ÇOCUK VE
SOSYALLEŞME
“Lütfen ve
teşekkür ederim demek”,”sırasını beklemek”,”kolunun yerine bir mendile burnunu
yada ağzını silmek”,”diğer çocuğu aniden itmek yerine ondan oyuncağını geri
vermesini rica etmek”.Çocuğun sosyalleşme sürecine bağlı olan birkaç davranış
örneği.Burada ,bir süreçten söz ediyoruz.Küçük yaşlardan başlayarak
çocuk,gitgide neleri yapıp yapmaması gerektiğini ,kuralları,gelenekleri ve
içinde yaşadığı toplumun değer yargılarını öğrenir.
Sosyalleşme,çocuğun gelişiminin önemli bir parçasıdır.İleride sosyal
çevre ile uyum sağlamış bir birey olması,buna bağlıdır.Sosyalleşme,kendiliğinden
olan,mekanik bir süreç değildir.Çocuğa bu konuda rehberlik edilmeli ve belli bir
disiplin kazanmasına çalışılmalıdır.Bununla beraber,çocuğun bu süreçle ilgili
gösterdiği çaba ve işbirliği,onun eğitiminden sorumlu kişilerce
cesaretlendirilmelidir.Çocuğun işbirliği,sizin ve çocuğunuzun eğitiminden
sorumlu kişilerin onunla kuracağı sıcak ve onaylayıcı bir tutumla
gelişir.
SOSYALLEŞMENİN
ŞARTLARI
1-
Sosyal becerileri
geliştirmek: Sosyal becerilerin gelişimini etkileyen bazı faktörler
vardır:
·
Çocuğun mizacı. Bazı
çocuklar,diğerlerine göre daha sosyaldirler ve böylece,çevrenin daha fazla ilgi
ve sempatisini toplarlar.Sıcak kişiler-arası ilişkileri,sosyal beceri gelişimini
kolaylaştırır.
·
Yakın ilişkilerin
niteliği. Çocuğun diğerleriyle yakın
ilişkiler kurma olanağına sahip olması,belli bir sosyalliği
garantiler,çünkü;başkaları ile iyi ilişkiler kurması konusunda gerekli olan
güveni çocuğa verir.Diğer başka yetişkinlerle güvene dayalı ilişkiler kurma
şansı olan çocuk,toplumda kabul edilen sosyal davranışları
öğrenir.
·
Çevrenin izlenimi. Çocuk,daha bebekken,çevresindekiler,onun
ihtiyaçlarına cevap verebilmek için kullandığı jest ve mimikleri
anlamlandırmalıdırlar.İhtiyaçlarının doyurulması ve saygı duyulması,onu
başkalarına açılmaya ve sosyal becerilerini geliştirmeye
iter.
·
Psikomotör
gelişim. Psikomotör becerileri ve kapasitesi sayesinde
çocuk,çevresiyle olan ilişkilerini çeşitlendirebilir ve başka kişileri tanıma
olasılığını arttırarak sosyal ilişkilerini zenginleştirir.
·
Bilişsel gelişim. Bilişsel
beceriler,çocuğu, yavaş yavaş egosantrik bakış
açısından uzaklaştırarak,başkalarının duygu ve ihtiyaçlarını daha iyi anlamasına
,dolayısıyla,onlarla daha iyi ilişkiler kurmasına olanak
tanır.
2-
İletişimi geliştirmek:
Kendini iyi ifade etme ve başkaları tarafından anlaşılma isteği,çocuğu “sözlü”
ve “sözsüz” iletişim tarzını geliştirmeye iter.Etkili biçimde iletişim kurmayı
bilmek,sosyal becerilerin gelişiminde önemli bir rol oynar.Burada,yetişkinlerin
desteği ve yardımı çok önemlidir.
3-
Yaşıtlar ile ilişkiler:
Çocuklar,6 aydan itibaren,diğer çocuklarla sınırlı,fakat,ahenkli ilişkiler
kurabilirler.Örneğin ; 6 aylık bir bebek,bir yandan biberonla sütünü içerken,bir
yandan da oyuncaklarını alıp vererek eğlenebilir.10-12 aylık bir bebek,diğer bir
bebek ağlıyorsa,kendisi de gözyaşlarına boğulabilir.13-14 aya doğru,ağlayan
başka bir çocuğu okşayabilir ya da sarılabilir.18 aya doğru,bir diğer çocuğu,
kırık olan oyuncağını kendi sağlam oyuncağı ile değiştirerek teselli edebilir.Bu
örnekler,çocuğun çok küçük yaşlarda bile çevresindekilere karşı ne kadar hassas
olduğunu göstermektedir;özellikle çocuklara karşı.Yaşıtı çocuklarla beraber
olabileceği bir ortam,çok önemlidir,çünkü;çocuğa,gözlemleme,taklit etme ve
sosyal yeteneklerini ifade etme fırsatı verir.
4-
Ebeveyn ile ilişkiler:
Ebeveyn-çocuk ilişkileri ,sosyal gelişim için çok önemlidir,çünkü;ebeveyn çocuk
arasındaki yakın ilişkinin niteliği tüm diğer öğretilerin temelinde yer
almaktadır.Bu yakın ilişki(yada bağlanma) nın
kalitesi,bebeğe gösterilen özene ve onunla geçirilen zamanın süresine bağlı
olarak değişir.
5-
Öğretmen ile ilişkiler: Yeni
araştırmaların da gösterdiği gibi;çocuğun sosyal gelişiminde “anne”nin oynadığı
rolün dışında başka insanların da rolü önemlidir.Bu kişilerden birisi de
öğretmenlerdir.Öğretmen gösterdiği özen ve kurduğu sıcak iletişimle çocuğa
fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarına cevap verebilecek kapasitede olduğunu
gösterecektir ve böylece,çocuk,öğretmenine “bağlanabilecektir”.Bu bağ sayesinde
öğretmen,çocuğun kendi sosyal gelişimine katılımını sağlamış
olacaktır.
Sosyalleşme süreci içerisinde çocuğun kazanması gereken
temel sosyal beceriler:
-
Empati duygusunun
gelişimi;
-
Başkalarının haklarına saygı
bilincinin gelişimi;
-
Başkalarına yardım bilincinin
gelişmesi ve bundan memnuniyet duyma;
-
İşbirliği bilincinin gelişimi
ve rekabet duygusunun tehlikelerini öngörebilme;
-
Arkadaşlığı keşfetme ve
bundan zevk alma,sevinç duyma;
-
Kendini daha çok “sözle”
ifade edebilme hassasiyetine sahip olmak;
Kendi kendini kontrol etme ve ahlaki
bilinç:
Sosyal
beceri potansiyelini geliştirmek ve gerçekleştirmek için çocuk,toplumun empoze
ettiği kuralları ve değerleri kendi kural ve değerleriymiş gibi kabul etmek
zorundadır.Bunun için çocuk,oto-kontrol duygusunu geliştirmeli ve ahlaki
bilincini içselleştirmelidir.
Kendileri üzerinde kontrol geliştirebilmiş kişiler,daha
tutarlı ve sabırlıdırlar,ihtiyaçlarını daha uygun yol ve yöntemler kullanarak
giderebilirler ve ruh sağlıklarını koruyabilirler.Aileler ve eğitimciler,benlik
duygusunun gelişimine yardım ederek,çocuğun kendi üzerinde kontrol duygusunu
pekiştirebilirler.Bu amaçla,çocuğun olgunluk seviyesi ve yaşına uygun kararları
alması yönünde fırsatlar sağlanmalıdır.
Kişisel kontrol,ahlaki bilincin kazanılmasını ve
“iyi”,”kötü” nosyonunun içselleştirilmesini de içerir.Aşağıda yer alan iki
faktör,bu bilincin yerleşmesi için gereklidir:
1-
Çocuk ve yetişkin arasında
zenginleştirici ve sevgi dolu bir ilişki,
2-
Çocuğa bazı şeylerin neden
yapılmaması veya yapılması gerektiğini ifade eden tümevarım tekniğinin
kullanılması: “Kum atmana izin veremem,çünkü;kum,kardeşinin gözüne
gelebilir”.Her açıklama,çocuğa başkalarını da düşünerek hareket etme motivasyonu
sağlamalıdır.Böylece,çocuk,kişisel özgürlüğünü kısıtladığını düşündüğü kurallara
körü körüne uymak yerine sosyal çevresine göre davranmayı
öğrenir.
Sağlıklı bir
disipline doğru:
Gerçek
disiplin,çocuğu pozitif ve yapıcı bir biçimde eğitmektir.Asla ceza ile eş değer
değildir.Disiplin,çocuğa özsaygısını yitirmeden,sosyal zorunluluklara ve
kurallara uymasını öğretmektir.Disiplin,çocuğun bazı kuralların neden var
olduklarını anlayarak,onları özümlemesine yardım eder.Etkili bir
disiplin,çocuğun onu çevreleyen dünyaya duyduğu güven duygusunu
arttırmalıdır.Etkili bir disiplin için bazı şartların yerine gelmesi
gerekmektedir:Yetişkin,çocuğa rehberlik etmeli ve onun ihtiyaçlarına saygı
duymalıdır;kuralları çocuğa öğretmek için yeterli zaman harcamalıdır;ortaya
çıkması muhtemel bazı problem ve çatışmalar konusunda uyarılarda
bulunmalıdır;açıklamalar ve çocuktan istenilenler,onun gelişim dönemine uygun
olmalıdır.
Sağlıklı ve
tutarlı bir disiplin uygulamaya çalışıldığı bazı durumlarda bile çocuğun kendi
kendisini kontrol etmek ve sosyal alanda kabul edilebilir bir biçimde
davranmakta zorlandığı görülebilir.Bu durumda,çocuklara yardım etmek ve araya
girmek gerekebilir.İşte bazı temel kurallar:
-
Arzu edilmeyen bir davranışı
durdurmak için uygun bir zamanda araya girerek kesin ve kararlı
davranmak.Çocuğun asla başkasının haklarını ihlal etmesine,vurup kırmasına izin
vermemek.
-
Ansızın oluşan bir problem
karşısında çabuk hareket etmek.Örneğin;şiddetli meydan okumayla sonuçlanabilecek
her türlü tartışmayı hemen sonlandırmak.
-
Bazen bir problem karşısında
fiziksel bir uyarı gerekebilir.Örneğin;çocuğu yavaşça,ama kararlı bir biçimde
kollarından tutup gitmesini engellemek ve sizi dinlemesini sağlamak
gerekebilir.Şu cümle,etkili olabilir:”Sakinlaştiğin
zaman gitmene izin verebilirim ve o zaman konuşabiliriz”.
Kaçınılması
gereken bazı disiplin yöntemleri:
Bazı disiplin
yöntemleri,çocuğun güdülerini kontrol etmesine,sınırları anlamasına yardım etmek
konusunda etkili değildirler,hatta,zararlı bile olabilirler.Örneğin; acı alaylar
, vurmalar vs.. çocuğun benlik değerini zedelediği gibi duygusal gelişimine de
engel olurlar.Ona vurmak,utandırmak,bağırmak,eleştirmek ya da onu bir odaya
kapatmak,sadece yetişkinden korkmayı öğretir.Bu tarz bir
cezalandırma,güvensizliğe,yalana ,gizliliğe ya da saklamaya yol açabilir.Güç
yada şiddet kullanılarak boyun eğdirilen çocuğun dikkati,itaat etmediği kuraldan
çok çektiği acıya,aşağılanma ve dışlanma hislerine yöneliktir.Kısacası,bu
cezalar olumsuz duygularla dolu oldukları için sonuçları da
olumsuzdur.
ÇOCUKLAR,ÇOCUK-AİLE
İLİŞKİLERİ
“İyi bir
anne (ya da baba) olmayı o kadar çok isterim ki…”,”Çocuğum hayatta hep başarılı
olsun istiyorum”.Endişe dolu bu cümleleri sıklıkla duyarız.Çocuğumuzu
etkileyecek bir hata yapmaktan korkarız.Şunu hemen söylemeliyim ki;”ana-baba
olmak mesleği”,sahada öğrenilir.Sağduyumuza ve içgüdülerimize güvenmek,hala en
iyi reçetedir.Hatalar yapmak,çok insanca bir durumdur ve hatalarımızla beraber
iyi bir ebeveyn olmak mümkündür.Mükemmel olmak,işte bu,mümkün
değildir.
Doğduğunda,çocuğun fiziki,duygusal ve sosyal gelişimi içinde bulunduğu
çevrenin ona sunduğu olanaklar çerçevesinde başlar.
Çocuğun
öğrenmesi gerekenlerin çokluğuna nazaran çocukluk kısa bir
devredir.Çocuk,genetik bir mirasla dünyaya gelir.Zaten,dikkatli bir ebeveyn,daha
başlangıçta çocuğun karakterindeki bazı özellikleri keşfeder.Bu
özellikler,çocuğun karakterinin temelini oluşturur;bununla birlikte,çocuğu
yetiştirme biçimimiz çocuğun kişiliğini ortaya çıkarma biçimini
etkileyecektir.Çocuğun kendisi de gelişimini hareketleriyle ve davranma
biçimiyle etkileyecektir.Eğer çocuğunuz uyumlu,kendini rahat ifade edebilen bir
çocuksa,onunla iletişim kurarken zorlanmayacaksınız.Tam tersine,istediklerini
ağlayarak ifade eden,mızmız,tutturan bir çocuk karşısında ise sükunetinizi
kaybetmeniz olasıdır.Böylece,çocuğunuzla iletişiminiz bozulacak ,bu da çocuğun
iyice “aksileşmesine” yol açabilecektir.
Çocuk,düzenli bir ritmle büyümez.Gelişim
süreci,aynı uzunluk ve genişliği olmayan basamaklara sahip bir merdivene
benzer.Bazı basamaklar daha yavaş,bazıları ise daha hızlı çıkılır.Her çocuğun
tarzı ve ritmi farklıdır.
Gelişme
süreci içinde duraklama olabilir.Bu durum,gerekli de olabilir.Hemen paniğe
kapılmayın,çünkü;çocuğa öğrendiğini özümlemesi için fırsat verir.Çocuk,bir çok
deneyim yaşayarak,”yapa yapa” öğrenir.Duraklama,bir sonraki gelişime çocuğu
hazırlar.Unutmamak gerekir ki;bir sonraki gelişim basamağı,çocuk için alışık
olduğu belli bir düzeni bırakmak demektir.Örn;ilk kez okula giden bir çocuk
için,aile ortamının güvenliğinden uzaklaşmak zor olabilir.Kısacası,öğrenmek,her
zaman kolay bir iş değildir.Bununla birlikte,öğrendiği her yeni şey çocuğun
kendine olan güvenini ve gururunu arttırır,(ailesininkini de,hele “ben artık
yapabiliyorum” cümlesini duyduklarında).
Gelişim
süreci içinde çocuk,gerileme (regresyon) yada saplanma (fiksasyon) yaşayabilir.Gerileme,bir önceki gelişim
basamağına geri dönmek,saplanma ise bir gelişim basamağında takılıp
kalmaktır.Bunlar,çocuğun kendine olan güvenini geri kazanmak için yarattığı
fırsatlardır.
Önemle
hatırlatmak istediğim bir nokta,tüm gelişim süreci içinde sizin desteğiniz çok
önemlidir.
Çocuktan
yaşına ve olgunluk seviyesine uygun olmayan şeyler beklemek,onu bir
başarısızlığa doğru iter ve çok fazla başarısızlık da onun kendine olan güvenini
geliştirmesine engel olur.Bu durumda,çocuğun yetersizlik duyguları ve korku
yaşaması kaçınılmazdır.
“Çocuğum
kendisinden istediğimi yapabilecek güçte mi ?”.Bu soruya cevap verebilmeniz için
onunla ilgilenmeniz,gelişimini takip etmeniz,denemelerini dikkatle
izlemeniz,bazen onu dürtmeniz,sezgilerinize güvenmeniz ve eğer hala tereddüt
yaşıyorsanız,ilgili uzmanlara başvurmanız,bilgilenmeniz gerekmektedir.Başka bir
deyişle,çocuğumuzdan yapmasını istediğimiz şey için doğru bir zaman mıdır ve
bu,gerçekçi bir istek midir?Burada sizin göreviniz,çocuğa nasıl yapacağını
göstermek(asla onun yerine yapmamak,ama,rehberlik etmek) ve bol bol denemeler yapmasına izin vermektir.Bu çoğu zaman uzun
bir süreçtir.Mesleki yaşantım boyunca,ailelerin bu konuda zorlandığına bir çok
kez tanıklık ettim.Çocuklarınız “bir kez”gösterdiğinizde,istenileni yapamayabilirler.Lütfen
sabırlı olun ve tekrar denemesi konusunda onu
cesaretlendirin.
Çocuk,genellikle,yakın çevresi tarafından sevilmek güdüsüyle hareket
eder.Ailesini memnun ettiğini gördükçe kendisiyle duyduğu gurur ve benlik değeri
artar.Ancak,kendisinden istenileni kavrayamadığında,benlik değeri azalır ve
başkalarıyla ilişkisi bozulur.Size düşen görevler şunlardır:çocuğa açık ve net
mesajlar veriniz.Beklentileriniz gerçekçi olsun.Çocuğunuz ile işbirliği
yapın;siz iyi bir ekip olabilirsiniz.Onu cesaretlendirin.Yazının sonunda aktif
dinlemeden bahsedeceğim.Lütfen onu aktif bir biçimde
dinleyin.
Şimdi de
aile olarak,ne tip eğitimsel tuzaklara düştüğümüze bir göz
atalım:
Aşırı
koruyucu bir tutum,çocuğun adeta kanatlarını kesmektir.İşleri onun yerine
yapmak,hareketlerinin sonuçlarını bizzat görmesini engellemek,sürekli mazur
görmek,sürekli hayal kırıklıkları ve zorluklardan korumak,korumacı
davranışlardır.Tam tersine,çocuğa aşırı özgürlük tanımak,aşırı hoşgörülü
olmak,ona sınırlar koymaktan kaçınmak da çocuğun gelişimini olumsuz
etkiler.
Bu iki model
davranış tarzı,çocuğun kendini değerlendirmesini,yeteneklerini keşfedip
geliştirmesini ve kendisini “iyi” hissetmesini engeller.Bu tip
davranışlar,çocukta güvensizliğe yol açar,çocuk inisyatif kullanamaz ve neyi nasıl yapacağını
kestiremez.
Sert
cezalarla çocuğu itaate zorlayan otoriter aile çocuklarındaysa,korku,güvensizlik
ve memnuniyetsizlik duyguları gelişir.Bu çocuklar,neyi,nasıl öğreneceklerinden
çok ailenin tepkileri ile ilgilidirler,(ya ailem
kızarsa?).
Çocuğunuzun
gelişimi için uygun bir ortam hazırlamak istiyorsanız;sevgi dolu
olun,ama,istekleriniz net ve kesin olsun,çocuğunuzun kapasitesini öngörün,onu
cesaretlendirin,saygı duyun ve en önemlisi onu dinleyin.Bu tip ailelerde yetişen
çocuklar,ileride,kendi kendilerini kontrol edebilen,kendilerini ifade edebilen
ve ihtiyaçlarını saptayıp doyurabilen bireyler haline
gelirler.
Çocuğun
yemeğe,içmeye,uyumaya ihtiyacı olduğu kadar kendini güven içinde hissetmeye de
ihtiyacı vardır.Çocuk,şu ihtiyaçlarına cevap bulmak ister:
Çocuğun
çevresindekilerin onu sevdiğini bilmeye ihtiyacı vardır.Çocuğu olduğu gibi kabul
etmek ve saygı duymak gerekir.O sizden ayrı bir bireydir.Sizin yapamadıklarınızı
onun yapması için sıkboğaz etmeyin.
Çocuğun
ailesinin kendisine dikkat ettiğini bilmeye ve görmeye ihtiyacı
vardır.Arkadaşlarını tanıyabilirsiniz.Aileleri ile görüşebilirsiniz.Hangi
yemekleri daha çok sevdiğini,hocasının adını,ne tür müzik dinlediğini
öğrenebilirsiniz.Bu tip bir sürü küçük şeyin hatırlanmasıyla,çocuk kendini
önemli hisseder.Onu nitelerken kullandığınız kelimeler(sen çok tembel bir
çocuksun),beden diliniz(çift anlamlı mesajlar;bir şeye evet derken ses tonunuzun
sert olması ya da “sen bilirsin” cümlesi),evin atmosferi(aile bireylerinin ortak
bir faaliyetlerinin olmaması,tartışma,hatta,şiddet),onun hafızasına dikkatle
kaydettiği ögelerdir.Düzenli olarak,suçlanan ve
aşağılanan çocuk,değersiz olduğuna inanır.Onu mutlu etmek istiyorsanız;hata
yapabileceğini kabul edin (hepimiz hata yapıyoruz),kişilik farklarını kabul
edin,sevgiyle ona rehberlik edin.Sevilmediğini düşünen bir çocuk,ailesinin
ilgisini ümitsizce arar
durur;ağlamalarla,bezdirmelerle,yakınmalarla,çalmalarla,okulda tekrarlayan
başarısızlıklarla.
Çocuk,yakınlarıyla samimi ve sürekli ilişkiler kurmaya ihtiyaç
duyar.
Çocuk,kendilik değerini geliştirecek bir ortama ihtiyaç duyar.”Ben bu
konuda iyiyim” demeye ihtiyaç duyar.Başarıdan ve sonuçtan çok onun gayretini ve
sebatını cesaretlendirin.Eğer çocuğunuza,”matematikteki başarın
harika.Gayretlerin için bravo” derseniz,kendi gücünü tanımasına yardım
edersiniz.Eğer başkaları ile kıyaslarsanız,başarısının değerini başkalarına göre
ölçmesini öğretmiş olursunuz.Bu durumda,”eğer benden kötüysen,ben iyiyim”
düşüncesi yerleşecektir.
Çocuk,hayatı
üzerinde kontrol sağlama ihtiyacı hisseder.Çocuk,gelişiminden kendisinin de
sorumlu olduğunu bilmelidir.Eğer kararları onun yerine hep siz verirseniz,önemli
kararlar alması gerektiğinde,alamaz ve size bağımlı hale gelir.Kararları siz
almayın,ama dikkatle gözleyin.Gerektiğinde yardımcı olun.Unutmayın siz iyi bir
ekip olabilirsiniz.
Çocuk,kendine ait değerler sistemi oluşturma ihtiyacı duyar.İlk
olarak,çocuk,ailenin değerler sistemine uygun davranmaya çalışırken,daha sonra
devreye okul ve arkadaşları girer.Çocuk,bunların hepsini analiz ederek kendi
değerler sistemini yaratmaya çalışır.
Bir şeylerin
yolunda gitmediğini nasıl anlarsınız?
Çocuklar,her
şeyi bize söyleyemediklerinde,zorluklarla karşılaştıklarında(taşınma,boşanma
vs.),bunu hareketleri ile anlatırlar.Çocuğunuz,birkaç gündür sürekli uyuyabilir
ya da dalgındır.Bir süredir agressif bir tutum
içindedir.Okulda motivasyonunu kaybetmiştir.Kendini çevreden soyutlamış,içe
dönmüştür.Bu tip davranış değişikliklerine karşı duyarlı olmalıyız,hele bu
davranış değişiklikleri aniden ortaya çıkmışsa.
Kendinizi
yorgun,bıkmış hissediyorsanız,artık çocuğunuza erişemediğinizi
hissediyorsanız,panik duygunuz artıyorsa,o zaman,bir uzmandan yardım almanızın
zamanı gelmiş demektir.
AKTİF DİNLEME:
Çocuğunuz ile en iyi iletişim yolu,onunla sık sık ve
açık bir iletişim kurmaktır.İşte birkaç ipucu:
“Söylediğinden üzgün olduğunu anlıyorum.çünkü….Bana daha fazlasını
söyleyebilir misin?”.Bu tarz cümleleri deneyin.Böylece,çocuk,dinlediğinizi
görecektir.Ayrıca,yanlış anladınızsa,düzeltme fırsatı vardır.Bu metot,çocuğun
kendi bakış açısını ifade etmesi konusunda
cesaretlendirir.
“Eğlendiğini
görüyorum.Ancak,korkuyorum.Çünkü,ağaca çıkarken düşebilir ve bir yerini
kırabilirsin”.
“Okul
açıkken geceleri saat 21.00 de yatmanı istiyorum.Çünkü,uykunu yeterince
alamamandan ve okulda dersi dinleyememenden endişe
ediyorum”.
“Bugün
arkadaşınla oynarken onu iki kez ittiğini gördüm.Bu beni çok üzdü,çünkü;böyle
davranırsan arkadaşların seninle oynamayabilirler”.
Aynı
cümleleri şöyle söylediğimizi farz edelim:
“Sen çok
yaramaz bir çocuksun.Gene mi ağaca çıktın.Çabuk in
aşağıya”.
“Artık
geceleri erkenden yatacaksın.Çabuk yatağına.Sakın
oyalanma”.
“Sen ne
terbiyesiz çocuksun.Gene arkadaşlarına zarar verdin.Bir daha yaparsan
karışmam”.
Aslında,her
iki söyleyiş tarzında da içerik aynı.Ancak,ikinci tip cümlelerde siz çocuğu
aşağılıyor ve birtakım genellemelerde bulunarak asıl yapmaması gereken davranışa
dikkat çekmiyorsunuz.Halbuki,ilk söyleyiş tarzında,durumu net bir biçimde ortaya
koyuyor,bu durum karşısındaki duygunuzdan bahsediyor ve bu durumun yaratacağı
tehlikeye açık ve net bir biçimde değiniyorsunuz.
Sizin
tarafınızdan dinlendiğini ve kabul edildiğini gören çocuk,kendisini açıkça ifade
edebilir.
Psikolog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder