4 Mayıs 2013 Cumartesi

Coğrafi Keşiflerin Osmanlı’ya Etkileri

Coğrafi Keşiflerin Osmanlı’ya Etkileri
Avrupa’nın Atlas Okyanusu’na kıyısı olan ülkelerinin denizcilikleri XV.yüzyılda Hint ticaretinde söz sahibi olmak, Akdeniz ve Asya’daki diğer ticari aracıları ortadan kaldırmak için yeni yollar aradılar. Sonuçta Portekiz ve İspanyol denizcileri Afrika’yı dolaşarak Hindistan’a varmayı değer taraftan da Amerika’yı bulmayı başardılar. Özellikle İspanyollar, Peru ve Meksika’nın altın ve gümüş kaynaklarına hakim olup, bu zenginlikleri Avrupa’ya taşıdılar. XVI.yüzyılda İngiltere İmparatorluğu İspanya üzerindeki siyasi kontrolü sayesinde Amerika’dan taşınan kıymetli madenlerle ekonomik yönden oldukça güçlendi.

Osmanlıların elinde tuttuğu Baharat ve İpek yolu eski önemini kaybetti. Yeni keşfedilen yerlerden getirilen yeni tür bitkiler (tütün, pamuk …) Avrupa’daki tarım kesimine yeni üretim kaynakları sağladı. İspanya’dan başlayıp Akdeniz çevresinde görülmekte gecikmeyen enflasyon Osmanlı ülkesine de olumsuz biçimde sıçradı. Bütün bunlar Osmanlı devletindeki ticari üstünlüğün Avrupa karşısında kaybedilmesine neden olacaktır.

Coğrafi keşifler ve Sonuçları
Coğrafi keşifler, Avrupalıların 15. yüzyılın sonunda başlayıp 16. Yüzyılın sonuna kadar devam eden yeni yerler bulma girişimidir.
Coğrafi keşiflerin Nedenleri
İpek ve Baharat yollarından gelen mallar birçok ülkenin elinden geçtiği için, Avrupa’da pahalıya satılıyordu.
Gemicilik tekniği ilerledi, açık denize dayanıklı gemiler yapıldı.
Haçlı Seferleri sırasında Müslümanlardan dünyanın yuvarlak olduğunu öğrendiler, bu sayede daha doğru haritalar çizdiler.
Pusula kullanımı yaygınlaştı, böylece gemiciler deniz ve okyanuslara güvenle açıldılar.
Avrupalılar, Doğu ülkelerinin zenginliği hakkında abartılı bilgilere sahiplerdi. Bu nedenle Doğu ülkelerine büyük bir ilgi ve merak duyuyorlardı.
AMERİKA’NIN KEŞFİ
Coğrafi keşiflere ilk olarak Portekizliler başladı, onları İspanyollar izledi. Cristopher Colombus dünyanın yuvarlak olduğuna ve sürekli Batıya gidilirse Doğuya ulaşılacağına inanıyordu. İspanya hükümetinin sağladığı gemilerle, 1492 yılında İspanya’nın Palos limanından Santa Maria, Nina ve Pinta adlı üç gemiyle yola çıkan Christopher Colombus 2 ay sonra Bahamalar’a ulaştı. Fakat burayı Hindistan zannetti. Hatta bu adaların diğer bir adı da İndi(Hint) Adalarıdır. Colombus, bundan sonra Amerika’ya üç kez daha sefer yapmasına rağmen, buranın yeni bir kıta olduğunu anlayamamıştır. Bundan 25 yıl sonra, 1507’de, Amerigo Vespucci, buranın yeni bir kıta olduğunun farkına vardı ve bu nedenle kıtaya onun ismi verildi.
DÜNYANIN DOLAŞILMASI
Portekizli gemici Magellan, Amerika’nın kıyılarından güneye doğru giderek yeni bir ticaret ve deniz yolu bulmak için 1519’da Atlas Okyanusu’na açıldı ve Güney Amerika’nın güneyinde bulunan Magellan Boğazı’ndan geçerek Pasifik (sakin) ya da Büyük Okyanus’a ulaştı. Fakat yerlilerle giriştiği bir savaşta yaşamını yitirdi. Bu yüzden dünya turunu Del Kano tamamladı ve 1522’de İspanya’ya geri döndü. Bu gezi sayesinde dünyanın yuvarlak olduğu kanıtlanmış ve okyanuslar hakkında birçok bilgi edinilmiştir.
Coğrafi keşiflerin Sonuçları
Baharat ve İpek Yolları eski önemini kaybetti.
Atlas Okyanusu kıyısındaki limanlar hızla gelişerek önemli ticaret merkezleri haline geldiler.
Yeni uygarlıklar ve kültürler keşfedildi.
Keşfedilen yerlerde bulunan kıymetli madenler ve çeşitli hammaddeler Avrupa’ya taşındı.
Burjuva sınıfı zenginleşti ve güç kazandı. Soylular eski güçlerini ve ayrıcalıklarını kaybettiler.
Avrupalı devletler keşfedilen yerlerde sömürge imparatorlukları kurdular.
Keşfedilen ülkelerin kaynaklarından yararlanan ülkeler kısa sürede zenginleştiler.
Zenginleşen ailelerin kültür ve sanatı desteklemeleriyle Rönesans hareketi başladı.
Amerika’ya özgü bazı ürünler (tütün, patates, domates, şeker kamışı, vanilya, kakao vb) Avrupa’ya ve oradan da tüm dünyaya yayıldı.
Hristiyanlık dini yeni keşfedilen yerlere yayıldı. Fakat Avrupa’da önceden yanlış bilgileri savunan kilise ve din adamlarına olan güven azaldı.
Yeni keşfedilen yerlere Avrupa’dan göçler oldu. Böylece Avrupa kültür ve uygarlığı geniş bir alana yayıldı.

Coğrafi Keşifler Neden Yapılmıştır
Bilinmeyen şeylere ve yerlere merak duyulması, en eski çağlardan beri insanlığın tabii bir duygusu idi. İlk çağlarda, dünyanın çok küçük bir bölümü tanınıyordu. Uzak bölgelere gezi yapanları anlatıp yazdıkları daima heycan uyandırmaktaydı. Orta çağda, Avrupa’dan Uzak doğu’ya giderek , çin’de kubilay kağa’nın yanında kalan Marko polo’nun verdiği bilgilere çok kimse inanmamıştı. Ibn Batuta, ibn Fablan gibi islam gezginleri de, “bilinmeyen” ülkelere geziler yaparak, gördüklerini kaleme almışlardı. Bunların doğruluğu anlaşıldıkça, “yeni” ülkelere duyulan merak daha arttı. Keşiflerin birinci sebebi budur.
Avrupa’nın islam ülkelerine karşı giriştiği Haçlı seferleri, görünüşte dini bir nitelik taşıyordu. Hedef, kutsal kudüs şehrini, Müslümanların elinden kurtarmaktı. Fakat, aslında Doğu’nun zenginlikleri, o çağda yoksul sayılacak Avrupa’nın gözlerini kamaştırıyordu. İki yüz yıla yakın süren haçlı seferleri, İslam dünyasındaki bolluğu ve refahı, Avrupa’nın daha yakından tanımasına sağladı. Bu varlıklı hayata duyulan özen, Avrupa’da yeni gelir kaynaklarının araştırılması çığrını açtı. Bunu yolu ticaretten geçiyordu. Özellikle hindistan’dan Avrupa arasındaki ticaret yolları, başta Türkler olma üzere, Müslümanların elindeydi. Bu yüzden avrupalı tacirler, her uğrak yerinde yüksek vergiler ödemek zorunda kalıyorlardı. Bu yüzden, birçok malın Avrupa’ya maliyet çok artıyordu. Şu halde, yeni yollar aranması ve bulunması gerekli hale gelmiştir. İkinci sebep de budur.
Hemen tamamıyla Hıristiyan olan Avrupa, kilisesinin ağır baskı altındaydı. Papalığın rızası alınmadıkça, yeni topraklara açılmak zordu. Bu bakımdan, erişilecek yerlerde Hıristiyanlığın yayılması da göz önünde bulunduruluyordu. Bu da, dini bir sebep oluşturuyordu.
Barutun ve topun kullanılmasıyla ortaya çıkan güçlü krallıklar, ticari alanda birbirleriyle rekabete başlamışlardı. Uzak doğu’ya yeni yollarla ulaşmak, Çin ve Hindistan gibi ülkelerin zengin mallarını kendileri taşımak için yeni yollara ihtiyaç duyuyorlardı. Bu ise, ancak yeni keşiflerle sağlanabilirdi.
Coğrafya keşiflerinin yapılabilmesi için, elverişli bir bilim ortamına da girilmişti. Dünyanın düz değil, yuvarlak olduğu gerçeği Müslümanlardan öğrenilmişti. Dünya yuvarlaksa, doğu’ya doğru değil, batıya doğru da gidilerek aynı yere (Hindistan’a) ulaşılabilirdi.
Bunu yapabilmek için teknik imkanlar da elde edilmişti. Pusula, rüzgar gülü gibi aletler bunlar arasındaydı. Ayrıca, açık denizlerin fırtınalarına dayanıklı büyük ve sağlam gemilerde yapılabiliyordu.
Başlıca Keşifler
Daha XV. Yüzyıl ortalarında Portekizliler Afrika’ya keşif heyetleri gönderiyorlardı. Bu heyetlerden biri, Bartelemo Diyaz yönetiminde, Afrika’nın güneyinde dolaştı (1487). Buraya “Ümit Burnu” adı verilirdi.böylece, Hindistan’a deniz yolu ile ulaşma imkanı elde ediyorlardı. XV. yüzyılın sonunda Vasko dö Gama, bu yoldan Hindistan’a vardı (1498). Bundan sonra Portekizliler Hint okyanusu’na donanama gönderdiler ve Uzak Doğu’ya kadar olan bölgelerde ticareti elerine geçirerek sömürgeler kurdular.
Amerika’nın Keşfi: Kristof Kolomb adında Cenevizli bir gemici, hep batıya gitmek suretiyle doğuya varılabileceğini ileri sürüyordu. Düşüncesini gerçekleştirmek için, denizci devletlere başvurdu. Uzun uğraşmalardan sonra, projesi İspanya kralı tarafından kabul edildi ve desteklendi. İstediği gemileri ve denizcileri alan Kolomb, Atlas Okyanusu’na açıldı. Zorlu bir yolculuktan sonra, Orta Amerika’da Bahama’ya vardı (1492). Ancak, yeni bir kıta keşfettiğini bilmiyor, Hindistan’a ulaştığını sanıyordu.
Kısa bir süre sonra Amerigo Vespuçi adlı bir İtalyan denizcisi, Güney Amerika’da Brezilya Kıyılarına çıktı. Buranın yeni bir kıta olduğunu anladı. Bu sebeple, Amerika’ya Kristof Kolomb’un değil, onun adı verildi.
Balboa ise, bugünkü Panama Kanalı’nın bulunduğu yerden geçerek ilk defa Büyük Okyanus’a çıktı (1513).
Macellen, Hindistan’a ulaşmak için, Güney Amerika’yı dolaşarak Büyük Okyanusa geçti. Uzak Doğuya vardı. Ancak buradaki bir çarpışmada öldürüldü. Yanındaki denizciler, yollarına devam ederek İspanya’ya döndüler. Böylece, dünyanın çevresi ilk defa dolaşılmış oldu (1521).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder