Babai isyanlarına iştirak etmeleri nedeniyle Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından çok sayıda Ahiler de tutuklanmış, bu tutuklananlar arasında Ahi Evran da yer almış. Hacı Bektaş’ın kardeşi Menteş öldürülmüştür.İslam kaynakları ve Selçuklu yazarı İbn Bibi, Babailer ‘in lideri Baba Resul’u İslam muhitinde ileri gitmiş eski bir Türk Şamanı ve de kâfir olarak vasıflandırmıştır. Babai İsyanı’nın nasıl ve hangi sebeplere bağlı olarak ortaya çıktığına ilişkin devrin resmi tarihçileri: Babailerin dini düşünüş ve yaşayışlarıyla ilgili olarak “Etnak-ı Bidin” (Dinsiz Türkler) , “Babaiyan-ı Harici (Harici Babailer), “Tapdukiyan Mübahi “(Her kötülüğü geçerli sayan Tapduklular) gibi tezyif ve tahkir edici ifadeler kullanmışlardır. Babai ayaklanmasının bastırılması Anadolu Türkmenleri’ni durdurmaya, onların söylemlerini unutturmaya yetmez. Baba İlyas müritlerinden Horasanlı Hacı Bektaş'ı Veli, kendi adını taşıyan tarikatı kurar.
23 Ağustos 2014 Cumartesi 22:59:40
“Menteş kardeşim benim,http://kirsehiringunisigi.com/tr-TR/haberler/395/.U_nglJfxxtI.facebook
sen cansın, sen yiğitsin;
Bektaş yapayalnız.
Hırka Dağı, serinlet beni.
Su vermez ki Seyfe Gölü, baştan sona tuzdur.
Yürüyor Türkmenler kadın erkek, çoluk çocuk;
davar sürüleri ve çadırlarıyla
ta Horasan’dan Sivas’a Tokat’a, Malya Ovası’na.
Malya Ovası kımıl kımıl, Seyfe Gölü ışıl ışıl. Yürüyor Gıyasettin’in kiralık askerleri Erzurum’dan Malya Ovası’na; en mükemmel silahlar ve zırhlarla.
Fakat göğüslerinde korku ve titreyen kalpleri.
Celalettin mısra mısra gazeller düzmekte Konya sokaklarında döne döne.
Kelimeler, kelimeler;
Türkmenlerin dilinde Türkçe, Celaleddin’in dilinde Farsça…
Ve Peygamberin dilinde Arapça …
Konya, ne oluyor sana. Bir titriyorsun, bir celalleniyorsun?
Celaleddin,
Mevlana Celaleddin,
bırak Konya sokaklarında sema yapmayı da bu tarafa bak;
sonra şiirlerini okuyacak kimse kalmayacak.
” (Kıyam Durali Yılmaz)
Babai İsyanı’nın birbirinden yüzlerce kilometre uzakta ki güçlü kaynağı bulunmaktadır. Birincisi, topluluğun dini yönlendiricisi Baba İlyas’ın Amasya bölgesindedir. İkincisi Baba İlyas’ın müridi Baba İshak’ın Türkmen hoşnutsuzluğunu yönlendirdiği Suriye-Türkiye sınır bölgesindedir.
Baba İshak, Baba İlyas’dan aldığı talimatlarla Türkmenlerin sığır ve koyunlarını satarak silahlandırır. Kimi tarihçilere göre 50 bin, kimilerine göre 60 bin askeri Türkmen gücü oluşmuştur. İkinci Gıyaseddin Keyhüsrev’in üzerine asker gönderdiği Baba İlyas, Amasya Kalesi’ne sığınır.
Aynı günlerde Amasya Kalesi’nin kuşatıldığını öğrenen Baba İshak, Baba Resul’dan (Baba İlyas) gelen bir haberle 1240 yılı sonlarında ayaklanmayı başlatır. Önlerine tüm şehirleri zapt ederek Sümeysat, Kahta ve Adıyaman’ı ele geçirirler. Malatya Valisi’ni de bozguna uğratarak ele geçirirler. Cebniler, Karamanlılar da bu isyanlara katılırlar. Tokat da Babailerin eline geçer.
Kuzey Suriye’de başlayan Türkmen yürüyüşü, bütün hızıyla sürerken Baba İlyas, Amasya’da Selçuklu askerlerince iyice kuşatılır. Kıstırıldığı Amasya Kalesi’nde öldürülür.
Baba İlyas’ın müritleri ölüsünü kaçırıp ambarlı evliya tekkesine gömerler. Baba İlyas’ın öldürülmesinden kısa bir süre sonra, Baba İshak yönetimindeki Babalı güçleri Amasya’ya girerler. Türkmenler, şeyhlerinin öldürüldüğüne inanmayıp eski Şaman inancına göre onun gökten melekleri çağırmaya gittiğine inanarak bütün güçleriyle Selçuklu ordusuna saldırıp Selçuklu komutanı Armağan Şah’ı öldürürler. Ordusunun yenildiğini duyan Selçuklu Sultanı, Erzurum da sınırı beklemekle görevli ordusunu geri çağırır.
Gürcü, Frenk askerleri ile donattığı bu orduyu güçlendirir. İki ordu, 1240 yılı Kasım’ı başında Kırşehir Malya Ovası’nda savaş düzenine girer. Babalılar’ın dinsel gücünden ürken Müslüman askerler de savaşa girer. Selçuklu ordusu karşı saldırıya geçer. Aylardır yenilgi nedir bilmeyen Türkmenler şaşırmışlardır. Ebul Ferec, savaşı şöyle betimler:
“Roma diyarında (Anadolu’dan) gelip toplanan 60 bin atlı, 6 bin Türkmen’den kurulu bu küçük kuvvete hücum edemediler. Bunun üzerine Sultanın hizmetinde bulunan bin Frenk atlı, hiddetle alevlenerek dişlerini gıcırdattılar ve yüzlerinin üzerine hac işareti yaparak bu sapık adamların üzerine hücum ettiler ve onları dağıttılar. Daha sonra Araplarda bunlarla beraber hareket ederek Türkmenleri çemberlediler ve hepsini kılıçtan geçirerek mahvettiler. Bunlardan, erkek, çocuk, hayvan, velhasıl. hiçbir şey kurtulmadı.”
Selçuklu Sultanı’nın ordusu ilerleyen Babailerle Kırşehir vilayetinin Malya sahrasında karşılaşmış. Sultan bu savaşta öncü kuvvet olarak Hıristiyan askerlerini çıkarmış, askerlerin başında Frenk kumandanı ve Gürcü oğlu (Fardayla) Şalva’nın oğlu Pherdavla da bulunmuştur. Osman Turan, İbn Bibi’nin bu kaydını Ebul Ferec’in Beayuais’in teyit ettiğini de belirtmekte, daha da önemlisi yazar, Süryani Ebul Ferec’e göre Selçuk Sultanının hizmetinde bulunan Frenk askerlerinin, asilere karşı hiddetlenerek dişlerini gıcırdattıklarını, Baba Resul’ün maneviyatına karşı alınlarına haç işareti yapmadan savaşmadıklarını belirtmektedir.
Babailerle savaşmaya kimse cesaret edemediğinden, Latinler Babai Türkmenlerini imha edince Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev, Latinleri 300 bin Florin altın vererek ödüllendirmiştir.
Osman Turan‘ın aktardığı kaynaktaki bilgilerde 4 bin kişinin kılıçtan geçirildiği, nihayet 2-3 yaşındaki çocuklar dışında Türkmenler’den hiç kimseyi sağ bırakmayacak şekilde doğrandığına işaret edilmektedir. Osman Turan, Ebul Ferec’in Süryanice eserinde “Amasya’da Selçuklu büyükleri tarafından yakalanan Baba’nın boğdurulduğunu”, Arapça Muhtasar’da da asilerin son imhası sırasında (ki burası Kırşehir Malya Ovası’dır.) Baba ve İshak adlı iki şeyhin esir edilip boyunlarının vurulduğunu, Baba İshak’tan da Baba’nın Adıyaman’a gönderildiği müridi şeklinde bahsedildiğini aktarır.
Ebul Frec’in anlatımına göre, Baba’ya pusu kurup boğmuşlar. Bu haberi alan Türkmenler Baba İshak’ı aramışlarda onu da bulamamışlar. Ancak Baba’nın göklere çıkıp meleklerin yardımını getireceğine inanıp savaşa devam etmişlerdir.
Baba İlyas, Barhebraeus’a göre çatışırken, Simonde Saint Quentin’e göre yaralandıktan sonra. Selçuklu yazarı İbn Bibi’ye göre de asılarak öldürülmüştür.
X. ve XIII. Yüzyılda tüm bilimlerin dinsel tabular içinde tutuklu olduğu hatırlatıldığında sözü edilen dönemde her türden eylemliliğe girişen hemen bütün çevreler eylem ve istemlerine dinsel kalıp ve kılıflar geçirerek, işi halka sunmak durumunda kalmışlardır ki, Baba İlyas ve ardılıları da böyle yapmıştır.
Söz konusu isyanın oluşumunda en büyük rol üstlenen Baba İlyas, Anadolu’ya Horasan’dan gelmiş Amasya’ya yerleşerek büyük bir şeyh olmuş, dervişlerine de Babai denmiştir.
XII-XII. yüzyıl.’da Erzurum, Malatya, Sivas ve Elbistan dolayları Türkmenlerin toplu olarak yoğun yaşam sürdürdükleri bölgelerdir. Bunların önde gelen kimseleri Amasya’da bulunan Baba İlyas’ın müridi olmuşlardır.
Sözü edilen dönemde eski Türk Şamanlarını hatırlatan “Baba” lakaplı Türkmen şeyhleri, köylülerin ve göçebelerin manevi hayatlarının başlıca nazımı ve hakimi idiler.
İslam kaynakları ve Selçuklu yazarı İbn Bibi, Babailer ‘in lideri Baba Resul’u İslam muhitinde ileri gitmiş eski bir Türk Şamanı ve de kâfir olarak vasıflandırmıştır.
Babai İsyanı’nın nasıl ve hangi sebeplere bağlı olarak ortaya çıktığına ilişkin devrin resmi tarihçileri: Babailerin dini düşünüş ve yaşayışlarıyla ilgili olarak “Etnak-ı Bidin” (Dinsiz Türkler) , “Babaiyan-ı Harici (Harici Babailer), “Tapdukiyan Mübahi “(Her kötülüğü geçerli sayan Tapduklular) gibi tezyif ve tahkir edici ifadeler kullanmışlardır.
Babai ayaklanmasının ilk ve büyük kıvılcımının nasıl ateşlendiğini Baba İlyas’ın torunu ve Kırşehirli Aşık Paşa’nın oğlu Elvan Çelebi’ye dayanarak aktaran Ahmet Yaşar Ocak “İkinci Gıyaseddin Keyhüsrev’in Amasya’da yerleşmiş bulunan Baba’nın gün geçtikce büyüyen ve çoğalan müritlerinin endişelenmeye başladığını, ortada bir çok dedikoduların dolaştığını, köre kadının sözlerine kanarak kumandanlarına Çat köyünü basmalarını emrettiğini, bu sırada Selçuk askerlerinin üzerine geldiğini haber alan Baba İlyas’ın en yakın müritlerlerini de yanına alarak, köyü ve zaviyesini terk edip o zamanlar Haransa diye alınan Amasya Kalesi’ne sığındığını, bu arada şeyhinin başına gelenleri öğrenen İshak-ı Sami’nin (Baba İshak) isyanını başlattığını” söylemektedir.
Burada adı geçen Çat köyünün şimdiki adının “İlyas” olduğu bilinmektedir. Esasen Selçuklu kaynaklarına göre, Baba İlyas’ın Sultan I. Alaaddin’le ilişkileri son derece sıcak olmuş, dahası sultan Alaaddin, Baba İlyas’a vaktiyle Kayseri kadılığını ve Amasya’da bir tekkenin şeyhliğini vermiştir. Babasını zehirleyerek sultan olan İkinci Gıyaseedin Keyhüsrev’in babasının yakın dostlarına karşı sıcak olmayacağı da bir gerçektir.
Selçuklu Devleti’ni şiddetli bir şekilde sarsan ve Hükümdarını taç ve tahtından ümit kestirecek kadar korkutup, başkentten kaçıran büyük isyan bu şekilde sona erdi. Sultan, tehlikenin bertaraf edildiğinden emin olduktan sonra Konya’ya dönerek yeniden eğlenceli hayatına başladı.
Babai isyanlarına iştirak etmeleri nedeniyle Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından çok sayıda Ahiler de tutuklanmış, bu tutuklananlar arasında Ahi Evran da yer almış. Hacı Bektaş’ın kardeşi Menteş öldürülmüştür.
Babai ayaklanmasının bastırılması Anadolu Türkmenleri’ni durdurmaya, onların söylemlerini unutturmaya yetmez. Baba İlyas müritlerinden Horasanlı Hacı Bektaş'ı Veli, kendi adını taşıyan tarikatı kurar.
Bektaşilikle ve daha öncesinde Babailikle barışıl olmayan Mevlevilik kaynakları bile “Horasanlı Hacı Bektaş, Anadolu’da zuhur eden ve taraftarlarınca Baba Resul Allah denilen Baba Resul’un Halifesi idi” diyerek Babailikten Bektaşiliğe uzanan sürecin, birbirinin ardılı olduklarını doğrular.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder