Bugünlerde
kimlik konusundaki düşünceleriniz değişiyor mu?
Bir
kımıldanma, bir kariyer değişikliği yapmak için bir şeyler hissediyor musunuz
veya çocuklar yuvayı terk mi ediyor?
Kendiniz için
gönülden ve daha anlamlı birşeyler yapmanın belli belirsiz duygularına sahip
misiniz?
Yaşam
amacınızı yeniden değerlendiriyor musunuz?
Değişiklik genel olarak, sıkıca tutunduğum üzerimdeki bedensel kimlik
duygusuna olan bağı gevşetir. Kendimi nasıl düşündüğüm ile ilgili bilinen
etiketler değiştiği için gerçekten kim olduğum hakkında şüphe duyarım ve kendimi
nasıl bulacağım bulanıklaşır. Böylesi bir belirsizlik hali bir yerde şanstır,
çünkü bu durum yeni bir açıklıkla benim gerçek kimliğimi araştırmama sebep olur.
Ve böylece doğal bir şekilde daha yüksek bir farkındalık durumuna doğru
kayarım.
Raja Yoga meditasyonunda “ben” ve düşünceler önemlidir. Bu yüzden
öncelikle “ben”in kim olduğunu bilmek gereklidir. Ayrıca düşüncelerin nasıl
oluştuğunu ve nereden geldiğini anlamak da Raja yoga meditasyonu için
gereklidir.
Ben Kimim? Düşünceler mi, beden mi, yoksa başka birşey mi?
Düşünceleri yaratan benim. Olumlu ya da olumsuz, gerekli ya da gereksiz
düşünceler üreten benim. Bedeni hareket ettiren, ona can veren benim. Öyleyse
ben; düşüncelerden ve bedenden ayrı bir varlık, bir
enerjidir.
Ben; ebedi, maddi olmayan ve gözle görülmeyen bir ışık ve enerji
noktasıdır. Raja Yoga meditasyonunda bu ışık noktasına ruh adı verilir. Bedeni
hareket ettiren ve düşünceleri yaratan
ruhtur.
Ruhun üç tane organı vardır: Zihin, Akıl ve Kişilik. Bunlara ruhun
fonksiyonları da denir ve bu üç organ birbiriyle bir işleyiş
halindedir.
Zihin
Zihin;
düşüncelerin ve duyguların oluştuğu yerdir. Zihne kişilikten ve dışardan sürekli
düşünce üretmeye yarayan girdiler gelir. Zihin 24 saat düşünce üretir.
Eylemlerin kaynağı düşüncelerdir. Düşünceler tohum gibidir. Ne ekerseniz onu
biçersiniz. Olumlu düşünceler olumlu eylemlere ve olumsuz düşünceler olumsuz
eylemlere dönüşür. Eylemler de alışkanlıklara dönüşür. Alışkanlıklar
karakterimizi belirler ve karakterimiz de kaderimiz olur.Zihin yaramaz bir çocuk
gibidir. Onu-bunu isteyen, oraya-buraya koşturan yaramaz bir çocuk. Bu yaramaz
çocuğu idare edecek dirayetli (güçlü) bir anne-babaya ihtiyaç vardır. İşte bu
anne-baba akıldır.
Akıl
Akıl; karar
veren, seçim yapan, anlayan ve muhakeme eden organdır. Aklın fonksiyonlarını
bilmek ve onları uygulamak beni yani ruhu güçlü kılar. Güçlü bir ben için güçlü
bir akla ihtiyaç vardır. Düşünceler için akıl bir süzgeç gibidir. Gerekli ve
gereksizl olanı ayırt eden, olumlu ve olumsuzları seçen bir süzgeç. Akıldan
geçen düşünceler, ben, ruh için faydalı ve olumlu olan düşüncelerdir ve bana
zarar vermezler.
Kişilik
Düşünceler
akıldan geçtikten sonra eyleme dönüşür. Eylem, beden aracılığı ile söz, davranış
ve tutumlar şeklinde ifade edilir. Her eylem ruhta bir iz bırakır. Bu izler
derinleştikçe,yani eylemler tekrarlandıkça alışkanlıklar oluşmaya başlar. İşte
bu noktada kişilik dediğimiz organ devreye girer. Alışkanlıklar; hatıralar ve
duygular olarak kişilikte oluşmaya başlar. Bunlar da karakteristik
özelliklerimizi oluşturur. Ve bu özellikler temelinde kişilikten zihne
düşünceler gitmeye devam eder.
Bu işleyiş bir döngüye benzer. Sonsuz, hiç durmayan bir döngü...Bu
döngüyü değiştirirsem, ruh da değişmeye başlar...Ve ben değişirsem, dünya
değişir. Dünyaya bakış açım değişir. Bendeki olumlu değişiklik ilk önce yakın
çevreme ve daha sonra yaşadığım topluma yansır. Olumlu bir ben olumlu bir dünya
için ilk adım olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder