6 Nisan 2013 Cumartesi

Aile İçi Şiddet

Aile İçi Şiddet
        

(Kadına şiddet,kadın cinayetleri,çocuklara ve erkeklere yönelik şiddet ve çözüm önerileri)
Aile İçi Şiddet
Şiddet sadece fiziksel değildir. Sözlü ve tavırlı- davranışsal şiddet de söz konusudur. Eşine, çocuğuna, memuruna işçisine
 vs. sürekli bağıran, azarlayan birinin de yaptığı şiddettir. Bazı insanlar sorunların çözümü için, ya da bir yönetim, eğitim tarzı
 olarak şiddeti benimseyebiliyorlar. Şiddetin en fazla görüldüğü yerlerin başında aile ortamı gelmektedir.
Aile içi şiddet ‘e en fazla çocuklar sonra kadınlar maruz kalmaktadır.
 Ebeveynler gerek birbirleriyle olan çatışmalarından doğan öfkeyi,
 gerekse günlük yaşamdaki streslerini en fazla çocuklarına yansıtmaktadırlar.
Onlar savunmasız ve masum olduklarından ebeveynlerin en kolay hedefi olmaktadırlar.
AİLE İÇİ ŞİDDET NEDENLERİ NELER OLABİLİR?
  • Anne- baba geçimsizliği
  • Aile de ekonomik sorunlar
  • Ciddi kişilik problemleri
  • (Psikopat, bordurlayn kişilikler, bağımlı-pasif agresif vs.)
  • Değişik psikiyatrik rahatsızlıklar ( Aile bireylerinden birinin veya bir çoğunun…)
  • Depresyon
  • Kaygı ve stres bozuklukları
  • Kişilik bozuklukları
  • Fiziksel ciddi rahatsızlıklar
  • Bunama
  • Fiziksel rahatsızlıklara bağlı davranış ve uyum bozuklukları
  • Aldatılma ya da aldatmalar
  • Alkol- uyuşturucu- uyarıcı- kumar,internet,sex-pornografi bağımlılıkları
  • Erkeğin eve hep geç gelmesi
  • Kadının sürekli erkeği aşağılaması ve değersiz görmesi
  • Kadının erkeğin cinselliğini aşağılaması
  • Aile yakınları ve diğer çevrenin aileye dışarıdan müdahele etmeleri
  • Bireylerin kültürlerinde ve model aldıkları insanlarda şiddetin bir yol- yöntem olarak var olması…
  • “ Kızını dövmeyen dizini döver”
  • “ Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin” anlayışı buna bir örnektir.
  • Görsel medya da bu konuların sürekli gösterilmesi,yatkın bireylerde “model” alma davranışını geliştirebilir.
  • Üvey anne- babanın çocuklarına baskısı
  • Çevre kirliliği,oksijen oranının azalması
  • Aşırı gürültülü ortamlarda bulunma
  • Yetersiz beslenme
  • Yetersi sanat,spor alanlarının olmaması
  • Yeşil alanların azlığı,
  • Ciddi ekonomik,sosyal,kültürel yoksunluklar ve dengesizlikler.

AİLE İÇİ ŞİDDET ÇOCUKLAR VE GENÇLERİ NASIL ETKİLER ?
Aile içi şiddetten çocuklar ve gençler büyük yara almaktadır.
Sürekli horlanan, eleştirilen, aşağılanan çocukta iki türlü davranış gelişebilir.
  1. Aşırı çekingen, pasif ve özgüvenden yoksun birey,
  2. Hırçın, agresif, kural tanımayan ve geleceğin psikopatları…

Çocuklar atacağı her adımda büyüklerinin gözlerinin içine bakar,
 en küçük bir harekette hemen sıçrar, tedirgin olur her an dayak
 yiyeceği korkusu yaşayabilir. Bazı gençler çocuklar evden kaçar,
sokak çocuklarına bekleyen her türlü tehlikenin kucağına düşerler.
Genç kızların bir kısmı şiddet ortamından kurtulmak için erken
evlilik yapar fakat “yağmurdan kaçarken doluya tutulabilir”
bir kısmı fuhuş batağına saplanır. Erkek çocukların bir kısmı
 babaya tepkiden dolayı hemoseksüel olabilir.
Kızların bir kısmı erkeklerden nefret eder ve sağlıklı karşı cins
ilişkisi kuramaz. ,bir kısmı lezbiyen olabilir.Bazıları cinsel ilişki kuramaz,
 bir gurup sürekli erkekleri peşinden sürükler, fakat son anda onları
 “tekmeler” adeta babadan intikam alır.
Gençlerin bazıları yollardaki arabaların camlarını kırarlar, kaportalarını çizerler…
uyuşturucu batağına marjinal guruplara,terör örgütlerine saplanabilirler….
ÇOCUKLAR VE GENÇLER NE YAPABİLİRLER?
Aile içinde çocuklara yönelik devamlı bir şiddet söz konusu ise; aile bireylerinden
insaflı ve mantıklı olan birinin çocuğa el atması gerekir.
Diğer yakınlarından yardım alınabilir.
  • Devlet resmi kurumlarına başvurulabilir.
  • Eşler arasında ve çocuklara yönelik sürekli bir şiddet davranışı
  • varsa ve düzelmeyecekse kesinlikle boşanmak gerekir.
  • Şiddeti kanıtlayabilmek için doktor raporuna ihtiyaç vardır.

Psikolojik durumlar için çocuk psikologlarından rapor alınabilir.
 Gençler mahalli yönetimlerin ilgili birimlerine başvurup,
 rehberlik ve danışmanlık hizmeti almalılar. Ebeveynlerin
 şiddetine karşı koyamıyorsalar; çalışıp kendi ortamlarını yaratabilir
, okullarını uzakta okuma imkanları varsa evden uzaklaşabilirler.
Bütün bunlar için diğer aile bireylerinin ve devlet kurumlarının desteği gerekir.
Aile içi şiddet toplumun her kesiminde değişik oranlarda görülmektedir.
 Çünkü kültürel alt yapımız buna müsaittir. Geleneksel değerlerin
böyle olduğu yerlerde ve nedenlerini yukarıda sıraladığımız durumlarda
 fazlasıyla görülmektedir.
ŞİDDETE BAŞVURAN ANNE-BABALAR-ÖĞRETMENLERE NE YAPILMALIDIR?
  • Tespit edilenler zorunlu olarak tedavi edilmeli ve rehabilitasyon sürecinden geçirilmeliler. Tekrarı halinde ise cezalandırılmalılar.
  • Toplumsal olarak yazılı- görsel, sanatsal her türlü aktivitelerimizden şiddeti dışlamalıyız.
  • İletişimin; şiddetsiz , konuşmaya ,uzlaşmaya, hoşgörüye ve saygıya dayalı olarak daha iyi geldiğini ve hoşnutluk yarattığını göstermeliyiz.
  • Şiddet içeren görsel materyellerin gösterilmesine engel olunmalı.
  • Sevgi, yardımlaşma, paylaşma, tolerans, özgüven esas alınmalıdır.
  • Devletin sosyal- ekonomik kültürel-sportif faaliyetleri toplumun her kesimine yayması gerekir.
  • Anne-baba ve aile içi iletişim okulları açılmalı ve çocuğu olan ebeveynlere bu okul zorunlu olmalı, Aynı zamanda teşvik edici, ödüllü bir sistem konulmalıdır.

KADINLARA YÖNELİK ŞİDDET VE KADIN CİNAYETLERİ
Son yıllarda giderek artan bir şekilde kadın cinayetleri işlenmektedir.
Devletin; sosyalbilimciler, psikologlar,psikiyatrlar,eğitimciler ve emniyet
 teşkilatından bir ekip kurarak bu konuyu derinlemesine araştırması gerekir.
Durum ciddi ve vahimdir. Acilen alınması gereken önlemler yanında,
uzun vadeli önlemler de alınmalıdır.
Medyada ki bu tür haberlere son verilmelidir.Şiddete eğilimli kişinin ;
eşine,sevgilisine ,ayrıldığı eşine ve sevgilisine şiddet uygulamasında
 örnek oluşturmaktadır. Dikkat edilirse; Münevver Karabulut hadisesinden
sonra benzeri onlarca olay oldu. Haberleri kesilince bu tür vahşetlerde son buldu.
(cinayet işleme biçimi)
Kamuoyunda kadına yönelik şiddet haberlerinin verilişi ve
 tartışılmasında dikkatli olunmalıdır.Sürekli erkeği “potansiyel suçlu”
gören anlayış terk edilmelidir.Bazı kadın örgütleri adeta erkeklere
 cephe açmış durumda.Oysa erkeği de yanımıza alacak bir dil geliştirmemiz şarttır.
Şiddete maruz kalan ve tehdit edilen kadınlar çok sıkı koruma altına alınmalı.
Tehdit edenler derhal incelenmeye ve kovuşturmaya tabi tutulmalı.
Cinayet işleme riski yüksek olanlar derhal izole edilmeli,tedaviye alınmalılar…
Aile ve Sosyal Politikalar bakanlığının çalışmaları başarılı bir şekilde devam etmektedir.
 Şiddete maruz kalan bireyler ve aileleri için daha geniş kapsamlı çalışmalar,
bilimsel araştırmalar yapılmalıdır.
Bir diğer husus da şudur; Eşine şiddet gösteren ya da şiddet ihtimali olan erkeklerin mahkeme kararıyla evlerinden uzaklaştırılmalarıdır(son düzenleme ile mahkeme kararı kalktı…)
. Bu konu çok hassas bir elekten geçirilmelidir. Türkiye toplumunda bu karara maruz kalan erkeklerin; bunu çok ciddi bir travma olarak yaşayıp,eşlerine yönelik öfkelerini artırdıkları ve daha çok cinayete meylettikleri dikkat çekmektedir.Evden uzaklaştırılma kararı tekrar gözden geçirilmelidir.
Daha bir makul çözüm bulunmalıdır. Bu uygulama Batı kökenlidir. Türkiye toplumunun kültürel kodlarına uygun yöntemler geliştirlmelidir.Örneğin;devlet bu kadınlarımıza,çocuklarıyla beraber yaşayacağı,tam güvenlikli siteler inşa edebilir. Eğitim ve diğer sosyal,çalışma,rehabilkitasyon imkanlarının sunulduğu bir dünya “yaratılabilir.
”Erkek kendi evinde “yalnızlığa” mahkum edilebilir.Bu süreçte erkeğe “zorunlu terapi”
uygulaması yapılabilir.Devlet gözetiminde gidip o sitede ailesini ziyaret edebilir. ”Aklı başına geldiğinde”,ki, bunu testlerle,gözlemlerle saptanması koşuluyla tekrar bir araya gelinebilir.Eğer kişinin ciddi bir hastalığı ve kişilik bozukluğu varsa ve “iflah” olmayacaksa
o zaman kesin boşanma gerçekleştirilmelidir.Kadının devlet korumasında site ortamında yaşatılıp,
erkeğin evde kalmasının anlamı şudur: Kadın daha lüks ve konforlu bir hayatı devlet garantisinde yaşayacak; erkek eşsiz ve çocuksuz bir hayatı,kendi yaşadığı ortamda ızdırapla yaşayacaktır.
Erkek ciddi bir boşluk ve sorgulama dönemine girecektir. Hatalarıyla yüzleşme şansını yakalayacaktır.Evden uzaklaştırıldığında ise; asla hatalarını görmeyecek, haksızlığa uğradığını düşünüp, evine girememenin, çocuklarından mahrum olmanın kızgınlığı ve öfkesini biriktirecektir.İntikam duyguları gelişecektir.”Artık kaybedeceğim bir şey yok
“noktasında cinayete meyledecektir.
ŞİDDETE MARUZ KALAN ERKEKLER:
Kamuoyunda göz ardı edilen ama var olan bir gerçekte;erkeklere yönelik şiddettir.
Erkeklerin eşlerinden ve eş yakınlarında gördükleri sözel ve fiziksel şiddeti çoğunlukla sakladığı bilinmektedir.Toplumsal yetiştirilme biçimimizden dolayı ,erkek bunu “erkeklik meselesi” yapıp kamuoyuna yansıtmamaktadır.
  • Eşinden fiziksel şiddet gören erkekler de vardır.
  • Her gün eşi tarafından evden kovulan,
  • Her gün eşi tarafından aşağılanan,
  • Her gün cinsel yetersizliği başına kakılan,
  • İşsizliğinden dolayı horlanan,
  • Başka kadınların eşleriyle sürekli mukayese edilip aşağılanan,
  • Çalışmadığı halde,eşine yemek yapmayan,sorumluluklarını yerine getirmeyip erkeği mağdur eden kadınlar,
  • Ailesini yanına alıp,eşini ihmal eden ve aşağılayan kadınlar da vardır.

Neticede,şiddetin azaltılabilmesi için;toplumun bütün kesimlerinin ortak edileceği
projeler geliştirilmelidir.Erkeği potansiyel suçlu gören anlayış yerine,
erkeği yanımıza alacak bir yöntem geliştirmeliyiz.Şiddetin ,kültürel,ekonomik,
sosyal bütün yönleri bilimsel olarak tartışılmalıdır.Özellikle kadına ve çocuğa yönelik şiddet ve cinayetlerde ;
kısa ve uzun vadeli kalıcı çözümler geliştirlmelidir.
Kaynak:Makaleler (Dr. Nihat Kaya)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder