Kurtuluş Savaşı Cepheleri
DOĞU CEPHESİ
Ermeni Devleti,
Rusya’da Çarlık sisteminin yıkılıp yerine Sosyalist bir devlet kurulması üzerine
1918′de ortaya çıktı. Taşnak Partisi tarafından idare ediliyordu. Ermeniler,
sınırlarımıza saldırıyor, Müslüman halka aşırı zulüm, haksızlık ve katliam
yapıyordu. Bunun üzerine, TBMM Ermenilere karşı Askeri harekete geçilmesine
karar verdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, İcra Heyeti’ne (Bakanlar Kuruluna)
mütareke hükümlerine uyularak boşaltılan, “Elviye-i Selâse” (doğuda bulunan 3
ilimiz) Kars, Artvin ve Ardahan’ın tekrar geri alınması için gereğinin yapılması
yolunda ayrıca yetki vermişti. Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir Paşa 30
Mayıs ve 4 Haziran 1920 tarihinde Doğu’daki durum hakkında hükümete rapor verdi.
Bu raporda; “Ermenilerin ilk fırsatta Erzurum’u dahi ellerine geçirmek için
teşebbüslerde bulunacakları, Ermeni ordusuna karşı hâkim ve müsait bir vaziyet
almanın zorunluluğu, Brest Litovsk ve Batum Antlaşması ile Türkiye’ye bırakılan
Elviye-i Selâse’yi işgal etmek üzere harekete geçmenin gerekliliği” açıklanmış
ve hükümetçe de bu durum uygun görülmüştü.
Taarruz için 7 Haziran’da emir verildi. Ancak, Sovyet Dışişleri Bakanının
Ermenistan, İran ve Türkiye sınırlarının belirlenmesinde, Rus Sovyet
Hükümeti’nin arabuluculuğu ile meselenin siyasi yollardan halledilmesinin mümkün
olduğunu bildirmesi üzerine, ordunun taarruzu geciktirilmişti.
Bu arada Ermenilerin, Türk topraklarına ve halkına karşı tecavüzü, Oltu’yu
işgal etmeleri ve Gürcülerin de 25 Temmuz’da Artvin’i almaları üzerine, 28 Eylül
1920′de ordumuz taarruza geçti. 29 Eylül’de Sarıkamış, 30 Ekim’de Kars (15.
Kolordu Kafkas Tümeni Komutanı Albay Halit Bey (Karsıalan) yönetiminde), 7
Kasım’da Gümrü geri alındı. Kesin barış antlaşması 2-3 Aralık gecesi imzalandı.
Gümrü Barış Antlaşması, TBMM Hükümetinin imzaladığı ilk antlaşmaydı ve Misak-ı
Milli’nin Doğu sınırlarını da kısmen belirliyordu.
TRAKYA CEPHESİ
Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra;
Edirne-İstanbul demiryolunu kontrol etmek üzere bir Fransız Alayı Trakya’ya
yerleşmiş bulunuyordu. Fransız Generali Franchet D’Esperey ile Yunanistan
Başbakanı Venizelos arasında imzalanan Antlaşma ile Kuleliburgaz-Hadımköy hattı
Yunan Ordusunun işgaline terk edilmişti.
Bu gelişmeler karşısında, I. Kolordu
Komutanı Cafer Tayyar Eğilmez Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın 9 Ocak 1920 tarih ve
55 sayılı emrine uyarak bütün Edirne vilayetinde sıkıyönetim ve seferberlik ilan
etti. Diğer taraftan Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-i Osmaniyesi, 31 Mart 1920′de
Lüleburgaz’da yaptığı ilk kongresinde dış tecavüzler ve iç ayaklanmalar
karşısında her türlü tedbir alma yetkisini kolordu komutanına ve merkez heyetine
vermeyi kararlaştırdı.
San Remo Konferansı’nda, İtilaf Devletleri Edirne ile birlikte Doğu Trakya’yı
da Yunanistan’a bırakmayı kararlaştırdılar.
9 Mayıs 1920′de Edirne’de toplanan Trakya Paşaeli Müdafaa Heyet-i Osmaniyesi,
2′nci kongresinde Edirne ve Doğu Trakya’nın Yunanistan’a bırakılmasını
kesinlikle reddetti ve ülke topraklarının savunulmasını kararlaştırdı. Bu
amaçla, yerli halktan Asker toplamayı ve silahlı savunma tedbirleri almayı
kararlaştırdı. Ayrıca, Cemiyet programını değiştirmekle birlikte ismini de
Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti haline getirerek, Anadolu ve Rumeli
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin şubesi olmuştu.
Sevr Antlaşması’nın imzalanmasını kolaylaştırmak, Osmanlı İmparatorluğu ‘na
fiilen olduğu kadar hukuken de son vermek amacı ile İtilaf Devletlerinin de
teşviki ile Yunan Ordusu bir taraftan Anadolu’da bir taraftan da Trakya’da
harekete geçti. 20 Temmuz 1920′de başlayan Yunan Taarruzu sonunda Edirne 24
Temmuz 1920′de düştü. Sevr Antlaşmasının imzalanmasını takip eden günlerde Yunan
Hükümeti kendi meclislerinden geçirdikleri bir kanunla Doğu ve Batı Trakya’yı
bir genel valilik halinde Yunanistan’a kattığını ilan etti. Yunanlılar
tarafından Edirne ve Doğu Trakya’nın ilhakına rağmen, Trakya’da işgale karşı
silahlı mücadele devam etmiştir.
Anadolu’da kazanılan büyük zafer ve orduların Boğazları geçerek Trakya’yı
kurtarmak için harekete geçmeleri kararı karşısında, Boğazlarda bulunan İtilaf
Devletleri ateşkes anlayışı içinde olmuşlardır. 15 Ekim 1922′de yürürlüğe giren
Mudanya Ateşkes Antlaşması ile Doğu Trakya, Yunan kuvvetleri tarafından
boşaltıldı. 25 Kasım 1922′de Edirne Valiliğine tayin edilen Şakir Bey (Kesebir),
Türk yönetimini yeniden kurmuştur. Lozan Konferansı sonunda, Yunanlıların
Anadolu’da yakıp yıktıklarına karşılık, savaş tazimanatı olarak Karaağaç ve
Bosnaköy Köprübaşlarının da Anavatana katılması kararlaştırılmıştır.
GÜNEY CEPHESİ
Mondros Ateşkes Antlaşması’nın, İtilaf
Devletleri tarafından tek taraflı, haksız ve yanlış bir şekilde uygulanışı
çerçevesinde Güney Anadolu’nun işgali, bu bölgede milli mücadele cephelerinin
kurulmasına ve düşman saldırısına karşı direnmeye sebep olmuştu.
Fransızların Adana’yı, İngilizlerin ve Fransızların beraberce Urfa, Maraş ve
Antep’i işgal etmeleri halk arasında korku, nefret ve endişe oluşturmuştu.
Fransızların, Ermenilerle işbirliği yaparak sömürge yönetimi usullerini burada
uygulamaları, yer yer bölgesel savunma tertiplerinin alınmasına ve milli
kuvvetlerin kurulup teşkilatlanmasına etken oldu.
KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELERİ
A) DOĞU CEPHESİ
a) Ermeni
Meselesi
Fatih zamanında İstanbul’da Ermeni Patrikliği
kurulmuştur.
Osmanlı’da Ermeniler, Millet-i Sadıka diye anılmıştır.
Ermeni
Meselesi ilk kez Berlin Antlaşması’nda ortaya çıkmıştır (1878).
Ermeniler
amaçlarına ulaşabilmek için Taşnak ve Hınçak cemiyetlerini
kurmuşlardır.
Ermeniler 19.yy sonlarında Van, Erzurum, Bitlis ve Sason
civarında ayaklanmışlardır.
Ermeniler, II.Abdülhamid’e suikast düzenlemişler,
fakat başarılı olamamışlardır (1905).
1915’te Ermeniler Van ve Sivas’ta
katliam yapmışlardır.
1915’te Tehcir Kanunu çıkarılmış ve Ermeniler Suriye’ye
göç ettirilmiştir.
General Harbord, Doğu Anadolu ile ilgili bir rapor
hazırlamış, raporda Ermeniler’in yaşadıkları Osmanlı topraklarında Türk
nüfusundan fazla olmadığı açıklanmıştır.
24 Eylül 1920’de Ermeniler saldırıya
geçmiş, Türk Ordusu Misak-ı Milli sınırlarına kadar ilerlemiş ve Kars Zaferi
kazanılmıştır.
Gümrü Antlaşması (3 Aralık 1920)
Ermeniler’in isteği
üzerine Gümrü Antlaşması imzalanmıştır. Antlaşmaya göre:
1. Kars, Sarıkamış,
Iğdır, Kağızman Türk Devleti’ne verilecek.
2. Doğu sınırı, Aras Nehri ve
Çıldır Gölü’ne kadar uzanacak.
3. Ermenistan Hükümeti, Sevr Barış
Antlaşması’nı tanımayacak.
4. Ermenistan, TBMM’nin aleyhine
çalışmayacak.
5. Türkler’e saldırıda bulunan Ermeniler dışındakiler
isterlerse 6 Ay içinde Türkiye’ye dönebilecekler.
Önemi:
Ermenistan TBMM’yi tanıyan ilk devlettir.
Türk Devleti’nin ilk
siyasi başarısıdır.
Türk ordusu ilk başarısını Doğu’da Ermeniler’e karşı
kazanmıştır.
Kurtuluş Savaşı’nda kurtarılan ilk yer Kars’tır.
Mondros’taki
sınırlar ilk kez aşılmıştır.
Batı ve Güney Cephesi güç
kazanmıştır.
Rusya’nın 5 Aralık 1920’de Ermenistan’ı işgal etmesiyle Gümrü
Antlaşması uygulanamamıştır.
b) Gürcistan’la İlişkiler
Gürcistan’la Batum
Antlaşması imzalanmıştır (23 Şubat 1921). Buna göre;
Batum, Artvin, Ardahan
Türk Devleti’ne bırakılmıştır.
B) GÜNEY CEPHESİ
a) İtalya İle
İlişkiler
İtalyanlar İzmir’in Yunanistan’a verilmesi nedeniyle
kırgındı, bundan dolayı Kuva-yı Milliye’yi desteklemişler ve bölge halkına iyi
davranmışlardır. II.İnönü Savaşı’ndan sonra işgal ettikleri yerleri
boşaltmışlardır (5 Temmuz 1921).
b) Fransa İle
İlişkiler
Fransızlar Mondros’tan sonra Adana, Osmaniye ve Mersin’i
işgal etmiştir. (Ocak 1919).
Paris Barış Konferansı’nda Suriye, Lübnan, Antep
ve Maraş Fransızlar’a bırakılmıştır.
Antep, Maraş ve Urfa Fransızlar
tarafından işgal edilmiş ve Ermeniler Türkler üzerine kışkırtılmıştır.
Sivas
Kongresi’nde, Güneydoğu’da da Kuva-yı Milliye birlikleri kurulmasına karar
verilmiştir.
Kuva-yı Milliye’nin kurulmasıyla birlikt”e Fransızlar’a karşı
mücadele başlamıştır.
Fransızlar’la şu savunmalar yapılmıştır:
Maraş
Savunması : 20 Ocak-11 Şubat 1920
Urfa Savunması : 9 Şubat-10 Nisan
1920
Antep Savunması : 1 Nisan 1920-9 Şubat 1921
Adana Savunması : 21 Ocak
1920-20 Ekim 1921
Fransızlar’la 30 Mayıs 1920’de ateşkes
yapılmıştır.
Fransa Moskova Antlaşması ile endişeye düşmüş, Eskişehir ve
Kütahya Savaşları ile beklemeye geçen Fransa’nın, Sakarya Zaferi ile endişesi
sona ermiş ve TBMM ile Ankara Antlaşması’nı imzalanmıştır.
Ankara Antlaşması
(20 Ekim 1921)
İki taraf arasında savaş sona erecek.
İki ay içinde Türk
ordusu belirlenen hattın kuzeyine, Fransızlar ise güneyine çekilecek.
İki
taraf da kendilerine kalan Topraklarda genel af ilan edecek.
Hatay ve
İskenderun için özel idare rejimi uygulanacak.
Önemi:
İlk kez İtilaf Devletleri’nden biri, TBMM ile bir antlaşma
yapmıştır
Fransa TBMM’yi ve Misak-ı Milli’yi tanıyan ilk İtilaf Devleti
olmuştur.
Hatay hariç Suriye sınırımız belli olmuştur. Hatay’da özel bir
yönetim kurulmuş ve burada yaşayan Türkler’e geniş haklar tanınmıştır.
Doğu
Cephesi’nden sonra Güney Cephesi de Batı’ya kaydırılmıştır.
Fransa, özel
idare rejimi olmasına rağmen Hatay ve İskenderun’un Türk Devleti’nin bir parçası
olduğunu kabul etti.
İtilaf Devletleri bloğu parçalanmıştır.
Dünya kamuoyu
Millî Mücâdele’nin Türkler’in başarısı ile sonuçlanacağını anlamıştır.
Not 1:
Kurtuluş Savaşı’nda ilk silahlı mücadele Güney Cephesi’nde başlamıştır.
Not
2: Güney Cephesi’nde yalnız Kuva-yı Milliye Birlikleri mücadele etmiştir.
Düzenli Ordu mücadele etmemiştir.
Not 3: TBMM 1973′te Maraş’a “Kahraman”,
Antep’e “Gazi”, 1984′te ise Urfa’ya “Şanlı” ünvanını vermiştir.
C) BATI CEPHESİ
a) Düzenli Ordunun Kurulması
Yunan
işgaline karşılık Ayvalık, Denizli ve Salihli’ye bölgesinde Kuva-yı Milliye
Cephesi oluşturulmuştur.
Kuva-yı Milliye, Kurtuluş Savaşı’nın ilk savunma
kuruluşudur.
Kuva-yı Milliye’yi örgütlemek için Balıkesir ve Alaşehir
Kongreleri yapılmıştır.
Fransız işgaline karşı Adana, Urfa, Antep ve Maraş
civarında da Kuva-yı Milliye kurulmuştur.
M.Kemal Paşa Sivas Kongresi’nde,
Ali Fuat Paşa’yı Batı Cephesi Komutanlığı’na getirilmiştir.
Ali Fuat Paşa,
Gediz Taarruzu’nda başarılı olamamış ve Yunan orduları Dumlupınar’a kadar
ilerlemiştir.
Çerkez Ethem’in baskıları ve Ali Fuat Paşa’nın etkisiz olması
nedeniyle Ali Fuat Paşa Moskova Büyükelçiliği’ne atanmıştır. Batı Cephesi ikiye
ayrılmıştır.
Albay İsmet Bey Batı Bölümü’ne,
Albay Refet Bey ise Güney
Bölümü’ne atanmıştır.
Yunan taarruzu karşısında Kuva-yı Milliye başarılı
olamamıştır
Ordudan firarlar başlamış, İstiklal Mahkemeleri’nin çalışmaları
ile firarlar sona erdirilmiştir.
Düzenli ordunun kurulması ile Kuva-yı
Milliye tamamen ortadan kaldırılmıştır (8 Ekim 1920).
Düzenli orduya
geçildiği sırada bazı Kuva-yı Milliyeciler isyan etmiştir (Çerkez Ethem ve
Demirci Efe).
Demirci Mehmet Efe İsyanı I.İnönü Savaşı’ndan önce, Çerkez
Ethem İsyanı ise I.İnönü Savaşı’ndan sonra bastırılmıştır.
b) I.İnönü Savaşı (6-10 Ocak
1921)
Nedenleri:
Yunanistan’ın; taarruzu devam ettirerek İngiliz
Hükümeti’nden yardım sağlamayı,
Çerkez Ethem Ayaklanması’ndan
faydalanmayı,
Eskişehir’i alarak demiryollarının önemli noktalarını kontrol
Altına almayı,
Sevr Barış Anlaşması’nı TBMM’ye kabul ettirmeyi
istemesi.
Yunanlar, Çerkez Ethem’in isyanından faydalanarak Eskişehir’e
ilerlemeye başlamıştır.
İsmet Bey, ordusunu Çerkez Ethem’in karşısından
çekerek Yunanlar’la çarpışmaya başlamıştır.
Yunanistan geri çekilmek zorunda
kalmıştır.
Sonuçları:
Düzenli Ordu’nun ilk zaferidir.
Halkın Düzenli Ordu’ya
güveni artmıştır.
Milletin zafere olan inancı güç kazanmıştır.
İsmet Paşa
generalliğe yükselmiştir.
Çerkez Ethem İsyanı bastırılmıştır.
Zafer
sonrası Afganistan Hükümeti ile Dostluk ve Yardımlaşma, Rusya ile de Moskova
Antlaşması imzalanmıştır.
İlk anayasa olan Teşkilât-ı Esâsiye kabul
edilmiştir (20 Ocak 1921).
İstiklâl Marşı kabul edilmiştir (12 Mart
1921).
İtilaf Devletleri yenilgi karşısında, durumu görüşmek üzere Londra’da
bir konferans düzenlemişlerdir.
Londra Konferansı (23 Şubat-12 Mart
1921)
Nedenleri:
İngilizler’in, Rusya’nın TBMM ile Moskova’daki
görüşmelerinden rahatsız olmaları.
İngilizler’in Musul ve Kerkük’te direnişle
karşılaşması.
İngilizler’e karşı Revandiz’de ayaklanma çıkması.
I.İnönü
Savaşı sonucunun İtilaf Devletleri arasında görüş ayrılığına neden
olması.
Fransızlar’ın Güney Doğu Anadolu’da büyük bir direnişle
karşılaşması.
İtalyanlar’ın işgal planlarından memnun olmaması
İtilaf
Devletleri İstanbul Hükümeti’ni konferansa davet etmiştir.
M.Kemal veya onun
gönderdiği birinin İstanbul Hükümeti’nin yanında gelmesini
istemişlerdir.
İtilaf Devletleri Bu hareketleriyle, TBMM’yi tanımadıklarını
göstermişlerdir.
İstanbul ve Ankara anlaşamadıklarından Londra Konferansı’na
iki ayrı delege göndermişlerdir:
İstanbul Hükümeti adına Sadrazam Tevfik
Paşa,
Ankara Hükümeti adına Bekir Sami Bey Londra’ya
gönderilmiştir.
Londra Konferansı; İstanbul Hükümeti, TBMM Hükümeti,
İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan arasında gerçekleşmiştir.
İstanbul
Hükümeti’ni temsil eden Tevfik Paşa, söz hakkını TBMM temsilcisine
bırakmıştır.
İtilaf Devletleri şunları teklif etmiştir:
İzmir Türk
Devleti’ne iade edilecek, ancak şehirde Yunan güçleri bulunacak.
İzmir’in
valisi Hristiyan olacak ve Milletler Cemiyeti tarafından tayin edilecek.
Doğu
Trakya Yunanlar’a kalacak.
Doğu Anadolu’da Ermenistan kurulacak.
Ordunun
sayısı arttırılacak, fakat kapitülasyonlar devam edecek.
Sonuçları:
İtilaf Devletleri TBMM’yi hukuken tanımıştır.
Avrupa’da
“Türkler barışa yanaşmıyorlar” türünde çıkan propagandalara engel
olunmuştur.
Sevr Barış Antlaşması’ndaki bazı Maddeler tartışma konusu
olmuştur.
Konferans sonunda TBMM temsilcisi İngiltere, Fransa, İtalya ile
ikili anlaşmalar yapmıştır.
Konferansın başarısız olması nedeniyle Yunan
saldırısı yeniden başlamış, II.İnönü Savaşı gerçekleşmiştir.
TBMM-Afganistan
Dostluk ve Yardımlaşma Antlaşması (1 Mart 1921)
Afganistan ile TBMM arasında
imzalanmıştır. Antlaşmaya göre:
TBMM Afganistan’ın bağımsızlığını
tanıyacak.
İki taraf da birine saldırı yapıldığında kendine saldırı yapılmış
sayacak.
TBMM, Afganistan’a subay ve öğretmen gönderecek.
Önemi :
İlk kez bir İslam devleti TBMM’yi tanımıştır.
Moskova
Antlaşması (16 Mart 1921)
Rusya’da 1917 Bolşevik İhtilali
çıkmıştır.
Rusya, imzaladığı Brest-Litowsk Antlaşması ile I.Dünya Savaşı’ndan
çekilmiş ve gizli antlaşmaları açıklamıştır.
İtilaf Devletleri Rusya’ya karşı
birlik olmuştur.
TBMM ile Rusya birbirine yakınlaşmıştır
Antlaşmaya göre:
Sovyet Rusya, Misâk-ı Millî’yi tanıyacak.
İki taraftan
birinin tanımadığı devletlerarası bir anlaşmayı diğeri de tanımayacak.
Sovyet
Rusya, kapitülasyonların kaldırıldığını kabul edecek.
Batum, Gürcistan’a iade
edilecek.
İki ülkenin ekonomisini geliştirmek için yeni iktisadî anlaşmalar
yapılacak.
Karadeniz’e kıyısı olan devletler ile Boğazlar’ın ticaret
gemilerine açık kalması için konferans düzenlenecek.
Önemi:
Sovyet Rusya, Misâk-ı Millî’yi ve TBMM’yi tanıyan ilk Avrupa
devleti olmuştur.
İlk kez büyük bir devlet TBMM’yi tanımıştır.
Sovyet
Rusya, Sevr Barış Anlaşması’nı tanımadığını açıklamıştır.
Yeni Türk
Devleti’nin diplomasi sahasında kazandığı büyük bir zaferdir.
Her iki ülke de
kendilerinden önce imzalanan antlaşmaları geçersiz saymıştır.
Batum
Gürcistan’a, Kars ve çevresi de Türk Devleti’ne ait olmuştur.
Doğu sınırımız
büyük ölçüde belirlenmiş ve doğu sınırının güvenliği sağlanmıştır.
Sakarya
Savaşı’ndan sonra Kafkas Cumhuriyetleri ile Kars Antlaşması imzalanmış ve doğu
sınırı kesinlik kazanmıştır (13 Ekim 1921).
Not : Batum, Misâk-ı Millî’den
verilen ilk tavizdir.
c) II.İnönü Savaşı (23-31 Mart 1921)
Nedenleri:
Londra
Konferansı tekliflerinin TBMM tarafından kabul edilmemesi.
İngilizler’in
Yunanlar’ı kışkırtması.
Sevr Barış Antlaşması’nın TBMM’ye kabul ettirilmek
istenmesi.
Yunanlar’ın düzenli ordunun teşkilatlanmasına fırsat vermeden
Ankara üzerine yürüyerek TBMM’yi dağıtmak istemesi.
Yunan ordusu İnönü
mevkiinde durdurulmuştur.
Türk ordusu Aslıhan ve Dumlupınar’da çarpışmış,
birliklerin aşırı yorulması ve fazla kayıp verilmesi ile istenilen sonuç tam
olarak alınamamıştır.
Bu durum Türk ordusunun tam olarak taarruz gücüne
ulaşamadığını göstermiştir.
Sonuçları:
Düşman oyalanmış ve Kurtuluş Savaşı için zaman
kazanılmıştır
Yunanlar Türk ordusunun gücünü kabul etmiştir.
Halkın
TBMM’ye olan güveni artmıştır.
İtilaf Devletleri’nin İstanbul’daki yüksek
komiserleri TBMM ile Yunanistan arasında taraf olmadıklarını
açıklamışlardır.
İtalyanlar, işgal ettikleri toprakları boşaltmışlardır (5
Temmuz 1921).
M.Kemal, zafer sonunda İsmet Paşa’ya; “Siz yalnız düşmanı
değil, milletin makus talihini de (ters alınyazısını da) yendiniz” diye telgraf
çekmiştir.
d) Eskişehir Ve Kütahya Savaşları (10-24 Temmuz
1921)
Nedeni :
Yunanistan’ın, II.İnönü Savaşı’nın yorgunluğu
içinde olan Türk ordusunun toparlanmasına fırsat vermeden saldırıya
geçmesi.
Yunanistan’ın, II.İnönü Savaşı’nın yorgunluğu içinde olan Türk
ordusunun toparlanmasına fırsat vermeden saldırıya geçmesi.
Yunanistan
İnönü’den Afyon’a kadar geniş bir saha üzerinde saldırıya geçmiştir.
M.Kemal,
İsmet Paşa’ya, Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilmesini söylemiştir.
Afyon,
Eskişehir ve Kütahya Yunanlar’ın eline geçmiştir.
Sonuçları :
TBMM’de bazı kişiler başarısızlığın suçunu M.Kemal’e yüklemek
istemiştir.
M.Kemal başarılı olabilmek için olağanüstü yetkiler
istemiştir.
Önemi :
Kurtuluş Savaşı’nda kaybedilen ilk ve tek savaş Eskişehir-Kütahya
Savaşı’dır.
M.Kemal’e Başkomutanlık Yetkisinin Verilmesi :
TBMM,
M.Kemal’e üç ay süreyle Başkomutanlık yetkisini veren kanunu kabul etmiştir (5
Ağustos 1921). Böylece:
M.Kemal, yasama ve yürütme yetkisini doğrudan
kullanmaya başlamıştır.
M.Kemal, İstiklal Mahkemeleri’nin de kendisine
bağlanmasıyla yargı gücünü de kullanmıştır.
Erzurum Kongresi’nde Askerlik
görevinden istifa eden M.Kemal, milli irade ile başkomutan olmuştur.
20
Temmuz 1922′de Başkomutanlık Kanunu sınırsız uzatılmış, M.Kemal’in cumhurbaşkanı
seçilmesine kadar kanun, geçerliliğini sürdürdü.
Tekâlif-i Milliye Emirleri (7-8 Ağustos 1921)
Ordunun
ihtiyacını karşılamak ve Sakarya Savaşı’na hazırlanmak için M.Kemal, Tekalif-i
Milliye Emirleri’ni yayınlanmıştır.
1. Her ilçede bir tane Tekalif-i Milliye
Komisyonu kurulacak.
2. Halk, elindeki silah ve cephaneyi 3 Gün içinde orduya
teslim edecek.
3. Her Aile bir askeri giydirecek.
4. Yiyecek ve giyecek
maddelerinin %40′ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri
ödenecek.
5. Ticaret adamlarının elindeki her türlü giyim eşyasının %40′ına
el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.
6. Her türlü
makineli aracın %40′ına el konacak.
7. Halkın elindeki binek hayvanlarının ve
taşıt araçlarının %20′sine el konacak.
8. Sahipsiz bütün mallara el
konacak.
9. Tüm demirci, dökümcü, nalbant, terzi ve marangoz gibi iş
sahipleri ordunun emrinde çalışacak.
10. Halkın elindeki araçlar aylık 100
km. askeri ulaşım yapacaklar.
Kars Antlaşması (13 Ekim 1921)
Rusya’nın
gözetiminde Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan ile TBMM arasında Kars
Antlaşması imzalanmıştır.
Antlaşmaya göre:
Önemi :
Türk Devleti’nin doğu sınırı kesinlik
kazanmıştır.
TBMM-Ukrayna Antlaşması (2 Ocak 1922)
Moskova Antlaşması’nın
içeriğini tekrarlayan bir antlaşmadır
http://www.hakkinda-bilgi-nedir.com/kurtulus-savasi-cepheleri-nedir+kurtulus-savasi-cepheleri-hakkinda-bilgi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder