21 Ekim 2012 Pazar

ASRIN HASTALIĞI DEYİNCE NE AKLINIZA GELİR

 


Asrın hastalığı… 


“Zavallı… İnce hastalığa yakalanmış…”
Böyle söylerlerdi…
“İnce hastalık”, insanların yakalandıkları zaman kendilerini kurtaramadıkları ve sonu ne yazık ki hayatlarını kaybettikleri bir hastalıktı…
Genellikle “Sevda” ile bağlantı kurulurdu. Ne var ki “Sevda” belki de hastalığın daha da hızlı ilerlemesine neden oluyordu. İşte o asrın hastalığı “Verem” idi…
İnsanları, yakalandıkları bu hastalıktan kurtulamazlardı…
Gün geldi, çaresi bulundu, bugün de yok oldu gitti… Ama o günler için “Asrın hastalığı” idi…
Sonra… Ben de geçirdim bir “Asrın hastalığı”ndan…
Bir gün “Gallan-gup” hastaneye yatırdılar.
Her gün bir cihazın içine girmek, her gün bir sürü ilaç almak, her gün bir başka deneyin kobayı olmak…
“Ne var, ne’oluyor” dediğimde bir gün, “Altı aylık örün kaldı” demezler mi?…
Oysa adını aldığım dedem 98 yaşında vefat etmişti, yüz yaşından önce ölmek olur mu? O zaman daha kimsenin bilmediği bir hastalıktı. Sonra adına “Kanser” dediler…
Ortalığı kasıp kavuruyor, en sevdiklerimizi birer birer alıp gidiyor, kimse bir şey yapamıyordu…
İşte yeni bir “Asrın hastalığı” çıkmıştı ortaya…
Geçen süreç içinde, görüyoruz ki yavaş yavaş çareler üretilmeye, erken teşhis edilirse de tedavi bile edilmeye başladı…
Ama halen “Asrın hastalığı” olmayı sürdürüyor…
Bir başka derdimiz de birden bire, bir saat önce, bir gün önce, bir hafta önce gördüğünüz tanıdığınızın haberini alıyorsunuz.
“Hayırdır n’oldu” diye sorduğunuzda “Kalp krizi geçirdi” diyorlar…
Gündelik dertler altında ezilen, evinde bir türlü huzur bulamayan, dünyadaki olumsuzlukların getirdiği olumsuz ortamı kaldıramayanlar “Kalp krizi” denilen arazla baş başa kalıyorlar.
O da bir başka “Asrın hastalığı” ve ne yazık ki çoğunlukla sizin dışınızdaki etkenler nedeniyle olmadık bir günde, olmadık bir zamanda arkanızda şaşkın bakışlarla bir sürü insan bırakıp dünyanızı değiştiriyorsunuz.
Bir başka asrın hastalığı…
Bu hastalığın tedavisi de yok, ama sonunda “Ölüm” de yok işin ilginç yanı…
Şimdi, toplum olarak bu hastalığa yakalanıyoruz. Hatta tümümüz şu anda bu hastalığın ucundan yakalandık veya yakalanmak üzereyiz…
Bu hastalık “Asrın hastalığı” değil, “Asırların” hastalığı…
Adı mı?...
Adı “Sevgisizlik” hastalığı bunun…
Etrafınıza bakınız, bu hastalığa yakalanmak üzere olan veya yakalanmış birçok kişi göreceksiniz…
Tedavisi var mı?...
Bu gidişle olduğunu veya olacağını sanmıyorum.
Toplum olarak topyekûn tedaviye başlamazsak, giderek salgın gibi yayılma eğilimi gösteriyor.
 
 






 










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder