31 Temmuz 2013 Çarşamba

Çok mutluluk da mutsuzluk getirir! Neden mi?

Çok mutluluk da mutsuzluk getirir! Neden mi?

 
kadın
İnsanoğlu hep mutlu olmak ister,bu onun hakkı dır zaten,mutlu olmak için severiz,mutlu etmek için çalışırız,mutlu olmak için sevilmek isteriz,mutlu etmek için severiz.Mutlu olmak tabibki çok güzel bir şey…. İnsanın en önde siteklerinden biridir.
Geçenlerde böyle bir başlık okudum “Çok mutlu olmak ta mutsuzluk getirir” okudum ve gerçekten bunu hiç düşünmemiştim.Yapılan araştırmalarda insanın erken yaşta her istediğini elde etmesi,her arzsunu gerçekleştirmesi, bencil ve daha az başarılı kılar diyor.Böyle bakıldığında kişi en erken yaşta mutluluk adına her istediğine kavuşursa, bence uğraşacak,çaba gösterecek,çalışıp çabalıyacak bir gayesi kalmadığından mutluluğu mutsuzluğa dönüşebilir. Can sıkıntısından ve ğuraşacak bir şeyiolmayan insan sıkıntıya girer ve sağlığı bozulur.Gerçekten mantıklı bir düşünce.
Her şeye sahip bir insan tembel,çalışmak istemeyen,hayattan beklentisi olmayan bir insan olur.İnsan eğer her şeyi varsa bile çalışmaya gayret etmeli,kendi ihtiyacı yoksa bile başkalarının ihtiyaçlarını karşılamada “banane” diyerek hareket etmemeli diyorum.
İşte bu açıdan bakıldığında çok mutlu olmak mutsuzluk getirebilir.Bana göre derler ya “Allah dağına göre kar verir” diye,işte insan mutsuzluğuda,sıkıntıyıda,acıyı da görmelidir ki ilerki yaşamında elde ettiği mutluluğun anlamını ve değerini bilebilsin.Allah acıyı da sıkıntıyıda çok sevdiği halde kullarına verir.Çünkü mutluluğuda,huzuruda ,selamete çıkaracak olanın yine kendinin olduğunu bildirmek ve şükretmemizi sağlamak için.Ama bizler sakın alınmayın ama sadece sıkıntımız anında dua eder yardım bekleriz.Oysa sıkıntıdan öncede şükrenen ve hamd eden kul sıkıntı anında o şükürlerinin hemen karşılığını görür.
İnsan mutlu olamk,sağlıklı olamak için her zaman bir uğraş içinde olmalıdır.Eğer bir uğraşı yoksa kişi bunalıma girer,sıkıntı yaşar.Bu uğraş iş olabilir,evde kitap okumak,bir yardım derneğine üye olmak,yaşlıları ziyaret etmek,öksüz çocukları sevindirmek.Dua okumak ve ibadet etmek de ayrı bir uğraştır.İşte insanın mutlulugunu mutsuzluğa çevirmek te mutlulugunun devamını istemekte kendi elindedir.
Herkese hayır dolu,sağlık dolu mutlu yaşamlar diliyorum.
http://mutlulugunsifresi.com/cok-mutluluk-da-mutsuzluk-getirir-neden-mi-okuyun-ozaman.html

FARKLI İNANIŞ ÇEŞİTLERİ

Büyülü Kafalar

 
BATIL İNANIŞLAR

Beyaz Dumanlı Şaman Tütsüsü

 
BATIL İNANIŞLAR

Dua Silindirlerini Çevirmek, Tibet

 
BATIL İNANIŞLAR

Hindu Tanrılarını Yüzdürmek, Bombay, 1994

 
BATIL İNANIŞLAR

Atalardan Süregelen Masallar Dinlemek

 
BATIL İNANIŞLAR
 
http://www.arastiralim.net/tag/batil-inanislar

Serada Yetişen Çocuklar

Serada Yetişen Çocuklar

 
Marmara Belediyeler Birliği tarafından düzenlenen “Teknoloji Bağımlılığı ve İnsan” konulu seminerde konuşan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, birbirinden çarpıcı açıklamalarda bulundu.
DÜRTÜ FAZLA OLUNCA, BAĞIMLILIK BAŞLIYOR
Türkiye’nin internet kullanımında bağımlılık sınırındaki ülkeler konumunda olduğunu söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İnsanları bağımlı yapan, bilgisayar veya internet değil, oradaki ortamdır. Bu ortam bazen oyun, bazen birtakım görüntüler, bazen sanal sohbet oluyor. İlgi duyulan ortam, beyinde dürtü problemi yapıyor. Sinir bilimcileri tarafından ‘sessiz bölge’ olarak bilinen bölgede fazla dürtü olunca, bağımlılık başlıyor. Teknoloji bağımlılığı, aynı uyuşturucu ve alkol bağımlılığı gibidir. Teknolojiyi doğru bir şekilde, kararında ve insanlığın hizmetinde kullanmalıyız. 1 GB’lık muska yapan sahte hocalar bile var.” diye konuştu.
ÖNÜNE GELENE ÂŞIK OLAN İNSANLAR TANIYORUZ
Nevzat Tarhan açıklamalarının devamında, “Parayı kullanmakla, duyguyu kullanmak arasında önemli bağlar var. Duygularını kontrol edemeyen ve önüne gelene âşık olan insanlar tanıyoruz. Burada sosyal sermaye dediğimiz sorun başlıyor. Avrupa ülkelerinde ciddi bir sosyal sermaye sorunu var. Ahlaki sistem çökmüş durumda. Fransa’da % 52 gayrimeşru çocuk var. Türkiye’de de Denizli ve Kayseri’de boşanma oranlarının, evlilik oranlarının üstünde olması düşündürücü. Birbirlerine âşık insanlar, evlendikten 6 ay sonra boşanıyor. Ailelerde mutlaka sorun çözme sistemi oluşturulmalı.” dedi.
APARTMAN ÇOCUKLARINI, BİLGİSAYARA MAHKÛM ETMEYİN
Çocukların mutlaka sosyalleştirilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Aileler, çocuğum nasılsa evde, elimin altında diyor. Oysaki odasına kapanan çocuk, belki şiddete veya bağımlılık yapıcı maddeye alıştırılıyor, belki bir yuva yıkıyor. İnternette fazla zaman geçiren çocuğu olan aileler, hemen bir kliniğe başvurmalı. Erkek için iş neyse, çocuk için de oyun odur. Çocuklarınızla oyun oynayın. Apartman çocuklarını bilgisayara mahkûm etmeyin. Onları mutlaka sosyalleştirin. Bu çocuklar kreşlere de gönderilebilir. Serada yetiştirir gibi yetiştirmeyelim çocuklarımızı. Bazı riskler almalıyız çocuğumuzun iyiliği için. Anne babalık, kapalı kutuda çocuk yetiştirmek değil, onları hayata hazırlamaktır.” diye konuştu.
EMNİYET KEMERİ NE İSE, KULAKLIK DA ODUR
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sözlerinin sonunda cep telefonlarının zararlarına da değinerek, “Cep telefonlarının beyin hücrelerine zarar verdiği ispatlandı. Fazla kullanım durumunda genleri zedeleyip, DNA’larda bozukluğa neden oluyor. Araç kullanımında emniyet kemeri ne ise, cep telefonları için de kulaklık odur.” dedi.
Serada yetişen meyve-sebzeler nasıl sağlıksız, tatsız ve çürük oluyorsa,
apartmanda yetişen yeni nesil de aynen sağlıksız, tatsız ve çürük oluyor malesef.
 
 
http://www.arastiralim.net/serada-yetisen-cocuklar.html

İNSANLIK NEREYE KOŞUYOR?

İNSANLIK NEREYE KOŞUYOR?
 
 
“Biz kimsenin düşmanı değiliz, yalnız , insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız.’’diyen Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK insanlığın sanki açık tarifini yapıyordu.Yine gönüllerin baş elçisi Mevlana da “ yaratılanı sev Yaratandan ötürü’’ diyordu.
Evrende bütün her şey sanki insanlığın mutluluğunu ön plana çıkarmıştı. Bu güzelliklere vasıl olmak insanların birbirleriyle kucaklaşması ve yakınlaşmasına bağlıydı. Dünya barışının da sağlanması için bütün ülkeler ve insanların çaba harcaması gerekmekteydi. Yine Atatürk 1933’te yapmış olduğu bir konuşmasında; Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiçbir renk , din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı hakim olacaktır.’’ Sözleri günümüzdeki bütün zor durumda bulunan ve zulüm gören mazlum insanların beklentisidir.
Ortadoğu’da kaynayan kazanların arasından ve hemen her gün ölüm haberlerinin son derece normal olan bir coğrafyadan sesleniyor olmak ürkütücü aslında. Kılıçların çekildiği ve bir daha kınına sokulmayacak olan savaşların arifesinde olmak ya da olmaya çalışmak belki de her ikisi de zor. Düşünmeden olmuyor. Biz bu hadiselerin neresindeyiz? Neresinde durmamız gerekiyor? İnsanlık Kosova’da, Bosna–Hersek’te, Afganistan’da, Pakistan’da Arnavutluk’ta, Çeçenistan’da, Filistin’de, Keşmir’de, Karabağ’da, Doğu Türkistan’da (Sin chiang Uygur Özerk Cumhuriyeti-Çin), Azerbaycan-Dağlık Kara bağ’da Lübnan’da, Irak’ta … v.b nerede kalmıştı? Neden bu kadar geç kalmıştı? Açılan toplu mezarların, ölen masum kadın ve çocukların hesabını kim ödeyecekti? Neden bu kadar insanlığın yararına örgütler varken ve en önemlisi de insan hakları diye bir gerçek varken bunlar yaşam alanına geçirilemiyordu? Sorular cevaplanamayacak kadar zordu tabiî ki …
Asırlardır bu coğrafyada (Anadolu’da ) kurulan devletler; Hititler, Roma İmp., Selçuklu Dev. Ve Osmanlı İmp. hep bir dünya devleti olmuşlardı. Kıta–Kara teoremine göre bütün dünyanın gözü Anadolu ve Anadolu’yu çevreleyen deniz ve boğazların üzerindedir. Neden? Çünkü onlar da bir dünya devleti olup halkını daha çok mutlu etmek istiyor. Yalnız kendi halkınızın mutluluğu diğer masumlara zarar veriyorsa sizin özgürlüğünüz orada sona ermiyor muydu? Bu tanımı siz batılılar yapmamış mıydınız? Avrupalılar ortaya “Şark Meselesi’’ ( Doğu Sorunu) diye bir kavram atmışlardı. Zaman ve mekana bağlı olarak bir bukalemun olan bu kelimenin temelinde Avrupa-Türk ilişkileri yatmaktadır. İki dönemde değerlendirilen bu kelime; I.Dönemde Türkleri Balkanlar’dan atmak ki, bunu Balkan savaşları neticesinde hemen hemen başardılar. II.etapta ise Türklerden İstanbul’u alıp, onları Anadolu’dan çıkarıp Ortaasya’ya geri göndermek. Bunu gerçekleştirme adına Türk nesli üzerinde ki oyunlar açıktır. Kültür değişmesi, Kardeşi kardeşe düşürme ve birbirleriyle çekiştirme,suni gündemler yaratma,gençleri kamplaştırma… v.b gibi. Eğer bu kadar önemli bir coğrafyada yaşamıyor olsak bu kadar problemimiz olmazdı. Yani bizim hiçbir zaman düşmanımızın olmama ihtimali yok gibi. Ermeni Meselesi, Güney doğudaki terör olayları, Doğu Karadeniz’de bir Pontus Devleti hayali, Büyük Yunanistan(Megali-İdea), Kıbrıs Sorunu,Ege Adaları sorunu, Kıta Sahanlığı sorunu, Patrikhane sorunu, Misyonerlik ve casusluk sorunları, kardeş kavgaları… v.b gibi sorunlarla bizi bize bırakmayacaklar. Çünkü bırakılırsak eğer Ortadoğu’nun gerçek abisi dün olduğu gibi bugünde ortaya çıkabilir. Asırlar boyu Osmanlı Devleti bütün orta doğudaki devletleri sorun çıkmadan yönetmişti. Şimdi onun bıraktığı coğrafyada batılı devletler bunu uygulamaya çalışıyor ama nafile… Masa başı planlarla yeni dünyanın haritasını çizmeye çalışanlara karşı Türk gençliğinin gözünü artık açması gerekiyor. Ey yeni nesil genç neden hala oyundasın? Neden boş yere vakit geçiriyorsun? neden boş gözlerle etrafına bakıyorsun? Sen ki Fatih’in İstanbul’u feteddiği yaştasın.Akif’in dediği gibi “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı! Düşüm altındaki binlerce kefensiz yatanı. Bu topraklara sahip çık, bu değerlere sahip çık. Değeri bilinmeyen vatansızlık ve özgürlük görmek istersen Irak’a bak yeter.Siz değerli gençler; sorumluluğu büyük ve bir o kadar da meşakkatli bir yolun yolcularısınız. Bu yolda her türlü fedakarlığa razı olan ve zorluklara katlananlar olarak görülmelisiniz. “Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır. Öğrencilerimiz de vatanına ve milletine bağlı, Atatürk ilke ve inkılaplarına sahip çıkan, her olumsuzluğa rağmen özünü koruyabilmelidir. Ey Türk Gençliği! Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
DEMİRHAN YILMAZ
TARİH BİLİM UZMANI
demirhan.yilmaz76@hotmail.com

28 Temmuz 2013 Pazar

Buz dünyası belgeseli


okyanus krallığında yaşam biçimi


Okyanus krallığında yaşam ve hayat belgeseli


En Zehirli 10 Çiçek

En Zehirli 10 Çiçek



Çiçek sözcüğünü her zaman güzel beğenilen şeylere kullanmışızdır.Siz hiç kötü bir anlamda kullanılan çiçek ismi duydunuz mu? Sevdiklerimize mesela annemize, sevgilimize hep çiçek alırız, ama bu yazıdan sonra bu çiçekleri alma amacımız belki değişebilir.
İşte Dünyanın En Zehirli 10 Çiçeği
Düğün Çiçeği
Düğün Çiçeği
Düğün Çiçeği

Resimde ne kadar da güzel gözüken bu çiçek, güzellik maskesinin altında zehir barındırıyor.Adı düğün çiçeği olan bu çiçekler bahar aylarında çiçeklenmeye başlar ve yaz boyunca güzelliğini ihtişamanı sürdürürler.Yaklaşık 400 türü kadar olan bu çiçeğin taze kısımları hayvanlar tarafından yendiğinde zehir etkisi gösterir ve teşhis olarak buruk tat ve ağızda oluşan kabarcıklar olarak belirtiler gösterir.Bu çiçeklere elle dokunulması deri iltihaplanmasına sebep olur bu yüzden dokunulmaması tavsiye edilir.

Ortanca
Ortanca
Ortanca
Anavatanı Japonya olan ortancalar, gösterişli çiçekleri, rengarenk oluşlarıyla bir çok yerde hatta evlerimizde sık sık rastlayabileceğimiz türden bir bitkidir.Ama ne kadar güzel olurlarsa olsunlar, ne kadar güzel kokarlarsa koksunlar, bu çiçeklerin yutulması halinde, kusma, ateş, karın ağrıları hatta komaya bile girilme durumu var.Siz siz olun çocuklarınızı ve hayvanlarınızı bu çiçekleri yutmasından koruyun.

Nergis
Nergis
Nergis
Anavatanı Avrupa olan Nergis çiçeklerine hemen hemen tüm Akdeniz kıyılarında rastlanır.Hatta bazı türlerine Japonya da bile rastlayabilirsiniz ama İspanya ve Portekiz de çok çeşitli renklere sahip Nergis çiçeklerini görebilirsiniz.Bu güzel hatta bilindik çiçekte ne var derseniz, Nergis çiçeklerinin tüm çeşitlerinde alkaloid lycorine zehiri bulunmakta ve yeterli dozajda alındığında ölüme yol açabilir.Hatta 2009 yılında ilkokul öğrencileri yemek dersinde çorbalarına bir miktar nergis koymaları sonucu hastaneye kaldırıldılar.

Morsalkım
Morsalkım
Morsalkım
Morsalkım çiçeği resimde olduğu gibi mor renkli çiçekleri ile evlere tırmanan, evlerin dış yüzeyini tamamen kaplayan özelliğiyle kartpostal görünümü veren bir çiçek türüdür.Amerikan dizisi olan Desperate Housewifes ın da sembolü olan bu çiçek aslında tehlikelidir.Yeterli miktarda yenildiği taktirde ateş, mide bulantısı ve kusma meydana getirebilir.

Müge Çiçeği
Müge Çiçeği
Müge Çiçeği
Müge Çiçeği beyaz çan şeklinde çiçekleri olan çok yıllık bir bitkidir.Hoş kokusu sayesinde esans yapımında kullanılan müge çiçeğide yine diğer çiçeklerimiz gibi gizli zehirli çiçeklerimizdendir.İçerdiği zehir sayesinde yetişkin insanlarda belli bir miktar bir kaç çiçek yada meyvesi yenmesiyle karın ağrısı yapabilir ama çocuklar için yine tehlikelidir.Her keyif veren maddenin zararlı olması gibi her güzel çiçeğinde bir kusuru oluyormuş demek ki…

Yüksük Otu
Yüksük Otu
Yüksük Otu
Borazan şeklinde çiçekleri olup ağızları açık olarak aşağı bakar.1-2 yıllık bir süs bitkisidir, mor renkli çiçek açar.Tıp sanayisinde oldukça önemlidir.Digitalin denilen kalp ilacı yapımında kullanılan madde bu çiçeklerden elde edilir.Ve yazımızın konusu gereği bu Yüksük Otu da zehirli bir çiçektir.Bu çiçekten zehirlenmelerde kusma, halisünasyon, kalp ritm düzensizliği gibi belli başlı etkileri mevcuttur.

Ormangülü
Ormangülü
Ormangülü
Ormangülü yeryüzünün hemen hemen her yerinde rastlayabileceğimiz, kurak yerler dışında her yere uyum sağlıyabilen bir bitki türüdür.Gövdesi genellikle çalıdır, nadiren de olsa odunsu gövdesi olabilir ama olursa da 50 metreye kadar uzayabilir.Ormangülünü çiçeklerinden yapılan bala Deli Bal denir ve halisünasyon özelliği vardır.Eski zamanlardan beri bu çiçeğin bu özelliği bilinmektedir, şamanlar az ekmek yememişlerdir bu yöntemle :) bu bitkinin toksinleri atların ölümüne neden olabilecek kadar güçlü bir zehirdir.

Trompet Çiçeği
Trompet Çiçeği
Trompet Çiçeği
Güney Amerika ya özgü çiçekleri trompete benzediği için Trompet Çiçeği denmiştir.Çok renkli türleri vardır, güzel görüntüsünün ardında tahmin ettiğiniz gibi bu çiçeğinde halisünajik etkileri vardır.Kabile şeflerinin bu sırrı çözmesiyle kabilede hatrı sayılır bir karizmalara sahip olmasının altında yatan bu sırlardır.Belirli dozajtan sonra tehlikeli boyutlara ulaşabilecek toksinler içerir.

Çiğdem Çiçeği
Çiğdem
Çiğdem
Çiğdem çiçeği, çiçeklerinden ve renklerinden dolayı bahçe düzenlemelerinde oldukça tercih edilen bir bitkidir.Ama bu güzel çiçeğin yanlışlıkla da olsa yenilmesi durumunda ciddi zararlar gelebilir.Çünkü bu çiçeğin zehrinin malesef ki panzehiri yok…

Güzelavrat Otu

Güzelavrat Otu
Güzelavrat Otu
Belladona yani italyanca güzel kadın anlamına gelen güzelavrat otu içerdiği atropin maddesi sebebiyle bir zamanlar kadınların gözlerini büyütmek için kullandığı bir bitki türüdür.Meyveleri olgunlaştıkça yeşilden siyaha doğru renk alır.Konumuz gereği bu çiçeğin zehirli yönünden bahsetmek zorundayız ama malesef bu çiçek karşılaşabileceğiniz en tehlikeli çiçeklerden biridir.Yapraklarında tüm sinir sistemini felç edecek kadar alkaloid toksinler içeren bu çiçek sağlıklı yetişkin bir insanı bile öldürebilir.Zehirlenmelerde ise, bulanık görme, baş ağrısı, halisünasyon gibi etkileri görülebilir.
Park bahçe gibi süslemelerde sık sık yukarda saydığımız çiçeklerden karşılaşabilirsiniz, bu yüzden ufak çocuklarınızı ve evcil hayvanlarınızı bu çiçeklerden uzak tutmanızı tavsiye ediyoruz.

http://www.veyrut.com/en-zehirli-10-cicek.html
 

Mükembel uçuş makineleri kuşlar


GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ATEŞLİ SİLAHLAR BELGESELİ


Geçmişten günümüze savaş makineleri belgeseli


27 Temmuz 2013 Cumartesi

Çanakkale Savaşı'nda Kullanılan Askeri Malzemeler...

Çanakkale Savaşı'nda Kullanılan Askeri Malzemeler...






Fransız Miğfer



Bomba Kemeri



Osmanlı Borozan



İngiliz Siper Küreği
İngiliz Siper Küreği




El Bombası Pimi




Enjektör




Barut Fıçısı




Gaz maskesi
Alman Malı Osmanlı Gaz Maskesi




İngiliz Siper Küreği




İngiliz Mermileri




Yardım Kumbarası



Kurşun eritme kabı




Küpeşte çivisi




Osmanlı Kütüklük




Mermi çekirdekleri




mermiler




Fünye
Top Memi Kovanına ait Fünye ve İtme Tıpası




Top Mermisi Kovanları




İngiliz Su Arıtma Tankının Musluğu




Osmanlı Ayarlı Top Mermi Başı




Havan Mermisi Başı




Ocak




Osmanlı el bombası




Şarapneller
Top Mermi Kovanı İçinden Çıkmış Çeşitli Boyda Şarapneller




Osmanlı kilit




Şarapnel dolu top mermisi




Osmanlı Eğer Takımı
Osmanlı Süvarilerince Kullanılmış Eğer Takımı




Asma Kilit
Asma Kilit Muharebe Alanında Bulunmuştur




Osmanlı Gaz Lambası
Osmanlı Ordusunca Kullanılmış Küçük Boy Alman Gaz Lambası




Osmanlı Sahra Telefonu
Alman Malı Osmanlı Sahra Telefonu




Patlamamış Top Mermisi
Patlamamış Top Mermisi




Büyük Top Mermi Başı
Top Mermi Başı ( Seyit Onbaşının Sırtında Taşıdığı Mermilerden)
Kaynak ; Çanakkale Müzesi