Süt mü Güneş mi?
Sadece 20 dakika güneşlenen biri bile vücuduna 200 bardak süt içen birinden daha çok D vitamini kazandırıyor. D vitamini, son yılların en gözde besin unsurlarından biri ve bunu fazlasıyla hak ediyor. Hak ediyor çünkü kalsiyumla yakın ilişkisi nedeniyle sadece kemiklerimizin yoğunluğu ve dayanıklılığı için değil, pek çok nedenle biz ona muhtacız.Ayrıca belleği güçlendirdiği, damarları aterosklerozun etkilerinden koruyabildiği, diyabeti önlediği ve romatizmal hastalıklara engel olduğu yönünde de güçlü kanıtlar var.
Son birkaç yılda birçok araştırma merkezi doktorları uyararak “günlük vitamin D ihtiyacı” konusunun yeniden gözden geçirilmesini istediler.
Eldeki verilere göre haklı oldukları da kesindi. İncelemeler sonucunda da her yaş grubu için vitamin D ihtiyacı 2-3 kat arttırıldı. Yetişkinler için günlük doz 600-800 üniteye kadar çıkarıldı. Kabul edilebilir en yüksek tüketim miktarı ise 4000-5000 üniteye kadar yükseldi. Bununla beraber D vitamininin yağda çözüldüğü ve depolandığı unutulmamalı. Gereğinden yüksek dozlar eğer ihtiyaç yoksa kullanılmamalı. İhtiyaç olup olmadığını anlamak ise zor değil, basit bir kan analizi yaptırarak kanınızdaki D vitamini seviyesini ölçtürmeniz mümkün.
Testin yapılması için en uygun zaman kış başlamadan önceki bir aylık dönemdir. Eğer bu dönemde yapılan ölçümlerde rakamlar 20’nin altını gösteriyorsa şiddetli, 20-40 arasındaysa orta düzeyde bir D vitamini eksikliğiniz var demektir.
Önemli bir nokta da şu: D vitamini rezervimiz, bedenimiz onu sürekli olarak kullanacağından devamlı azalıyor.
Bu azalma, güneşsiz kış aylarında daha da belirgin oluyor. Bu nedenle; kış sonunda bahara girerken de çoğumuzun D vitamini seviyeleri düşük bulunuyor.
Dikkat Edilmesi Gereken Bir Nokta da Şu:
D vitamini ihtiyacımızın neredeyse yüzde 60’ından fazlasını güneş ışığı sayesinde cildimiz üretiyor.
Güneşten gelen UVB ışınları; cildimizdeki D vitamini öncüsü maddeyi, vitamin D’ye dönüştürüyor.
Bu madde, karaciğerde 25 hidroksivitamin D’ye, sonra da böbreklerde 1,25 hidroksivitamin D’ye çevriliyor.
Sadece 20 dakika güneşlenen biri bile vücuduna 200 bardak süt içen birinden daha çok D vitamini kazandırıyor. Uzmanlar, güneş koruyucusu kullanmadan önce haftada üç kez sadece kol, yüz veya bacakları 10 dakika güneşte bırakmanın yeterli olabileceğini söylüyor.
Ne var ki güneş ışınından istifade etmek son yıllarda özellikle şehirlerde yaşayanlar için oldukça zorlaştı. Hava kirliliği, yüksek binalar ve güneşsiz günler, UVB ışınlarından istifade etmemizi güçleştiriyor.
Ayrıca günün önemli bir bölümünü ev ve ofislerde güneşten uzak kapalı ortamlarda geçiriyoruz.
Kısacası cildimizde D vitamini üretmek için güneşten eskisi kadar yararlanmamız biraz zor.
D VİTAMİNİ FAKİRİ OLDUK
İşte zaten tam da bu nedenle çoğumuz, özellikle de kadınlarımız “D vitamini fakiri yetişkinler” haline geldik. Bu nedenle; fırsat buldukça güneşten istifade etmemiz, elimizi, ayaklarımızı ve yüzümüzü güneşle buluşturmamız lazım.
Besinlerle D vitamini eksikliğini karşılamak pek mümkün olmasa da yağlı balıklar, D vitaminiyle zenginleştirilmiş meyve suları, süt ve süt ürünleri ile yumurta sarısından istifade etmemizde de fayda var.
Yılda en az bir kez D vitamini seviyenizi ölçtürün ve yaşam tarzınız güneşten yeteri kadar istifade etmeye müsaade etmiyorsa D vitamini desteklerinden faydalanın. D vitamininin hapları, damlaları, ampulleri son derece ucuz. Prensip olarak daha güçlü bir form olan kolekalsiferol (D3) kullanmayı tercih edin. D3, D2’den biraz daha pahalı ve bulunması zor ama vücutta daha iyi emilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder