24 Aralık 2012 Pazartesi

Bir fıkra :Seni seviyorum

Seni Seviyorum Fıkrası:


Genç kız hastalıgın pençesinde kıvranıyordu. Yaralı kalbi artık bu dünyaya daha fazla dayanamamaya başlamıştı. Çok zengin olan ailesi tüm gazetelere, kalp nakli için ilan vermişlerdi. Canını feda edecek birini arıyorlardı. Genç kız ise hergün hastane odasında biraz daha solmaktaydı.
Yine yalnız odasında; gözü yaşlı, boynu bükük ölümü bekliyordu. Gözlerini kapadı; bu küçük odada gözyaşı dökmekten bıkmıştı. Yine de engel olamadı pınar gibi çaglayan gözyaşlarına. Sevdigi geldi aklına; fakir ama onu çok seven sevgilisi. Hergün aynı şeyleri düşünüyor, anıları bir film şeridi gibi gözünün önünden geçiyordu.
''Param yok ama sana verebilecegim sevgi dolu bir kalbim var!'' demişti delikanlı. Genç kız ise zaten başka birşey istemiyordu. Sevgiye muhtaç biri, sevdiginin sevgisinden başka ne isteyebilirdi ki! Ama olmamıştı...
İşte, dünyalar kadar olan sevgilerinin arasına, o lanet olasıca para girmeyi bilmiş, onları ayırmıştı. İşte paranın geçmedigi zamanlara gelmişlerdi. Ne önemi vardı artık? Şu son günlerinde, sevdigi yanında olsa yeterdi.
Ayrıldıklarından bu yana, bitmeyen, çile dolu beş yıl geçmişti. Her günü zehir, her günü hüsran... Ama genç kız hep sevgisini yüreginde taşımış, kalbini kimseyle paylaşmamıştı. Sevdigini düşündü işte o an. Acaba o neler yapmıştı bu kadar sene boyunca. Kimbilir kiminle evlenmiş, çoluk çocuga karışmıştı. Gözlerinden bir damla yaş daha damladı kurumuş, bitmiş ellerine. Ellerine baktı; bir zamanlar ellerinin, onun ellerini tuttugunu hayal edip, her gün saatlerce ellerini seyrederdi. En çok saçlarının dökülmesine üzülüyordu. Çünkü sevdigi öpmüş, koklamıştı onları. Her bir tanesi koptugunda, kalbine bir ok daha saplanıyordu. kalbi yine sızlamaya başlamıştı. Belki sevdigi yanında olsa,kalbi bu kadar yorulup veda etmezdi yaşama. Zaten artık ölüm umrunda degildi genç kızın. tekrar o geldi aklına ''Keşke, keşke yanımda olsa!'' dedi. Son bir kez elini tutsa yeterdi. Gözlerini son bir kez öpse, rahatça ebediyen gözlerini kapatabilirdi o zaman.
Artık yaşamak istemiyordu bu dünyada. Ama sevdiginden bir hatıra almadan ölmeyecegine and içmişti. Bu düşünceler içinde derinlide daldı. Birden babası girdi odaya; kızına kalp nakli için bir gönüllü bulduklarını müjdeleyecekti. Fakat genç kız çoktan uykuya dalmıştı.
O gece biri gözlerini dünyaya kapadı; genç kız ameliyata alındı. Tekleyen ve görevini yerine getirmeyen kalbi degiştirilmişti. Bir hafta sonra tekrar gözlerini açtı dünyaya genç kız. Ama dünya daha farklı geldi ona. Sanki birşeyler eksikti. Aradan aylar geçmiş, genç kız artık iyice iyileşmişti. Ama içindeki buruklugu bir türlü atamıyordu. Sevdigi aklına geldiginde kalbi eskisinden daha da hızlı atıyordu. Bir kere, bir kere görebilsem diye mırıldandı. Kalbi yine sızlamaya başlamıştı.Yeni kalbi onu iyileştirmişti ama nedense hergece aniden hızlanıyor, onu uykusundan uyandırıyor sanki yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlıyordu. Genç kız bu durumu doktoruna anlatmış ama ameliyatın kolay geçmedigini, bir süre sonra düzelecegini söylemişti doktor.
Aylar geçmişti ama hala aynıydı durum. Çiçeklerinin yanına gitti. Her gün onlarla saatlerce konuşuyor, dertleşiyor, zaman zaman aglıyordu. En çokta kan kırmızısı gülünü seviyordu. Çünkü kırmızı gülün yeri apayrıydı.
Kırmızı gül genç kızla beraber gülüyor, onunla beraber aglıyordu. onu sevdigi gibi görüyordu genç kız. Gülünü, sevdigini ilk gördügünde ona hediye edecegine dair yemin etmişti. Başka türlü paylaşamazdı gülünü kimseyle.
Kapı çaldı aniden. Kapıyı açtı ama kimse yoktu. Gözü yerdeki beyaz zarfa ilişti. Yavaşça egilip zarfı yerden aldı. Birden kalbi deli gibi atmaya başladı. Ne oldugunu anlayamıyordu. Zarfın üzerinde ne bi isim, nede bi adres vardı. Zarfı açtı içinden beyaz bi kagıda yazılmış bir mektup çıktı. Onun kokusu vardı kagıtta. Evet onun kokusu vardı. Başı dönmeye başladı. KOltuguna geçip oturdu yavaşça. Kagıdı açtı ve elleri titreyerek okumaya başladı.
Sevgilim, senden ayrıldıktan sonra, bir kalbe iki sevginin sıgmayacagını bildigimden dolayı, ne bir kimseyi sevebildim, ne de kimseye bakabildim. Her günüm digerinden daha zor geçti; çünkü her gün özlemin daha da artıyordu. Sana kitapları dolduracak kadar şiirler yazdım. Her biri digerinden daha da hüzünlüydü. Yazdım, okudum, agladım. Her gece seni düşündüm sabahlara kadar, her gece senin yanında olmak istedim. Her gece sensizlige lanet ettim, uykuları haram ettim kendime, sensiz olmanın acısını gözlerimden çıkardım. Bir gün herşeyi degiştirecek bir fırsat çıktı önüme. Bu fırsatı degerlendirmeyip, kendime haksızlık edemezdim. Senden çok uzaklara gittim, seni unuturum diye. Ama tam tersi oldu. Seni daha çok özlüyorum artık. Senden çok uzaklardayım belki ama yine de seni görmek için uzaklardan gelebiliyorum. Hem de her gece. Seni seviyor, seyrediyor ve egilip uyurken yanagına bir öpücük konduruyorum. Bazen gözlerini açıp bakıyorsun, geldigimi bildigini sanıyorum ama yine de o tatlı uykuna geri dönüyorsun. Yarın birbirimizi sevmemizin altıncı senesi. Hep ben geldim şimdiye kadar senin yanına, yarın da sen gel olur mu sevgilim. Ha, unutmadan, sana hep sözünü ettigim kalbime iyi bak olur mu? Çünkü gözyaşlarımla, adını yazdım ona. Seni senden bile çok seven bir sevgin var, kalbin içinde. Unutma, kırmızı gülü de unutma olur mu?..
Seni seviyorum... Yanıma gelinceye kadar da sevecegim...
SEVGİLİN
Kaynak:fıkrasi.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder