12 Ocak 2013 Cumartesi

Kristof Kolomb Amerika’nın “Son” Kâşifiydi

Kristof Kolomb Amerika’nın “Son” Kâşifiydi

Amerika’nın keşfi denilince hemen hemen herkesin aklına Kristof Kolomb gelir. Ancak Kolomb’tan çok önce bir çok kâşif Amerika Kıtası’na ayak basmıştı. Kolomb, Amerika’nın son kâşifiydi.
Çinliler Amerika’da…
Bazı eski Çin metinlerine göre İmparator Huang Ti’nin em­riyle keşif gezisine çıkan bir Çin filosu muhtemelen Bering Boğazı’ndan geçerek, Milattan Önce 2640′da Amerika’ya ulaşmıştı. Çin efsaneleri Milattan Önce 459′da da bazı Çinliler’in Alas­ka’ya yerleştiğini anlatır. Amerika’ya gidenler yalnız Çinliler değildi. Bu yıllarda Hindliler de Amerika’ya ayak basmıştı. Milattan Önce 400′li yıllarda bazı Hindu din adamlarının Meksika’ya ulaştığı ve Aztekler ile birlikte yaşadığı rivayet edilir.


Akdeniz’in önemli uygarlıklarından olup Milattan Önce Suriye kıyılarında yaşayan, tüccar ve denizci bir halk olan Fenikeliler’in de Afrika’nın çevresini denizden dolaştıkları, hatta te­sadüfen Amerika’ya ulaştıkları söylenilir.
Avrupalılar’ın Amerika ile tanışması Asyalılar’a göre hayli sonradır. 484 ile 518 yılları arasında yaşamış olan İrlanda’lı keşiş Aziz Brendan’ın Milattan sonra 6. yüzyılda Okyanusu aşarak Amerika’ya gittiği rivayeti vardır. Aziz Brendan seyahatnamesi’nde İzlanda ve Grönland gibi yerlere uğrayan seyyahların 7 yıl süren yolculukları sırasında Amerika’ya gittikleri de ifade edilir. 1960′lı yıllarda Vermot ve Virginia’da bulunan Keltler’e ait Ogham alfabesiyle yazılı taşların bu seyahatten kaldığı iddia edilmişti.
 
Ünlü İslam tarihçisi Prof. Dr. Muhammed Hamidullah, Or­taçağ İslam coğrafyacılarının eserlerinde, bazı Arap denizcilerin Amerika kıyılarına ulaştıklarına ilişkin hikâyeler bulundu­ğunu ve Kolomb’un, batıya giderek Hint’e ulaşılabileceği fikri­ni de Müslüman bilginlerden esinlendiğini söyler.
Vikingler
Amerika’ya bir çok millet gelmesine rağmen burada bir koloni kurarak, yerleşmemişlerdi. Amerika’da ilk koloniyi kuranlar, bugünkü İskandinavya, yani Danimarka, Norveç ve İsveçliler’in ataları olan Vikingler’di.
Tarihin en savaşçı kavimlerinden biri Vikingler, doğuya doğru Vareg, güneye doğru Norman ismiyle anılırlar. 8. yüzyılın sonu ile 11. yüzyılın başına kadar olan dönem “Viking Çağı” olarak bilinir. Vikingler, hızlı yükselip, hızlı düşmüşlerdi. 9 yüzyılın ortalarında ejderha başlı gemileriyle Avrupa’da her kı­yıyı yağmalıyorlardı. 865′te yüzlerce gemi, binlerce asker ile İn­giltere’ye çıktılar. Vikingler’in önemli kahramanlarından Ragnor Lodbrok’un oğulları Holfdan, Kemiksiz İvar ve Hubba’nın komutasında adanın yarısını işgal ettiler. Bu yıllarda İngiltere bir çok krallıktan oluşuyordu. Doğu Anglia, Northumbria ve Mercia krallıklarını işgal eden Vikingler’e sadece Wessex kralı Alfred direnebildi. Ancak Vikingler ilerlemelerine devam ede­rek, York’u aldılar.
Daha önce sadece yağma baskınları yapan Vikingler, artık işgalci olmuşlardı. İngiltere’de çok ilginç bir savaş taktiği izliyorlardı. Kale yapıp, kalelerinden zaman zaman çıkarak, vur kaç taktiğiyle İngilizler’i vuruyorlardı. Denizdeki taktiklerini karaya taşımışlardı. Vikingler, kuzey İskoçya’da, İrlanda’da Dublin’de, İngiltere’de Yorkshire’de, İzlanda ve Gröndland’da koloniler kurdular.
İşgallerle birlikte Viking yaşam tarzı da değişti. Ticarete başladılar. Yerleşik hayata geçtiler. Gemilerinin tipi değişti. İnce gemilerin yerini, yük gemileri aldı. Sığ körfezlere girmeye el­verişli dipleri düz, köprüsüz ince, uzun Viking gemilerine “drakkar”, nakliye gemilerine de “knarr” denilirdi. Viking gemileri 14 ile 23 metre arasında tek bir yelkeni bulunan dalgalı denizlere dayanaklı gemilerdi. Vikingler’in yağma ve ticaretle kazandıkları sayısız servetleri olmuştu. Paralarını gömdüler. Bu gömülerin bir kısmı inandıkları güçlere yapılmış bir adaktı.
Doğu’ya yönelen Vikingler, Rusya’ya giderek, Kiev ve Novgrod’u kurdular. Zamanla bu bölgeye gelenler Ruslar ile karışarak kayboldular. Harold Hardrade komutasındaki Vi­kingler, Haliç’e gerilen zinciri aşarak İstanbul’u kuşattılar, an­cak başarılı olamadılar. Bir kısım Vikingler, fetihlerini Hazar kı­yılarına kadar taşıdılar. Ancak Hazar Denizi kıyılarına giden Yngvvar başkanlığındaki Viking seferi felaketle sonuçlandı. Hastalıktan kırıldılar.
Vikingler, 10. yüzyılın ortasında dünyayı dize getirmişlerdi. Ancak zenginlik ve ticaret bölünmelerine sebep oldu. Vi­kingler savaş için yaşarlardı. Fethedecek yer kalmayanca kendi­lerine yeni bir rol aradılar. 988′de Bizans imparatoru Basil, or­dusuna Vikingler’i çağırdı. Bizans imparatorunun özel muhafız birliği olan “varegler”i oluşturdular. Vikingler artık birer paralı askerdi. Satacak bir şeyleri olmayan Viking savaşçıları şöhretle­rini satıyorlardı.
Vikingler, 10. yüzyılın ortalarında paralı askerliği bıraktılar. Tekrar yağmacılığa döndüler. Ancak hedef yerleşik hayata geç­miş diğer Vikingler’di. Bunun üzerine 10. yüzyılın sonlarında Vikingler aralarındaki bölünme yüzünden savunma için para harcamaya başladılar. Danimarka’daki Trelebor kalesi gibi kale­ler yaptılar. Bütün İskandinavya krallıkları aynı kaderi paylaşıyorlardı.
Bir zamanlar her Viking’in en büyük arzusu kılıcı elinde öl­mekti. Krallar, kılıç gücüyle göreve gelirlerdi. Althing, yani “Özgür insanlar” toplantısında karar alınırdı. Ancak artık devir değişmişti. Vikingler’de krallar gücü kılıçla değil, diğer Avrupa devletlerinde olduğu gibi asaletle almaya başlamışlardı. Artık “Savaş lordları” değil, toprak sahipleriydiler. Savaşçı’nın yerine tüccar, rahip ve kral Viking gelmişti. Bu gelişmeler üzerine Kı­zıl Erik, yani Erik Thorvaldsson ve oğlu Leif Eriksson gibi sa­vaşçılar kendilerine yeni yerler aramaya başladılar. 1003 yılında zorlu bir yolculuktan sonra Amerika’ya yerleştiler.
Güzel saçlı Harald komutasında Vikingler, 8. yüzyılın sonu ile 9. yüzyılın başlarında İzlanda’ya yerleşmişlerdi. Ünlü Viking denizcisi Kızıl Erik 10. yüzyıl sonlarında Grönland’ı keşfetmişti. 963 ile 1000 yılları arasında Norveç Kralı olan Olaf Thorvaldsson’un Hristiyanlığı yayma çabaları üzerine İzlanda’da yaşayan Vikingler, Odin, Thor diye adlandırdıkları Asgard Tanrıları’nı terk etmek istememişlerdi.

Vikingler Amerika’da
Bu hadiseden bir süre önce 986′da İzlanda’dan Gröndland’a giden Viking denizcilerinden Bjarni Herjulfsson Ameri­ka’ya ulaşmıştı. Bu bilgiden haberdar olan Leif Eriksson Grönland’dan ayrılıp, zorlu bir yolculuktan sonra Atlas Okyanu­su’nu geçip, Amerika Kıtası’nın kuzeyine, Kanada’ya ayak ba­sarak, Vindland’ı kurdu. Vikingler, burada kendi adet ve dinlerine göre yaşamaya başladılar. Ancak yerlilerle başları derde girdi. Vikingler’in Scraelingar, yani vahşiler diye adlandırdıkları Kızılderili’lerle bir çok defa savaşıldı. Alpaguan Kızılderilileri’nin saldırıları sırasında birçok kayıp verildi. Leif Eriksson kardeşi Thorvald’da bu saldırılarda öldü.
Bir süre Amerika’da yaşayan Vikingler, sonunda tekrar anayurtlarına döndüler. Ge­milere evcil hayvanlar da yükleyen Viking şefi Thorfinn Karlsefni, 1020′te üç gemiyle Amerika’ya giderek, burada üç yıl kal­dı. Vikingler’in kürk ve odun temin etmek için 14. yüzyılın sonlarına kadar Amerika’ya gidip geldikleri söylenilir. Leif Eriksson’un Amerika macerası, Grönland Efsaneleri ve Kızıl Erik Ef­sanesi isimli İzlanda tarihine ait kitaplarda anlatılır. Bugün İz­landa’nın başkenti Reykjavik’te Leif Eriksson’un heykeli dikili­dir.
Vikingler’in Amerika’yı keşifleri tartışmalıdır. Yönlerini na­sıl buldukları sorulur? Vikingler yönlerini güneş pusulasıyla buluyorlardı. 1948′de Grönland’da bir güneş pusulası bulun­du. Diskin üzerinde çizgiler vardı ve güneş olduğunda çalışı­yordu. Vikingler, geceleri de büyülü saga taşlarını kullanıyorlardı. Gökyüzünün açık olduğu zamanlar güneş taşı denilen bu kristal taşlarla yönlerini buluyorlardı. Ayrıca yolculukta yön bulmak için kuşların uçuş yönlerini, akıntıları dikkate alırlardı.
Vikingler, iyi bir denizcilik taktiğiyle Atlantik’i aşmışlardı. Ancak üstü açık teknelerle Atlantik’in soğuğuna nasıl dayan­mışlardı? Denizciler don ve balık yağı sürülmüş, keçi derisin­den elbiseler giyiyorlardı. Bu elbiseler, modern elbiseler kadar iyi izolasyon sağlıyorlardı.
Leif Eriksson’un kolonisini kurduğu Vindland’ın neresi ol­duğu yıllarca araştırıldı. 1440 yılından kaldığı tahmin edilen, ancak doğruluğu tartışmalı olan bir haritada Vindland bir ada olarak gösterilir. 1961′de Arkeolog Helge İngstad, New Foundland’ın kuzey uçtaki Pistolet koyunda Vikingler’e ait olduğunu tahmin ettiği bir yerleşim yerinin kalıntılarını buldu. Kanada, bu bölgeyi 1978′de milli park ilan etti. Ancak Viking köyü olan bu yerlerin Leif Eriksson’un kurduğu Vindland olup, olmadığı tartışmalıdır. Bilim adamları hâlâ Vindland’ı aramayı sürdürü­yorlar. Eriksson’un gemisi Amerika’ya vardığında karaya otur­muştu. Vindland’ın gel-gitle suların çok içeri girdiği bir yer olması gerekir.
Galler’den 1170′de 10 gemiyle yola çıkan Madoc isimli bir prens ise Amerika’ya varamamıştı. Madoc ve filosu geri de dönememiş, kaybolmuştu. 14. yüzyılın sonlarında İskoçyalı Henry Saint Klair de bir keşif gezisine çıktı. Venedikli bir denizcinin yardımıyla, Amerika’ya ulaştığı ve Massachusetts’te karaya çık­tığı rivayet edilir.
Kristof Kolomb yolculuğa çıkmadan önce çok geniş bir araştırma yapmıştı. Batı’ya giderek, yeni topraklara ulaştığı söy­lenilen bir çok rivayeti inceledi. 1477′de İzlanda’ya gittiğinde Vikingler’in macerasını öğrendi. Amerika yolculuğundan az önce 1492′de İrlanda’ya giderek, Aziz Brendan’ı araştırdı. Ko­lomb, 1492′de Amerika’ya ulaştığında, kıtanın ilk değil, son kâ­şifiydi. Amerika’nın Avrupalılar tarafından yağmalanmasının ve kolonileştirilmesinin yolunu açtı. Rus ihtilali’nin ünlü komü­nist ve Türkçü düşünürü Sultan Galiyev, Kolomb’un Ameri­ka’yı kolonileştirmenin yolunu açmasını, Avrupa’nın haydudu­nu Amerika’ya götürdü diye değerlendirir.
_______ooOoo_______
Kaynak:
Tarihi Tersten Okumak – Zeynep DRAMALI
Yeditepe Yayınevi
(Görseller sonradan ilave edilmiştir)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder