15 Mayıs 2013 Çarşamba

Uzun Yoldan Geldik...

Uzun Yoldan Geldik...

Bin yildir kardesiz diye baslar birçok hikâye. Evet, dogrudur bu, bin yildir kederde, sevinçte, varlikta, yoklukta ayni duygunun heyecanini yasadik. Belki dertler izdirap oldu canimiz girtlagimiza kadar geldi. Gün oldu açliktan susuzluktan geçtik. Ayni topraga parmaklarimizla eseleyerek can verdik, parmaklarimizdan damlayan kanla, alinlarimizdan düsen terle islatip yeserttik.

Gönlümüzden derledigimiz sevgi tohumlarini yeryüzüne septik. En taze, en renkli çiçeklerden bir bahar olusturduk. Cennet timsali kardesçe yasama arzusu hep kalbimizde oldu.

Çatlayan ellerimize mehlem diye biz dostlugumuzu sürdük. Fakirdik günü birlik karnimizi doyuruyorduk, hem para icat edileli belki çok asirlar olmustu. Ama biz henüz bir teneke bugday verip bir kilo yag alabiliyorduk. Belki bir koyun karsiliginda aliyorduk kibritimizi, gaz yagimizi.

Tezek en meshur yakacagimizdi. Kis girmeden hayvan gübresini samanla karistirip kuruturduk. Bu hemen yanip sönen sey evimizi isitirdi. Sonra soguyan odalarimizda kardeslik, muhabbet olurdu komsularimizla, torunlarimizla dede ve ninelerimizle.

Harman zamani geldigi vakit, herkes tarlarinin baginin bahçesinin yolunu turardi. Bilemezdik envai çesit sebzeleri bitkileri. Biz bugdayimizin, samanimizin pesindeydik. Bugdayi ekmek yapar, samani hayvanlarimiza verirdik. Hayvanlarimizdan aldigimiz sütle kaymak, yogurt, çökelek yapar ekmegimize katik yapardik.

Kösele ayakkabiyi çok sonralari fark ettik. Aslinda fark etme degildi güzel memleketimizde yoktu. Biz daha çariklarimizla adimliyorduk güzel cografyamizi. O kuru deri ayaklarimizi sarip sarmalardi. Sicaklarda siskada tabanlarimizi islatinca yumusardi asabiyeti kaybolurdu.

Bir yumurta verdikmi bir sakiz alabiliyorduk mesela köy bakkalindan ya da bir avuç kirik leblebi.

Ajanslari muhtar odalarindaki radyolardan dinledik. Daha yeni geçmisti Adnan Menderes basbakanliga. Biz çocuktuk onu astliklarinda dedem sormayin “Basvekili asmislar” dedi. Basvekil kimdi asmak neydi o gün ögrenmistik. Biz basögretmeni biliyorduk. Bütün siniflar bir arada gidiyorduk okulumuza. Okul yolumuz çamur içinde. Odun sobasini yakan ögretmenimiz ders basliyordu. Kara tahtaya bahtimizi yaziyordu.

Hayallerimiz çok genis degildi. Yani mesela en büyük ideal ögretmen olmakti. Onu biliyorduk çünkü. Ve belki de köydeki tek yabanci da oydu. Hos ögretmen gelmis yüreklerine basardi herkes.

Sehirlerimiz siyah beyaz filmler gibiydi. Yillar sonra tanimistik beyaz perdeyi. Ilk filme gitmemiz daha sonralari olmustu Ayhan Isik tanidigimiz ilk oyuncuydu, Sadri Alisik, Türkan Soray, Filiz Akin…

Kapilarimiz ardina kadar açikti, kilit ne zaman icat edildi ne zaman hirsiz dadandi bahçemize bilmiyorum.

Her bahar mevsiminde demir yigini arabalar geçerdi mahallemizden, mavzerli, apoletli adamlar…

Çok uzun yollardan geldik. Çok çileler çektik, birlikte dertlendik, sabrettik. Her kararan gecenin ardindan dogacak günesi bekledik. Anadolu koynundaki yavrularini ayir etmeksizin kucakladi. Memesinden en taze sütüyle besledi. Sirf bu yüzdendir ki aslinda ayni ananin evladiyiz. Ayni topraga kök saldik ayni sularla beslendik. Ayni vatana sevdalandik. Türkülerimizde bir âsiklarimiz bizi söylüyor. Dügünlerimiz halaylarimiz degismedi. Ahmet emmi, Mehmet dayiya kirve, Haydar’la Ömer geçen bacanak oldular.
 
 
http://www.muhabbetfedaileri.org/makale/Uzun-Yoldan-Geldik/
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder