GARİP
Cebinde beş kuruş parası
yoktu
Üşüyen ellerini cebine attığında
Eline sadece pantolonunun
yırtık astarı geliyordu
Babasından da isteyemiyordu
Çünkü ayın
on beşine daha çok vardı
Buzlu yollarda yürürken
Ayağındaki
potinlere takıldı gözleri
Ne zaman aldığını o bile unutmuştu
Bazen yolların buz tuttuğuna şükrederdi
Çünkü buz tutmasa
Potinlerin altındaki yarıktan su girecekti
Kitaplarını tutan
elleri mosmor olmuş,
Çatlamış dudakları kararmıştı.
Soğuktan
mıdır nedir, aç olduğunu bile unutmuştu
Ona çorbayı en son rahmetli
annesi yapmıştı.
Bu yüzden birçok şeyin tadını unutmasına rağmen,
Tarhananın tadını unutmamıştı.
Tarhana çorbasının tadını ne
zaman duysa
Açlığı değil, annesi gelirdi aklına
Ah! Derdi, ah
keşke annem yanımda olsaydı da
Olsaydı da keşke hep aç kalsaydım.
Birdenbire hayatı bir film şeridi gibi gözlerinde canlandı
Kitapları sağa sola savrulmuş,
Yırtık potinleri ayağından
çıkmıştı.
O da anlayamamıştı ne olduğunu
Karşısında birisi ona
gülümsüyordu.
O da tebessümle karşılık verdi.
“Siz kimsiniz?”
dedi. O da şöyle cevap verdi:
“Seni annene götürecek kişiyim”
alıntı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder