18 Aralık 2012 Salı

Mutlu musunuz? O halde çiz bakalım resmini

 

Mutlu musunuz? O halde çiz bakalım resmini

Mutlu musunuz? O halde çiz bakalım resmini

2009/ Ocak ayının flaş haberlerinden birisi 1951 yılında Adnan Menderes hükümeti zamanında vatan haini ilan edilerek Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığından çıkarılan Mehmet Nazım Ran; takma adıyla Nazım Hikmet 58 yıl sonra yine Bakanlar Kurulu kararıyla 12 Ocak 2009 tarihinde resmen Türk vatandaşlığına geçtiğiydi. Tabii bu gecikmiş olmakla birlikte sevindirici bir haber... Bu haberi okuyunca aklıma 1961 yazının ortalarında Küba'da yaşanan insanlık dramını ta içinde hisseden Nazım Hikmet'in dostu ressam Abidin Dino'ya:

''Mutluluğun resmini yapabilir misiniz ''Sorusunu yönelttiğini, karşılığında da bildiğimiz 'Mutluluğun Resmi' ismini taşıyan şiirini yazıp okuduğu düştü aklıma. Aslında bu soruyu sorarken bunun imkansız olduğunu biliyordu.

Mutluluk nedir? Sorusunun yanıtı TDKurumu'na göre sözlük anlamı; Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kut, saadet ve bahtiyarlık. Mutluluğu tanımlamak niçin olanaksız sorusunu kendi kendime sorduğumda; kimbilir belki de herkezin beklentileri
birbirinden farklı olduğu için mutlu olma durumu da değişkenlik gösterir cevabını veriyorum.
Mutluluğun tanımını yapmaktansa nasıl mutlu oluru mu cevaplamak daha mantıklı geliyor bana. Time dergisinde mutluluğun bilimsel açıklaması yapılmış ve mutluluğun kuralları şöyle sıralanmış;
* Yeterince zengin olmak.
* Demokratik bir ülkede yaşamak.
* Evli düzenli bir hayatı olmak.
* İşinin olması
* Genlerinin düzgün olması.
( Mutluluk araştırması; psikolog görüşleri ve değişik üniversitelerin araştırmalarının bir araya getirilmesinden oluşuyor.)
* Araştırmaya göre zenginler mutlu,yoksullar mutsuzmuş.
* Bilim adamlarına göre Latin Amerika'da mutlu insanlar daha fazlaymış. Çünkü ''Yaşama, güneşli taraftan bakmasını'' biliyorlarmış.


*Dünya'nın en mutsuz insanları Tanzanya'da yaşıyorlarmış.
* Mutlu toplumlar yaratabilmek için değişik gruplar arasında ki gelir seviyesinde birbirine yakın olmasının şart olduğu tespit edilmiş.
*Neden Amarika'lı fakirler, Avrupa'lı fakirlere göre daha mutlu?.. Çünkü Amerika'lı fakirler birgün mutlaka mutluluğu yakalayacaklarına dair ümit besliyorlarmış. İnsan hayatında mutsuzluğun tavan yaptığı 2 durum vardır.Eşini ve işini kaybetmesi...


Mutluluğu yakalayabilmek için insanların çaba göstermesi gerekiyor, aslında insanın naturasında mutlu olmaya kurgulanmış bir yanı mevcut. Vücudumuz tarafından salgılanan endorfin hormonu, haz ve mutluluk hislerimizle ilintilidir. Beynimiz mutluluk sayesinde doğru davrandığımızı haber veriyor bize. Genelde hayatta kalma şansımızı artıran herşey mutlu ediyor bizleri. Aslında her insanın mutluluk reçetesi farklıdır. İnsan garip bir varlıktır, mutlulukta bir o kadar garip ve ansızın gelen bir misafirdir. Mutluluk uzakta değil insanların ruhunda saklıdır.

Mutlu insanlar; Yaşamın dizginlerini ellerinde tutarlar. Mutluluk yoluna daha çabuk ulaşırlar.
Sahip olduklarıyla, olabilecekleri arasında ki dengeyi daha çabuk kurarlar.
Yaratıcı ve meraklıdırlar.
Mutluluğu yakalamak için çırpınmak yerine, yaşamın sevinçlerini birlikte taşırlar.

Amaçlarını ve imkanlarını değerlendirirken daha gerçekçi olurlar.

Sosyal ilişkilerine yatırım yapar, arkadaşları ve aileleri tarafından desteklenirler.

Dışa dönük ve iyimserdir, özgüvenleri daha güçlüdür.
Bazı insanlarda çalışırken mutlu, tatildeyken mutsuz oluyorlarmış. Araştırmalar insanların çalışırken kendilerini genelde; becerikli ve azimli dolayısıyla daha mutlu, güçlü, yaratıcı ve memnun hissettiklerini göstermiştir
Milyonlarca insan piyango, loto, toto, kazı-kazan gibi şans oyunlarıyla zengin olma hayaliyle yaşarlar. Aslında çok para hiçbir zaman mutluluğun anahtarı değildir. Öncelikle eşlerini, işlerini değiştirip kendilerine ultra lüks hayat biçimini benimserler, buda onlara asla mutluluk getirmez.
Psikolog Gilbert dahiler arasında mutlu olanların daha fazla olduğu savını öne sürüyor. Ona göre mutluluk; dertten çok yaratıcılık demek...''Beethoven bir dahiydi, eğer biraz daha mutlu olsaydı çok daha iyi besteler yapabilirdi'' Diyor savını desteklemek amacıyla örnekleyerek.
Kim bilir mutluluğun farklı şekillerde algılanması; Belki de farklı biçim dallarında, çeşitli biçimlerde ele alınmasıyla ilgilidir. Psikologlar mutluluğu; bilincin mutlak uyumu olarak görüyorlar. Filozoflar ise; Mutluluğu; eksiksiz memnun olma durumu, doyumluluk ve mantıklı bir şekilde yerine getirilebilen bir ideal olarak tanımlıyorlar. Belki de yeryüzünde farklı karakterlerde insan bulunması mutluluk tanımını çeşitlendiriyor.
Bizim gibi sıradan insanlar için mutluluk; hayattan memnun olmak, sevinçler, başarı, özgürlük, bağımsızlık, sağlık, barış, kariyer, üretkenlik, tatil, doğada yaşamak demek...Ama en önemlisi ünlü Rus yazar Dostoyevski'nin dediği gibi ''Mutluluğumuzun farkında olabilmek''. İnsan sadece mutlu olduğunu bilmediği için mutsuzdur.
Bir yudum mutluluk veren küçük şeyler;
Bir fincan tarçınlı salep, küçük bir çikolata parçası
Bazen bir tebessüm, sevgi ile bakan gözler
Sıcacık bir yuvadan yükselen hahkaha
Paylaşmanın verdiği huzur
Masum bir bebeğin gözlerinde ki pırıltı
Lohusa annenin bebeğine ilk sütünü verip, göğsünde koklaması

Objektiflere gülümseyen; flaşlarla yarış edercesine parlayan gözler
Kırmızı son model spor bir araba
Hediye edilen tek taş pırlanta yüzük

Öksüz bir çocuğun başını okşayan kişinin içine dolan huzur

Ruh ikizini bulan gençlerin yüzünde ki kocaman tebessüm

Kekremsi bir şarabın verdiği mayhoşluk

Yelesi rüzgarda savrulan atın üzerinde ki binicinin aldığı haz
Saçları fesleğen kokan bir ananın buruşuk yanağına konulan bir buse
Naftalin kokulu anıların hapsolduğu albümlerin açılıp tek tek gün ışığına çıkarıldığı zamanlar

Tek bir ruhun, iki ayrı bedende dirilmesi olan dostluğun gösterildiği an

Kendini teselli etmek isteyen kişinin kadim dostlarından (kadeh ve izmarit) aldığı geçici mahmurluk

Gözünü Dünya'ya yeni açmış bir oğlağın, tayın, buzağının, kuzunun üzerinden buğu çıkan halini gören sahibine verdiği sevinç

Hiç tanımadığın bir yaşlının hatırını sorma, selamlaşma, yardımcı olmanın verdiği dinginlik
Kendisine ilk kez çok istediği bisikletin hediye edildiği anda ki çocuğum mimikleri

Tüm günün yorgunluğunu alan ılık bir duş

Kızgın Ağustos güneşinde güneşlenen birine ikram edilen buz gibi naneli limonatanın verdiği serinlik
Kutuplarda buzları kırıp balık avlamaya çalışan bir eskimonun kocaman bir balığı yakaladığı
zaman duyduğu neşe
Dünya'nın ekseninin daraldığını hissettiğin anda, teninde raks eden yağmurun verdiği nemlilik
Bayramda sonbaharının son demlerini yaşayan huzurevi sakinlerini ziyarete gittiğinde; memnun olan yüzlerde ki kederli çizgilerin bir bir kaybolduğunu gördüğün dakikalar...
Mutluluk varılacak bir menzil değil, hayatın her karesinde yaşanılacak bir haldir...

Unutmayalım; sıkıntılarımız, üzüntülerimiz paylaştıkça azalır.Mutluluklarımız ,
sevinçlerimiz paylaştıkça artar...(alıntı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder