30 Nisan 2013 Salı

GARİP

GARİP


Cebinde beş kuruş parası yoktu

Üşüyen ellerini cebine attığında

Eline sadece pantolonunun yırtık astarı geliyordu

Babasından da isteyemiyordu

Çünkü ayın on beşine daha çok vardı

Buzlu yollarda yürürken

Ayağındaki potinlere takıldı gözleri

Ne zaman aldığını o bile unutmuştu

Bazen yolların buz tuttuğuna şükrederdi

Çünkü buz tutmasa

Potinlerin altındaki yarıktan su girecekti

Kitaplarını tutan elleri mosmor olmuş,

Çatlamış dudakları kararmıştı.

Soğuktan mıdır nedir, aç olduğunu bile unutmuştu

Ona çorbayı en son rahmetli annesi yapmıştı.

Bu yüzden birçok şeyin tadını unutmasına rağmen,

Tarhananın tadını unutmamıştı.

Tarhana çorbasının tadını ne zaman duysa

Açlığı değil, annesi gelirdi aklına

Ah! Derdi, ah keşke annem yanımda olsaydı da

Olsaydı da keşke hep aç kalsaydım.

Birdenbire hayatı bir film şeridi gibi gözlerinde canlandı

Kitapları sağa sola savrulmuş,

Yırtık potinleri ayağından çıkmıştı.

O da anlayamamıştı ne olduğunu

Karşısında birisi ona gülümsüyordu.

O da tebessümle karşılık verdi.

“Siz kimsiniz?” dedi. O da şöyle cevap verdi:

“Seni annene götürecek kişiyim”
                                                                                 alıntı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder