21 Mart 2013 Perşembe

KIRŞEHİR KALESİ EFSANESİ

KIRŞEHİR KALESİ EFSANESİ

Asırlar önce Kırşehir’de bir bey yaşarmış. Beyliği konusun da kesin bilgiler yoktur. Ama tüm babalar gibi evlat düşkünü bir babaymış. Allah ona bir tek oğul ve beylik vermiş. Beyliği Kırşehir de babalığı evinde hüküm sürermiş. Allah'ın verdiği evladın iyisi kötüsü, güzeli çirkini olmaz. Eğer bir babanın bir tek çocuğu olursa, tüm sevgileri ve ilgisi de elbette onun üzerinde olur.
Aradan yıllar geçmiş, beyin oğlu büyüyüp gelişirken, bey ihtiyarlaştığına, kocamışlığına, yolun sonuna yaklaştığına aldırış etmezmiş. “nasıl olsa aslan gibi oğlum var. Yerime o geçer, ocağımı tüttürür. Beyliğimi sürdürür. Adımı yaşatır. Neslimi devam ettirir.” Der gönlünü rahat tutarmış.
Beyin bu düşüncelerini koruduğu günlerden birinde, oğlan her zaman yaptığı gibi atına binip dağ, dere, tepe, demeden, kırların güzel kokusunu çekermiş burnuna. Doldurmuş ciğerine o temiz havayı. Av avlamış. Oturmuş bir suyun başına, avladığı hayvanların taze leziz etlerinden doya doya yemiş. Artanı da almış yanına tekrar çıkmış yola. Hava kararıncaya kadar rüzgarla yarışmış, kuşlarla şakımış, doğayla haşır neşir olmuş. Akşam yaklaşırken, tutmuş evinin yolunu. “annem bekler babam merak eder.” Diye koşturmuş atını. Tam kente yaklaşıp baba ocağını görmeye başladığı yerde, birden atın ayakları bataklığa saplanmış. Çıpındıkça batmış. Atın ayakları iyiden iyiye gömülmüş balçığa. Yüzlerce kez çırpınmış kurtulmak için. Her çırpınışı her telaşı biraz daha çekmiş onu balçığın içine. Beyin biricik oğlu bağırarak ölümün koynuna gitmiş.
Acı haber tez duyulur. Oğlanın acı sonu da beye hemen ulaşır. Zavallı bey ne yapsın ne etsin. Çaresizlik içindeki bey, gözyaşlarını içine akıta akıta başını kaldırmış, etrafındakilere donuk gözlerle bakmış. Hiç olmazsa gelecek nesiller, böyle felaketler yaşamasın diye, açıklamış emrini.
''Tüm bölgeye tez haber salın. Herkes atını, arabasını, öküzünü, kağnısını koşsun. İçine kuru yerden kuru topraklar doldurulsun. Bataklığa boşaltsın. Şu sözüm bir emir olarak herkese duyurulsun. Buyruğuma uymayanın başı vurulsun. Bu bataklığın yerinde bir kale yükselsin ki, başka babaların canı yanmasın yiğitler ölmesin.”
Tüm ihtişamıyla bugün Kırşehir’in ortasında yükselen, kaleye bakarsanız yada üzerinden şehri seyrederseniz, bu öyküyü ve buraya toprak borcu olan köylüleri anımsar kalenin oluşmasından sonra beyin oğlu gibi yiğitlerin o alandaki bataklığa saplanıp, yürekler yanmadığı için Bey’i rahmetle anarsınınz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder