16 Mart 2013 Cumartesi

ÇİLEKLERDE BESİN ELEMENTLERİ VE FAYDALARI

 
Çileklerde besin elementlerinin faydaları ve eksikliklerinde ortaya çıkan belirtileri -1-(N, P, K, Ca, Mg, S )

 
www.ahilerdiyari.com
 
Diğer meyve türlerinde olduğu gibi çileklerde de düzenli ve yeterli besin maddesi alımı tatmin edici ürünün elde edilmesinde en önemli etkendir. Her besin elementinin kendine göre bir etkinliği mevcut olup eksikliğinde bir çok sorunla karşılaşılır. Her ne kadar karıştırılsalar da, besin elementlerinin eksiklikleri gözle görülebilir bazı belirtilerle kendilerini belli ederler. Bunu anlayabilmek için iyi bir gözlem ve deneyime ihtiyaç vardır. Ancak bize tam olarak sayısal değerler vermediği için bir takım uygulama eksikliklerine yol açabilir. Bunun ortadan kaldırılabilmek için gözlemlerin toprak ve yaprak analizinden elde edilecek verilerle desteklenmesi gereklidir. Ancak bu sayede doğru miktarlarda uygulama yapma imkanı ortaya çıkar.
1. AZOT
Proteinlerin temel yapı taşı olan amino asitlerin en önemli elemanıdır. Bu açıdan oldukça önemli bir besin maddesidir. Bitki tarafından en çok alınan ve kullanılan besin maddesidir. Amino asitlerin sentezlenmesinde önemlidir. Aynı zamanda klorofil ve ATP sentezinde gerekli olan bir elementtir. Vejetatif safhada henüz büyümemiş yapraklara ve generatif safhada ise meyve tohumlara doğru taşınır. Topraktan amonyum (NH4+) ve nitrat (NO3-) formunda alınır.
Azot eksikliği kendini daha çok yaşlı yapraklarda genel bir sararma ve solgunluk şeklinde gösterir. Yapraklar normal yeşil renge göre daha açık bir görünüme sahip olur. Mobil bir element olması nedeniyle yaşlı yapraklar azot eksikliğini hemen belli eder. Yaşlı yapraklarda ortaya çıkan sararma ve açık yeşil rengin yanı sıra çilek yapraklarında ve yaprak saplarında kırmızılaşma olarak ta kendini gösterirler. Kırmızılaşma daha çok yaprak kenarlarından itibaren içe doğru bir yayılım görünümü verirler. Hasat döneminde ise meyvelerde genel bir küçülme şeklinde ortaya çıkan azot eksikliği daha ileri düzeylerde bitkinin genelinde bir solgunluk ve küçülme şeklinde kendini gösterir. Azot eksikliğinin ileri düzeye ulaştığı durumlarda meyvenin çanak yapraklarında da kızarmalar ortaya çıkar.
Aşırı derecede düşük veya yüksek pH seviyesi azot eksikliğin ortaya çıkmasına neden olur. Hafif, özellikle kumlu topraklar, organik maddece fakir topraklar azot eksikliğine yol açabilir. Aşırı susuzluk ve aşırı sulama da eksikliğe yol açabilen etmenlerdendir. Azot eksikliğine yol açan sorunu tespit etmek amacıyla toprak ve yaprak analizleri dikkatle incelenmelidir.
Azot uygulamaları gelişme dönemi süresince uygulanabilir. Ancak dikim öncesinde arazi hazırlığı sırasında toprağa verilmesi daha iyi sonuçların alınmasını sağlayacaktır. Şayet toprak pH sı 7 den yüksekse, toprak pH sını düşürmek amacıyla amonyum sülfat veya üre verilmesi daha doğru olur. Böyle bir durum yok ise N-P-K içeren kompoze gübreler uygulanabilir. Her 1 m lik çilek dikim sırası için 5-7 g ya da 1000 bitkiye 500-750 g hesabıyla azot uygulanabilir.

Resim 1. Azot eksikliği çilek bitkisinde yaşlı yapraklarda kenardan içe doğru genel bir sararma ile kendini gösterir. Sararmanın ileri düzeyde ortaya çıktığı kısımlarda tüm kısımlar sarı renk alır. Resim 2. Sararmada olduğu gibi bazen yaprak kenarlarından içe doğru kırmızılaşma şeklinde kendini gösteren azot eksikliği ileri düzeylerde bitkinin tümünü etkileyebilir.

Resim 3. Yaprak kenarlarından itibaren ortaya çıkan sararma daha sonra kırmızı renk almaya başlar. Bu azot eksikliğinin en önemli belirtileri arasındadır. Resim 4. Azot eksikliği nedeniyle yapraklarda görülen kırmızılaşma meyve çanak yapraklarında da kendini gösterebilir. Azot eksikliği meyvelerde genel bir küçülmeye yol açar. Meyveler parlak değil mat bir kırmızı renge sahip olur. Tüm bunların sonucunda meyvelerin albenisi düşer.
2. FOSFOR
Azottan sonra büyük öneme sahip ikinci besin elementidir. Fosfor, besin maddelerinin temel taşı sayılabilecek bir özelliğe sahiptir. Yokluğunda fotosentezle karbonhidrat üretiminde aksamalar meydana gelir. Ayrıca amino asitler ve proteinlerin yapısında önemli görevleri vardır. Fosfor bitki bünyesine H2PO4- ve HPO4-2 iyonları şeklinde alınır. Bu iyonların alımında toprak pH sı oldukça büyük öneme sahiptir. Düşük pH lı topraklarda H2PO4- , yüksek pH lı topraklarda ise HPO4-2 iyonu formunda daha çok alınır. Nükleik asit ve protein sentezinin oluşumunda önemli yeri olan fosfor, enerjinin hücre içersinde dönüşümü ve değişiminde etkilidir. Fosfor, aynı zamanda, hücre duvarının temel bileşenlerindendir. Karbonhidrat metabolizmasında, köklerin büyümesi ve gelişmesinde, hücrelerin çoğalmasında, meyve tutumu ve gelişmesinde etkili öneme sahiptir. Çileklerde kol oluşumu üzerinde teşvik edici özelliğe sahiptir.

Resim 5. Yaprak üst yüzeyinde koyu yeşil renk ve parlak siyah lekeler ortaya çıkar. Daha alt kısımların yüzeyi morumsu bir renk alır. Yaprağın üst yüzeyi cilalanmış gibi parlak bir görünüm kazanır.
Fosfor eksikliği gösteren çilek bitkileri, normalden zayıf ve küçük görünümlü olup, yaprakları parlak koyu yeşil görünüme sahiptir. Yapraklarının üst kısmında hafif siyahımsı, parlak, metalik cila şeklinde görünüm oluşur. Bazı durumlarda yaprak üst kısmının kenarlarından içeriye doğru kırmızımsı bir renk oluşumu gözlenir. Yaprağın genel görünümü kirlimsidir. Yaprak alt kısımlarında kırmızıya çalan mor renk oluşumu gözlenir. Dik ve donuk görünümlü olan bu tip bitkilerde fosfor noksanlığı gösteren yapraklar normal zamanından önce dökülürler. Meyvelerin miktarında ve kalitesinde düşüşler gözlenir. Meyve kalitesindeki düşüş, çileğin daha kolay bozulmasına ve depo ömrünün kısalmasına yol açar.
Çok asitli ve alkali topraklarda köklerin fosfor alım yeteneği düşer. Bundan dolayı aşırı alkali ve asitli toprakların pH sı normal hale getirilmelidir. Organik maddelerce fakir ve fosfor içeriği düşük topraklarda fosfor eksikliği görülebileceği gibi, fosfat tutma kapasitesi yüksek topraklarda, demir açısından zengin topraklarda ve soğuk nemli topraklarda da fosfor eksikliği gözlenebilir. Çilek bitkisindeki kök gelişiminin yeterince kuvvetli olmaması nedeniyle fosforun alınımı azalabilir. Bu sebepten kök gelişiminin yeteri kadar sağlıklı ve kuvvetli olması gereklidir.
Fosfor gübrelemesi için en uygun zaman dikimden önce toprak hazırlığı sırasındaki dönemdir. Dikimden sonra naylon malç üzerinden veya yürüme yolu olarak kullanılan koridorlara fosfor uygulaması çok iyi sonuçlar vermez. İlk fosfor noksanlığı görüldüğünde her 1 m lik dikim sırası için 4-5 g fosfor, ya da her 1000 bitkiye 2.3-2.5 kg mono amonyum fosfat verilebilir. Bunun yanı sıra dikimden önce içersinde fosfor da bulunan herhangi bir kompoze gübre de verilebilir.

Resim 6. Fosfor noksanlığında bitkilerde genel bir küçülme ve yapraklardaki anormal parlaklık dikkat çekicidir.

.
Resim 7. İleri düzey fosfor eksikliğinde yapraklara tam hakim olan kırmızıya çalan bir renk dönüşümü gözlenir. Resim 8. Yapraklardaki kırmızıya dönüşüm ilk olarak yaprak kenarlarından başlar ve içeriye doğru yayılarak büyür.
3. POTASYUM
Bitkinin sağlıklı gelişebilmesi için en fazla gereksinim duyduğu besin elementleri arasındadır. Özellikle toprak ıslahında, potasyumun zenginleştirilmesi, çoğu topraklar için önemlidir. Potasyum bitki tarafından K+ iyonu formunda alınabilir. Potasyumu yeterli düzeyde alabilen bitkiler su dengesini daha sağlıklı kurabilirler. Yine stomaların açılıp kapanmasında da önemli bir etkiye sahiptir. Bu sayede karbondioksit alımı etkilenir ve buna bağlı olarak fotosentez dolayısıyla nişasta ve şekerin birikimi üzerine etkili olur. Böylece meyveler daha lezzetli hale gelir. Hücre bölünmesini arttırması ve protein sentezindeki işlevleri nedeniyle bitki bünyesinin sağlıklı gelişmesini temin eder. Günümüzde 40 dan fazla enzimin aktifleştirilmesinde potasyumun etkisi tespit edilmiştir. Potasyum bitki fizyolojisinde enzimlerin aktifleştirilmesi yanında koenzim nedeniylede önemli işlevlere neden olmaktadır. Potasyumu iyi düzeyde alabilen bitkiler hücre duvarlarını daha iyi yapmaları nedeniyle hastalık ve zararlılara karşı daha dirençli oldukları belirlenmiştir. Yine don zararına karşı bitkiyi daha dayanıklı kıldığı da bilinmektedir. Bitkinin yeterli düzeyde besin ve su alabilmesini sağlayan köklerin gelişimi üzerine oldukça etkili olduğu da belirlenmiştir.
Potasyum eksikliği belirtileri çileklerde çeşitten çeşide ve toprak tiplerine göre farklılıklar gösterebilir. Mobil bir element olması nedeniyle ilk belirtiler genelde, yaşlı yapraklarda ortaya çıkar. Yaprak kenarlar kırmızımsı mor renk almaya başlar. Yapraklar geriye doğru hafiften kıvrılmaya yüz tutar. Yaprağın dip kısmındaki ana damar merkez olmak üzere bağlı damarlar arasında renkte bozulmalar ortaya çıkar. Bu çoğu kere aşırı koyu yeşil bir renk olup bir çam ağacı veya üçgen şekilli bir görünüme sahiptir. İleri safhalarda koyu yeşil renk kahverengine dönmeye başlar. Bu renk bozukluğu güneş yanığına benzer bir görünüme sahiptir. Yaprak sapı siyah renk alabilir ve bu renk bozukluğu yaprağın orta damarı içine doğru ve alt kenarlardan itibaren yayılır. Renk bozukluğu yeni oluşan yapraklar üzerinde de ortaya çıkabilir. Meyvelerde ise potasyum eksikliği tam meyve renginin oluşmaması ile kendini belli eder. Bazen potasyum eksikliği magnezyum eksikliği ile karıştırılabilir. Bu nedenden dolayı dikkatli olunmalıdır.
Resim 9. Potasyum eksikliğindeki en önemli belirti sapın yaprakla birleştiği noktadan itibaren ana damar boyunca ilerleyen lekedir. Resim 10. Yaprağın dip kısmından başlayan leke mor ya da kahverengidir. Bu lekenin görünümü çama benzer özellik gösterir.

Resim 11. Bitkinin genel formu içersinde potasyum eksikliği gösteren yapraklar hafif arkaya doğru esnemiş bir görünüme sahiptir. Yapraktaki lekelerin oluşumu ise dikkat çekicidir.
Potasyum açısından fakir ve kuru topraklar bu belirtilerin ortaya çıkmasında önemli bir etkendir. Kumlu ve aşırı süzek topraklar bitkinin potasyum alımında olumsuzluğa yol açarlar. Yüksek seviyede kalsiyum, magnezyum, sodyum, azot ve fosforun varlığı potasyumun alımında azaltıcı rol oynayabilirler. Toprak pH sının 6 nın altında olduğu şartlarda, özellikle killi topraklarda bitki yeteri kadar potasyum alamaz. Yine yeteri kadar kök oluşumunun gerçekleşmemesi, suya aşırı doymuş topraklar, toprak sıkışıklığı ve çeşitli kök hastalıkları potasyum alımı üzerine olumsuz etkiye sahiptir. Bitkide potasyum eksikliğinin ortaya çıkması durumunda, bitki ve toprak şartları iyice gözlemlenmeli, ayrıca yaprak ve toprak analizleri yapılarak, hangi şartların eksikliğe yol açtığı iyice bilinmelidir. Buna göre yapılacak bir uygulama ile kesin sonuçlara alınabilir.
Potasyum eksikliği belirlenmişse, mümkünse, dikimden önce ya da bitkilerin meyve tuttukları dönemden önce gübreleme yapılmalıdır. Gübre olarak potasyum sülfat ya da potasyum nitrat kullanılabilir. Kumlu ve yüksek miktarda yağmur alan alanlarda toprağa verilecek potasyum miktarı yüksek tutulabilir. Potasyum eksikliğinin belirlenmesiyle beraber her 1 mlik dikim sırası için 8-10 g hesabıyla potasyum sülfat verilebilir. Her 1000 bitkiye 1.2 -1.5 kg olacak şekilde hesaplayarak ta potasyum sülfat toprağa verilebilir. Gübreleme direkt toprağa verilebileceği gibi damla sulama sistemiyle de verilebilir. Damla sulama sisteminde doz birkaç kerede verilmelidir.
4. KALSİYUM
Kurak bölge topraklarında bol, ancak yağışlı bölgelerin topraklarında ise az bulunur. Bitkiler tarafından Ca +2 iyonu formunda alınır. Kalsiyum hücre duvarlarının yapısında önemli bir yere sahiptir. Bitki tarafından yeteri kadar alındığında hücreler daha sağlıklı ve daha sert özellik göstermektedir. Bu sebeple kalsiyum açısından iyi beslenemeyen bitkiler hastalık ve zararlılar açısından çok hassas hale gelebilmektedir. Kalsiyumun hücreleri sıkıştırıcı bu özelliği nedeniyle çilek meyvelerinde, hasat sonu dayanımını arttırmak amacıyla depolamadan hemen önce kalsiyum tuzları ile püskürtme yapılmaktadır. Yine yapraktan yapılan kalsiyum püskürtmesi ile çilek meyvelerinde sertlik ve suda çözünebilir kuru madde miktarında artışlar elde edilebilmektedir. Bu şekilde meyvelerin daha uzun bir süre depolanmalarına olanak sağlanmaktadır. Hücre çekirdeklerinin şekillenmesinde ve metabolizmada etkili görevleri vardır. Azot ve diğer bazı katyonların alımında da etkili olur. Özellikle gerekli miktardan fazla kalsiyum alan bitkiler azot, fosfor ve demiri yeterli düzeyde alamayabilir.

Resim 12. Yeni gelişen yaprakların uç kısımlarında büzüşmelerle birlikte kurumaların oluşumu kalsiyum eksikliğinin en önemli belirtisidir.
Kalsiyum eksikliğinin belirtileri çok açık bir biçimde kendini gösterir. Henüz tam olgunlaşmamış yaprakların uç bölgelerinde yanma şeklinde kendini gösterir. Yaprakların uç bölgesi kıvrık bir hal alır ve kalsiyum eksikliği giderilemezse bir süre sonra yaprağın tamamı kavrulmuş bir görünüm kazanır. Yaprakların dip kısımları sararır ve dalgalı bir görünüme sahip olur. Yaprak damarları arasında ölü bölgeler oluşur. Bitkinin gelişme noktasında kavrulmalar, büzüşmeler kendini gösterir. Kalsiyum eksikliği meyvelerde de kendini gösterir. Meyveler küçük ve cılız olur. Meyve üzerindeki akenler çok yoğun ve sıkı bir formda bulunur. Meyve yapısı sert ve asitli olur. Bitki kökleri kısa, kalın ve koyu renkte olur.
Topraklarda çok nadiren kalsiyum eksikliği ortaya çıkar. Daha çok diğer etmenlerin etkisiyle kalsiyum alımındaki yetersizlikler nedeniyle ortaya çıkar. Yüksek düzeyde amonyum, potasyum ve içersinde kalsiyum olmayan magnezyum uygulamaları kalsiyum alımında azalmaya yol açar. Yine toprakta yüksek düzeyde potasyum, mangan, sodyum, alüminyum ve magnezyumun varlığı, ayrıca toprak pH sını 7 den düşük olması da mevcut kalsiyumdan yeterli düzeyde yararlanmayı engeller. Toprağın kumlu ve hafif olması kalsiyum eksikliğine yol açabilir.
Toprak ve yaprak analiziyle sorunun topraktaki kalsiyum eksikliğinden mi yoksa mevcut kalsiyumu bitkinin alamamasından mı kaynaklandığı konusu iyi belirlenmelidir. Sorun toprağın fiziksel şartlarından ileri geliyorsa bunun için toprak şartları iyileştirilmelidir. Toprakta kalsiyum eksikliği varsa toprağa kalsiyumlu gübreler verilmelidir. Hızlı sonuç almak için litrede 3-6 g kalsiyum nitrat eritilerek yapraklara püskürtülebilir.

Resim 13. Genel bitki formunda kalsiyum eksikliğini gösteren yapraklar belirgin bir görünüme sahiptir. Resim 14. Kalsiyum eksikliği kollarda da yer yer kararmalar şeklinde kendini gösterir.

Resim 15. Meyvelerin küçük, sıkı, mat ve cılız görünümlü olması da (soldaki meyve) kalsiyum eksikliğinde ortaya çıkan bir oluşumdur.

5. MAGNEZYUM
Klorofilin bir bileşeni olması nedeniyle fotosentez için önemli bir elementtir. Enzim, protein, azot ve fosfor metabolizmasında önemli rol oynar. Bitkinin köklenmesinde ve su alımında etkili olması nedeniyle bitki gelişimi üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. Magnezyum uygulaması çileklerde meyve iriliğinde artışa yol açtığı da bildirilmektedir. Mobil bir element olması nedeniyle, topraktan alınamadığı durumlarda yaşlı bölgelerden taze bölgelere taşınır. Bu nedenden dolayı eksikliği ilk önce yaşlı yapraklarda kendini gösterir. Magnezyum elementi bitkiler tarafından Mg+2 iyonu formunda alınır.
Resim 16. Genel bitki formunda yaşlı yaprakların kenarlarında ortaya çıkan kahverengi lekeler ve içeri doğru kıvrılma magnezyum eksikliğinin en önemli belirtisidir. Resim 17. Magnezyum eksikliğinin yaprak kenarlarında oluşturduğu lekelerin ve kıvrılmanın detay görünümü.

Resim 18. Sağlıklı bir yaprağa göre magnezyum eksikliğinin en önemli belirtilerinden biri de yaprak kenarlarından içeriye doğru, damar aralarında ilerleyen lekelerdir.
İlk belirtiler yaşlı yapraklarda ortaya çıkar. Yaprak kenarlarındaki dişlerin arasında, yaprak kenarları boyunca bir hat şeklinde damarların arasında küçük kırmızımsı mor lekeler olarak kendini gösterir. Lekeler yaprağın ortasına doğru damarlar arasında büyüyerek ilerler. Bir süre sonra yaprağın tamamı kırmızımsı mor bir renge bürünerek, kavrulmuş gibi bir görünüm kazanmasına yol açar. Çoğu kere potasyum noksanlığı ile karıştırılsa da lekelerin başlangıç noktası ve renklerin oluşumu farklılık gösterir. Yaprağın dip kısmı ve yaprak sapı yeşil ve şişkince kalır. Diğer kısımlar kavrulmuş bir görünüm kazanır. Magnezyum noksanlığında, genelde, meyveler normal görünümlerinde olmasına karşın daha yumuşak etli ve daha açık bir renk ile kendini belli eder.
Aşırı nemli, kuru ve soğuk topraklarda magnezyum alımı güçleşir. Ayrıca pH nın 7 den düşük olduğu topraklarda, aşırı amonyum azotu ile gübrelenmiş topraklarda, potasyumca zengin topraklarda ve aşırı kumlu topraklarda magnezyum sorunu kendini yapraklarda gösterir. Topraktaki aşırı bor mevcudiyeti de magnezyum alımını güçleştirir. Tüm bu nedenlerden dolayı topraktaki besin maddelerinin düzeyi belirlenerek magnezyum noksanlığına yol açan etmenin bulunması gerekir. Soruna yol açan topraktaki magnezyumun eksikliği mi yoksa diğer etkenler mi konusu iyi incelenmelidir.
Toprakta magnezyum eksikliği belirlenmişse dekara 100-200 kgdolomit bir kaç ay süre ile birkaç kere verilebilir. Her 1000 bitkiye 1-5 kg (eksikliğin düzeyine göre) magnezyum sülfatın gübre olarak verilmesi de eksikliği giderme de önemli rol oynayacaktır. Acil müdahale için 100 L suda 100 gr magnezyum sülfat eritilerek yapraklardan verilebilir. Bu çok hızlı bir şekilde eksikliğin giderilmesini sağlayacaktır. Ancak bu uygulamayı yapmadan önce birkaç bitki üzerinde deneyerek toksiditeye yol açıp açmadığı kontrol edilmelidir. Bazı çeşitler bu konuda hassas olabilir. Toprak pH sı çok düşükse mutlaka yükseltilmelidir. Bunun için pH nın yükselmesini de sağlayan gübreler veya yanmış kireç uygulaması yapılmalıdır.
6. KÜKÜRT
Amino asitlerin ve proteinlerin yapımında önemli görevleri olan bir elementtir. Fizyolojik olarak çeşitli vitaminlerin oluşumunda önemlidir. Fizyolojik görevlerinin yanı sıra, aynı zamanda, bazı proteinlerin yapı elemanı olarak ta iş görür. Kloroplastlardaki proteinlerin kükürtçe zengin olması nedeniyle eksikliğinde en açık belirti yapraklarda ortaya çıkar. Bitki kökleri kükürdü SO4-2 iyonu formunda alır. Kükürt SO2 gazı formunda da bitkiler tarafından havadan alınabilir. Ancak fazlalığı ciddi zarar verir.

Resim 19. Bitkideki genel sararma ve kırılganlık kükürt eksikliğinin en belirgin sonucudur.
Kloroplasttaki proteinlerde yer alması nedeniyle en önemli belirtiler yaprakta ortaya çıkar. Kloroplast miktarındaki azalışa bağlı olarak renkte yeşilden sarıya doğru bir değişim kendini gösterir. Çoğu kereler azot eksikliği ile karıştırılabilir. Cılız ve açık yeşil renge dönüşmüş yapraklar ile yaprak sapları zayıf ve kırılgan bir yapı kazanır. İlk safhalarda bitkilerde bodurlaşma oluşabilir. Mobil bir element olmadığı için ilk belirtiler genç yapraklarda ortaya çıkar. Yapraklar önce açık yeşil, sonra sarı renk ve en son kısmen kırmızı renk oluşumu ortaya çıkar. Yaşlı yapraklarda yaprakların uç kısmında kahverengimsi siyah lekeler oluşur.
Toprağın aşırı asitli olması bitkilerin alımını güçleştirir. Hafif ve kumlu topraklarda kolayca yıkanması nedeniyle bitki yeteri kadar kükürde erişemez. Toprağın organik maddece zayıf ve havalanması iyi olmayan ağır topraklarda da kükürt eksikliği görülebilir. Topraktaki eksikliği gidermek amacıyla kükürt içeren gübreler verilmelidir. Amonyum sülfat, potasyum sülfat gibi gübrelerin yanı sıra doğrudan kükürt de uygulanabilir. Dekara 3–4 kg kükürt uygulaması yeterli olur. Kükürt kaynağı olarak jips de kullanılabilir.

Resim 20. Yaşlı yaprakların uç bölgelerinde siyaha dönen kahverengi görünüm kükürt eksikliğini azot eksikliğinden ayıran en önemli belirtidir.
Kaynak:hüdai yılma

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder