Romalı Zenginlerin Yaşamı
Eski Roma’nın zengin ve güçlü sınıfı senato üyesi olan patriciler ve mülk sahipleriydi. Tüm toplumsal ve siyasal güç birkaç soylu ailenin elindeydi. İmparatorluk düneminde senato gücünü büyük ölçüde yitirdiyse de, senatörlerin geldiği aileler kamuoyunu yönlendirmede etkilerini sürdürdüler. Patricilerin çoğunun Roma’da evi, kırsal kesimde çiftliği ve Orta ya da Güney İtalya’da birkaç tane villası olurdu. Kent evine bir verandadan girilirdi. Birincil öneme sahip olan oda “atrium”du. Evi ve ocağı koruyan tanrıça Vesta için bu odada bir sunak bulunurdu. Evleri koruyan tanrılardan Lar ve Penate için de ayrılmış yerler vardı. Lar’ın heykelievin girişinde durur, eve uğur getirirdi. Penate ise evin ocağının bereketiydi. Lar’a da, penate’ye de özel günlerde hediyeler sunulur, çiçekler getirilirdi. Atrium dikdörtgen biçimindeydi ve tavanında, gökyüzüne açık bir yer vardı. Atriumun çatısı bu deliğe doğru eğimli olur, taştan bir sarnıca yağmursuyu toplanırdı. Evin öbür odaları atriuma açılırdı. Girişin tam karşısında yemek odası bulunur, buradan bahçeye çıkılırdı. Ev, yerin altından geçen sıcak havayla ısıtılır, bazı evlerdehamam da olurdu. Villalarda ise mutlaka hamam bulunurdu, çünkü kırsal kesimde genel hamamlar yoktu. Villalar kent evlerine göre daha büyük olurdu. Atrium gene vardı, ama evin asıl merkezi bir dizi kolonla çevrili olan bahçeydi. Bahçenin ötesinde odalar bulunurdu.
Varlıklı ailelerin oğulları genellikle okula gönderilirdi, özel öğretmenlerce eğitilenler de vardı. Roma dünyasında Eski Yunan kültürü egemen olduğu için öğretmenler Yunanlılar’dan seçilirdi. Yunanca okuma yazma öğrenmekle başlardı. Oğlan çocuklarbüyüdükleri zaman eyaletlerde para işleriyle ilgilenmeleri ya da ticaretle uğraşabilmeleri için iyi matematik bilmeleri gerekiyordu. İlkokul eğitiminden sonra güzel konuşmayı ve yazmayı becerebilmek için konuşma sanatı dersleri alırlardı. Bu dersler ya Roma’da ya Atina’da ya da Yunanca konuşulan herhangi bir yerde verilirdi.
Kızlara ev işleri ve edebiyat dersleri verilirdi. Eğitim kısa sürer, 15’ine gelen kızlar evlendirilirdi. Gelin, düğün günü, erkek kardeşleri gibi çocukken giydiği bir tür pelerin olan “toga”yı çıkartır, gelinliğini giyerdi. Yüzü kırmızı bir peçeyle örtülürdü. Oyuncak bebeklerini tanrı Lar’a armağan ederdi. Babasının evinde evlendikten sonra, törenle kocasının evine gider, atriuma kocasının kucağında girerdi.
Erkek çocuklar mor kenarlı togalarını 16 yaşında çıkarır, yerine herkesinki gibi beyaz toga giyerdi. Baba oğlunu alarak foruma götürür, onu Roma yurttaşı olarak kütüğe yazdırırdı; böylece delikanlı ilk seferberlikte askere gitmek için hazır olurdu. Romalılar oğularının iyibir asker olmasından övünç duyarlardı. Askerden dönen bir patricinin ya da mülk sahibinin oğlu mutlaka siyasete atılırdı. Genç bir adam önce kent meclisine seçilir, görevi mısır stoklarının yeterliolup olmadığını saptamak, halkın eğlence programıyla ilgilenmek olurdu. Bir üst görevi muhasebecilkti. Daha sonra yargıçlıkgelirdi. Bundan sonra, şansı açık olan, bir eyalete vali atanabilitrdi. Bir başka olasılık ise konsüllüğe seçilebilmekti. Cumhuriyet döneminde konsüller aynı zamanda yargıçtı ve yetkileriçok genişti.
Romalı ailede babanın çocukları üzerinde büyük bir otoritesi vardı. Kadın, evin tüm sorumluluğunu yüklenir, ona saygı gösterilirdi. Romalılar aile yaşamına büyük önem verirlerdi. Ev tanrılarının varlığı bunun kanıtıydı.
Köle Ayaklanmları, Sınıf Savaşları, Diktatörlük
Romalı aristokratların İtalya’da ve öteki ülkelerde çok sayıda köleyi biraraya toplayıp çalıştırarak yürüttükleri latifundia üretimi, Yunan’dan farklı kölelik koşulları doğurdu. Büyük çiftliklerde ve madenlerde kalabalık kitleler halinde çalışa köleler, kendilerinde Roma Devletine baş kaldırma gücünü görebildiler. I.Ö. 2 yüzyılda Sicilya’daki ve Makedonya’daki önemli köle ayaklanmalarını, I.Ö. 73’te, tarihinin en büyük köle ayaklanması olan Spartaküs ayaklanması izledi. Ayaklanma, kölelerin Roma ordularını yenmesiyle, Roma’yı yıkabilecek çaplara ulaştı. Ama sonunda I.Ö. 71’de, Spartaküs’ün kazandıkları bir savaşta yağmaaya daıp dağılan ordusu, askerlerini toplayıp yeniden saldıran Roma komutanı tarafından yenildi. Esir alınan 6000 köle Roma’ya giren yol boyunca çarmıhlara gerilerek öldürüldü.
Sınıf kavgalarıvatandaşlar sınıfı içinde de sürmştü. I.Ö.85’te populares sınıfı, iktidarı kuvvete baş vurarak ele geçirir. Populares ile optimates arasında iç savaş başlar. Iç savaşı bastıran optimates partisi önderi Sulla, I.Ö. 84’te belirsiz bir süre için, diktatör seçilir. (Diktatörlük,Roma’da,bir kimseye altı ayı aşmamak üzere Senato tarafından tam yetki verilmesi biçiminde anayasal bir kurumdu.)Böylece sürekli diktatörlük yolu açılmış olur. Bu kez populares partisine dayanan Sezar I.Ö. 46’da kendisini on yıl için, I.Ö. 45’te ise ölünceye kadar diktatör seçtirir ve imparator adını alır. Diktatörlük kurumu sıkıyönetim kavramı insanlığa Roma’nın armağanlarıdır.
Yoksul Halk
Romalı patriciler köleleri sayesinde rahat bir yaşam sürerlerdi. Plebler de denden Romalı yoksullar ise karanlık izbelerde üst üste yaşarlardı. Ne ocakları ne de evlerine bereket getirecek tanrıları vardı. Evde yatar, ama yemeklerini devletin sağladığı aşevlerinde yerlerdi.
Ünlü Romalı yazarlar hor gördükleri bu insanlardan yapıtlarında oek söz etmemişlerdir. MS I. yüzyılda yaşamış olan Decimus Iunius Iuvenalis, Roma halkının ekmekten ve sirke gitmekten başkabir şey bilmediğini yazmıştı. Sirkler, halkı oyalayarak ekmek derdini unutturmayı amaçlardı. Araba yarışları, yabanıl hayvanlarla boğuşturulan köleler, sonu ölümle biten kankı gladyatör dövüşleri bazen günlerce sürerdi.
Roma halkının yaklaşık %80’i işsiz ve yoksuldu. Erkekler orduya katılmaya can atardı. Böylece yaşamlarının bir amacı olurdu. Zengin Romalılar’ın köle sahibi olmaları iş alanlarıın tıkanmasına yol açıyor, plebler özgür doğmuş olsalar da iş güç sahibi olamıyordu.
Köleler imparatorluğun işgali altındaki eyaletlerden getirilirdi. Villalarda hizmetçi veuşak, tarlalarda işçi olarak çalıştırılırlardı. Bazen de kahyalık yaparlardı.hiçbir hakkı olmayan kölelerin yalnızca görevleri vardı ve efendiler kölelere diledikleri gidi davranabilirdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder