İç Anadolu Bölgesi’nde, Orta Kızılırmak Bölümü’nde yer alan Kırşehir, doğu ve güneydoğuda Nevşehir, güneyde Aksaray, batı ve kuzeybatıda Kırıkkale, kuzeydoğu ve doğuda Yozgat, batıda Ankara ile çevrilidir.
İl topraklarının güney ve güneybatısında Kızılırmak, batı ve kuzeybatısında Kılıçözü Deresi, kuzey ve kuzeydoğusunu da Delice Irmağı, doğuda Seyfe Gölü çöküntü alanı doğal olarak sınırlamaktadır. Kırşehir’in bulunduğu alan, Kırşehir Masifi olarak isimlendirilen volkanik kayalarla örtülmesiyle oluşan bir platodur. Bu platoyu birkaç dağ kütlesi engebelendirmiş, akarsularla da bölünmüştür. İl topraklarının kuzeyinde Çiçekdağı (1.691 m.), Orta kesiminde Baran (1.677 m.) ile Kervansaray Dağı (1.679 m.) engebelendirir. Bunlardan Çiçekdağı ormanlarla kaplı olup, diğer dağlar step görünümündedir.
Orta Anadolu Masifinin bir parçası olan Kırşehir Masifi, Tuz Gölü’nün altına kadar uzanmaktadır. Tektonik hareketler sonucu birkaç kez kıvrılmış ve kıvrılma özelliğini kaybederek sertleşmiş bir jeolojik yapı göstermektedir. Kırşehir Masifi, I.-IV. Zamanlarda oluşmuş, 2000-2500 m. kalınlığında bir kütledir.
İlin kuzeydoğusunda Seyfe Ovası (Malya Ovası) yer almaktadır. Çiçekdağı’nın Salep Boğazı ve Taburoğlu yöresinden başlayan bu ova, Mucur ilçesinin kuzeyini de kapsayarak Kayseri il sınırına kadar uzanır. Çevredeki dağ ve platolardan gelen akarsuların taşıdığı alüvyonlar ovanın çöküntü tabanını oluşturmuştur. Kuzeydeki Çoğun Ovası, Çoğun Barajının yapılmasından sonra tarıma açılmıştır. Aynı şekilde Kırşehir’in güneyindeki Güzler Ovası da, sulama göletinin yapılmasından sonra tarım alanı olarak önemli bir konuma gelmiştir. Bunların dışında küçük ölçüde Hamamözü, Değirmenözü, Acıöz, Maniöz ovaları ve Kenar, Tatarilyas, Kuytuluk, Körkuyu, Gardaklıbel, Yalnız Mezar, Göbek, Laleli, Güllü Dağ, Ekizağıl ve Aksakal yaylaları bulunmaktadır. Kızılırmak, Kırşehir Kılıçözü, Kaman Kılıçözü ve Delice Irmak vadileri ilin belli başlı vadileridir.
İl topraklarını sulayan Kızılırmak, Sivas’ın Kızıldağı’ndan doğarak Nevşehir’in Gülşehri’nden geçtikten sonra güneydoğu-kuzeybatı doğrultusunda Kırşehir platosuna girer ve Kırşehir’in 17 km. güneyinden geçer. Kızılırmak üzerinde Hirfanlı ve Kesikköprü barajşarı yapılmıştır. Kızılırmak’ın kollarından olan Kılıçözü Çayı, Deliceırmak ile Kaman ilçesinin güneyinden kaynaklanan Kaman Kılıçözü Çayı ilin diğer önemli akarsularındandır. Kırşehir’in 35 km. doğusunda tektonik bir göl olan Seyfe Gölü ile Obruk Köyü’ndeki karstik oluşumlu Obruk gölü, Kaman Hirfanlı Köyü yakınında Hirfanlı Baraj Gölü, Çuğun Köyü’ndeki Çuğun Baraj Gölü, Akpınar-Karaova Köyü’ndeki Karaova Barajı, Kırşehir Ortaköy yolu üzerindeki Ulupınar Köyü yakınlarında Kültepe Baraj Gölü ilin belli başlı gölleridir. Bunların yanı sıra ; Kaman’da, Karakaya, Gökeşme, Darıözü, Merdese, Sarıömerli, Çiftlikbala, Ömerhacılı ve Savcılı göletleri; Çiçekdağı’nda, Gölcük, Kırdök göletleri ile Boztepe’de, Harmanaltı, Ekizağıl ve Karaboğaz göletleri ile Güzler regülatörü bulunmaktadır.
İç Anadolu Bölgesi’nin bozkır kuşağı içinde kalan Kırşehir, genellikle orman örtüsünden yoksun olup, hakim doğal bitki örtüsü bozkırdır. Çiçekdağı’nın kuzey kesimleri ile Akçakent ilçesi çevresinde meşe, karaçam ve sedir ağaçlarından oluşan ormanlar bulunmaktadır. Ormanlık alan toplam 24.591 hektardır. Bu ormanlar, karaçam, sedir ve kavaktan oluşan Prodüktif Koru, karaçam ve sedirden oluşan Bozuk Koru ile meşelerden meydana gelen Baltalıklardır.
İlin yüzölçümü 6.665 km2 olup, toplam nüfusu 253.239’dur.
İlin ekonomisi dokuma , halıcılık, tarım, hayvancılık ve sanayie dayalıdır. Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler, buğday, arpa, çavdar, şeker pancarı, nohut, mercimek, patatestir. Ayrıca üzüm, kavun, karpuz, kültür mantarı, domates, ceviz üretilmektedir. Hayvancılıkta sığır, koyun, Ankara keçisi ve tavuk yetiştirilir. Hayvansal ürünlerden süt, deri, tiftik, yumurta elde edilmekte olup ekonomisinde önemli yer tutmaktadır. Kırşehir ve yöresinde üretilen el dokuması döşeme yaygıları, seccadeleri ve halılarının il ekonomisinde katkısı büyüktür.
Kalkınmada öncelikli iller kapsamında olan Kırşehir’de, Kırşehir Sekmama Mamulleri İşletmesi, matkap ucu, çelik bilye, şarap, yem, makarna, un, bulgur, tuğla, kiremit, briket, kireç ve çimento fabrikaları ile imalathaneleri bulunmaktadır. İl topraklarında demir, kaya tuzu, tuğla, kiremit hammaddesi, flüorit yatakları bulunmaktadır.
Kırşehir’de yerleşimin M.Ö.3000-2000’de Tunç Çağı’nda başladığını son yıllarda yapılan araştırma ve arkeolojik kazılar ortaya çıkarmıştır. 1930’lu yıllarda Türk ve İtalyan arkeologların Hashöyük ve Kaletepe’de yaptıkları kazılarda bu döneme ait çanak-çömlek parçaları ele geçmiştir. M.Ö.2000’de Asur Ticaret Kolonileri Dönemi ve Hitit Döneminde yörede yerleşim olduğu görülmektedir. Nitekim, Kızılırmak kıyısından, Hirfanlı Baraj çalışmalarında iki öküz başlı portom, Eski Hitit Dönemine ait sunak, Sevdiğin Köyü ile Kale Köy arasında yer alan Hitit yol yazıtı olarak bilinen hiyeroglif yazılı Malkayası ve yine Kaman Kale Höyük’te ele geçen mühürler, pişmiş topraktan kap kacaklar, resmi yapılara ait yapı kalıntıları Hitit Döneminde buradaki yerleşimi kanıtlamaktadır.
Eski Hitit ve Geç Hitit dönemlerinden sonra, yine Eski ve Geç Frig Dönemi’nin yörede yoğunlaştığı arkeolojik kazı ve yüzey araştırmalarından anlaşılmaktadır. M.Ö. 550’de Anadolu’nun tümüyle birlikte Kırşehir de Pers egemenliğine girmiştir. Kırşehir’de bu döneme ait önemli yerleşim kalıntı ve buluntularına rastlanmamasına rağmen, Kaman Kale Höyük kazısından Pers Dönemine ait mühürler bulunmuştur. Anadolu ile birlikte Kırşehir’de de Pers egemenliği M.Ö. 334 yılında Büyük İskender’in Anadolu’da Persleri yenmesiyle ortadan kalkmıştır. M.Ö. 333 yılında kurulan Kapadokya Krallığı döneminde otorite yetersizliği yüzünden Kırşehir ve yöresi yoğun baskı görmüştür. M.S. 18’de Roma İmparatoru Tiberius Kapadokya’yı resmen Roma’ya katarak eyalet durumuna getirmiştir. Roma döneminde Kırşehir yöresi putperestliğin yanı sıra Hıristiyanlığın da hızla yayılmıştır. Kırşehir’de bu döneme ait, Hıristiyanlar’ın ibadet ve sığınmaya yönelik inşa ettiği 15 kadar irili ufaklı yeraltı şehri bulunmaktadır. Yapılan tarih araştırmalarında Kırşehir’in Roma Döneminde bir ara önemli bir siyasi merkez olduğu, kısa bir süre eyalet başkenti yapıldığı ortaya çıkmıştır.
Bizans döneminde Makissos, daha sonra da Iustinianapolis adıyla anılan Kırşehir’i aynı yüzyılda yaşayan tarihçi Prokopios’un bildirdiğine göre; Iustinianus Kırşehir’i yeniden imar ederek kent durumuna getirmiştir. Mazaka’da (Kayseri) ekonomik hayatın daha canlı olması nedeniyle Kırşehir halkı buraya göç etmiştir. M.S. 605 yılında Sasaniler Kırşehir’i istila etmiş, bunu Arap akınları ve Muaviye’nin yöredeki egemenliği izlemiştir.
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Anadolu Selçuklularından Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Kırşehir’i ele geçirmiş, ardından Oğuzların bazı boyları buraya yerleşmiştir. XII.yüzyılda kısa bir süre Danişmentlilerin eline geçen yöreye yeniden Selçuklular hakim olmuştur. Selçuklu döneminde Kırşehri olarak isimlendirilen kentin ismi, zamanla Kırşehir’e dönüşmüştür. Selçuklu hükümdarı II.Kılıçaslan 1186’da devletinin topraklarını on bir oğlu arasında paylaştırmış, Kırşehir de Muhiddin Mesud’un payına düşmüştür. Ancak kardeşi Rukneddin Aslan Konya’yı ele geçirmiş, Ankara ve Kırşehir’i de kendisine bağlamıştır (1203). 1220’de Alaaddin Keykubat Mengücekler’in Kemah koluna son vermiş, Mengücek boylarından Muzaffer Muhammed’e Şebinkarahisar’ı kan dökmeden teslim ettiği için Kırşehir’i Ona tımar olarak vermiştir. Kırşehir bu dönemde imar edilmiş ve önemli bir kültür merkezi konumuna gelmiştir.
Moğolların Kösedağ Savaşı’ndan (1243) sonra, Anadolu’yu istila ettiği dönemde Kırşehir’den konaklama yeri olarak yararlanılmıştır. Memluk Sultanı Baybars 1277’de Anadolu’ya gelerek Elbistan’da Moğolları yenilgiye uğratmış, Selçuklu ordusunun bir bölümü bu savaş sırasında Memluklulara katılmıştır.
Kırşehir 1365’de Eretna Beyliği’nin hakimiyetine girmiştir. 1381 ’de Kırşehir yöresinde yaşayan Tatar boylarından Samağarlılar, Türkmenler’in otlaklarına saldırdıklarını iddia edince, Kadı Burhanettin, Emir Pir Ali ile Seyidi Hüssam komutasında bir ordu göndererek Türkmenler’i cezalandırmıştır. 1389’da Mürüvvet Bey, Kırşehir’i ele geçirerek Kadı Burhanettin’e vermiştir. 1389’da Yıldırım Beyazıt, kendisine karşı ittifak kuran Kadı Burhanettin ile Candaroğlu Süleyman Paşa üzerine yürümüştür. Kadı Burhanettin savaşmak istemediğinden Kırşehir yöresine çekilmiştir. Kırşehir Valisi Adil Şah’ın teklifiyle kentin surlarını onartmıştır. Timur’un Ankara Savaşı’nda (1402) Yıldırım Beyazıt’ı yenmesi üzerine Karamanoğullarına verilen Kırşehir, II. Murat döneminde (1402-1451) kesin olarak Osmanlı topraklarına dahil olmuştur.
XVI.-XVII.yüzyılda Anadolu ile birlikte Kırşehir’de Celali İsyanlarından etkilenmiştir. Karaman eyaletine bağlı bir sancak olan Kırşehir, XIX.yüzyıl sonlarında Ankara vilayetine bağlı Kırşehir sancağının merkezi olmuştur.
Kurtuluş Savaşı sırasında, Yozgat Ayaklanması’ndan etkilenmiş, Cumhuriyetin ilanından sonra da il merkezi konumuna getirilmiştir. Ancak, Millet Partisi lideri Osman Bölükbaşı’yı sürekli buradan milletvekili seçmesinden ötürü Kırşehir cezalandırılmış ve 30 Mayıs 1954’te ilçe yapılarak Nevşehir’e bağlanmıştır. Bunun ardından 1 Temmuz 1957’de yeniden il konumuna getirilmiştir.
Kırşehir’de günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Taburoğlu Köyü yakınlarında Üçayak Kilisesi, Kaman Temirli’de Kilise, Mucur Aksaklı ve Aflak köylerinde Kaya kiliseleri, Derefakılı Kiliseleri, Mucur Manastır ve Keşiş Sarayı, Bizans dönemine ait mimari kalıntılar, Mucur Yer altı Şehri, Cacabey Medresesi (1272), Alaaddin camisi (1242), Kale Camisi (XIII.yüzyıl), Ahi Evran Camisi ve Türbesi (XIV.yüzyıl), Melik Gazi Türbesi, Aşık Paşa Türbesi, Kesikköprü Kervansarayı (1248), Kesikköprü bulunmaktadır.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar, www.kirşehir.gov.tr ve www.kırşehir.bel.tr adreslerinden alınmıştır.
İl topraklarının güney ve güneybatısında Kızılırmak, batı ve kuzeybatısında Kılıçözü Deresi, kuzey ve kuzeydoğusunu da Delice Irmağı, doğuda Seyfe Gölü çöküntü alanı doğal olarak sınırlamaktadır. Kırşehir’in bulunduğu alan, Kırşehir Masifi olarak isimlendirilen volkanik kayalarla örtülmesiyle oluşan bir platodur. Bu platoyu birkaç dağ kütlesi engebelendirmiş, akarsularla da bölünmüştür. İl topraklarının kuzeyinde Çiçekdağı (1.691 m.), Orta kesiminde Baran (1.677 m.) ile Kervansaray Dağı (1.679 m.) engebelendirir. Bunlardan Çiçekdağı ormanlarla kaplı olup, diğer dağlar step görünümündedir.
Orta Anadolu Masifinin bir parçası olan Kırşehir Masifi, Tuz Gölü’nün altına kadar uzanmaktadır. Tektonik hareketler sonucu birkaç kez kıvrılmış ve kıvrılma özelliğini kaybederek sertleşmiş bir jeolojik yapı göstermektedir. Kırşehir Masifi, I.-IV. Zamanlarda oluşmuş, 2000-2500 m. kalınlığında bir kütledir.
İlin kuzeydoğusunda Seyfe Ovası (Malya Ovası) yer almaktadır. Çiçekdağı’nın Salep Boğazı ve Taburoğlu yöresinden başlayan bu ova, Mucur ilçesinin kuzeyini de kapsayarak Kayseri il sınırına kadar uzanır. Çevredeki dağ ve platolardan gelen akarsuların taşıdığı alüvyonlar ovanın çöküntü tabanını oluşturmuştur. Kuzeydeki Çoğun Ovası, Çoğun Barajının yapılmasından sonra tarıma açılmıştır. Aynı şekilde Kırşehir’in güneyindeki Güzler Ovası da, sulama göletinin yapılmasından sonra tarım alanı olarak önemli bir konuma gelmiştir. Bunların dışında küçük ölçüde Hamamözü, Değirmenözü, Acıöz, Maniöz ovaları ve Kenar, Tatarilyas, Kuytuluk, Körkuyu, Gardaklıbel, Yalnız Mezar, Göbek, Laleli, Güllü Dağ, Ekizağıl ve Aksakal yaylaları bulunmaktadır. Kızılırmak, Kırşehir Kılıçözü, Kaman Kılıçözü ve Delice Irmak vadileri ilin belli başlı vadileridir.
İl topraklarını sulayan Kızılırmak, Sivas’ın Kızıldağı’ndan doğarak Nevşehir’in Gülşehri’nden geçtikten sonra güneydoğu-kuzeybatı doğrultusunda Kırşehir platosuna girer ve Kırşehir’in 17 km. güneyinden geçer. Kızılırmak üzerinde Hirfanlı ve Kesikköprü barajşarı yapılmıştır. Kızılırmak’ın kollarından olan Kılıçözü Çayı, Deliceırmak ile Kaman ilçesinin güneyinden kaynaklanan Kaman Kılıçözü Çayı ilin diğer önemli akarsularındandır. Kırşehir’in 35 km. doğusunda tektonik bir göl olan Seyfe Gölü ile Obruk Köyü’ndeki karstik oluşumlu Obruk gölü, Kaman Hirfanlı Köyü yakınında Hirfanlı Baraj Gölü, Çuğun Köyü’ndeki Çuğun Baraj Gölü, Akpınar-Karaova Köyü’ndeki Karaova Barajı, Kırşehir Ortaköy yolu üzerindeki Ulupınar Köyü yakınlarında Kültepe Baraj Gölü ilin belli başlı gölleridir. Bunların yanı sıra ; Kaman’da, Karakaya, Gökeşme, Darıözü, Merdese, Sarıömerli, Çiftlikbala, Ömerhacılı ve Savcılı göletleri; Çiçekdağı’nda, Gölcük, Kırdök göletleri ile Boztepe’de, Harmanaltı, Ekizağıl ve Karaboğaz göletleri ile Güzler regülatörü bulunmaktadır.
İç Anadolu Bölgesi’nin bozkır kuşağı içinde kalan Kırşehir, genellikle orman örtüsünden yoksun olup, hakim doğal bitki örtüsü bozkırdır. Çiçekdağı’nın kuzey kesimleri ile Akçakent ilçesi çevresinde meşe, karaçam ve sedir ağaçlarından oluşan ormanlar bulunmaktadır. Ormanlık alan toplam 24.591 hektardır. Bu ormanlar, karaçam, sedir ve kavaktan oluşan Prodüktif Koru, karaçam ve sedirden oluşan Bozuk Koru ile meşelerden meydana gelen Baltalıklardır.
İlin yüzölçümü 6.665 km2 olup, toplam nüfusu 253.239’dur.
İlin ekonomisi dokuma , halıcılık, tarım, hayvancılık ve sanayie dayalıdır. Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler, buğday, arpa, çavdar, şeker pancarı, nohut, mercimek, patatestir. Ayrıca üzüm, kavun, karpuz, kültür mantarı, domates, ceviz üretilmektedir. Hayvancılıkta sığır, koyun, Ankara keçisi ve tavuk yetiştirilir. Hayvansal ürünlerden süt, deri, tiftik, yumurta elde edilmekte olup ekonomisinde önemli yer tutmaktadır. Kırşehir ve yöresinde üretilen el dokuması döşeme yaygıları, seccadeleri ve halılarının il ekonomisinde katkısı büyüktür.
Kalkınmada öncelikli iller kapsamında olan Kırşehir’de, Kırşehir Sekmama Mamulleri İşletmesi, matkap ucu, çelik bilye, şarap, yem, makarna, un, bulgur, tuğla, kiremit, briket, kireç ve çimento fabrikaları ile imalathaneleri bulunmaktadır. İl topraklarında demir, kaya tuzu, tuğla, kiremit hammaddesi, flüorit yatakları bulunmaktadır.
Kırşehir’de yerleşimin M.Ö.3000-2000’de Tunç Çağı’nda başladığını son yıllarda yapılan araştırma ve arkeolojik kazılar ortaya çıkarmıştır. 1930’lu yıllarda Türk ve İtalyan arkeologların Hashöyük ve Kaletepe’de yaptıkları kazılarda bu döneme ait çanak-çömlek parçaları ele geçmiştir. M.Ö.2000’de Asur Ticaret Kolonileri Dönemi ve Hitit Döneminde yörede yerleşim olduğu görülmektedir. Nitekim, Kızılırmak kıyısından, Hirfanlı Baraj çalışmalarında iki öküz başlı portom, Eski Hitit Dönemine ait sunak, Sevdiğin Köyü ile Kale Köy arasında yer alan Hitit yol yazıtı olarak bilinen hiyeroglif yazılı Malkayası ve yine Kaman Kale Höyük’te ele geçen mühürler, pişmiş topraktan kap kacaklar, resmi yapılara ait yapı kalıntıları Hitit Döneminde buradaki yerleşimi kanıtlamaktadır.
Eski Hitit ve Geç Hitit dönemlerinden sonra, yine Eski ve Geç Frig Dönemi’nin yörede yoğunlaştığı arkeolojik kazı ve yüzey araştırmalarından anlaşılmaktadır. M.Ö. 550’de Anadolu’nun tümüyle birlikte Kırşehir de Pers egemenliğine girmiştir. Kırşehir’de bu döneme ait önemli yerleşim kalıntı ve buluntularına rastlanmamasına rağmen, Kaman Kale Höyük kazısından Pers Dönemine ait mühürler bulunmuştur. Anadolu ile birlikte Kırşehir’de de Pers egemenliği M.Ö. 334 yılında Büyük İskender’in Anadolu’da Persleri yenmesiyle ortadan kalkmıştır. M.Ö. 333 yılında kurulan Kapadokya Krallığı döneminde otorite yetersizliği yüzünden Kırşehir ve yöresi yoğun baskı görmüştür. M.S. 18’de Roma İmparatoru Tiberius Kapadokya’yı resmen Roma’ya katarak eyalet durumuna getirmiştir. Roma döneminde Kırşehir yöresi putperestliğin yanı sıra Hıristiyanlığın da hızla yayılmıştır. Kırşehir’de bu döneme ait, Hıristiyanlar’ın ibadet ve sığınmaya yönelik inşa ettiği 15 kadar irili ufaklı yeraltı şehri bulunmaktadır. Yapılan tarih araştırmalarında Kırşehir’in Roma Döneminde bir ara önemli bir siyasi merkez olduğu, kısa bir süre eyalet başkenti yapıldığı ortaya çıkmıştır.
Bizans döneminde Makissos, daha sonra da Iustinianapolis adıyla anılan Kırşehir’i aynı yüzyılda yaşayan tarihçi Prokopios’un bildirdiğine göre; Iustinianus Kırşehir’i yeniden imar ederek kent durumuna getirmiştir. Mazaka’da (Kayseri) ekonomik hayatın daha canlı olması nedeniyle Kırşehir halkı buraya göç etmiştir. M.S. 605 yılında Sasaniler Kırşehir’i istila etmiş, bunu Arap akınları ve Muaviye’nin yöredeki egemenliği izlemiştir.
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Anadolu Selçuklularından Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Kırşehir’i ele geçirmiş, ardından Oğuzların bazı boyları buraya yerleşmiştir. XII.yüzyılda kısa bir süre Danişmentlilerin eline geçen yöreye yeniden Selçuklular hakim olmuştur. Selçuklu döneminde Kırşehri olarak isimlendirilen kentin ismi, zamanla Kırşehir’e dönüşmüştür. Selçuklu hükümdarı II.Kılıçaslan 1186’da devletinin topraklarını on bir oğlu arasında paylaştırmış, Kırşehir de Muhiddin Mesud’un payına düşmüştür. Ancak kardeşi Rukneddin Aslan Konya’yı ele geçirmiş, Ankara ve Kırşehir’i de kendisine bağlamıştır (1203). 1220’de Alaaddin Keykubat Mengücekler’in Kemah koluna son vermiş, Mengücek boylarından Muzaffer Muhammed’e Şebinkarahisar’ı kan dökmeden teslim ettiği için Kırşehir’i Ona tımar olarak vermiştir. Kırşehir bu dönemde imar edilmiş ve önemli bir kültür merkezi konumuna gelmiştir.
Moğolların Kösedağ Savaşı’ndan (1243) sonra, Anadolu’yu istila ettiği dönemde Kırşehir’den konaklama yeri olarak yararlanılmıştır. Memluk Sultanı Baybars 1277’de Anadolu’ya gelerek Elbistan’da Moğolları yenilgiye uğratmış, Selçuklu ordusunun bir bölümü bu savaş sırasında Memluklulara katılmıştır.
Kırşehir 1365’de Eretna Beyliği’nin hakimiyetine girmiştir. 1381 ’de Kırşehir yöresinde yaşayan Tatar boylarından Samağarlılar, Türkmenler’in otlaklarına saldırdıklarını iddia edince, Kadı Burhanettin, Emir Pir Ali ile Seyidi Hüssam komutasında bir ordu göndererek Türkmenler’i cezalandırmıştır. 1389’da Mürüvvet Bey, Kırşehir’i ele geçirerek Kadı Burhanettin’e vermiştir. 1389’da Yıldırım Beyazıt, kendisine karşı ittifak kuran Kadı Burhanettin ile Candaroğlu Süleyman Paşa üzerine yürümüştür. Kadı Burhanettin savaşmak istemediğinden Kırşehir yöresine çekilmiştir. Kırşehir Valisi Adil Şah’ın teklifiyle kentin surlarını onartmıştır. Timur’un Ankara Savaşı’nda (1402) Yıldırım Beyazıt’ı yenmesi üzerine Karamanoğullarına verilen Kırşehir, II. Murat döneminde (1402-1451) kesin olarak Osmanlı topraklarına dahil olmuştur.
XVI.-XVII.yüzyılda Anadolu ile birlikte Kırşehir’de Celali İsyanlarından etkilenmiştir. Karaman eyaletine bağlı bir sancak olan Kırşehir, XIX.yüzyıl sonlarında Ankara vilayetine bağlı Kırşehir sancağının merkezi olmuştur.
Kurtuluş Savaşı sırasında, Yozgat Ayaklanması’ndan etkilenmiş, Cumhuriyetin ilanından sonra da il merkezi konumuna getirilmiştir. Ancak, Millet Partisi lideri Osman Bölükbaşı’yı sürekli buradan milletvekili seçmesinden ötürü Kırşehir cezalandırılmış ve 30 Mayıs 1954’te ilçe yapılarak Nevşehir’e bağlanmıştır. Bunun ardından 1 Temmuz 1957’de yeniden il konumuna getirilmiştir.
Kırşehir’de günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Taburoğlu Köyü yakınlarında Üçayak Kilisesi, Kaman Temirli’de Kilise, Mucur Aksaklı ve Aflak köylerinde Kaya kiliseleri, Derefakılı Kiliseleri, Mucur Manastır ve Keşiş Sarayı, Bizans dönemine ait mimari kalıntılar, Mucur Yer altı Şehri, Cacabey Medresesi (1272), Alaaddin camisi (1242), Kale Camisi (XIII.yüzyıl), Ahi Evran Camisi ve Türbesi (XIV.yüzyıl), Melik Gazi Türbesi, Aşık Paşa Türbesi, Kesikköprü Kervansarayı (1248), Kesikköprü bulunmaktadır.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar, www.kirşehir.gov.tr ve www.kırşehir.bel.tr adreslerinden alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder