Ayrılık acısı hafifler mi? Nasıl? ve Neden?
Ask bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz. O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır. Gelir ve
içimizdeki çok eski bir şeye dokunur. Sonra bir perde açılır ve yolculuk baslar. Bu yolculukta artık
para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, is ve korkular yoktur. Askın kendi gerçekliği vardır
güzelim. İnsan bir başka ışığa teslim olur...
Askta yarın yoktur güzelim. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye
baslar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem
dışındadır dünyanın, hem de ortasında…
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır,
yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yasayan kadının çıplak yalnızlığı
da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Askın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur güzelim, kanımıza karısan o ilkel acı, o
yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan... Kim demişti
hatırlamıyorum, ask varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden gözüme uyku girmez,
dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından
uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar
diye...
Ask çok eski bir şeydir. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Tabi sevdiğimiz insanların
çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra ask bütün
bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır. Kimselere veremez sevgisini, kimselere
kendini anlatamaz, evlere kapanır... Bazen denizler, kıyılar çeker insanı. İnsan bu kapılmayı
anlayamaz, oysa çok eski bir yerde yaşanmasından korkulup vazgeçilmiş askların sızısıdır bu. Bu sızı,
bu yenilgi, mevsimlerle, yıllarla devredilir başka insanlarla... Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm
insanlara yayılması gibi...
İste simdi biz de güzelim, ya çağlar öncesinde iki farklı bedende tek yürek atışında buluşan
insanlardan olacağız, ya da denizler, kıyılar çekecek korkak duygularımızı. Nasıl biz başkalarının
korkaklığını taşıyorsak, başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak, yenilgimizi de, umutsuzluğumuzu
da...
Birazdan sabah olacak... Para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler ve korkular
başlayacak... Bunlar varsa ve bile bile yenileceksek yalnızlığa karşı açtığımız bu silahsız cephede, ask
yoktur ve hiç olmamıştır güzelim. Birbirimizi kandırmayalım...
Yenilgiyi kabulleniyorsak hadi güne hazırlan. Yasadıklarımızı unutmaya çalış. Ask bize güvenip
verdiği büyüsünü, sırlarını, cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel, o yaban ağrısını geri alacak. Bunlar
olurken içimiz bir an çok üşüyecek, sonra geçecek... Hadi, oyalanma birazdan yarın olacak
Kaynak:http://forum.antoloji.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder