">
ARTVİN'de GEZİLECEK YERLER</h2>
Heybetli dağları, yemyeşil ormanları, birbirinden güzel yaylaları, krater gölleri, zengin fauna ve florası, 5000 yıllık tarihi mirası ile yeryüzü cennetidir Artvin. Artvin’de görmeniz gereken yerler:<br />
<br />
Milli Parklar: Artvin ülkemizin doğal güzelliklerinin bazılarına ev sahipliği yapıyor. Bu güzellikler arasında koruma altındaki milli parklar da var. Karagöl Sahara Milli Parkı, Camili Gorgit Tabiatı Koruma Alanı ve Çamburnu Tabiat Koruma Alan ıArtvin'de gezilecek yerler arasında ilk sıralarda yer alıyor.<br />
<br />
Yaylalar, Vadiler: Artvin, Karadeniz'deki önemli yayla turizmi merkezlerinden biri. Küçük büyük pek çok yaylanın bulunduğu Artvin'de Arsiyan Yaylası, Beyazsu Yaylası, Bilbilan Yaylası, Kafkasör Yaylası, Papart Vadisi, Hatila Vadisi görmeye değer olanlar arasında bulunuyor.<br />
<br />
Şelaleler, Kanyonlar: Artvin'deki bir başka doğal güzellik de şelaleler ve kanyonlar. Yemyeşil ormanlar arasında, tepelerden dökülen şelaleleri ve heybetli kanyonları görmeden Artvin'den ayrılmayın. Mençuna Şelalesi, Maral Şelalesi, Cehennem Deresi Kanyonugörmenizi önerdiğimiz diğer doğal güzellikler arasında yer alıyor.<br />
<br />
Kaleler: Doğal güzellikleri ile olduğu kadar tarihi yapıları ile de gezginleri kendine çeken Artvin'de özellikle tarihi kaleler görülmesi gereken tarihi yapılar arasında bulunuyor. Artvin Kalesi, Şavşat Kalesi, Gevhernik Kalesi, Satlel Kalesi, Ferhatlı Kalesi, Ardanuç Kalesi gezebileceğiniz Artvin kaleleri arasındadır.<br />
<br />
Kilise ve Manastırlar: Artvin'de gezmenizi önerdiğimiz bir diğer tarihi yapı da Artvin'deki kilise ve manastırlardır. Tekkale Manastırı, Porta Manastırı, Opiza Manastırı, Tibeti Kilisesi, İbrikli Kilisesi, Yeni Rabat Kilisesi, Dolishane Kilisesi, Barhal Kilisesi Artvin geziniz sırasında görebileceğiniz Hristiyan kültürüne ait yapılar.<br />
<br />
Plajlar: Artvin yaz aylarında deniz turizminin de hareketlendiği bir şehir. Karadeniz'in serin sularında yüzmek ve tertemiz sahillerin tadını çıkarmak isterseniz Hopa'da bulunan Kemalpaşa Plajı, Kopmuş Plajı ve Arhavi Plajı'na gidebilirsiniz.<br />
<br />
Eğer kış aylarında Artvin'de bulunuyorsanız Artvin kış sporları merkezi Atabarı Kayak Merkezi'nde kayak ve diğer kış sporlarını yapabilir veya Otingo Kaplıcası'nda hem sağlık hem keyif bulacağınız bir tatil yapabilirsiniz.ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-80316528348445675982016-01-16T09:06:00.002+02:002016-01-16T09:06:31.207+02:00BERGAMA KAPLICALARI<img alt="IMG Ust" class="PageContentTopImage" height="150" src="http://www.jtibenimbayim.com/Upload/dd6298f8-3cd5-4514-87ac-7c7187b8e776.jpg" width="585" /><br />
<h2 class="PageContentTitle">
BERGAMA KAPLICALARI</h2>
Eskiçağ’ın önemli sağlık merkezlerinden biri olan Asklepion, Bergama ilçesi sınırları içinde yer alır. Antik çağın bazı ünlü hekimlerini de yetiştirmiş olan sağlık merkezi aynı zamanda dünyanın ilk psikiyatrik hastanesi olarak bilinir. Burada hastaları iyileştirmek için çamur banyoları, müzik, su ve SPA terapileri, telkin, aromaterapi, masaj, bitkisel karışımlardan hazırlanmış ilaçlar gibi tedavi yöntemleri uygulanırdı. Günümüzde de Bergama Kaplıcaları yörenin şifalı sularından faydalanmak isteyen birçok kişinin tedavisine yardımcı olmaktadır.<br />
<img alt="" height="1199" src="http://www.sagliksiteniz.com/i/kaplica_faydalari.jpg" style="height: 239px; width: 273px;" width="1599" /><br />
İlçe merkezine 4 km. uzaklıkta olan <strong>Geyiklidağ Kaplıcası </strong>veya diğer adıyla<strong> Güzellik Kaplıcası </strong>kubbeli ve iki mermer havuzu barındıran bir yapıdır. Çevresinde Bergama Belediyesi’ne ait bir otelle “bungalow” tipi evlerin bulunduğu kaplıcanın, sıcaklığı 35 derece civarında olan sularının radyoaktivite oranı oldukça yüksektir. Bu sular romatizmal hastalıklar, kalp hastalıkları üzerinde olumlu etki yapmaktadır.<br />
<img alt="" src="http://www.cesme.gen.tr/Images/HTML_Pages/kaplica.jpg" /><br />
Bergama kaplıcaları arasında yer alan <strong>Dereköy Kaplıcası </strong>suları ağrılı hastalar üzerinde ağrıyı azaltıcı etki yapan bir hamamdır. Bergama’nın kuzeyindeki Kozak Bucağı’na bağlı Kaplıca Köyü’nde bulunan <strong>Haydar Kaplıcası </strong>ise sıcak ve kükürtlü sulara sahiptir. Bu sular cilt hastalıkları ile hareket sisteminin ağrı veren hastalıklarına iyi gelir.<br />
<strong>Mahmudiye Kaplıcası</strong> kalsiyum içermeyen sulara sahiptir, bu yüzden suları yöre halkı tarafından çamaşır suyu olarak da kullanılır. Bergama Kaplıcaları arasında adı geçen bu kaplıcanın suyu cilt hastalıklarından muzdarip olan kişilere faydalı olabilmektedir.<br />
ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-36144610536563604372016-01-16T09:03:00.001+02:002016-01-16T09:03:06.349+02:00EN POPÜLER TERMAL OTELLER<img alt="IMG Ust" class="PageContentTopImage" height="150" src="http://www.jtibenimbayim.com/Upload/eda69692-00c4-41f7-acec-cfc14a671379.jpg" width="585" /><br />
<h2 class="PageContentTitle">
EN POPÜLER TERMAL OTELLER</h2>
Sonbahar ve kış aylarının en sevilen otelleri hiç şüphesiz kayak otelleri ve termal otellerdir. Havalar serinlediğinde, soğuduğunda sımsıcak bir ortamda hoşça vakit geçirmeyi kim istemez ki? Termal havuzlar, egzotik masajlar ve daha aklınıza gelebilecek birçok lüks ayrıntı termal otellerde sizi bekliyor.<br />
<div style="margin-left: 36pt;">
</div>
Termal tatilin faydaları saymakla bitmez. Termal suların faydaları neredeyse insanlığın tarihinin başlangıcından beri biliniyor. Ülkemizde termal kaynaklar birkaç farklı şekilde anılıyor. Termal kaynaklar; belli bir sıcaklığa kadar ılıca, belli bir sıcaklığın üstünde kaplıca adını alıyor. Yeryüzünün derinliklerinden çıkan termal sular yorgunluk ve stresten eser bırakmamakla birlikte sinir, kemik, eklem, kas, cilt hastalıkları gibi birçok hastalığa olumlu etki ediyor. Önemli bir nokta; yüksek sıcaklıktan ötürü kalp hastaları, çocuklar ve ileri yaştaki kişilerin doktora danışmaları gerekiyor.<br />
<div style="margin-left: 36pt;">
</div>
Türkiye, termal kaynaklar yönünden çok şanslı. Marmara Bölgesi'nden Doğu Anadolu Bölgesi'ne kadar hemen her bölgemizde unutulmayacak termal tatiller yapabilirsiniz. İşte en popüler termal otel<ins cite="mailto:Ozpinar,%20Ceylan" datetime="2013-11-26T15:16"> bölgeleri</ins><ins cite="mailto:Ozpinar,%20Ceylan" datetime="2013-11-26T15:23">nden</ins> bazıları:<br />
<br />
<strong>1. Nevşehir Termal Otelleri</strong><br />
<br />
Nevşehir Termal Otelleri, Kapadokya yöresinde muhteşem bir termal tatil yapmanıza olanak tanıyor. Bu otellerden birçoğu<ins cite="mailto:Ozpinar,%20Ceylan" datetime="2013-11-26T15:24">nda</ins> orijinal taş binalarda konaklama imkanı <ins cite="mailto:Ozpinar,%20Ceylan" datetime="2013-11-26T15:24">var</ins>. Böylece Kapadokya'nın mistik atmosferini hissederken Üç Güzeller, Ihlara Vadisi, Derinkuyu Yeraltı Şehri ve Avanos gibi yerleri de görme şansına sahip olunuyor.<br />
<br />
<strong>2. Bolu Termal Otelleri</strong><br />
<br />
Bolu Termal Otelleri dört dörtlük bir termal tatilin yanı sıra doğal güzelliklere de doyuruyor. Bolu'da Gölcük hem göl manzarası hem de termal havuzlara sahip. Abant Milli Parkı, Yedi Göller Milli Parkı ve Kartalkaya Kayak Merkezi de görülmeye değer.<br />
<br />
<br />
<strong>3. Afyon Termal Otelleri</strong><br />
<br />
Afyon Termal Otelleri’nde termal tatil yapmak bir ayrıcalık. Hem mesafe hem de etkinlik açısından çok elverişli bir tatil ziyaretçileri bekliyor. Afyon'da sizi memnun edecek başka bir şey de enfes mutfağı. Sucuk, sucuk döneri, lokum ve kaymak yöreye özgü tatlar arasında. .<br />
<br />
<strong>4. Kütahya Termal Otelleri</strong><br />
<br />
Termal tatil için Kütahya Termal Otelleri’ni de tercih etmek mümkün. . Kütahya'da, ikinci Efes olarak da tarif edilen Aizonoi Antik Kenti'nin yanı sıra Kütahya Kalesi, Germiyan Konağı, Saat Kulesi, Hükümet Konağı ve Frig Vadileri de görülmeye değer.<br />
<br />
<strong>5. Bursa Termal Otelleri</strong><br />
<br />
Bursa Termal Otelleri ulaşımı kolay, haftasonu kaçamaklarına müsait oteller. Bursa'nın İnegöl ilçesinde bulunan Oylat Kaplıcaları doğanın kalbinde bir termal tatil yapmanızı sağlıyor. Oylat Mağarası, İznik Gölü çevresi, Trilye Evleri ve Mudanya Sahili de tam gezmelik.<br />
<br />
<strong>6. Çeşme Termal Otelleri</strong><br />
<br />
Çeşme Termal Otelleri termal tatili olanaklı kılmasının yanı sıra yaz tatilinin de gözde mekanlarından. Ilıca sıcak sularıyla sonbahar ve kış aylarında da ılıman bir iklime sahip. Sadece otelde vakit geçirmek istemeyenler için ideal.<br />
<br />
<strong>7. Balıkesir Termal Otelleri</strong><br />
<br />
Balıkesir Termal Otelleri de hem termal tatil hem de yaz tatili için uygun. Balıkesir'in termal kaynakları Edremit civarında yoğun. Edremit ve komşusu Ayvalık sonbahar ve kış aylarında da gezilebilir sıcaklıkta.<br />
<br />
<strong>8. Pamukkale Termal Otelleri</strong><br />
<br />
Pamukkale'yi sadece Türkiye değil tüm dünya tanıyor. Bembeyaz travertenleri ve termal havuzları ziyaretçi akınına uğruyor. Pamukkale Termal Otelleri termal tatili doğal mucizelerle birleştiriyor. Pamukkale'nin yukarısında kalan Hierapolis Antik Kenti'nin kalıntıları da gezilebilir durumda.<br />
ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-67326923098995790622016-01-02T19:21:00.001+02:002016-01-02T19:21:20.216+02:00Dünyanın en tehlikeli yemekleriKayısı çekirdeği öldürüyor <!--hayat-single-post-heading--> <br />
<article class="hayat-single-post-content-in" style="width: 100%;"><!--hayat-single-post-content-in--> Dünyanın en tehlikeli yemekleri listelendi. İşte Türkiye’den de kayısı çekirdeğinin olduğu, ilginç ve ölüm tehlikesi olan yemekler…<br />
<br />
<strong>Fugu (kirpi balığı)</strong><br />
<br />
<img alt="fugu" class="alignleft size-full wp-image-90279" height="371" src="http://cdn-hayat.sozcu.com.tr/2016/01/fugu.jpg" width="670" /><br />Japon yasalarına göre bu balığı hazırlamak için aşçıların 3 yıl eğitim alması gerekiyor. Eğer doğru hazırlanmazsa bu balık, iç organlarında bulunan tetrodotoxin ve nörotoksin nedeniyle yiyen kişiyi felç edebiliyor.<br />
<strong>Dev Boğa Kurbağası</strong><br />Nambiya’da özel kutlama günlerinde tüketilen dünyanın en büyük kurbağa türü. Yetişkin kurbağalardan yapılan bu yemek, henüz çiftleşme dönemine girmemiş genç kurbağalardan hazırlanırsa böbrek yetmezliğine neden oluyor.<br />
<strong>Ackee meyvesi</strong><br />
<br />
<img alt="ackee-meyvesi" class="alignleft size-full wp-image-90280" height="371" src="http://cdn-hayat.sozcu.com.tr/2016/01/ackee-meyvesi.jpg" width="670" /><br /> Ackee, tam olgunluğa erişmeden ve siyah tohumları açmadan önce tüketilmesi gerekiyor. Jamaikalı bu meyve yemeklerde de kullanılıyor ve tohumlarında hypoglycin denilen zehir bulunuyor.<br />
<strong>Sannakji (canlı ahtapot)</strong><br />
<br />
<img alt="canlı-ahtapot" class="alignleft size-full wp-image-90292" height="371" src="http://cdn-hayat.sozcu.com.tr/2016/01/canli-ahtapot.jpg" width="670" /><br /> Old Boy filminden de hatırlandığı gibi bir Koreli yemeği. Bebek ahtapot, parçalara ayrılıp canlı olarak servis ediliyor. Yenildiği esnada uzuvları hala hareket halinde olduğu için, vantuzları yiyen kişinin boğazına yapışıp boğarak ölümlere yol açabiliyor. Bu yüzden bu yemeğin çok ufak parçalara ayrılıp servis edilmesi gerekiyor.<br />
<strong>Kanlı istiridye</strong><br />
<br />
<img alt="9-istiridye-oyster" class="alignleft size-full wp-image-14147" height="371" src="http://cdn-hayat.sozcu.com.tr/2014/08/9-istiridye-oyster.jpg" width="670" /><br /> Genellikle Çin’de tüketilen bu istridye, aslında yenilebilen nadir istridye türleri arasında yer alıyor.Her türlü yemeğe katılan, oksijen seviyesinin düşük olduğu yerlerde yaşayan bu canlı, bünyesinde hepatit A, hepatit B, typhoid ve dysentery virüs ve bakterilerini taşıyor.<br />
<strong>Hakarl</strong><br />İzlanda’nın ulusal yemeği olan sadece o çevrede yaşayan bir köpek balığı türü. Bu balık temizlendikten sonra 6 ay boyunca asılı bir şekilde kurutulmaya bırakılıyor.İdrar yolu bulunmadığı için tüm organlarında atık ve toksik madde bulunduruyor. Uzun süre kurutulmaya bırakılmadan yenilirse ölümlere sebep oluyor.<br />
<br />
<strong>Casu marzu</strong><br />
<br />
<img alt="casu-marzu" class="alignleft size-full wp-image-90295" height="371" src="http://cdn-hayat.sozcu.com.tr/2016/01/casu-marzu.jpg" width="670" /><br /> Koyun sütünden yapılan bir peynir türü. Marzu, açık bir şekilde dışarıda bırakılır ve sineklerin içine larvalarını bırakmasına izin verilir.Peynirin içindeki larvalar peynirin mayalanmasını sağlıyor fakat canlı olan larvalar yendiği taktirde ölümcül mide sorunlarına yol açabiliyor.<br />
<br />
<strong>Echizen kurage (denizanası yemeği)</strong><br /> Fotoğraftan da gördüğünüz gibi devasa boyutlarda olan bu denizanası Japonya’da yemek olarak tüketiliyor.Zehirli kısımları çıkarılan canlı, ince parçalara ayrıldıktan sonra iyi pişirilip yenilebilir hale getiriliyor.<br />
<br />
<strong>Fesikh</strong><br /> Bu balık sadece Mısır’ın Shem el-Nessim şehrinde yerel bahar festivalinde tüketiliyor. Mısır’ın geleneksel yiyeceği olan bu balık 1 yıl boyunca tuzlanmış halde güneşin altında kurumaya bırakıldıktan sonra tüketilebiliyor. Aksi taktirde barındırdığı toksinler nedeniyle ölüm kaçınılmaz.<br />
<strong>Cassava (manyok)</strong><br />
<br />
<img alt="cassava" class="alignleft size-full wp-image-90281" height="371" src="http://cdn-hayat.sozcu.com.tr/2016/01/cassava.jpg" width="670" /><br /> Afrika ve Güney Amerika’da bulunan bu kök sebzesinden genellikle içecek, puding, kek ve cips yapılıyor. Kök ve yaprak kısmında siyanür barındıran bu bitki, titizce hazırlanmadığı taktirde ölümü de beraberinde getiriyor.<br />
<strong>Maymun beyni</strong><br />
<br />
<img alt="maymun-beyni" class="alignleft size-full wp-image-90293" height="371" src="http://cdn-hayat.sozcu.com.tr/2016/01/maymun-beyni.jpg" width="670" /><br /> Asya’da yaygın olarak yenilen maymun beyni, çiğ ve pişmiş olarak tüketiliyor. Fakat bu yiyecek doğru hazırlanmadığı taktirde tedavi edilemez ölümcül Varyant Creutzfeldt- Jakob beyin hastalığına neden oluyor. Kısacası beyin yemenin cezasını yine beyin çekiyor.<br />
<strong>Pangium edule</strong><br /> Mide bulandıran meyve olarak tanınan Pangium edule, barındırdığı hidrojen siyanür maddesi nedeniyle insanlar için ölümcül bir yiyecek. Kabuğu çıkarılmış halde haşlanıp, muz yapraklarına sarılı bir şekilde bir ay kadar kurumaya bırakıldığında yenilebilir hale geliyor.<br />
<strong>Elderberries</strong><br />
<br />
<img alt="elderberries" class="alignleft size-full wp-image-90283" height="371" src="http://cdn-hayat.sozcu.com.tr/2016/01/elderberries.jpg" width="670" /><br /> Bu meyveler tam olgunlaşmış halde ve yaprakları, dalları, tohumları çıkarılarak pişirilirse zararsız hale geliyor. Aksi taktirde bünyesinde barındırdığı az miktardaki siyanür yiyen kişinin ishal ve nöbetler geçirmesine neden oluyor.<br />
<strong>Ham kaju</strong><br />
<br />
<img alt="ham-kaju" class="alignleft size-full wp-image-90284" height="371" src="http://cdn-hayat.sozcu.com.tr/2016/01/ham-kaju.jpg" width="670" /><br /> Çoğu kişi kajunun zehir taşıdığını bilmez. Kajunun yetiştiği ağacın yaprakları urushiol adında zehir barındırır. Yaprağından ayrılan kaju iyi kurutulduğu sürece risk taşımaz.<br />
<strong>Kırmızı barbunya</strong><br />
<br />
<img alt="kırmızı-barbunya" class="alignleft size-full wp-image-90287" height="371" src="http://cdn-hayat.sozcu.com.tr/2016/01/kirmizi-barbunya.jpg" width="670" /><br /> Kırmızı barbunya, bünyesinde phytohaemagglutinin denilen toksik madde barındırır. En az 10 dakika haşlanmadan tüketilirse ölümcül sonuçlara neden olur.<br />
<strong>Ravent yaprakları</strong><br />
<br />
<img alt="ravent-yaprakları" class="alignleft size-full wp-image-90289" height="371" src="http://cdn-hayat.sozcu.com.tr/2016/01/ravent-yapraklari.jpg" width="670" /><br />Bu bitki yapraklarında oksalik asit denilen böbreklere hasar veren bir madde barındırıyor. Yenildiği taktirde ortaya çıkan semptomlar, bulantı, ishal, göz ağrısı, ağız ve boğazda yanma, kırmızı idrar ve nefes almada güçlük.<br />
<strong>Kayısı çekirdeği</strong><br />
<br />
<img alt="kayısı-çekirdeği" class="alignleft size-full wp-image-90286" height="371" src="http://cdn-hayat.sozcu.com.tr/2016/01/kayisi-cekirdegi.jpg" width="670" /><br /> Meyvesi sağlıklı olabilir ama kayısı çekirdeği fazla miktarda tüketildiği taktirde, bünyesinde barınan siyanojenik glikositler, hidrojen siyanüre dönüşür ve yiyen kişinin ölümüne sebep olur.<br /> En fazla Türkiye’de yetişen kayısı, çekirdeklerini yiyen çoğu kişinin ölümüne sebep olmuştur.<br />
<strong> Durian meyvesi</strong><br />
<br />
<img alt="durian-meyvesi" class="alignleft size-full wp-image-90282" height="371" src="http://cdn-hayat.sozcu.com.tr/2016/01/durian-meyvesi.jpg" width="670" /><br /> Güneydoğu Asya’da yetişen bu meyve, tohumlarında siklopropen denilen bir asit barındırır.<br /> Pişirilmediği ve alkolle kombine halde tüketildiği zaman ölümcül sonuçlar doğurabilir.<br />
<strong>Silver stripe blaasop</strong><br /> Akdenizde yaşayan bu balık, derisi ve tüm organlarında aşırı düzeyde toksik madde barındırıyor.<br /> Toksik madde arındırılmadığı sürece yiyenleri felç edebiliyor.<br />
<strong>Hot dog (sosisli sandviç)</strong><br />
<br />
<img alt="hot-dog" class="alignleft size-full wp-image-90285" height="371" src="http://cdn-hayat.sozcu.com.tr/2016/01/hot-dog.jpg" width="670" /><br /> Amerika’da sıklıkla tüketilen sosisli sandviçler boğulma tehlikesi barındırıyor. Amerikan Pediatri Akademisi istatistik kayıtlarına göre 10 yaşından küçük sosisli sandviç yiyen çocukların %17’si boğulma nedeniyle hayatını kaybetmiştir.<br />
<strong>Yıldız meyvesi</strong><br />
<br />
<img alt="yıldız-meyvesi" class="alignleft size-full wp-image-90290" height="371" src="http://cdn-hayat.sozcu.com.tr/2016/01/yildiz-meyvesi.jpg" width="670" /><br /> Böbrek sorunu yaşayanların uzak durması gereken bir meyve. 100 mililitresi ve üstü böbrek sorunu yaşayanlar için ölümcül sonuçlara neden olabiliyor. İçinde bulunan nörotoksinler beyin ve sinirlere hasar veriyor.<br />
http://hayat.sozcu.com.tr/kayisi-cekirdegi-olduruyor-90267/?utm_source=sm_fb&utm_medium=free&utm_campaign=hayat_<br />
</article>ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-17758577132244941062015-12-27T16:59:00.001+02:002015-12-27T16:59:14.026+02:00Vücuttaki Yağ Oranı Nasıl Erir Yakılır?<div class="cb-entry-header cb-style-standard">
<span class="cb-title-fi"><h1 class="entry-title cb-entry-title cb-single-title" itemprop="headline">
Vücuttaki Yağ Oranı Nasıl Erir Yakılır?</h1>
</span></div>
<section class="entry-content clearfix" itemprop="articleBody">
<img alt="photo_08052012115648_197" class="alignleft size-full wp-image-292 visible animated" height="220" src="http://91.93.139.10/dilarakocak/wp-content/uploads/2013/03/photo_08052012115648_197.jpg" width="200" />
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: red;"><strong>Vücutta Bulunan Fazla Ya</strong><strong>ğ Oranı Nasıl Yakılır, Hangi Yöntemlerle Eritilir?</strong></span></div>
<div style="text-align: justify;">
Kilo vermek herkes için kolay değildir. Özellikle kilo kaybı yaşarken yağ yakarak kilo vermeniz gerekmektedir. Kas dokusuna zarar vermeden zayıflamak her zaman sağlıklı bir yöntemdir.</div>
<div style="float: left; margin: 10px 10px 10px 0px;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Vücudunuzda ki <strong><span style="text-decoration: underline;"><em>yağ oranı</em></span></strong> değerini öğrenerek kilonuza sebep olan yağdan kurtulmak için <em>yağ yakıcı</em> yöntemlere ve diyetlere başvurmanız gerekir. Bu yüzden öncelikle bir uzmandan yardım almanızda her zaman fayda vardır. Vücuttaki yağ oranı nasıl ölçülür ve hesaplanır diyorsanız şu makineyi kullanabilirsiniz. Yardım alınan uzman genel olarak sizin sağlıklı beslenme ve vücut yağ oranınızı göz önünde bulundurarak plan yapmaktadır. Buda sizin için en ideal ve doğru yöntemdir. <span style="text-decoration: underline;"><strong><em>Yağ nasıl yakılır</em></strong></span> diyorsanız aşağıda yöntemler işinize yarayabilir.</div>
<div style="float: right; margin: 10px 0px 10px 10px;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: red;"><strong>Vücuttaki ya</strong><strong>ğlar nasıl erir:</strong></span> Vücutta yağ dokularının fazla olması kilolu olunduğunun işaretidir. Çeşitli tıbbi müdahaleler dışında ayrıca şuradaki yağ yakan doğal yiyecekler çeşitlerinden faydalanarak yağ yakımını sağlayabilirsiniz. Özellikle yeşil çay tüketimi vücutta oluşan yağ dokularının spor ile beraber parçalandıktan sonra fazla yağlarınız erir ve daha çabuk kilo verirsiniz. Buradaki yağ yakmak için yöntemleri de deneyebilirsiniz. Spor günlük yaşamda kilolu ya da kilosuz her birey için yaşam tarzı olması gerekmektedir. Spor, vücuttaki yağ oranı fazla olan kişilerde zayıflama amaçlı, vücut yağ oranı ideal olan kişilerde ise bu oranı korumak için mutlaka yapılması gerekir. Bol su tüketimi vücuttaki yağ oranını azaltmaya yardımcı olur.</div>
<div style="text-align: justify;">
Uzmanlara <strong>vücuttaki ya</strong><strong>ğ nasıl yakılır</strong> soruları çok fazla sorulur ve bunun yanıtı genel olarak dengeli ve doğru beslenmenin yanında sıkı bir spor egzersizleri olacağı şeklinde belirtilir. Vücut <em>yağ oranı</em> kas dokunuzla orantılı olması gerekir. Çünkü vücut bulunan kasların koruma görevini yağlar üstlenir.</div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: red;"><strong>Vücuttaki ya</strong><strong>ğ oranı nasıl atılır:</strong></span> Diyet ve spor yapan kişilerde vücutta parçalanan yağların vücuttan atılması gerekmektedir. Bunu insan vücudu doğal olarak idrar ve ter ile atarken ayrıca çeşitli operasyonlar ile de yapılabilir. Medikal operasyonlar genel olarak bölgesel yağlanmalarda kullanılmaktadır. Ameliyat ile yağ alımı da yapılmaktadır. Fakat en sağlıklı yöntem spordur.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
http://yasamloji.net/zayiflama/vucuttaki-yag-orani-nasil-erir-yakilir.html</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
</div>
</section>ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-40162366876503784262015-12-18T19:04:00.001+02:002015-12-18T19:04:45.453+02:00AHİLER DİYARINA HOŞ GELDİNİZ ahilerdiyari.com : Çok az kişinin adını duyduğu 12 cennet gibi ada ül...<a href="http://ahilerdiyari.blogspot.com/2015/12/cok-az-kisinin-adn-duydugu-12-cennet.html?spref=bl">AHİLER DİYARINA HOŞ GELDİNİZ ahilerdiyari.com : Çok az kişinin adını duyduğu 12 cennet gibi ada ül...</a>: Çok az kişinin adını duyduğu 12 cennet gibi ada ülkesi Bu 12 tatil cenneti ülkenin varlığından haberi olan çok az kişi var, seyahat tutku...ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-24885491867631661982015-12-18T18:51:00.000+02:002015-12-18T18:51:16.803+02:00Çok az kişinin adını duyduğu 12 cennet gibi ada ülkesi<br />
Çok az kişinin adını duyduğu 12 cennet gibi ada ülkesi<br />
<br />
Bu 12 tatil cenneti ülkenin varlığından haberi olan çok az kişi var, seyahat tutkunları arasında bile! Siz kaç tanesini tanıyacaksınız?<br />
<h2>
Dünyadaki yaklaşık 200 ülke arasında bu ufacık tropikal adaları gözden kaçırmak işten değil. O yüzden sizin için, belki de adını daha önce duymadığınız 12 yeni tatil destinasyonunu listeledik:</h2>
<h3>
1. <a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/vc/ucuz_ucuslar-varis-saint-vincent-ve-grenadinler.html"><span style="color: #21c4d9;">Saint Vincent ve Grenadinler</span></a></h3>
<span style="color: #21c4d9;"><img alt="" src="http://content.skyscnr.com/d5148bbd704bbd23144ff7d29e02a8f6/grenadines-tobago-cays-146782966.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /></span><br />
Karayipler’in güneyinde, Saint Lucia, Barbados ve Grenada üçgeninde Saint Vincent ve Grenadinler’i bulacaksınız. Ülkenin on ana adasında Karayipler’den bekleyeceğiniz üzere ihtişamlı yanardağlar, kudretli şelaleler ve tabi ki rüya gibi sahiller ile karşılaşacaksınız. Saint Vincent ve Grenadinler’in kendine özgü güzelliklerinden biri ise Owia Tuz Gölü. Denizden izole bu göl adeta doğal bir havuz gibi.<br />
<img alt="" src="http://content.skyscnr.com/1935d02ad7cb7affbc30c104dabd8072/st.vincent.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /><br />
Yüzmeye, güneşlenmeye ara verdiğinizde tropikal bahçelerini gezebilir, doğa yürüyüşlerine çıkabilir, cıvıl cıvıl çiçeklerin ve şirin köylerin büyüsüne kendini kaptırabilirler. Burası doğal olarak yeni evlilerin balayı için muhteşem bir yer. Stres veren herşeyden uzaklaşmak isteyenler ayrıca burada ‘’dijital detoks’’ yapıp ruhlarını tazeleyebilirler.<br />
<a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/vc/ucuz_ucuslar-varis-saint-vincent-ve-grenadinler.html"><strong><span style="color: #21c4d9;">Karayiplere!</span></strong></a><br />
<h3>
2. <a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/vu/ucuz_ucuslar-varis-vanuatu.html"><span style="color: #21c4d9;">Vanuatu</span></a></h3>
<span style="color: #21c4d9;"><img alt="" src="http://content.skyscnr.com/22f4f469cbd4112d217f57b64e64a085/vanuatu-blue-hole-514989969.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /></span><br />
Güney Pasifik Okyanusu’nun güneyinde bulunan Vanuatu’nun 83 adası, 250 bin kadar bir nüfusu barındırıyor. Bu adaların bazıları ‘’mavi delik’’ adı verilen, yeraltı kaynaklarının kireçtaşını çözerek oluşturduğu su birikintilerine sahip. Yeşillerin içinde büyülü, doğanın kendi elleriyle oluşturduğu koyu mavi bir havuzda yüzdüğünüzü hayal edin. Orada olmak istiyorsunuz değil mi? Bunların en bilineni ve en güzeli olan <a href="http://www.nandabluehole.com/" target="_blank"><span style="color: #21c4d9;">Nanda Mavi Deliği</span></a> ise Santo adasında yer alıyor.<br />
<img alt="" src="http://content.skyscnr.com/4bf68e618270087cd71600861a802012/vanuatu-isle-of-pines-480451715.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /><br />
Sır gibi saklansa da Vanuatu çok fazla şey vaadeiyor. Aktif yanardağlar, kültürel ve sportif etkinlikler ve festivaller, harika dalış noktaları (ki bunların arasında dünyanın kamuya açık en büyük gemi enkazı da var) ve daha da fazlası, hepsi bu küçük ada ülkesinde. Ha bu arada turkuaz okyanus sularından ve palmiye sıralı bembeyaz kumlardan bahsetmeyi unutmuşuz, onu da hatırlatalım.<br />
<strong>Ulaşım tüyoları: </strong> En iyi seçenek <a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/au/ucuz_ucuslar-varis-avustralya.html"><span style="color: #21c4d9;">Avustralya</span></a> üzerinden uçmak. Avustralya'da aktif bir maceradan sonra birkaç gün dinlenmek isteyenler için özellikle burası ideal bir seçenek. <a href="http://www.skyscanner.com.tr/tasima/ucak-bileti/au/vu/en_ucuz_ucuslar-kalkis-avustralya-varis-vanuatu.html?adults=1&children=0&infants=0&cabinclass=economy&preferdirects=false&outboundaltsenabled=false&inboundaltsenabled=false&rtn=1"><span style="color: #21c4d9;">Avustralya-Vanuatu uçuşlarına buradan ulaşabilirsiniz!</span></a><br />
<h3>
3. <a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/ck/ucuz_ucuslar-varis-cook-adalari.html"><span style="color: #21c4d9;">Cook Adaları</span></a></h3>
<span style="color: #21c4d9;"><img alt="" src="http://content.skyscnr.com/26337fad8290900ed346b8847f38c2cb/cook-islands-aitutaki-518800147.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /></span><br />
Vanuatu gibi Güney Pasifik’te yer alan Cook Adaları büyük ihtimalle bu listedeki en ‘’meşhur’’ ülke. 15 adadan oluşan Cook Adaları’nda yaklaşık 20 bin kişi yaşıyor, ve bu adaların her biri kendi özgün karakterine sahip.<br />
<img alt="" src="http://content.skyscnr.com/4aa9c9a57d5f9e1e7bebb2ae7deca87c/cook-islands-aitutaki-137395679.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /><br />
Mesela Aitutaki balayı adası olarak biliniyor. Atiu adası ise ‘’Kuşlar Diyarı’’ olarak çevrilen Enuamanu takma ismine sahip. İnsan eli değmemiş, stres nedir bilmeyen bu cennet vatan keyfili bir tatil için birebir.<br />
<a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/ck/ucuz_ucuslar-varis-cook-adalari.html"><strong><span style="color: #21c4d9;">Cennet gibi adalara!</span></strong></a><br />
<h5>
Balayı demişken: <a href="http://www.skyscanner.com.tr/haberler/balayi-seyahatlerinde-duenyanin-en-cok-tercih-edilen-7-yeri"><span style="color: #21c4d9;">İşte dünyada en çok tercih edilen 7 balayı destinasyonu!</span></a></h5>
<h3>
4. <a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/dm/ucuz_ucuslar-varis-dominika.html"><span style="color: #21c4d9;">Dominika</span></a></h3>
<span style="color: #21c4d9;"><img alt="" src="http://content.skyscnr.com/f0306370b52f763677d4b6c2b346bb0d/dominica-533031987.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /></span><br />
İkisi de göz alıcı plajlara sahip olsa da, bu ufak Karayip ada ülkesini Dominik Cumhuriyeti ile karştırmamak gerek. Dominika vatandaşıyım diyebilen 70 bin şanslı kişi var.<br />
<img alt="" src="http://content.skyscnr.com/3a3f37a6cdbbb026250c2208f2d823cb/dominica-147043308.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /><br />
Bu yemyeşil ada şelaleri, tropik bitki örtüsünü ve volkanları keşfetmek için bire bir olsa da, küçük kasabaları da aynı derecede görülmeye değer. Yürüyüş yapmak size göre değilse merak etmeyin, kanyon tırmanışından river tubing gibi su sporlarına kadar birçok aktivite bulacaksınız.<br />
<a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/dm/ucuz_ucuslar-varis-dominika.html"><strong><span style="color: #21c4d9;">Dominika’yı keşfedin!</span></strong></a><br />
<h3>
5. <a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/km/ucuz_ucuslar-varis-komorolar.html"><span style="color: #21c4d9;">Komorolar</span></a></h3>
<span style="color: #21c4d9;"><img alt="" src="http://content.skyscnr.com/cab49c744bc1e29e0731cc03a75f1a87/comoros-moroni-184210164.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /></span><br />
‘’Ay Adaları’’ olarak da bilinen Komorolar, Hint Okyanusu üzerinde, Madagaskar’ın kuzeyi ve Mozambik arasında yer alıyor ve her biri öbüründen güzel üç adadan oluşuyor. Beklediğiniz üzere Komorolar renkli tropik manzaralara ve masal gibi sahillere sahip, ama bunun ötesinde bu ada ülkesi kokularıyla da başınızı döndürecek. Neden mi? Komorolar dünyanın ikinci en büyük vanilya üreticisi ve en büyük ylang-ylang yağı üreticisi.<br />
<img alt="" src="http://content.skyscnr.com/70dab823d427ee12131700f73b44aa6d/komoren-180029267.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /><br />
Tüm hislerine hitap edecek, tüm sıkntılarını söküp atacak bir tatil arayanlar burayı kesinlikle ‘’gitmesem olmaz’’ listelerine almalılar.<br />
<a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/km/ucuz_ucuslar-varis-komorolar.html"><strong><span style="color: #21c4d9;">Komorolar'da rahatlamaya!</span></strong></a><br />
<h3>
6. <a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/ki/ucuz_ucuslar-varis-kiribati.html"><span style="color: #21c4d9;">Kiribati</span></a></h3>
<span style="color: #21c4d9;"><img alt="" src="http://content.skyscnr.com/9094c75566bd67a398e4957d3cf8b75c/kiribati-fanning-island-178167404.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /></span><br />
100 bin kişinin yaşadığı vaha gibi adalarla dolu Kiribati, Pasifik Okyanusu’nun ortasında bulunuyor ve bu güzelliğine rağmen, dünyanın en az ziyaret edilen ülkelerinden biri. Bunun en büyük sebebi ulaşımın biraz daha meşakkatli olması. Ama yolculuk, inanın ki bu uğraşlara değecek. Kiribati’nin 33 adasından sadece 21’inde insanlar yaşıyor, ve tüm adalar kendi kültürlerine sahip. Özellikle sörfçüler, dalgıçlar ve kaşifler buraya bayılacak. Kiribati’nin en önemli özelliklerinden biri, turist sayısının azlığı sayesinde kendi özgün kültürünü muhafaza etmiş olması ve bu, orada yapılan tatilleri otantik bir tecrübe haline getiriyor. Adanın güleryüzlü yerlileri de ziyaretçilerle bu kültürü ve geleneklerini paylaşmaya can atıyor. Daha ne bekliyorsunuz?<br />
<strong>Ulaşım tüyoları: </strong>Kiribati’ye ulaşım en kolay Avustralya’dan ve çevresindeki adalardan sağlanıyor.<br />
<h3>
7. <a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/st/ucuz_ucuslar-varis-sao-tome-ve-principe.html"><span style="color: #21c4d9;">São Tomé ve Príncipe</span></a></h3>
<span style="color: #21c4d9;"><img alt="" src="http://content.skyscnr.com/4d8fc97f328eff1015f92f7844a95d30/sao-tome-and-principe-185899518.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /></span><br />
Afrika’nın Seyşeller’den sonra ikinci en küçük ülkesi olan São Tomé ve Príncipe ana kıtadaki Gabon kıyısından yaklaşık 250 km uzakta. Portekiz ile olan tarihi bağları sayesinde bu ada ülkesini palmiyeler, plajlar ve denizden çok daha fazlasına sahip. Renkli şehirler, müzeler, galeriler, lezzetli yemeklerve her türlü doğal hayat ile dolu dolu bir tecrübe yaşayacaksınız.<br />
<img alt="" src="http://content.skyscnr.com/40f88b180cb68e59cddc5a95989921e9/sao-tome-and-principe-180686470-500.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /><br />
Bu arada 20. yüzyılın başlarında dünyanın en büyük çikolata üreticisi olan São Tomé ve Príncipe’nin ‘’Çikolata Adaları’’ olarak bilidiğini de ekleyelim... Nasıl üretildiğini görebilir, haliyle enfes taze çikolatanın tadına bakabilirsiniz!<br />
<a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/st/ucuz_ucuslar-varis-sao-tome-ve-principe.html"><strong><span style="color: #21c4d9;">Çikolata Adaları’na!</span></strong></a><br />
<h3>
8. <a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/tv/ucuz_ucuslar-varis-tuvalu.html"><span style="color: #21c4d9;">Tuvalu</span></a></h3>
<span style="color: #21c4d9;"><img alt="" class="img-with-credit" src="http://content.skyscnr.com/96195d0e7ab5c81237ce85ba3c820d2d/304276123_66efa0cff2_b.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /></span><div class="img-credit">
© Stefan Lins/ Flickr (Creative Commons)</div>
<br />
<em>© <a href="https://www.flickr.com/photos/mrlins/304276123/in/photolist-sTu27-9pyEbn-sTu2f-sTu23-sTuG4-8UrCY8-6w7RVh-91HnQa-9ErR8w-sTu1X-sTu29-9JZBsv-6w7Std-sTu1S-8UuJcA-8Uquh4-sTtt9-zSGMp-9EoUHa-8AN4ET-8Uqujk-9ErPDA-6w7QWC-8UrD3c-9ErQSs-8UquwD-9ErQEE-8UrD4n-kQUeEq-9ErQoE-mdwci-kQSmfz-kQSg4n-kQT4KX-kQUaK1-kQTXtY-hmh1t9-9ErRjo-apqYcK-aprqwJ-9jgLmo-appng6-9jemz6-8UqupD-hfyZ48-hfz2UP-9JZtkx-8xQeGc-9JZBWr-9EoVLr" target="_blank"><span style="color: #21c4d9;">Stefan Lins/ Flickr</span></a>__ (<a href="https://creativecommons.org/licenses/by/2.0/" target="_blank"><span style="color: #21c4d9;">Creative Commons</span></a>)</em><br />
Senede ortalama sadee 2000 ziyaretçi ile, bu ada ülkesi genelde en az ziyaret edilen ülkeler listesinde yer alıyor. Ama gitmeyenler çok çok şey kaçırıyor. Tuvalu’nun 9 adacığında su sporlarından geleneksel danslara kadar herşeyi bulmak mümkün. Yerel halk rahat ve dostça bir ortam oluşturmuşlar ve Tuvalu’da ve şunu hemen fark ediyorsunuz ki Tuvalu’da aceleye, telaşa yer yok. Adanın her sene yavaş yavaş yükselen deniz seviyeleri tarafından tehdit edilmesi bu hayat felsefesini biraz garip kılıyor tabi... Eşi benzeri olmayan bir kültüre kendinizi kaptırmak istiyorsanız, zaman kavramından geçici olarak kurtulmak istiyorsanız, Tuvalu’nun yolunu tutun!<br />
<strong>Ulaşım tüyoları: </strong>Avustralya ve Fiji Adaları üzerinden Tuvalu’ya ulaşmak en kolayı.<br />
<h3>
9. <a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/kn/ucuz_ucuslar-varis-saint-kitts-ve-nevis.html"><span style="color: #21c4d9;">Saint Kitts ve Nevis</span></a></h3>
<span style="color: #21c4d9;"><img alt="" src="http://content.skyscnr.com/6b5370f6211c94c89b46ad953e3ba63e/saint-kitts-medwt24039.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /></span><br />
Yine Karayipler’deyiz! Saint Kitts ve Nevis, Guadeloupe’den, Antigua ve Barbuda’dan kısa bir mesafede yer alıyor. Tam anlamıyla Karayipleri yaşamak isteyen herkes için burası ideal bir yer.<br />
<img alt="" src="http://content.skyscnr.com/5a8944af72d3220b844de4e8ce0bb6ca/st_kitts-and-nevis.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /><br />
Sahil, spor, festivaller, balayı ve düğünler gibi öbür Karayipler ülkelerinde yapmayı düşüneceğiniz herşeyi burada daha az kalabalık ve daha az gürültü avantajı ile tecrübe edebilirsiniz.<br />
<a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/kn/ucuz_ucuslar-varis-saint-kitts-ve-nevis.html"><strong><span style="color: #21c4d9;">Ver elini Saint Kitts ve Nevis!</span></strong></a><br />
<h3>
10. <a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/sb/ucuz_ucuslar-varis-solomon-adalari.html"><span style="color: #21c4d9;">Solomon Adaları</span></a></h3>
<span style="color: #21c4d9;"><img alt="" src="http://content.skyscnr.com/ec8385278365936d856b84d2d6fb2bd5/solomon-islands-78435970.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /></span><br />
Papua Yeni Gine’nin hemen yanıbaşında bulunan Solomon Adaları’nın 500 bin kişilik nüfusu irili ufaklı birçok adaya dağılmış durumda. Solomon Adaları’nın coğrafi avantajlarından bir tanesi, bu listedeki Kiribati, Tuvalu ve Vanuatu’ya yakın mesafede olması.<br />
<img alt="" src="http://content.skyscnr.com/1be7a9606c46477e55a0bafea66e3335/solomon-islands-509728513.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /><br />
Burası, beyaz kumu, palmiye ormanları ve turkuaz sularıyla kelimenin tam anlamıyla bir tatil cenneti. Ada ada gezmekten, heyecanlı bir aile tatiline kadar Solomon Adaları’nda her türlü seyahat mümkün.<br />
<a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/sb/ucuz_ucuslar-varis-solomon-adalari.html"><strong><span style="color: #21c4d9;">Solomon Adaları’nın atmosferine girin!</span></strong></a><br />
<h3>
11. <a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/fm/ucuz_ucuslar-varis-mikronezya.html"><span style="color: #21c4d9;">Mikronezya Federe Devletleri</span></a></h3>
<span style="color: #21c4d9;"><img alt="" src="http://content.skyscnr.com/a624767d13c07b879f2b2104024e085d/micronesia-126480946.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /></span><br />
Mikronezya Pasifik Okyanusu’ndaki bir bölgenin adı ve içerisinde birçok ada ve ülke barındırıyor. Bu bölgede Kiribati’nin yanı sıra Federe Mikronezya Devletleri’ni bulacaksınız. Tamı tamına 607 adadan oluşan bu ülke dört eyalete ayrılıyor: Yap, Chuuk, Pohnpei ve Kosrae. Bu kadar fazla ada doğal olarak çeşit çeşit, sayısız seyahat olanağı demek.<br />
<img alt="" src="http://content.skyscnr.com/2241cb59b2c501b3bf28169e85df7674/micronesia-yap-mens-house-158536628.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /><br />
Yap adası, örneğin, kendine has mimarisi ile kültürel bir keşif için ideal. Chuuk ve çevresindeki adalar doğasıyla göz kamşatırıyor. Pohnpei ülkenin en büyük adası ve başkentine ev sahipliği yapıyor. Kosrae ise dalgıçlar için adeta bir cennet. Her karaktere uygun bir ada mevcut!<br />
<strong>Ulaşım tüyoları: </strong>Mikronezya’ya en kolay yakındaki Guam ve Marshall Adaları’ndan veya <a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/sg/ucuz_ucuslar-varis-singapur.html"><span style="color: #21c4d9;">Singapur’</span></a>dan uçabilirsiniz.<br />
<h3>
12. <a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/pw/ucuz_ucuslar-varis-palau.html"><span style="color: #21c4d9;">Palau</span></a></h3>
<span style="color: #21c4d9;"><img alt="" src="http://content.skyscnr.com/b7ef7a6d03586032c2cf07f5b08c7030/palau-185178824.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /></span><br />
Mikronezya Federe Devletleri’nin yannda bulunan büyüleyici Palau birbirine çok yakın bir sürü adadan oluşuyor. Renkler burada dünyanın geri kalanından bira daha canlı. Yeşil doğası ve derin mavi suları ile burayı ziyaret edenler, kendilerini bir cennetin içerisinde bulacaklar.<br />
<img alt="" src="http://content.skyscnr.com/0541027dc894b7f1c582b16f73e8c04f/palau-188095195.jpg?resize=800px:99999px&quality=75" /><br />
Şnorkel ile su altı dünyasını keşfedin, göz alıcı şelaleri ziyaret edin ya da kayakla bu renkli diyarı turlayın. Tek kelimeyle mükemel!<br />
<a href="http://www.skyscanner.com.tr/varis-yeri/pw/ucuz_ucuslar-varis-palau.html"><strong><span style="color: #21c4d9;">Palau’un sihrini keşfedin!</span></strong></a><br />
<h2>
Adalara, doğa harikalarına doyamadıysanız şunlar da hoşunuza gidecek:</h2>
<ul>
<li><h3>
<a href="http://www.skyscanner.com.tr/haberler/7-gizli-ada-daha-oence-hic-duyulmamis-ya-da-oldukca-az-taninan-7-gizemli-avrupa-adasi"><span style="color: #21c4d9;">Daha önce duyulmamış (ya da çok az tanınan) 7 gizemli Avrupa adası</span></a></h3>
</li>
<li><h3>
<a href="http://www.skyscanner.com.tr/haberler/duenyanin-bueyueleyici-10-dogal-harikasi"><span style="color: #21c4d9;">Dünyanın büyüleyici 10 doğal harikası</span></a></h3>
</li>
<li><h3>
<a href="http://www.skyscanner.com.tr/haberler/duenya-uezerinde-var-olduguna-inanmasi-guec-10-yer"><span style="color: #21c4d9;">Dünya üzerinde var olduğuna inanması güç 10 yer</span></a></h3>
</li>
</ul>
<h3>
http://www.skyscanner.com.tr/haberler/</h3>
<br />
ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-90223473474191985652015-12-04T20:49:00.000+02:002015-12-04T20:49:46.008+02:00Eski Türklerde Savaş Aletleri<br />
Eski Türklerde Savaş Aletleri<br />
<br />
<br />
<img align="middle" alt="türklerin kullandığı savaş aletleri ile ilgili görsel sonucu" border="0" class="iuth" data-deferred="1" height="198" name="imgthumb8" src="data:image/jpeg;base64,/9j/4AAQSkZJRgABAQAAAQABAAD/2wCEAAkGBwgHBgkIBwgKCgkLDRYPDQwMDRsUFRAWIB0iIiAdHx8kKDQsJCYxJx8fLT0tMTU3Ojo6Iys/RD84QzQ5OjcBCgoKDQwNGg8PGjclHyU3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3N//AABEIAFoAkQMBIgACEQEDEQH/xAAcAAACAwEBAQEAAAAAAAAAAAAFBgMEBwACAQj/xABIEAACAQIEAwQFCAQLCQAAAAABAgMEEQAFEiEGMVETQWGBBxQicZEVIzJCUqGx8HKCwdEWJDM0Q1VikpOisiVUZHODlLPC4v/EABkBAAIDAQAAAAAAAAAAAAAAAAECAAMEBf/EACURAAICAgICAgEFAAAAAAAAAAABAhESIQMxE0EiUQQyUmGBwf/aAAwDAQACEQMRAD8A3DFaSkpTUrVvBF26KQJtI1AdL4s48uodSrC4YWIxCGFw1XruY1qglknzOZoGJ2IcjT+BPngrk0JOf0Sajc1KgldiCOeAXq8NLmsMsDlI2zVksT9ECyD4En7sGMorUos/p5K68axVXzkpG1gSL/n341cfKnxuD6oplxvLJD7XcG09TWy1q1c6VEgF76Spta1xbwGE/NuDKyB5CFcK5/o1uhPlyGDWdcexQZhT/JNRFUU8l45RKhAjbuIPje3eLgct8FOD6qvzSsqczrHJikjCRomoRpZjcC/0u438sc/wQS1o05yM3l4Zq01anRnUn2EG5AF9ri3u8cU5my3KVnad2qqiJSDAiEaDpubnuI32PTG+6R0GMX9I2RxUXF0lVExgWtKymRd9J2VjbyJthHw0tsfyv0BM2jrZpJazMIY1hiCvGIB7MasBYkjqCN/HHrhIls7HzKqtHTS1DHb7JVeQHew54sUr1L5dWUNRDNM7Qy0B0R7EobAi1+VlPLlj1wGv+za6UjS0jQ0odhyAJkY/ALiLSYKuaosZg7D1+wB0yQU6nr2cepv80uFwV1PGtdS1Kdo00qsmm3snv3PI7YMSTscvgeTZqjtKyS45mRyR/l0Y7L8tpnylJZlleWZe0lUMAum+xta99gbjphoTwbf9A5KdL7By1EREcaxzSE7IGlLnfkNgPw3wVrqGSmeA5gR20y6RTPJ7arsQeQt9/KxPTwrJw+VkpkVp2UhJJd7AjmLb8j3YXa7MpJqmWWpmaaZr6md9ztv8PDEjU1pD5Nds0z0b8TVSzrlGZOzq4b1dn6ra6gnnz5e/CbXNltVrmkbRKe8jcta37MR5bUzR5vl1UsoD9tAdN+97XYDx3ufHE2ciVM1rmUBL1Ut4+4e2dt8Ni5ewNqLuuySKpy7L62GKpq4FUAfNpfWOgvbbzt540H0bVdFPWZslB2oVBEHWS+pWGq4OMhqMtppnMgiaObobgX641j0SUemHNMwEBhWqkjBF7hmVfaPxOBHhxnYJSTVGg47H3HYtKjsRzyLDC8rEBUUsfcBiTHlwrKQ4BW24PLBIfnmSMVFFXIkpZu3eRRpsVa+vn8MMD3zXLo6yAgu1u3QLur2APxABHu8cU8uK1kczKFLiZ9TA9GIF/K2KNLUy5XURpGfZmfsWUg2O4G9vAjFvLFvjU0VQn83EuZNl0VVnFLTTU6lGlTWjvp1jvBw+zz1XBtchcPNkj7BgLmHoD7uuFAmlnT5z5qQfWYGx+F/HpiaCuqoTIJ6QV1JJ7LBXJTw3OwOMD50o2bPGzWYq6llp0qEnj7KQXVy1gcIHpampZaPLTHIjytM66ka9l0knl7sU+Hq/5DzJqCuiKQuNceuzqAeVmG1vG9u7bFHix4M3zid4Skgo1KG1xe+lRbzL4qf5EnLHHX2KoEHD1SYq31jnqENUbfWI+ak/0Kf1sWq/KpcnymspV0iZnmaMoeZmcRReemxwBo5TTSQP2miONzHISfoxyra/k6KfPBapqjPGJczn0QK8cmprqxCCy+V9/ePI2q8tdFvxw/lf6U6nLZcxzCSOFxFQxsIxJYXZU9nYHa1hz5YJy1WXLQGmp5YlSnILuTeQtyuO89P2DCjnHEzVYWKl1JS3A2NjIB94FvyNxijBT1FQfWamRQv1Qz2Zx4YsxSjsolvrsLVa/KQFNG0gLPaLWbWP9ofHlinWZDLQ1iwykSLJ/JyfVf3E9/UHB/LHpK2CKmqohSzhg6KwKLKVOxUnvuPce7piDiPNTJA1DS/OFn0OQdifsjq3cbbgG3W0j8dIqUp54tAzJ6eeuzqlXK6d6iWM+yFXkFA0n8Dc7c8F+I6KphzGo+Vg/rkjgtpIOokDfodsaD6N+GfkfLmrKpV9dq/aaw2Ve5R8T8fHDRmGVUeYQzxVMKt28fZu1vasOVj4X2xbF0iyTtn5/an7QgpUydmbASItrX7jjSvR9mjZbHHl1ZqWjqG/iU7g2ZyTqW/Lc8vG/hiXMsly+iXMaSSihMSyR1sTFNwmtRIL+FvgcOtFSU9FRQ0sCWhhUKgO/L9uJlrYKLGo9Pxx2IPWY/tDHYXyIlFjEFdGZaSaNZDGWjYa15rtzxPiOc2gkPRTz92HAIHo/wCG6Gt4fWpqJJJHeaSzxtoDLf2dhyNsGn4HytqmKbVMRHJ2gjfS63v4jEPoqieDg2COUWdZ5gR/1DhvwcpONWRxSdi4/BmUu2plkHgrAD8MfY+DMnRiwjnN+YMzW+7DFjsUrh416Gzl9gheG8qWkalam7SFrjRI7ON+lzthEyPPfkSWpMSdtQzNLDS1DMNbdmxUX8NRIvh2zbPo4GeCj9uZfpva6xe/qfD44VJOGqmSjjp8uy/RHISUmZwBGWO7kczzO3fysMFpR6RFfsSJCmV9m1W3bVknsRwJzcjwHjf87YoyiozWiWtzFiFnciGnXZVRebE++4/VPuw7cS5D8kVEUsrFygK01Rp3K89J8Ra4Pfy6Y8cKUQzziYPJTxpTQJcwqboB08ySfPFd7odL2Z3SNG9c7LE6DTuAAyqPiPdgk83q1EdJJURtIpeIEEctr93njYan0e8NTz9v8nrG9iPm2Kj4YVOIeEqGlzujy3LkEaVQF+1JcXv399tuuHmtC2qEHKjmWa66eip55wbgdmT7O2xBGwI/DbfDx6O+GhQcRy0meUv8egplnXUdSjUbWHd7+/y5vnD8cGWKKF8vp6KXuMP0JfEE7+R3xJmzx0ubZdU61Essnq+i+7gg8h4c8S0toAaAsMfSbYH1Ob0sDGIM0s31YohqLHoMBs2kzisy2sk1fJ8KRO1xu+wv+eXuxY2kCi7ndRlVJI8+ZSqS9OYjCbNqQm528cLeYcY1dUOzy2L1ZCP5R7Fv3D78LmTiGsjkVGIr47uYahrrMOqN3MB3d9sH8qyJauqaGqn0hoS6iE7X5bk7nmOVsYebmm5KC1Zu/HX46hnK2xX+V83/AKwqf8Z/347H3tk/qxf8Nv34+Yox5DV5+H9iNsxBX/zKf/lN+GJ8Vc0YpltW67FYXI/unHWOMLXooZm4HoWc6jqkFz32Yj9mG/Cr6MpVm4OpJUXQHeRivQlzfyvfB/Mswgy6nM07eCqObHoMD0F9k9RPFTxNLPIscai7MxsBhWrc8lzST1bLxIsLG2tfpSe7oPztil2WZcU1QeoGijRrpGfoDxP2j+bDBauqMo4Qy0T1gcrKwjLBQWYkHbuFueEty6DSXZYyfIY6UK8+5H0Ivqqep6nBzGbtxtklMT8nVuZQAi+mRRLGvkzXHlizS+kugQgV6roPKaFtreKncYZUibY3Z9lqZplVRSMBqdSY2t9Fx9E/HCXwv6zwzOhzikSFq1FMjqb2Yd3l3jEz8bJVzdvDWSU9L/RBIklDfpHVbyBxdqOJ8kzLL/Vq67lhvo0izdVu18LKntPY8G1prQ3xSJJGrxsGVhcEciMKGejXxzlCm/s2/wDY/swF4e4ypctq6iieoM9HC2506WTpYX39w8se34oyrMeIKXOIJZDR07GNnKEHUFOwH6wwspWkLOOLo0Gro4ayAwzrqRvI+8HAdOEsuStFYWqHqApTtZJizBfsgnkPdiCTjrIY0u1S4ve3zR3sL4APxzmMsb1ESUkMSnYMGe36W4+7BlyQj2SMJMe6PLqSiB9WgVCebc2Pmd8esyh7egqIQN5ImUeYwH4b4qo87bsN4qwAkxcwwHercj+OGG18PqStCtU6Yg5Dk1HnmTpMB2VVTMYhIBcMPpAMP1sRUctZlJnkmj7REjaISK2rsydlBuPDbD1S0dPRoyU0Kxhm1NpHM9TgZTwRdvmNFOqssxvY/WBBxl5eJJxbGjpOhX1L9hcdj5/BTPf6wP8AdTH3GbxS+y3yM0TFPNyBlVYSNhTyf6Ti5innO+U1o7zTyD/KcdUzgP0ZxpFwZQLEdSXk0t9oa2scXanIvXsyeprpjJELCKJbgKP33ufhil6MgV4HysEEEI17/pthowtJrYbaejxFEkMaxxqFVRYACwGFTjOmmbMctrhEJY6TW6o30S912N9hddYBO17YYM4r0y+heZgWb6KKObMeQxnUWZDNKt480rgRTRDsngfcnvN+txgZK8QqLew3wtGc04gq656Fo6aLtNJljA1M5WwHWyoL22uxw5GOBFsUjA/RGM1qvSDUZflbxKoqZ0cKs9x7Kn7Q7zYH34RajOM1zyV5fWnaokJDAyELYWsRyFh58zhXOnQcWzdKqjyWrJinjpC9u4hWA8t8Ca3h6spo+0yGalY90FXGpW3gwH564yL1ashqY+faykaG1n2gBbSCAO+xwQy7P+IcnkjjFZPqUbR1DBllO5O++1hYm+E8mw4NGlUsyxJfiHh6lgfVYPFErrYd56fHFOKHK6riqIU9PTNSOWugjAQnsx3WwV4U4toeIouyUrHVAe1CTfUOq9R+euFuuNPL6QWy+SIQwuQiyJZbMYwfvP4jAlcqaIknoeBkOUcxllEDa1xAoNvhgVJwdEXIhzCqihP9H7LWHQEi4xOKLNsti/iVQapByjl5289/vx0HEmhiuYUklMBsTfVY+I5/jhm4N/JEWS/Sy3k2Q0OULenj1zHZqiSzSEdL9PDHcQ5zT5RQSSySoJtBMSE7uR0+OLkFdS1NOZ4KiKSIC5dXBA9/TGUcV5nHmmd1NpVaOORoVN9gF5/v+GGk1GOiQjnLZpPDUjnKqf1qQNUzKZmGq+xPTpi5V0EdSdVyj2A1L+3rhG9Hupc0cDUQYDru1wtiPhjRO7ESU47BOLhIC/I1R/vkX/b/AP1jsGMdhfFEGTPWBvEptw9mRvY+qy2I/ROCWFr0iMy8K1GliNUsSmx5guLjFz6Albo9+j1i/B+Wuy6WZGZh/aLG/wB+GLALggAcLZeALDsz/qODuIuiPszv0iSuM3iCTS+xT3Md/ZUkkAgdd2+7CZU0sNRWSfNyC+11dV7upbl5YK+mOWSHOYDDI8ZMaAlGIv7WM6irKpaavK1MwK9nptIdvb7sZZQeTlZdFrFIZWy+JHmil1dlIVLg2YC24P44L5NR0sTw+sxBmeMydpIuhEiANyOu4F+Wz4XOHJpaivhWoleVWjW4diwPLrgzUVNQ/DlZrnlb2KQbuTsYUJ+OBbeiyki9lJojULRUUyMImIJlAu623KW5bA7DuOKE8EBieESJNSTkHtDdWTa58b6T4m5HjgJlZIDMCQwBIPeDcb4acy3yqjvvqne/jfXfBemAA5PUvk2eU9czkdgyBX1BQyEm1lHcRqvtzB64a+JIxV8f06hvYmmAUjmGMI0n42wozIsk8XaKG1Qe1qF7/N4Z6hj/AAgoGudWujN/NMRPdAXtmo5BWNX5TBPICJCNL/pA2P3jF6WKOVCksaOp5hhcYE8K/wAwqB/xtR/5GwUqSRDIQbEKbHGlfpM77M742y7KqXNqWamedalReeniclCm+kMo33a23QHCVPDF2TzaBMy30g7EHvHX92GEs0mYUbyMWZo0LFjcn6XPFHOADWqxALGwJ7yNOMs18tGmGkM3o6r8vy/LpRVBoZWe3bPcq6+/usSedr40CnniniEkMiuh5MpuMKbxRpwZl0qRosgpowHCgEAqO/A2hlkhz+lSF2jSRLuqGwY2HPrhlyuE1BiOCknI0LbHY8Y7Ggz2f//Z" style="margin: 0px -19px 0px 0px;" title="http://www.haberturka.com/haber.php?haber_id=95357" width="320" /><br />
Savaş araç ve gereçlerinin başında at ve silâh yer alıyordu. Türklerin savaşlardaki başarıları, bu iki aracı çok iyi kullanmalarından ileri geliyordu. Türk atı ufak yapılı ve üstelik kaba kıllı idi. Onda saf kan Arap atının zarafeti ve gösterişi yoktu. Fakat son derece dayanıklı, çevik ve süratli idi. Türkler bütün işlerini atları vasıtasıyla görüyorlardı. Kaşgarlı Mahmûd’un ifadesiyle, kuş için kanat ne ise Türk için de at o idi. Bundan dolayı her çadırın önünde daima koşumlu bir at hazır bulunmaktaydı.<br />
Süvari tekniğini ilk bulan ve uygulayan kavim Türklerdir. Türk savaş sisteminde atlı birlikler başlıca rol oynamaktaydı. Komşuları, özellikle Çinliler süvari tekniğini Türklerden öğrenmişlerdir. Hatta Çinliler, M.Ö. 307 yılında yaptıkları bir reformla hareket kabiliyeti az, ağır savaş arabalarını hizmetten kaldırarak, Hun Türklerininki gibi hafif süvari birlikleri oluşturmuşlardır.<br />
Savaş araç ve gereçlerinin en önemli kısmını silâhlar oluşturmaktaydı. Eski Türk toplulukları silâha <b>“tolum</b><b>”,</b> silâh kuşanmaya da <b>“tolum manmak”</b> veya <b>“tolumlanmak”</b> diyorlardı. Eski Türk askerleri, seferlerde ve savaşlarda silâhlarını ve yiyeceklerini yanlarında taşırlardı. Halbuki başka ordular, silâhlarını ve yiyeceklerini taşımak için binlerce araba kullanıyorlardı. Et ihtiyaçlarını karşılamak için de, ordunun arkasından binlerce sığır sevk ediyorlardı. Bu durum ise ordunun hareketini son derece güçleştiriyor ve yavaşlatıyordu. Türkler ise, yiyecek ihtiyaçlarını, genellikle yanlarına aldıkları et konservelerinden <i>(kurutulmuş et) </i>karşılamaktaydılar. Çinliler ve Avrupalı kavimler et konservesi yapmayı Türklerden öğrenmişlerdir.<br />
Eski Türk silâhlarının başında ok gelmekteydi. Türkler oku, daha ziyade uzaktan yaptıkları savaşlarda veya taktik gereği geri çekilme sırasında kullanmaktaydılar. Özellikle, at üzerinde dört nala giderlerken oklarını önlerinde, arkalarında ve yanlarında bulunan hedeflere isabetli bir şekilde atmaktaydılar.<span id="more-6995"></span><br />
Eski Türk kurganlarında çeşitli silâhlar meydana çıkarılmıştır. Bunların başında uzaktan savaş silâhı olan ok ve yay gelmektedir. Ok, genellikle <b>temren</b>, <b> ahşap çubuk </b>ve<b> yelek</b> gibi kısımlardan meydana geliyordu. En eski Türk oklarının temreni kemik idi. Daha sonra bu malzemenin yerini demir almıştır. Bundan dolayı ok ucuna demirden yapılmış anlamında bir söz olan <b>“temürgen”,</b> yani temren adı verilmiştir.<br />
Ayrıca ok ucuna <b>“başak”</b> da denilmekteydi. En çok kullanılan temren üç dilimli idi. Ayrıca düz, yivli veya çengelli temrenler de vardı. Bunlardan en tehlikelisi çengelli temrenler idi. Atılan ok insanı öldürmemiş, yani yaralı bırakmışsa, okun çıkarılması sırasında çengelli temren yaralıda büyük hasar yapmaktaydı. Hatta bu yüzden yaralı ölmekteydi.<br />
Bazen temrenin üzerinde ortada birleşen delikler açılarak, hedefe giderken ses, yani ıslık çıkaran oklar yapılmaktaydı. Islık çıkaran oklar Osmanlı döneminde de kullanılmış olup, bunlara <b>“çavuş okları”</b> adı verilmekteydi. Bu oklar, genellikle işaret vermek veya hedef göstermek için kullanılmaktaydı. Çavuş oklarını ilk bulan ve kendi birliklerinde uygulayan M.Ö. 209-174 yılları arasında Hun tahtının sahibi büyük Türk Hükümdarı Mete <i>(Bagatır/Batur) </i>idi.<br />
<div class="yazireklam">
<center>
<img align="middle" alt="türklerin kullandığı savaş aletleri ile ilgili görsel sonucu" border="0" class="iuth" data-deferred="1" height="320" name="imgthumb6" src="data:image/jpeg;base64,/9j/4AAQSkZJRgABAQAAAQABAAD/2wCEAAkGBwgHBgkIBwgKCgkLDRYPDQwMDRsUFRAWIB0iIiAdHx8kKDQsJCYxJx8fLT0tMTU3Ojo6Iys/RD84QzQ5OjcBCgoKDQwNGg8PGjclHyU3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3Nzc3N//AABEIAHQAVwMBIgACEQEDEQH/xAAbAAACAwEBAQAAAAAAAAAAAAAEBgADBQIBB//EAEQQAAECBAMFBAQJCgcAAAAAAAECAwAEBREGEiETMUFRYSJxgbEUkcHSFiMyYpKUocLRFTNCUlRyc3Sy4QclRWOCg/D/xAAYAQADAQEAAAAAAAAAAAAAAAAAAQIDBP/EABsRAQEBAQEBAQEAAAAAAAAAAAABESECQRIx/9oADAMBAAIRAxEAPwD6inGFIO4zv1F73Y6GLKUd3pv1F73YtbbSOAi5KE8oeJ/QcYpph/bPqT3ux78J6ZzmvGTd92CQlPKPcghYP0F+E9K4uvjvlXfdifCikftLg75dz3YKKRyjwpHKDKP1A3wpovGdt3srHsjlWLaAn5dTYT+9ceYghSU8oX61X6FS3C1PzzKHhvaSCtf0U3MI9bAxdh0/61IjveAjleKcOr0/LlO8ZlH4wpMYiw/UXgxLzKEur0Sl1pTeY8hmA16R1OSTWvxSPoiJuqmC8XVajzFFmESdTkph45crbT6VKPaF7AHlHsKlTkWWmlOpaQFJ4hPWPYznGn9fS0OR69NsyzK3ph1DTSE5lrWbBI5kxnpehaq969VhJLJMjKkFaODjm/XnYEeN+UdFrmkGOY6XNuqbw5RZupgG23Udi14FWp9QjRkcTqGRquyS6ZMLNk5lZ21dyxp4GCZNpqWZS20kJSkWAAjOxBiKk0pvYz52zixpLIRnUrvG4eMKnDGuYsARqCLgjWOEzOb9FQ70wjo/xDlgfjKLUkM/rpQhVh3Xhho9eptaZU7TphLmQ2WgpKVoPVJ1EGjBFfqbslLttyaC5OTKtmwm2gPFR6AawFT6HISDV0sNrmF9p19SbqcUdSSe+NNTl4pW51gP4xq5RZKoMKQ4wgk7jaMWizr7bq6PUVlb7KczDqzq63u15kbj4GGp1VwYUsWMOMNt1GXAD0q4HEEkC/MHoRcQqqCK0i8g9YcvMRIsn1pfpK3UkFK0pUPEiPIy9NvM40ZueTLMLddVlQ2kqUeQAvGfhxShLpeeFnXbuLB4KUbkeF7eEJeNqrPlSpJpTXob7eQi3bcUdCmHKXmGZOn7Z9Vg2i6o11hgiv4gVJIEtJWVOujs8dmP1j7P7Rm0WiN5zMzd3n1nMtxepUYGoUv6e8/UJlI2jqgQLbk8PshmQEpRcboU72nZnBDbTKU2Dabd0ZU82KZPs1CRYF1HJMIQLZknj3jfB21gOo1GVlWkmamGmQpYALiwm+ovv6Q70o2xMpWCUqBsbHpHAmErvlUDY2NjxhOfrcsptQaqbKHCE5bPDfz3/wDrwfQJxpxp9LT6HbO3JSoHeBrp1vC1WN1xyMusyon5B6XVay0kQUpy8VrOkMFalPupoM1JTCruyigi/NJIIPs8IkUTR2NTn0D5LkukkdQ4PeiRl65W3ibAE+2l+rS6FjMEhThv0sB5mCpyYXNuS8jc2a7azfeNyR5nvEBJdz1d8k/IbQB4lV/KLJVwmpvLP6IQk9xvY+uNGBskjsmuye8QY2/2bHdGS05pbpFqXYZNHa6Qp4xWh1+mpcAKfSDoR80mN7a6b4U8XOgOSCyoAJmCdePZO6Cm8dpUkltRDeqSm2vO9/IRo4SCWKlUmkCyE7MAeBjPenGylwDPvT+gevSLsKvJcqlTKVXvs+emhiPq/h1DmgjwrhZfpM23MuTNNqT7KnFZlNrOdB8DF6W6m8nJOzCcvEMoy38YoZAs98Y9UJtP5tKEtoPPtAq9n2xIvriAxQpjKAkJCQAOHaESI9TrTzchZcd9Hqe1V+acTkUeVtx846ff9EnNvYqZcTkcA4jgR3fjHU4znEYz0w6iabkkKtmBJvrbwi2J2kpkPMgpWF6fKHHr4wYhendCRJUxxVw9MO7IntJSrKO+whkpslLyDaky6cuexUSdTBNDUK7Awp4uOYyP8x91UMZXpCziY3XJfzP3TFE7UCWl5vm+2CcNXTVKmEaat+2B3PkL8PbF2HFf5rU/+v70RFmdsvZiVK04DSC0nsi+/jGc7MhhhbityQTA1Fqb0+2pxxKEpypUkJvuN4Yd4sXagzX/AA/rESB8Xu2oL9+af6hEhU5SgjEKsuV6WurmlWh9cB05wv15txaQkuLJtf5pjNR2lkkwZS3CKnLK5L3+BimZwmn0yss44pNwhJPfGXSsWsKbS3ULtuAWKwm4PWCa1dVMmCP1FeUICwcqlZRYGGH1WTqMtPoUqUd2gSbE2I84w8TOobEstxVgl6/2GKcG9iQcPNXs084vrSNo7JBSQoF/W46GAKfyvIqSoh3eBoUkQZheYafnqg6yoqSoo4Ec47Zp7JVctp06RzRkbGq1EJTZJyW06GJUPrc+JeWWlCQokbjyhdlcSejIKJaXCLAJsCTYCC68Tkcvr2TpCwC6ErsEZSSesKg5Yhm1TODw+uwW5kuB+9EgGvnZ4TYb/hj7IkBlZKwCCRdJ5QVIqAnmDa3xgjmcbSxMGwsFaxww4PSWT89PnFINVXdDdLfJ4ot64R1pKiBZQCiLAawx4kdJl229bKNzpfdGMhLXpbAbUFdtObW/GAHKgMIbQlvLZK17gen9o31SMuRrn06j8IypNISWgBoFbo1rXT2WyDzMX5kKuUNSw3bT1H8IJblpZJ0Cb/vRSlLo3BP0YKQFgDRPfBZDlKdfbGRduUJhJIIC+1msBbW0PlaQFMEwlMZlPNoyCynEpKucZmYcWnJRWW+TiR9hjyKsZrvIMJ/3fYYkEFY1ZPxqD0PsgWV1mWAeLifOPIkMjPNoS4mywCORiiSlWEu5g2m4OhI3RIkMN5BKU5kmxGoMWpmphQ1eV4AfhEiQB2h54nV5z12i4KWd7rv0zHsSEcC1EAyi+kJko0j01hVtdqnj1iRIRjMXqPo0v/EPlEiRIYf/2Q==" style="margin: 0px;" title="https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk_ok%C3%A7ulu%C4%9Fu" width="240" /></center>
</div>
Okun ahşap çubuğu, genellikle <b>“huş”</b> <i>(koguş) </i>ağacından yapılmaktaydı. Ahşap çubuğun arkasına da yelek ilâve edilmekteydi. Bundan maksat okun hedefe giderken dengesinin bozulmamasını, yani dosdoğru gitmesini sağlamaktı. Bu tür oklara <b>“yüklüg ok”</b> denmekteydi.<br />
Oklar, <b>“sadak, okluk, kuruglug, kiş, kiş kuruglug”</b> gibi adlarla anılan torbalarda taşınmaktaydı. Genellikle kavak kabuğundan yapılan bu sadaklar <i>(torbalar),</i> ya atın terkisine, ya da savaşçının omzuna veya bel kayışına <i>(kemer) </i>asılmaktaydı.<br />
Ok, müstakil bir silâh değildi. Ancak yay ile birlikte kullanılabilmekteydi. Merminin tabanca ve top vasıtasıyla atılabildiği gibi, ok da ancak yay ile fırlatılabilmekteydi.<br />
Yay, oku hedefe fırlatmak için kullanılan bir araçtır. Bu kelime büyük bir ihtimalle <b>“yaymak”</b> fiilinin köküdür. Yay, genellikle son derece sert ve sağlam bir ağaç türü olan “kayın” ağacından yapılmaktaydı. Yayın iki kısmı vardır. Biri sert ve sağlam bir ağaçtan veya boynuzdan yapılmış “kavisli kısmı”, diğeri öküz bacaklarının sinirinden veya hayvan bağırsağından yapılmış “<em>gerilen kısmı</em>”. Bu ikinci kısma “kiriş” denmekteydi.<br />
Kiriş, yani sinir kısmı, kavisli ahşabın iki ucuna bağlanmak suretiyle yay meydana getirilmekteydi. Yayın üzerine sırım <i>(ince deri parçası) </i>veya sinir sarılmaktaydı. Bundan maksat, yayın hem direncini artırmak, hem de kuruyup evsafını yitirmemesini sağlamaktı. Ayrıca, esnekliğini koruması için yayın üzerine zamk da sürülmekteydi.<br />
Ok çubuğunun arka kısmının tam ortasında <b>“gez”</b> <i>(kez) </i>adı verilen bir kertik bulunmaktaydı. “<em>Gez</em>” vasıtasıyla kirişe yerleştirilen ok, yayı bir elle tutmak ve diğer elle kirişi germek suretiyle atılmaktaydı.<br />
Türklerin çok çeşitli yayları vardı. Bunlardan en mükemmeli tersine germek suretiyle kullanılan çift kavisli <b>“refleks</b> <b>yaylar”</b> idi. Bu yaylarla atılan okların öldürme gücü çok yüksekti.<br />
Yay tıpkı sadak gibi omuza asılmak suretiyle taşınmaktaydı. Başka bir ifade ile söylemek gerekirse, ok ve yay Türk savaşçısının daima elinin uzanabileceği bir yerde bulunmaktaydı. Zira Türk savaşçısı, ancak silâhıyla birlikte olduğu zaman kendisini güvenlikte hissetmekteydi.<br />
Eski Türk kurganlarında <b>kılıç, meç</b> <i>(kısa kılıç)</i><i>,</i> <b>mızrak</b> <i>(kargı, süngüg)</i><i>,</i><b><i> </i></b><b>kısa mızrak</b> <i>(kaçut)</i><i>,</i> <b>bıçak, hançer<i> </i></b><i>(bügde/bükte),</i> <b>gürz</b> <i>(topuz)</i><i>,</i> <b>kamçı</b> <i>(berge)</i><i> </i>ve <b>kement</b> <i>(ukruk)</i><i> </i>gibi çeşitli yakından savaş silâhları bulunmuştur. Bunlardan kılıç, Türk savaşçısının en çok kullandığı silâh idi. Türk kılıçlarının kabzaya yakın kısmı düz, uca yakın kısmı ise hafif kavisliydi. Bu rastgele verilmiş bir eğrilik değildi. Zira, savaşçının vurduğu darbede bütün güç burada toplanmaktaydı. Bundan dolayı Türk kılıcının kesici gücü çok yüksekti.<br />
Genellikle ahşap olan Türk kılıçlarının kabzaları <i>(boyın),</i> sade ve yalın değildi; kabzaların başı, bazen Türklerin hayatında önemli bir yer tutan kurt başları şeklinde yapılarak, kılıçlara bir sanat eseri özelliği kazandırılıyordu.<br />
Kılıçlar, yalın halde değil, <b>“kın</b><b>”</b> adı verilen bir çeşit kılıf içinde taşınmaktaydı. Kılıç kını da bir halka ile savaşçının kemerine asılmaktaydı. Kılıç çekmekte kolaylık sağlamak için, kılıç kınının yeri sol tarafta bulunmaktaydı.<br />
Eski Türk hayatında bıçak, hem günlük hayatta hem de savaşlarda en çok kullanılan bir eşyalardan idi. Türklerin çok çeşitli bıçakları vardı. Bunlardan en çok dikkat çekeni ise, her iki tarafı da kesen <b>“kingırak</b><b>”</b> adlı bıçaktır. Türkler bu tür bıçağa bugün “<strong>kama</strong>” adını vermektedirler.<br />
Türk savaşçılarının çeşitli savunma silâhları da vardı. Bunların başında <b>kalkan</b> <i>(tura)</i><i>,</i> <b>zırh</b> <i>(yarık)</i><i> </i>ve <b>tolga</b> <i>(tulga,yaşuk/aşuk)</i><i> </i>geliyordu. Kalkan, genellikle deri, ahşap ve demir gibi silâh darbelerine dayanıklı maddelerden yapılmaktaydı. Zırh ve tolga ise, deri ve çeşitli madenlerden imal edilmekteydi. Türkler, iki çeşit zırh kullanmaktaydılar. Bunlardan biri <b>“kübe yarık</b><b>”</b>, diğer <b>“say yarık</b><b>”</b> adıyla anılmaktaydı. “<em>Kübe yarık</em>” bütün vücudu örten bir zırh idi. “Say yarık” ise, sadece demir göğüslükten ibaretti.<br />
<br />
http://www.beyince.net/yazi/eski-turklerde-savas-aletleri/ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-84069601152078336012015-12-04T20:30:00.000+02:002015-12-04T20:30:31.463+02:00Türklerin Tarih Boyunca Kullandığı Alfabeler<h1>
Türklerin Tarih Boyunca Kullandığı Alfabeler</h1>
<div align="justify" class="ortametin">
<b>Türklerin tarih boyunca kullandığı alfabeler </b>hem yaşadıkları yer hem de yaşam şekillerine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Orta Asya'dan günümüze kadar beş farklı alfabe kullanan Türk devletleri, kullandıkları bu alfabelerle tarihe de ayrıca önemli bir ışık tutmuşlardır. <b>Türklerin tarih boyunca kullandığı alfabeler </b>içerisinden yalnızca ikisi Türk devletlerinin kendi oluşturmuş oldukları alfabeler olmaktadır. Geri kalan üç alfabe diğer toplumların etkisinde kalınarak kullanılmıştır.<div>
<br /></div>
<mobil1><div>
<b>Türklerin Tarih Boyunca Kullandığı Alfabeler</b></div>
<div>
<br /></div>
<div>
Türkler, dünyaya hakim olmuş, birçok toplumla etkileşime girmiş ve birçok toplumu etkilemiş bir millet olmaktadır. Tarih boyunca Türkler tüm bu etkileşimlerle birlikte her alanda olduğu gibi dil alanında da birçok değişime uğramışlardır. Fethettikleri yerlerdeki toplumlardan birer parça alarak dillerine katan Türkler, bu etkileşimler sonucu son derece zengin bir dil yapısına sahip olmuşlardır. Tüm bu etkileşimlerle birlikte Türkler şu alfabeleri kullanmışlardır.</div>
<img alt="Türklerin Tarih Boyunca Kullandığı Alfabeler" height="280" src="http://www.alfabe.gen.tr/images/turklerin-tarih-boyu-kullandigi-alfabeler.gif" title="Türklerin Tarih Boyunca Kullandığı Alfabeler" width="500" /><div>
<ul>
<li><b>Göktürk Alfabesi: </b>Her ne kadar adı Göktürk Alfabesi olarak bilinse de bu alfabe <b>Türklerin tarih boyunca kullandığı alfabeler </b>arasında en çok kullanılan olarak yer almaktadır. Sadece Göktürk Devleti değil, Hunlar ve birçok Türk kavmi de kullanmıştır. Adını Orhun ya da Göktürk Yazıtları'ndan almıştır. Göktürk Alfabesi <b>Türklerin tarih boyunca kullandığı alfabeler </b>arasında en çok harf sayısına sahip alfabedir. 38 harften oluşan Göktürk Alfabesi'nde 4 sesli harf bulunmaktadır. Bu 4 sesli harf metinler içerisinde 8 farklı sese karşılık gelebilmektedir. Bazı heceler için alfabede özel harfler dahi bulunmaktadır. "ok, uk, ko, ku, ük, kü, nç, nd" gibi heceler için alfabede harfler bulunmaktadır. Göktürk Alfabesi sağdan sola yazılan ve okunan bir alfabe olmaktadır. </li>
<li><b>Uygur Alfabesi: </b>Göktürk Devleti'nin yerine kurulan Uygur Devleti, Orta Asya Türk kültüründe köklü değişiklikler yerleşik hayata geçmeleri bu durum üzerinde büyük bir etkiye sahip olmaktadır. Uygur Devleti yaptığı değişiklikleri dil alanında da göstererek kendi alfabelerini oluşturmuşlardır. <b>Türklerin tarih boyunca kullandığı alfabeler </b>arasında yerini alan Uygur Alfabesi 18 adet işaret ve sembolden oluşan bir alfabedir. Bu alfabe içerisinde 4 sembol sesli olarak kullanılmaktadır. Göktürk Alfabesi gibi sağdan sola yazılıp okunan Uygur Alfabesi harfler birbirine bitişik olarak yazılmıştır.</li>
<li><b>Arap Alfabesi: </b>Türklerin tarihte yaptığı en büyük olaylardan birisi de hiç şüphesiz İslamiyeti kabul etmeleri olmaktadır. Türkler İslamiyeti kabul ettikten sonra tarih sahnesinde daha çok rol almaya başlamışlardır. Kurulan birçok devleti İslamiyet için savaşarak, devlet politikalarını bu yönde yürütmüştür. Durum böyle olunca da Arap Alfabesinin kullanılması kaçınılmaz olmuştur. Arap Alfabesi <b>Türklerin tarih boyunca kullandığı alfabeler </b>içerisinde en uzun süreli olarak kullanılanı olmuştur. En son örneği olarak Türkiye'de Cumhuriyeti'in ilanı ve harf inkılabına kadar kullanılmıştır. Osmanlı Devleti'nin kuruluşu, Selçuklular ve öncesi ile başlayan bu dönem harf inkılabında son bulmuştur. Arap Alfabesi normalde 28 harften oluşmaktadır. Ancak Türkler bu alfabeye bazı eklemeler yaparak kullanmışlardır. Osmanlıca'daki bazı Türkçe karakterli harfler de bunun somut örnekleri olmaktadır. Türkler Arap Alfabesi'ni 31 - 36 harfli olarak kullanmışlardır. Türklerin ortaya koymuş olduğu birçok eser bu alfabe ile olmuştur. Bu nedenle Arap Alfabesi'nin <b>Türklerin tarih boyunca kullandığı alfabeler </b>içerisinde çok önemli bir yeri olmaktadır. </li>
<li><b>Kiril Alfabesi: Türklerin tarih boyunca kullandığı alfabeler </b>içerisinde, kullanmak zorunda kaldıkları bir alfabe olmaktadır. Bu durum bazı kişilerin kafasında soru işareti bırakabilmektedir. Ancak olayın iç yüzü tamamen baskı ve zorlamaya dayanmaktadır. Kiril Alfabesi Rusya'nın Orta Asya'da hakimiyeti altına aldığı Türk devletlerine ve toplumlarına zorla kabul ettirdiği bir alfabedir. Türkler bu alfabeyi isteyerek değil, Rusya'nın baskısı nedeniyle kullanmışlardır. Rusya bu alfabeyi kullandırtmak için alfabe yasağı dahi koymuştur. Kiril Alfabesi şekil ve sembollerden oluşan bir alfabedir. 38 harften oluşan bu alfabe <b>Türklerin tarih boyunca kullandığı alfabeler </b>arasında en çok sesli harfe sahip olan alfabe olmaktadır. Alfabede 11 sesli harf bulunmaktadır. Kiril Alfabesi soldan sağa doğru yazılıp okunmaktadır.</li>
<li><b>Latin Alfabesi: </b>Dünyada birçok devletin kullandığı alfabe <b>Türklerin tarih boyunca kullandığı alfabeler </b>arasında yerini almıştır. İlk defa Azeriler tarafından kullanılan bu alfabe, 1928 yılındaki değişiklikle birlikte ülkemizde de kullanılmaya başlanmıştır. 8 sesli harften oluşan bu alfabede ülkemizde kullanılana göre 21 tane sessiz harf bulunmaktadır. Ülkemizde kullanılan alfabe içerisinde bazı değişiklikler uygulanmıştır. Diğer dünya devletleri Latin Alfabesi'ni kullanırken Q, X, W gibi harfleri kullanırken, Ç, Ğ, Ö, Ü gibi harfleri kullanmamaktadırlar. Bu anlamda Türkiye'de kullanılan Latin Alfabesi kısmi olarak değişikliğe uğramıştır. Latin alfabesi öğrenmesi son derece kolay olan bir alfabe olmaktadır. Bu alfabe soldan sağa yazılıp okunmaktadır.</li>
</ul>
<div>
<b>Türklerin tarih boyunca kullandığı alfabeler </b>arasında bu beş büyük alfabe öne çıkanlar olmaktadır. Ancak Türkler etkisinde kaldığı birçok devletin ve milletin alfabesini kullanmışlardır. Özellikle Orta Asya'da bu durumla çok sık karşılaşılmıştır. Çin'le münasebette bulunan bazı Türk toplulukları Çin Alfabesi'ni dahi kullanmışlardır. Ancak bu toplumlar sonradan asimile olup öz benliklerini yitirdikleri için <b>Türklerin tarih boyunca kullandığı alfabeler </b>arasında Çin Alfabesi tam anlamıyla yer almamıştır.</div>
<div>
</div>
<div>
http://www.alfabe.gen.tr/turklerin-tarih-boyunca-kullandigi-alfabeler.html</div>
</div>
</mobil1></div>
ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-11342184668007253492015-12-04T20:22:00.002+02:002015-12-04T20:22:47.880+02:00Rusların Kafkasya’yı İstilası ve İmam Şamil<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<strong><span style="font-size: 18pt;"><span style="color: black;">Rusların Kafkasya’yı İstilası ve İmam Şamil<o:p></o:p></span></span></strong></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<strong><span style="font-size: 18pt; mso-bidi-font-weight: normal;"><o:p><span style="color: black;"> </span></o:p></span></strong></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<strong><span style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">1) Kafkasya’nın<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Coğrafi konumu<o:p></o:p></span></span></strong></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<strong><span style="font-weight: normal; mso-bidi-font-weight: bold;"><o:p><span style="color: black;"> </span></o:p></span></strong></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<strong><span style="font-weight: normal; mso-bidi-font-weight: bold;"><span style="color: black;">Kafkasya, Azak denizi, Maniç çukurları, hazar denizi ve Karadeniz arasında kalan ve Apşeron yarımadasından başlayarak<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>kuzey batı<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>yönünde, yaklaşık 650 <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>mil uzunluğundaki Kafkas sıra dağlarının kuzey ve güney kısımlarını da içine alan<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bölge olarak tanımlanabilir. Transkafkasya olarak da adlandırılan bu bölge esas itibariyle dağlık bir bölgedir. <o:p></o:p></span></span></strong></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<strong><span style="font-weight: normal; mso-bidi-font-weight: bold;"><o:p><span style="color: black;"> </span></o:p></span></strong></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<strong><span style="font-weight: normal; mso-bidi-font-weight: bold;"><span style="color: black;">Kafkas dağları, tarih sahnesinde şimdilerde artık yer almayan birçok kavime ve topluluğa<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>sığınak olmuş, kucak açmıştır.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Mısırlılar, Medler, Alanlar, İskitler, Grekler, Romalılar, İranlılar, Araplar, Moğollar, Türkler, Tatarlar ve Slavlar<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>değişik tarihlerde art arda ve bir çok kere Kafkasları süpürüp geçmişler ve burada bazı izler bırakmışlardır. Dolayısı ile Kafkasya’da tarih içinde yaşamış ve hala yaşayan<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Kafkas halklarının çeşitliliği,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>kullanılan dillerin renkliliği kimseyi şaşırtmaz. <o:p></o:p></span></span></strong></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<strong><span style="font-weight: normal; mso-bidi-font-weight: bold;"><span style="color: black;">Kafkasya’da, özellikle Doğu Kafkasya’da kullanılan ve yapı itibarı ile birbirinden farklı olan dil sayısının 40’ın altında olmadığı araştırmacıların ortak görüşüdür. Bu nedenle<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>buraya ‘’Lisan Dağı’’ anlamına gelen ‘’Cebel Es-Sine’’ denmiştir. <o:p></o:p></span></span></strong></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 6pt 0cm; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Tarihsel gelişimi bakımından bölgenin demografik oluşumu şu şekilde tasnif edilebilir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 6pt 0cm; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Adıgeler (Şapsığ, Abzekh, Hatukhay, Besleney, Kabardey vs.)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 6pt 0cm; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Abhaz-Ubıh, Çeçen-İnguş toplulukları <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 6pt 0cm; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Dağıstan bölgesinde yaşayan halklar(Andi, Avar, Lak, Lezgi vb. kabileler) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 6pt 0cm; text-align: justify;">
<span style="color: black;">tarihi otokton halklar olarak adlandırılırlar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 6pt 0cm; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Bölgeye sonradan gelip yerleşen halklar da Turani kökenli Karaçaylar, Balkarlar, Nogaylar, Kumuklar ile İndo-germen kökenli bir halk olan Osetler’dir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<strong><span style="font-weight: normal; mso-bidi-font-weight: bold;"><o:p><span style="color: black;"> </span></o:p></span></strong></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<strong><span style="font-weight: normal; mso-bidi-font-weight: bold;"><span style="color: black;">Dağıstan <o:p></o:p></span></span></strong></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<strong><span style="font-weight: normal; mso-bidi-font-weight: bold;"><span style="color: black;">Dağıstan ismi, Hazar Denizi, ana dağ silsilesi ve Andi zinciri arasında kalan ve Sulak nehrini izleyerek Terek’in ağzına doğru kuzeye uzanan bölgeyi ifade eder. Dar bir sahil boyu ve<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>yüksek bir platodan oluşur. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Dağlık bir bölgedir. Savaş başlarken Dağıstan’ın büyük kesiminde Araplar tarafından ülkeye getirilen Hanlık sistemi hüküm sürerken, bazı yerlerde de irili ufaklı bağımsız gruplar halinde yaşayan kabilelere de rastlanırdı.<o:p></o:p></span></span></strong></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<strong><span style="font-weight: normal; mso-bidi-font-weight: bold;"><o:p><span style="color: black;"> </span></o:p></span></strong></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="color: black;"><strong><span style="font-weight: normal; mso-bidi-font-weight: bold;">Çeçenistan</span></strong><span style="mso-bidi-font-weight: bold;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Doğuda sulak Nehri, Batıda Yukarı Sunja ve kuzeyde Aşağı Sunja ile Terek arasında kalan bölgeye Çeçenistan adı verilir. Tamamen ormanlarla kaplı bir bölge olan Çeçenistan, ormanlarla nehirlerin harmanlandığı<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>verimli topraklara sahip bir coğrafya olarak bilinir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><o:p><span style="color: black;"> </span></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="color: black;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;">2</b><strong><span style="color: navy; font-weight: normal;">)</span><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Rus-Kafkasya ilişkilerine kısa bir bakış.</strong><span style="mso-bidi-font-weight: bold;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Kafkas-Rus ilişkilerinin ilk olarak X.Yüzyılda başladığı kabul edilmektedir. M.S. 940 yıllarında Kiev Prensleri Kafkasya''ya saldırılar düzenlenmişler, Kuzeybatı Kafkasya''da Adiğeler ve osetlerle çeşitli savaşlar yapmışlardır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Çar I. Petro''dan sonra saldırılar sistemli bir şekil almaya başlar. Aslında kendiside bir doğu toplumu olan Ruslar, Petro’dan itibaren hızlı bir değişime girerler ve Batıya açılarak ve batıdan esinlenerek emperyalist ve yayılmacı politikalar geliştirmek ve uygulamak için her türlü imkanı kullanmaya başlarlar. Böylece çevrelerinde bulunan ve kendilerine benzemeyen bütün milletleri ya kendilerine benzetmek ya boyun eğdirmek ya da yok etmek için uzun yıllar sürecek olan savaşları başlatırlar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Petro’nun 1722''de Derbent’i, 1723’de<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bakü ve çevresi işgal işgal ederek Dağıstana girme teşebbüsü başarısızlıkla sonuçlanır. Petro’dan sora tahta geçen Çariçe Elizabeth’in 21 yıllık iktidarı süresince yapılan şey, Terek Hattında savunmada kalarak ve bu Hattı<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Hazardan içerilere doğru kaydırmak ve bu hatta kazakları iskan etmek olmuştur. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">1762 de tahta çıkan II. Katerina, Orta Kafkasya''ya saldırmaya başlar ve buradaki halkı dağlara çekilmeye mecbur eder. 1763''te Osetya’da <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Mozdok (Mezdegu - Sağır Orman) kalesi yapılır. Ve bölgede bir Ortodoks<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>kilisesi inşa edilir. Böylece<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Kuzey Kafkasya''yı ikiye bölmek için önemli bir adım atılmış olur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">1768-1774 Osmanlı –Rus savaşını Osmanlı devleti<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>kaybeder ve<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>13 Ocak 1775 de yürürlüğe giren Küçük Kaynarca antlaşmasıyla Osmanlılar Kabardey bölgesinde etkisini yitirirler.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">1782''de Gürcü asıllı Ferruh Ali Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Anapa''ya çıkar ve bu kaleyi takviyeye, Soğucak ve Tsemez (Novrosiski) kalelerinide inşaaya başlar. Ferruh Ali Paşa bölgedeki halka islamı anlatmak için bazı faaliyetlerde bulunur ve bu çerçevede Anapa kalesine din adamları getirtir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Bu çalışmalar etkili olur ve Çerkesler arasında müslümanlık yayılmaya başlar. Aynı tarihlerde Ruslar, Mozdok kalesi merkezli misyonerlik faaliyetlerini arttırarak bölge halkını hırıstiyanlaştırma çabalarını sürdürürler. Özellikle de Asetinler üzerinde etkili olurlar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Rusların<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Viladikafkas kalesini yapmaları ve Daryal Yolu’nu açarak Kırım ve Derbent‘i işgal etmeleri 1783''te gerçekleşir. Ayni yıl Kartli, Kahketi gibi doğu Gürcü krallıkları Rusların himayesi altına girer. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">3. Şeyh Mansur hareketi<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">1785 yılında Çeçenistan’da İmam Mansur ortaya çıkar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">İmam Mansur(Uşurma), Ruslara karşı Gazavat ilan eden ve bu uğurda bayrak açan ilk kişi olarak tarihe geçmiştir. İmam<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Mansur’un niyeti, Kafkas Halklarının birleştirerek ortak düşman olan Rusların yayılmacılığına ve işgaline karşı koymaktır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Düzenli, iyi bir askeri<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>eğitim almış ve zamanın bütün teknolojik ve maddi imkanlarına sahip profesyenel Rus orduları ile, Cesur ve fedakar, fakat<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>disiplinden<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>yoksun yeterince askeri eğitime sahip olmayan ve sayıca az olan güçlere sahip İmam Mansur arasında çok kanlı ve şiddetli<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>savaşlar olur. Bazen yenilgi, bazen zaferler kazanılarak savaşlar, 1791 yılına kadar sürer. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">1791 yılının Haziran ayında Kafkas Naib’i Kont Gudoviç, büyük bir ordu ile o sıralarda Osmanlı devletinin kontrolünde bulunan Anapa’yı ele geçirir. İmam Mansur bu savaşta Rusların eline geçer. St. Petersburg’a, oradan da Beyaz Deniz kıyısında Şellesburg da bir manastırda hapsedilir. 1794 yılında idam edilir. Böylece Kafkas Rus işgaline karşı başlattığı direnme ve ülkesini<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>savunma hareketini başarıya ulaştıramadan hayata veda etmiş olur. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">4.Gürcistan’nın Rusya’ya ilhakı<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Çariçe Katherina’nın ölümüyle tahta Paul geçmiştir. İran şahı Feth Ali’nin Gürcistan’a müdahale isteği ve Gürcistan Krallarının taht kavgaları, Rusya için iyi bir fırsat oluşturur. Çevresindeki komşuları<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ve içerdeki iktidar kavgaları ile bir türlü baş edemeyen<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>zamanın Gürcistan Kralı 12.George, St. Petersburg’a elçiler göndererek Çar Paul’den Gürcistan’ı himayesi altına almasını ister. Çar Paul, 18 Aralık 1800 de yayınladığı bir ferman ile<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Gürcistan’ı himayesine aldığını duyurur. Küçük Kaynarca antlaşması ile Osmanlı Devletinden koparılan Mingrelya ve İmeritya da 1804 ‘de Rusya’ya bağlanır. Böylece Rus egemenliği Kara Denizden Hazar Denizine kadar uzanmış olur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">5. Aleksy Yermolov Zamanı<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">1816 yılında<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Aleksy Yermolov sınırsız yetkilerle donatılmış olarak Gürcistan’a idari ve askeri bir amir olarak atanır. Aynı zamanda Rusya’nın İran elçiliği görevini de yürütecektir. Yermolov’un kafkasya’daki yönetiminin sürdüğü zaman Yermolov zamanı ve uyguladığı canavarca yöntemler de Yermolov sistemi olarak tanımlanmıştır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Yermolov sisteminin temel prensipleri şöyle idi.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>İşgal edilen köyler yağmalanmalı, ateş ve kılıç her yeri sarmalı, erkekler süngülenmeli ve kılıçtan geçirilmeli, kadınlar tecavüze uğramalı ve öldürülmeli, çocuklar sağ kalmamalı. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Yermolov’un şahsında vücut bulan bu anlayış aslında sadece Ruslara has bir anlayış da değildi. Aynı yıllarda İngiltere ve diğer batı ülkeleri de kendilerinden farklı olan halklara aynı şekilde davranıyorlar, bir takım hile ve politik oyunlarla ülkelerin bir bölümünü işgal ediyorlar, daha sonra da birçok bahaneler uydurup ülkelerin diğer kısımlarını ele geçirerek halklarını köleleştirme yoluna gidiyorlardı. Bunları yapmak için de her şey mübah sayılıyordu. Bu gün Çeçenistan’da, Irak ‘ta, Filistin’de yapılanlar buna örnektir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Yermolov’a göre merhamet bir zayıflık göstergesi sayılıyordu. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Ona <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>göre bütün Kafkas halkları, herhangi bir Rus memurun sözünü kutsal kabul etmeli, kendi inançlarını ve hayat tarzını hiçe sayarak, bu kutsal emirlere kayıtsız şartsız itaat etmeliydiler. Aksi halde yok edilmelidir. Ve Her fırsatta da bunu sağlamak için çaba gösterilmeliydi.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">İşte Yermolov buydu ve yönettiği orduyla da bu düşüncesini gerçekleştirmeye koyuldu. Öyle katliamlar ve işkenceler uygulamıştı ki, bir çok şarkı ve ağıtlar Yermolov’u anlatan<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Yermul<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>canavarı adına yazılmıştır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">6. Dağıstan’ın İşgali <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Kafkasya’yı tamamen Rus egemenliğine alma politikası<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>zaman ve şartlar dikkate alınarak adım adım hayata geçirilir. <!--?xml:namespace prefix = st1 ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:smarttags" /--><st1:metricconverter productid="1803’">1803’</st1:metricconverter> de Dağıstan’ın en önemli Hanlığı olan Avaristan, <st1:metricconverter productid="1806’">1806’</st1:metricconverter> da Baku ve Kuba hanlıkları Rus hakimiyetine girer. 1813 te imzalanan Gülistan anlaşması ile İran; <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Derbend, Kioren, Şirvan ve Karabağ gibi bölgedeki bir çok hanlığı da<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ruslara bırakmak zorunda kalır. 1819 yılında da Dağıstan’daki küçük özgür toplulukların yaşadığı topraklar işgal edilir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">1820 ye gelindiğinde Dağıstan’ın büyük bir bölümü işgal edilmiş durumdadır ve Dağıstan’a da<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Rusya nezdinde ayrıcalıklı konumda bulunan Kazak göçmenleri yerleştirilerek üsler inşa edilir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">7. İmamlar devri<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">A. Gazi Muhammed dönemi<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Artık bu aşamada Dağıstan’da yapılacak şey belliydi. Ne pahasına olursa olsun özgürlüklerini, inançlarını, ülkelerini ve geleceklerini, bu korkunç Rus istilasına karşı savunmak. Şimdi Rus istilası karşısında gelişen ‘Gazavat’ direnişi vardır. Bu dönem İmamlar dönemi olarak adlandırılır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Dağıstan 8. yüzyıldan itibaren oraya gelen Arapların seferleri ile<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>İslam’la tanışmıştır. Bu tarihten itibaren<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Dağıstan’da İslam’ın yayılması değişik kanallardan olmuştur.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bu kanallardan biriside Nakşibendi tarikatıdır. 18. yüzyıl sonlarına doğru bu tarikatın Kafkasya’da, özellikle Dağıstan’da etkin olduğu bilinmektedir. Bu Tarikatının kullandığı Şeyh-Mürit kavramlarından esinlenen Ruslar, Dağıstan’da şekillenen bu Direniş hareketini İslami karakterini de göz önüne alarak, Müridizm olarak tanımlamışlar, daha sonra yapılan savaşlara da Mürit savaşları demişlerdir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Bu tür tanımlamalar, sürdürülen direniş hareketlerinin zaafa uğratılması ve Dağıstan’daki etnik çeşitlilikten de yararlanılarak, halkların birleşmesini önleyici kavramlar olarak kullanılmıştır. Kafkas tarihinin son dönemini inceleyen batılı tarihçiler de esas kaynak olarak kullandıkları Rus yazarların ve Resmi Rus makamlarının bu şekildeki değerlendirmelerini olduğu gibi almışlardır. Yoksa İslam tarihinin hiçbir döneminde<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Müridizm diye adlandırılan bir hareket ortaya çıkmamıştır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Aslında olan şey şuydu. Ortodoks Rus çarlığının ülkelerini istila hareketi, Kafkasya’daki her topluluğu harekete geçiriyor, bu istila hareketine karşı değişik direniş şekilleri gelişiyordu. Ortodoks Rus çarına itaat etmek, ona boyun eğmek, ülkelerini ve özgürlüklerini onun himayesine sunmak, her zaman özgürce yaşamış Dağıstanlılar için mümkün olmayacağı gibi dinleri olan İslam’ın prensipleri de buna izin vermezdi. Kendi ülkelerinde ve kendi dinlerinin emrettiği şekilde özgürce yaşamak hakkını kimseyle paylaşmak olmazdı. Ruslar zulüm, katliam, yağma ve<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>esaret getiriyordu. İslam ise adalet, eşitlik, özgürlük ve mutluluk veriyordu.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Ruslara karşı yürütülen direniş hareketinin İslami uyanış hareketi ile birleşmesinin<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Dağıstandaki ilk temsilcisi Kuzey Dağıstan’nın Yaragl köyünde yaşayan Molla Muhammed olmuştur. Ancak bu direniş hareketinin ilk politik lideri Gimri’li Gazi Muhammed’dir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Dağıstan’da adım adım Rus işgali gerçekleşirken, Dağıstan direnişi de iki önemli şahsiyet, Gazi Muhammed ile arkadaşı ve kapı komşusu Şamil önderliğinde şekillenmeye başlamıştı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Gazi Muhammed’in tam olarak ne zaman doğduğu bilinmemekle beraber, 1793 te Gimri de doğduğu kabul edilmektedir. Dağıstan’da çeşitli alimlerden dersler alarak kendisini yetiştirdi. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Şamil ise 1797 yılında <span style="color: black;">Avar toprakları içinde Gimri avulunda doğmuştu. </span>Zayıf, ince yapılı ve çelimsiz bir yapıya sahip, altı yaşına kadar sık sık hastalanan<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ve ismi Ali olan bu delikanlı, yöresel gelenekler uyularak Şamil adıyle anılmaya başlanır.Yaşı ilerledikçe, ünü de artar. Devamlı olarak kılıç kuşanan, koşan, atlayan ve her türlü hareketi yapan<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bu delikanlı, yirmili yaşlara geldiğinde kendisi ile yarışacak yada kendisine rakip olacak kimseyi bulamaz olur. Gururlu bir yapısı vardır. Duygulu ve kederli, öğrenmeye istekli, başkalarının üzerinde etkileyici ve hakimiyet kurucu özelliklere sahipti.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Molla Muhammedin 1822 yıllarından itibaren Yaragl köyünde camide yaptığı sohbetler meyvesini vermeye başlamış ve 1827 yılından itibaren Gazi Muhammed, Mola Muhammedin öğrencisi Cemalettin’den öğrendiği bilgileri Gimri’de anlatmaya koyulmuştur. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Gazi Muhammed öncelikle, halkına İslam’ı öğrenmelerini<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ve<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>İslami kurallara göre yaşamalarını tavsiye etmeye başlar. Bu çerçevede bir çok adet ve geleneğin ortadan kaldırılması gerektiğini, bunların halkı birbiriyle düşman haline getirdiğini, asıl düşmanın yakında olduğunu, ülkelerini, özgürlüklerini, evlerini ve hayatlarını tehdit ettiğini açık açık anlatmaya koyulur. Onun için Allah’tan başka güvenilecek ve boyun eğilecek bir güç yoktur. Gazi Muhammed’in bu anlattıkları hızla yayılır ve kısa sürede ünü kendi köyü ve etrafını aşıp bütün Dağıstan’da duyulmaya başlanır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Gazi Muhammed, Nihayet 1829 yılında zamanı geldiği kanaatine vararak yayınladığı bir bildiri ile Gazavat ilan eder. Artık kutsal savaş başlamıştır. Dağıstan’ın her yanından gelen dini liderlerinde katıldığı toplantıda<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Gazi Muhammed İmam olarak seçilir. Yani yönetimin başına getirilir. Ve Gazavat çağrısı benimsenir. 1830 yılından itibaren savaşlar başlar ve Dağıstan ve Çeçenistan’da<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ruslara karşı bir çok savaşları yönetir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">İmam, 17 Ekim 1832 günü Baron Rozen Komutasındaki Rus ordusuna karşı yürütülen Gimri savunmasında şehit düşer. Şehit düştüğünde 40 yaşlarında idi. Gazi Muhammed, Dağıstan ve Çeçenistan halklarını ve giderek bütün Kafkas halklarını birleşerek, Rus istilası karşısında direnişe geçmeleri ve<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bu direnişin başarılı olması için elinden geleni yaptı. Zaman zaman 3000-5000 kişiye varan birlikler oluşturarak, Ruslara ağır kayıplar verdirdi. Uyguladığı savaş taktikleri ve ortaya koyduğu cesaretli kararlarla iyi bir savaşçı ve lider olduğunu kanıtladı. Basit ve sade bir hayat ve hayatı boyunca inançlarının ve ülkesinin özgürlüğü için aralıksız bir mücadele. İşte Gazi Muhammed böyle bir insandı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">B. Hamzat Bek Dönemi<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Gazi Muhammed’in ölümü ve<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Şamil’in de yaralı olarak<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>kurtulması sonucunu veren Gimri savaşından sonra İmam olarak Hamzat Bek seçilir. Hamzat 1789 yılında Hunzah’a yakın Gotsatl köyünde doğmuştu. 1829 da amcasının teşvikiyle Gazi Muhammed’in yanına Gimri’ye gider. Gazi’den büyük ilgi görür ve ondan etkilenir. O andan itibaren Gazi Muhammed’in yanından ayrılmaz ve onunla birlikte özgürlük mücadelesini yürüttür. İmam seçildikten sonra Şamil’in de desteğini alarak Gazi Muahammed’in bıraktığı yerden direniş hareketini devam ettirmeye çalışır. İmam seçildiği andan itibaren <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>direniş hareketini Dağıstan’da yeniden toparlar. Ordusunu yeniden düzenler. 1834 Ağustos ayının sonlarına doğru, Hunzah hariç bütün Avaristan Hamzat’ın otoritesini kabul eder. Avar hanlığını tamamen ortadan kaldırır.Yaptığı icraatlar ve uyguladığı yöntemler düşmanlarını arttırmıştır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">19 Eylül 1834<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Cuma günü her zaman olduğu gibi Cuma namazını kıldırmak üzere<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>camiye geldiğinde daha sonraları Kafkasya’ da ismini duyuracak olan Hacı Murat’ın Kardeşi Osman <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>tarafından öldürülür. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Böylece İmam Hamzat’ın<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bir buçuk yıl süren imamlığı sona ermiş olur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<o:p><span style="color: black;"> </span></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">C.İmam Şamil Dönemi.<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">1)İmamlığa seçilmesi<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">İmam Hamzat’ın öldürülmesi, ortalığı karıştırmak ve Ruslara karşı<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>belli ölçüde sağlanmış gözüken birlikteliği bozmak isteyenler için önemli bir fırsat gibi gözükse de buna imkan verilmez. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Halkın büyük teveccühü ve ısrarı Şamil’in İmam olması noktasındadır. Kendisine iletilen İmamlık teklifini uzunca bir süre kabul etmez. Direniş savaşının şiddetlenerek sürüp gideceğini, önlerinde çok zorlu ve çetin günlerin olduğunu, savaşın getireceği zorlukların artacağını, bütün bunların üstesinden gelmek için de, disiplinli ve birlik içinde hareket etmek gerektiğini, bu nedenle<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>kendisinin de zaman zaman sert ve katı önlemler alma durumunda olabileceğini ve bunlara herkesin uyması gerekeceğine, şimdiden bunların bilinmesi gerektiğini hatırlatır ve her kesin onayını aldıktan sonra İmamlığı kabul eder. Biat töreni Aşilta’da yapılır. Bu <span style="color: black;">sıralar İmam Şamil 37 yaşındadır. </span>Artık Kafkasya için yeni bir dönem başlamıştır. Tarih <span style="mso-spacerun: yes;"> </span><span style="color: black;">2 Ekim 1834.</span><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<o:p><span style="color: black;"> </span></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<o:p><span style="color: black;"> </span></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<o:p><span style="color: black;"> </span></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Şamil İmam seçilir seçilmez hemen kafasındaki planları uygulamaya koyulur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">i) Öncelikli hedefleri<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 12pt; margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">İmam’ın hedefleri aşağı yukarı şu şekilde idi.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 12pt; margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">1) Kafkasya’da birliği sağlamak. İlk etapta en azından fikir bazında Birleşik Kafkasya fikri etrafında birlik oluşturmak <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 12pt; margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">2) Düzenli bir ordu oluşturmak, bu durum gerçekleşinceye kadar Ruslarla uygun zaman ve zeminlerde vur kaç şeklinde taktik savaşlar ve çarpışmalara girişerek onları yıpratmak, <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 12pt; margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">3) Dağıstan’da yönetimi daha düzenli ve hukuki temelleri olan bir yönetim haline sokmak ve İslami esasları yönetimin temel kuralları haline getirmek<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;"><span style="color: black;">4-İmamlık otoritesinin tüm Kafkas halklarınca benimsenmesini sağlamak, böylece direniş hareketinin liderliğini üstlenmek.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;"><span style="color: black;">Örgütlenme işini ele alarak şöyle bir model uygulanmaya koyulur.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;"><span style="color: black;">ii) Örgütlenme biçimi<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;"><span style="color: black;">İmam’a<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bağlı her yerde Naiplikler kurulur. Ele geçirilen veya kendisine iltihak eden bölgelerde bu naipliklere bağlanır ya da yeni Naiplikler oluşturulur. Her Naipliğin başına bir Naip atanır. Naipler vergileri düzenlemek, asker toplamak, yargı yetkisini kullanmak, kanunların İslami esaslara uygunluğunu denetlemek gibi görevlerden sorumluydu. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;"><span style="color: black;">Beş naipliğin bir araya gelmesinden Vilayetler oluşturulur ve Vilayetlerin başına Kumandan sıfatı ile idareciler atanır. Kumandanlar o bölgedeki mülki ve askeri idarenin başıydı ve doğrudan İmam’a bağlıydılar. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;"><span style="color: black;">Her avulda (köyde) bir kadı görevlendirilir. Bunlar naiplere bağlı olup, Naipler ve İmam’ın gönderdiği kurallara göre halkı idare etmek, halka İslam Dini’nin esaslarını anlatmak ve ona uygun yaşaması için onlar yardımcı olmak, orada gelişen hadiseleri naiplere rapor etmek, İmam ve Naiplerin emirlerini ilan etmek gibi görevleri yürütür.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;"><span style="color: black;">Her zaman İmam’ın çevresinde özel olarak seçilmiş, gerek dini yönden gerekse askeri yönden iyi eğitilmiş koruyucu bir birlik bulunurdu. Murteza adı verilen bu özel güç gerek dindarlık, gerek kahramanlıkta en iyi durumda olan müritler arasından seçiliyordu. Sayıları zaman zaman değişik olmasına rağmen yaklaşık 1000 civarında seyrederdi. Bunlar her hangi bir çatışma anında ilk ve asıl vurucu gücü oluştururlardı. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;"><span style="color: black;">1843<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>yılına gelindiğinde, yani İmam seçildikten itibaren 9 yıl içinde,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Şamil<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bu örgüt yapısını oluşturmuş ve yönetimine dinamik bir yapı kazandırmıştı. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;"><o:p><span style="color: black;"> </span></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;"><o:p><span style="color: black;"> </span></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;"><span style="color: black;">iii) Ekonomik yapı<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;"><span style="color: black;">Başlıca gelirler, her devlet yönetiminde olduğu gibi, savaş ve baskınlardan elde edilen ganimetler, halktan alınan öşürler(vergiler) gibi kalemlerden oluşuyordu. Gerekli silah ve mühümmat temini için değişik bölgelerde kurulmuş imalathaneler<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>kullanılırdı. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">iV) Eğitim<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Genel olarak camiler ve civarındaki medreseler eğitimin temel taşları idiler. Ayrıca savaş süreklilik arz ettiğinden dini eğitimin yanında askeri eğitim de her halükarda hayatın içinde alınmış olurdu.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">V)İletişim<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Aralıksız süren savaş, istihbarat ve iletişimi çok önemli hale getiriyordu. Dağlık, ormanlık, bataklık ve uçurumlardan oluşan ve bir hayli geniş olan hareket alanları söz konusu olduğundan; birlikler, köyler, karargahlar, Naiplikler, kumandanlıklar ve İmam arasındaki haberleşme ve iletişim,özellikle bölgeyi iyi bilen atlı ulaklarla yapılırdı. <span style="color: black;">Rus ordusundaki ajan ağı sayesinde Rusların her hareketinden anında haberdar olabiliyor ve ona göre gerekli önlemleri alıyordu. Buna göre seri hareket edebilen birlikler oluşturuyor ve düşmanı rahatlıkla izleyerek gerektiğinde baskınlar düzenliyordu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;"><o:p><span style="color: black;"> </span></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">İmam Şamil epeyce zamanını alsa da belli bir dönemde bu yapılanmayı tamamlamayı başarmıştı. Daha sonra İmam Şamil hareketini ve Kafkasya savaşlarını inceleyen batılı yazarlar, İmam’ın bu örgütlenme biçimini övgü ile anmışlardır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">2) Savaşlar<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">a) İlk Savaşlar <o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Şamil’in İmam seçilmesi ve Dağıstan’da yeniden örgütlenmeye başlaması Rusları ve Hanları tedirgin eder. Avaristan’ın idaresini de üstlenen Mektule Hanı Ahmet Han, Kuzey Dağıstan’daki Rus orduları komutanı General Feze’ye gizlice mektup yazarak, Hunzah’ta bir Rus karargahının kurulması talebinde bulunur. 9 Mayıs 1837 de General Feze komutasındaki büyük bir ordu, Avaristan merkezi Hunzah’a ulaşır. Hanlık sarayı toplarla tahkim edilerek, 5 tummuz da Aşilta ve Unsokul avullarına doğru harekete geçilir. Şiddetli çarpışmalar yaşanır. Her taraf yakılır ve yıkılır. Gerek Ruslar, gerekse İmam Şamil’in kuvvetleri önemli kayıplar verirler. Yapılan görüşmeler sonucunda Feze, Şamil’in yazdığı<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bir mektubu alarak anlaşmaya razı olur. Rus Ordusu Aşilta’dan geri çekilir. Hunzah Ruslar’da kalır. Bu anlaşma Şamil’in etkisinin daha da artmasına ve yayılmasına vesile olur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Çar I. Nikola 1837 yılının sonbaharında Kafkasya’yı ziyaret edecektir. Rus komutanlar, Çar’ın gelmesi ile tüm bölgenin boyun eğmesini kutlayacak ve Çar’a büyük bir armağan vereceklerdir. Eğer Şamil, Çar’ın yolculuğu sırasında uygun bir yerde, Muhtemelen Tiflis’te Çar’ın huzuruna çıkar ve af dilerse ve bir daha Ruslara karşı savaşmayacağına söz verirse, Çar tarafından bağışlanacaktır. Bu durumu anlatmak ve Şamil’i ikna etme görevi de General Klugenav’a verilir. 18 Eylül 1837 günü Gimri yakınlarında<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>buluşma gerçekleşir. Buluşma noktasına İmam, 200 civarında atlı eşliğinde, General de kendi adamları ile gelir. Çar’ın emrine hayatını adamış bir Hıristiyan General ile ülkesinin ve halkının özgürlüğü için hayatını vermeye hazır Müslüman bir Direniş lideri karşı karşıya gelmiştir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Şamil’in yanında önemli Naipleri vardır. Görüşmeler bir hayli uzar ve general,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Şamil’i ikna edemeyeceğini anlamıştır. Ayağa kalkar ve elini Şamil’e uzatır. Şamil karşılık vermeden, Şamil’in en yakın adamlarından ve Naiplerinden olan Surhay Han, Şamil’in kolunu yakalar ve İmam’a bir gavurun elini tutup günaha girmemesi gerektiğini hatırlatır. Görevini başarı ile tamamlayamamanın verdiği sıkıntı ile öfkelenen general için bu durum çok ağır bir hakarettir. Kendisini tutamaz ve yaralı bacağı için kullandığı koltuk değneğini Surhay Han’ın başına vurmak üzereyken Şamil’in ani hamlesi ile bu olay önlenir. Eğer General bu darbeyi indirseydi orada işler karışır ve General ve adamları yok edilebildiği gibi Şamil ‘de zarar görebilir, o karışıklıkta öldürülebilirdi. Olay Şamil’in soğukkanlı ve liderliğine uygun bir şekilde sonuçlanır.Daha sonraları, General Klugenav Şamil’i mektupla tekrar ikna etmek yolunu dener. Ancak Şamil bu sefer General Feze’ye <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Bu satırları tevazulu yazarı, her şeyi Allah’ın inayetine bırakan Şamil’den. 28 Eylül 1837. <o:p></o:p></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="mso-bidi-font-weight: bold;"><span style="color: black;">Ben, Kafkasya''nın hürriyeti için silaha sarılan muhariplerin en hakiri Şamil, Allah''ın himayesini Çarların efendiliğine feda etmemeğe ahd<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>eden, özü, sözü doğru bir müslümanım.<o:p></o:p></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="mso-bidi-font-weight: bold;"><span style="color: black;">Çar Nikola''yı tanımadığımı, onun iradesinin bu sarp dağlarda sökmeyeceğini General Klug''a anlayabileceği bir dilden tekrar tekrar söylemiştim. Sanki bu sözler taşa söylenmiş gibi, Çar ile görüşmek üzere beni hâlâ Tiflis''e davet edip duruyorsunuz. Bu davete asla icabet etmeyeceğimi şu mektubumla son defa olarak size bildiriyorum. Bu yüzden fâni vücudumun parça parça kıyılacağını ve sırtımı verdiğim şu vatan topraklarında taş üstünde taş bırakılmayacağını bilsem bu kat''î kararımı asla değiştirmeyeceğim. Cevabım işte bundan ibarettir. Nikola''ya ve kölelerine böylece malum ola."<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Mektubu ile kesin kararını bildirir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Bu olay, Dağıstan direniş hareketini yürüten savaççıların kendilerine ve<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ruslara bakış tarzlarını ortaya koyduğu gibi, Rus Generallerinin de savaş psikolojilerini anlamak bakımından<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>önemlidir. Bu arada Çar’ın ziyareti 21 Eylül de başlamış ve Kasım sonunda tamamlanmıştır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">b) Ahulgoh Kuşatması ve İmam’ın savunması<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Baron Rozen’nin görevden alınarak General Golovin’in 21 mart 1838 Kaflas Orduları başkumandanlığına atanması ile birlikte Ruslar yeni hazırlıklara başlarlar.1838 yılı İmam için çok verimli bir yıl olur. Ahulgoh tahkim edilmiş, Avaristan ve civarı hemen hemen<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Şamil’in otoritesine girmiş, Çeçenistan’nın önemli bir bölümü Şamil’in vefalı dostu ve Naiplerinden Taşof Hacı’nın kontrolünde, Güney Dağıstan ve Yukarı Samur kabileleri Ruslar karşı savaşmak için Şamil ile işbirliğine hazır vaziyette idiler. Gittikçe güçlenen Şamil’in durdurulması için 21 mayıs 1838<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>tarihinde General Grabe komutasında Yaklaşık 8500 kişilik bir ordu ile Kuzey Dağıstan’a bir sefer <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>düzenlenir. Hareket sahası içinde olan bütün köyler yakılıp yıkılarak ve katliamlar yapılarak Şamil’in karagahı Ahulgoh üzerine yürünür. Ruslar ve yerli işbirlikçileri 12 haziran’da Ahulgoh’u her yanıyla kuşatma altına alırlar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Şiddetli çarpışmalar yaşanır. Zaman<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>zaman bazı kesintiler olmasına rağmen çarpışmalar günlerce sürer.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>İmam ve ordusu müthiş bir direnme gösterir, 16 Ağustos da görüşme başlar. Ancak bu görüşmeleri sürmesi ve teslim şartlarının karara bağlanması için, Şamil‘den oğlu Cemalettin’in rehin olarak verilmesi istenir.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>İmam zor durumdadır. Önemli naipleri de dahil, yakın arkadaşlarını şehit vermiştir. Onların arasında Surhay Han da vardır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Şamil sonunda 12<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>yaşındaki küçük oğlunu bağrına taş basarak, beyaz bayrakla nefret edilen düşmanına yollar. Görüşmeler üç gün sürer. Ancak Şamil’in şartları kabul edilmez ve savaş yeniden başlar. Yüzlerce insan öldürdüler. Her taraf kanla boyanır. 29 Ağustosta Ahulgoh’ta hiçbir dağlı <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>sağ kalmamıştı. Rusların kaybı da 3000 civarında idi.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">80 gün süren kuşatma nihayet bitmiş, Ahulgoh alınmış, İmam’ın önemli karagahı yerle bir edilmişti. Şimdi Şamil’in cesedi bulunmalı ve zafer tamamlanmış olmalıydı.. Her ceset tek tek kontrol edilir. Her mağara, her kayalık tekrar tekrar aranır. Ancak Şamil bulunamaz. Sonradan anlaşılır ki, 21 Ağustos akşamı İmam ile birlikte karısı, bir kaç sadık arkadaşı ve küçük oğlu ile birlikte Ahulgoh’tan kutulmayı yaralı da olsa başarmışlardr. Ruslar İmam Şamil’i yakalayamamışlardı, ancak önemli bir savaş kazanmışlardı ve Şamil için sona yaklaşıldığını düşünüyorlardı. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">c)Yeniden toparlanış ve Dargo savaşı<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">İmam<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ahulgoh yenilgisinden<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>6 ay sonra Sadık Naipleri Şuayip Molla ve Cevat Han ile birlikte Çeçenistan’a geçer. Şamil Dağıstan’dan en iyi naiplarindan Ahverdil Muhammed’i de çağırarak küçük Çeçenistan denilen bölgenin yönetimini üstlenir. 1840 yılının Mart ayında bütün Çeçenistan ayaklanmış Ruslar ile çatışmalar başlamıştır bile. Aynı tarihlerde Ruslar Karadeniz kıyılarında Çerkeslere karşı şiddetli yenilgiler alırlar. Bu savaşlar konusunda Karl Marks şöyle diyordu:" Kahraman Adiğeler Ruslar''ı hezimete uğrattılar. Ey dünya, ey insanlık: özgür yaşamak isteyen insanların nelere muktedir olduklarını onlardan öğreniniz.’<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Bu sıralarda Karadeniz kıyılarında İngilizlerin bazı faaliyetleri oluyor ve<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Çerkesler’e cephane yardımı yapılıyordu. Ayrıca Mısır Paşası Mehmet Ali Paşanın Oğlu İbrahim Paşa yönetimindeki Ordusu Toroslar’ı aşarak Urfa ve Diyarbakırı almış ve Kafkasya üzerine yürüme hazırlıkları yapıyor ve İbrahim<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Paşa Dağıstan’a Şamil’i desteklediğine dair fermanlar gönderiyordu. Bu durum Ruslar için endişe vericiydi.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Şamil bu arada yıldırıcı ve yıpratıcı baskınlar yapıyor, hızlı ve hareket kabiliyeti yüksek vurucu timlerle Çeçenistan’ı baştan başa tarayarak kendi hakimiyetini yayamaya ve pekiştirmeye çalışıyordu. 1842 yılının sonunda General Grabe ve general Golovin Görevlerinden alınırlar. Zira Şamil ile baş edememişlerdi. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">1843 yılı Şamil için önemli bir yıl olacaktır. Zira<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bu yılın sonuna doğru Ruslara karşı etkili bir savaş başlatmak istiyordu. Ordusunu toparlamış, yeniden örgütlemiş ve askeri örgütlenmesini başarılı bir şekilde yürütmüştü.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Çok kısa bir süre içinde Çeçenistan’dan Dağıstan’a geçerek Avaristandaki bütün Rus kalelerini yerle bir etti ve önemli sayıda mühimmat ele geçirdi. Artık,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Hunzah hariç avaristan Şamil’in hakimiyetine yeniden girmişti. Bu arada Hacı Murat da Ruslardan kaçarak kurtulmuş ve Şamil’in önemli Naipleri arasında yerini<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>alarak savaşlara katılıyordu. 1843 yılının 27 Ağustos-21 Eylül arasındaki savaşlar Şamil’i yeniden Avaristan’a hakim kılmıştı. 1843 yılı Ruslar için bir felaket yılı, Şamil için de önemli bir zafer yılı olmuştu. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Son olaylar Çar Nikola için anlaşılmaz şekilde gelişiyordu. Yeni atadığı başkumandan General Neidhart’a 1843 sonlarında gönderdiği talimatlarında, hala Şamil’in neden yok edilemediğini anlayamadığını ifade ediyor ve en kısa zamanda İmam’ın tamamen yok edilmesini istiyordu. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Aynı dönemde Rus ordusunda general rütbesi ile görev yapan Elisu yöneticisi Danyal Sultan Şamil’e katılmıştır. Bu arada Şamil’de üzücü bir olay yaşar. En önemli naiplerinden Şuaip Molla<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bir kan davası yüzünden öldürülür.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Çar istediği başarılı sonuçların haberini alamıyordu. Bunun üzerine<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Napolyan savaşlarında<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>kendini ispatlamış olan Prens Vorontsov’u Çar Naibi ve başkomutan olarak atar. Ve her türlü mühimmat ile birlikte büyük bir ordu hazırlanır. Rus ordusu Dağıstan’a ve oradan da birkaç koldan Çeçenistan’a girer. Amaç Şamil için direnme merkezi olan Dargo’yu almaktır. Şamil, Voronstov’un ordusu ile karşı karşıya gelip savaşmaz. Aksine Şamil’in<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ve Naiplerinin uyguladıkları vur kaç saldırıları Rus ordusuna ağır kayıplar verdirir.Haziran 1845 de <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>başlayıp Ağustos da sonuçlanan Dargo seferi, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>içinde 3 generalinde bulunduğu binlerce askeri kayıp, bir o ölçüde askeri mühümmat zayiatı ile Prens Vorontsov için ağır bir yenilgi olarak<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>sonuçlanır. Ancak Prens, bu yenilgisini Çar’a yazdığı mektupta ‘’Dağlılar, artık onların erişilmez olarak kabul ettikleri yerlere girebileceğimizi anlamışlardır’’ diye yazar ve kendini galip gelmiş bir komutan gibi böyle avutur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<o:p><span style="color: black;"> </span></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<o:p><span style="color: black;"> </span></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">d) Şamil’in Kabardey Seferi<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Rusların Dargo’da ağır kayıplar vererek yenilmesi, Şamil’in bölgedeki etkisini daha da arttırmıştır. Kabardey’ler ile Şamil arasında yapılan anlaşmaya göre, Şamil, kabadey’lerin yardımı ile Terek ve onun kolları kenarındaki bütün Rus kalelerini ele geçirecek ve Nalçik kurtarılacaktı. İmam, Nalçik bölgesine kadar gelir, Ancak Kabardeyler bir an için tereddüde düşerler. İstenilen birliktelik sağlanamaz. Şamil fazla kayıp vermeden bu seferi tamamlamış olur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Kuzey Kafkasya ile bütünleşmenin gerektiğine inanan Şamil, bu bütünleşmeyi sağlamak için batıya Hacı Mehmet, Süleyman ve Mehmet (Muhammed) Emin gibi naiplerini gönderir. Bunlardan en önemlisi Mehmet Emin’ dir. Bir hayli başarılı çalışmalar yapar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Genel olarak 1848-1856 yılları Doğu Kafkasya’da hem Ruslar hem de Şamil için birçok çarpışmalar olmasına rağmen sakin geçer. Şamil’in, Avaristan’ı da içine alan Batı Dağıstan ve Çeçnistan’da hakimiyetini kabul eden Ruslar, daha çok bazı bölgeleri takviye ederlr ve savunmalarını güçlendirmeye çalışırlar. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">e) Kırım Savaşı<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">1853 yılında Kırım savaşı patlak verir. Bu sırada Rusya’nın Dağıstan, Çeçenistan ve Çerkesya’da<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>yaklaşık 240.000 civarında askeri bulunuyordu. Türkiye, İngiltere ve Fransa müttefik kuvvetleri Rusya’nın karşısında idi. İmam bu durumdan yaralanmak ister.İmam Şamil hemen İstanbul’a Batı Kafkasya’daki Naibi Muhammed Emin’i gönderir. Padişah Şamil’in elçisini iltifatla karşılar. Ancak Osmanlı da kendi içinde bir çok problemle uğraşmakta ve iç çekişmeler, iktidar mücadeleleri devleti zayıflatmış durumdadır. Fakat işler İmam Şamil’in istediği gibi gitmez. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">İmam Şamil, müttefik Türk, İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin batıdan ve güneyden Ermenistan’a çıkmasını istemekte, bu arada kendiside Gürcistan’a saldırıya geçmeyi planlamaktadır. Böylece Rusya’nın Kafkasya’daki mağlubiyeti sağlanacak, tamamen Kafkasya’dan atılmış olacaktır. Ancak Müttefiklerin Kafkasya üzerindeki<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>hesapları birbirinden farklıdır. Mesela Osmanlı ve İngilizler kendi hegemonyaları altında bir Kafkasya isterken, Fransızlar buna karşı çıkarlar. Bütün müttefikler birbirini aldatır. Gerekli desteği ve yardımı alamayan Şamil, Gürcistan’a<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>yaptığı seferden de istediği sonucu alamaz ve Dağıstan’a çekilmek durumunda kalır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Kırım savaşı 1856 yılında biter. Ruslar yenilmiştir. Ancak Rusya açısından durum o kadar da kötü değildir. Şubat 1856 da Paris antlaşması yapılır. Bu antlaşma da Kafkasya’dan hiç bahsedilmez. Bu Kafkasya’nın tamamen Rusya’ya bırakılması demektir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">f) Şamil’in Teslim Olması<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Kırım savaşı sırasında Çar Nikola ölür ve yerine oğlu II. Aleksandr Çar olur. Yeni Çar Kafkasya’yı tamamen ele geçirmenin hesaplarını yapmaya başlamıştır. İlk iş olarak Kafkas Orduları Başkumandanlığına<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Çar Naibi olarak Prens Biryatinsky atanır. Tarih 22 Haziran 1957 dir.. Prens Biryatinsky Kafkasya’daki orduları 5 guruba ayırır. Bunlardan Üç tanesi Doğu Kafkasya, iki tanesi de batı Kafkasya’da görevlendirilir. Bu orduların her birinin başına daha önce<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Kafkasya savaşlarında bulunmuş ve tecrübeleri sınanmış komutanlar getirir.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Başkumandan Biryatinsky 1858 yılında, General Yevdokimov’un planları uyarınca<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>orduya harekete geç emri verir. Saldırı kuzeyden başlar. Ruslar üç koldan Çeçenistan’a girmiştir. İmam direnmeye çalışır. Sol kanat komutanı Yevdoıkimov’un her yönü ile üstün olan ordusu karşısında tutunamayan Şamil, Vedene kalesine çekilir<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ve oradan da Avaristan’a geçmek zorunda kalır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Ruslar, üç koldan Çeçenistan’ı abluka altına almışlar ve Dağıstan’a doğru ilerlemektedir. Ele geçirilen Çeçen avulları yakılıp yıkılmakta halk kılıçtan geçirilmektedir. Toplarla her yer dövülmekte, ormanlar kesilerek yollar açılmakta, ulaşılamayan yada kesilmesi güç olan ağaçlar ateşe verilerek<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>yakılmaktadır. Bu sefer Rus ordusu hiç acımamakta, direnmeye kalkan halkın üzerine önce top atışları ile saldırılmakta, arta kalan her kes kılıçtan geçirilmektedir.Çeçen köylüleri büyük bir yılgınlık ve korku içindedir ve teslim olmaya başlamışlardır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Sadece halk değil, Şamil’in Naipleri de teslim olmaya başlamışlardır. Zaten Şamil’in, Naiplerinin çoğu ya savaş meydanlarında ölmüş ya da esir düşmüştür. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">28 Temmuz 1859 da Kabet Muhammed, ardından 7 Ağustos’ta Danyal Sultan<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ruslarla anlaşarak teslim olmuşlar, Şamil’in karşı safına geçmişlerdir. Avar avulları yavaş yavaş Rus hegemonyasını kabul etmeye hazırlanmaktadır. Kumuk kabileleri Başkumandan Biryatinsky’e haber göndererek himaye istemektedirler. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Böylece Ruslarla<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>işbirliği ve İmam’a ihanet alabildiğince yayılmaktadır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Bütün bu gelişmeleri büyük bir üzüntü ile Karata’dan izleyen Şamil, kendisine sadık müritleri ve ailesi işe birlikte ve dolambaçlı bir yol izleyerek, Gunip’e ulaşır. Günip halkı ona sadakatini esirgemez ve büyük bir gayretle bir savunma yeri tahkim etmeye çalışırlar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">9 Ağustos 1859 sabahı General Wrangel komutasındaki Rus ordusu Gunip’i kuşatmıştır 18 Ağustosta Başkumandan da <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Gunip önlerine gelerek Kuşatmaya katılır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Şamil’in son sığınma yeri gerçekten savunmaya çok elverişlidir. Ancak Şamil<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>savunma yapmak için sadece 400 kişiye sahiptir. İmparatorun doğum günü arefesi olan 25 Ağustos 1859 günü genel saldırı emri verilir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Biryatinsky, İmam Şamil’i sağ olarak ele geçirmek istemektedir. Şamil teslim olmayı şiddetle reddeder. Ancak bir saldırıda sadece kendisi değil, yanında bulunan çocukları, eşleri ve fedakar Gunip köylüleri yok edilecektir. Sonuçta onların ısrarlarına uyup teslim olmayı kabul eder. Tarih 6 Eylül 1859 dir. Şamil’i şahsen tanıyan Albay Lazaret, avula kadar giderek onu teslim olmaya ikna eder. İmam’ın teslim olmak için bazı şartları vardır. Önce bu şartlar kabul edilmiş gibi görünür. Ancak İmam, kayıtsız şartsız teslim olmak durumundadır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Şamil yanında kalan 50 atlı ile birlikte avuldan çıkar ve avulun dışında<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Biryatinsky ve kurmay heyetinin birlikte bulunduğu kayaya doğru yaklaşır. Atından iner ve Rus komutanının önüne götürülür. Oda adı<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ile Şamil’e hitap eder ve kendisi ve ailesinin canlarının emniyette olduğunu söyler. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="color: black;">g)Esaret Yılları.<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Şamil<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Temirhan Şura’ya götürülür. 11 Eylül 1859 da da Petrsburg’a gönderilir. <span style="mso-bidi-font-family: Helvetica;">Rus Çarı II.Aleksandr tarafından sarayın kapısında hayrete düşülecek derecede nazik karşılanır. Çar, babası 1.Nikola’ya ve ihtişamlı ordularına tam 30 yıl Kafkasya’yı zindan eden, zamanının bu en büyük kahramanını karşısında görür görmez, yüzünden ve sakalından hayranlıkla öpmekten kendini alıkoyamaz.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="mso-bidi-font-family: Helvetica;"><span style="color: black;">Bir ay kadar sarayda misafir edildikten sonra, saygın tutsak olarak esaret yıllarını geçireceği Kaluga’ya gönderilir. Kaluga’da kendisine bir konak tahsis edilir. Kendisine saygıda kusur edilmez. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span lang="FR" style="mso-ansi-language: FR; mso-bidi-font-family: Helvetica;"><span style="color: black;">Ancak Şamil ve ailesine esaret ağır gelir. İki yıl içinde Şamil’in simsiyah saçları beyazlar. Büyük kızı Nafisat ve gelini Muhammed Gazi’nin karısı Kerimet vereme yakalanarak ölürler.<br style="mso-special-character: line-break;" /><br style="mso-special-character: line-break;" /><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span lang="FR" style="mso-ansi-language: FR; mso-bidi-font-family: Helvetica;"><span style="color: black;">Aradan ancak on yıl geçtikten sonra Çar, 1869<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>da onun Hac’ca gitmesine izin verir. Ancak bir tedbir olarak oğlu Muhammed Şefi’yi alıkoyar ve Hacc’ı ifa ettikten sonra derhal Rusya’ya dönmesini şart koşar.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span lang="FR" style="mso-ansi-language: FR; mso-bidi-font-family: Helvetica;"><span style="color: black;">Şamil, 1870 yılında maiyetindeki adamları ile birlikte Rusya’dan ayrılarak önce İstanbul’a uğrar. Sultan Abdülaziz tarafından karşılanarak sarayda ağırlanır. Şamil’in İstanbul’a uğradığı haberi duyulduğunda şehirde yer yerinden oynamış, halk bu büyük kahramanı görebilmek için saray kapılarına kadar akın etmiştir. Sultan’ın kendisine tahsis ettiği gemi ile Hac yolculuğunna koyulur. Cidde limanında Mekke Emiri, şehrin ileri gelenleri ve mahşeri bir kalabalık tarafından törenlerle karşılanarak Mekke’de Şürefa dairesinde misafir edilir. Hac sırasında orada bulunduğunu duyan, dünyanın dört bir yanından gelmiş yaklaşık yüzbin müslümanın büyük ilgi ve sevgisi ile karşılanır. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span lang="FR" style="mso-ansi-language: FR; mso-bidi-font-family: Helvetica;"><span style="color: black;">Şamil, hac farizasını yerine getirdikten sonra Medine’ye geçer. 4 Şubat 1871’de 74 yaşında iken hayata gözlerini yumar. Ve Cennetül Baki mezarlığına defnedilir.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span lang="FR" style="mso-ansi-language: FR; mso-bidi-font-family: Helvetica;"><span style="color: black;">İmam Şamil’in teslim olmasından sonra Doğu kafkasya direnişi kırılmış olur. Böylece 30 yıldır süregelen Gazavat savaşları sona ermiştir.Ruslar, Dağıstan’ın da dahil olduğu kuzey doğudaki hakimiyetlerini tamamlayarak bütün güçlerini batıya yöneltirler.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span lang="FR" style="mso-ansi-language: FR; mso-bidi-font-family: Helvetica;"><span style="color: black;">Batıda savaşlar bir süre daha devam eder. Abezkh, Ubıh, Şapsığ ve Kuban ötesindeki aşiretler inatla direnirler. Ve 21 Mayıs 1864 de savaşlar sona erer. Bu tarihte Dünya ve Kafkasya tarihinin en dramatik olayı gerçekleşir. Çerkes’lerin kendi vatanlarından sürgünü başlar.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span lang="FR" style="mso-ansi-language: FR; mso-bidi-font-family: Helvetica;"><span style="color: black;">h) Sonuç ve<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Değerlendirme<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span lang="FR" style="mso-ansi-language: FR; mso-bidi-font-family: Helvetica;"><span style="color: black;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Genel bir değerlendirme yapıldığında İmam Şamil’in Direniş hareketinin temel özellikleri hakkında şu tespitler yapmak <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>mümkün olabilir.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span lang="FR" style="mso-ansi-language: FR; mso-bidi-font-family: Helvetica;"><span style="color: black;">1) Şamil Kendi toplumunu tanıyan ve kendi toplumunu anlamış bir liderdir.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span lang="FR" style="mso-ansi-language: FR; mso-bidi-font-family: Helvetica;"><span style="color: black;">2) Direniş hareketini topluma rağmen değil, toplumla beraber yürütmüştür.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span lang="FR" style="mso-ansi-language: FR; mso-bidi-font-family: Helvetica;"><span style="color: black;">3) Şamil’in amacı, Kafkasya’yı birleştirmek ve Ruslara karşı topyekün bir mücadele hareketi yürütüp, bir birleşik Kafkas Devleti kurmaktır. Ancak Kafkasya’nın etnik ve tarihsel özellikleri buna izin vermemiştir. Nitekim hakim olduğu Dağıstan ve Çeçenistanda hızla bir devlet yapılanmasına gitmiş, İslami bir yönetimi uygulayarak, Ortodoks Çar yönetminin himayesini ve başına buyruk yaşayan pagan tolulukların hayat tarzını reddetmiştir.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span lang="FR" style="mso-ansi-language: FR; mso-bidi-font-family: Helvetica;"><span style="color: black;">4) Şamil, zamanın<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Emperyalist ve yayılmacı Rus İmparatorluğuna karşı, bir kurtuluş savaşı vermiş, ancak kaybetmiştir. Kafkasya’nın istilası en az 30 yıl geciktirilmiştir. Ayrıca Rusya bu aşamada gerek askeri, gerekse ekonomik kaynaklar anlamında önemli kayıplara uğramıştır.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span lang="FR" style="mso-ansi-language: FR; mso-bidi-font-family: Helvetica;"><span style="color: black;">5) Şamil’in kaybetmesinin nedenleri, hemen hemen kendi<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>dışından kaynaklanan nedenler olarak düşünülebilir.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span lang="FR" style="mso-ansi-language: FR; mso-bidi-font-family: Helvetica;"><span style="color: black;">6) Şamil sadece Ruslarla mücadele etmemiş, Kafkasyadaki kabileler arasındaki bölünme ve düşmanlıklarla da mücadele etmek zorunda kalmıştır. Şamil için zorlu mücadele gerektiren bu özellikler, Rusların hilelerle istirmar ettiği ve yararlandığı özellikler olarak tarihte yerlerini almıştır.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span lang="FR" style="mso-ansi-language: FR; mso-bidi-font-family: Helvetica;"><span style="color: black;">7) Şamil’in<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>kendisi ile ilgili olarak ileri sürülebilecek eleştiriler ve kişiliği ile ilgili ortaya atılabilecek görüşler, yürüttüğü mücadelenin büyüklüğünü ve haklılığını kesinlikle gölgelemez.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span lang="FR" style="mso-ansi-language: FR; mso-bidi-font-family: Helvetica;"><span style="color: black;">8) Şamil’in örgütlenme biçimi ve uyguladığı savaş teknikleri, zamanına göre en ileri ve başarılı teknikleridir. Bu nedenle kendi gücünden kat kat büyük ve teknolojik olarak üstün olan Rus ordularına defalarca hezimetler tattırmıştır.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span lang="FR" style="mso-ansi-language: FR; mso-bidi-font-family: Helvetica;"><span style="color: black;">9) İmam şamil, tarihin kaydettiği en önemli gerilla savaşçılarından birisi olarak kabul edilmektedir.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span lang="FR" style="mso-ansi-language: FR; mso-bidi-font-family: Helvetica;"><span style="color: black;">Kendi inançlarını kendi ülkesinde özgürce yaşayabilmek ve bağımsız bir devlet halinde kendi halkını idare etmek isteyenler, şüphesiz İmam Şamil ve onun yürüttüğü mücadeleyi örnek alacaklardır. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt 18pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<o:p><span style="color: black;"> </span></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">Kaynaklar<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">1) John F. Baddeley, Rusların Kafkasya’yı istilası ve Şeyh Şamil, Kayıhan Yayınları, İstanbul 1995. ( Çeviren: Seadat Özden)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">2) Muhammed Tahir el-karaki, Dağıstan Kılıçlarının Parlaması. İnsan Yayınları, İstanbul 1999.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">3)N. Luxembourg, Rusların Kafkasyayı İşgalinde İngiliz politikası ve İmam Şamil, Kayıhan Yayınları, İstanbul 1998. ( Çeviren: Seadat Özden)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">4) Zübeyir Yetik, İmam Şamil, Beyan yayınları, İstanbul,1998.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">5)Cahit Arslan, Bir soykırımın adı, 1864 Büyük çerkes Sürgünü,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Uluslar arası Suçlar ve Tarih, Asam yayınları, sayı 1, 2006.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">6)Ufuk Tavkul, İslamiyet’in 19.yüzyıl da Kafkasya Halklarının toplumsal yapılarına tesirleri, Kırım Dergisi, sayı 25,1998.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">7) Cafer Barlas, Kafkasya’nın Kurtuluş Mücadelesi, Kitabevi yayınları,1992, İstanbul.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">8) İsmail Berkok, Tarihte Kfkasya, İstanbul,1958.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">9)Cemal Gökçe, Kafkasya ve Osmanlı imparatorluğunun Kafkasya siyaseti, İstanbul,1979.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span style="color: black;">10) Murat Papşu (der.), Vatanından Uzaklara, İstanbul: Çiviyazıları Yayınları, 2004.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoFootnoteText" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt;"><span style="color: black;">11) Nihat Berzeg,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Çerkes Sürgünü: Gerçek, Tarihi ve Politik Nedenleri. Ankara: Takav Matbaacılık, 1996.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoFootnoteText" style="margin: 0cm 0cm 0pt;">
<span style="font-size: 12pt;"><o:p><span style="color: black;"> </span></o:p></span></div>
<div class="MsoFootnoteText" style="margin: 0cm 0cm 0pt;">
<span style="font-size: 12pt;"><span style="color: black;">12) Aytek Kundukh, Kafkasya Müridizmi: Gazavat Tarihi, Tarık Cemal Kutlu (sade. ve haz.),<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>İstanbul: Gözde Kitapları Yayınevi, 1987.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<o:p><span style="color: black;"> </span></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="color: black;">13) Feodor Feodoroviç,Tornau,. Bir Rus Subayının Kafkasya Anıları, Keriman Vurdem (ter.). Ankara: Kafkas Derneği Yayınları. No-8, 1999.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; text-align: justify;">
<span lang="EN" style="font-size: 14pt; mso-ansi-language: EN; mso-bidi-font-family: Helvetica;"><o:p><span style="color: black;"> </span></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<o:p><span style="color: black;"> http://www.kafkasdiasporasi.com/HaberGoster/db641c61-f256-4799-a29d-585de0d85668/ruslarin-kafkasyayi-istilasi-ve-imam-samil.aspx</span></o:p></div>
ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-15910215688489653892015-11-02T20:58:00.000+03:002015-11-02T20:58:11.616+03:00Neşet Ertaş'tan müzik dinletisi<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/XWGsNSyJVIA/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/XWGsNSyJVIA?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<br />ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-68755152671245137792015-11-02T20:47:00.000+03:002015-11-02T20:47:05.655+03:00Farid farjad'dan keman dinletisi<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/bgOH3mKe2jg/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/bgOH3mKe2jg?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/01niy6BSQbg/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/01niy6BSQbg?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<br />ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-78585614173283885462015-10-21T12:29:00.001+03:002015-10-21T12:29:25.425+03:00Çözülemeyen olaylarBu cinayetler çözülemiyor... İşte dünya tarihine damgasını vuran cinayetler... <br />
<div class="news-text _mbtm25">
<strong>Jonbenet ramsey</strong><img alt="" class="alignnone size-full wp-image-964936" height="1015" itemprop="image" src="http://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2015/10/20/jonbenet-ramsey.jpg" title="jonbenet ramsey" width="1023" /><br />
1990 yılında, 6 yaşında bir kız çocuğu olan JonBenet Ramsey ABD’nin Colorado eyaletinde anne-babasının evinin bodrumunda ölü bulundu. Ramsey cinayeti soruşturmanın uzunluğu ile medyadan büyük ilgi gördü. Birçok duruşma gerçekleşmesine rağmen olay çözülemedi.<br />
<strong>Karındeşen Jack</strong><br />
<img alt="" class="alignnone size-full wp-image-964938" height="664" itemprop="image" src="http://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2015/10/20/karindesen-jack.jpg" title="Karındeşen Jack" width="1000" /> 1888 Londra’sında Karındeşen Jack 5 hayat kadınını öldürdü. Karındeşen Jack’in imzası kurbanlarını boğması ve daha sonrasında ise boğazlarını kesmesiydi. Cinayetler süresince polise ve medyaya gizemli birçok mektup yollanmıştı. Bu mektupların biri “Cehennemden” diye başlıyordu.<br />
Karındeşen Jack’i inceleyen uzmanlar bu mektupların birçoğun sahte olduğunu iddia ettiler. Karındeşen Jack’in kimliği ise asla öğrenilemedi. Cinayetler hala uzmanların kafasını kurcalasa da asla Karındeşen Jack ile ilgili bir ipucuna ulaşılamadı.<br />
<strong>NEW ORLEANS BALTACISI CİNAYETLERİ</strong><br />
<img alt="" class="alignnone size-full wp-image-964939" height="1332" itemprop="image" src="http://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2015/10/20/new-orleans-baltacisi-cinayetleri.jpg" title="New Orleans baltacısı cinayetleri" width="1000" /> Bu olaydan bir ay sonra neredeyse kopya bir cinayet daha gerçekleşti. Bir başka bakkal Annie Bossumer yatağında kan içinde bulundu. Baltacının 8 cinayet işlediği tahmin ediliyor. Buna karşın tek şüpheli olarak görülen Joseph Mumfre’yi suçlayacak yeterince kanıt yoktu.<br />
2003′te polis Ramsey’in iç çamaşırından bir DNA tespiti yapmayı başardı. DNA FBI’a gönderilmesine rağmen milyonlarca örnekten hala bir eşleşme sağlanamadı. Davayla ilgili müfettişler haftada bir DNA eşleştirmesi üzerinde çalışmaya devam ediyor.<br />
<strong>OLOF PALME</strong><br />
<img alt="" class="alignnone size-full wp-image-964940" height="561" itemprop="image" src="http://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2015/10/20/olof-palme.jpg" title="Olof Palme" width="1000" /> 1982-1986 arasında İsveç Başbakanlığı yapan Palme, İsveç’ten tüm nükleer santrallerin kapatılmasında rol oynadı. 1982′de başbakan olduktan sonra sosyal ekonomi politikalarını uyguladı. Avrupa’nın güvenlik politikasındaki sivri dili ile tepki topladı. Eşiyle birlikte gittiği sinemadan evine dönerken vurularak öldürüldü. Hem katilin kimliği, hem de Olof Palme’yi neden öldürdüğü bir muamma olarak kalmaya devam ediyor.<br />
<strong>OSCAR ROMERO</strong><img alt="" class="alignnone size-full wp-image-964941" height="1000" itemprop="image" src="http://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2015/10/20/oscar.jpg" title="Oscar" width="1000" /><br />
1960 ve 1970′lerde El Salvador ülkesinde Katolik bir rahip olan Oscar Romero ülkedeki insan hakları ihlallerini eleştirerek tepki toplamıştı. Sonunda ülkede süren uzun iç savaşta öldü. Hükümeti ve ABD’nin askeri desteğini eleştirdikten sonra rahip olduğu katedralin yakınlarındaki bir şapelde vurularak öldürüldü. Cinayeti işleyenler olarak Amerika’da eğitim görmüş iki El Salvadorlu’dan şüphelenildi. Ancak cinayetin sırrı çözülemedi.<br />
http://www.sozcu.com.tr/2015/gunun-icinden/cozulemeyen-cinayetler-964934/?utm_source=sm_fb&utm_medium=free&utm_campaign=gunun-icinden</div>
ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-38944975159163048962015-10-10T10:13:00.000+03:002015-10-10T10:13:01.727+03:00Stephen Hawking: Uzaylılar dünyanın sonunu getirebilir<span>Stephen Hawking: Uzaylılar dünyanın sonunu getirebilir</span><br />
<span></span><img alt="Stephen Hawking: Uzaylılar dünyanın sonunu getirebilir" height="344" src="http://www.yenimeram.com.tr/wp-content/uploads/2015/10/02/stephen-hawking-uzaylilar-dunyanin-sonunu-getirebilir.jpg" width="650" /> <br />
<div class="txt">
<div class="txtIn">
<article id="contextual"><h2>
Stephen Hawking, dünya dışı varlıkların gezegenimizi keşfetmesinin insanlığın sonunu getirebileceği uyarısında bulundu. </h2>
<div class="ads x300_250" style="font-size: 100%;">
</div>
Ünlü İngiliz fizikçi Stephen Hawking, İspanya’da yayın yapan ‘Spain’s El Paris’e verdiği mülakatta dünya dışı varlıklar ile ilgili ilginç açıklamalarda bulundu.<br />
Söz konusu röportajda dünya dışı varlıkların başka bir deyişle uzaylıların insanlığın sonunu getirebileceği uyarısında bulunan Hawking, bu yönde araştırmalarda bulunmanın insanlığın kendi sonunu yaklaştırdığı uyarısında bulundu.<br />
<strong>“UZAYLILARIN VARLIĞINI KABUL ETMEK OLDUKÇA TUTARLI BİR TEORİ”</strong><br />
Hawking’e göre, matematiksel olarak dünya dışı varlıkların var olduğunu kabul etmek oldukça olası bir teori. Bu varlıkların göçebe bir kültüre sahip olma olasılıklarının altını çizen Hawking, bu canlıların kendi gezegenlerindeki kaynakları tüketmiş ve yaşama uygun başka gezegen arayışı içinde olma olasılıklarının bulunduğunu da sözlerine ekledi.<br />
<strong>“GEZEGENİMİZİN İŞGALİ İLE SONUÇLANABİLİR”</strong><br />
Bu durumun son derece tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini belirten İngiliz fizikçi, söz konusu arayışın gezegenimizin işgali ile sonuçlanabileceği olasılığının mevcut olduğunun altını çizdi.<br />
<strong>“AMERİKA’NIN KEŞFEDİLMEMESİNDEN BİLE DAHA KÖTÜ”</strong><br />
Gezegenimizin dünya dışı bir medeniyet tarafından keşfedilmesini Amerika’nın keşfine benzeten Hawking, bu senaryonun gerçekleşmesinin doğuracağı sonucu “Amerika’nın keşfedilmemesinden bile daha kötü” olarak örnekledi.<br /> Daha önce benzer bir uyarıyı yapay zeka için yapan teorik fizikçi Stephen Hawking, İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenen Zeitgeist Kongresi’nde yaptığı konuşmada “Bilgisayarlar, yapay zeka sayesinde önümüzdeki 100 yıl içinde insanları alt edecek” ifadelerini kullanmıştı.<br />
<br />
<strong>Stephen Hawking kimdir?</strong><br />
<strong>Stephen Hawking </strong>8 Ocak 1942 yılında İngiltere Oxford’da dünyaya gelen Hawking, Newton ve Einstein’dan sonra gelen en büyük fizikçi olarak kabul edilmektedir.<br />
<strong>Stephen Hawking ‘in </strong>çocukluğu ve eğitim yılları<br />Hawking 8 Ocak 1942 yılında hayata gözlerini açmıştır. 8 yaşındayken Londra’dan 20 mil uzaktaki St Albans’a gitti. 11 yaşında St Albans okuluna kayıt oldu. Buradan mezun olduktan sonra babasının eski okulu Oxford Üniversitesi kolejine devam etti. Babasının tıpla ilgilenmesini istemesine karşın, o matematiği seviyordu. Fakat okulun matematik bölümü mevcut değildi. Bu yüzden onun yerine fizik öğrenimi görmeye başladı. Üç yıl sonra doğa bilimlerinde birinci sınıf onur madalyasıyla ödüllendirildi. Hawking daha sonra kozmoloji (evrenbilim) üzerine çalışmak üzere Cambridge’e gitti. O zamanlar Oxford’da evren bilimi üzerine çalışma yoktu. Cambridge’de danışman olarak Fred Hoyle’u istemesine karşın Dennis Sciama atanmıştı. Doktorasını aldıktan sonra ilk önce araştırma asistanı, daha sonra Gonville and Caius College’de profesör asistanı oldu. 1973’de Gökbilim Enstitüsünden ayrıldıktan sonra Hawking, Uygulamalı matematik ve Kuramsal fizik bölümüne geçti. 1979’dan sonra matematik bölümünde Lucasian matematik profesörü oldu. Bu profesörlük 1663 yılında üniversite parlamento üyesi olan Henry Lucas tarafından kurulmuştu. İlk olarak Isaac Barrow sonra 1669’da Isaac Newton’a verilmişti. Hawking, evrenin temel prensipleri üzerine çalıştı. Roger Penrose ile birlikte Einstein’ın Uzay ve Zamanı kapsayan Genel Görelilik Kuramının, Big Bang’le başlayıp karadeliklerle sonlandığını gösterdi. Bu sonuç Kuantum mekaniği ile Genel Görelilik Kuramı’nın birleştirilmesi gerektiğini ortaya koyuyordu. Bu yirminci yüzyılın ikinci yarısının en büyük buluşlarından biriydi. Bu birleşmenin bir sonucu da karadeliklerin aslında tamamen kara olmadığını, fakat radyasyon yayıp buharlaştıklarını ve görünmez olduklarını ortaya koyuyordu. Diğer bir sonuç da evrenin bir sonu ve sınırı olduğuydu. Bu da evrenin başlangıcının tamamen bilimsel kurallar çercevesinde meydana geldiği anlamına geliyordu.<br />
<br />
<span id="etiketler">Etiketler: dünyanın sonu, Stephen Hawking, Uzaylılar</span> </article></div>
</div>
ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-23025941507265784252015-08-31T20:56:00.000+03:002015-08-31T20:56:00.422+03:00Stephen Hawking'ten yeni teori: Kara delikte pes etmeyin, çıkış yolu var!<h1 class="title gs-title" itemprop="name">
Stephen Hawking'ten yeni teori: Kara delikte pes etmeyin, çıkış yolu var!</h1>
<h2 class="lead" itemprop="description">
<strong>Bilginin kara delikten geri dönüşüne dair bir mekanizma keşfettiğini duyurdu</strong></h2>
<div class="row-fluid muted">
<div class="pull-left">
<span content="2015-08-26T18:07:44+02:00" itemprop="datePublished"></span> </div>
</div>
<div class="row-fluid newspic">
<span><img alt="Stephen Hawking'ten yeni teori: Kara delikte pes etmeyin, çıkış yolu var!" itemprop="image" src="http://www.demokrathaber.net/images/haberler/2015/08/stephen_hawking_ten_yeni_teori_kara_delikte_pes_etmeyin_cikis_yolu_var_h53515_026d3.jpg" /> </span> </div>
<div class="row-fluid page-social">
<div class="span9">
<div class="shr">
<div class="fb-like fb_iframe_widget" data-action="like" data-href="http://www.demokrathaber.net/bilimteknoloji/stephen-hawking-ten-yeni-teori-kara-delikte-pes-etmeyin-cikis-yolu-var-h53515.html" data-layout="button_count" data-share="true" data-show-faces="true" data-width="100" fb-iframe-plugin-query="action=like&app_id=&container_width=8&href=http%3A%2F%2Fwww.demokrathaber.net%2Fbilimteknoloji%2Fstephen-hawking-ten-yeni-teori-kara-delikte-pes-etmeyin-cikis-yolu-var-h53515.html&layout=button_count&locale=tr_TR&sdk=joey&share=true&show_faces=true&width=100" fb-xfbml-state="rendered">
<span style="height: 20px; vertical-align: bottom; width: 137px;"></span> </div>
<div class=" fb_reset" id="fb-root">
<div style="height: 0px; position: absolute; top: -10000px; width: 0px;">
<div>
<iframe allowfullscreen="true" allowtransparency="true" aria-hidden="true" frameborder="0" id="fb_xdm_frame_http" name="fb_xdm_frame_http" scrolling="no" src="http://static.ak.facebook.com/connect/xd_arbiter/44OwK74u0Ie.js?version=41#channel=f20459e354ba7d4&origin=http%3A%2F%2Fwww.demokrathaber.net" style="border-image: none; border: currentColor;" tabindex="-1" title="Facebook Cross Domain Communication Frame"></iframe><iframe allowfullscreen="true" allowtransparency="true" aria-hidden="true" frameborder="0" id="fb_xdm_frame_https" name="fb_xdm_frame_https" scrolling="no" src="https://s-static.ak.facebook.com/connect/xd_arbiter/44OwK74u0Ie.js?version=41#channel=f20459e354ba7d4&origin=http%3A%2F%2Fwww.demokrathaber.net" style="border-image: none; border: currentColor;" tabindex="-1" title="Facebook Cross Domain Communication Frame"></iframe></div>
</div>
<div style="height: 0px; position: absolute; top: -10000px; width: 0px;">
<div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
<div class="span3 karakterislem secilemez">
<i class="glyphicons-icon text_smaller"></i> <i class="glyphicons-icon text_bigger"></i> <i class="glyphicons-icon font"></i> <a class="print" href="javascript:window.print()"><i class="glyphicons-icon print"></i></a> </div>
</div>
<div class="row-fluid page-content" id="newstext">
<div class="reklam reklam132 haber">
</div>
<div id="newsbody" itemprop="articleBody">
Teorik fizikçi Stephen Hawking, bilginin kara delikten geri dönüşüne dair bir mekanizma keşfettiğini duyurdu.<br /><br />İngiliz fizikçi Stephen Hawking, kara deliğe giren cisimlerin benliklerini yitirip yitirmediği konusunda bir buluş gerçekleştirdiğini açıkladı.<br /><br />İsveç'in başkenti Stokholm'daki Kraliyet Teknoloji Enstitüsü'nde konuşan Stephen Hawking, "Eğer kara delikte olduğunuzu hissederseniz pes etmeyin, bir çıkış yolu var" dedi.<br /><br /> Ntv'de yer alan habere göre, "Kara deliğe düşen bilgi bir yerde belirmeli" diyen Hawking, bunun için iki yol olduğunu anlattı. Ünlü bilim insanı "Bilgi, ya kara deliğin ucunda bir tür holograma dönüşüyor ya da alternatif evrende ortaya çıkıyor" diye konuştu.<br /><br /> Stephen Hawking, kara deliklerle ilgili alternatif tarihlerin varlığının bunun mümkün olabileceğini gösterdiğini söyledi. <br /><br /><strong>Stephen Hawking kimdir?</strong><br /><br /> Prof. Dr. Stephen Hawking 8 Ocak 1942 Oxford doğumlu İngiliz fizikçi, evrenbilimci, astronom, teorisyen ve yazar.<br /><br /><strong>Çocukluğu ve eğitim yılları</strong><br /><br />Hawking 8 Ocak 1942 yılında hayata gözlerini açmıştır. 8 yaşındayken Londra'dan 20 mil uzaktaki St Albans'a gitti. 11 yaşında St Albans okuluna kayıt oldu. Buradan mezun olduktan sonra babasının eski okulu Oxford Üniversitesi kolejine devam etti. Babasının tıpla ilgilenmesini istemesine karşın, o matematiği seviyordu. Fakat okulun matematik bölümü mevcut değildi. Bu yüzden onun yerine fizik öğrenimi görmeye başladı. Üç yıl sonra doğa bilimlerinde birinci sınıf onur madalyasıyla ödüllendirildi. Hawking daha sonra kozmoloji (evrenbilim) üzerine çalışmak üzere Cambridge'e gitti. O zamanlar Oxford'da evren bilimi üzerine çalışma yoktu. <br /><br /> Cambridge'de danışman olarak Fred Hoyle'u istemesine karşın Dennis Sciama atanmıştı. Doktorasını aldıktan sonra ilk önce araştırma asistanı, daha sonra Gonville and Caius College'de profesör asistanı oldu. 1973'de Gökbilim Enstitüsünden ayrıldıktan sonra Hawking, Uygulamalı matematik ve Kuramsal fizik bölümüne geçti. 1979'dan sonra matematik bölümünde Lucasian matematik profesörü oldu. Bu profesörlük 1663 yılında üniversite parlamento üyesi olan Henry Lucas tarafından kurulmuştu. <br /><br />İlk olarak Isaac Barrow sonra 1669'da Isaac Newton'a verilmişti. Hawking, evrenin temel prensipleri üzerine çalıştı. Roger Penrose ile birlikte Einstein'ın Uzay ve Zamanı kapsayan Genel Görelilik Kuramının, Big Bang'le başlayıp karadeliklerle sonlandığını gösterdi. Bu sonuç Kuantum mekaniği ile Genel Görelilik Kuramı'nın birleştirilmesi gerektiğini ortaya koyuyordu. Bu yirminci yüzyılın ikinci yarısının en büyük buluşlarından biriydi. Bu birleşmenin bir sonucu da karadeliklerin aslında tamamen kara olmadığını, fakat radyasyon yayıp buharlaştıklarını ve görünmez olduklarını ortaya koyuyordu. Diğer bir sonuç da evrenin bir sonu ve sınırı olduğuydu. Bu da evrenin başlangıcının tamamen bilimsel kurallar çercevesinde meydana geldiği anlamına geliyordu<br /><br /><strong>Hastalığından sonraki yaşamı</strong><br /><br />Stephen Hawking 1960'ların başında 21 yaşındayken tedavisi olmayan Amyotrofik lateral skleroz (ALS) hastalığına yakalandı. Motor nöronların zamanla yüzde seksenini öldürerek sinir sistemini felç eden; ancak beynin zihinsel faaliyetlerine dokunmayan bu hastalık, Hawking'i tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkûm etti. Ünlü bilim insanı, 1985 yılından bu yana sesini de yitirmiş olduğu için, koltuğuna yerleştirilmiş, yazıları sese dönüştürebilen bilgisayarı sayesinde insanlarla iletişim kurabiliyor. Şu anda Hawking, bilimsel uğraşlarında ve günlük yaşantısında çevresinden ve ailesinden büyük destek almaktadır. Konuşmak istediği anda, elindeki elektronik aleti sıkarak, sandalyesine bağlı özel bilgisayarının ekranına, dakikada ortalama 10 kelimeyi sıralayabilmektedir. Bu sessiz konuşan dehanın, özel bilgisayarının hafızasında yaklaşık 2600 kelime bulunmaktadır. Böylece herhangi bir kelimeyi söylemek istediğinde ekrana yazabilmektedir. Sağlıklı insanların konuşmalarında kullandığı kelime sayısı da 2500 civarındadır. Dolayısıyla Hawking, duygularını ifade etmede kelime sıkıntısı çekmemektedir.<br /><br /> Stephen Hawking kuantum fiziği ve kara deliklerle ilgili iddialarıyla, bugün yaşayan bilim insanları arasında dünyada en çok tanınan isimdir. Kitapları, 40 dile çevrildi; evrenle ilgili çılgın teorik bilgilerini popüler hale getirmek için gereken maddi bağımsızlığı sağlayacak ve Cambridge Üniversitesi'ndeki uygulamalı matematik ve teorik fizik laboratuvarını geliştirecek kadar da sattı. <br /><br />Hawking, hastalığıyla gizemli bir kişilik oluşturmaktadır. Son kitabı “Ceviz Kabuğundaki Evren”de, dünyanın büyük bir felaket ile karşı karşıya kalabileceğini belirterek uzayda insan kolonileri kurulmasını gündeme getirmişti. Bir fenomen haline gelen ve milyonlarca satan “Zamanın Kısa Tarihi: Büyük Patlamadan Karadeliklere” kitabı, Hawking'e asıl şöhreti getirmişti. İlk kitabının yayımlanmasından bu yana gerçekleşen önemli buluşların ardındaki sırrı açığa çıkaran “Ceviz Kabuğundaki Evren”, “Zamanın Kısa Tarihi”nin bir devamı sayılabilir. Yeni kitabıyla yazar, bizleri çoğu kez gerçeklerin kurmacadan daha şaşırtıcı olduğu teorik fiziğin en üst noktalarına çıkarıyor ve evrenin temel ilkelerine dair anlaşılır yorumlarda bulunuyor. Görelilik kuramından zaman yolculuğuna, süper kütle çekiminden süpersimetriye, kuantum teorisinden M-Kuramı’na ve bütünsel beyin algılanımına kadar evrenin bilinen en kışkırtıcı sırlarına kapı aralayan kitap, Einstein’in “Genel Görelelik Kuramı” ile Richard Feynman'ın çoklu geçmiş düşüncesini birleştirerek evrende olup bitenleri tanımlayabilecek eksiksiz ve tek bir teori geliştirmeye çalışıyor. <br /><br /> Okur, kitabı bir bilimsel eser olarak algılayabileceği gibi, rahatlıkla bir bilim–kurgu romanı gibi de değerlendirebilir. Hawking'in “karmaşık önermeleri günlük yaşamdan çekip aldığı analojilerle resmetme becerisi” buna imkân tanımaktadır. 2012'de “Büyük Tasarım” adlı kitabını da çıkartmıştır. Kitaplarında genellikle bir "Yaratan"ın varlığını reddeden Stephen Hawking, Her Şeyin Teorisi (Birleştirilmiş Alan Kuramı)’ne ulaşıldığı zaman, kainat’ın yaratım sürecinde, ‘Tanrı’ kavramına ihtiyaç olmadığını da net bir dille ifade eder.<br /><br /> Stephen Hawking, Einstein’dan bu yana dünyaya gelen en parlak teorik fizikçi olarak kabul edilmektedir. 12 onur derecesi almıştır. 1982'de CBE ile ödüllendirilmiş, bundan başka birçok madalya ve ödül almıştır. Royal Society'nin ve National Academy of Sciences (Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi) üyesidir.</div>
</div>
ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-81972124976585023752015-08-31T20:47:00.001+03:002015-08-31T20:47:48.275+03:00Evren tek ve emsalsiz midir?<div class="title">
Evren tek ve emsalsiz midir?</div>
<div class="brief">
<img align="left" alt="" border="1" height="175" src="http://www.kibrispostasi.com/resize.php?s=/upload/news/asd_55dd55e6.gif&w=250&h=175" width="250" />Andrei Linde, 80’li yılların başında fizikçi Alan Guth’un geliştirdiği kozmik şişme teorisi üzerine çalışırken evrenin tek ve emsalsiz olamayabileceği üzerine bir teori geliştirmiş ve daha sonra bu bilimsel yaklaşım sicim teorisi tarafından da onaylanmıştı. Çoklu evrenler olarak adlandırılan bu model, artık bilim dünyasında yaygın olarak kabul edilen bir fikre dönüştü. Çünkü daha önce fiziğin açıklamakta zorlandığı konuları alternatif bir yaklaşımla aydınlatabiliyor.</div>
<div class="hr">
</div>
<br /><br />
<div class="full">
Örneğin, evrenin yaşama uygun ortamı barındırmış olması kolayca açıklanmayan konuların başında geliyordu. Bu, ya rastlantısal bir durum olmalıydı ya da yaşamın oluşması için en uygun ortamı sağlayacak şekilde gelişmişti (antropik ilke). Eğer çoklu evrenler modeli doğruysa, bu uyum tamamen bir rastlantı. Çünkü teoride bahsi geçen evren sayısı öyle fazla ki bunca ihtimal içinde bir değil birçok farklı evrende yaşam olabileceği gerçeği ortaya çıkıyor.<br />
Şişme kuramı öncesinde tek ve emsalsiz olan bir evrende yaşadığımızı düşünüyorduk. Dahası kozmolojik gözlemlerimiz de evrenin neredeyse hiç değişmeyen bir davranış modeline sahip olduğunu gösteriyordu. Yani evrenin her yerinde düzenli olma yönünde bir eğilim görülmekteydi ve bu homojen dağılımın sebebini kimse açıklayamıyordu. Linde artık tek ve emsalsiz evren modelini rafa kaldırmamız gerektiğini düşünüyor.Çünkü kozmik şişme teorisi evrenin düzenli olma yönündeki eğilimini açıkladığı gibi beraberinde çoklu evrenler modelini de zorunlu kıldı. Bu nasıl mı oldu? Teoriye göre; evren oluşum aşamasında muazzam hızda bir uzay genleşmesi geçirdi. Böylece uzayın birbirinden farklı içeriğe sahip kısımları esneyerek değişime uğradı, son derece pürüzsüz bir hal aldı. Bu noktada galaksiler belirmeye başladı. Linde bundan sonrasını şöyle açıklıyor; “Evrenin bir futbol topunun siyah ve beyaz altıgenlerden oluşuyor olması gibi bir yüzeyi olduğunu farz edenin. Topu patlatmadan şişirebilecek olsaydık, her bir siyah ve beyaz altıgen müthiş derece genişler ve birbirlerinden uzaklaşmaya başlardı. Siyah altıgenlerden birinde yaşıyor olsak, genişleme arttıkça beyaz kısımların varlığından bile habersiz duruma gelirdik. Sonunda tüm evrenin siyahtan ibaret olduğunu düşünüp neden başka bir rengin oluşmadığı üzerine bilimsel açıklamalar üretmeye çalışırdık. Beyaz altıgenlerden birinde yaşayanlar da aynı şeyi düşünüyor olurlardı. İşte şişme kuramı hem siyah hem de beyaz bölümlerin var olabileceğini ve bizim bunu gözlemleyemeyeceğimizi söylüyor.” Özetle Linde, bu altıgenlerin her birinin farklı fizik kurallarına sahip evrenler olduğunu söylüyor.<br />
<img alt="" src="http://static.fizikist.com/img/2015/08/evren14-m.jpg" style="display: block; margin-left: auto; margin-right: auto;" /><br />
Günümüzün en güçlü teorilerinden olan sicim kuramı da uzay-zamanı 10 boyutlu (9 uzay boyutu ve zaman) olarak başanlı bir şekilde formüle ederek buna destek veriyor. Ama bizim algıladığımız 3 boyutlu uzayda diğer boyutların fark edilmesi mümkün değil. Çünkü öyle ufak boyutlarda ve öyle sıkıştırılmış gibiler ki onları algılamamız imkânsız. Fizikçiler ekstra 6 boyutun bu kadar küçük olmasının birçok nedeni olabileceğini düşünüyor. Peki, bu derece sıkışıp küçülmelerine rağmen neden patlayıp ortadan yok olmadılar? Linde; “Nedenini hiçbirimiz bilmiyoruz. 10 yıl önce bu duruma bir yaklaşım sunuldu. Ve evrenin farklı bölümlerinde 10 üzeri 500 farklı koşulun olabileceğine dair bir tablo ortaya çıktı. Bu olasılıkların her biri farklı uzay boşluğu enerjisi ve birbirinden farklı madde türleri içeren bölgeleri tarif ediyor” diyor. Bu bölgelerin her biri farklı evrenler olarak tanımlanıyor.<br />
“Tabii ki evrenin diğer kısımlarını göremediğimize göre bu tablonun doğru olduğunu kanıtlayamayız” diyor Linde; “Diğer bir taraftan, bunun aksini de ispatlayamayız çünkü bahsi geçen diğer bölgeler bizden çok uzaktalar. Dolayısıyla konu hakkında şu ana dek gerçekleştirilen en iyi yaklaşım bu teoriden geldiği için 10 üzeri 500 adet farklı evren olduğuna karşı çıkan bir teorinin bunca olasılık arasından neden sadece bir tanesinin tüm evrende geçerli olduğunu kanıtlaması gerek.”<br />
Tabii fizikçilerin tamamının bu modele katılmadığını da belirtmek gerek. Örneğin, Princeton Üniversitesi’nden Paul Steinhardt, “Bu teori hiçbir şeyi açıklamıyor, sadece her şeyin mümkün olabileceğini gösteriyor. Bu yüzden kullanışlı bir model değil” diyor. Perimeter Enstitüsü fizikçisi Lee Smolin de karşı çıkanlar arasında. Tek bir evren olduğunu ve fizik kurallarının zaman içinde gelişerek yaşam için uygun koşulları sağladığını düşünüyor.<br />İngiliz fizikçi Paul Davies ise bu yaklaşımın bilimsel olmaktan ziyade felsefi açıklamalar ürettiğini dilşünerderden. Ama Linde’nin cevabı hazır: “Eğer tek bir evren olduğu fikrine geri döneceksek şu üç koşulun sağlanması gerek: şimdikinden daha iyi bir kozmolojik yaklaşım, elimizdekinden farklı parçacık etkileşimleri teorisi ve evrenin neden bir şekilde yaşama uygun koşulları oluşturduğuna dair alternatif bir açıklama.”<br />
<em>– Andrei Linde – Teorik Fizikçi / Stanford Üniversitesi Fizik Profesörü</em><br />
<em>Kaynak<br />*BilimFili - "Evren Tek ve Emsalsiz midir?"<br /><a href="http://bilimfili.com/evren-tek-ve-emsalsiz-midir/" rel="nofollow" target="_blank">http://bilimfili.com/evren-tek-ve-emsalsiz-midir/</a></em></div>
ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1433000201844610591.post-52423679074401106902015-08-16T19:08:00.000+03:002015-08-16T19:08:08.634+03:001 milyon 600 bin kilometreden Dünya 1 milyon 600 bin kilometreden Dünya <br />
<div>
<img alt="1 milyon 600 bin kilometreden Dünya" src="http://media.dunyabulteni.net/haber/2015/07/22/nasa.jpg" title="1 milyon 600 bin kilometreden Dünya" /><br /><span class="kucukFont"></span> </div>
<h2 class="spot">
NASA, 1.6 milyon kilometre uzaklıktan çektiği Dünya fotoğrafını yayınladı </h2>
<div class="vucut" id="vucut">
<strong>Dünya Bülteni/ Haber Merkezi</strong><br />
Amerikan Havacılık ve Uzay Ajanı NASA, ‘Deep Space Climate Observatory’ (DSCOVR) isimli uzay aracının tam 1 milyon mil yani 1.6 milyon kilometre uzaklıktan çektiği Dünya fotoğrafını yayınladı.<br /><br />Ana amacı, Güneş’in neden olduğu jeomanyetik fırtınaları önceden tahmin etme imkânı sağlamak olan DSCOVR, şubatta fırlatılmıştı. Geçen ay, Güneş ile Dünya arasında bulunan ve ‘Lagrange Point 1’ adıyla anılan, yerçekimi açısından stabil hedef noktasına ulaşan uzay aracı, buradan Dünya’nın en uzaktan çekilmiş portresini fotoğrafladı.<br /><br />NASA’nın yayınladığı Dünya fotoğrafı hem sosyal medyada büyük ilgi görürken, ABD Başkanı Barack Obama da fotoğrafı resmi Twitter adresinden paylaştı ve “Mavi bilyenin bu yeni fotoğrafını biraz önce NASA’dan aldım. Bu sahip olduğumuz tek gezegeni korumamız gerektiği konusunda çok güzel bir hatırlatma” yazdı.</div>
ahilerdiyarihttp://www.blogger.com/profile/08440462382872506902noreply@blogger.com0