Dünyanın En İlginç 10 Mekanı
Bir zamanlar içinde yaşamın bulunduğu ve insanların dolaştığı bu mekanlar, artık tozlarla kaplı bir şekilde çürümeye yüz tutmuşlar. Dünyada bu şekilde kullanımda olmayan birçok mekan bulunmaktadır. İşte bunlardan en ilginç 10 tanesi…
1876 yılında kurulan Bodie kasabası, şu an turistler tarafından sıkça ziyaret edilen bir hayalet kasabadır. İlk yıllarında insanlar madencilikle geçimlerini sağlamışlar. 1880 yılına gelindiğinde nüfusu 10000 civarındaymış. 1900lü yıllara gelindiğinde ise göç başlamış ve nüfus oldukça azalmış. 1932 yılında çıkan büyük yangından sonra ise, nerdeyse tamamiyle terkedilmiş. 1962 yılında Bodie Kasabası Tarihi Parkı adını almış ve o şekilde anılmaya devam etmiş. Yılın her günü açık olan mekanda, kışın yollar kapandığı için ulaşım güçleşiyor.
Tayvan’ın kuzeyinde bulunan San Zhi, fütüristik yaklaşımıyla dikkat çeken küçük bir yerleşim yeridir. Yüksek gelirli kesim için lüks bir tatil köyü olarak inşa edilen San Zhi, inşaat sırasında ilginç bir şekilde meydana gelen ölümcül kazalar sonucunda tamamlanamamış ve projenin durmasına neden olmuştur. İnşaat kazasında ölen işçilerin hayaletlerinin San Zhi’de dolaştığı da söylentiler arasında. Bölgeyi ihaleye çıkaran devlet ve kazaların sorumlusu inşaat şirketi, olayı örtbas edip temize çıkmayı başarmış. Fakat geçen zaman içinde değeri düşen araziye yeni alıcı bulunamadığı için de yeni bir proje geliştirilemiyormuş.
1974’teki Kıbrıs Barış Harekatı’nda halk tarafından tamamen boşaltılan kenti Türk Ordusu bombaladı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ait diğer bölgelerden farklı olarak Gazimağusa, harekat sırasında koruma altına alındı ve bugün de tam olarak aynı durumda. Bölgede yaşayan Yunan halkın evlerine geri dönmesine izin verilmedi ve gazetecilerin de kente girişi yasaklandı. Reyonlardaki kıyafetlerin bile o günkü haliyle mağazalarda ve boş otellerin de 1970’lerin mobilyalarıyla dekore edilmiş halde durduğu Gazimağusa’yı “hayalet kent” olarak ilk tanımlayan kişi ise kentteki Birleşmiş Milletler Birliği’ndeki İsveç askerlerini ziyaret eden İsveçli gazeteci Jan-Olof Bengtsson’dur.
1890 yılında Mitsubishi firmasının adayı satın alıp deniz dibinden kömür çıkartmaya başlaması, Gunkanjima’ya olan ilginin giderek artması ve 1916 yılında Japonya’nın ilk büyük beton binasının burada inşa edilmesiyle sonuçlandı. Yapı, adadaki maden işçilerinin ikamet etmesi ve aynı zamanda tayfunlardan korunması için geliştirilen iki apartman bloğundan oluşuyordu. 1959 yılında nüfus, adanın tamamında her hektara 835 kişi; yerleşimin olduğu bölümünde ise her hektara 1.391 kişi düşecek şekilde arttı. Dünyada kaydedilmiş en yüksek nüfus yoğunluğu oranlarından birine sahne olan Gunkanjima’daki kömür madenlerinin önemi, tüm dünyada olduğu gibi Japonya’da da petrolün 1960’lı yıllarda kömürün yerini almasıyla azalmaya başladı. 1974 yılında firmanın madenleri kapatacağını açıklamasından sonra ise tamamen terkedilen adada bugün kimse yaşamıyor. Geçici olarak seyahatin de yasaklandığı Gunkanjima’da 2003 yılında “Battle Royale II: Requiem” filmi çekilmiş ve ada, Asya’da oldukça popüler olan video oyunu “Killer 7”nin son seviyesine ilham kaynağı olmuştur.
Balestrino kasabasının tam olarak kuruluş tarihi bilinmemektedir fakat 11.yüzyılda kurulduğu tahmin edilmektedir. Kasabanın bulunduğu tepenin zirvesinde Marquis kalesi, en aşağıda ise Sant’Andrea Kilisesi bulunmaktadır. Bilinen en eski nüfus kaydı 1860 yılına aittir ve 800-850 kişi kadardır. Genelde çiftçilerin yaşadığı bölge, zeytin ağaçları ile kaplıdır. 19.yüzyılın sonlarına doğru, İtalya’nın kuzeybatı sahilinde birkaç deprem meydana geldi. Özellikle 1887 yılındaki 6.7 şiddetindeki deprem birçok kasabayı yerle bir etti. Balestrino kasabasının depremden etkilendiğine dair hiçbir kanıt olmasa da, deprem bölgesi olduğu gerekçesiyle 1953 yılında bölge tamamen boşaltıldı.
21 Eylül 1999 tarihindeki depremden sonra zarar gören bu lunapark, o tarihten itibaren kullanım dışıdır. Bu terkedilmiş lunaparktaki tozlanmış radar, kırık dökük atlı karınca gibi birçok oyuncak da bazı filmlere esin kaynağı olmuştur. Miyazaki’nin Oscar ödüllü filmi “Spirited Away”in giriş sahnesindeki park, Katoli World’e oldukça benzemektedir.
Sürekli sis ve duman altındaki bu yer “Silent Hill” filmindeki kasabaya benzerliği ile dikkat çekiyor. 1960′larda 5000 kişinin yaşadığı bu yerde bir sinema, üç okul, bir düzine lokanta, bir postane ve yedi kilise vardı. Günümüzde sadece 4 kişi burada yaşamaya devam ediyor. Çoğu terk edilmiş bina, insanlar veya doğa tarafından yok edilmiş. Kasabanın bazı yerleri ilk bakışta içinden asfalt yollar geçen birer tarlaya benziyor ve geride kalan tek kilise ise her pazar ayinlerine devam ediyor. Tüm bunların sebebi ise 1960′ların başında başlayan ve halen daha sürmekte olan bir maden yangınıdır. Alevlerin kasabanın altında 250 yıl kadar daha yanmaya devam edeceği tahmin ediliyor. Madenlerin derinliklerindeki yangın hala yanmaya ve her yöne doğru ilerlemeye devam ediyor.
Nagazaki’den 15 km uzaklıkta bir ada olan Yashima, 1887 – 1974 yılları arasında bölgede aktif olan kömür madenleri nedeniyle yerleşim bölgesi haline gelmiştir. 1916 yılında Japonya’nın ilk büyük beton binası da bu adada inşa edilmiştir. Zamanla kömürün bir endüstriyel hammadde olarak önemini yitirmesiyle ada boşalmaya başlamış ve şu an tamamen terkedilmiş durumdadır.
Ukrayna’nın kuzeyindeki Prypiat kenti, Çernobil Bölgesi’nde bulunuyor. Çernobil Nükleer Santrali çalışanlarını barındıran ve 1986 yılındaki nükleer faciadan sonra terkedilen kentin kazadan önceki nüfusu 50000’di. Kazanın gerçekleştiği dönemde henüz tamamlanmakta olan apartman blokları, yüzme havuzları, hastaneler ve diğer kamu yapıları büyük bir hızla terkedildi ve bu ani kaçış televizyonların, oyuncakların, mobilyaların, giysilerin ve bir evde bulunabilecek değerli ve değersiz tüm eşyanın olduğu gibi bırakılmasına neden oldu. Çünkü kentten kaçanlar, beraberlerinde sadece bir valize sığacak kadar eşya alma hakkına sahipti, bu eşyaların da radyoaktiviteye maruz kalmamış olması gerekiyordu. Bu trajik duruma rağmen, evlerin neredeyse tamamının 21. yüzyıl başlarında yağmalandığı söyleniyor. Klozet kapakları da dahil olmak üzere herhangi bir ücrete satılabilecek herşeyin yağmacılar tarafından götürülmüş. Çatılar çöktüğü için bahar aylarında odaların suyla dolması, binaların içinde ağaçların yetişmesine neden olmuş. Yıpranmayı hızlandıran bu durum, 2005 yılının Temmuz ayında dört katlı bir okul binasının çökmesiyle sonuçlanmış.
Craco, İtalya’nın Basilicata Bölgesi’nde yer alan etkileyici bir Ortaçağ kentidir. Taranto Körfezi’nden 40 km uzaklıktaki kent, oldukça dik bir zirve üzerinde yer alıyor ve etrafındaki verimli toprağa sahip inişli çıkışlı vadiler arasında zıtlık oluşturan sert hatlarıyla dikkat çekiyor. Savunma amacıyla inşa edilen kentte, 1060 yılında tüm arazilerin Tricarico Başpiskoposu Arnaldo’ya aitmiş ve dolayısıyla kent sakinleri de kilise ile uzun zaman boyunca yakın ilişkiler içinde bulunmuşlar. 1891 yılında 2000’in üstünde olan Craco’nun nüfusu; kuraklık, deprem, heyelan ve savaşlar nedeniyle oldukça azalmış. Bölgenin son yerlilerinin de 1963’te göç etmesi sonucunda kent bugün çürümeye terkedilmiş durumdadır.
Kaynak: Listelist
10 – Bodie – Kaliforniya
1876 yılında kurulan Bodie kasabası, şu an turistler tarafından sıkça ziyaret edilen bir hayalet kasabadır. İlk yıllarında insanlar madencilikle geçimlerini sağlamışlar. 1880 yılına gelindiğinde nüfusu 10000 civarındaymış. 1900lü yıllara gelindiğinde ise göç başlamış ve nüfus oldukça azalmış. 1932 yılında çıkan büyük yangından sonra ise, nerdeyse tamamiyle terkedilmiş. 1962 yılında Bodie Kasabası Tarihi Parkı adını almış ve o şekilde anılmaya devam etmiş. Yılın her günü açık olan mekanda, kışın yollar kapandığı için ulaşım güçleşiyor.
09 - San Zhi – Tayvan
Tayvan’ın kuzeyinde bulunan San Zhi, fütüristik yaklaşımıyla dikkat çeken küçük bir yerleşim yeridir. Yüksek gelirli kesim için lüks bir tatil köyü olarak inşa edilen San Zhi, inşaat sırasında ilginç bir şekilde meydana gelen ölümcül kazalar sonucunda tamamlanamamış ve projenin durmasına neden olmuştur. İnşaat kazasında ölen işçilerin hayaletlerinin San Zhi’de dolaştığı da söylentiler arasında. Bölgeyi ihaleye çıkaran devlet ve kazaların sorumlusu inşaat şirketi, olayı örtbas edip temize çıkmayı başarmış. Fakat geçen zaman içinde değeri düşen araziye yeni alıcı bulunamadığı için de yeni bir proje geliştirilemiyormuş.
08 - Gazimağusa – Kıbrıs
1974’teki Kıbrıs Barış Harekatı’nda halk tarafından tamamen boşaltılan kenti Türk Ordusu bombaladı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ait diğer bölgelerden farklı olarak Gazimağusa, harekat sırasında koruma altına alındı ve bugün de tam olarak aynı durumda. Bölgede yaşayan Yunan halkın evlerine geri dönmesine izin verilmedi ve gazetecilerin de kente girişi yasaklandı. Reyonlardaki kıyafetlerin bile o günkü haliyle mağazalarda ve boş otellerin de 1970’lerin mobilyalarıyla dekore edilmiş halde durduğu Gazimağusa’yı “hayalet kent” olarak ilk tanımlayan kişi ise kentteki Birleşmiş Milletler Birliği’ndeki İsveç askerlerini ziyaret eden İsveçli gazeteci Jan-Olof Bengtsson’dur.
07 - Gunkanjima – Japonya
06 - Balestrino – İtalya
Balestrino kasabasının tam olarak kuruluş tarihi bilinmemektedir fakat 11.yüzyılda kurulduğu tahmin edilmektedir. Kasabanın bulunduğu tepenin zirvesinde Marquis kalesi, en aşağıda ise Sant’Andrea Kilisesi bulunmaktadır. Bilinen en eski nüfus kaydı 1860 yılına aittir ve 800-850 kişi kadardır. Genelde çiftçilerin yaşadığı bölge, zeytin ağaçları ile kaplıdır. 19.yüzyılın sonlarına doğru, İtalya’nın kuzeybatı sahilinde birkaç deprem meydana geldi. Özellikle 1887 yılındaki 6.7 şiddetindeki deprem birçok kasabayı yerle bir etti. Balestrino kasabasının depremden etkilendiğine dair hiçbir kanıt olmasa da, deprem bölgesi olduğu gerekçesiyle 1953 yılında bölge tamamen boşaltıldı.
05 - Katoli World – Tayvan
21 Eylül 1999 tarihindeki depremden sonra zarar gören bu lunapark, o tarihten itibaren kullanım dışıdır. Bu terkedilmiş lunaparktaki tozlanmış radar, kırık dökük atlı karınca gibi birçok oyuncak da bazı filmlere esin kaynağı olmuştur. Miyazaki’nin Oscar ödüllü filmi “Spirited Away”in giriş sahnesindeki park, Katoli World’e oldukça benzemektedir.
04 - Centralia – Pennsylvania
Sürekli sis ve duman altındaki bu yer “Silent Hill” filmindeki kasabaya benzerliği ile dikkat çekiyor. 1960′larda 5000 kişinin yaşadığı bu yerde bir sinema, üç okul, bir düzine lokanta, bir postane ve yedi kilise vardı. Günümüzde sadece 4 kişi burada yaşamaya devam ediyor. Çoğu terk edilmiş bina, insanlar veya doğa tarafından yok edilmiş. Kasabanın bazı yerleri ilk bakışta içinden asfalt yollar geçen birer tarlaya benziyor ve geride kalan tek kilise ise her pazar ayinlerine devam ediyor. Tüm bunların sebebi ise 1960′ların başında başlayan ve halen daha sürmekte olan bir maden yangınıdır. Alevlerin kasabanın altında 250 yıl kadar daha yanmaya devam edeceği tahmin ediliyor. Madenlerin derinliklerindeki yangın hala yanmaya ve her yöne doğru ilerlemeye devam ediyor.
03 - Yashima – Japonya
Nagazaki’den 15 km uzaklıkta bir ada olan Yashima, 1887 – 1974 yılları arasında bölgede aktif olan kömür madenleri nedeniyle yerleşim bölgesi haline gelmiştir. 1916 yılında Japonya’nın ilk büyük beton binası da bu adada inşa edilmiştir. Zamanla kömürün bir endüstriyel hammadde olarak önemini yitirmesiyle ada boşalmaya başlamış ve şu an tamamen terkedilmiş durumdadır.
02 - Pripyat – Ukrayna
Ukrayna’nın kuzeyindeki Prypiat kenti, Çernobil Bölgesi’nde bulunuyor. Çernobil Nükleer Santrali çalışanlarını barındıran ve 1986 yılındaki nükleer faciadan sonra terkedilen kentin kazadan önceki nüfusu 50000’di. Kazanın gerçekleştiği dönemde henüz tamamlanmakta olan apartman blokları, yüzme havuzları, hastaneler ve diğer kamu yapıları büyük bir hızla terkedildi ve bu ani kaçış televizyonların, oyuncakların, mobilyaların, giysilerin ve bir evde bulunabilecek değerli ve değersiz tüm eşyanın olduğu gibi bırakılmasına neden oldu. Çünkü kentten kaçanlar, beraberlerinde sadece bir valize sığacak kadar eşya alma hakkına sahipti, bu eşyaların da radyoaktiviteye maruz kalmamış olması gerekiyordu. Bu trajik duruma rağmen, evlerin neredeyse tamamının 21. yüzyıl başlarında yağmalandığı söyleniyor. Klozet kapakları da dahil olmak üzere herhangi bir ücrete satılabilecek herşeyin yağmacılar tarafından götürülmüş. Çatılar çöktüğü için bahar aylarında odaların suyla dolması, binaların içinde ağaçların yetişmesine neden olmuş. Yıpranmayı hızlandıran bu durum, 2005 yılının Temmuz ayında dört katlı bir okul binasının çökmesiyle sonuçlanmış.
01 - Craco – İtalya
Craco, İtalya’nın Basilicata Bölgesi’nde yer alan etkileyici bir Ortaçağ kentidir. Taranto Körfezi’nden 40 km uzaklıktaki kent, oldukça dik bir zirve üzerinde yer alıyor ve etrafındaki verimli toprağa sahip inişli çıkışlı vadiler arasında zıtlık oluşturan sert hatlarıyla dikkat çekiyor. Savunma amacıyla inşa edilen kentte, 1060 yılında tüm arazilerin Tricarico Başpiskoposu Arnaldo’ya aitmiş ve dolayısıyla kent sakinleri de kilise ile uzun zaman boyunca yakın ilişkiler içinde bulunmuşlar. 1891 yılında 2000’in üstünde olan Craco’nun nüfusu; kuraklık, deprem, heyelan ve savaşlar nedeniyle oldukça azalmış. Bölgenin son yerlilerinin de 1963’te göç etmesi sonucunda kent bugün çürümeye terkedilmiş durumdadır.
Kaynak: Listelist
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder