Palyaço Nihat
Bir palyaço varmış. Adı Nihat’mış. Sirkte sahneye çıkarmış. Kendine özgü
konuşması ve hareketleriyle seyircilere neşeli dakikalar yaşatırmış. Palyaço
Nihat sahne dışı yaşamında konuşkan biri değilmiş. İçine kapanıkmış, kendi
halinde bir yaşam sürermiş. Mutsuzmuş palyaço, kederliymiş. İstermiş evi olsun,
karısı, çocukları olsun, ama olmamış işte. Gençken tanıştığı kızlara bir türlü ısınamamış, çok istemesine karşın, evlenememiş.
Palyaço sahneye çıkarken maske taktığı için arkadaşlarından bile onun
palyaço olduğunu bilmeyenler varmış. Palyaço bazı arkadaşlarını seyirciler
arasında görüyor ve onların kendisini alkışlamalarından mutluluk duyuyormuş.
Ama o sahne dışı yaşam var ya yani normalde yaşanan hayat, halkın yüzde doksan
sekizinin yaşadığı hayat, palyaçonun ilgisini çekiyormuş.
“ Keşke bu işin içine girmeseydim, diye düşünüyormuş. Keşke palyaço
olmasaydım. Neyine gerek senin palyaçoluk, neyine gerek senin
sanatçılık. Herkes gibi yaşa, bırak palyaçoluğu. Sanki palyaçoluktan para
kazanıyorsun, boş ver kazanmayı, bazen giydiğin elbiseler ve sahne dekoru için
cebinden para ödüyorsun. Hani gündüz dükkâncılık yapmasan gece
sirkte zaten sahneye çıkamazsın. Oradan kazandığın buraya aktarılıyor ki, palyaço başarılı oluyor. Yoksa her gece aynı elbiseyi giy, hep aynı dekor önünde oyun oyna, bırak alkışı seni seyretmeye
gelecek seyirci bulamazsın. “
Palyaço bir gün yakın arkadaşlarından birine bu düşüncesini açıklamış.
Bunun üzerine Çetin şunları söylemiş:
“ Sen sahne masrafının çoğunu kendi cebinden karşılamasan patron seni
kovar. Dünya çapında palyaçosun, büyük sanatçısın ama nedeni bilinmez, patron
seni mutlaka kıskanıyordur. İnan bana sahnede aldığın alkış azalınca en büyük
darbeyi patron vuracaktır. Beline ilk tekmeyi patron indirecektir. Bak biz
arkadaşız ama ben bile seni bazen kıskanıyorum. “
“ Patronun bana ilk tekmeyi vurduğunu varsayalım. İkinci tekme senden mi gelecek? “
“ Yok, be Nihat, benim sana tekme falan vuracağım yok. Patron da vuramaz, çünkü tekme vurmaya hazırlanırken kendini yerde bulur. Sen akıl almaz bir zekâya sahipsin,
Nihat. Ondan bir saniye önce davranırsın. Palyaçoluğu bırakıp da zekânı köreltme. “
Çetin’in sözleri palyaçoyu sevindirmişti. Maskesiz yüzüne tatlı bir gülümseme yayıldı. Yeni sahne dekoru yaptırmıştı. Borcu vardı. Para lazımdı. Acaba istese Çetin verir miydi?
“ Çetin, paraya ihtiyacım var. Bana borç verir misin? “ diye sordu.
Çetin cebinden bir tomar para çıkarıp palyaçoya verdi. Palyaço Nihat, Çetin’in verdiği parayı aldı. Sanata ve sanatçıya maddi ve manevi yönden destek olan iyi insanlar olmasa sanat da olmazdı,
sanatçı da olmazdı. Palyaço Nihat, o gece sirkte sahneye çıkınca ön sırada
oturanlardan birinin Çetin olduğunu gördü. Palyaço Nihat, sahnede takla atarken, komik şeyler anlatıp
seyircileri güldürürken, Çetin’in oyunun sonlarına doğru ağladığını fark edemedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder