2 Aralık 2012 Pazar

Üç Beyazlar (Tuz, Un, Şeker) Zararlı mıdır?



Üç Beyazlar (Tuz, Un, Şeker) Zararlı mıdır?

İnsanlar zenginleştikçe daha rahat bir yaşantı sürmektedirler. Bu yaşantının başlıca özellikleri; aşırı sıcak, aşırı soğuk ve çevrenin diğer olumsuz etkilerinden korunma ve bedensel hareketleri en aza indirmedir. Klimalı evler, asansörler, otomobiller, elektrikli ev araçları, elektrikli merdivenler, sıcak ve soğuktan koruyan giysiler zengin yaşamın özelliklerindendir. Bu yaşantı, beslenme gereksinmelerinin de değişmesine neden olur.Yeme ve içme sisteminde buna paralel değişiklikler yapılamadığında, bazı besin maddeleri zararlı kabul edilir. Yerine göre bu maddeler yaşam için vazgeçilmez nitelikler taşır, yerine göre vücuda zarar verir. Uygun kullanmayı bilmek gerekir.

Tuz

Tuz vücudumuzda suyun tutulması, kas ve sinirlerin çalışması için gereklidir. Tuz, besinlerin bileşiminde bulunduğu gibi, göllerden, denizlerden ve kayalardan saf olarak da elde edilir.Elde edilen bu tuz, besinleri işleyerek saklamak ve yemeklerin lezzetini arttırmak için kullanılır.İnsanın günlük tuz alımı 5-15 gram arasında değişir. Aşırı sıcaklarda, fazla beden hareketlerinde terlemeyle, ateşli hastalıklarda terleme ve idrarla, ishallerde dışkıyla su ve tuz kaybedilir.Bu nedenle rahat ortamda yaşayan kişinin tuz gereksinmesi azken, ağır işte çalışanların, aşırı sıcaklardan korunamayanların, sık ishal olanların gereksinmesi fazladır. Doğal besinlerde tuz az miktarlarda bulunur. En çok tuz bulunan besinler; yeşil yapraklı sebzeler, süt, et ve yumurtadır. Bunun yanında, işlenmiş besinlerde daha çok tuz vardır.En çok tuz bulunan işlenmiş besinler; salamura besinler (zeytin, peynir, turşu) bisküvi, kek vb. konserveler, kahve, ekmektir.İşlenmiş besinlerin çok tüketilmesi tuz alımını da artırır. Fazla tuz gereksinmesi olmayan kişilerin yemeklerine tuz eklemeleri gerekmez ve hatta işlenmiş tuzlu besinleri az tüketmeleri de gerekir. Bunun yanında, fazla idrar çıkaran, aşırı terleyen ve ishal olan kişilerin içecek ve yiyeceklerine tuz eklemeleri zorunludur. Tuz, kan basıncını artırır.Bu nedenle, tansiyonu yüksek olanların yemeklerine tuz koymamaları önerilir. Ayrıca, böbrek bozukluklarında, bazı kalp hastalıklarında, vücudun belirli yerlerinde su toplanmalarında (ödem), doğal besinlerin bileşimindeki tuzla yetinilmeli, yemeklere tuz eklenmemelidir. Aşırı ishaller de ise, tuz, şeker, limon suyu, çay karışımı sıvı hayat kurtarır. Yine, ishalin ve aşırı terlemenin olumsuz etkisi tuzlu ayranla giderilebilir.

Un

Unun zehir kabul edilmesi, iyice saflaştırılıp beyazlatılmasından sonra olmuştur.Un, buğday ve diğer tahıl tanelerinden elde edilir. Tanede, canlıların, bu arada insanların beslenmesi için gerekli maddelerin çoğu bulunur.Bu maddelerden vitaminler, mineraller ve protein tanenin diş kabuğundaki kepek ve öz kısmında daha yoğunlaşmıştır.İnsanoğlu modern teknoloji kullanarak tahıl tanesinin dış kabuğu ve çekirdeğini ayırmayı, böylece, göz ve damak tadına daha uygun un elde etmeyi

başarmıştır.Görünümü ve tadı güzel olan bu undan yapılan ekmek ve diğer ürünlerin besleyici değerleri ile, bağırsakların çalışmasındaki etkinlikleri azaldığından, vitamin yetersizliklerine ve bazı kalın bağırsak hastalıklarına neden olmaya başlamıştır.Ayrıca, görünüm ve tadı güzel olan beyaz ekmek ile saf undan yapılan pasta, kek, büsküvi gibi besinler daha çok yendiğinden dolayı, şişmanlığın ve diş çürüklerinin oluşumunda da etkilidir. Kepeği ve özü ayrılmadan değirmenlerinde öğütülen unun vitamin ve protein değeri daha yüksek olmasına karşın, içindeki kepekten dolayı, besinlerle alınan demir, kalsiyum, çinko gibi vücut çalışması için gerekli olan minerallerin kullanımları azalır. Eğer, un hamur haline getirilip mayalandırıldıktan sonra ekmek ve çörek yapılırsa, kepeğin olumsuz etkisi azalır. Hamura eklenen maya, mini canlı olduğundan, kepeği parçalar ve bu tür undan yapılan yiyeceklerin besleyici değerlerini yükseltir. Bu nedenle, undan yapılan yiyecekler kişinin enerji gereksinmesine uygun miktarlarda tüketilmeli, aşırı beyazlatmadan kaçınılmalı ve mayalandırma işlemi uygulanarak ekmek ve çörek yapılmalıdır. Yine, un-yoğurt-domates suyu karıştırılarak ekşitildikten sonra yapılan un tarhanası da bir nevi mayalanma işleminden geçmiş sayılır.Tarhana herkes için yararlı bir besindir.

Şeker

İngiliz bilim adamı Judkin, şekerin zehirli olduğunu söylemiştir. Zehir insanı ürküten bir sözcüktür.H albuki biz iyiliği hoşluğu tanımlamada şeker ve tatlı sözcüklerini kullanırız. Sevdiklerimize “şekerim”, “tatlım” diye hitap ederiz. İyi insanın niteliklerini “şeker gibi” diye belirtiriz.Dini bayramlarımızdan biri “Şeker Bayramı”dır. Şeker yiyebildikleri için insanları mutlu sayar, herkesin şeker yiyebilmesini dileriz. Bütün bu inançlarımızın karşısına nasıl olur da, duyduğumuzda irkildiğimiz zehir sözcüğüyle çıkılır.Bu çelişkiyi kavramanın tek yolu “her şeyin aşırısı zararlıdır” ilkesini benimsemektir. Şeker,şeker pancarının fabrikalarda işlenerek şeker kısmının ayrılmasıyla elde edilir.Buna göre, pancar doğal besin olmasına karşın, şeker saf besindir. Şeker saf enerji kaynağı sayılır.Ancak, şeker tek başına alındığında protein, vitaminler ve mineraller olmadığından vücutta şekerden enerji oluşamaz. Bu nedenle “şeker boş kalori kaynağıdır”.Özellikle küçük çocuklara şekerli mamalar çok verildiğinde, büyüme ve gelişme durur ve çocuk hastalanır.Bu hastalığa kuvaşiorkor “şeker bebeği” denmiştir. Ağzımızdaki mini canlılar da şekeri çok severler.Özellikle, sık aralıklarla şeker aldığımızda, bu mini canlılar şekeri yiyerek asit yaparlar. Bu asitte dişleri çürütür.Bu nedenle, özellikle dişlerin sürme zamanlarında ve gelişme çağında şekerin çok ve sık tüketilmesi diş çürüklerinin başta gelen nedenidir. Şeker; un,yağ, ceviz, fıstık, kaymak gibi besinlerle karıştırılıp kalori değeri çok yüksek tatlılar yapılır. Şekerlemelerin esası da şekerdir. Tatlı ve şekerlemeler zevkle sevilerek yenir. Böylece kişi farkında olmadan harcadığından çok kalori alır ve şişmanlar. Şişmanlık bir çok hastalığa zemin hazırlar. Şekerin zehir etkisi yapmaması için dengeli ve yerinde kullanılması gerekir. Yediğimiz ekmek de sindirildiğinde şekere çevrilir. Bu nedenle, insanın şeker gereksinmesi yoktur. Tatlı tat arzumuzu doyurmak için enerji alımımızı artırmamak koşuluyla şekerden yapılan tatlılardan yiyebiliriz. Beden hareketi az olanlar, ağır tatlılardan sakınmalıdırlar. Bebekler, şekere alıştırmamalıdırlar. Şeker ve tatlı yendikten sonra ağız iyice yıkanmalı ve dişler hemen fırçalanmalıdır. Şekerleme ve tatlılar sık aralıklarla yenmemelidir. Özellikle, yaşlı bedensel hareketi az olan kişiler için en uygun tatlılar sütlü tatlılardır. Bu tatlılar, hem tatlı yeme isteğimizi karşılar, hem de kemik sağlığı için gerekli kalsiyum, protein ve B vitaminlerini sağlar. Meyveli tatlılar ile, aşüre de ağır tatlılara göre daha az kalori verdiklerinden ve besin değerleri daha yüksek olduğundan hareketi az olanlar için uygundur. Tatlı yerine yoğurt ve meyve yenmesi daha sağlıklı bir uygulamadır.
http://www.dietmap.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder