30 Nisan 2014 Çarşamba

Kanseri Renklerle Yen!

IMG Ust

Kanseri Renklerle Yen!


Meyve ve sebzeler kanserle savaşan besinler açısından oldukça zengindir. Daha fazla renk çeşidi, sizin için daha fazla ve daha çeşitli besin kaynağı anlamına gelmektedir. Bu besinler, vücut ağırlığını sağlıklı bir şekilde koruyarak kanser riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Vücut ağırlığı korunmayıp, ekstra kilolar alınması kolon, yemek borusu ve böbrek kanseri de dahil olmak üzere birden fazla kanser riskini artırabilir. Gün içerisinde, sağlıklı bir şekilde hazırlanmış en az beş porsiyon tüketmeyi hedefleyin.


Kanserle Savaşan Kahvaltı

Folik asit tüketmek! Kolon, rektum ve meme kanserlerine karşı işe yarayabilecek önemli bir B vitaminidir. Folik asit açısından zengin yiyecekleri birçok kahvaltı masasında bulabilirsiniz. Kahvaltılık güçlendirilmiş tahıllar ve kepekli ürünler iyi birer folik asit kaynaklarıdır. Bunlara ek olarak portakal suyu, kavun ve çilek de folik asit bakımından oldukça faydalıdır.


Folik Asit Bakımından Zengin Gıdalar

Kuşkonmaz ve yumurta ise diğer iyi folik asit kaynaklarındandır. Ayrıca tavuk ciğeri, fasulye, ayçiçeği tohumu, ıspanak veya marul gibi yeşil yapraklı sebzelerde de folik asit bulunmaktadır.Amerikan Kanser Derneği’ne göre, folik asit almanın en iyi yolu hap kullanmak yerine, yeterli meyve, sebze ve güçlendirilmiş tahıllar tüketmektir.


Kansere Karşı Domates

Kanserle mücadelede etkili olanın likopen (domatese kendi kırmızı rengini veren pigment) olup olmadığı net değil. Ancak bazı çalışmalarda prostat kanseri gibi çeşitli kanser türü risklerinin azalması ile domates tüketimi arasında bir bağlantı var. Çalışmalar aynı zamanda domatesten üretilen meyve suyu, sos ya da macun gibi işlenmiş ürünlerin kanserle mücadele potansiyelini artırdığını göstermektedir.


Çay’ın Anti-Kanser Potansiyeli

Bu yöndeki kanıtlar yetersiz olsa da özellikle yeşil çay çok güçlü bir kanser savaşçısı olabilir. Laboratuar çalışmalarında yeşil çay, kolon, akciğer, göğüs ve prostat hücrelerinde kanser gelişimini yavaşlatmış ya da önlemiştir. Ayrıca akciğer dokusu ve deride de benzer etkiler göstermiştir.Bazı uzun dönemli çalışmalarda çay, mide ve pankreas kanseri için daha düşük risk ile ilişkili bulunmuştur.


Üzüm ve Kanser

Üzüm ve üzüm suyu, özellikle mor ve kırmızı üzüm resveratrol içermektedir. Resveratrol’ün güçlü antioksidan ve anti-inflamatuar özellikleri vardır. Laboratuar çalışmalarında, kanseri tetikleyebilecek ve zarar verebilecek türden hücrelerin oluşumunu engellemiştir. Tüm bunlara rağmen üzüm yemenin yada üzüm suyu içmenin kanseri önlediği ya da tedavi ettiğini söylemek için yeterli kanıt bulunmamaktadır.


Kanser Riskini Azaltmak İçin Alkolü Sınırlandırın

Ağız, boğaz, gırtlak, yemek borusu, karaciğer ve meme kanserlerinin tümü alkol tüketimi ile bağlantılıdır. Alkol aynı zamanda kolon ve rektum kanseri riskini artırabilir. Meme kanseri için yüksek risk altındaki kadınlar, kişisel risk faktörlerine bağlı olarak alkol tüketimi miktarı hakkında bir doktora danışmalıdır.


Su ve Diğer Sıvılar Koruyucu Olabilir

Su, susuzluğunuzu giderdiği gibi mesane kanserine karşı da koruyabilir. Ayrıca, daha fazla sıvı içmek daha sık idrara çıkmanıza neden olur. Yani bu sıvılar, mesane astarı ile temas halinde bulunma süresini azaltır.


Pişirme Yöntemlerinin Önemi

Et yemeğini pişirme yönteminiz kanser riski konusunda büyük bir fark yaratabilir. Çok yüksek sıcaklıklarda kızartmak, ızgara yapmak ve kavurmak kanser riskini artırabilecek ya da oluşturabilecek kimyasalların oluşmasına yol açabilir. Buğulama, salata soslarında kullanma veya fırınlama gibi diğer yöntemler bu kimyasalların daha az oluşmasını sağlar. Eğer güveçte et yemeği yapmayı düşünüyorsanız, bolca koruyucu ve sağlıklı sebze eklemeyi unutmayın.


Bir Avuç Dolusu Kırmızı Meyve

Çilek ve ahududu fitokimyasal adı verilen elajik asit içerir. Bu güçlü antioksidan kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlattığı gibi içerdiği elajik asit ile çeşitli şekillerde kanserle mücadelede yardımcı olabilir.


Şekeri Unutun

Şeker doğrudan kansere neden olmayabilir fakat besin değeri bakımından zengin, kansere karşı korumaya yardımcı olan besinlerin etkinliğini azaltabilir. Buna ek olarak şeker tüketimi fazla kalori ve kilo alınmasıyla obeziteye yol açabilir. Aşırı kilo ise kanser riskine sebebiyet verebilir. Şekerli yiyecekler yerine, vitamin açısından zengin meyveleri tüketmeye özen gösterin.

Çalışırken Giydiğiniz Kıyafetler Duygularınızı Yansıtıyor!

IMG Ust

Çalışırken Giydiğiniz Kıyafetler Duygularınızı Yansıtıyor!


Ofis çalışanlarının karşılaştıkları sorunları ele alan Psikolog Ayşegül Aydın çalışanlar için rehber olabilecek konulara değindi.

Çalışırken giydiğiniz kıyafetler duygularınızı yansıtıyor


İş yerinde giyilmesi zorunlu kıyafetler motivasyonu düşürerek verimlilik kaybına neden olur mu?

İş hayatı ile sivil hayatı ayırmak gerekir. Tatile gider gibi işe gitmek bir anlamda işe olan saygıyı ve ciddiyeti düşürür. Kıyafet serbestliği psikolojik anlamda bir rahatlama sağlasa bile iş ile tatil ayrımını giydiğimiz kıyafetler belirler. Çalışma hayatında kıyafetin belirleyici etkisi vardır. Bulunduğunuz ortamda giydiğiniz kıyafet, nasıl davranmak istediğinizin tamamlayıcı öğesidir. İş ortamına uyumda kıyafet de bir şekilde tamamlayıcı öğedir.


Sosyal Medyada Gezmek Çalışanların Motivasyonunu Düşürüyor


Belli sitelerin yasak olması çalışanların motivasyonunu düşürür mü?

Çalışanlar internette gezinmeyi bir deşarj aracı olarak görse de işyerinde uzun molalar vermek yanlış bir tutumdur. Çalışanlar için en ideal mola süresi 15-20 dakika arasında olandır. Bu yüzden sosyal network’lerde kafamızı çok meşgul edecek, dağıtacak ya da başka alana zihnimizi kaydıracak aktivitelerden uzak durmak faydalı olacaktır. Kimi web siteleri çalışanların zihnini epey meşgul ediyor. Bu yüzden de kurumların ve şirket sahiplerinin bu tür engeller koyması ve uygulamalara yönelmeleri çalışanlara motivasyon kaybı yaşatmaz.

Ekip çalışmalarında iletişim maille değil yüz yüze kurulmalı


Ekip arkadaşlarının, iletişimdeki verim açısından aynı odalarda çalışması bir gereklilik midir?

Aynı ekipte çalışan insanların sözlü iletişim yerine e-posta ve telefonla haberleşmesi, çalışanlar arası iş akışını yavaşlatabiliyor. Çünkü gelişigüzel gelişen fikirleri ekip arkadaşınıza danışma gereksinimi duyacağınız durumlarda, kişinin yanınızda olması işlerin çözüme ulaşmasını hızlandırması bakımından daha önemlidir. Bu çerçeveden bakıldığında gelişebilecek sorunları aynı odada yüz yüze halledebilmek daha verimli olacaktır. Kısacası ekip çalışmalarında ayrımları iyi yapılmış oda düzeneği ideal olanıdır.

29 Nisan 2014 Salı

Kas Dokusu Nasıl Artırılır?

IMG Ust

Kas Dokusu Nasıl Artırılır?


Kas dokusunu artırmak için, yiyecek tüketimini artırmak kadar egzersiz yapmak da önemlidir. Eğer yiyecek tüketimi artırılır, egzersiz yapılmazsa yağ dokusu artar

Kas Dokusunda Artış Nasıl Sağlanır?


Kas dokusunu artırmak için, yiyecek tüketimini artırmak kadar egzersiz yapmak da önemlidir. Eğer yiyecek tüketimi artırılır, egzersiz yapılmazsa yağ dokusu artmaktadır. Kas hücrelerinin gelişimini uyarmak için, yoğun kas çalışması örneğin kuvvet antrenmanları yapılmakta ve diyete ek enerji tüketilmektedir. Tartı aletleri ile kazanılan ağırlık saptanırken ağırlık artışının kas ağırlığı mı yağ ağırlığı mı olduğu belirlenememektedir. Bunu belirleyebilmek için, ağırlık antrenmanı öncesi vücut yağ yüzdesi ölçülmelidir. Eğer yağ dokusu artmışsa vücut yağ yüzdesi artmaktadır. Eğer kas dokusunda artış olursa vücut yağ yüzdesi değişmemekte veya azalmamaktadır.


Kas Kuvvetini Artırmak İçin Ne Yenmelidir?


Kas kuvvetini artıran en önemli etmenin yenilenler değil, uygulanan antrenmanlar olduğu bilinmektedir. Kuvvet sadece giderek artırılan ağırlık antrenmanlarından sonra artmaktadır. Yapılan ağırlık antrenmanlarının tipi ve yoğunluğu kuvvet artışının belirlemektedir. Kas yoğunluğunu ve kuvvetini artırmak için daha önceki sorularda da belirtildiği gibi aminoasit ve protein eklerinin kullanımının yararlı olacağı düşüncesi yaygındır. Ancak protein kas yapısında bulunmakla beraber, kasların büyük çoğunluğu su, %20-22’si ise proteinden oluşmaktadır. Kas kuvvet ve gelişimi için proteini yanı sıra karbonhidrat ve çeşitli vitaminlere de gereksinim duyulmaktadır. Eğer enerji yetersiz alınırsa proteinler kas yapımı ve onarımı yerine enerji sağlamak için kullanılmaktadır. Kilo vermek için yiyecek sınırlaması yapan ve vitamin/mineral tableti kullanan sporcular gereksinimlerinden fazla vitamin/mineral tüketmelerine karşın kas yoğunluğunu artıramamakta hatta sürdürememektedirler. Kas gelişimi, dayanıklılık ve kuvveti artırmak için yeterli enerji sağlayan diyet tüketmek gerekmektedir. Kas gelişimi ve gücü için fazla protein tüketiminin gerekliliği ile ilgili bilimsel veri bulunmamaktadır. Çünkü fazla tüketilen protein vücutta yağ olarak depolanmaktadır.


Kısaca, kas dokusunda artış sağlayan diyet;


•    Protein’den ve
•    Kompleks karbonhidrattan zengin olmalıdır.


Öneriler;


•    Diyetin proteinden gelen enerji oranı %15–20,
•    Diyetin yağdan gelen enerji oranı %30,
•    Diyetin karbonhidrattan gelen enerji oranı %50 olmalıdır.


Yetersiz ve Fazla Protein Tüketimi Zararlı Mıdır?


Evet. Yetersiz protein tüketildiği zaman vücudun kendi doku proteinlerini kullanması sonucu önce büyüme durmakta, daha sonra vücut ağırlığı azalmaya başlamaktadır. Vücudun direncinin azalması sonucu hastalıklara yakalanma olasılığı artmakta, hastalıklar uzun sürmekte ve ağır seyretmektedir. Kan proteini hemoglobinin yapılamaması sonucu kansızlık oluşmaktadır.


Fazla alınan protein vücutta protein deposu olmadığı için yağa dönüşerek depo edilmektedir. Hayvansal kaynaklı proteinler doymuş yağ ve kolesterol içerdikleri için ileri yaşlarda kalp damar hastalıklarına yakalanma riskini artırmaktadırlar. Ayrıca proteinlerin parçalanması sonucu oluşan artık öğeler böbrekler ve idrar yoluyla atılmaktadır. Oluşan su kaybı, böbreklere aşırı yüklenme ve doku kaybı, organın erken yaşlanmasına zemin hazırlamaktadır. Fazla protein tüketimi idrarla kalsiyum atımını da artırarak böbreklerde taş oluşum riskini artırmaktadır.


Kısaca; fazla protein tüketimi dehidrasyon, böbrek ve karaciğere yük, idrarla kalsiyum atımında artış, eklemlerde gut hastalığına benzer belirtilere neden olmaktadır.

Guinness Rekorları

IMG Ust

Guinness Rekorları


1951'de o zamanki Guinness Bira Fabrikası'nın idari direktörü Sir Hugh Beaver bir av partisine gider ve bir tartışmaya katılır. Avrupa'nın en hızlı kuşu hangisidir- altın yağmur kuşu mu yoksa orman tavuğu mu? O anda farketti ki bu tür soruların cevaplarının bulunacağı bir kitap çok popüler olabilirdi. Haklıydı!

Sir Hugh'un fikirleri, bir araştırma ajansi işleten Norris ve Ross McWhirter'ın daha sonra Guinness Rekorlar Kitabi adını alacak olan kitabi derlemesiyle hayata geçti. Ilk sayı 27 Ağustos 1955'de çıktı ve aynı yılın Noel'ine kadar Ingiltere'de en çok satanlar listesinin başına yerleşti.

O zamandan bu yana Guinness World Records™ dünya rekorları alanında herkes tarafindan bilinen global liderliğini sürdürüyor. Guinness World Records, anlaşılırlık ve gerçekliğe yaptığı aynı yatırımla, dünya rekor bilgi bankasını toplayan, onaylayan, akredite eden, ve sunan tek girişimdir.

Rekor Yönetim Ekibi her Guinness Rekoru'nun doğruluğunu ve güvenilirliğini garantilemek amacıyla son derece dikkatle izlemekte, tarafsızlığından ve dürüstlüğünden asla taviz vermemektedir. Bir olayın bir Guinness Rekoru olabilmesi için denenmesi, onaylanması ve en ufak bir şüphe götürmemesi gerekmektedir.

Kitabın kendisi bir rekortmen olmaya devam etmektedir. 100 farklı ülkede ve 37 dilde 100 milyonu aşan satış rakamlarıyla Guinness World Records™ dünyanın en çok satan telifli kitabıdır.

28 Nisan 2014 Pazartesi

Protein Deposu Barbunya

IMG Ust

Protein Deposu Barbunya


Yaz kış soframızdan eksik olmayan barbunyayı biraz daha yakından incelemeye ne dersiniz?

Barbunya et yemeyi sevmeyenler, vejetaryenler, büyüme çağında olanlar ve diyet yapanlar için eşsiz bir yiyecektir.

Tam bir protein deposu olan barbunyanın pişmiş 100 gramı, 50 gram pişmiş ete eşdeğerdir.

Ayrıca proteinin yanı sıra barbunya faydalı posalar ve glisemik endeksi düşük sağlıklı karbonhidratlar içermektedir.

Barbunyanın içerdiği posa, kolon kanserinden bağırsaklarımızı korumada oldukça önemli bir yere sahiptir.

Yine bu posa sayesinde sindirim ve boşaltım güçlüğü çekenlerin, tüm problemleri düzenli barbunya ve su tükettikleri takdirde sihirli bir şekilde kaybolacaktır!

Barbunyanın glisemik endeksi düşük yani sağlıklı karbonhidratlar içerdiğinden bahsetmiştim, peki bu ne demek?

Barbunya, yenildikten sonra kan şekerini yavaş bir şekilde yükseltir ve dolayısı ile daha uzun süre tok kalmamızı sağlarken kan değerlerimizin dengeli ve sağlıklı bir oranda hareket etmesini sağlamış olur.

Dolayısı ile bu lezzetli baklagil, şeker hastaları ve diyet yapanlar için de son derece faydalı bir besindir.

Vejetaryenseniz veya et yemeyi hiç sevmeyen bir çocuğa sahipseniz, sağlıklı bir protein kaynağı olan barbunyayı sofranızdan hiç eksik etmemenizi öneriyoruz.

Protein haricinde barbunya E vitamini, B vitamini türleri, kalsiyum, demir, çinko ve magnezyum gibi değerli vitamin ve mineraller içermektedir.

Ancak size bir püf noktası vereyim; barbunyanın içerisindeki demirden vücudunuz daha iyi yararlansın isterseniz barbunya ile birlikte C vitamini içeren bir yiyecek tüketmeye dikkat etmelisiniz.

Mesela bir tabak barbunyanın yanında bir kâse salata veya yemeğin üzerine bir demet maydanoz serperek bu püf noktasından kolayca yararlanabilirsiniz

Belgrad

IMG Ust

Belgrad


Sırbistan’ın başkenti Belgrad, dağılmış Yugoslavya Sosyalist Cumhuriyeti’nin de başkentiydi, gerek sevgili Tito zamanında gerekse dağılma sonrasında Balkan şehirleri arasında farklı bir konuma yükselmiş Belgrad turistik olarak bizlere inanılmaz güzellikler sunuyor. Tuna ve Sava nehirlerinin beslediği, Belgrad Kalesi’nin çok yüzyıllardır koruduğu kentte, 2 milyonu aşkın nüfus, çok çekici ve şaşırtıcı gece hayatı, bölgenin en büyük şehri olma özelliğinin getirdiği ticaret hacmi, Atina ve İstanbul’dan sonra en eski üçüncü Avrupa yerleşimi olan kenti sürekli geliştirmiş. Bugün de olağanüstü eğlence yaşamı ve entelektüel kimliğiyle Avrupa’nın gizli sürprizlerinden Belgrad.

Gezilecek Yerler:

Kalemegdan Kalesi ve Parkı (Belgrad Kalesi): Tuna nehri kenarındaki bu kale açık konuşalım gördüğümüz en ihtişamlı kalelerin başında geliyor. Sadece gezilip görülecek kuru bir tarihi yapı değil aynı zamanda parkı ile birlikte devasa bit etkinlik ve dinlence alanı. Kendisi, manzarası, yeşilliği ile Belgrad’ın ilk ziyaret edilesi noktası. Park bir de küçük hayvanat bahçesine (Belgrad Zoo) ev sahipliği yapıyor.

Aziz Sava Katedrali: Sırbistan‘ın en büyük katedrali. Ayrıca Avrupa’nın da en büyük 10′uncusuymuş ama kesfetsene.com boyunca bu tip merak uyandıran sıralamalarda öncekileri yazma kuralımız gereği bu bilgiyi doğrulayamadığımızı hatırlatıp rehbere güvendiğimizi belirtelim. Gerçekten haşmetli ve görülesi bir yapı.

Cumhuriyet Meydanı: (Republic Square) – (Public Square) Şehrin ana meydanı. Her türlü randevu, toplaşma, eylem buradaki at heykelinin önünde yapılıyor. At heykeli ile ilgili ilginç detay, aslında heykelin üzerinde kendilerini Osmanlı’dan kurtaran kahramanları bulunmasına rağmen heykelden sadece “at” olarak bahsediyorlar ve tüm buluşmalar aynı cümleyle “atın önünde, sağında vb.” gerçekleştiriliyor. Turistik boyutunun yanı sıra yerel oluşu da meydanı her daim canlı kılıyor. Gece gündüz buluşan ve bir yerlere dağılan insanları izlemek ya da gerçekten birileriyle buluşmak için burada bulunacaksınız. Kalacak yerinizi buraya yürüme mesafesinde seçin.

Knez Mihailova Caddesi: Şehrin ana caddesi. Tüm ihtişamlı binalar, alışveriş noktaları, eğlence mekanları, kafeler Roma ve Osmanlı mimarisinin birçok eserini ve modern heykelleri barındıran bu ana caddede toplanıyor.

Skadarlija (Bohemian Quarter): Şehrin eski ve sanat camiasına ait sokağı “Bohem Sokak” olarak da adlandırılıyor. Arnavut kaldırımları ve meyhaneleriyle yerel ve tarihi bir cadde. Mekanlarda geleneksel Sırp müzik ve eğlenceleri çok çeşitli aromalarda rakılarla sunuluyor. Fiyatları benzeri meyhane türevlerine göre daha pahalı ama gece en azından bir içinden geçip müziğe kulak kabartmak lazım.

Strahinjića Bana Sokağı (Silicon Valley): Skadarlija sokağının hemen yanında Kalemegdan’a kadar uzanan bu sokak birçok kafe, bar, restoranıyla lüks ve önemli bir cadde. İsmi herhangi bir teknolojik çağrışım yapmasın. Silicon Valley denmesinin nedeni tarihsel olarak insanların süslenip kendini göstermek istediği bir sokak olmasından kaynaklanıyor. Savaş sonrası insanların en şık halleriyle piyasaya çıkması sonrası bu isim yerleşmiş.

Narodni Muzej (Ulusal Müze): Önemli eserleri ve sıklıkla gezici sergileri barındıran Narodni, Belgrad’ın en önemli müzesi olarak bizi çağırıyor.

Istorijski Muzej Srbije (Sırbistan Tarihi Müzesi): Eski bir prensin evinin dönüştürülmesiyle oluşmuş sarayda, kronolojik olarak Sırp ayaklanmalarının örnekleri görülmekte. Pazartesi kapalı olan müze diğer günlerde de geç açılıp erken kapanıyor.

27 Nisan 2014 Pazar

Osmanlı İmparatorluğu’nun imzaladığı ilk antlaşma hangisidir?

Osmanlı İmparatorluğu’nun imzaladığı ilk antlaşma hangisidir?

 
Osmanlı İmparatorluğu’nun imzaladığı ilk antlaşma hangisidir?

  
Osmanlı İmparatorluğu 1299 Yılında Osman Bey tarafından kurulduktan sonra çevre beyliklerle ara sıra savaşlar yapmaya başlamışlardır.
Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş döneminde Osman Bey’in Bizans Tekfurları ile yapılan Dinbozdaki savaşın galibeyetle sonuçlanmasının ardından imzalanan 1306 tarihli antlaşma Osmanlının imzaladığı ilk askeri antlaşma olarak tarihe geçmiştir.
Bursa, Kestel, Kete, Ulubad osmanlıya geçmiş olup Osmanlıda Ulubat’ı geçmeyeceği şekilde antlaşma sağlanmıştır.
Osmanlı’nın kurulduktan 7 yıl sonra imzaladığı bu antlaşma Osmanlı tarihinin ilk askeri antlaşması olarak tarihe geçmiştir.
www.bilgiufku

Mengücekler’in genel özellikleri nelerdir?

Mengücekler’in genel özellikleri nelerdir?

 
Mengücekler’in genel özellikleri nelerdir?

  
Anadoluda kurulan 1 dönem beyliklerinden bir tanesidir.
1080 yılı ile 1228 yılları arasında hüküm sürmüştür.
Bu beylikte çoğu beylik gibi Malazgirt zaferinden sonra kurulan beyliklerden bir tanesi olup merkezi Erzincan ilidir.
Mengüçeklileri kuran kişi Malazgirt savaşında Alparslan ile savaşmış olan komutanlardan Mengücek Gazi’dir.
Mengüceklerin bulunduğu bölge Erzincan, Kemah, Divrisi ve Şebinkarahisarın bulunduğu bölgedir.
Mengücekler Mengücek Gazinin ölümünden sonra Erzincan Kolu ve Divriği kolu diye ikiye ayrılmış Erzincan kolu 1228 yılında 1.Alaaddin Keykubat tarafından bitirilmiş, Divriği kolu ise 1252 yılında Selçuklu himayesine girmiştir.
Mengücekler zamanından kalma eserler hangileridir?
Divriğide bulunan Kale Camii, Ulu Camii
Divriğide bulunan Ulu Camii
Divriğide bulunan Ulu Camii yanındaki Darüşşifa
www.bilgiufku.com

Dulkadiroğulları beyliği özellikleri nelerdir?

Dulkadiroğulları beyliği özellikleri nelerdir?

 
Dulkadiroğulları beyliği özellikleri nelerdir?

  
Anadolu beyliklerinin II. Dönem Anadolu Beylikleri olarak adlandırılan beyliklerinden bir tanesi olup 1339 yılında kurulmuştur.
Merkezi Maraş ilinin Elbistan ilçesi olan bu beylik Türkmen beyliğidir.
Dulkadiroğulları beyliği Oğuzların Bozok kolundandır.
Dulkadiroğulları beyliğinin ilk beyi Zeyneddin Karaca Bey’dir.
Dulkadiroğulları beyliği 1515 yılında Turnadağ savaşı ile Osmanlılara katılmıştır.
Bu beylik nedeniyle Osmanlılar ile Mümlülükler arasında sorunlar ve mücadeleler yaşanmıştır.
Fatih Sultan Mehmet’in babannesi dulkadiroğulları beylerinden bir tanesinin kızıdır.
Ayrıca Yavuz Sultan Selim’in anneside Dulkadiroğulları beylerinin kızlarından birisidir.
www.bilgiufku.com

İskender Gordion düğümünü çözdü mü?

İskender Gordion düğümünü çözdü mü?

Gordion düğümü nedir?
İskender'in malûm ve meşhur Gordion düğümünü çözmesindeki yöntemde en başından beri bir kekrelik olduğunu hissetmişimdir. Olayı herkes biliyor:M.Ö. 333'te, Büyük İskender'in bir fetih dönüşü yolu Gordion'dan geçer. Gordios ve Midas'ın yönettiği Phrygia Krallığı'nın başkenti Gordion çözülemeyen düğümü ile ünlüydü. Eski bir savaş arabasının boyunduruğuna, kızılcık dallarıyla öyle büyük bir ustalıkla düğüm atılmıştı ki, o güne dek kimse çözememişti. Ve yine efsaneye göre, düğümü çözen tüm Asya'nın efendisi olacaktı...Büyük İskender'in bu düğümü çözmesi bekleniyordu. Başaramazsa bütün dünyaya mahcup olacaktı. Başarırsa da Asya'nın efendisi... Dünyanın gelmiş geçmiş en büyüt komutanlarından biri kabul edilen Büyük İskender bu işi acaba nasıl başaracaktı? İskender, çözülmesi gereken düğümün karşısında bir an bekledi, sonra kılıcını çekerek düğümü ikiye biçti. Böylece düğümü çözmüş oldu.Bu "başarı" karşısında Makedon ordusu ve Phrygia'lılar İskender'i "Asya'nın Efendisi" olarak selamladılar!İmdi bu hareketteki kekreliğin nerede olduğu sorulabilir.Aslında yıllar yılı kimsenin çözemediği düğüm bir kılıç darbesiyle çözülmüş ve mesele halledilmiş gibi görünüyor. Fakat aslında uygulanan yöntem düğümü (sorunu) çözmüş değil, fakat ortadan kaldırmıştır! Sorunun ortadan kaldırılmasıyla onun çözüme kavuşturulması iki farklı olaydır. Düğüm öylesine ortadan kaldırılmıştır ki, onun bir kere daha atılması bile imkânsız hale düşürülmüştür. Denebilir ki, sorun düğümü çözmek değil miydi? İskender bu işi bir darbe hareketiyle kökünden halletmiştir. Bence hayır! Tekraren söyleyeyim: İskender'in düğümü çözme yöntemi düğümü ortadan kaldırmaktan ibaret bir kurnazlıktan ibarettir. Burada takdir edilebilecek bir tek husus varsa, o da, İskender'e gelinceye kadar düğümü parçalamanın kimsenin aklına gelmemiş olması halidir. Buna benzer bir olay, bir yumurtanın sivri ucu üzerinde dengede tutulması problemidir. Kristof Kolomb bu işi yumurtanın ucunu kırarak başarır. Etraftakiler Kolomb'a yumurtayı böyle durdurmak zor bir iş değil diye itiraz edecek olunca, ondan şu cevabı alırlar: "Doğru, bu zor bir iş değil. Zor olan, bunu düşünebilmektir!"İskender de kimsenin akıl edemediği bir yolu akıl etmiş olmakla takdir edilebilir, fakat bence düğümü usulüne uygun biçimde çözdüğü söylenemez. İskender'in bu hareketini değerlendirenler arasında ben yer almış olsaydım, düğümün böyle çözülmüş olmasını kabul etmezdim. İskender'in kurnazlık yaptığı ortada. Bu kurnazlık ödüllendirilmek isteniyor idiyse onun yolu ayrıca bulunabilir ve şahıs bir başka kurnazlıkla ödüllendirilebilirdi. Fakat bence İskender'in düğümün çözülmesi (parçalanması değil) karşılığında konulan "Asya'nın Efendisi" ödülünü hak ettiği söylenemez.Çünkü usulüne uygun bir çözüm değildir uygulanan yöntem. Bu yöntem askerlik alanında kabul edilebilir ve usulüne uygun sayılabilir. Fakat hukuk alanında kabul edilemez. Hukukun yöntemi de hukukî olmak zorundadır. Hukukta kurnazlık geçerli sayılmaz. Hukukta kurnazlıkla, katakulli ile iş görülmez.

http://yenisafak.com.tr/yazarlar/RasimOzdenoren/iskender-gordion-dugumunu-cozdu-mu/11354

25 Nisan 2014 Cuma

HAYVAN FOTOĞRAFLARI

 
 
HAYVAN FOTOĞRAFLARI
 
 
 
  
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 






 

DOĞA FOTOĞRAFLARI

 
 
DOĞA FOTOĞRAFLARI