21 Mart 2013 Perşembe

KIRŞEHİR KARAKURT KAPLICASI EFSANESİ

KARAKURT KAPLICASI EFSANESİ

Kırşehir’in yaklaşık olarak 16 km. batısında Karalar Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Adının nereden geldiği kimler tarafından ilk işletmeye açıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Yapılan araştırmalara göre kaplıca Selçuklu hükümdarı Kılıçarslan tarafından 1135 yılında Selçuklu beylerinden Karakurt baba adına yaptırılmıştır.
Suyun içerisinde eriyik olarak kalsiyum sülfat ve bikarbonat mevcuttur. Sağlığa yararlı olduğu belirlenmiş olan kaplıca suyunun sıcaklığı 50 C 'dır. Banyo tedavisi ile romatizma,sinir, ve kadın hastalıkları tedavisinde yararlıdır.
Selçuklu döneminde ait ılıca, türbe ve mescitten oluşan eski yapıların yanında birbirine yakın iki blok olarak çağdaş kaplıca tesisleri yapılmıştır. Yeni yapılan tesis 50 yatak kapasiteli olup, iki genel ve on özel havuza sahiptir.
Karakurt Kaplıcası Efsanesi : Kırşehir’in 15 km. batısındaki Emirburnu Dağı’nın eteklerinde Karakurt adında bir kaplıca vardı. Geçmişi çok uzaklara gider. 4 mevsim hastaların taşındığı kaplıcada tedavi edilmeyen illet yoktur. Bir zamanlar Kırşehir Beyi’nin oğlu çaresiz bir hastalığa tutulmuş, her tarafı akar, kokar olmuş. Doktorlar ne yaptıysa fayda etmemiş, Bey’in umudu kesilmiş “Bari gözümün önünde öleceğine götürün bir dağa bırakın, orada ölsün. Göz görmeyince gönül katlanır.” demiş.
Çocuğu alıp Emirburnu Dağı’nın eteklerine bırakmışlar. Elbette burada kurtlar, kuşlar parçalarda o da bu illetten kurtulur. Çocuk Çocuk yapayalnız kol bacak tutmaz, başına geleceği beklerken akşama doğru bir kurt görünmüş. Kurdun karnı kemiklerine yapışmış, uyuzdan tüyleri dökülmüş, her tarafı yara içindeymiş.
Sürüne sürüne dağın eteğinde bataklığa gelmiş, çamura bulanmış, çıkmış. Ertesi gün yine bataklığa gelmiş, çamura girmiş. İki gün sonra canlı kanlı bir kurt olarak ayağa kalkmış ve oradan uzaklaşmış. Kurdun her hareketini izleyen çocuk,, bu çamurda bir keramet olsa gerek diyerek o da sürüne sürüne bataklığa girmiş, çamurları yüzüne gözüne sürmüş.
Bir köşede kaynayan sudan içmiş, biraz sonra vücudunda bir dirilik, canlılık hissetmeye başlamış. Bir iki derken ayağa kalkmış, yürümüş, üçüncü günde Kırşehir’in yolunu tutmuş. Babasının kapısını çalmış, görenler şaşırmış, gözlerine inanamamışlar. Çocuk olanı biteni anlatmış, Babası bataklığı bir kaplıca haline getirerek üzerine bir kubbe, yanına da bir mescid yaptırıp, hizmete açmıştır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder