Çileklerde besin elementlerinin faydaları ve eksikliklerinde ortaya
çıkan belirtileri -1-(N, P, K, Ca, Mg, S )
|
www.ahilerdiyari.com |
|
1. AZOT
Proteinlerin temel yapı taşı olan amino asitlerin en önemli
elemanıdır. Bu açıdan oldukça önemli bir besin maddesidir. Bitki tarafından en
çok alınan ve kullanılan besin maddesidir. Amino asitlerin sentezlenmesinde
önemlidir. Aynı zamanda klorofil ve ATP sentezinde gerekli olan bir elementtir.
Vejetatif safhada henüz büyümemiş yapraklara ve generatif safhada ise meyve
tohumlara doğru taşınır. Topraktan amonyum (NH4+) ve nitrat (NO3-) formunda
alınır.
Azot eksikliği kendini daha çok yaşlı yapraklarda genel bir
sararma ve solgunluk şeklinde gösterir. Yapraklar normal yeşil renge göre daha
açık bir görünüme sahip olur. Mobil bir element olması nedeniyle yaşlı
yapraklar azot eksikliğini hemen belli eder. Yaşlı yapraklarda ortaya çıkan
sararma ve açık yeşil rengin yanı sıra çilek yapraklarında ve yaprak saplarında
kırmızılaşma olarak ta kendini gösterirler. Kırmızılaşma daha çok yaprak
kenarlarından itibaren içe doğru bir yayılım görünümü verirler. Hasat döneminde
ise meyvelerde genel bir küçülme şeklinde ortaya çıkan azot eksikliği daha
ileri düzeylerde bitkinin genelinde bir solgunluk ve küçülme şeklinde kendini
gösterir. Azot eksikliğinin ileri düzeye ulaştığı durumlarda meyvenin çanak
yapraklarında da kızarmalar ortaya çıkar.
Aşırı derecede düşük veya yüksek pH seviyesi azot eksikliğin
ortaya çıkmasına neden olur. Hafif, özellikle kumlu topraklar, organik maddece
fakir topraklar azot eksikliğine yol açabilir. Aşırı susuzluk ve aşırı sulama
da eksikliğe yol açabilen etmenlerdendir. Azot eksikliğine yol açan sorunu
tespit etmek amacıyla toprak ve yaprak analizleri dikkatle incelenmelidir.
Azot uygulamaları gelişme dönemi süresince uygulanabilir. Ancak
dikim öncesinde arazi hazırlığı sırasında toprağa verilmesi daha iyi
sonuçların alınmasını sağlayacaktır. Şayet toprak pH sı 7 den yüksekse, toprak
pH sını düşürmek amacıyla amonyum sülfat veya üre verilmesi daha doğru olur.
Böyle bir durum yok ise N-P-K içeren kompoze gübreler uygulanabilir. Her 1 m
lik çilek dikim sırası için 5-7 g ya da 1000 bitkiye 500-750 g hesabıyla
azot uygulanabilir.
| |
Resim 1. Azot eksikliği çilek bitkisinde yaşlı yapraklarda kenardan içe doğru genel bir sararma ile kendini gösterir. Sararmanın ileri düzeyde ortaya çıktığı kısımlarda tüm kısımlar sarı renk alır. |
Resim 2. Sararmada olduğu gibi bazen yaprak kenarlarından içe doğru
kırmızılaşma şeklinde kendini gösteren azot eksikliği ileri düzeylerde bitkinin
tümünü etkileyebilir. |
Resim 3. Yaprak kenarlarından itibaren ortaya çıkan sararma daha sonra kırmızı renk almaya başlar. Bu azot eksikliğinin en önemli belirtileri arasındadır. | Resim 4. Azot eksikliği nedeniyle yapraklarda görülen kırmızılaşma meyve çanak yapraklarında da kendini gösterebilir. Azot eksikliği meyvelerde genel bir küçülmeye yol açar. Meyveler parlak değil mat bir kırmızı renge sahip olur. Tüm bunların sonucunda meyvelerin albenisi düşer. |
2. FOSFOR
Azottan sonra büyük öneme sahip ikinci besin elementidir.
Fosfor, besin maddelerinin temel taşı sayılabilecek bir özelliğe sahiptir.
Yokluğunda fotosentezle karbonhidrat üretiminde aksamalar meydana gelir. Ayrıca
amino asitler ve proteinlerin yapısında önemli görevleri vardır. Fosfor bitki
bünyesine H2PO4- ve HPO4-2 iyonları şeklinde alınır. Bu iyonların alımında
toprak pH sı oldukça büyük öneme sahiptir. Düşük pH lı topraklarda H2PO4- ,
yüksek pH lı topraklarda ise HPO4-2 iyonu formunda daha çok alınır. Nükleik
asit ve protein sentezinin oluşumunda önemli yeri olan fosfor, enerjinin hücre
içersinde dönüşümü ve değişiminde etkilidir. Fosfor, aynı zamanda, hücre
duvarının temel bileşenlerindendir. Karbonhidrat metabolizmasında, köklerin
büyümesi ve gelişmesinde, hücrelerin çoğalmasında, meyve tutumu ve
gelişmesinde etkili öneme sahiptir. Çileklerde kol oluşumu üzerinde teşvik
edici özelliğe sahiptir.
|
Resim 5. Yaprak üst yüzeyinde koyu yeşil renk ve parlak siyah lekeler
ortaya çıkar. Daha alt kısımların yüzeyi morumsu bir renk alır. Yaprağın üst
yüzeyi cilalanmış gibi parlak bir görünüm kazanır. |
Fosfor eksikliği gösteren çilek bitkileri, normalden zayıf ve
küçük görünümlü olup, yaprakları parlak koyu yeşil görünüme sahiptir.
Yapraklarının üst kısmında hafif siyahımsı, parlak, metalik cila şeklinde
görünüm oluşur. Bazı durumlarda yaprak üst kısmının kenarlarından içeriye
doğru kırmızımsı bir renk oluşumu gözlenir. Yaprağın genel görünümü
kirlimsidir. Yaprak alt kısımlarında kırmızıya çalan mor renk oluşumu gözlenir.
Dik ve donuk görünümlü olan bu tip bitkilerde fosfor noksanlığı gösteren
yapraklar normal zamanından önce dökülürler. Meyvelerin miktarında ve
kalitesinde düşüşler gözlenir. Meyve kalitesindeki düşüş, çileğin daha kolay
bozulmasına ve depo ömrünün kısalmasına yol açar.
Çok asitli ve alkali topraklarda köklerin fosfor alım yeteneği
düşer. Bundan dolayı aşırı alkali ve asitli toprakların pH sı normal hale
getirilmelidir. Organik maddelerce fakir ve fosfor içeriği düşük topraklarda
fosfor eksikliği görülebileceği gibi, fosfat tutma kapasitesi yüksek
topraklarda, demir açısından zengin topraklarda ve soğuk nemli topraklarda da
fosfor eksikliği gözlenebilir. Çilek bitkisindeki kök gelişiminin yeterince
kuvvetli olmaması nedeniyle fosforun alınımı azalabilir. Bu sebepten kök
gelişiminin yeteri kadar sağlıklı ve kuvvetli olması gereklidir.
Fosfor gübrelemesi için en uygun zaman dikimden önce toprak
hazırlığı sırasındaki dönemdir. Dikimden sonra naylon malç üzerinden veya
yürüme yolu olarak kullanılan koridorlara fosfor uygulaması çok iyi sonuçlar
vermez. İlk fosfor noksanlığı görüldüğünde her 1 m lik dikim sırası için 4-5 g
fosfor, ya da her 1000 bitkiye 2.3-2.5 kg mono amonyum fosfat verilebilir.
Bunun yanı sıra dikimden önce içersinde fosfor da bulunan herhangi bir kompoze
gübre de verilebilir.
|
Resim 6. Fosfor noksanlığında bitkilerde genel bir küçülme ve yapraklardaki
anormal parlaklık dikkat çekicidir. |
. | |
Resim 7. İleri düzey fosfor eksikliğinde yapraklara tam hakim olan kırmızıya çalan bir renk dönüşümü gözlenir. | Resim 8. Yapraklardaki kırmızıya dönüşüm ilk olarak yaprak kenarlarından başlar ve içeriye doğru yayılarak büyür. |
3. POTASYUM
Bitkinin sağlıklı gelişebilmesi için en fazla gereksinim
duyduğu besin elementleri arasındadır. Özellikle toprak ıslahında, potasyumun
zenginleştirilmesi, çoğu topraklar için önemlidir. Potasyum bitki tarafından K+
iyonu formunda alınabilir. Potasyumu yeterli düzeyde alabilen bitkiler su
dengesini daha sağlıklı kurabilirler. Yine stomaların açılıp kapanmasında da
önemli bir etkiye sahiptir. Bu sayede karbondioksit alımı etkilenir ve buna
bağlı olarak fotosentez dolayısıyla nişasta ve şekerin birikimi üzerine etkili
olur. Böylece meyveler daha lezzetli hale gelir. Hücre bölünmesini arttırması
ve protein sentezindeki işlevleri nedeniyle bitki bünyesinin sağlıklı
gelişmesini temin eder. Günümüzde 40 dan fazla enzimin aktifleştirilmesinde
potasyumun etkisi tespit edilmiştir. Potasyum bitki fizyolojisinde enzimlerin
aktifleştirilmesi yanında koenzim nedeniylede önemli işlevlere neden
olmaktadır. Potasyumu iyi düzeyde alabilen bitkiler hücre duvarlarını daha iyi
yapmaları nedeniyle hastalık ve zararlılara karşı daha dirençli oldukları
belirlenmiştir. Yine don zararına karşı bitkiyi daha dayanıklı kıldığı da
bilinmektedir. Bitkinin yeterli düzeyde besin ve su alabilmesini sağlayan
köklerin gelişimi üzerine oldukça etkili olduğu da belirlenmiştir.
Potasyum eksikliği belirtileri çileklerde çeşitten çeşide ve
toprak tiplerine göre farklılıklar gösterebilir. Mobil bir element olması
nedeniyle ilk belirtiler genelde, yaşlı yapraklarda ortaya çıkar. Yaprak
kenarlar kırmızımsı mor renk almaya başlar. Yapraklar geriye doğru hafiften
kıvrılmaya yüz tutar. Yaprağın dip kısmındaki ana damar merkez olmak üzere
bağlı damarlar arasında renkte bozulmalar ortaya çıkar. Bu çoğu kere aşırı koyu
yeşil bir renk olup bir çam ağacı veya üçgen şekilli bir görünüme sahiptir.
İleri safhalarda koyu yeşil renk kahverengine dönmeye başlar. Bu renk bozukluğu
güneş yanığına benzer bir görünüme sahiptir. Yaprak sapı siyah renk alabilir ve
bu renk bozukluğu yaprağın orta damarı içine doğru ve alt kenarlardan itibaren
yayılır. Renk bozukluğu yeni oluşan yapraklar üzerinde de ortaya çıkabilir.
Meyvelerde ise potasyum eksikliği tam meyve renginin oluşmaması ile kendini
belli eder. Bazen potasyum eksikliği magnezyum eksikliği ile karıştırılabilir.
Bu nedenden dolayı dikkatli olunmalıdır.
Resim 9. Potasyum eksikliğindeki en önemli belirti sapın yaprakla birleştiği noktadan itibaren ana damar boyunca ilerleyen lekedir. | Resim 10. Yaprağın dip kısmından başlayan leke mor ya da kahverengidir. Bu lekenin görünümü çama benzer özellik gösterir. |
Resim 11. Bitkinin genel formu içersinde potasyum eksikliği gösteren yapraklar hafif arkaya doğru esnemiş bir görünüme sahiptir. Yapraktaki lekelerin oluşumu ise dikkat çekicidir. |
Potasyum açısından fakir ve kuru topraklar bu belirtilerin
ortaya çıkmasında önemli bir etkendir. Kumlu ve aşırı süzek topraklar bitkinin
potasyum alımında olumsuzluğa yol açarlar. Yüksek seviyede kalsiyum,
magnezyum, sodyum, azot ve fosforun varlığı potasyumun alımında azaltıcı rol
oynayabilirler. Toprak pH sının 6 nın altında olduğu şartlarda, özellikle killi
topraklarda bitki yeteri kadar potasyum alamaz. Yine yeteri kadar kök
oluşumunun gerçekleşmemesi, suya aşırı doymuş topraklar, toprak sıkışıklığı ve
çeşitli kök hastalıkları potasyum alımı üzerine olumsuz etkiye sahiptir.
Bitkide potasyum eksikliğinin ortaya çıkması durumunda, bitki ve toprak
şartları iyice gözlemlenmeli, ayrıca yaprak ve toprak analizleri yapılarak,
hangi şartların eksikliğe yol açtığı iyice bilinmelidir. Buna göre yapılacak
bir uygulama ile kesin sonuçlara alınabilir.
Potasyum eksikliği belirlenmişse, mümkünse, dikimden önce ya
da bitkilerin meyve tuttukları dönemden önce gübreleme yapılmalıdır. Gübre
olarak potasyum sülfat ya da potasyum nitrat kullanılabilir. Kumlu ve yüksek
miktarda yağmur alan alanlarda toprağa verilecek potasyum miktarı yüksek
tutulabilir. Potasyum eksikliğinin belirlenmesiyle beraber her 1 mlik dikim
sırası için 8-10 g hesabıyla potasyum sülfat verilebilir. Her 1000 bitkiye 1.2
-1.5 kg olacak şekilde hesaplayarak ta potasyum sülfat toprağa verilebilir.
Gübreleme direkt toprağa verilebileceği gibi damla sulama sistemiyle de
verilebilir. Damla sulama sisteminde doz birkaç kerede verilmelidir.
4. KALSİYUM
Kurak bölge topraklarında bol, ancak yağışlı bölgelerin
topraklarında ise az bulunur. Bitkiler tarafından Ca +2 iyonu formunda alınır.
Kalsiyum hücre duvarlarının yapısında önemli bir yere sahiptir. Bitki
tarafından yeteri kadar alındığında hücreler daha sağlıklı ve daha sert özellik
göstermektedir. Bu sebeple kalsiyum açısından iyi beslenemeyen bitkiler
hastalık ve zararlılar açısından çok hassas hale gelebilmektedir. Kalsiyumun
hücreleri sıkıştırıcı bu özelliği nedeniyle çilek meyvelerinde, hasat sonu
dayanımını arttırmak amacıyla depolamadan hemen önce kalsiyum tuzları ile
püskürtme yapılmaktadır. Yine yapraktan yapılan kalsiyum püskürtmesi ile çilek
meyvelerinde sertlik ve suda çözünebilir kuru madde miktarında artışlar elde
edilebilmektedir. Bu şekilde meyvelerin daha uzun bir süre depolanmalarına
olanak sağlanmaktadır. Hücre çekirdeklerinin şekillenmesinde ve metabolizmada
etkili görevleri vardır. Azot ve diğer bazı katyonların alımında da etkili
olur. Özellikle gerekli miktardan fazla kalsiyum alan bitkiler azot, fosfor ve
demiri yeterli düzeyde alamayabilir.
| |
Resim 12. Yeni gelişen yaprakların uç kısımlarında büzüşmelerle birlikte kurumaların oluşumu kalsiyum eksikliğinin en önemli belirtisidir. |
Kalsiyum eksikliğinin belirtileri çok açık bir biçimde kendini
gösterir. Henüz tam olgunlaşmamış yaprakların uç bölgelerinde yanma şeklinde
kendini gösterir. Yaprakların uç bölgesi kıvrık bir hal alır ve kalsiyum
eksikliği giderilemezse bir süre sonra yaprağın tamamı kavrulmuş bir görünüm
kazanır. Yaprakların dip kısımları sararır ve dalgalı bir görünüme sahip olur.
Yaprak damarları arasında ölü bölgeler oluşur. Bitkinin gelişme noktasında
kavrulmalar, büzüşmeler kendini gösterir. Kalsiyum eksikliği meyvelerde de
kendini gösterir. Meyveler küçük ve cılız olur. Meyve üzerindeki akenler çok
yoğun ve sıkı bir formda bulunur. Meyve yapısı sert ve asitli olur. Bitki
kökleri kısa, kalın ve koyu renkte olur.
Topraklarda çok nadiren kalsiyum eksikliği ortaya çıkar. Daha
çok diğer etmenlerin etkisiyle kalsiyum alımındaki yetersizlikler nedeniyle
ortaya çıkar. Yüksek düzeyde amonyum, potasyum ve içersinde kalsiyum olmayan
magnezyum uygulamaları kalsiyum alımında azalmaya yol açar. Yine toprakta
yüksek düzeyde potasyum, mangan, sodyum, alüminyum ve magnezyumun varlığı,
ayrıca toprak pH sını 7 den düşük olması da mevcut kalsiyumdan yeterli
düzeyde yararlanmayı engeller. Toprağın kumlu ve hafif olması kalsiyum
eksikliğine yol açabilir.
Toprak ve yaprak analiziyle sorunun topraktaki kalsiyum
eksikliğinden mi yoksa mevcut kalsiyumu bitkinin alamamasından mı kaynaklandığı
konusu iyi belirlenmelidir. Sorun toprağın fiziksel şartlarından ileri
geliyorsa bunun için toprak şartları iyileştirilmelidir. Toprakta kalsiyum
eksikliği varsa toprağa kalsiyumlu gübreler verilmelidir. Hızlı sonuç almak
için litrede 3-6 g kalsiyum nitrat eritilerek yapraklara püskürtülebilir.
|
|
Resim 13. Genel bitki formunda kalsiyum eksikliğini gösteren yapraklar belirgin bir görünüme sahiptir. | Resim 14. Kalsiyum eksikliği kollarda da yer yer kararmalar şeklinde kendini gösterir. |
Resim 15. Meyvelerin küçük, sıkı, mat ve cılız görünümlü olması da (soldaki meyve) kalsiyum eksikliğinde ortaya çıkan bir oluşumdur. |
5. MAGNEZYUM
Klorofilin bir bileşeni olması nedeniyle fotosentez için
önemli bir elementtir. Enzim, protein, azot ve fosfor metabolizmasında önemli
rol oynar. Bitkinin köklenmesinde ve su alımında etkili olması nedeniyle bitki
gelişimi üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. Magnezyum uygulaması çileklerde
meyve iriliğinde artışa yol açtığı da bildirilmektedir. Mobil bir element
olması nedeniyle, topraktan alınamadığı durumlarda yaşlı bölgelerden taze
bölgelere taşınır. Bu nedenden dolayı eksikliği ilk önce yaşlı yapraklarda
kendini gösterir. Magnezyum elementi bitkiler tarafından Mg+2 iyonu formunda
alınır.
Resim 16. Genel bitki formunda yaşlı yaprakların kenarlarında ortaya çıkan kahverengi lekeler ve içeri doğru kıvrılma magnezyum eksikliğinin en önemli belirtisidir. | Resim 17. Magnezyum eksikliğinin yaprak kenarlarında oluşturduğu lekelerin ve kıvrılmanın detay görünümü. |
Resim 18. Sağlıklı bir yaprağa göre magnezyum eksikliğinin en önemli belirtilerinden biri de yaprak kenarlarından içeriye doğru, damar aralarında ilerleyen lekelerdir. |
İlk belirtiler yaşlı yapraklarda ortaya çıkar. Yaprak
kenarlarındaki dişlerin arasında, yaprak kenarları boyunca bir hat şeklinde
damarların arasında küçük kırmızımsı mor lekeler olarak kendini gösterir.
Lekeler yaprağın ortasına doğru damarlar arasında büyüyerek ilerler. Bir süre
sonra yaprağın tamamı kırmızımsı mor bir renge bürünerek, kavrulmuş gibi bir
görünüm kazanmasına yol açar. Çoğu kere potasyum noksanlığı ile karıştırılsa da
lekelerin başlangıç noktası ve renklerin oluşumu farklılık gösterir. Yaprağın
dip kısmı ve yaprak sapı yeşil ve şişkince kalır. Diğer kısımlar kavrulmuş bir
görünüm kazanır. Magnezyum noksanlığında, genelde, meyveler normal
görünümlerinde olmasına karşın daha yumuşak etli ve daha açık bir renk ile
kendini belli eder.
Aşırı nemli, kuru ve soğuk topraklarda magnezyum alımı
güçleşir. Ayrıca pH nın 7 den düşük olduğu topraklarda, aşırı amonyum azotu ile
gübrelenmiş topraklarda, potasyumca zengin topraklarda ve aşırı kumlu
topraklarda magnezyum sorunu kendini yapraklarda gösterir. Topraktaki aşırı
bor mevcudiyeti de magnezyum alımını güçleştirir. Tüm bu nedenlerden dolayı
topraktaki besin maddelerinin düzeyi belirlenerek magnezyum noksanlığına yol
açan etmenin bulunması gerekir. Soruna yol açan topraktaki magnezyumun
eksikliği mi yoksa diğer etkenler mi konusu iyi incelenmelidir.
Toprakta magnezyum eksikliği belirlenmişse dekara 100-200
kgdolomit bir kaç ay süre ile birkaç kere verilebilir. Her 1000 bitkiye 1-5 kg
(eksikliğin düzeyine göre) magnezyum sülfatın gübre olarak verilmesi de
eksikliği giderme de önemli rol oynayacaktır. Acil müdahale için 100 L suda
100 gr magnezyum sülfat eritilerek yapraklardan verilebilir. Bu çok hızlı bir
şekilde eksikliğin giderilmesini sağlayacaktır. Ancak bu uygulamayı yapmadan
önce birkaç bitki üzerinde deneyerek toksiditeye yol açıp açmadığı kontrol
edilmelidir. Bazı çeşitler bu konuda hassas olabilir. Toprak pH sı çok düşükse
mutlaka yükseltilmelidir. Bunun için pH nın yükselmesini de sağlayan gübreler
veya yanmış kireç uygulaması yapılmalıdır.
6. KÜKÜRT
Amino asitlerin ve proteinlerin yapımında önemli görevleri olan
bir elementtir. Fizyolojik olarak çeşitli vitaminlerin oluşumunda önemlidir.
Fizyolojik görevlerinin yanı sıra, aynı zamanda, bazı proteinlerin yapı elemanı
olarak ta iş görür. Kloroplastlardaki proteinlerin kükürtçe zengin olması
nedeniyle eksikliğinde en açık belirti yapraklarda ortaya çıkar. Bitki kökleri
kükürdü SO4-2 iyonu formunda alır. Kükürt SO2 gazı formunda da bitkiler
tarafından havadan alınabilir. Ancak fazlalığı ciddi zarar verir.
|
Resim 19. Bitkideki genel sararma ve kırılganlık kükürt eksikliğinin en
belirgin sonucudur. |
Kloroplasttaki proteinlerde yer alması nedeniyle en önemli
belirtiler yaprakta ortaya çıkar. Kloroplast miktarındaki azalışa bağlı olarak
renkte yeşilden sarıya doğru bir değişim kendini gösterir. Çoğu kereler azot
eksikliği ile karıştırılabilir. Cılız ve açık yeşil renge dönüşmüş yapraklar
ile yaprak sapları zayıf ve kırılgan bir yapı kazanır. İlk safhalarda
bitkilerde bodurlaşma oluşabilir. Mobil bir element olmadığı için ilk
belirtiler genç yapraklarda ortaya çıkar. Yapraklar önce açık yeşil, sonra sarı
renk ve en son kısmen kırmızı renk oluşumu ortaya çıkar. Yaşlı yapraklarda
yaprakların uç kısmında kahverengimsi siyah lekeler oluşur.
Toprağın aşırı asitli olması bitkilerin alımını güçleştirir.
Hafif ve kumlu topraklarda kolayca yıkanması nedeniyle bitki yeteri kadar
kükürde erişemez. Toprağın organik maddece zayıf ve havalanması iyi olmayan
ağır topraklarda da kükürt eksikliği görülebilir. Topraktaki eksikliği gidermek
amacıyla kükürt içeren gübreler verilmelidir. Amonyum sülfat, potasyum sülfat
gibi gübrelerin yanı sıra doğrudan kükürt de uygulanabilir. Dekara 3–4 kg
kükürt uygulaması yeterli olur. Kükürt kaynağı olarak jips de kullanılabilir.
|
Resim 20. Yaşlı yaprakların uç bölgelerinde siyaha dönen kahverengi görünüm
kükürt eksikliğini azot eksikliğinden ayıran en önemli belirtidir. Kaynak:hüdai yılma |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder