Ahilik Teşkilatı
1. Teşkilatın
Yapısı
Osmanlı Devleti’nde esnaf örgütlenmesinin ilk dönemlerinde,
ahilik teşkilatı (örgütü) yer alır. Arapça bir kelime olan ve “kardeşim”
anlamına gelen “ahi” kelimesinden adını alan bu teşkilatın üyeleri arasında
kardeşlik ve dayanışma çok esaslı bir şekilde yer etmiştir. Anadolu’da göçebe
kültüründen şehir kültürüne geçişte bir vasıta olan ahilik, her iki kültürün de
benimsediği ahlaki değerlerle bütünleşmiştir.
Ahiler, bir sanat ve meslek topluluğu olmakla beraber, asıl iktisadi
niteliklerinden ziyade dinsel, sosyal ve politik değerleri özünde toplayıp bir
araya getirme ve cömertlik, muhtaçlara yardım, zulüm görenleri koruma gibi
yönleriyle tanınmışlardır.
Anadolu’da XII. yüzyılda görülmeye başlayan ve bir süre sonra Osmanlı
Devleti’nin kurulmasında önemli rol oynayan dini ve sosyal nitelikli bu teşkilat
sosyal açıdan Osmanlı devletinin kuruluşunda çok önemli görevler üstlenmiş;
Anadolu’da güvenliği sağlayarak güçlerini dış işlerine yöneltmek durumunda olan
Osmanlıların yükünü hafifletmiştir. Osmanlı Devleti kuruluş aşamasını
tamamladıktan sonra üstlendikleri göreve ihtiyaç hissedilmeyen ahilik, sadece
hayırsever esnaf kuruluşları haline dönüşerek toplumsal bir görev
üstlenmişlerdir.
. Bu teşkilatın Anadolu’da kurulmasında fütüvvet anlayışının büyük etkisi
vardır. Fütüvvet kelimesi, eli açıklık, yiğitlik, yardımseverlik ve olgun
kişilik anlamlarına gelir.
. Türkler İslamiyet’i kabul ettikten ve Anadolu’ya yerleştikten sonra
fütüvvet ülküsünü benimseyip kendilerine has yiğitlik, cömertlik ve kahramanlık
vasıflarıyla süslemişlerdir. Hatta denilebilir ki, ahi teşkilatı, fütüvvet
teşkilatının Türkler tarafından geliştirilen ve özellikle Anadolu’da yayılmış
bulunan şeklidir. İslam’ın ilk asrından itibaren görülmeye başlayan fütüvvet
teşekkülleri içinde IX. yüzyıldan itibaren de esnaf birlikleri ortaya
çıkmıştır.
. Bütün prensiplerini dinin aslî kaynaklarından alan fütüvvet teşkilatının
(ve bu arada ahiliğin) nizamnamelerine “fütüvvetnâme” adı verilmiş ve bunlarda
fütüvvetin âdâp ve erkanı açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, eski esnaf
teşkilatından ve fütüvvetten söz eden bu fütüvvetnâmelerde, sanatın genel
ilkeleri, gizli kalması gereken sırları, sanata girmek için geçirilmesi gereken
imtihan gibi aşamalar ayrıntılı bir şekilde yazılmıştır. Görüldüğü üzere,
fütüvvet teşkilatı, genç sanatkar ve zanaatkarların bir araya gelerek ve
aralarından birini de reis seçerek teşkil ettikleri dini ve iktisadi nitelikti
bir topluluk olup başlangıçta tasavvufi bir nitelik taşırken XIII. yüzyıldan
itibaren sosyal, ekonomik ve siyasi bir yapı kazanmıştır.
2. Teşkilatın Karşıladığı Sosyal Riskler
Fütüvvet
anlayışı içinde bir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder