Yaşamak herkesin hakkıdır
Tarihin hiçbir döneminde, kendi içine kapanan toplumların, üretim güçlerini büyüttükleri görülmemiştir. Kapalı toplumların, dünyadaki bilimsel ve teknolojik gelişmelere ayak uydurmaları mümkün değildir. Dünyanın düşünce ve eylem birikimini özümseyerek, içselleştirmeyen ülkeler, ürün, hizmet ve bilgi üretme güçlerine yeni boyutlar kazandıramazlar. Bilimin vatanı olmadığı gibi, ekonominin de vatanı olmaz. Ülkeler arasındaki sınırları ortadan kaldıranlar, geleceği önceden okumasını bilen liderlerdir.Türkler'e Anadolu'nun kapılarını açan Osman Gazi, büyük Osmanlı tarihçisi Halil İnalcık'ın kitaplarında ayrıntılı olarak anlattığı gibi, sınırları aşmasını bilen ve çağındaki gelişmeleri çok yakından izleyen liderlerin başında gelir. O, Eskişehir Karacahisar'daki yönetim merkezini, Bursa ve İznik'i denetim altında tutan Yenişehir'e taşır. Yenişehir Osmanlıların ilk başkentidir. Hayata önem veren Osman Gazi, yakınlarına inşa ettirdiği gözetim kuleleriyle, insanların kafalarını değil, ticaret yollarını keserek, Bursa ve İznik'i teslim alır.Hafta sonu, Orhangazi ve Gemlik yoluyla gittiğimiz Bursa'dan, İnegöl, Yenişehir ve İznik yolundan döndük. Bursa Yeşilırmak Dersaneleri Genel Müdürü Cemal Bulut ve Burç Fm Genel Yayın Yönetmeni Bünyamin Şen'in öncülüğünde düzenlenen "Mehmet Akif'i Anlamak ve Anlatmak" paneline, T.Mehmet Doğan ile birlikte konuşmacı olarak katıldık. Türk Müziği Sanatçısı İlter Burak Kalay, üniversiteye hazırlanan gençlerinde kendisine eşlik etmelerini sağladığı, kısa konseriyle panele zenginlik kazandırdı.Mehmet Akif annesiyle Orta Asya'ya, babasiyle Balkanlar'a uzanan bir aileden gelmesiyle, bin yıllık Anadolu tarihinin hem özü, hem de özetidir. Türkler, dünyaya açılmasını bilen Osman ve Orhan Gazi'lerin liderliğinde, Osmanlı şehirciliğinin, ilk güzel örneğini Bursa'da vermişlerdir. Bursa, ilk yıllarından bu yana, Doğu ve Batı'nın İpek Yolu üzerinde yer alan, en önemli kültür ve ekonomi merkezlerinden biri olmuştur. Bursa, üç kıtanın ürünlerinin alınıp, satıldığı çarşılarıyla, bütün Osmanlı coğrafyasındaki şehirlerin ana örneğidir.Mehmet Akif "Şark" şiirinde, İslam dünyasını ve savaş yıllarının Anadolu'sunu gerçekçi bir dille anlatır. Batı karşısında ekonomik üstünlüğünü yitiren Müslüman coğrafya, "harap iller", "yıkılmış köprüler", "yolcusuz yollar", "yanmış ormanlar", "ekinsiz tarlalar", "çökmüş kanallar" ve "dindaş öldüren biçare dindaşlar" ile doludur. Mehmet Akif, Anadolu'nun geleceğini, değerlerine bağlanan, ayağını toprağına sağlam basan ve "hayat elbette hakkımdır" diyen, "Asım'ın nesli"nde görür.Erdem Bayazıt'ın "Kar Altında Hüzün Denemesi"ndeki mısralarıyla anlatılırsa, içinde "Kuşların uçuştuğu" ve "Denizlerin boğuştuğu" Anadolu insanı, Asım'ın neslini Diriliş nesline, Diriliş neslini Altın nesile, dönüştüre dönüştüre dünyaya açılmıştır.Osmanlı'nın kuruluş yıllarında olduğu gibi, Bursa'yı yeniden Türkiye'nin kültür ve ekonomi merkezi haline getiren Anadolu insanı, hayata anlam kazandıran gözetleme kulelerini dünyanın bütün şehirlerine taşımıştır.Bilgeliğin, bilimin ve teknolojinin vatanı yoktur. Onlardan yararlanmak, yaşamak hakkı gibi, herkesin hakkıdır.Hayat bilgeliğin gözetleme kuleleriyle korunur.Hayatı koruyanın hayatı korunur.Yaşamak herkesin hakkıdır.KAYNAK:NAZİF GÜRDOĞAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder