Günlük hayatımızda ne zaman ki üstün zekâya dair herhangi bir konuşma geçse hemen ünlü fizikçi Albert Einstein'ın adı anılıyor. 7'den 70'e herkesin tanıdığı bu ünlü bilim insanının beyin morfolojisine (şekilbilim) dair de pek çok varsayım ileri sürülüyor. Beyin kıvrımlarının fazlalığı ya da beyninin ebat olarak büyüklüğüyse öne sürülen varsayımlar içinde en yaygın olanları. Peki, ölümünden 42 yıl sonra Einstein'ın beyni şu anda halen korunuyor mu? İşte bu sorunun yanıtı ve merak edilen beynin hikâyesi:
Einstein'ın Ölümü
Ünlü matematikçi ve fizikçi Albert Einstein 18 Nisan 1955'de hayata veda ediyor. 76 yaşında vefat eden Einstein'ın beyni bedeni yakılmadan önce Princeton Hastanesi'nde bir patolog olan Dr. Thomas S. Harvey tarafından korunmaya alınıyor. Bu tarihten sonra ünlü bilim insanının beyninin başına gelenlerse bir çeşit giz diyebiliriz.
Arama Çalışmaları
1970'lerin ortalarında gazeteci Levy, Einstein'ın beyninin iki farklı kavanozda saklanmış olduğunu keşfediyor.
1970'lerin ortalarında bir gazeteci olan Steven Levy Einstein'ın beynini bulmak için yola çıkıyor. Levy, yaptığı araştırmalar sonucunda Einstein'ın beyninin halen Doktor Harvey'de, Kansas'da bulunduğunu keşfediyor. İki kavanozda saklanan beynin serebellum ve serebral korteks kısımları dışında kalan parçalarının kesitlerinin alınmış olduğunu ortaya çıkarıyor.
Çalışmaların Yayımlanması Einstein'ın beyninin biyolojik incelenişine dair üç adet bilimsel yayın bulunuyor. 1985 yılında yayımlanan ve "Bir Bilim İnsanının Beynine Dair: Albert Einstein" * isimli makalenin yazarları arasında ölümünden itibaren beyni korumaya alan Thomas Harvey'in de bulunması pek de sürpriz olmuyor. Araştırmacılar, yaptıkları bu çalışmada beyindeki sinir hücreleri ve glia hücrelerinin sayıları arasındaki orana bakıyorlar. Normal insanların beyinleriyle karşılaştırıldığında, Einstein'ın beyninde 9. ve 39. bölgelerde sinir hücrelerinin glia hücrelerine oranının daha küçük olduğunu rapor ediyorlar.
Şekilde beynin 9. ve 39. bölgelerini görüyoruz.
Beynin 9. bölgesi ön lobda bulunuyor. Bu lob davranışları planlama, dikkat ve hafıza açısından önemli bir beyin bölgesi. 39. bölgeyse pariyetal lobda bulunuyor. Bu lob dil ve diğer karmaşık zihinsel işleyişlerin merkezi. Sonuç olarak bu bölgelerde Einstein'ın her bir sinir hücresi başına düşen glia hücresinin daha fazla olduğu keşfediliyor.
Sinir Hücreleri: Sinir sisteminde duyusal bilgiyi iletip işleyen hücreler.
Glia Hücreleri: Sinir hücrelerini destekleyip onlara besin sağlarlar. Miyelin kılıf oluşturarak sinir sistemindeki sinyallerin daha hızlı iletilmesine olanak verirler.
Glia Hücreleri: Sinir hücrelerini destekleyip onlara besin sağlarlar. Miyelin kılıf oluşturarak sinir sistemindeki sinyallerin daha hızlı iletilmesine olanak verirler.
Glia hücrelerinin sinir hücrelerini besleyen hücreler olduklarını göz önünde bulundurursak, makalenin sonunda yazarlar Einstein'ın sinir hücrelerinin metabolik ihtiyacının artmış olabileceğini, bu nedenle de normale oranla daha fazla glia hücresiyle beslendiklerini iddia ediyorlar. Bu durumuysa Einstein'ın daha iyi düşünme ve kavram oluşturma yetisine bağlıyorlar.
Einstein'ın Beynine Dair İkinci Makale**
Einstein'ın beynine ilişkin ikinci makale 1996 yılında yayımlanıyor. Ünlü bilim insanının beyninin normal bir yetişkin beyni olan 1400 gramdan daha düşük ağırlığa sahip olduğunu (1230 gram) rapor eden bu çalışmada vurucu bulgu sinir hücrelerinin yoğunluğuyla ilişkili. Bu çalışmanın sonuçlarına göre Einstein'ın beyni daha az alanda daha fazla sinir hücresi bulunduruyor.
Birim alana düşen sinir hücresi sayısı, beyindeki sinir hücrelerinin yoğunluğunu belirliyor.
Üçüncü Makale***
Einstein'ın beynine dair yayımlanmış üçüncü makale ünlü bilim insanının beyninin dış yüzey özelliklerini ortalama 57 yaşında olan 35 erkeğin beyniyle karşılaştırıyor. Bu 35 erkeğin beyninden farklı olarak Einstein'ın beyni sağ ve sol pariyetal lobda değişik oluklar barındırıyor. Pariyetal lobun bu bölgesinin matematiksel yetiler ve uzamsal düşünmede etkili olduğu biliniyor. Bunun yanı sıra Einstein'ın beyni diğer beyinlerden 15% oranında daha geniş. Araştırmacılar bu özelliklerin Einstein'ın matematiksel becerilerinde rol oynamış olabileceğini düşünüyorlar.
Beyin Özellikleri ve Zekâ
Her ne kadar Einstein'ın beyin incelemesine dair yapılmış bu çalışmalardan yorumlar ortaya atılmış olsa da beyin morfolojisiyle kişilik, zekâ ve yaratıcılık arasındaki ilişki halen gizini koruyor. Bu nedenle de saydığımız bu çalışmalar soru işaretleri uyandırmaya devam ediyor.
Einstein'ın Beyni Şu Anda Nerede?
Einstein, 18 Nisan 1955'de New Jersey'deki Princeton Hastanesi'nde vefat etti. Bir sonraki gün Princeton Hastanesi'nden patolog Dr. Thomas Harvey bir otopsiyle Einstein'ın beynini korumaya aldı. Harvey, bu ünlü beyni tam 240 parçaya ayırarak evinde bulundurduğu özel solüsyonlu kavanozlarda sakladı. Beynin farklı parçalarını araştırmalarda kullanılmak üzere farklı bilim insanlarına verdi. Zaman içinde ülkeden ayrılan Harvey, beyni nereye gittiyse yanında taşıdı. En sonunda New Jersey'e geri döndü. 1996 yılında Einstein'ın beynine dair geriye kalan parçaları Princeton Hastanesi'nin baş patologu Dr. Eliot Krauss'a teslim etti.
Biliyor Muydunuz?
Einstein beyninin incelenmesine karşı çıkmıyordu. Ancak sonuçların yayımlanmasını asla istememişti ( Kaynak : Abraham, C. Possessing Genius: The Bizarre Odyssey of Einstein's Brain, New York: St. Martin's Press, 2002)
* Marian C. Diamond, Arnold B. Scheibel, Greer M. Murphy & Tomas Harvey (1985). On the Brain of a Scientist: Albert Einstein. Experimental Neurology (vol. 88, pages 198-204).
** Anderson, B. and Harvey T., Alterations in cortical thickness and neuronal density in the frontal cortex of Albert Einstein, Neurosci Lett. , 210:161-164, 1996.
*** Witelson, S.F., Kigar, D.L. and Harvey, T., The Exceptional Brain of Albert Einstein, The Lancet , 353:2149-2153, 1999.
Kaynak: http://faculty.washington.edu/chudler/ein.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder