|
Tanıştığınız insanların isimleri
buhar olup hafızanızdan uçuyorsa bu gidişe bir son vermek sizin elinizde.
İsimleri hatırlamamanın yarattığı stresten kurtulmak için tanışma anından
itibaren yapmanız gerekenler bu yazıda...
İSİM HAFIZASI GELİŞİR
Mİ?
İsim ezberlemek/hatırlamak benim için çok zordur. Kimsenin ismini
kolay kolay öğrenemem. Öğrensem de öyle aniden hatırlayamam, hafızamın bir
yerlerinden çağırmam, üzerinde düşünüp, neyle birlikte kodladığımı anımsamam
gerekir. Tam öğrendim artık dedikten sonra bile bir bakarım hop uçuvermiş.
Kalabalıklar, gruplar, çok sayıda yeni insanla tanışmak en büyük kabusumdur. Art
arda birçok kişiyle tanıştığımda, insanlar elimi sıkarken adlarını söylediğinde
sıkıntıdan beynim uğuldamaya başlar. İçimden bir ses "birazdan onlar sana
isminle hitap etmeye başlayacaklar ve sen yine hiçbirininkini hatırlamadığın
için tuhaf durumlara düşeceksin" dediğinden çaresizlikle kıvranmaya başlarım.
Yıllardır birlikte çalıştığım iş arkadaşlarımı aniden birine tanıştırmam gerekse
isimleri, cebimdeki anahtarlıkla aynı hızda düşüverir zihnimden.
En
kötüsü de, yanınızda bir arkadaşınızla sokakta yürürken çok iyi tanıdığınız ama
ismini hatırlayamadığınız biriyle karşılaşmaktır. Yanımdakiyle, karşılaştığım
kişiyi tanıştırmam gerekir ama isim hatırlayamadığım için ya aymaza yatarım ya
da yaş/cinsiyet vb. gibi nezaket kurallarına göre yapmayı beceremem. Çünkü hemen
panikle yanımdakini, adını o an hatırlayamadığım kişiye tanıtıp arkadaşımın
kendi adını söylemesi için içimden dua ederim. Hele yüzünü hiç görmediğim
birileri hakkında bana birtakım hikayeler anlatılıyorsa vay halime... Sürekli
"kimdi o" diye sorup karşımdakinde zekamla ilgili ciddi soru işaretleri
yaratırım. "Bin kez söyledim ya kim olduğu" cümlesini duymaya ne kadar
alıştığıma şaşarsınız. Ve tabii isimlerle yüzleri anında ve doğru olarak bir
araya getirme becerisi olanlara ne kadar haset ettiğime de... Öyle arkadaşlarım
var ki üç ay önce bir yemekte içtiğimiz şarabın bırakın adını, içindeki üzüm
cinslerini tek nefeste sayabiliyorlar.
Ben geçen hafta izlediğim filmin
anca konusunu hatırlarken bazıları 20 yıl önce gördüklerini sahne sahne
sıralayabiliyor. İyi bir hafızaya sahip olmak gerçekten de muazzam bir yetenek.
Peki bununla doğmayan, benim gibilerin hali nice olacak? Psychology Today
dergisindeki bir makaleden öğrendiğime göre bizim gibiler için de hala bir umut
ışığı var.
Dr. Susan Krauss Whitbourne’ye göre bazıları, isim ve yüzleri
anında ilişkilendirme yeteneğine sahip olarak doğuyor. İlginç biçimde hepimizin
yüz ayırt etme yeteneğimiz, isim hatırlama becerimizden daha gelişkinmiş. Bilim
insanlarına göre yaşamımız boyunca ilişki kurduğumuz yüzlerce/binlerce yüzü,
ayırt etmede her birimiz uzman sayılacak düzeydeymişiz. Burada asıl mesele,
karşılaştığımız bunca yüze ait ismi de zihnimizden çağırabilmekmiş. Zaten ben de
tam da bundan muzdarip durumdayım. Ve bu konuda yapılan araştırmalar, benim gibi
isim hatırlama özürlülere bir nebze ışık tutabilir nitelikte: Biricisi, bir yüzü
hatırlamak için saç, kulaklar, omuz, boyun gibi dış konturlere bakmak işe
yaramıyormuş. 2012’de yapılan bir araştırmaya (Charlie D. Frowd) göre insanlar
yüzü çevreleyen bölgelere dikkat sarf ettiğinde, yüz hatırlama oranları
düşüyormuş. 2011’de yapılan bir başka araştırmada (Iris Gordon ve James Tanaka),
bir insanı önce görüp sonra ismini öğrendiğimizde, hatırlama oranınız yine ciddi
biçimde düşüyormuş.
Ve son olarak da 211 tarihli bir başka araştırmada
da (Takahiro Sekiguchi) yüz ve isim ilişkisi kurmada iyi olanların ne
yaptıklarına bakılmış ve bu kişilerin karşısındakinin en çok göz çevresine
odaklandığı saptanmış. Bu araştırmalar sayesinde, yüzlerle isimleri bir araya
getirmekte zorlananlar için altı maddelik bir gelişim önerileri listesi çıkıyor:
1. Karşınızdakinin gerçekten gözüne bakın: Gözler birini hatırlamak için
en iyi veri bankalarıymış. Üstelik zamanla ve yaşla en az değişen yüz bölgesi
olduğu için de (kırışmasına ve ışığını biraz kaybetmesine rağmen temel
özellikleri aynı kaldığından) karşınızdakinin ifadesini bir kez öğrendiniz mi
unutmanız zorlaşıyormuş.
2. Derin bilgi işleme kanalları kullanın:
Kelimelerden oluşan bir listeyi ezberlemek için yalnızca bu sözcüklere bakmak ya
da yüksek sesle okumak yeterli değilmiş. Gerçekten de tecrübeyle sabit ki
anlamlarını düşünmek, cümle içinde kullanmak, bunları bize çağrıştırdıkları
başka kelimelerle kodlamak hatırlamada çok işe yarıyor. Benzer bir yöntem, isim
ve yüzleri eşleştirmek için de öneriliyor. Yani bir insanın yüzüne baktığınızda
ismiyle ilgili hatırlatıcı bir bağlantı bulmaya çalışmak, ikisini de hatırlamada
çok işe yarıyormuş.
3. Mümkünse önce isim sonra yüz: Araştırmaların,
ismini önce öğrenip kendisini sonra gördüklerimizi daha iyi hatırladığımızı
gösterdiğinden bahsetmiştik. Örneğin bir iş görüşmesine, toplantıya, davete,
partiye, eğitime vb. gidiyorsanız orada olacak kişilerin isimlerini önceden
öğrenip sonra tanışmak hatırlama oranını artıracağı için iyi bir taktik
olabilir.
4. Tanıştırılma sırasında iyi dinleyin: Bunun gerçekten önemli
olduğunu tecrübeyle biliyorum zira nasılsa hatırlamayacağım diye biriyle yeni
tanıştığımda ismine hiç dikkat etmiyorum. Uzmanlar tanışma anında ismi zihne
iyice yerleştirmek için zaman ve dikkat harcamanın, daha sonra düşünmekten,
çalışmaktan çok daha hızlı ve etkili olduğu görüşünde.
5. Evde pratik
yapın: Bunun için en iyi yol, televizyon seyrederken ya da gazete/dergi okurken
ünlülerin isimleriyle yüzlerini eşlemeye çalışmak. Özellikle de dizi veya film
seyrederken oyuncuların gerçek isimlerini bulmak, hatırlamak, her sahnede tekrar
zihninizden çağırmak işe yarayan ve kimseyi kırmayacak bir egzersiz olarak
öneriliyor.
6. Rahatlayın: "İsimleri hatırlayamayacağım" diye gerilmek
fiziksel olarak da gerçekten hatırlayamayacak hale getiriyormuş beyni. Çünkü
hormonal sisteme binen stres yükü, vücutta kortizol üretimine neden oluyormuş.
Bu da, her türlü hafıza fonksiyonuna zarar vererek psikolojik korkuyu fiziksel
bir gerçeklik haline getirerek kısır döngüye neden oluyormuş. Sanırım bu konuda
en önemli nokta, Süleyman Demirel kadar olmasa da isim ve yüz eşleştirmede
ilerleme gösterebileceğimize inanmak ve korkup kaçmak yerine konunun üzerine
gitmek. Ben denemeye kararlıyım zira bu iş böyle gitmez... |
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder