2 Nisan 2013 Salı

Yaşlılık Psikolojisi

Yaşlılık Psikolojisi
Yaşlanma bedensel, ruhsal, zihinsel ve toplumsal değişimler sürecidir. Son yıllarda gerek sağlık alanındaki yenilikler, gerek beslenme koşullarının iyileşmesi gibi nedenlerle insan ömrü uzamış ve tüm dünyada yaşlı nüfus artmaya başlamıştır. Yaşlı bireyin bedensel, ruhsal ve sosyal değişimlere uyum sağlamasına paralel olarak kendi potansiyellerini geliştirmeye yardımcı olan yaşlı rehabilitasyonu da giderek önem kazanmaktadır.

Yaşlılık dönemi sağlık problemleri üç gruba ayrılır: Bedensel zorluklar, Ruhsal zorluklar ve Toplumsal zorluklar.

1.Bedensel Zorluklar

Kişiden kişiye değişmekle beraber genelde yaşlanmanın getirdiği bedensel problemlerin başında hareketlerdeki kısıtlanma gelir. Bunun yanı sıra genç yaşlarına göre beceri ve güç kaybı söz konusudur. Bitkinlik hisseder, daha çabuk yorulur, kas kitlesi azalır. Entellektüel becerilerde de azalma olur. Unutkanlık artar. Uyku ve beslenme düzeni değişir, sabahları erken uyanır. Bedensel hastalıklarda da artma olur.

i. Gençlik döneminde başlayan ve yaşlılıkta da devam eden kronik hastalıklar. Astım, kronik bronşit….

ii. Yaşlılık döneminde ortaya çıkan hastalıklar: Arteriyoskloroz, demans bozuklukları, depresyon, anksiyete bozuklukları tansiyon, felç, kazalar, yaralanmalar…

iii. Yaşlılığa özgü hastalıklar: Kas kitlesinde azalma, kişilik yapısında değişim…

Ruhsal Zorluklar

Çaresizlik ve aciz hissetmek,

Yaşam ilgilerinin azalması,

Kendine güvenin azalması,

Sorumluluklarını yerine getirememe,

Kontrol kaybı hissi

Karamsarlık

Yalnızlık ( kayıplar yaşanması, sosyal statüde değişimler)

Stres yaratan durumla baş edebilmede zorluk çekme, hastalık karşısındaki tutumda değişim, ailevi meselelere gösterilen tepkilerdeki artış, değişimlere tolerans gösterememe

Aile içinde yaşlılara bakımın yaratacağı stres (gerek yaşlı üzerinde baskı oluşturması gerek bakımı üstenen kişinin yaşayacağı stres)

3.Toplumsal Zorluklar

Teknolojiye ayak uyduramama: bilgisayar, cep telefonu gibi..

Yaşadığı mekanı değiştirememe,

Yaşlıya olan ihtiyacın azalmasına paralel olarak yalnızlık hissetme ve ilgi görememe , çocukların evlenip ayrılmaları, torunların büyümesi gibi

Emeklik ve verimliliğin azalması

Ekonomik zorluklar

Sosyal olanaklarının azalması

Ülkemizde yaşlı bakımı genelde aile içinde evde yapılmaktadır. Geleneksel olarak yaşlı bakımında tutum; “yaşlılıktır normal” anlayışı içinde ayrıcalıklı davranmaya ihtiyaç duyulmayan yaklaşım gösterir. Bu durum bir takım ihmallere ya da tam aksine aşırı kollayıcı durumlara sebep olabilir. İlginçtir ki yaşlılarımız bu yaklaşımı kabullenir ve özümser sonuç olarak yaşlılığa gerekli önem ve özen gösterilmez. Bu sorun yaşlılığın yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Yaşlıların mevcut potansiyellerinin önünü kapatır. Pek çok sağlık problemine yol açar. Yaşlının özgüvenini kaybetmesine, çaresiz duruma düşmesine, fiziksel ve duygusal bağımlılık yaşamasına, depresyona ve çeşitli hastalıklara davetiye çıkarır. Yaşlılar, özellikle hareket becerilerinin sınırlanması, öz bakım becerilerinin azalmasından ötürü ev idaresinden sosyalleşmeye kadar yaşam alanlarından kopar. Eğer kişi kendi ihtiyaçlarını ve zevk aldığı faaliyetleri sürdüremezse, ruhsal dünyasını da koruyamaz. Yaşlılık dönemi kişinin kırılgan, alıngan ve hassas olduğu bir süreçtir. Becerilerin zaten azaldığı bir dönemde yukarıda değinildiği gibi yaşlıya özgü yanlış bakış açısı ve ihmalkar tutumlar büyük bir potansiyel tehlikeye dönüşür. Yaşlı bakımına doğru yaklaşım ise aşağıda değinildiği şekilde olmalıdır.

Yaşlı hastanın tüm sorunları belirlenmeli

Öncelikleri belirlenmeli,

Hedefleri saptanmalı,

Hastayı problem çözmede motive etmeli ve yüreklendirmeli

Kişi yaşlılık süreci hakkında doğru bilgilendirilmeli,

Varlığının önemi ortaya konmalı,

Potansiyellerini keşfetmesine destek verilmeli ve becerileri artırılmalı,

Çevresiyle ilişkileri artırılmalı,

Değişen durumlara uyum sağlamasına yardımcı olunmalı,

Yeterli tıbbi destek sağlanmalı vb.

Ülkemizde yaşlı bakımı ev ortamında yapılmaktadır. Gelişmiş ülkelerde ise daha çok kurumlarda yapılmaktadır. Yapılan araştırmalara göre her iki yaklaşımın da kendine göre avantajları ve dezavantajları mevcuttur. Yeni bir bakış açısı ise bu iki yaklaşımın arasında ara basamak rolü üstlenen rehabilite edici (iyileştirici) kurumların önem kazanmasıdır. Rehabilitasyon hastanelerinde bir yandan yaşlının tıbbi tedavisi sürerken diğer yandan ruhsal tedavisi yapılmaktadır. Yaşlı rehabilitasyon ekibinin rehberliğinde potansiyellerini artırmayı ve bunu nasıl başaracağını öğrenir. Yaşlı rehabilitasyonu ve tedavisi çok yönlü tıbbi çalışmalar içerir. Fizyoterapi çalışmaları yapılır.Yaşlının alışmış olduğu beslenme alışkanlıkları gözden geçirilir, iyileştirilir. Tüm bu çalışmalara paralel olarak yaşlının ruhsal sağlığının güçlenmesine psikoterapi hizmetiyle destek verilir

Kaynak:http://www.panik-atak.com/v3/index.php?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder