24 Nisan 1877 tarihinde başlayıp 13 Temmuz 1878 tarihinde imzalanan Berlin Barış Antlaşması ile son bulan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı; 14 ay 20 gün süreyle Rumeli ve Kafkas cephelerinde kara harekâtı, Karadeniz ve Tuna'da deniz harekâtı olarak cereyan etmiş ve Osmanlı Devleti'nin yenilgisiyle sonuçlanmıştır.
Osmanlı Devleti bu savaşta yenilmesine rağmen Müşir Gazi Osman Paşa'nın Plevne'de gösterdiği başarı, tarih sayfalarında hak ettiği yeri almıştır. "Tuna Garp Ordusu" adı verilen "Plevne Ordusu"sunun Rus kuvvetlerine karşı yapmış oldukları savunma ile devamlı ve başarılı baskınlar, bütün dünya ülkeleri askerlerinin takdirini kazanmıştır. Nitekim, Plevne'deki savunmayı inceleyen askerî otoriteler "Türklerin savunması diğer orduların savunmalarının sona erdiği noktadan başlar." demek suretiyle mahrumiyetler içinde yapılan bu savunmayı takdir etmişlerdir.
Osmanlı Devleti bu savaşta yenilmesine rağmen Müşir Gazi Osman Paşa'nın Plevne'de gösterdiği başarı, tarih sayfalarında hak ettiği yeri almıştır. "Tuna Garp Ordusu" adı verilen "Plevne Ordusu"sunun Rus kuvvetlerine karşı yapmış oldukları savunma ile devamlı ve başarılı baskınlar, bütün dünya ülkeleri askerlerinin takdirini kazanmıştır. Nitekim, Plevne'deki savunmayı inceleyen askerî otoriteler "Türklerin savunması diğer orduların savunmalarının sona erdiği noktadan başlar." demek suretiyle mahrumiyetler içinde yapılan bu savunmayı takdir etmişlerdir.
Gazi Osman Paşa |
Rumeli Cephesi'nde Birinci Şıpka, Birinci Plevne, İkinci Plevne, İkinci Şıpka ve Üçüncü Plevne Muharebeleri yapılmış; bu cephedeki muharebeler, 10 Aralık 1877'de huruç (çıkış) harekâtı ile sonlanmıştır.
Rusya, Osmanlı Devleti'ne savaş ilan ettiği 24 Nisan 1877 sabahı Romanya sınırını geçerek Romanya'daki yığınak bölgelerine ilerlemeye başlamıştır. Rus kuvvetleri, 2 Temmuzda Tuna Nehri'ni geçmiştir. Serdarıekrem (Başkomutan) Abdülkerim Nadir Paşa'nın düşmanın Tuna Nehri'ni geçmesine seyirci kalması, harbin yarı yarıya kaybedilmesi anlamına gelmiştir. Çünkü Osmanlılar için en büyük umut, Rusları Tuna seddi üzerinde durdurabilmek ve bu seddi aşmalarına engel olabilmektir. Ancak 7 Temmuzda Tırnova ve 16 Temmuzda Niğbolu'yu alan Ruslar, 19 Temmuzda Şıpka Geçidi'ne hâkim olup Balkan Dağları'nı aşmaya başlamıştır. Serdarıekrem, zaafiyetinden ötürü 17 Temmuzda görevinden azledilerek yerine Mahmut Paşa, Tuna Orduları Genel Komutanlığına da Mehmet Ali Paşa atanmıştır.
Osmanlı birlikleri, Şıpka Geçidi'ni geri almak için çarpışırken Rus birlikleri Osmanlı ordusunu Plevne'de abluka altına almıştır. Plevne, küçük bir kasaba olmakla birlikte bazı önemli yolların kavşağında bulunmasından dolayı stratejik bir mevkide bulunuyordu. Türklerin Vidin, Rusçuk, Silistre, Varna ve Şumnu'daki ordularını bir araya toplayabilmeleri için Plevne'yi ellerinde tutmaları gerekiyordu. Şıpka'nın elden çıkması buranın önemini daha da artırmıştır. Rusların Plevne'yi almaları, Edirne'ye kadar uzanmaları demekti. Bu nedenle Plevne'nin savunulması hayati öneme sahipti.
Tuna Garp Ordusu Komutanı Müşir Osman Paşa 19 Temmuzda Plevne'ye ulaşmıştır. Aynı gün alınan tedbirlerle Plevne, kuzeydoğu ve güneyden gelmesi muhtemel düşman taarruzlarına karşı kurulan bir müdafaa hattı ile emniyet altına alınmış ve burada mevzilendirilen taburlar bulundukları yerlerin tahkimatına başlamıştır.
5'inci Rus Tümeni Komutanı General Şuldner, açık bir şehir olan Plevne'nin uzun süre direnemeyeceğini göz önüne alarak 19 Temmuzda taarruzu başlattıysa da sonuç alamamıştır. 20 Temmuz günü tekrar yapılan taarruz sonucunda Rus kuvvetleri ağır bir yenilgiye uğratılmıştır. Birinci Plevne Muharebesi olarak adlandırılan bu muharebede; Rus birlikleri iki grup hâlinde geri çekilmek zorunda kalmış ancak Türk birlikleri yeterli süvari kuvveti olmaması nedeniyle takip harekâtı yapamamıştır.
Rusya, Osmanlı Devleti'ne savaş ilan ettiği 24 Nisan 1877 sabahı Romanya sınırını geçerek Romanya'daki yığınak bölgelerine ilerlemeye başlamıştır. Rus kuvvetleri, 2 Temmuzda Tuna Nehri'ni geçmiştir. Serdarıekrem (Başkomutan) Abdülkerim Nadir Paşa'nın düşmanın Tuna Nehri'ni geçmesine seyirci kalması, harbin yarı yarıya kaybedilmesi anlamına gelmiştir. Çünkü Osmanlılar için en büyük umut, Rusları Tuna seddi üzerinde durdurabilmek ve bu seddi aşmalarına engel olabilmektir. Ancak 7 Temmuzda Tırnova ve 16 Temmuzda Niğbolu'yu alan Ruslar, 19 Temmuzda Şıpka Geçidi'ne hâkim olup Balkan Dağları'nı aşmaya başlamıştır. Serdarıekrem, zaafiyetinden ötürü 17 Temmuzda görevinden azledilerek yerine Mahmut Paşa, Tuna Orduları Genel Komutanlığına da Mehmet Ali Paşa atanmıştır.
Osmanlı birlikleri, Şıpka Geçidi'ni geri almak için çarpışırken Rus birlikleri Osmanlı ordusunu Plevne'de abluka altına almıştır. Plevne, küçük bir kasaba olmakla birlikte bazı önemli yolların kavşağında bulunmasından dolayı stratejik bir mevkide bulunuyordu. Türklerin Vidin, Rusçuk, Silistre, Varna ve Şumnu'daki ordularını bir araya toplayabilmeleri için Plevne'yi ellerinde tutmaları gerekiyordu. Şıpka'nın elden çıkması buranın önemini daha da artırmıştır. Rusların Plevne'yi almaları, Edirne'ye kadar uzanmaları demekti. Bu nedenle Plevne'nin savunulması hayati öneme sahipti.
Tuna Garp Ordusu Komutanı Müşir Osman Paşa 19 Temmuzda Plevne'ye ulaşmıştır. Aynı gün alınan tedbirlerle Plevne, kuzeydoğu ve güneyden gelmesi muhtemel düşman taarruzlarına karşı kurulan bir müdafaa hattı ile emniyet altına alınmış ve burada mevzilendirilen taburlar bulundukları yerlerin tahkimatına başlamıştır.
5'inci Rus Tümeni Komutanı General Şuldner, açık bir şehir olan Plevne'nin uzun süre direnemeyeceğini göz önüne alarak 19 Temmuzda taarruzu başlattıysa da sonuç alamamıştır. 20 Temmuz günü tekrar yapılan taarruz sonucunda Rus kuvvetleri ağır bir yenilgiye uğratılmıştır. Birinci Plevne Muharebesi olarak adlandırılan bu muharebede; Rus birlikleri iki grup hâlinde geri çekilmek zorunda kalmış ancak Türk birlikleri yeterli süvari kuvveti olmaması nedeniyle takip harekâtı yapamamıştır.
İkinci Plevne Muharebesi | Üçüncü Plevne Muharebesi |
İkinci Plevne (30 Temmuz 1877) ve Üçüncü Plevne Muharebesi (7 Eylül 1877)'nde de Ruslar ağır yenilgiye uğratılmıştır. Üçüncü Plevne Muharebesi'nde yaralanan Osman Paşa'ya, Sultan II. Abdülhamit tarafından "Gazilik" unvanı verilmiştir (21 Eylül 1877).
Ruslar, bu ağır yenilgilerin ardından Plevne'yi Sofya'ya bağlayan ikmal yollarını kesmiş ve Romen kuvvetleri de Rus kuvvetlerine katılmıştır. Plevne etrafındaki tüm mevzileri, her gün biraz daha ileriye alarak kuşatma çemberini daraltmışlardır. Yeni takviyelerle güçlenen düşman karşısında Gazi Osman Paşa takviye alamamış; kış şartları, açlık, malzeme eksikliği baş göstermiştir. Bu sebeple 10 Aralık 1877'de Rus kuşatmasını yarmak için huruç harekâtı yapılmış ancak başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Böylece Tuna cephesindeki savaş Osmanlıların aleyhine neticelenmiştir.
Plevne'nin düşmesi ile Rus birlikleri Sofya, Niş ve Vidin'i aldıktan sonra Edirne'yi de alıp Yeşilköy'e ulaşmıştır. Grandük Nikola, sulh şartlarını dikte ettirmek üzere 7 Şubat 1878'de Rus Başkomutanlık Karargâhını Yeşilköy'de kurmuştur. Nitekim önce 3 Mart 1878'de Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması yapılmış ancak Rusların bu antlaşma ile Boğazlar üzerinde daha üstün konuma gelmesi, İngiltere ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun çıkarlarına ters düştüğünden uygulanamamıştır. 13 Temmuz 1878'de de Berlin Barış Antlaşması yapılmıştır.
Gazi Osman Paşa tüm imkânsızlıklara rağmen 145 gün boyunca cesaretle sürdürdüğü Plevne Savunması'ndan sonra kuvvetleriyle birlikte Ruslara esir düşmüştür. Ancak Rus Çarı II. Aleksandr, Gazi Osman Paşa'yı savaştaki başarısından dolayı kutlayarak kılıcını geri vermiş ve "Benim esirim değil, misafirimsin. Kılıcını sana verdim. Senin gibi cesur, gayretli, yüksek liyakatli bir kumandanla harp ettiğim için kendimi bahtiyar addederim." demiştir. 1878 yılında serbest bırakılarak İstanbul'a dönen Gazi Osman Paşa dört kez seraskerlik makamına getirilmiştir.
Ruslar, bu ağır yenilgilerin ardından Plevne'yi Sofya'ya bağlayan ikmal yollarını kesmiş ve Romen kuvvetleri de Rus kuvvetlerine katılmıştır. Plevne etrafındaki tüm mevzileri, her gün biraz daha ileriye alarak kuşatma çemberini daraltmışlardır. Yeni takviyelerle güçlenen düşman karşısında Gazi Osman Paşa takviye alamamış; kış şartları, açlık, malzeme eksikliği baş göstermiştir. Bu sebeple 10 Aralık 1877'de Rus kuşatmasını yarmak için huruç harekâtı yapılmış ancak başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Böylece Tuna cephesindeki savaş Osmanlıların aleyhine neticelenmiştir.
Plevne'nin düşmesi ile Rus birlikleri Sofya, Niş ve Vidin'i aldıktan sonra Edirne'yi de alıp Yeşilköy'e ulaşmıştır. Grandük Nikola, sulh şartlarını dikte ettirmek üzere 7 Şubat 1878'de Rus Başkomutanlık Karargâhını Yeşilköy'de kurmuştur. Nitekim önce 3 Mart 1878'de Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması yapılmış ancak Rusların bu antlaşma ile Boğazlar üzerinde daha üstün konuma gelmesi, İngiltere ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun çıkarlarına ters düştüğünden uygulanamamıştır. 13 Temmuz 1878'de de Berlin Barış Antlaşması yapılmıştır.
Gazi Osman Paşa tüm imkânsızlıklara rağmen 145 gün boyunca cesaretle sürdürdüğü Plevne Savunması'ndan sonra kuvvetleriyle birlikte Ruslara esir düşmüştür. Ancak Rus Çarı II. Aleksandr, Gazi Osman Paşa'yı savaştaki başarısından dolayı kutlayarak kılıcını geri vermiş ve "Benim esirim değil, misafirimsin. Kılıcını sana verdim. Senin gibi cesur, gayretli, yüksek liyakatli bir kumandanla harp ettiğim için kendimi bahtiyar addederim." demiştir. 1878 yılında serbest bırakılarak İstanbul'a dönen Gazi Osman Paşa dört kez seraskerlik makamına getirilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder