11 Mayıs 2013 Cumartesi

Yediniz Mi Onu ?

Yediniz Mi Onu ?

Yazıma başlamadan önce “Bilgelik Öyküleri” kitabından sıcacık bir öykü paylaşmak istiyorum sizlerle…
Anne-babası kaygılı gözlerle, tahlil ve filmlerini inceleyen doktoru beklediler. Sonunda, doktor yanlarına geldi. Tane tane anlattı durumu onlara: “Kızınızın kurtulması mümkün. Ancak, bunun için, en kısa sürede, bu hastalığı daha önceden geçirmiş birini bulup, ondan kan nakli yapmak gerekiyor.”
Anne-babanın yüzünde birden bir ümit ışığı yandı. Çünkü beş yaşındaki oğulları da bebekken bu hastalığı geçirmişti ve daha sonra mucize eseri iyileşmişti. Bunu doktora söylediler. Doktor da ümitlenmişti. Ancak, bu kan nakli için minik delikanlının ikna edilmesi gerekiyordu.Doktor, karşısına oturttuğu çocukla, büyük bir adamla konuşuyormuş gibi konuştu ve ona durumu anlattı. Küçük kardeşine kanını vermek ister miydi? Çocuk bir müddet düşündü, sonra derin bir nefes alıp: “Kardeşim kurtulacaksa, kanımı veririm.” dedi. Gerekli işlemler hemen yapıldıktan sonra, çocuğu kardeşinin yattığı odaya götürdüler. Kanı alınıp doğrudan hasta kardeşine aktarılacaktı. Kan nakli sırasında minik delikanlı kardeşinin yüzüne baktı sürekli. Onun yanaklarına renk gelirken, kendisinin yüzü soldukça soluyordu. Sonunda gülümsemesi de söndü.“Hemen mi öleceğim?” diye sordu titrek bir sesle doktora. Doktor ona, ölmesinin söz konusu olmadığını anlattı. Ama odayı dolduran büyükler, küçük çocuğun küçük yanlış anlamasının gerisindeki büyük ruhu görerek gözyaşlarına engel olamadılar.
O koca yürekli küçük çocuk öleceğini sanmıştı,kanını abisine verince.Bunu bile bile kanını can yaptı abisine.Hayatta daha gideceği çok yolu,öğreneceği çok şeyi olan bu küçük çocuk öğretmişti şimdide insanlığı…
Peki ya biz? Bizde mi öleceğimizi sanıyoruz da kulaklarımızı tıkıyoruz peşpeşe yapılan kan anonslarına ?Ya da zor mu geliyor alışverişi yarıda kesip kan vermeye gitmek?
Ülkemizde her yıl binlerce kişi ilik,kan vb… bulunamadığından dolayı yaşamını kaybediyor.Binlerce kişi hastanelerde kendilerine can olacak iliği umut içinde bekliyor.Buna rağmen maalesef bağışçı sayısı çok az durumda.İlik vermek,kan bağışında bulunmak bizden birseyler eksiltmiyor,sağlığımıza da hiçbir zararı yok.Peki neden o zaman bu duyarsızlık?Bir “Yaşam” söz konusu iken neden bu umursamazlık?Kendi dertlerimizle,sıkıntılarımızla kapattık yüreğimizi.Hiçbir zaman görmedik gerçek derdi olanları …Hasta yavrusunun başında ağlayanları.canından can kopanları,bugün de nefes alabildiği için şükredip,mutlu olanları…Biz de sandık dünyanın en büyük dertleri.Haklıydık belki de terk etmişti sevgili,paramız yoktu alamadık istediğimiz arabayı,evi…Dert edipte koyduk bunları yüreğimize …Sımsıkı kapattık onu.Duyarsız olduk,insanlığımızı unuttuk…Bizden umut bekleyenleri,yardım isteyenleri görmedik.Hayat bizim dertlendiğimiz sorunlar kadar basit değil.Emin olun onlar aslında sorun bile değil.Bize insanlığımızı,yardımseverliği unutturan her ne ise çıkaralım onu yüreğimizden..Bir gün olur ya bizim de başımıza gelirse yüzümüz olsun yardım istemeye …
Üç gün önce Yeşim Salkım programında duyarsız insanlar için “İnsanlığınızı mı yediniz?” diye çağrıda bulundu.Laf sahiplerine ulaştı mı yada o küçük yürekli insanlar üzerine alındı mı bilmem ama birileri bir yerde yaşam savaşı verirken ona beklide umut olmak varken duyarsız kalıp yüreğini kapatmak…Siz ne derseniz deyin ama bunun adı sadece “Duyarsızlık” değil..Bizi biz yapan “İnsanlığımız” değil mi? Yoksa Yeşim Salkım’ın da dediği gibi yediniz mi onu?


http://historydesign.com/sglk/yediniz-mi-onu.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder