HİPERTANSİYON
Hipertansiyon dünyada en yaygın olarak görülen bir sağlık problemidir. Her dört yetişkinden birinin tansiyonunun yüksek olduğu bilinmektedir. Tansiyon ya da kan basıncı, kalbten pompalanıp atardamara gönderilen kanın damar duvarında oluşturduğu basınçtır. Atardamarlardaki kan basıncının 140/90 mmHg üzerinde olması hipertansiyon olarak tanımlanmaktadır. Atardamarlardaki basıncın yükselmesiyle damar sertliği gelişerek özellikle beyin, kalp , göz ve böbrekler olumsuz etkilenmektedir. Oluşan bu olumsuz etki ile felç, kalp yetersizliği, kalp krizi ve böbrek yetersizliği gelişim riski belirgin olarak artmaktadır.
Hipertansiyonun tipik belirtisi yoktur. Kan basıncı oldukça yuksek seviyelere ulaşmasına rağmen hiçbir şey hissedilmiyebilinir. Bunun yanı sıra baş ve ense ağrısı,nefes darlığı, vücutta baskı hissi, çarpıntı, burun kanaması gibi belirtiler olabilir. Ancak bu belirtiler tansiyonu normal olan kişilerde de ortaya çıkabilmektedir.
Hipertansiyon toplumda sık görülüp riski yüksek olmakla birlikte tedavisi olan bir hastalıktır. Kan basıncı kontrol altına alındıktan sonra belirtilen riskler belirgin olarak azalmaktadır. Hipertansiyon nedenleri %95 esansiyel olarak tanımladığımız genetik ve ailesel kökenli, %5’i ise hormonal , böbrek veya böbrek damar hastalıkları veya doğuştan olan damar hastalıklarına bağlıdır.
Hipertansiyonla mücadele de yaşam tarzımızın doğru olarak programlanması oldukça önemlidir. Tuz kısıtlaması, kilo vermek, düzenli egzersiz, doğru beslenme, sigaranın bırakılması, alkolden olabildiğince uzak durulması yapılması gerekli yaşam tarzı değişikliklerimizdir. Hipertansiyon tanısının erken dönemde konulması , ilaçla tedavi ve yaşam alışkanlıklarımızın doğru bir şekilde düzenlenip , en önemlisi sürekli uygulanması kalp ve tüm damar hastalıkları riskini düşürmek için mutlaka gerekli.
Tuz kısıtlaması hipertansiyon tedavisinde olmazsa olmazlardan. Günlük aldığımız tuz miktarı 1.5-2 gr olmalı(toplam düz silme çay kaşığı kadar) . Tuz miktarını azaltmadan hipertansiyon kontrol altına almak neredeyse mümkün değil. Tuz alımının artımı ile birlikte günlük stres ve yorgunluk dönemlerinde hipertansiyon atakları ile karşılaşma riski oldukça yüksektir.
Kilo almayıp vermeye çalışmak gerekli, bu anlamda 30 dakikadan az olmayacak şekilde haftada 5 gün düzenli yürüyüş yapmak, yiyeceklerimizde karbonhidrat ve yağ oranı fazla olan gıdalardan uzak durmak gerekmektedir.
Alkol gerek hipertansiyonun ortaya çıkışında ve gerekse tedavide başarıya ulaşamamada önemli faktor. Alkol miktarı arttıkça belirtilen riskler de artmaktadır.
Hipertansiyon tedavisinin hayat boyu olduğunu bilmek gerekir. Kişinin tansiyonunu düzenli olarak kontrol etmesi , olumsuz yaşam alışkanlıklarının düzeltilmesi ve düzenli doktor kontrollerini ihmal etmemesi tansiyonla mücadelede önemlidir.
Doç Dr. Nilüfer Ekşi Duran
Kardiyoloji
Hipertansiyon dünyada en yaygın olarak görülen bir sağlık problemidir. Her dört yetişkinden birinin tansiyonunun yüksek olduğu bilinmektedir. Tansiyon ya da kan basıncı, kalbten pompalanıp atardamara gönderilen kanın damar duvarında oluşturduğu basınçtır. Atardamarlardaki kan basıncının 140/90 mmHg üzerinde olması hipertansiyon olarak tanımlanmaktadır. Atardamarlardaki basıncın yükselmesiyle damar sertliği gelişerek özellikle beyin, kalp , göz ve böbrekler olumsuz etkilenmektedir. Oluşan bu olumsuz etki ile felç, kalp yetersizliği, kalp krizi ve böbrek yetersizliği gelişim riski belirgin olarak artmaktadır.
Hipertansiyonun tipik belirtisi yoktur. Kan basıncı oldukça yuksek seviyelere ulaşmasına rağmen hiçbir şey hissedilmiyebilinir. Bunun yanı sıra baş ve ense ağrısı,nefes darlığı, vücutta baskı hissi, çarpıntı, burun kanaması gibi belirtiler olabilir. Ancak bu belirtiler tansiyonu normal olan kişilerde de ortaya çıkabilmektedir.
Hipertansiyon toplumda sık görülüp riski yüksek olmakla birlikte tedavisi olan bir hastalıktır. Kan basıncı kontrol altına alındıktan sonra belirtilen riskler belirgin olarak azalmaktadır. Hipertansiyon nedenleri %95 esansiyel olarak tanımladığımız genetik ve ailesel kökenli, %5’i ise hormonal , böbrek veya böbrek damar hastalıkları veya doğuştan olan damar hastalıklarına bağlıdır.
Hipertansiyonla mücadele de yaşam tarzımızın doğru olarak programlanması oldukça önemlidir. Tuz kısıtlaması, kilo vermek, düzenli egzersiz, doğru beslenme, sigaranın bırakılması, alkolden olabildiğince uzak durulması yapılması gerekli yaşam tarzı değişikliklerimizdir. Hipertansiyon tanısının erken dönemde konulması , ilaçla tedavi ve yaşam alışkanlıklarımızın doğru bir şekilde düzenlenip , en önemlisi sürekli uygulanması kalp ve tüm damar hastalıkları riskini düşürmek için mutlaka gerekli.
Tuz kısıtlaması hipertansiyon tedavisinde olmazsa olmazlardan. Günlük aldığımız tuz miktarı 1.5-2 gr olmalı(toplam düz silme çay kaşığı kadar) . Tuz miktarını azaltmadan hipertansiyon kontrol altına almak neredeyse mümkün değil. Tuz alımının artımı ile birlikte günlük stres ve yorgunluk dönemlerinde hipertansiyon atakları ile karşılaşma riski oldukça yüksektir.
Kilo almayıp vermeye çalışmak gerekli, bu anlamda 30 dakikadan az olmayacak şekilde haftada 5 gün düzenli yürüyüş yapmak, yiyeceklerimizde karbonhidrat ve yağ oranı fazla olan gıdalardan uzak durmak gerekmektedir.
Alkol gerek hipertansiyonun ortaya çıkışında ve gerekse tedavide başarıya ulaşamamada önemli faktor. Alkol miktarı arttıkça belirtilen riskler de artmaktadır.
Hipertansiyon tedavisinin hayat boyu olduğunu bilmek gerekir. Kişinin tansiyonunu düzenli olarak kontrol etmesi , olumsuz yaşam alışkanlıklarının düzeltilmesi ve düzenli doktor kontrollerini ihmal etmemesi tansiyonla mücadelede önemlidir.
Doç Dr. Nilüfer Ekşi Duran
Kardiyoloji
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder