5 Mart 2013 Salı

Yanardağ hakkında bilgiler

Yanardağ hakkında bidiklerimiz-bilmediklerimiz
 
Yanardağlar, yeraltındaki ergimiş kayaların ,kaya parçalarının ve gazların yerkabuğundaki açıklıklardan püskürdüğü oluşumlardırArt arda olan püskürmeler sonucunda maddelerin üst üste yığılmasıyla ortaya çıkan yükseltiler de aynı biçimde adlandırılırYüzeye çıkan ergimiş durumdaki maddeler zamanla katılaşarak volkanik kayaları oluşturur Depremler gibi yanardağların da çoğu levha sınırlarına yakın yerlerde bulunurÖte yandan, nasıl ki, levha sınırlarına uzak yerlerde de zaman zaman deprem olursa, bazı yanardağlar da levhaların iç bölümlerinde bulunur


Yayılma Sırtları

Okyanus dibindeİki levhanın birbirinden uzaklaşmakta olduğu sınırda ,okyanus ortası sırtları ya da yayılma sırtları adı verilen yanardağlardan oluşan sıra dağlar vardırLevha birbirinden ayrıldıklarında astenosfer üzerindeki basınç azalırBunun sonucunda, levha sınırının altında bulunan katı durumdaki minareler tanecikleri ergiyerek magmaya dönüşürYükselmeye başlayan yeni magmanın çoğu levha kenarlarında katılaşıp kalır, yüzeye ulaşan bölümü ise okyanus tabanında yanardağlar oluşturur

“Plastik” Kayalar:
Bilim adamları, astenosferi genellikle “plastik” olarak tanımlarlarBunun nedeni, astenosferin büyük bir bölümün yumuşsak olmasına karşın , sıvıdan çok küçük miktarlarda magma bulunan katı mineral taneciklerinden oluştuğunu düşünüyorlarAstenosferdeki sıcaklığın , minerallerin çoğunu ergitmeye yetecek kadar yüksek olmasına karşın ,üsteki litosfer katmanın neden olduğu yoğun basınç bunu engeller

Dalma-Batma Bölgesi Yanardağları:
Yanardağlar, iki levhanın çarpışması sonucu birinin diğeri altına daldığı levha sınırlarında oluşurDalan levha, 100-200 km derinlikte bulunan ve dalma-batma bölgesi adı verilen bölgede ergimeye başlar ve magmaya dönüşürBu magma, levhanın üzerinde biriken tortullar ve ergimiş durumdaki okyanussal litosferden oluşurMagma ,tortullarla birlikte yerin derinliklerine çekilen su içerirOluşan yeni magma ,çatlaklardan geçerek yüzeye püskürür ve üstteki levhanın üzerinde yanardağların oluşuma yol açarBu çatlaklar ,levhaların hareketi sonucunda oluşurÜstteki levhanın okyanussal litosfer levhası olması durumunda ,yanardağların su yüzeyinin üzerinde kalan bölümleri bir dizi volkanik ada oluşturur

Magma:
Magma, ergimiş durumdaki değişik mineraller ve bazı mineral kristallerinde oluşan lapa benzeri, yoğun bir sıvıdırKıvamı, su ve buz kristalleri içeren yarı erimiş durumdaki kar gibidirBilim adamları ,magmanın büyük çoğunluğunun astenosferde bulunmakla birlikte bir bölümünün de alt mantonun bazı bölgelerinde geldiğini düşünüyorlar

Sıcak Noktalar:
Birçok yanardağın oluşumunun levha sınırlarındaki hareketle bağlantılı olmasına karşın bazıları bu sınırlara uzak yerlerde ortaya çıkabilirBu yanardağların ”sıcak noktalar” olarak adlandırılan olağanüstü sıcak bölgelerin varlığı sonucunda oluştukları düşünülüyor
Bilim adamları, sıcak noktaların astenosfer ve alt mantoda bulunduğu varsayılıyorSıcak noktalarda, ısı akımlarının mantonun içinden geçerek yükseldiği tahmin ediliyorBu olağanüstü ısının basıncın etkisini ortadan kaldırılması sonucunda da magma oluşurYüzeye doğru çıkan magma, litosferden geçiş sırasında, yolunun üzerindeki kaya kütlelerini ergiterek kendisine yol açarMagmanın yüzeye çıktığı yerlerde zamanla yanardağlar oluşur
Yanardağların sınıflandırılması, yanardağın şeklini etkileyen püskürtünün türüne göre yapılabilir Eğer püsküren magma yüksek oranda (%65'ten fazla) silika içeriyorsa, lava "felsik" denir Bu durumda lav çok ağdalıdır ve nispeten hızlı bir şekilde katılaşan bir kabarcık halinde yukarıya doğru itilir Kaliforniya'daki Lassen Peak, ve Martinik'teki Mount Pelée buna örnektir Bu tür yanardağlar, kolayca tıkandıkları için patlama eğilimi gösterirler


Öte yandan, eğer magma düşük oranlarda (%52'den az) silika içerirse, lava "mafik" adı verilir ve püskürürken çok akışkan hale gelir ve uzun mesafelerce akabilir Mafik lav akışının iyi bir örneği, İzlanda'nın neredeyse coğrafî merkezindeki bir püskürme yarığının aşağı yukarı 8000 yıl önce oluşturduğu Büyük Thjórsárhraun akıntısıdır Bu lav akıntısı, 130 km ötedeki denize varıncaya kadar akmaya devam etmiş ve 800 km2'lik bir alanı kaplamıştır Felsik ve mafik terimleri yerine bazen daha eski olan "asidik" ve "bazik" terimlerinin kullanıldığı görülür Ancak bu terimler artık daha az kullanılır olmuşlardır


Kalkan yanardağlar: Şekli kalkana benzeyen dağlar oluşturacak şekilde zamanla biriken yüksek miktarda lav çıkartan yanardağlar çoklukla Havai ve İzlanda'da görülürler Lav akışları genellikle çok kızgın ve çok akışkan olup uzun akıntılara neden olurlar Dünyadaki en büyük lav kalkanı, 120 km çapındaki ve deniz tabanından zirvesine 9000 m yüksekliğindeki Mauna Loa'dırMars'taki Olympus Mons, bir kalkan yanardağıdır ve güneş sisteminde şimdiye kadar keşfedilmiş olan en yüksek dağdır
Lav kalkanının daha küçük olanlarına "lav kubbesi" (tholoid), "lav konisi" ve "lav kümbeti" adı verilir
Volkanik koniler, yanardağın ağzında biriken ufak kaya parçacıkları fırlatan püskürmelerden dolayı oluşur Bu püskürmeler, 30-300 m yüksekliğinde, koni şeklinde tepeler oluşturur ve nispeten kısa ömürlü olurlar
Japonya'daki Fuji Dağı, İtalya'daki Vezüv, Antarktika'daki Erebus ya da kuzeybatı Amerika'daki Rainier gibi Stratovolkanlar ya da kompozit yanardağlar, hem lav akıntılarından hem de püskürtülerden oluşmuş yüksek, koni şeklinde dağlardır
Süper yanardağlar, geniş çanakları olan, kıtasal yıkım ve küresel iklim değişiklikleri yaratma potansiyelleri bulunan yanardağ sınıfına verilen addır Bu sınıftaki yanardağlara aday olarak Yellowstone Milli Parkı ve Toba Gölü gösterilebilir, ancak kesin bir tanımlama yapmak, asgari bir tanımlayıcı şart bulunmadığı için çok zordur
Yanardağlar genellikle ya tektonik plaka sınırlarında ya da sıcak noktalarda yer alırlar Yanardağlar uyuyan (etkin olmayan) ya da faal (aktif -neredeyse sürekli çıkış ve kesikli püskürmeler) olabilirler, önceden tahmin edilemeden hal değiştirebilirler


Karadaki yanardağlar genellikle, çıkışların yıllar içinde sürekli birikmesiyle koni ya da kül konisi şeklini alırlar Suyun altında ise, yanardağlar genellikle fazlasıyla dik sütunlar oluşturur ve yıllar içinde okyanus yüzeyine çıkarak yeni adacıklar haline gelirler



Yanardağların Davranışları
Yanardağların püskürmeleri ve volkanik etkinlikler farklılık gösterir:


Freatik (buhar) püskürmeleri
Yüksek silika içerikli lavın patlamalı püskürmeleri (örnek: riyolit)
Düşük silika içerikli lavın dökülmeli püskürmeleri (örnek: bazalt)
Piroklastik akıntılar
Laharlar (döküntü akıntıları)
Karbondioksit çıkışı
Tüm bu yanardağ etkinlikleri insanlara zarar verebilir


Yanardağ etkinlikleri genellikle depremler, sıcak su kaynakları, çamur kazanları ve gayzerler gibi yer etkinlikleriyle beraber görülürler Püskürmelerden önce genellikle düşük şiddette depremler görülür


Şaşırtıcı olsa da, volkanbilimciler, aktif yanardağların sınıflandırılmasında fikir birliğine varmamışlardır Bir yanardağın yaşam süresi, birkaç aydan birkaç milyon yıla kadar değişebilir Bu tür bir sınıflandırma yapmak, insanların, hattâ bazen uygarlıkların bile varlık süreleri göz önüne alındığında anlamsız görünebilir Örneğin, dünyadaki yanardağların birçoğu, geçen birkaç binyılda birçok kez püskürmüşlerdir, ama günümüzde herhangi bir etkinlik göstermemektedirler Bu tür yanardağların uzun ömürleri göz önüne alındığında çok etkin oldukları söylenebilir Ancak, bizim ömürlerimiz düşünülürse, etkin değildirler Bu tanımı daha da karmaşıklaştıran ise, harekete geçen ama püskürmeyen yanardağlardır


Bilim adamları genellikle, püsküren ya da yeni gaz çıkışları veya beklenmedik deprem etkinliği gibi hareketlilikler gösteren yanardağları etkin olarak kabul ederler Birçok bilim adamı, yazılı tarihte püskürdüğü bilinen yanardağların da etkin olduğunu kabul ederler Yazılı tarihin bölgeden bölgeye farklılıklar gösterdiğini, örneğin Akdeniz'de 3000 yıl geriye, ABD'nin Büyük Okyanus kıyısında 300 yıl, Hawai'de ise 200 yıl geriye kadar gittiğini göz önünde bulundurmak gerekir


Uyuyan yanardağlar, şu an (yukarıdaki tanıma göre) etkin olmayan, ama her an hareketlenmesi ya da patlaması muhtemel yanardağlardır


Sönmüş yanardağlar ise, bilim adamlarının bir daha püskürmelerini olası görmedikleri yanardağlardır Bir yanardağın gerçekten sönmüş olup olmadığının belirlenmesi zordur Örneğin, çanakların milyonlarca yıllık ömürleri olduğu bilindiğinden, 10 binlerce yıl püskürmemiş bir çanağın sönmüş değil uyuyan olarak tanımlanması gerekir Yellowstone Ulusal Parkı'nda bulunan Yellowstone Çanağı, en az 2 milyon yaşındadır ve 70 bin yıldan beri hiç püskürmemiştir, fakat bilim adamları tarafından sönmüş olarak tanımlanmaz Doğrusu, çanak sık sık depremler yarattığı, etkin bir jeotermal sistemi bulunduğu ve yüzeyi hızlı değiştiği için, birçok bilim adamı tarafından çok etkin bir yanardağ olarak kabul edilir

   Kaynak:www.forumlord.net

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder