YAĞMURLARIN ÖNÜNDEKİ RÜZGARLAR Mucize Gezegen |
Yaprağın dahi kımıldamadığı sıcak bir yaz gününde birdenbire ortaya çıkan serinletici meltemler, denizleri alt üst eden, ağaçları kökünden söküp, arabaları ve evleri, oradan oraya savuran kasırgalar, bulutları önlerine katıp biraraya getiren ve yağmurları başlatan fırtınalar… Hepsi çoğu kişinin sıradan bir doğa olayı olarak gördüğü Rüzgârlar sayesinde gerçekleşir. Peki nasıl oluyor da bir Rüzgâr, yüzümüzü hafif hafif okşayan bir esinti iken geçtiği yerleri darmadağın eden kasırgalara dönüşebiliyor?
Rüzgâr, Yüce Allah’ın pek çok hikmetle yarattığı bir doğa olayıdır. Allah bir ayetinde, Rüzgârı da diğer tüm yaratılış delilleri gibi insanların düşünüp O’nun varlığını ve kudretini kavramaları için özel olarak yaratmıştır.
Rüzgârlar Nasıl Oluşur?
Havanın ısınması, ısınan kütlenin genişlemesine, dolayısı ile harekete geçerek yükselmesine neden olur. Yükselen hava kütlesi “korunmuş tavan” özelliği gösteren atmosferin dışına çıkamaz. Bu nedenle de yükselen hava kütlesi önce dikey sonra yatay yönde hareket eder. İşte bu noktada havanın ısınıp kütlesel olarak yer değiştirmesi, yerküre üzerinde çeşitli basınç merkezleri oluşmasına neden olur. Ancak atmosferin yaptığı basınç dünyanın her yerinde aynı değildir. Yerçekimine, sıcaklığa ve bulunulan yerin yüksekliğine bağlı olarak değişir. Bu biçimde yüksek ve alçak basınç merkezleri oluşur. Atmosferdeki yüksek basınç alanları tepelere, alçak basınç alanları ise çukurlara benzetilebilir. Hava da tıpkı su gibi akıcı bir özelliğe sahiptir. Hava, yüksek basınç alanlarından alçak basınç alanlarına doğru, sanki yamaçlardan akan su gibi hareket eder ve Rüzgârları meydana getirir.
Hava Sıcaklığını Belirleyen Rüzgârlar
Meltemler, sıcak mevsimlerde, karalar ve denizler arasındaki ve basınç farkından doğan kısa süreli Rüzgârlardır. Hava sıcaklığının yüksek olduğu öğle saatlerinde, kara çok fazla ısındığı için üzerindeki basınç alçalır. Bu biçimde yüksek basınç merkezi olan denizden, alçak basınç merkezi olan karaya doğru esen Rüzgâr havayı serinletir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, Yüce Allah’ın hikmeti gereği bu Rüzgârın sıcak mevsimde ve günün sıcak saatlerinde denizden eserek havayı serinletmesidir. Geceleri ise hava zaten serin olduğundan daha fazla serinlemesine gerek yoktur. Bu nedenle mekanizma tersine dönerek işler. Ülkemizin Ege kıyılarında yer alan İzmir’de yaz aylarında esen imbat bu Rüzgâra tipik örnektir.
Bazı Rüzgârlar ise geldikleri yere göre daha sıcaktır. Bu gruptakilerin en tanınmış olanı Fön adı verilen Rüzgârlardır. Söz konusu Rüzgârlar yükselen hava kütlesinin bir dağı aşarak öteki yamaçta alçalması ile oluşurlar. Rüzgârla taşınan hava alçalma hareketi sırasında her 100 m.de 1 0C kadar ısınır ve diğer yamaca sıcak ve kuru olarak iner. Bu Rüzgârlar, İsviçre Alplerinin kuzey yamaçları ve ülkemizin Doğu Karadeniz ve Toros dağlarının denize bakan kesimlerinde görülür. Böylece buralarda esen Rüzgârlar, dünyanın dağlık ve serin kısımlarına hakim olan sert iklim koşullarını yumuşatma görevini yerine getirmiş olur.
Rüzgârlar ve Yağmurların Yağması
Kuran-ı Kerim’de birçok ayette, (Araf Suresi, 57, Hicr Suresi, 22, Furkan Suresi, 48-49, Neml Suresi, 63, Rum Suresi, 46, Rum Suresi, 48, Fatır Suresi, 9, Zariyat Suresi, 1,2,3) Rüzgârın yağmur oluşumu üzerindeki etkisi, yağmurun oluşma mekanizması detaylı olarak anlatılır. Yağmurun hammaddesi olan su zerreleri Rüzgâr yoluyla havalanır ve ardından bulutlar meydana gelir.
Dünya üzerinde atmosferin genel dolaşımı içinde sürekli esen Rüzgârlar Alizeler ile Batı Rüzgârları, yeryüzünün çeşitli kısımlarının iklim ve yağış özelliği üzerinde etkili olurlar. Bu Rüzgârlar nemli hava kütlelerini önlerine katarak sürükler veya havanın yükselerek soğumasına neden olurlar. Soğuyan havanın içinde bulunan su buharı yoğuşur ve yağmur halinde yeryüzüne düşer. Nitekim ortalama 300 kuzey ve güney enlemleri arasında esen Alizelerin karşılaştığı hava daima yükselerek soğur ve bu yüzden ekvatoral kuşakta bol yağış meydana gelir.
Batı Rüzgârları ise orta kuşaktaki karaların batı kıyılarına nemli deniz havasını getirir; buraların ılık ve yağışlı olmasını sağlar.
Batı Rüzgârları gibi nemli deniz havasını taşıyan diğer Rüzgârlar musonlardır. Güney ve Doğu Asya ülkeleri, Gine Körfezi, Doğu Afrika, Meksika Körfezi ve Orta Amerika kıyılarında etkili olan bu Rüzgârlar kara ve denizler arasındaki ısınma ve basınç farkları nedeniyle mevsimlere göre farklılık gösterirler. Yazın karaya, kışın denize doğru esen bu Rüzgârlar yazın denizden getirdikleri nemli havayı kara üzerinde bırakırlar. Bu nedenle birçok kalabalık muson ülkesinde tarımın temelini, bu yaz yağışları meydana getirir.
Rüzgârlar Enerji Kaynağıdır
Dünyadaki enerji talebi her yıl %4-5 civarında artmaktadır. Fakat elektrik enerjisinin üretilmesinde çoğunlukla kullanılan fosil yakıtlar gün geçtikçe tükenmektedir. Hatta bazı bilim adamları 2030 yılında petrol rezervlerinin ihtiyacı karşılayamayacağı görüşündedir. Ayrıca sanayi devriminden bu yana atmosferdeki CO2 oranı yaklaşık olarak %30 oranında artmıştır. Bu durum fosil yakıt kullanımının atmosfere verdiği zararı da ortaya koymaktadır. Bu nedenle Rüzgâr enerjisi yenilenebilir enerjiler arasındaki en gelişmiş ve ticari açıdan en elverişli enerji türüdür. Tamamıyla doğa ile uyumlu olduğu için fosil yakıtların atmosfere verdiği zehirli gazlar Rüzgâr türbinleri için yoktur. Tükenme ihtimali olmayan bir enerji kaynağı olduğu gibi en ucuz yenilenebilir enerji kaynaklarındandır. Uygun Rüzgâr alanlarında, geleneksel fosil yakıtlar ve nükleer enerji ile rahat rekabet edebilecek düzeydedir. Maliyeti de Rüzgâr teknolojisi geliştikçe ve kullanım alanları arttıkça düşmektedir. Rüzgâr türbinleri kuruldukları alanın sadece %1’ini kullanırlar dolayısı ile kalan kısımlarda tarımsal faaliyetler yapılabilir. Bugün dünyanın toplam teknik Rüzgâr potansiyeli yıllık 53.000 Terawattsaattir. Bu değer bütün dünyanın bugünkü elektrik tüketiminin 4 katıdır. Son yıllarda Rüzgâr türbinlerindeki hızlı gelişim beraberinde büyük enerji miktarlarının bu santraller tarafından üretilebileceği gerçeğini ortaya koymaktadır. Nitekim Yüce Allah bir ayetinde Rüzgârı Hz. Süleyman’ın emrine verdiği ve bereketler kıldığını bildirmektedir. Yüce Allah Hz. Süleyman’a Rüzgâr enerjisini kullanan bir teknik ilham etmiş olabilir. (en doğrusunu Allah bilir). Rüzgârlar yelkenli gemiler devrinde önemli rol oynamışlardır. Alizelere bazı yabancı dillerde “ticaret Rüzgârlar” adı verilmesinin nedeni de budur. Günümüzde de gemiler Rüzgârın itici gücünden yararlanmaktadır. Rüzgârların Aşılayıcı Özelliği Rüzgârlar yağmur damlasını oluşturacak kristalleri taşıyarak bulutları, tohumlarının taşınması ile de bitkileri aşılar. Eğer Rüzgârlar Yüce Allah’ın belirlediği bir ölçü ile olmasaydı; Rüzgârların etkisi ile yağmur yağan muson ülkelerinde yağışların az yağdığı veya geciktiği yıllarda kıtlıklar olurdu. Rüzgârların her şeyin Hakimi Allah’ın belirlediği ölçüden daha hızlı esmesi durumunda sürekli olarak fırtınalar meydana gelirdi. Özellikle tropikal kuşakta görülen ve hızları saatte birkaç yüz km.yi bulan sarmal hava hareketleri biçimindeki tayfunlar yıkıcı ve tahrip edici etkisi ile büyük zararlara neden olurdu. Nitekim ABD'nin Michigan Eyaletinde 1953 yılında meydana gelen kasırgada yüzlerce insan ölmüş, birçok kişi de evsiz kalmıştır. Rüzgârların serinletici etkisi kavurucu bir soğuğa dönüşebilir veya çöl bölgelerinde esen Hamsin, Sirokko gibi adlar alan sıcak kurak Rüzgârlar biçiminde olabilirdi. Her iki durumda da bitkisel yaşam olanaksız olurdu, bitkisel yaşamın olmaması ise besin zinciri gereği tüm canlı yaşamının yok olmasına neden olurdu. İklimler alıştığımız özelliklerinden çok farklı olurdu. Bugün kullanımı gittikçe artan ve alternatif enerji kaynağı olarak düşünülen Rüzgârlardan hiç söz edilemezdi.
http://www.evrenvebilim.com/yagmurlar_ruzgarlar.html
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder