Düşünceleri dinlemek...
1949 yazında Avustralya’dan İngiltere’ye gelen ve BBC’de “akıl okuma” programı yapan Piddington
çifti, büyük sansasyon yaratmışlardı. Radyoda bir gecede 20 milyon insanın dinlediği karı - kocanın
“akıl okuma” işini nasıl yaptıkları asla çözülemedi. Ama bunu yapabildikleri tarihi kayıtlara geçti.
Taa o zamanlardan beri beynin kapısı aralanmaya ve düşünce gücüyle makinalar kontrol edilmeye,
ya da tam tersi yapılmaya çalışılıyor. Beyne “telepatik askercikler” göndererek insanlara bir şeyler
yaptırmak veya beyin dalgaları ile dış dünyada işler çevirmek insanlığın en çok uğraştığı konuların
başında geliyor.
Eh normal! Beyin dünyanın en gelişmiş arama motoru. Çok kıymetli, herkes onu ele geçirmenin,
yönetmenin peşinde...
Son yıllardaki teknolojik gelişmeler, özellikle maymunlarla, farelerle yapılan deneyler, hassas
sensörlerle beyin sinyallerinin, komutlarının dataya dönüştürülmesini mümkün kıldı.
“Konuşmadan düşünce ile söylemek” konusunda pek çok uygulama yapılabilir hale geldi. Bedensel
engelli insanların, vücutlarına takılan protezlere komut verebilmesi ve işlerini düşünce güçleriyle
görmeleri artık hayal ya da sihir değil. Düşüncelerin joystick gibi komut verebileceğini konuştuğumuz,
deneyimlediğimiz bir dünyadayız...
Düşünceleri dinlemek!
Beyin dalgalarını bilgiye dönüştürmek aslında bir anlamda “düşünceleri dinlemek” düşüncehırsızlığının da yolunu açıyor. Sır saklamak tarihe karışıyor. Bir kişinin terörist eylem yapma niyeti,
önceden anlaşılabilir görünüyor. Bu durumda “hadi canım, yok artık!” diye diye seyrettiğimiz, Tom
Cruise’un oynadığı meşhur Minority Report- Azınlık Raporu “science Fiction - Bilim Kurgu" değil,
Science Fact (bilimsel gerçek) oluyor. Çok da uzak olmayan bir gelecekte hepimiz bir kameraya
bakacağız ve o kamera beynimizi okuyarak aramızda uçak düşürme planı olup olmadığını
anlayacak. Bu videoda IBM tarafından gelecek 5 yılda gerçekleşmesi tahmin edilen teknolojiler
anlatılıyor. İçlerinden biri beyin okumakla ilgili. Çok ilginç ve ne kadar yakın... Lütfen göz atın.
Beyin yıkama...
Zihin kontrolü, düşünce reformu, aklın yeniden eğitimi gibi konular; 1950’de Kore’de esir düşenAmerikan askerlerinin davranış değişiklikleri ile iyice alevlendi. 1957 – 1967 arasında Amerika
“Behavioral Modification – Davranışsal Değişimler” ve “zihinin şifrelerini çözmek” konularına
yoğun biçimde odaklandı. 1970’lerde bu konular CIA gibi gizli servislerin rutin çalışmaları arasına
girdi. Amerika’da özellikle o yıllarda CIA tarafından beyinlerinin yıkandığı iddialarıyla mahkemeye
başvurmuş pek çok insan var! 18 Kasım 1978’de gerçekleşen, 900 kişinin ölümüyle sonuçlanan
insanlık tarihinin en büyük toplu intiharı, Jim Jones olayı da beyin yıkamanın nerelere varabileceğini
göstermek açısından çok çarpıcı bir örnektir...
Telekulak tarihe karışacak, beyin fethetme savaşları yapılacak...
22.10.2002 de radyo frekansları ile uzaktan düşünce okuma ve kafaya düşünce ışınlama gibikonularda alınmış patentlerin olduğunu bildiğimiz bir dünyada “tele - kulak” gibi dertler ne kadar
ilkel ve gereksiz kalacak düşünebiliyor musunuz?
Toprak savaşları ile güç mücadelesi yapan insanoğlu, “beyin fethetme” diye özetlenebilecek yepyeni
harp alanlarına doğru yol alıyor.
Hani eskiler otoriter tipler için “kaşıyla, gözüyle yönetiyor” derlerdi ya...
Gelecekte kaş-göz hareketine dahi gerek kalmaksızın, “düşünceyle yönetiyor” denecek...
Bu konuda önemli bir belgesel var. Bu linkten videosuna erişebilirsiniz. Mutlaka izlemenizi öneririm.
Şaşıracaksınız.
Bundan sonrasında ses değil düşünce dinleyeceğiz anlaşılan...
Kaynak: http://www.ufuktarhan.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder