TARİH DEVİRLERİ
M.Ö. 3200 yılında yazının bulunuşundan
günümüze kadar geçen zamana tarih devirleri denir. Toplumlar üzerinde etkili
olan önemli sosyal ve siyasi olaylar, tarihi devirlere ayırmada etkili olmuş ve
sınır kabul edilmiştir. Böylece tarih öğrenme kolaylaşmıştır. Tarih çağları
(devirleri) : İlk Çağ, Orta Çağ, Yeni Çağ ve Yakın Çağ dır.
İLK ÇAĞ MEDENİYETLERİ
Anadolu Medeniyetleri
Anadolu, göç ve ticaret yollarının üzerinde bulunması, Asya ile
Avrupa’yı birbirine bağlaması, topraklarının verimli olması ve ikliminin
insanların yaşayışına uygun olması gibi nedenlerden dolayı zengin ve yüksek
kültürlerin beşiği olmuştur. Karşılıklı kültür alış – verişleri Anadolu’da
uygarlıkların gelişmesini hızlandırmıştır.
M.Ö. II. Binden M.Ö. VI.Yüzyıla Kadar Türkiye
Hititler
Hititler, M.Ö. 2000 yılı başlarında Kafkaslardan
Orta Anadolu’ya gelerek Kızılırmak kıvrımı içine yerleşmişlerdir. Hititler, M.Ö.
1400 yıllarında imparatorluk haline gelmişlerdir.
Bu dönemin en önemli gelişmesi, Hititler ile Mısırlılar arasında yapılan
Kadeş Savaşı Antlaşması’dır. M.Ö. 1296’da yapılan Kadeş Antlaşması tarihte
bilinen ilk yazılı antlaşmadır.
Hitit Devleti, M.Ö. 1200 yıllarında batıdan gelen kavimler tarafından
parçalanmıştır. Ege göçlerinden sonra şehir devletleri halinde yaşayan Hititlere
M.Ö. 700 yıllarında Asurlular son vermişlerdir.
Asurlulardan sonra Türkiye’de
Pers egemenliği kurulmuş ve Hitit halkı tamamen Pers hakimiyetine girmiştir.
Frigyalılar
Frigler, Ege göçleri sırasında Anadolu’ya
gelerek M.Ö. 800 yıllarında Gordion (Polatlı) merkezli bir devlet
kurdular.
Kafkaslar üzerinden gelen Kimmerlerin egemenliği altına giren
Frigyalılara Persler son vermişlerdir.
Lidyalılar
Lidyalılar, Frigyalılar gibi M.Ö. 1200’lerde
Anadolu’ya gelerek, bugünkü Gediz ve Küçük Menderes vadileri arasında kalan
bölgede Kral Giges tarafından Sard (Salihli) merkezli bir devlet kurmuşlardır.
Pers saldırılarına dayanamayan Lidya Devleti, M.Ö. 546 yıllarında
yıkılmıştır.
İyonyalılar
Dorların baskısı sonucunda Akaların bir kısmı
Yunanistan’dan Batı Anadolu’ya göç etmişler ve İzmir çevresindeki yerli halkla
kaynaşarak şehir devletleri kurmuşlardır. Bu şehir devletleri arasında siyasal
birlik sağlanamamıştır. İyon şehir devletleri arasında en tanınmışları Efes,
Milet, Foça ve İzmir’dir.
Ön Asya’dan gelen ticaret yollarının bitim noktasında bulunan İyonyalılar,
kısa zamanda ileri bir medeniyet kurmuşlar ve kolonicilik faaliyetleriyle
zenginleşmişlerdir.
Urartular
Urartu Devleti, Doğu Anadolu’da Asya kökenli
Hurriler tarafından kurulmuştur. Urartuların merkezi Tuşpa (Van)’dır. Bölgenin
en güçlü devletlerinden biri olan Urartular, M.Ö. 600’lerde Medler tarafından
yıkılmıştır.
M.Ö. II. Binden M.Ö. VI. Yüzyıla Kadar Türkiye’de Kültür ve Medeniyet
Devlet Yönetimi
İlkçağlarda Türkiye’de kurulan devletler
krallıkla yönetilmiştir. Bütün yetkiyi elinde bulunduran krallar, aynı zamanda
başkomutan, baş yargıç ve baş rahiptir.
Bu durum kralların siyasi askeri ve
dini yetkileri kendilerdinde topladıklarını ve güçlerini arttırdıklarını
göstermektedir
Başlangıçta Hitit Krallığı, feodal beyliklerden oluşuyordu. Daha sonraları bu
beylikler kaldırılarak yerlerine merkezden valiler atanmıştır. Böyle bir
değişiklikle Hititler merkezi otoriteyi güçlendirmeyi amaçlamışlardır.
Hititlerin ilk zamanlarında kralın yetkileri soylulardan oluşan Pankuş
Meclisi tarafından sınırlandırılmıştır. Ancak imparatorluk döneminde Pankuş
Meclisi’nin yetkileri azalırken kralın yetkileri artmıştır.
Dolayısıyla soylular yönetimden uzaklaştırılmıştır. Devlet yönetiminde
kraldan sonra en yetkili kişi Tavananna adı verilen kraliçeydi. Tavananna, dini
törenlere ve bayramlara başkanlık yapar, kral savaşa gittiğinde ülkeyi
yönetirdi. Hatta Kadeş Antlaşması’nda Hitit kralının yanında kraliçenin de
imzası yer almıştır. Bu durum Hititlerde kadınların devlet idaresinde etkili
olduğunu göstermektedir.
Hititlerde Pankuş Meclisi’nin bulunması meşrutiyete benzeyen bir yönetim
varlığını ve kralların yetkilerinin bir dönem kısıtlandığını göstermektedir.
Ordu
Türkiye; topraklarının verimli olması ve ticaret
yolları üzerinde bulunması sebebiyle sık sık istilalara uğramıştır. Bu durum
Anadolu’da kurulan devletleri askerliğe önem vermeye zorlamıştır.
Ticaret faaliyetleriyle zenginleşen Lidyalılar, Anadolu’ da ücretli askerlik
sistemini kurmuşlardır. Ancak bu askerler arasında dil ve taktik birliği
olmadığı gibi vatan – millet sevgisi de yoktu. Sadece para için savaşan ücretli
askerlerin başarı kazanmasını zorlaştırmıştır. Bu durum Lidyalıların
yıkılmasında etkili olmuştur.
Hukuk
Anadolu’da İlkçağ hukuku, komşu medeniyetlere göre
yumuşak bir karakter taşımaktadır. Anadolu’da yapılan kanunlarda komşu
medeniyetlerin önemli etkisi ve katkısı olmuştur.
Hititler, kanunlarını
Mezopotamya’dan almakla beraber, ilaveler ve düzeltmelerle Anadolu’da ilk
kanunları yapmışlardır. Medeni hukuk ve ceza hukuku büyük gelişme göstermiştir.
Hitit kanunları, hür vatandaşlara olduğu kadar kölelere de mülkiyet hakkı
tanıyordu.
İlkçağ devletlerinin temel geçim kaynağı tarım ve hayvanlılık olduğu için
tarım ve hayvanlığı korumaya yönelik ağır cezalar içeren kanunlar yapmışlardır.
Örneğin; Frigyalılarda öküz kesene ölüm cezası verilmiştir
Hititlerde krallın buyruklarına karşı gelmek develete baş kaldırmak büyük suç
sayılmış ve ölümle cezalandırılmıştır Bu da Hititlerin merkezi otoriteye önem
verdiklerini göstermektedir
Din ve İnanış
İlkçağlarda Türkiye’de çok tanrılı bir din
anlayışı hakimdi. Bu nedenle Anadolu için “Bin Tanrı İli” denilmiştir.
Anadolu’nun batısında kurulan medeniyetler Yunan tanrılarından, doğuda kurulan
medeniyetler ise, Mezopotamya tanrılarından etkilenmişlerdir. Bu durum,
Türkiye’nin coğrafi konumundan doğan tabii bir sonuçtur.
İlkçağ insanlarında uğraş alanlarındaki gelişmeler inançları üzerinde etkili
olmuştur. Örneğin tarım faaliyetlerine önem veren Frigyalılarda en büyük tanrı
olarak bereket tanrısı Kibele’yi kapul etmeleri gibi
Sosyal ve İktisadî Hayat
Anadolu’da halk sosyal sınıflara
ayrılmıştı. En üst sınıf olarak kabul edilen kral ve ailesi devletin yönetimini
üstlenmiştir. Anadolu’da asillerden başka rahipler, sanatçılar, askerler,
memurlar ve köleler gibi sınıflar da bulunuyordu.
Anadolu’da bu sınıfların bulunması Türkiye’de yaşayan insan topluluklarının
arasında eşitsizliğin olduğunu göstermektedir.
Ticarete büyük önem veren Lidyalılar, bu amaçla Efes’ten başlayarak
Mezopotamya’ya kadar uzanan Kral Yolu’nu yapmışlardır. Bu yolun yapılması
sonucunda;
• Lidyalılar zenginleşmiştir.
• Doğu – Batı kültürleri arasında
etkileşim artmıştır.
• Takas usulünün gelişen ticareti karşılayamaması
üzerine M.Ö. 700 yıllarında Lidyalılar ilk parayı kullanmışlardır.
Lidayalıların parayı icat etmeleri;alışverişi kolaylaştırmış ekonomik hayatı
canlandırmış sermaye birikimine ve finans sektorünün oluşmasına ortam
hazırlamıştır. Paranın kullanılmasına başlanmasından sonra değiş dokuş(takas)
uygulaması ortadan kalkmıştır.
Denizci bir medeniyet olan İyonyalılar, Akdeniz ve Karadeniz’de koloniler
kurarak ticaret faaliyetleriyle zenginleşmişlerdir.
Bir devletin ekonomik, siyasal ve sosyal nedenlerden dolayı, kendi sınırları
dışında ele geçirip yönettiği ülkeye veya topraklara koloni denir. Kolonilerin
kurulmasında;
• Hammadde ihtiyaçlarının karşılanması
• Üretim fazlası
mallar için pazar bulunması
• Askeri gücün artırılmak istenmesi
• Diğer
devletlere askeri, siyasal ve ekonomik alanlarda üstünlük sağlama düşüncesi
etkili olmuştur.
Yazı ve Edebiyat
Anadolu’ya yazıyı Mezopotamya
medeniyetlerinden Asurlular getirmiştir.
Hititler ve Urartular, Asurlulardan
aldıkları çivi yazısını kullanmışlar, ayrıca Hititler kendi icatları olan
hiyeroglif yazısını da kullanmışlardır. Frigyalılar, Lidyalılar ve İyonyalılar
Fenikelilerin alfabesini kullanmışlardır.
Hititlerden kalan en önemli yazılı eserler anal adı verilen yıllıklardır.
Hititler anallarla (yıllıklar) Anadolu’da tarih yazıcılığını
başlatmışlardır.
Hitit yıllıklarında kralların,zaferi kadar yenilgilerininde yıllıklara
yazdırılması tarafsız bir tarih anlayışına sahip olduğunu göstermektedir.Bu
yıllıklar ,İlkçağ Anadolu tahihinin aydınlanmasında önemli rol
oynamışlardır.
Bilim ve Sanat
Anadolu medeniyetleri içinde her yönden en
ileri olanı İyonyalılardır. İyonyalılar özgür düşüncenin ve pozitif bilimlerin
öncüsü olmaları yönüyle önem taşırlar. Felsefe, matematik ve tıp bilimlerinin
temeli İyonya’da atılmıştır.
Hitit sanatı, Mezopotamya sanatının etkisinde gelişmiştir. Heykelcilik ve
kabartmacılık gelişen başlıca sanatlar olmuştur. Hititlerin en önemli
kabartmaları Yazılıkaya ve İvriz kabartmalarıdır. Frigyalılarda dokumacılık,
maden işçiliği, kaya mimarisi, Lidyalılar da dokumacılık, çömlekçilik, dericilik
ve madencilik, Urartular da maden işlemeciliği, su mimarisi, İyonyalılarda ise,
saray ve tapınak mimarisi gelişmiştir.
İskender İmparatorluğu
M.Ö. 337’de tahta geçen İskender,
önce Yunanistan’daki bütün şehir devletlerini, sonra da Anadolu, İran, Irak,
Suriye ve Mısır’da Perslere ait tüm toprakları kendine bağlamayı başardı. Büyük
İskender’in Asya seferinin sonucunda Hellenizm uygarlığı doğmuştur. Büyük
İskender, 33 yaşında öldü (M.Ö. 323). İskender’in ölümünden sonra kazanılan
topraklarda bağımsız devletler kurulmuştur.
Roma İmparatorluğu
Romalılar; disiplinli, planlı ve
teşkilatlı hareket ederek kısa sürede bütün İtalya’yı Roma’ya bağlamışlardır. Bu
gelişmelerden sonra Romalılar, Doğu Akdeniz’e yönelmişlerdir. İskender
İmparatorluğu parçalandıktan sonra Selevkoslar Krallığı’nı yenerek Türkiye
topraklarının tamamına hakim olmuşlardır.
Roma İmparatorluğu’nun siyasal tarihinde; Krallık Cumhuriyet ve İmparatorluk
dönemleri yaşanmıştır. Merkezi yönetimin zayıflaması, eyaletlerin güçlenmesi,
Hristiyanlığın yayılması, Kavimler Göçü’nün meydana getirdiği kargaşa, iç
savaşlara katılan orduların sınırları ihmal etmesi gibi nedenlerden dolayı Roma
İmparatorluğu, Doğu ve Batı olarak parçalanmıştır (395). Bunlardan Batı Roma
476’da, Doğu Roma ise 1453’te yıkılmıştır.
Roma’da patricilerle (soylular) plepler (Roma’ya sonradan gelen halk)
arasında çatışmalar olmuştur. Romalılar Yunan kanunlarından yararlanarak 12
Levha Kanunlarını yapmışlardır. Patrici-Plep mücadelesi 12 Levha Kanunlarından
sonra da devam etmiştir.
Gümümüz Batı dünyasında uygulanan hukuk kurallarının temeli Roma hukukuna
dayanır. Bu hukuk kuralları bazı değişikliklerle Bizans hukuku adıyla Doğu Roma
‘da yürürlükte kalmıştır.
Romalılar ticareti geliştirmek amacıyla Anadolu’da yeni yollar yapmışlar ve
ihtiyaç duydukları ürünleri Anadolu’dan götürmüşlerdir.
Romalılar; Fenikeliler, İyonyalıların ve Yunanlıların geliştirdiği alfabeye
son şeklini kazandırmışlar ve “Latin Alfabesi”ni oluşturmuşlardır. Mısır’dan
aldıkları Güneş yılı esaslı takvimi, Sezar ve Papa XIII. Gregor dönemlerindeki
düzenlemelerle bugün kullandığımız şekle getirmişlerdir.
Mezopotamya Medeniyetleri
Sümerler birbirinden bağımsız birçok küçük şehir
devletçiklerinden oluşan bir uygarlık kurdular.
Şehir devletleri arasında savaş eksik olmuyordu. Kuvvetli prensler,
yakınındaki diğer şehirlere de söz geçirerek büyük krallıklar kuruyordu.
Mezopotamya’daki ilk medeniyet olan Sümerler, aynı zamanda tarihte bilinen
ilk yazıyı da kullanmışlardır. M.Ö. 3000’lerde kullanılmaya başlanan yazı
sayesinde kültür aktarımı kolaylaşmıştır.
Aşağı Mezopotamya’da bulunan Sümerlerin kralı Urugakina tarafından ilk yazılı
kanunlar yapılmıştır (M.Ö. 2375). Bu kanunların cezalandırma yöntemi genel
olarak “fidye” yani “bedel” sistemine dayalıydı.
Çok tanrılı dine inanan Sümerlerin kralları rahip – kral olarak bilinirdi.
Öncelikle dini amaçlı yaptıkları “Ziggurat” denen tapınaklar aynı zamanda
rasathane ve soğuk hava deposu olarak kullanılmıştır.
Bilimde ilerlemiş olan Sümerler dört işlemi kullanmışlar ve dairenin alanını
hesaplamayı başarmışlardır. Edebiyat alanında günümüze kadar ulaşan en önemli
eserleri Yaradılış, Tufan ve Gılgamış destanlarıdır.
Akadlar tarihte bilinen ilk büyük imparatorluğu, ilk düzenli ve sürekli
orduları kurmuşlar, bunun sonucu olarak Sümer uygarlığını Ön Asya’ya
yaymışlardır.
I. Babil Devleti’nin krallarının en önemlisi olan Hammurabi ilk anayasa
olarak kabul edilen “Hammurabi Kanunları’nı” yapmıştır. Bu kanunlar yapılırken
daha önce uygulanan kanunlardan yararlanılmıştır. Urugakina Kanunlarına göre
daha sert cezalar vardır. Bazı suçlara kısas cezaları verilmiştir.
Babil Kralı Hammurabi rahip-kral anlayışını reddederek gücünü dinden değil
askeri kuvvetten almıştır.Mutlak Krallık sistemi Hammurabi ile başlamıştır.
M.Ö. 2000 yıllarında Asurlular, Anadolu’da ticaret kolonileri kurarak hem
ticareti geliştirmişler, hem de Anadolu’da yazılı devirleri başlatmışlardır.
Kayseri yöresindeki Kültepe’de ticaretle ilgili Asurca birçok tablet
bulunmuştur.
Mısır Medeniyeti
Mısır Medeniyeti, Nil nehrinin
çevresinde kurulmuştur. Etrafının çöllerle çevrili olması, diğer medeniyetlerle
daha az etkileşmesine neden olmuştur.
Mısırlılar öldükten sonra dirilmeye inanmışlar ve bu nedenle diğer
yaşamlarında kullanabilmek için bazı eşyalarını mezarlarına koymuşlardır.
Mısır sanatı dini ağırlıklıdır. Yeniden dirileceklerine inandıklarından
cesetlerin bozulmamasına dikkat etmişler ve Mısırlılarda mumyacılık milli sanat
haline gelmiştir. Mumyacılık faaliyetleri insan vücudunun yakından tanınmasını
ve Mısır’da tıp biliminin gelişmesini sağlamıştır.
Mısırlılar, resim yazısı denilen hiyeroglif yazısını kullanmışlardır. Gök
cisimlerini incelemek için rasathaneler kurmuşlar ve astronomide oldukça
ilerlemişlerdir. Bugün kullandığımız Miladi takvimin ilk düzenli şeklini Mısır
medeniyeti oluşturmuştur.
Mısır ekonomisinin temelini tarım ürünlerinden sağlanan gelirler
oluşturuyordu. Mısır’da canlı bir ticaretin olduğu bilinmektedir.
Fenikeliler
Fenikeliler, Lübnan dağları ile Akdeniz
sahili arasında kalan kıyı şeridine yerleşmişlerdir. Arazilerinin tarıma
elverişli olmaması ve Mısır’dan Anadolu’ya ulaşan ticaret yolu üzerinde
bulunmaları Fenikelilerin ticaret alanında ilerlemelerini sağlamıştır.
Fenikeliler şehir devletçikleri halinde yaşamış ve krallıkla idare
edilmişlerdir.
Fenikeliler kurdukları kolonilere sadece ticari amaçlarını gerçekleştirmek
için gittiklerinden dolayı askerliğe önem vermemişler ve kolonilerini yurt
edinmemişlerdir. Bu nedenle kolonilerini kaybetmişlerdir.
Tarihe en önemli katkıları günümüz Latin alfabesinin temelini oluşturan 22
harfli ilk alfabeyi bulmalarıdır.
Denizcilik ve ticaret faaliyetleriyle gelişme gösteren Fenikeliler Doğu lve
Ön Asya uygarlıklarındaki gelişmeleri Batıya taşıyarak kültürler arası
etkileşimi sağlamışlardır.
İbraniler
Tarihte ilk defa tek tanrılı bir dine inanan
İbraniler, Musevilik dininin sadece kendi kavimlerine ait olduğunu kabul ederek
diğer toplumlarda yayılmasını engellemişlerdir. Bu durum dünyanın değişik
yerlerine dağılan Yahudilerin milli birliklerini korumalarını ve varlıklarını
sürdürmelerini sağlamıştır.
Yunan Medeniyeti
Dorlar tarafından Yunanistan’da kurulan
şehir devletçiklerine polis adı verilmiştir. Yunanistan’ da sınıflar arasındaki
mücadeleler sonunda sınıf farkları kaldırılmış ve demokrasi yönetimi
benimsenmiştir.
Yunanistan’da Halk gelirine göre, “Dörtyüzler Meclisi” veya “Halk
Meclisleri”nde yönetime katılma olanağı elde etmiştir.
Yunanistan’da yapılan kanunlarla demokratikleşme yolunda önemli bir adım
olmasına rağmen asillerin yetkileri ellerinden alındığı için diğer sınıflar
arasında mücadele yine devam etmiştir.
http://www.hakkinda-bilgi-nedir.com/tarih-devirleri-nedir+tarih-devirleri-hakkinda-bilgi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder